i l i l i l KERSON ¡ÜÇLÜ ıKTAR 3ÜNER :r e n T e m s ilc ilik le r
ANKARA: ORHAN TOKATLI:
Tel: 119 14 00 (7 hat) Teleks: 42 349
İZMİR: NURETTİN TEKİNDOR:
Tel: 19 10 20 {3 hat) Teleks 52 326 a o a n a: MUZAFFER BAL:
Tel: 14 38 40/41 Teleks 62 762
GÜNEYDOĞU ANADOLU. ERTUĞRUL PİRİNÇÇİOĞLU:
Diyarbakır, Tel: 18 141 Teleks: 72 074 d o ğ ua n a d o l u: TURAN DURDAĞ:
Erzurum, Tel: 15 191 Fax: 15 296
KARADENİZ: İSMAİL BAŞARAN:
SAMSUN. Tel: 118 175 Teleks: 82 003
ORTA ANADOLU: ŞEMSETTİN ÇETİNSÖZ
Kayseri, Tel: 12 65 00 ■ 11 78 52. Fax: 11 79 95
6 MART ÇARŞAMBA 1991
vakit Güneş öğle ikindi Akşam Yatsı imsak
vasatı 6.24 12.20 15.51 18.06 19.25 5.00 Hicri 1411 şaban 19 Rumi 1406 Şubat 21
BUGUNKU HAVA DURUMU
Adan« Ankara Diyarbakır Erzurum lalanbul İzmir 18" a. 12* a. 14* a. 3° pb. 11* a. 18* a. Londra Frankfurt Roma Atina Amatardam 15* y. 9* y. 10* pb. 17* çb. 14* pb. 6* çb.
O L A Y L A R
İNSANLAR
HASAN PULUR
40 gün 40 gece kongre...
EY gidi sevgili Ferruh İlter,
hey, sen de artık yaşlandın, ____ çaptan düştün, tahmin maki nen eskisi gibi çalışmıyor...
Ferruh ilter, bugünkü politikacılar içinde “Abi” dediğimiz belki de son politikacı, taa rahmetli Fahrettin Kerim Gökay'ın belediyesinden beri kendisi ni tanırız...
983 seçimlerinden, sandıkla rın açılmasından iki saat sonra _____ telefon etti, “ Bu iş tamam, al dık!” dedi, hem de çok ufak bir yanıl gıyla milletvekili sayısını da söyleye rek...
Arkadan yerel seçimler geldi, yi ne sandıklar açıldı, birkaç saat sonra
Ferruh ilter’den telefon, tahminini söy ledi, üç-beş farklı tuttu...
Artık Ferruh ilter, bizim abonemiz oldu. Ne zaman seçim olsa arıyor ve söyledikleri tutuyordu...
kongreyi yangından mal kaçırır gibi iptal ettim demeseydi, belki de Hanya' yı da, Konya’yı da görecektiniz...
İZ, “ANAP ne zaman laik oldu ki, şimdi olsun?” dediğimiz zaman kızıyorlardı...
işte buyrun, başta Sayın özal,
B
muhterem eşleri ve dahi akraba-yı ta- allukatları, falcıları, terzileri laiklik adına (!) bayrak açtılar da ne oldu? Karşı tarafın ne cahillikleri kaldı, ne Brütüslükleri...
Sonuç meydanda...
Üstelik, Semranım az kaldı canın dan oluyordu; baksanıza “Can güven liğimiz kalmamıştı!” diyor...
MA bu sefer fena atladı, hem de ne atlama!
_____ I Günlerden, geçtiğim iz ayın 22’si, telefon çaldı, açtık, Ferruh ilter.
Biz de o gün, “Semranım’dan yana olmayanlara Özal ailesinin neler ya pabileceğini açık açık yazan” aziz meslektaşımız Rauf Tamer’in yazısına dayanarak “Aman vapuru kaçırma yın!” demişiz...
Ferruh ilter, “ Bizim damat doğru söylüyor!” diye lafa girdi:
“Rauf, doğru yazmış. Hanımefen di, seçimi şimdiden kazandı bile... Zaten bizim damat da öyle diyor, o iş bitti, geçiniz, kongre sonrasına bakınız diyor. Bu iş bitti, biz seçimi kazandık bile...”
“Siz kimsiniz Ferruh Abi?” “Biz, laikler!”
“Yaaa, siz laik olunca, öbürleri şeiratçıiar mı oluyor? Peki, şimdiye kadar neredeydiniz? S em ranım ’ın adaylığı ortaya çıkınca mı laik kesildi niz... İster kızın, ister kızmayın ama, o karşısında olduklarınız sizden daha çok inançlı, ilkeli, mücadeleci insan lar... Görüşlerin) paylaşmasak bile, zerresine katılmasak bile, bu vasıfla rıyla takdir etmemek mümkün değil! Şimdiye kadar neredeydiniz? Geçen lerde yazmıştık, eğer laiklik Semra- nım’ın eteğinin boyuyla, açık başına kalmışsa, ört ki ölem!”
MA kongrenin iptal edilip, 28 Nisan’a kalması da iyi oldu... ____ Delegeler, partililer günlerden beri, hayatları boyunca görmedikleri, göremeyecekleri lüks otellerde yiyip, içip yan geldiler...
Şimdi de, “28 Nisan”a kadar hem yiyecekler, hem içecekler, hem de diş kiralarını, cep harçlıklarını alacaklar...
Keşke bu kavga 40 gün, 40 gece sürse...
Vur patlasın, çal oynasın!
VET, bunları dedik ama, baktık ki Ferruh tlter’i de üzüyoruz, ____ lafı biraz yumuşattık:
“Eee, söyle bakalım Ferruh Abi bu kongrede Semranım ne yapar, kaç oy alır?”
“ Bak, yaz oraya, bu kongrede Semranım için en kötü sonuç 340’a 260’tır. Artla bu en kötüsü, normali, Semranım 450 oy»alır, karşısındaki 150 alır...”
EY gidi Ferruh Abi, hey! Dedik ya, sen de çaptan düş- --- müşsün...
Eğer kendisine “ Otel ayısı” sıfatı nı layık gören Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bakanı Mustafa Taşar,
İZİN anlayacağınız, bu pilav daha çok su kaldırır... ____ Peki, bu değirmenin suyu ne reden mi geliyor?
Aaaa, siz de uzattınız, üzümü yi yin, bağını da sormayın...
Ve biz bu arada bir şeyi çok me rak ediyoruz. Acaba Semranım, etrafı nı saran yazılı ve sözlü “yağdanlıkla r ı n ” ne m a l o l d u k l a r ı n ı h â l â anlayamadı mı?
Yazıyı noktalarken İzmir’den Sü ha Baykal aradı, hani bir zamanlar ANAP’taki dört eğilimden biriydi ve İzmir merkez ilçe belediye baskamydı:
“ D e m e k bu a d a m la r S e m ra ö z a l’a karşı çıkınca cahillye devrinden kalma, gerici, tarikatçı filan oluyorlar.
Peki 1987 Ağustos’unda ben söy leyince, niye belediye başkanlığından alındım? Ben o gün Başbakan Turgut Özal’a şöyle diyordum:
-Atatürkçülüğü süpermarket tez gâhlarında Atatürk’ün nutkunu dağıt mak zanneden bu zihniyetin ülkeyi nerelere götüreceğini size yazdığım birçok mektupta birçok defa dite getir dim. Ama görüyorum kİ sizin ve parti min üst yöneticilerinin şu veya bu sebepten hiçbir şey yapacakları yok!
Ben böyle dedim, ANAP’tan istifa ettim, görevden atındım. Dört yıl sonra şimdi aynı şeyi kendisi söylüyor...”
Süha Baykal’ın anlamadığı bir şey vardı, o da kendisinin “Semra- nım” olmadığıydı!
Şimdi birkaç eyyamcı kaleme, kâğıda sarılıp, “laiklik” adına destan lar döktürecekler, gırtlaklarını şişire şişire "Atatürkçülük” oynayacaklar...
Eeee, böyledir, bir başkadır be nim memleketim...
Laikliği Semranım korur, Atatürk çülüğü Adnan Hoca savunur...
Ailah kabul etsin!..
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüpha Taha Toros Arşivi