• Sonuç bulunamadı

Haldun Taner Ödülü tartışması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haldun Taner Ödülü tartışması"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

E d e b iy a t

-t T

-H a ld u n T a n e r -H ik a y e ö d ü lü

700 'den fazla öykü ödülü üçe böldü

S

O'li yıllarda, genç bir yazar, Oktay Akbal, yazınımızın gelişmesi için bir­ takım ödüller kurulmasının zorunlu oldu­ ğunu savunur dururdu. Bu dileği 195ü i yılında, yazık ki en iyi dostlarından ; birinin, S ait Faik in ölümüyle gerçekleşti. ■ Ülkemizin en saygın yazın ödüllerinden

biri olan S ait Faik Hikaye Armağanı o yıl kuruldu, ilk kez de o yıl verildi. Türk Dil Kuruftııı ödüllerinin kuruluşu da aynı yıla rastladı. Sonra, değişik kişi ve kuruluş­ larca konulan birçok ödül katıldı kervana. Kimileri A kbal’ın umduğu ölçüde olmasa bile, belirli bir etki yarattı, kimileri de ya

kısa ömürlü oldu, ya etkisiz kaldı. Sait Faik Hikaye Armağanı yanında, ülkemiz­ de en çok yankı uyandıran ödülier, 1980 yılına kadar yaşayan Türk Dil Kurumu ödülleriyle 1977’den beri sürdürülen Sedat Sim avi Edebiyat ödülüydü. Bu arada, 1"79 yılında Yaşar Nabi Nayır'a verilen Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü seçimindeki doğrulukla geniş yankılar uyandırdı, ama bu ödül sonraki yıllarda yozlaştırılarak bütün etkinliğini yitirdi. Ne olursa olsun, ülkemizde her yıl verilen yazın ödüllerinin sayısının yirmiye ulaştığı

söylenebilir. Haldun Taner

Prof. Tahsin Yücel

H a ld u n T a n e r ö d ü lü T a r t ış m a s ı

I

STA N B U L Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Tahsin Yücel sorularımızı yanıtladı.

H A FTA Y A B A K IŞ - Geçtiğimiz yıl kurulan ve bu yıl ilk kez verilen Haldun Taner Hikaye Ödülü seçici kurulunda siz de vardınız. B u ödülün özellikleri konu­ sunda bilgi verir misiniz?

TA H SİN Y Ü C EL - ö y le sanıyorum ki, bu ödülü kuran Müliyet Gazetesi, Haldur. Taner’in geniş görüşlülüğünü adına konulan ödülde yansıtm ak istemiş, bu nedenie de katılma ve değerlendirme koşullarım geniş tutm uştu. Hazırlanan yönetmelik, belirli bir anlayışı öne çıkar­ mıyor, öykülerin uzunluğu, kısalığı, ya­ yımlanmış olmaları ya da olmarrAları konusunda bir kısıtlama getirmiyor, ödü­ lün tek bir öyküye verümesini öngörerek, genç yazarlara da olanak sağlıyordu. Seçici kurulun oluşturulmasında da belirli bir yönelişin öne çıkarılmasından kaçınıl­ mıştı. Ayrıca, tek bir yapıt üzerinde birle- şilememesı durumunda, ödülün en çok üç öykü arasında paylaştırılması öngörüle­ rek, ödülün verilmemesi gibi bir sonuç doğması önlenmek istenmişti.

- Tek kişiye verilemeyen bir ödülün üç kişi arasında paylaştırılması tuhaf değil mi?

Değil. Tek yap tın ödül kazanabil­ mesi için on bir oydan °n az altısını alması zorunlu. Ama. yönetmelik de öngördüğü­ ne göre, daha az oyla iki ya da üç yapıt arasında paylaştırılması olanaklı. Bu yıl dr sonuç böyle oldu: uzun tartışmalardan, değişik oylamalardan sonra, ödül Tomris Uyar'ın "Son Sanrı" , Nedim Gürsel in “ S a k la m b a ç ", M u rath an M u n gan ’ın

"Hedda Galiler Adında B ir K adın" adlı öyküleri arasında bölündü.

- E r çok eleştiriye uğrayan da bu oldu. Tomris Uyar, ödüllendirme kıstaslarını anlayamadığı için, bu ödülü almayacağım j bildirdi. Kimi yazarlar da seçici kurulun puylaştırma kararını şiddetle eleştirdiler.

- Seçici Kurul ödülü paylaştırmaya katar vermedi, yönetmelik doğrultusunda yapılan son oylama bu sonucu doğurdu.

- Peki, kıstas yu da ölçü ? A n lay ış farklılıkları nedeniy- k* bu üç yazarın aynı kefeye k o n u lam ay a­ cağı vurgulandı.

- Yazın gibi beğe­ ninin önde geldiği bir

alanda herkes için ge­

çerli o lab ilecek b ir Prof Tahsin Yücel

Üçü varsa, o da kendi anlayışı içinde başarılı olmaKtır. derisi kişiden kişiye değişir, böyle olunca da on bir kişinin aynı Üçülerde birleşmesini isteyemezsiniz. S e ­ çim kavramı, tanımı gereği, görüşlerdi çeşitliliğini içerir. Haıaun Taner ödülünün paylaştırılmasını eleştirenler, seçic" kurulu seçici kurul gibi değil ue tek seçici gibi ele aldılar. Çok da önyargılı davrandılar, öyle ya, bu ödül vazarla-a değil, kitaplara da değil, tek öykülere verilen bir ödül, kazanan öykülerden biri de hiç yayımlan­ mamış bir öyküydü. Bu durumda, kefeci yazarlarım ız M u n g an ’ın öyküsüyle Uyar ın öyküsünün aynı kefeve konulama­ yacağını nerden çıkardılar? Nesnel göz­ lemlerinden mi yoksa, önyargılarından

mı? Sonra, biliyoruz, zaman zaman Nobel Yazın ödülü de paylaştırılır, bu paylaş tırma da ikiz yazaılıu arasında yapılmaz heı halde.

- Gösteri dergisinde yadımlanan bir yazıda bu son’-con uz’aşmayı kabullenen seçici kurul üyesinin kendi değerlendirme­ sine güveni olmadığını gösterdiği söyleni­ yor.

- Olabilir, herkesi düşürerek yazmaya zor’a; im azsınız. Sı. kendi görüşlerinizi savunursunuz, gerekçelerinizi sayarsınız. Arna karşınızdakinin de kendi gerekçeleri vardır. Diyelim ki, kurul üyelerinden biri parlak gerekçeler göstererek geri kalan üyeleri kendi yanına çekti, böylece istediği yönde bir sonuç sağladı, geri kalan üyeleri kendi değerlendirmelerine güveni olan kişilerolarak öngöreceğiz o zaman? E leşti­ rilen sonuç, üyelerin kendi değerlendir­ melerinden vazgeçmen elerinder. doğduğu­ na göre, böyle bir güvensizlikten sözetmek bir çelişkiden başka bir şey değil.

- Yynı yazıda söz konusu sonucun kazanan yazarlar için ödüllendirilmek değil, küçültülmek olduğu, ama yazarların paraları alarak “ Allah bereket versin” , deyip ses.ukları d t söyleniyor.

- B ir i yakın öykü içinden seçilmiş üç öyküden birinin yazarı olmak, Haldun Taner gib> bir azar adına konulmuş bir ödülü Nedim Gürsel gibi bir yazarla paylaşmak küçüklük değil, onurdur. Ama para konusuna gelince, konuyu ayağa düşürmekten başka bit şey değil.

- Sizce bu ödülün sonucu eleştirllemez mi?

- Elbette d eşti1"' -bilir, örneğin seçici kurul üyelerinin yazın anlayışları, bilgi ve beğeni düzeyleri eleştirilebilirdi, ödül ka­ zanan yapıtların yazınsal değeri eleştirile­ bilirdi. Ama bu konularda kimseden ses çıkmıyor. Söz konusu üç öykücünün bir­ birlerinden nerede, hangi açılardan ayrıl­ dıklarını da söyleyen yok.

27

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çit köşküne götürülmesinden ve kendisini sorguya çeken zatın büyük bir ihtiramla ayakta dur­ masından Ekrem bey paravana­ nın arkasında Abdülhamidin

*\oğac!İar Camii Büyük ve nükteci Türk şairi Revani’nin camii ile Payzen Yusuf Paşanın Türbesi 30 metrelik cadde geçecek diye yıktırılmıştı.. Sonra

Yavuz; Selim, oğlu Süleymana gazap edip “öldürülmesi için Bostancı- başıya teslim etmiş, Bostancı- başı devletin hayrını isteyen bir adam olduğundan

arşivim bir günde yandı.» Bazan dalan, bazan dolan, bazan parlayan gözlerle acısı­ nı ve anılarını anlatan ressam Salih Acar’ın evinden, üzüntü­ sünü

M üşir Fuat Paşa, Şûra-i Devlet â zâsından Turhan Paşa, Levezımatı Umumiye Dairesi Reisi Ferik Ah met A fif Paşa, Kabulî Paşa, Çatal­ ca mutasarıfı

Eğiklik 45 derece olsaydı 66°33’ olan kutup daireleri Ekvator’a yaklaşık 21,5 derece daha yaklaşırdı.. Güneş ışınlarının dik geleceği aralık da geniş- leyeceği

Bütün bunlar Azra Erhat'ı çağrıştırırdı kafamda Kitapları dışında kendisini tanıdıktan sonra Azra Erhat adıyla birlikte yaşama tutkusu, ortak çalışma

Bu, sa­ dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre­ sine, daha doğru