• Sonuç bulunamadı

Kültürlü adam

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kültürlü adam"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¡Sahile

6

PAZARTESİ KONUŞMALARI

Kültürlü adam

Terbiyeli adam, akıllı adam, mari­ fetli adam, ilim ve irfan sahibi adam, fazıl ve kemal eshabmdan adam, di­ rayetli adam gibi tabirlere eskiden- beri alışmışız da bunlardan kasdedi- len manalar devre göre değişmiş, fa­ kat kelimeler aşağı yukarı ayni şe­ kilde kalmıştır. Medenî dünya ile mü­ nasebetimizin hakikîleşmeğe başla­ dığı bu çağlarda yeni bir tabir daha ortaya çıkmış bulunuyor. Her yeni söz g ’’ tabiri de pek çok kimseler kendi anlayışlarına göre izah ediyor­ lar. O halde biz de kendi kendimize soralım: Kültürlü adam kime derler? Anlaşılması ve anlatılması güç olan mürekkep mefhumları tarif etmek İçin en pratik yol, iltibasa en çok mü- said olan tarafları silerek o mefhum­ ların kendilerini meydana çıkarmak­ tır. Bunu yapmak için kimlerin kül­ türlü adam zannedildiği halde haki­ katte bu vasfı almağa lâyık olmadık­ larını söylemekten başlıyalım. Şark­ ta ve Garp te öyle bir tip insan vardır ki bunların bariz vasıfları çok biliş­ leridir. Bizde ayaklı kütüphane, Gaı*pte ansiklopedik adam dedikleri bu zümre mensupları hiç bir noktada derinleşmeden ve bilgilerini iç ve dış hayatlarına katmadan dimağların­ da bir otel müşterisi gibi saklarlar. Esaslı bir araştırma hamlesini doğu­ racak hayatî bir meseleleri yoktur. Gelişi güzel öğrenmişlerdir; gelişi gü­ zel yaşarlar. Her telden çalan bu adamları sakın kültürlü adam san­ mayınız.

Bunlardan başka bir de sözüm ya­ bana ihtisas sahibi dedikleri yine muayyen bir sahada malûmatlı, hat­ tâ muvaffakiyetli sayılacak tipler var­ dır. Meselâ bir kimyagerdir. Canlı cansız maddelerin terkibini, istihsal suretlierini, tahlillerini, m i’yarlarını, bütün girdi çıktılarını bilir. Fakat bu bilgi mevzuunun dışında her ne varsa duygularını onlara tamamile kapamış bir haldedir. Gazete okumaz, umumî mevzulara taalluk eden hiç bir kitabı eline almaz, kimya ehem­ miyetinde ilim olamıyacağma inan­ mış ye kendini sadece ona vermiştir.

Böyle bir insan en ince noktaları­ na varmcaya kadar büdiği canlı can­ sız maddelerin, kendi yaşadığı devir içinde oynadığı İktisadî rolleri, bu­ nun milletler hayatına tesir şekil ve derecelerini, yakın ve uzak istikbal­ lerde, kendisinin yaptığı veya başka­ larından öğrendiği yeni keşiflerin milletler hayatı üstünde ne gibi de­ ğişmeler yapacağını bilmesine im­ kân yoktur. O, iki müvazi duvar ara­ sından yürütülen bir esir gibi nere­ den gelip nereye gittiğinden haber­ sizdir. Böylesinin bilgisi bir noktada ne kadar derin olursa olsun kendisi­ ne kültürlü adam diyemeyiz.

Bilgisi sığ, fakat geniş; bilgisi bir noktada ihtisaslaşmış, derin fakat

dar bu iki tip adamı hayalinizde şim­ di anlatacağım şekilde birleştirdiği­ niz zaman kültürlü adam tipini bu­ labilirsiniz. Kültürlü adam, kendi ha­ yatının muhtelif merhalelerinde edin­ diği bilgiler, tecrübeler ve intihalar­ dan istifade ederek hayatın her saf­ hasına zekâsının iğnesini, çiçekler üstünde dolaşan anlar gibi batırabil­ mek kudretini kazanmış adamdır. Onun kafasında bilgiler, pasif bir fo­ toğraf camına çarpan hayaller değil­ dir. Elde ettiği malûmat, herhangi bir hayat vazifesini işleten bir muharrik­ tir. Binlerce nebatın lâtince isimle­ rini hafızlar gibi sûre sûre kafasın­ da saklamaz. Tabiatin bu canlı ya­ ratıklarını o büyük bütünün kendi gibi bir parçası olarak mütaiea eder. Onun nasıl yaşadığım anlamak için çırpman tecessüsünü duyurmak üze­ re kütüphanesinde, lâboratuannda ve nihayet dışardaki tabiat üstünde daimî bir araştırm a. ihtiyacile çalı-

i

şır durur.

! Kültürlü adam, umumıî bügisinin temelleri üstüne çıktığı ihtisas bina­ sının kulesinden dört bir tarafa bak­ tığ ı zaman, zekâsına yabancı olmı- yan bu hadisat mahşeri içerisinde şa­ şırıp kalmaz. Kendine aid olanları daha anlayışlı bir meleke ile seçip tedkik sahasının içine ayırabilir. Meşgul olduğu mevzu her ne ise ilmin yapmağa mecbur olduğu sunî tecridler dışında o mevzuun alâka­ dar olduğu hayat cephelerini daha iyi görür, böylece kendi mevzuunu daha isabet ve salâhiyetle kavramış bu­ lunur.

Son yarım asııdanberi eskiden ri­ yazi ve edip, şimdi fenci ve edebiyat­ çı diye umumî kültür alınması lâzım gelen çağlarda gençlerimizin böyle iki istidad zümresine ayrılması, irfan hayatımız için çok zararlı olmuş ve hakikaten kültürlü adamların az yetiş­

melerinde bu ayrılık, en önemli sebep­ lerden birini teşkil etmiştir. İdadinin son sınıflarında iken kurulan liseler­ de okuduğumuz zamanlar, bizim ara­ mızda da bu sakat görüş hâkimdi. Edebiyat derslerinin en muvaffak ta­ lebelerinden olduğumuz halde benim­ le beraber iki arkadaşın fen şubesine geçmemiz o zaman tuhaf görülmüştü. Bu iki arkadaşımın biri bugün çocuk hastanesinin dahiliye mütehassıslığı­ nı muvaffakiyetle yapan doktor Ra- sim, diğeri dimağ operatörü olarak Bakırköy bimarhanesinde mesleğinde mühim bir mevki kazanmış olan dok­ tor Hâmidir.

Misal olarak adlarım zikretmekle iftihar duyduğum bu iki değerli ilim adamının talebelik zamanlarını şim­ di hatırıma getiriyorum da tarih, ede­ biyat ve felsefe gibi derslerde o devir­ deki çalışmalarının ve muvaffak ol-

(Devamı 10 uncu sahifede)

Haşan Âli Yücel

Referanslar

Benzer Belgeler

Kemerin Şehzade Camii hizasından geçen kısmı mâbadin Haliç tarafından görülmesi için Kanuni Sultan Süley­ man tarafından yıktırılmıştır .Bazı kim seler

Aile işi olan petrol ve akaryakıt sektörü­ ne babasırun ani vefatı üzerine çok genç yaşta giren Kaya Baban, Baban ve Faban adlı petrol şirketlerinden

Safiye Ayla, benim gibi, doğum tarihi kurcalayan­ lara da sesleniyor: “Eh bir sene sonra seksen olaca­. ğım yani; ne

Kırtasiyeci dükkânı işletmek büyük bestekârımız Adnan Say- gun’un liseyi bitirdikten sonra, musikî mesleğine intisap edin­ ceye kadar değiştirdiği 25

Bu ülke^Cyle bol kan sız mıştır ki toprağı bununla özleş miş gibi bereketli ... Bu toprak bununla okadar ve rimlidir ki üzeıine ne atsanız on fazlasiyle

sarkoidoz, 18 olgu sigara ile ilişkili akciğer hastalığı 14 olgu hipersensitivite pnömonisi, 10 olgu idiyopatik pulmoner fibrozis, 7 olgu bağ doku hastalığı akciğer tutulumu,

Ölümümüzü geciktirmeyi, daha acısız kılmayı başa­ rabiliyoruz, ileri de bu alanda çok daha büyük başarılar elde edebileceğimiz gibi, gen biliminde

O ’nun, şüphesiz, kendine has bir sembolizmi, hattâ bir romantizmi vardır; bu hayâl örgüsünde mânâ, romantizmde olduğu gibi şişirilmemiş, sem­