T Ç Ï3 c>%
T-r ---
n Y ı l : 2, S a y ı: 21 5 Ocak 1952V._____J
HİSAR
r
---
n
Yıllığı : 3 lira Altı aylığı: 170 Kr. Adres : P. K. 356 AnkaraV___________
J
Düşünciûğûm Çibt
YENİ YILIN EŞİĞİNDE
Munis Faik OZANSOY
Bütün bir yıl odamızın duvarında asık duran takvimin son yaprağını koparır ve yerine, bize neler getireceğini bilmediğimiz bir yenisini asarken, içimizde ihtiyacını duyduğumuz bir hesaplaşma vardır. Gelen den ne isteyeceğimizi tesbit etmek için, gi denin bize neler getirmiş veya bizden ne ler götürmüş olduğunu bilmeliyiz. Bu, sa dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre sine, daha doğru bir söyleyişle, benliğimi zin bizden ayrılarak yabancılaşan bir par çasına karşı da, vicdan mürakabesini andı ran bir vazifedir. Bu mürakabeyi her sa bah, takvimden bir yaprak koparırken ya pan, o yaprakla beraber varlığından kopan şeylere, dünkü benliğine, bir yabancı gibi bakan kaç kişi sayabilirsiniz? Hepimiz, mâ nevi- hayatımızda, zamanın adeta bölümsüz bir akışı içinde bu değişikliklerin farkmda olmaz, fakat yıl başları gibi bunu hatırlatan vesileler karşısında birdenbire bu ihtiyacı duyarız.
İşte ben de, yeni yıla girerken, 1951 se nesi ile şahsen hesaplaşmayı bir tarafa bı rakarak, onun edebiyatımıza neler kazan dırdığını tesbit etmek istedim. Aldığım ne tice, utanarak söylüyorum ki, sıfır gibidir. Kazandığını günü gününe yiyen bir müsrif gibi 1951 senesinin edebiyatımıza bıraktığı
şey, onu yaşatacak bir mîras değil, bir müf lis terekesidir. Takvim yaprakları kadar ömrü olan gazete fıkraları, hikâyeler, şiir ler: üçyüz altmışbeş günlük ömrün bütün muhassalası bunlardan ibaret.
Şiir kitapları içinde yarının hatırlaya cağı kıymette olanına rastlamadım; buna mukabil, hikâyeleri daha kuvvetli, ilerisi için ümit verici buluyorum. VARLIK ya yınları arasında, bu ümidimi boşa çıkarma yacağını sandığım birkaç örnek var.
1952 yılının eşiğinde de, en cılız tarafı mız, ne yazık ki, yine tenkit, yine tenkittir. Bütün bir yıl, bin kerre söylenmiş şeyleri, tenkit ve fikir namına, tekrarladık durduk. 1951 yılı içinde kafalarımızın, herhangi bir fikir ve san’at davası üzerinde düşündüğü nü isbat edecek bir eser gösterebilir misi niz?
Roman da öyle. Fakat, zeki edibimiz
Peyami Safa, bu muhasebeyi benden evvel
yapmış olacak ki, geçen yılın edebî haysi yetini kurtarmak ister gibi, son romanını kitap halinde neşretti. (1)
Peyami Safa’nın bu değerli eseri, 1951 yılının edebî mîrası içinde tek, ismi gibi
yalnız kalmaya mahkûmdur.
(1) Yalnızız - Nebioğlu Yayınevi, İstanbul. 442 sahife, 400 kuruş.