• Sonuç bulunamadı

İstanbul'da yerel politika ve Büyükşehir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'da yerel politika ve Büyükşehir"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

19 MART 1989__________________________________________ ______________________________________________ _ _ _ _ _ _____________ ______________________________ CUM HUR!YET/7

İstanbullular için kim ler karar alıyor, İstanbul'u kim ler yönetiyor

Taşralı girişimciler meclisi

Î/yelerin yaptıkları işlere bakıldığında orta

çaplı girişimcilerin büyük ağırlık taşıdığı

görülüyor. Mecliste özellikle dikkat çeken

nokta ise memur, işçi, emekli gibi ücretlilerin

oranının düşük olması. Meclisi “girişimciler

meclisi” olarak kabul etmek mümkün.

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi

üyelerinin dörtte üçü aşan bir bölümü 1. nesil

göçmenler. İstanbul doğumlu olarak gözüken

meclis üyelerinin bir bölümünün de ailelerinin

zamanında İstanbul’a göçmüş kişiler olduğu

anlaşılıyor. Birkaç nesilden bu yana

İstanbul’da yaşayanlar, meclis üyelerinin

sadece yüzde 12’si.

İSTANBUL’DA

YEREL POLİTİKA

• • • •

VE BUYUK ŞEHİR

HAZIRLAYANLAR:

Dr. Nihal Kara

Dr.Sema Koksal

Yard.Doç.Dr.Nihal Kara

Yardımcı Doçent Dr. Marmara Üniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fak. Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve

Sosyal Bilimler Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi.

Siyaset Bilimi ve Siyaset Sosyolojisi konularında

çalışıyor.

Yard.Doç.Dr.Sem a Koksal

Yardımcı Doçent Dr. Marmara Üniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü

Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilim Dalı'nda

öğretim üyesi. Şehir Sosyolojisi ve Şehircilik

konularında çalışıyor.

Meclis üyelerinin doğum yerleri

araştırıldığında karşımıza çıkan en çarpıcı

nokta; Karadeniz doğumluların yüksekliği.

Karadeniz doğumluların büyük çoğunluğu ise

Trabzon ve Rize doğumlu. Oysa bu iki kentte

doğmuş olup da İstanbul’a göçmüş olanların

genel nüfus içindeki payı yüzde 4 civarında.

Bundan, bazı illerde doğanların kentsel

politikayla daha fazla ilgilendikleri sonucunu

çıkarıyoruz.

Meclis üyelerinin yüzde 28.4 ’ü köy, yüzde

33.3’ü kasaba ve yüzde 37.3’ü kent kökenli.

Yani, kırdan kente göçün tipik temsilcileri

çoğunlukta değil. Çoğunluk, göç edenlerin

“seçkin”lerince temsil ediliyor.

Bu yazı dizisi M arm ara Üniversitesi A raştırm a Fonu tarafından desteklenm iş olan “ T ürkiye’de

M etropolitenleşm e ve Yerel Y önetim ler” konulu proje çerçevesinde aralık 1986 - ocak 1987 tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleriyle yapılm ış olan görüşmelerin sonuçlarına dayanm aktadır. Söz konusu mecliste bulunan 109 üyeden 102’si ile görüşme yapılm ıştır.

— 1 —

İstanbul’un 1950’lerden bu ya­ na önemli değişikliklere uğradığı bilinmektedir. Bu değişikliklerden en kolay algılananı nüfus yapısın­ daki değişiklikler olmaktadır. 1985 yılında 5.8 milyona yükse­ len İstanbul nüfusunun 2.3 milyo­ nunun (yüzde 61 ’inin) başka yer­ lerde doğmuş olduğu anlaşılmak­ tadır. Bu büyük kitlesel göç ha­ reketinin kentin toplumsal ve fi­ ziksel yapısında önemli değişiklik­ lere neden olduğu k o lay ca gözlenebilmektedir. Kentin birçok niteliğinin yanı sıra kent içindeki iktidar yapısının da bu büyük de­ ğişiklikten etkilendiğini söylemek mümkündür. Bu yazıda bu bağ­ lamda tartışmayı başlatabilmek amacıyla, 1984 yılında yapılmış olan yerel seçimler sonucu yöne­ time gelmiş olan ve o tarihten bu yana kentte gerçekleşen önemli değişikliklerde etkileri olan İstan­ bul Büyükşehir Meclisi üyelerinin kentte yaşayan hangi grupların

temsilcileri olduklarını

inceleyece-

gri-Bu meclisin 1980 sonrasının olağan dışı koşullarında ve aske­ ri yönetimin denetimi altında ku­ rulmuş olan partilerin adayların­ dan oluştuğu bilinmektedir. Bu bakımdan bu meclisin o günlerin İstanbul’undaki yerleşik siyasal akımları ve kadroları temsil ettik­ leri söylenemez. Ancak bu grubun gerek o tarihteki yerel seçimlerde ve gerekse daha sonraki seçimler­ de önemli miktarlarda oyu mobi­ lize ettikleri de gözlenmiştir. Bu nedenle de bu grubun kent yerel politikası içinde bazı kalıcı ilişki­ ler kurabilmiş oldukları söylene­ bilir.

Meclis üyelerinin kökenleri ve temsil ettikleri grupların açıklan­ masına doğum yerleriyle ilgili bil­ gilerin aktarılmasıyla başlanacak­ tır. Tablo l ’de meclis üyelerinin “ göçmenlik” durumlarıyla ilgili bilgiler aktarılm aktadır.

Tabloda izleneceği üzere, mec­ lis üyelerinin dörtte üçü aşan bir kesimi birinci nesil göçmendir. İs­ tanbul doğumlu olan meclis üye­ lerinin bir kesiminin de ailelerinin göç etmiş oldukları anlaşılmakta­ dır. Bu grubun da ikinci nesil göç­ men olarak kabul edilmeleri ha­ linde, birkaç nesildir İstanbul’da yaşayan ailelere mensup olanların oranının sadece yüzde 12 olduğu görülmektedir. Bu yönü ile mec­ lisin daha çok kente sonradan yer­ leşen grupların temsilcilerinden oluştuğu söylenebilir.

Meclis üylerinin doğum yerle­ rine daha ayrıntılı olarak bakıldı­ ğında kitlesel göç hareketinin bas­ kın olduğu yörelerden gelenlerin ağırlıklı olduğu görülmektedir. Meclis üyelerinin yansı göç vere­ rek nüfus kaybeden illerden gel­ mektedir. Ancak bu illerin İstan­ bul’a verdikleri göç ile meclis üye­ lerinin geldikleri bölgeler arasın­ da birebir bağlantı kurmak zor­ dur. Bazı bölgelerin ve bazı ille­ rin daha ağırlıklı olarak mecliste temsil edildikleri anlaşılmaktadır.

Tablo 2’de meclis üyelerinin doğdukları bölgelerle İstanbul’da yaşayan nüfusun doğdukları böl­ geler karşılaştırmalı olarak göste­ rilmektedir. Burada göze ilk çar­ pan nokta İstanbul doğumlula­ rın oranının düşüklüğüdür. Bu­ nun yanında Karadeniz doğumlu­ ların oranının yüksekliği de dik­ kati çekm ektedir. K aradeniz' doğumlular içinde Trabzon ve Ri­ ze’de doğmuş olanlar ayrıca dik­ kati çekecek kadar yüksektir. Bu iki ilde doğmuş olanların meclis­ teki oranı yüzde 17, kent içinde­ ki oranı ise yüzde 4’tür. Bazı il­ lerden gelenlerin kentsel politikay­ la daha fazla ilgilendikleri, en azından bu mecliste daha fazla yer almış oldukları gözlenmektedir. Bunun nedenleri ve kent politika­ sına girişteki mekanizmalar daha ilerde açıklanacaktır.

TABLO 1 / ÜYELERİN KÖKENİ

1. Nesil Göçmen 2. Nesil Göçmen İstanbullu Doğum Yeri Farklı Ailesi İstanbullu Toplam

ANAP SHP TOPUM

ilçe Bşk. Üye Toplam

%

Üye

%

Üye %

9 49 58 76.3 2 3 5 6.6 1 10 11 14.5 2 2 2.6 12 64 76 100.0 18- 69.2 5 19.3 1 3.8 2 7.7 26 100.0 77 755 10 9.8 12 11.8 3 2.9 102 100.0

TABLO 2 / NEREDE DOĞDULAR?

İstanbul Doğumlu Karadeniz Doğu Anadolu İç Anadolu Marmara Güney Doğu Diğer Bölgeler Yurtdışı Toplam

ANAP SHP TOPUM İstanbul nüfusu

Sayı % Sayı

%

Sayı

%

Sayı (000)

%

15 19.7 17 22.4 9 11.8 11 14.5 6 7.9 4 5.3 7 9.2 7 9.2 76 100.0 7 26.9 11 42.3 3 11.5 1 3.8 2 7.7 2 7.7 26 100.0 22 21.6 28 27.5 12 11.8 12 11.8 8 7.8 4 3.9 9 8.8 7 6.7 102 100.0 2.277 39.0 1.233 21.1 612 10.8 607 10.4 414 7.1 155 2.6 265 4.5 280 4.7 5.843

İstanbul nüfusunun doğum yerlerine göre dağılımı için kaynak, DİE 1985 nüfus sayımı. Sosyo-ekonomik özellikler. İstanbul ili. Tablo 7. S. 18-19

TABLO 3 / BABALARI NE İŞ YAPIYOR?

inşaat, ticaret imalatla ilgili Memur Esnaf Tanmla ilgili İşçi Serbest meslek Toplam ANAP SHP TOPUM

İlçe Bşk. Üye Toplam Sayı

%

Üye Sayı

%

Üye Sayı %

4 19 23 30.3 1 18 19 25.0 1 13 14 18.4 4 8 12 15.8 2 4 6 7.9 2 2 2.6 12 64 76 100.0 9 34.6 4 15.4 4 15.4 6 23.1 3 11.5 26 . 100.0 32 31.4 23 225 18 17.6 18 17.6 9 8.8 2 2.0 102 100.0

TABLO 4 / EĞİTİM DURUMLARI

İlkokul Ortaokul Lise Meslek Okulu Yüksek Okul Yüksek Lisans Toplam ANAP SHP TOPUM

İlçe Bşk. Üye Toplam Sayı % Üye Sayı % Üye Sayı

%

1 9 10 13.2 1 6 7 9.2 11 11 14.5 1 5 6 7.9 8 30 38 50.0 1 3 4 5.3 12 64 76 100.0 2 7.7 7 26.9 7 26.9 10 38.5 26 100.0 12 11.8 14 13.7 18 17.6 6 5.9 48 47.1 4 3.9 102 100.0

Belediye meclisinin iki niteliği ve göç - Araştırma sonuçlarına göre meclis üyelerinin iki önemli niteliğe sahip oldukları görülüyor: 1. Göç etmiş olmak,

2. Girişimcilik. Ancak belediye meclisi üyeleri, kitle göçünün tipik temsilcileri değil. Göreli olarak kitlesel göç hareketinin “ seçkinleri” bunlar. (Fotoğraf: Cumhuriyet-Arşiv)

olmakla birlikte meclis üyelerinin bazı niteliklerinin kitlesel göç ha­ reketinin genel niteliklerinden farklı özellikler taşıdıklarını gös­ termektedir, Örneğin doğum yer­ leriyle ilgili diğer bilgiler meclis üyelerinin daha çok kent ve kasa­ ba merkezi çıkışlı olduklarını gös­ termektedir: Meclis üyelerinin yüzde 28.4’ü köy kökenli, yüzde 33.3’ü kasaba kökenli ve yüzde 37.3’ü ise kent merkezi kökenli­ dir. Bu yönüyle kitlesel göç hare­ ketinin yaygın olduğu yörelerden gelmiş olsalar bile bu göçün “ kırsal” niteliğinin tipik temsil­ cileri değillerdir. Daha çok kitle­ sel göç hareketinin “ seçkin’Meri- ni temsil etmektedirler. Bunu şim­ di aktaracağımız verilerden daha açık olarak izlemek mümkündür. Meclis üyelerinin kökenlerini ba­ balarının eğitim ve iş durumlarıy­ la ilgili sorulara verdikleri cevap­ lardan aktarmaya devam edelim. M eclis ü y elerin in sadece 28.4’ünün babası hiçbir formel eğitim almamıştır. Buna karşılık babası ilkokul mezunu olan üye­ lerin oranı yüzde 31, ortaöğrenim görmüş olanların oranı yine yüz­ de 31 ve yükseköğrenim görmüş

olanların oranı ise yüzde 6.9’dur. Meclis üyelerinin babalarının yap­ tıkları işler Tablo 3’te özetlenmiş­ tir.

Meclis üyelerinin babalarının daha çok inşaat, imalat ve ticaret­ le ilgili işlerde yoğunlaştıkları gö­ rülmektedir. Ancak bu işlere ay­ rıntılı olarak bakıldığında bunla­ rın daha çok küçük ve orta çaplı işler olduğu anlaşılm aktadır. Meclis üyeleri arasında ücretli (iş­ çi, memur) çocuklarının oranı yüzde 31.3 iken çeşitli sektörler­ de kendi işlerinde çalışanların ora­ nı yüzde 68.7’ye yükselmektedir.

İş ve eğitim_________

Buraya kadar aktarılan veriler­ den meclis üyelerinin önemli bir kesiminin küçük kent ya da kasa­ balarda yaşayan alt-orta tabaka kökenli ailelerden geldikleri orta­ ya çıkmaktadır. Genellikle göçle nüfüs kaybeden yörelerde top­ lumsal olarak devingenlik sağla­ ma umudunu göremeyen, dolayı­ sıyla göçün oluşturduğu erozyon­ la göç kervanına katılan taşralı küçük esnaf, tüccar ya da memur ailelerin çocukları oldukları göz­ lenmektedir. Ancak bu grubun

taşra yerel politikasında önemli ağırlıkları olan taşra eşrafından farklı bîr kesim olduğunu belirt­ mek gerekir. Meclis üyelerinin İs­ tanbul’a niçin göç ettikleri soru­ suna verdikleri cevaplar da bu du­ rumu desteklemektedir. İstan­ bul’a göç etmiş olan 80 meclis üyesinden 21 ’i eğitim için, 19’u iş kurmak, ticaret yapmak için İs­ tanbul’a geldiklerini belirtmişler­ dir. İstanbul’a yoksulluk ve iş ara­ mak nedeniyle gelenlerin sayısı ise 18’dir.

Tablo 4’te de görüldüğü gibi meclis üyelerinin yarısı yüksek­

okul ve daha üstü eğitim görmüş­ lerdir. Ortaöğrenim görmüşlerin oranı da oldukça yüksektir. Bu durum genel olarak Türkiye’de eğitimin yaygınlaşmasının bir so­ nucu olmakla beraber, meclis üyelerinin ailelerinin uzun süreli bir eğitim dönemini karşılayacak koşullara ve isteğe sahip oldukla­ rının da bir göstergesidir. Meclis üyelerinin eğitim durumu genel olarak Türkiye ve özel olarak da İstanbul ortalamasına benzeme­ yen, oldukça “ yüksek” bir düzey­ dedir. Meclis üyelerinin yaş orta­ lamasının da 46.9 olduğu düşünü­

lecek olursa, büyük bir çoğunlu­ ğunun “ eğitim" yoluyla statü ka­ zanmanın yaygın olduğu bir dö­ nemde yetiştiklerini söylemek de mümkündür.

Girişimcilik__________

Meclis üyelerinin belediye mec­ lisine seçilmeden önceki işlerini gösteren Tablo 5, üyelerin baba­ larına göre çok daha farklılaşmış ve çeşitlenmiş bir iş yapısına sa­ hip olduklarını göstermektedir. Meclis üyeleri sadece eğitim değil, aynı zamanda yaptıkları iş bakı­ mından da babalarına göre daha

TABLO 5 / NE İŞ YAPIYORLAR

ANAP SHP TOPUM

Büyük inşaat, Ticaret imalat

İlçe Bşk. Üye Toplam % Üye % Üye %

3 10 13 17.1 2 7.7 15 14.7 Küçük-Orta inş. Ticaret imalat 4 30 34 44.7 13 50.0 47 46.1 Serbest meslek, hizmetle ilgili

büro sahipleri 2 11 13 17.1 8 30.8 21 20.6 Memur (kamu, özel) 3 2 5 6.6 - - 5 4.9

Esnaf . - 2 2 2.6 - - 2 2.0

İŞÇİ * - - 1 3.8 1 0.9 Emekli, ev kadını işsiz - 9 9 11.8 2 7.7 11 10.8 Toplam 12 64 76 100.0 26 100.0 102 100.0

iyi konumdadırlar. Kendilerini ol­ dukça “ başarılı” kılan bu durum, kitle göçünün seçkinleri olmak ni­ teliklerini de pekiştirmektedir. Tablo 5 incelendiğinde mecliste orta çaplı girişimcilerin ağırlıklı oldukları gözlenmektedir. Ancak, büyük olarak kabul edilebilecek girişim sahiplerinin de küçümse­ nemeyecek oranda olduğu açıktır. Bunların yanında doktor, avukat gibi serbest meslek sahipleriyle ol­ dukça ihtisaslaşmış birçok değişik konuda hizmet veren büro Rahip­ lerinin oranı da yüzde 20.6’yı bul­ maktadır. Bütün bu işler içinde belediye meclisine girmekte özel ilgi duydukları düşünülebilecek doğrudan doğruya inşaatla ilgili işlerde çalışanların oranı ise yüz­ de 28.4’tür. Bu mecliste özellikle dikkati çeken nokta ücretlilerin (memur, işçi, emekli) oranının yüzde 13.4 olmasıdır. Bu niteliği ile meclisi bir “ girişim ciler meclisi” olarak kabul etmek mümkündür.

Buraya kadar aktarılan veriler­ den meclis üyelerinin köken ola­ rak iki önemli niteliğe sahip ol­ dukları anlaşılmaktadır: “ Göç et­ miş olmak” ve “ girişimcilik” . Bu grubun kitle göçünün tipik tem­ silcileri olmayışları ve daha çok kitlesel göç akımı içinde yer alan “ göreli olarak" iyi konumda olanlardan oluşmaları da bunlarla bağıntılı bir başka nitelikleri ola­ rak dikkati çekmektedir,. Bu bö­ lümde kısaca bu grubun siyasal kökenleriyle ilgili bilgileri aktara­ rak kökenleriyle ilgili tabloyu ta­ mamlamaya çalışacağız.

Gerek ANAP ve gerekse de SH P ’ye mensup üyelerin yerel se­ çimlerin yapıldığı dönemde ön se­ çim sonucu olarak değil, doğru­ dan doğruya parti tarafından se­ çilmiş adaylardan oluştuğu bilin­ m e k ted ir. Bu k a d ro la rın “ seçilme" mekanizmaları her iki partide farklı özellikler taşımak­ tadır. O dönemde iktidar partisi olan ANAP’lı liderlerin hemen her ilçede, ANAP üyesi olsun ol­ masın “ iş bitirici, enerjik, genç, iyi eğitim görıniiş ve cebi dolu"

adayları genellikle informel ka­ nallarla saptadığı anlaşılmakta­ dır. Burada büyükşehir belediye başkan adayı olan D alan’la “ uyumlu” olarak çalışabilecek bir kadronun oluşturulmasının isten­ diği ve bunun için partinin yerel örgütünde çok böyle bir informe' bilgi ve ilişki ağının önemli oldu­ ğu anlaşılmaktadır. O dönemde SODEP’in ise parti örgütünün de­ netiminde, sosyal dem okrat geç­ mişleri olan adaylar arasından nis­ peten iyi eğitim görmüş ve bele­ diyecilik konusuna biraz yatkın olanları seçtiği anlaşılmaktadır.

Meclis üyelerinin siyasal köken­ lerine bakıldığında genel olarak yarıya yakın bir kesiminin (yüz­ de 46) geçmişte hiçbir partiye üye olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu durum esas olarak ANAP grubu için geçerlidir. Meclisteki ANAP grubunun yüzde 60’a yakın bir kesiminin siyasal yaşama yeni ka­ tıldığı anlaşılmaktadır. A N A P’lı üyelerin yüzde 25’i AP, yüzde 1 l ’i ise CHP üyeliğinden gelmektedir. Ancak bunun yanında görüşme­ ler sırasında üyelerden bir kesimi­ nin geçmişte üye olmasalar bile bir zamanlar CH P sempatizanı oldukları da anlaşılmaktadır. Bu nedenle mecliste bir zamanlar sos­ yal demokYat eğilime sahip olan üyelerin oranı biraz daha yüksek olabilir. Ancak genel olarak ba­ kıldığında AN AF’ın İstanbul Be­ lediyesi kadrolarının, her zaman sözü edilen dört eğilimden ikisi­ ne -liberal ve sosyal adaletçi- da­ ha yatkın olduğu görülmektedir.

S H P ’li üyelerin yüzde 89’tı ise CH P üyeliğinden gelmektedir. Ancak bunların bir kesiminin CHP üyeliğinden önce öğrencilik yıllarında daha solda parti ya da akımlara sempati duymuş ve 1970’lerdc kabuk değiştiren C H P ’ye üye olmuş kimseler ol­ dukları anlaşılmaktadır. Bu gru­ bun SOD EP’in kurulma aşam a­ sında önemli oldukları anlaşıl­ maktadır.

Y a n n : Sivas«*! in

y e r e lle ş m e s i

Göç seçkinleri

İstanbul’a gelen göçle mecliste­ ki üyelerin kökenleri arasında be­ lirli bir bağlantı kurmak mümkün

(2)

20 M AR T 1989

CUMHURİYET/17

Belediye meclisi üyeleri bakanlık ya da milletvekilliği değil, belediyede üst düzey görev istiyor

Hizmet mi önce geliyor, siyaset mi?

— 2 —

Siyaset, toplumdaki kıt kay­ nakların dağılımı ve paylaşılma­ sı ile ilgili iktidar mücadelesi ola­ rak tanımlandığında belediyelerin bu açıdan nasıl algılandığı, bir başka deyişle belediyelerin iktidar mücadelesi içindeki konum u önemli bir soru olarak ortaya çık­ maktadır. Bir toplumda siyaset denince bundan merkezi iktidarı ele geçirme anlaşılıyorsa, burada kaynakların merkezde toplanıp merkezden dağıtıldığı merkeziyet­ çi bir iktidar yapısının varlığından söz edilebilir. Doğaldır ki böyle bir toplumda yerel yönetimlerin siyasal açıdan önemli kurumlar olması beklenemez. Buna karşı­ lık, kaynaklarm merkezde yoğun- laşmayıp dağılmış olduğu ve ka­ rar merkezlerinin çok olduğu top- lumlarda ise ademi-merkeziyetçi bir iktidar yapısı söz konusudur ki, bu tip toplum larda yerel yö­ netimler siyasetin, bir başka de­ yişle, iktidar mücadelesinin alanı olarak önem kazanır.

Bu çerçeve içinde Türkiye’ye bakıldığında, yakın dönemlere kadar yerel yönetimlerin kamu hizmeti gören apolitik kuruluşlar olarak görüldüğünü söylemek mümkündür. 1930’da tek parti yönetimi sırasında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu, belediye başkanları ve belediye meclisi üyeleri için seçimle gelme koşulu­ nu getirmişse de dönemin genel mantığı içinde belediyeleri merke­ zi hükümetin yerel hizmetleri yü­ rütmekle yükümlü bir kolu gibi değerlendirmiştir. Tek parti döne­ minde gerek mali açıdan merke­ ze bağımlılık ve güçsüzlük, gerek­ se karar alanlarının kısıtlı olma­ sının belediyelerin siyasal açıdan önemsiz kurumlar olarak algılan­ masına yol açtığı düşünülebilir. Belediye meclislerinin çalışması­ nı düzenleyen içtüzükte siyasal içerikli konuşma yapılamayacağı­ na dair bir hükmün yer alması da bu anlayışın bir sonucu olarak gö­ rülebilir. Çok partili sisteme ge­ çildikten sonra da uzun yıllar be­ lediyeler siyasal faaliyet alanı ola­ rak geri planda kalmış ve merke­ ziyetçi yönetim ve iktidar yapısı nedeniyle merkezle taşra arasın­ da aracılık yapan partilerin yerel örgütleri, yerel siyasetin esas ala­ nı olarak algılanmıştır.

Sıçrama tahtası______

Yerel yönetimlerin siyasal faa­ liyet alanı olarak önem kazanma­ sında kentsel nüfus artışının önemli bir rolü vardır, özellikle, İstanbul gibi büyük kentlerde or­ taya çıkan yapı değişikliği bu ko­ nuyla ilgili yasal ve idari çerçeve­ de değişiklik yapılmasını

günde-İSTANBUL’DA

YEREL POIİTİKA

VE BÜYÜK ŞEHİR

1 HAZIRLAYANLAR:

Dr.Nihal Kara

Dr.Sema Koksal

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi

üyelerinin yüzde 47’si belediyede etkili bir

görevi, diğer makamlara tercih ediyor.

Üyelerin yüzde 17.6’sı partinin yerel

örgütünde yönetici olmayı tercih edeceklerini

açıklarken, parti genel merkez yöneticiliği

isteyenler yüzde 4.9 oranında. Her on meclis

üyesinden sadece 1 ’i milletvekili olmak

istiyor.

Belediye meclisi üyelerinden İstanbul’a

hizmet sunma bakımından kendi konumlarını

İstanbul milletvekilliği ile karşılaştırmaları

istendiğinde, yüzde 80, milletvekili olmak

istemedi. Üyelerin 3 ’te 2 ’si ”Siyaset

Ankara’da yapılır, belediyeler hizmet

kurumlandır” görüşünde.

Belediyelerin işlevleri açısından bakıldığında

hizmet ile siyaset zaman zaman üst üste

biniyor. Bir belediye başkanı, durumu çarpıcı

biçimde açıkladı: “Hizmet götürme de siyasal

faaliyettir. Biz güçlenip daha etkili hizmgjt

götürür olunca, milletvekillerine yapacak pek

bir iş kalmadı, şimdi onlar gelip bizden

talepte bulunuyor. ”

Savurganlık mı, değil mİ? - Belediyeler, özellikle 1980 sonrasında önemli fonları kullanmaya, İmar rantlarını elinde tutmaya başladı. Belediye meclisi üyeleri, belediyelerin harcamalarını nasıl görüyor? Üyelerin yüzde 14.7’si harcamaların savurganlık olduğu görüşünde. Ezici bir çoğunluk, yüzde 66.7 ise “ hayır değil” diyor. me getirmiştir. Nüfusu artan

kentsel alanlarda ortaya çıkan so­ runlar ve bu kentlerde belirginle­ şen farklı taleplerle dolu seçmen potansiyeli, yerel yönetimlerle il­ gili tartışmaları zorunlu olarak si­ yasal partilerin gündemine getir­ miştir. 1970’lerde C H P ’nin ka­ buk değiştirmesi ve parti içinde beliren yeni siyasal elitin “ daha

demokratik bir toplum" için ye­

rel yönetimlerde özerkliği vurgu­ laması, bu bağlamda ortaya çıkan' ve destek bulan yeni eğilimlerdi. Ancak o dönemde merkeziyetçi yönetim ve iktidar yapısında önemli bir değişikliğin gerçekleş­ tirilememesi nedeniyle, siyasal fa­ aliyetin merkeze yönelme eğilimi devam etmiştir. Bu nedenle, 1970’lere bakıldığında, artan bü­

tün yerelleşme taleplerine karşın, yerel politikanın esas alanı mer­ kezle taşra arasında aracılık ya­ pan partilerin il ve ilçe örgütleri olmuş, öteden beri “ hizmet” le özdeşleştirilen belediyeler geri planda kalmıştır. 1970’li yıllarda belediyelerin C H P’de yer alan ye­ ni siyasal elit tarafından da siya­ sal yaşamda daha üst mevkilere yükselebilmek için bir “ sıçrama

tahtası” olarak görüldüğü ve si­

yasal ilginin esas olarak merkeze yönelmiş olduğu söylenebilir.

1980 sonrası_________

1980 sonrasına bakıldığında, gerek askeri yönetim döneminin, gerekse ANAP yönetiminin esas olarak büyük kentlerle ilgili ka­ rarlar aldığı görülmektedir. Bu

çerçeveden olarak, yapısına ve te­ mel niteliklerine ileride değinece­ ğimiz büyük şehirlere özgü iki kademeli yönetim sistemi, bu şe­ hirlerde ortaya çıkmış olan kent­ sel sorunların çözümü için yeni bir idari yapının oluşmasını sağ­ lamıştır. Gerek bu yönetim mo­ deliyle getirilen sistem ve gerekse belediyelere sağlanan mali ola­ naklar ve imar yetkisi, özellikle büyük şehirlerin öteden beri sıkın­ tısını çektiği fiziksel dönüşüm için elverişli koşulları yaratmıştır. Kentsel alanlarda etkinliğin sağ­ lanmasına yönelik olan bu karar­ lar, 1980 sonrasında karar mer­ kezlerinin çoğalmasına ve yerel yönetimlerin karar alanlarının ge­ nişlemesine yol açmıştır. Bütün bunlar, ülke düzeyindeki merke­

ziyetçi yapının değişmeye başladı­ ğının bir işareti sayılabilir.

Bir taraftan kaynak artışı, di­ ğer taraftan özellikle İmar Kanu- nu ’nun verdiği yetkilerle karar alanları genişleyen belediyeler kentsel rantın dağıtımında tek otorite haline gelmişlerdir. Bütün bunların siyaset anlayışında nasıl bir değişikliğe yol açtığı ve bu çer­ çeve içinde belediyenin siyasal fa­ aliyet alanı olarak nasıl algılandı­ ğı, önemli sorular olarak karşımı­ za çıkmaktadır.

Geniş bir alanı kapsayan bir

“ hizmet" birimi olan belediyeler,

özellikle 1970’lerden itibaren gün­ lük kentsel yaşamın sürdürülme­ sinden çok kentsel dönüşümün mercii olarak kabul edilmişlerdir. Bir anlamda içinde bulunduğu­

muz dönem, “ belediyecilik” an­ layışının altyapı yatırımı yapmak ya da buna elverişli koşulları ha­ zırlamak olarak yerleşikleştiği dö­ nemdir. Bu, özellikle İstanbul gibi metropoliten dönüşümü yaşa­ m akta olan bir kentte daha da açık olarak gözlemlenmektedir.

Altyapıya önem______

Belediyenin bu fiziksel dönüşü­ mü sağlayıcı ajan ya da örgüt ola­ rak algılanması konusunda he­ men bütün siyasal partiler arasın­ da bir uzlaşma mevcuttur. Nite­ kim, yapılmakta olan bir tez ça­ lışmasında 1980 öncesinde CHP yönetimindeki İstanbul Belediye Meclisi kararları ile ANAP döne­ mi meclis kararları karşılaştırılmış ve iki dönem arasında karar ko­ nuları ve içerikleri bakımından önemli bir fark olmadığı saptan­ mıştır. Her iki dönemde de mec­ lisler daha çok kentin fiziksel ya­ pısının dönüştürülmesine yönelik kararlar almışlardır. Ancak doğal

dir. Ancak bazı üyeler yapılan harcamaların daha rasyonel bir biçimde harcanabileceğini belirt­ mişlerdir. Burada ilginç olan nok­ ta SH P ’li üyeler arasında son dö­ nemdeki harcamaların savurgan­ ca olmadığını ya da kısmen savur­ ganca olduğunu belirtenlerin sa­ yısının küçümsenmeyecek miktar­ da olmasıdır.

Hizmet mi, siyaset mi?

Belediyecilik ve belediyenin gündemindeki acil konu üzerinde­ ki uzlaşmaya karşın, bu tür hiz­ metin siyaset yapma açısından önemi ile ilgili olarak üyeler ara­ sında farklılıklar görülmektedir. Bu konuda sorulan bir dizi soru­ ya verilen cevaplarda “ hizmet” ile “ siyaset” arasında bir ayrım yapıldığı ve üyelerin bulundukları konumu ilerideki siyasal açıdan değerlendirirken bunlardan biri­ sini vurguladıkları gözlenmiştir. Meclis üyeliğini ilerideki siyasal yaşamları için önemli bir konum

tir. Üyeler, İstanbul’a hizmetin merkezde bulunarak değil, İstan­ bul’da ve belediyede bulunarak mümkün olduğunu vurgulamış­ lardır. Buna karşılık “ siyaset

yapma” açısından bir karşılaştır­

ma yapmaları istendiğinde ise yaklaşık üçte ikisinin “ Siyaset

Ankara’da yapılır, belediyeler hizmet kurumlandır” kanısında

olduğu görülmüştür. Üyelerin % 30’u ise hizmet götürmenin taban oluşturm a ve oy toplama açısın­ dan önemini vurgulayarak siyasal faaliyetin esas alanının belediye­ ler olduğunu belirtmişlerdir. Bir belediye başkanı durumu çarpıcı bir biçimde şöyle ifade etmiştir:

“ Hizmet götürme de siyasal faa­ liyettir. Biz güçlenip daha etkili hizmet götürür olunca milletvekil­ lerine yapacak pek bir iş kalma­ dı. Protokol olarak belki bizim üstümüzdeler, ama eskiden bele­ diye başkanlan milletvekiline gi­ derdi. Şimdi onlar gelip bizden ta­ lepte bulunuyorlar.”

TABLO 1 / HARCAMALAR SAVURGANLIK MI?

Savurganlıktır Hayır, değil Evet, kısmen doğru Cevapsız

Toplam

ANAP SHP TOPUM

kç« B.B. Üye Toplam % Oye % Sayı %

1 3 4 5.3 7 52 59 77.6 1 9 10 13.2 3 - 3 3.9 12 64 76 100.0 11 42.3 9 34.6 5 19.2 1 3.8 26 100.0 15 14.7 68 66.7 15 14.7 4 4.0 102 100.0

TABLO 2 / HANGİ GÖREVİ İSTERLER?

ANAP SHP TOPUM

hçe B.B. Üye Toplam <* Üye % Sayı %

Partinin yerel örgüt, yön. — 7 7 9.2 11 42.2 18 17.6 Partinin merkez örgü.yön. 1 ' 3 4 5.3 1 3.9 5 4.9 Belediyede etkili bir görev 7 3 37 48.7 11 42.2 48 47.1 Milletvekilliği 1 8 9 11.8 1 3.9 10 9.8 Hiçbiri 1 13 14 18.4 1 3.9 15 14.7 Diğer (bakanlık) 2 3 5 6.6 1 3.9 6 5.9 Toplam 12 64 76 100.0 26 100.0 102 100.0

olarak alınan kararların öncelik­ lerinde ve karar süreçlerinde fark­ lılıklar olacaktır.

Araştırma yaptığımız Büyük Şehir Belediye Meclisi’nde de ben­ zer bir durum gözlenmektedir. K entin en acil so ru n u n u n

“ altyapı” düzenlemesi olduğu

hem iktidar hem de muhalefet temsilcileri tarafından kabul edil­ mektedir. Meclis üyelerinin “ Di­

yelim ki, size tek başınıza 100 mil­ yar liralık harcama yapma yetki­ si verildi. Bu parayı kentin hangi meselesini çözmek için harcardı­ nız?” sorusuna verdikleri cevap­

lar birbirine çok benzemektedir. Hemen hepsi bu paranın herhan­ gi bir sorunu çözmekte yetersiz ol­ duğunu belirtmekle söze başla­ mışlar ve sonra da kentin kanali­ zasyon, su ve ulaşım gibi altyapı yatırımlarına yatıracaklarını (% 84) belirtmişlerdir. Belediyeciliğin günlük yaşamla ilgili diğer sorun­ larını gündeme getiren meclis üye­ si hemen hemen hiç yoktur. Çok küçük bir grup ise konut, çevre, temizlik gibi konuları gündeme getirmişlerdir. Harcamaların ko­ nusu bakımından iktidar partisi­ ne mensup üyelerle muhalefet partisine mensup olanlar arasın­ da hiçbir fark gözlenmemiştir.

Yine bu konuda meclis üyele­ rine sorulan, "Bazıları İstanbul

Büyük Şehir Belediyesi'nin harca­ malarının çok fazla ve hesapsız olduğunu söylüyorlar. Siz bu ko­ nuda ne düşünüyorsunuz?” şek­

linde oldukça yanlı olarak sorul­ muş bir soruya verilen cevaplar da benzeri bir eğilimi göstermekte­ dir. (Tablo 1).

Meclis üyeleri yukarıdaki soru­ yu cevaplandırırken de son dö­ nemde artan harcamaların gerekli ve zorunlu olduğunu

belirtmişler-olarak değerlendirenlerin yaklaşık yarısı “ hizmet” ve “ halkın sorun­

larını dile getirme” nin siyaset

yapmak için önemli olduğunu be­ lirtmişlerdir.

Bir başka önemli bulgu da, bu­ lundukları konumu siyasal ya­ şamda yükselmek ya da çevrenin genişlemesi açısından önemli gö­ renlerin oranının tüm mecliste % 15.6 civarında bulunmasıdır. Her ne kadar daha önce yapılmış bir çalışmanın verileriyle karşılaştır­ mak mümkün değilse de gözlem­ lerimiz ve bazı üyelerle yaptığımız görüşmeler 1980 öncesinde bele­ diyelerin kendi başına siyasal öne­ mi olan bir kurum olarak değil, siyaset yapma açısından bir araç olarak algılandığını ve siyasal fa­ aliyetin esas alanının parti oldu­ ğunu göstermektedir. 1980’li yıl­ larda ise özellikle A N A P’lı üye­ ler arasında bu görüş geçerliliği­ ni önemli ölçüde yitirmişe benzi­ yor. Bununla bağlantılı olarak be­ lediyenin önemli kararlar alma ve oy toplama açısından kendi başı­ na siyasal öneme sahip bir kurum olarak algılandığı gözlemlenmek­ tedir.

Meclis üyelerinin siyasal yöne­ limlerini ve bunun içinde beledi­ yenin ağırlığını saptayabilmek için üyelere yöneltilen, “ Aşağıdaki

görevlerden birini seçmeniz isten­ se hangisini tercih ederdiniz?” so­

rusuna verilen cevaplar da tercih­ ler arasında parti örgütünün ya da ulusal düzeydeki politik görevle­ rin değil, belediyenin ağırlıkta ol­ duğunu gösteriyor. (Tablo 2).

Üyelerin, İstanbul’a hizmet sunma bakımından kendi konum­ larını İstanbul milletvekilliği ile karşılaştırmaları istendiğinde % 80’inin belediye meclisi üyeliğini daha etkili gördükleri

gözlenmiş-Tüm bu değerlendirmelerin işa­ ret ettiği gibi, 1980 sonrası bele­ diyelerin mali açıdan güçlendiril­ mesi ve İm ar Kanunu ile verilen yetkiler kente hizmet götürme açı­ sından belediyeleri çok önemli bir konum a getirirken, merkezdeki kurum larla ilişkiye aracılık eden milletvekillerinin konumunu ge­ riletmiştir. Asıl ilginç olan nokta ise gerek hizmet, gerek kentsel rantın dağıtımı açısından etkin bir durum a gelen belediyelerin oyla­ rı mobilize etmek açısından etki­ li olması ve dolayısıyla yerel po­ litikanın alanı olarak öneminin artmasıdır.

Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür: Türkiye’de 1980 sonrasında karar merkezlerinin çoğalması merkeziyetçi iktidar ya­ pısının çözülmesine yol açarken, siyasetin algılanma biçimi ve siya­ sal faaliyetin amacı da değişmek­ tedir. Geçmişte yerel politika taş­ radaki parti örgütleriyle özdeşleş­ tirilirken, siyasal faaliyetin ama­ cı da merkezi iktidarı ele geçirmek olmuştu. Yukarıdaki bulgular ise yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile birlikte yeni yerel siyasal elit açısından belediyelerin yerel po­ litika alanları olarak önem kazan­ dığını ve siyasal faaliyetin amacı­ nın yerel düzeyde iktidar konu­ munda bulunmak doğrultusunda değiştiğini gösteriyor. Bir başka deyişle, siyasetin yerelleşmesine doğru bir eğilim göze çarpmakta­ dır. Bu yerelleşmenin siyasetin ye­ rel örgütlenmesinde nasıl bir de­ ğişikliğe yol açtığı, bu bağlamda hangi grupların etkili olduğu ise bundan sonraki yazının konusu olacaktır.

Y a rın : H em şerO ik

v e s iy a s e t

(3)

21 M A R T 1989

c u m h u r i y e t

/ 13

İstanbul’u yönetenler, “Nerelisiniz?” sorusunu, “Trabzonluyuz, Rizeliyiz” diye yanıtlıyor

Kökenlerinden kopmuyorlar

İSTANBUL’DA

YEREL POLİTİKA

YE BÜYÜK ŞEHİR

HAZIRLAYANLAR:

Dr.Nitıal Kara

(Marmara Üniversitesi)

Dr.Sema Koksal

(Marmara Üniversitesi)

Meclis üyelerinin sadece yüzde 14’ü

‘ İstanbullu kimdir?” sorusuna, ‘İstanbul’da

doğanlardır” yanıtını veriyor. Yüzde 51,

‘‘İstanbul’da çalışan, yaşayan herkes” gibi

bir yanıtı uygun buluyor.

l i

-llk yazımızda belirttiğimiz üze­ re meclis gerek ANAP’lı ve gerek­ se SH P’li üyeler bakımından ken­ te göç etmiş grupların, özellikle kitlesel göç hareketinin “ seçkin’- lerinden oluşmaktadır. Bu üye­ ler siyasete yeni katılmış olsalar bile seçimler sırasında önemli m iktarlarda oyu mobilize etme başarısına ulaşmışlardır. Buradan da kente göç etmiş grupların belirli eğilimlerini, taleplerini karşıla­ mak üzere onlarla ilişkilerini sür­ dürmekte oldukları anlaşılmakta­ dır. Bu ilişkinin nitelikleri bu ya­ zının konusu olmaktadır. Bir an­ lamda yerel siyasetin örgütlenme­ sinin nitelikleri bu “ yeni” kadro­ ların kentsel dinamiği hangi bağ­ lamda kavramaya çalıştıklarının da anlaşılmasına yardımcı olacak­ tır.

Meclis üyelerinin yüzde 22’sinin İstanbul’da doğmuş oldukların­ dan daha önce söz edilmişti. İs­ tanbul’a sonradan yerleşmiş olan meclis üyelerinin yüzde 25.6’sının 13 y a ş ın d a n küçük, yüzde 23.1’inin 13-17 yaşlarında, yüzde 51.3’ünün ise 18 yaşından sonra İstanbul’a geldikleri anlaşılmak­ tadır. Kente göç etmiş olanların büyük bir kesimi sosyalizasyon sürecini İstanbul dışında geçirmiş­ lerdir. Ancak yaş ortalaması 46.9 olan bu meclis üyelerinin İstan­ bul’a gelişlerinden bu yana orta­ lama 27.9 yıllık bir sürenin de geç­ miş olduğu anlaşılmaktadır. İs­ tanbul’a ik geldiğinden bu yana

10 yıldan az bir süre geçmiş olan meclis üyesinin sayısı sadece 5’tir. Bir başka deyişle meclis üyeleri ol­ dukça uzun bir süredir İstanbul’­ da yaşamaktadırlar. Bu süre kent düzeyinde yerleşik ilişkilerin ku­ rulabileceği kadar uzun bir süre­ dir.

Meclis üyelerine kendilerini ne­ reye ait gördüklerini belirlemek amacıyla sorulan bir dizi sorudan ilki “ siz nerelisiniz?” sorusuydu. (Tablo l ’de, bu soruya verilmiş olan cevaplar özetlenmektedir). Meclis üyeleri, İstanbul’da geçir­ dikleri uzun süreye karşın “ yerel köken” olarak kendilerini daha çok doğum yerleri ya da etnik kö­ kenleriyle tanımlamaktadırlar. Genellikle bütün göç hareketlerin­ de göç edilen yerle “ aidiyet” sağ­ lama süresinin bazen nesiller sü­ ren zaman dilimini gerektirdiği bi­ linmektedir. Bunda göç edilen yerde “ yerel köken” temeline da­ yanan ilişki ağımn canlı kalması­ na neden olan koşulların varlığı süreyi uzatıcı etkiler yaratmakta­ dır.

Örneğin, göç edilen yerlerde bu grupların “ ayrımcılıkla” kar­ şılaşmaları ya da birçok farklı ne­ denle kentsel yaşama katılmada “ etnik-yerel köken” ilişki ağımn, patronaj ilişkileri gibi, kendine özgü, kestirme yolları yaşatacak niteliklere sahip plması gibi ne­ denler etkili olabilmektedir. Bun­ lar bir anlamda “ etnik-yerel” kö-. kenlerin yeniden canlanmasına ve sürmesine yardımcı olabilmekte­ dir.

Tablo l ’de İstanbullu oldukla­ rını belirtenlerin oranı yüzde 37 buna karşılık “ yerel-etnik” köken belirtenlerin oram yüzde 63’tür. İstanbullu olduklarım belirtenler­ den 15’i İstanbul’a göç etmiş

olanlardan, 13’ü ise İstanbul do­ ğumlulardan oluşmaktadır. İstan­ bul doğumluların bir kısmı etnik- yerel köken belirtmişler bir kısmı ise genel olarak İstanbul’dan çok İstanbul’da yaşadıkları semti be­ lirtmişlerdir. İstanbul’da semt be­ lirtenlerin daha çok gecekondu alanları ya da kent merkezinden göreli olarak uzak ve mahalle ya­ şamının sürdüğü yerlerden olduk­ ları gözlenmektedir.

Meclis üyelerine “ Sizin hemşe- rileriniz kimler?” sorusu soruldu­ ğunda (Tablo 2), “ İstanbullular” cevabının bir miktar arttığı görül­ mektedir. Ancak bu çizelgedeki il­ ginç nokta “ doğum yeri-etnik köken” belirtenlerin oranının ya­ rıya düşmesine karşın yoğunlaş­ maların seçilmiş olunan ilçe ya da yaşanılan yer düzeyine doğru kay­ mış olmasıdır..örneğin, ilçe baş- kanlarının çoğu seçildikleri ilçede yaşayanları hemşerileri olarak ka­ bul ettiklerini belirtmişlerdir. Bu­ nun yanında ortaya çıkan yeni bir yoğunlaşma da “ herkes” gibi ge­ nel bir tanımlamanın etrafmda- dır.

Burada beliren bu muğlak ve belirli bir yerel köken gösterme­ yen hemşerilik anlayışında İstan­ bul’da yaşayan nüfusun “ yerel- etnik” köken karmaşıklığının bü­ yük ölçüde etkisi vardır. Nitekim meclis üyeleri “ Sizce İstanbullu kim ?” sorusuna da (Tablo 3) bu bağlamda cevap vermişlerdir.

Meclis üyelerinin İstanbullu ta­ nımı, kendi konumlarını ve İstan­ bul’la ilgili algılamalarını büyük

TA BID I

/

NERELİSİNİZ?

Doğum yeri, aile kökeni belirtenler

İstanbulluyum

İstanbul'da yaşadığı semt Türkiyeli

Cevapsız Toplam

ANAP SHP TOPLAM

ilçe B.B. Üye Toplam Mj fiye % Sayı %

7 37 44 57.9 24 24 31.6 3 3 6 7.9 1 - 1 1.3 1 1 1.3 12 64 76 100.0 20 76.9 4 15.4 1 3 8 1 3.8 26 100.0 64 62.7 28 27.5 7 6.9 2 2.0 1 1.0 102 100.0

TABLO 2 / HEMŞERİNİZ KİM?

Doğum yeri, etnik köken belirtenler İstanbullular

isîanbulda yaşadığı yer Herkes, Türk vatandaşı Diğer (kentliler) Cevapsız Toplam

ANAP SHP T0PÜM

İlçe B.B. fiye $. Top. S. % fiye S. % fiye S. %

1 19 20 26.3 29 29 38.2 10 3 13 17.1 11 11 14.5 2 2 2 6 1 1 1.3 12 64 76 100.0 10 38.5 6 23.1 4 15.4 6 23.1 26 100.0 30 29.4 35 34.3 17 16.7 17 16.7 2 2.0 1 1.0 102 100.0

TABLO 3 / İSTANBULLU KİM?

ANAP SHP TOPUM

İlçe B.B. fiye Top. S. % fiye S.Üye S. %

İstanbul'da doğan 2 6 8 10 5 6 23.1 14 13.7 Çalışan, yaşayan herkes 5 36 41 53.9 11 42,3 52 51.0 Kuşak, kültür 1 15 16 21.1 3 11.5 19 18.6 İstanbullu yok 1 3 4 5.3 1 3.8 5 4.9 Herkes 1 4 5 6.6 5 19.2 10 9.8 Cevapsız 2 ~ ~ 2 2.6 — — 2 2.0 Toplam 12 64 76 100.0 26 100.0 102 100.0

TABLO 5

/

DERNEKLER

ANAP SHP TOPUM

İlçe B.B. Üye Top. S. % Üye S. M, fiye S. %

Dinsel — 1 1 1.3 — 1 1.0

Hemşeri 1 3 4 5.3 5 19.2 9 8.8 Spor 8 26 34 44.7 6 23.1 40 39.2 Hemşeri, Spor ve dinsel (*) 3 3 6 7.9 1 3.8 7 6.9 Diğer tür dernekler — 20 20 26.3 9 34.6 29 28.4

Üye değil 11 11 14.5 5 19.2 16 157 Toplam 12 64 76 100.0 26 100.0 102 100.0 {*) Bu üç tür dernekten herhangi ikisine ya da üçüne birden üye olanlar.

“ İstanbullu” burada yaşayan, ça­ lışan “ herkes” anlamına gelmek­ tedir. Büyük bir kesimi köklü ve belirli b ir ta n ım a uyacak “ İstanbullu” olmadığında anlaş­ maktadır. İstanbul’da gelen göç­ lerle karmakarışık kökenli insan­ ların yaşadığını ve bu nedenle de burada yaşayan ve çalışan herke­ sin İstanbullu olarak kabul edil­ mesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Bir anlamda meclis üyeleri, İs­ ta n b u l’da hom ojen bir “ İstanbullu” grubundan çok, ül­ kenin çeşitli yerlerinden gelmiş, farklı grupların varlığını algıla­

leri kısıtlı da olsa bazı bilgiler ve­ rebilmektedir. Genel olarak bakıl­ dığında meclis üyelerinin doğum yerleriyle ilişkilerinin azalsa bile İstanbul’da yaşayan doğum yer­ lileriyle ilişkisinin sürdüğünü gös­ termektedir. Özellikle hem doğum yeriyle hem de İstanbul’daki do­ ğum yerlileriyle sıkı ilişkisi olan grup ilginç bir grup olarak karşı­ mıza çıkmaktadır. Bu gruptan bir belediye başkanı gerek iç ve gerek dış göçle büyük ölçüde nüfus kay­ betmiş olan kentlerinin bütün ileri gelenlerinin İstanbul’da olduğunu ve oranın milletvekillerinin bile

lerini anlamak için sorulan soru­ lardan bir kesimi de gerek siyasete giriş ve gerekse örgüt çalışmala­ rına yatkınlık konularının açıkla­ nabilmesi için “ dernek” faaliyet­ lerine katılma ile ilgiliydi. Bu so­ rudan, bu yazıyla ilgili olabilece­ ğini düşündüğümüz bazı sonuçla­ rın aktarılmasında yarar görül­ mektedir. Meclis üyelerinin büyük bir çoğunluğunun.(yüzde 84.3) çe­ şitli tür derneğe üye olduğu anla­ şılmaktadır. 22 üye sadece bir der­ neğe üye iken, 20 üye iki derne­ ğe, 25 üye 3 derneğe ve 18 üye ise dört ve daha fazla derneğe üye ol­

bi çerçeve içinde ele almadığımız dernekleri kapsamaktadır. Tablo 5’te belirtilen üç kategori arasın­ da da bu tür derneklere üye olan­ lar mevcuttur.

Meclis üyelerinin kökenleriyle ilgili bölümde belirtildiği gibi bu mecliste geçmişte dinsel ağırlıklı siyasal partiden gelen ya da bu eğilimde olan üyelerin sayısı çok kısıtlıdır. Nitekim dernek üyeliği ile ilgili soru da bunu destekle­ mektedir. Meclis üyelerinin bir kesiminin “ etnik-yerel köken” özelliklerinin, örneğin Alevilik gi­ bi dinsel temeli olduğu da açıktır. Ancak, bu tür eğilimler de daha

T A B L O 4 /İL İŞ K İ

Sıkı İlişki Az ilişki İlişkisi yok Top

Doğum yeri İle ilişkisi Sayı 22 34 24 80 % 27.5 42.5 30.0 100.0 İstanbul’da yaşayan doğum Sayı 39 30 11 80 Yerlileriyle ilişkisi % 48.8 37.5 13.8 100.0

Meclis üyelerinin doğum yerleriyle ilişkileri de

oldukça iyi. ‘‘İlişkim sıkıdır” diyenler yüzde

27.5, ‘‘İlişkim az, ama sürüyor” diyenler ise

yüzde 42.5 oranında. Üyelerin İstanbul’da

yaşayan doğum yeri bir kişilerle ilişkisi ise

‘‘çok sıkı”.

maktadırlar. İstanbul 67 vilayetin karışması ve oralardan gelenlerin yaşamaya çalıştıkları yeni bir yer anlamını taşımaktadır. Bu bir an­ lamda “ taşralılık” duygusunun baskın olmadığını göstermekte­ dir. Bunda kendilerinin daha çok kent kökenli oluşlarının da etkisi vardır.

Meclis üyelerine doğrudan et­ nik köken üzerine soru sorulma­ dığı için bu konudaki ilişki ağının nitelikleri tam açıklıkla ortaya çı- karılamamaktadır. Ancak Tablo 4’te meclis üyelerinden, göç etmiş olanların doğum yerleri ve

Istan-buradan belirlendiğini belirtmiş­ tir. İstanbul’da yaşayan doğum yerlileriyle “ sıkı” ilişkinin gözlen­ diği grup daha çok kitlesel göç ha­ reketiyle gelen nüfusun çok oldu­ ğu durumlarda göze çarpm akta­ dır. Burada doğum yerlileriyle ar­ tan ilişkide “ sonradan tanışma, İstanbul’da tanışma” daha fazla önem taşımaktadır. Gerek doğum yeriyle ve gerekse İstanbul’da ya­ şayan doğum yerlileriyle ilişkile­ rinin az olduğu grubun daha çok büyük kent kökenli ve İstanbul’a kitlesel göçün az olduğu illerden geldikleri gözlenmektedir.

duklarım belirtmişlerdir. Meclis üyelerinin dernekçilik yönünden oldukça aktif oldukları görülmek­ tedir.

Üye olunan derneklerin nitelik­ lerine göre dağılımında konuyla ilgili olarak “ spor, dinsel ve hemşeri” dernekleri üyelerinin ay­ rıca değerlendirilmesini uygun gördük. (Tablo 5).

Mecliste herhangi bir tür derne­ ğe üye olanlardan 57’sinin dinsel, hemşeri ya da spor derneği kate­ gorisinde toparlanabileceği görül­ mektedir. Diğer dernekler meslek odaları, kooperatifler, vakıflar gi­

çok “ hemşerilik” bağlamında vurgulanmaktadır. Bunların ne kadarının “ dinsel-etnik” temele dayandığını, bu çerçeve içinde or­ taya çıkarmak mümkün değildir. Bu ilişki türünün de hemşerilik bağlamında bile “ dernek” teme­ line dayanan bir formel örgütlen­ me biçiminde olmadığı gözlen­ mektedir. Bir önceki çizelgede or­ taya konan “ sıkı” hemşerilik bağ­ larının daha çok informel ilişki ağı biçiminde sürdüğü görülmek­ tedir.

Meclis üyelerinin gerek beledi­ yecilik yaparken, ve gerekse kent­

te kendi yaşantılarını sürdürür­ ken, bu niteliklerinin ne kadar be­ lirleyici olduğunu tayin etmek ol­ dukça zor. Ancak meclis üyeleri­ nin çoğunluğunun kente göç etmiş olduğu ve kentte kendileriyle ay­ nı yöreden gelmiş olan kitlelerin varlığı bilinmektedir. Bu kitlele­ rin belediye eliyle çözülebilecek “ acil” sorunları olduğu düşünü­ lecek olursa bu ilişkinin oldukça canlı olduğu kabul edilebilir. An­ cak bunun örgütlenme biçiminin nasıl olduğu oldukça karmaşıktır. D aha ileriye gitm eden önce “ dernek” tablosundan çıkan bir başka ilginç noktayı belirtelim.

Tablo 5’ten meclis üyeleri ara­ sında en yaygın dernek türünün “ spor” dernekleri olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu spor dernekleri arasında ilçe spor kulüpleri büyük önem taşımaktadır. “ İstanbullu­ luk” tanımında belirtilen “ İstan­ bul içinde yeni yerleşilen” alan­ da yoğunlaşan “ hemşerilik” tanı­ mı çerçevesinde bu spor dernek­ lerinin bu alana aidiyetin destek­ lenmesinin bir örgütlenme biçimi olacağı izlenimi doğmuştur.

Meclis üyelerinin “ göçmenlik” ve “ girişimcilik” niteliklerinden hangisinin, hangi bağlamda, han­ gi durum larda, nasıl ortaya çık­ tığını belirlemek oldukça gıiç ol­ maktadır. Meclis üyelerinin ken­ dilerini esas olarak hangi grubun temsilcileri olarak gördüklerini ortaya çıkarmaya dönük sorular­ da sürekli olarak bu güçlükle kar­ şılaşılmıştır. Burada sürekli ola­ rak “ herkes” benzeri muğlak,

İstanbul Büyükşehir

Belediye Meclisi

üyelerinin yüzde

62.7’si ‘‘Nerelisiniz?”

diye sorulduğunda

ya doğum yerini ya da

ailesinin kökenini

söylüyor. Kendini

‘ ‘İstanbullu ’ ’ olarak

adlandıranların oranı

yüzde 27.5. Üyelerin

yüzde 6.9 ’u ise

İstanbul’da yaşadığı

semti söylemekle

yetiniyor.

Aynı üyeler,

‘‘Hemşerileriniz kim ?”

sorusuna, yüzde

34.3’lük bir

çoğunlukla

‘‘İstanbullular”

yanıtını veriyor.

Doğum yerini ya da

etnik kökenini

söyleyenler ise yüzde

29.4 oranında. Yüzde

16.7 ise İstanbul’da

yaşadığı yeri söylüyor.

Köyden kente göç ve kopmayan ilişkiler — İstanbul’u yöneten, İstanbullular hakkında karar alan, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin çoğunluğu 1. kuşak göçmenler. İstan­

bul’a genellikle kent dışından gelen meclis üyeleri, doğdukları yerlerle ilişkilerini de kopartmıyorlar. Ancak en sıkı ilişki içinde oldukları kesim, aynı yörelerden göç edip İstanbul’a gelenler.

kaypak ve içinin her türlü toplum­ sal katmanla doldurulabileceği, belki de eski C H P ’nin “ halk” ta ­ nımına benzer tanımlamalar orta­ ya çıkmaktadır. Spor derneği ör­ neğinde de görüldüğü üzere çok kısıtlı olan formel ilişki gibi infor­ mel ilişki ağları da her türlü top­ lumsal grubu içermektedir.

Meclis üyelerinin özellikle A N AP’lı kesimi, kentte en acil hizm et bekleyen grubun “ gecekondulular” ve bunların en önem li so ru n la rın ın ise “ yasallaşmak” ve “ altyapı” ol­ duğunu belirtmişlerdir. Bu sorun­ lara getirilen çözümlerin ise bu grubun “ girişimci” özelliklerine uygun “ işbitirici” ve “ kısa vadeli” çözümler olduğu dikkati çekmektedir. Görüldüğü gibi en önemli sorun yine kente göç etmiş olanlar çevresinde yoğunlaşmak­ ta, bunun çözümü ise “ girişim­ cilik” çerçevesinde ele alınmakta­ dır. Belki de bu nokta meclis üye­ lerinin iki özelliğinin çakıştığı noktadır.

Bu çerçeve içinde siyasetin ye­ rel örgütlenmesinde parti örgütü­ nün yeri nedir? A N A P’lı meclis üyelerinin kentteki toplum sal gruplarla ilişkilerinde parti örgü­ tünün önemli olmadığı ortaya çık­ maktadır. Belediyedeki A N A P’lı kadroyla, A N A P’ın yerel parti örgütü arasında belirli bir kopuk­ luğun olduğu bilinmektedir. Da­ ha önce de A N AP’lı üyelerin adaylık aşamasında partinin yerel örgütünden çok ANAP’lı liderle­ rin informel ilişki ağlarının önem­ li olduğundan söz edilmişti. Önü­ müzdeki yerel seçimlerde de par­ tinin yerel örgütü büyük ölçüde etkisiz kılınmıştır. Bu bir anlam­ da ANAP politikasının önemli uygulayıcıları olan belediye kad­ rolarının örgütlenmesinin ANAP parti örgütlenmesinden farklı özellikler gösterdiğinin bir işare­ tidir. Nitekim, birçok ilçe beledi­ ye başkanı, ilçelerinde yaşayanla­ rın taleplerini, parti örgütünden çok “ m u h ta rla r” ve “ halk günleri” aracılığıyla öğrendikleri­ ni belirtmişlerdir.

Buna karşılık, SHP içinde da­ ha önce sözünü ettiğimiz hemşe­ rilik bağlarına dayanan ilişkileri­ nin önem taşısa bile, bunun daha çok parti süzgecinden geçtiği an­ laşılmaktadır. Yerel politika ko­ nusunda daha aktif olan kente göç etmiş grupların, daha çok parti makinesini ele geçirmek yo­ luyla belediye meclislerine ulaş­ mayı hedefledikleri bilinmektedir. Bunun yanında SHP’li üyeler, ge­ rek sorunlardan haberdar olma ve gerekse sorunlara çözüm getirme­ de daha çok parti örgütünü kul­ lanmaktadırlar. SH P ’li meclis üyeleri için belediye çalışmalarıyla parti faaliyetleri arasında doğru­ dan bir bağlantı vardır.

Buraya kadar aktardığımız bil­ gilerle meclis üyelerinin kökenle­ ri, siyaset anlayışları ve yerel po­ litikayı örgütleme biçimleri akta­ rılmaya çalışılmıştır. Bundan son­ raki bölümlerde bu meclisin İstan­ bul Büyükşehir Belediyesi yöne­ timi içindeki konum lan, büyük şehir yönetimi iktidar yapısı için­ deki güçleriyle ilgili bilgiler akta­ rılacaktır.

Y a r ın : G ü çlü

b a ş k a n , z a y ı f

m e c lis

Referanslar

Benzer Belgeler

Askı ilanına çıkartılan Of İlçesi, Kıyıboyu Mahallesi 1700 ada 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı parsellerde Afet Konutu amaçlı hazırlanan 1:5000 ölçekli Nazım İmar

5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 25. maddesi ile Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 33. maddesine göre, Akçaabat Belediyesi 2021 Mali

Yürürlükteki Yasalar Ve Yönetmelikler ile 5216 sayılı yasanın 7(b) maddesi gereğince; Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisinin 11.10.2018 tarih ve 6961 sayılı kararı

Konunun, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7(b) ve 14 üncü maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 18(c) ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8(b) maddeleri

32- Tortum İlçe Belediye Meclisinin 01.02.2021 Tarih ve 09 Sayılı Kararı ile kabul edilen: Erzurum İli, Tortum İlçesi, Alparslan (Yeşildere) mahallesi, 135

5216 sayılı yasanın 7(b) ve 7(c) maddeleri gereğince; Şalpazarı İlçesi Dereköy Mahallesi 111 ada 26 parselin bulunduğu alanda hazırlanan Teklif:61311752 işlem numaralı

M adde uygulam ası ile oluşm uş ancak yol genişlem esinden dolayı alanı küçülen parsellerde em sal hesabı brüt parsel alanına göre yapılır.. E m salin brüt

253 İSTANBUL ADALAR ADALAR 1. 254 İSTANBUL AVCILAR