• Sonuç bulunamadı

Ziya Gökalp

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ziya Gökalp"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ziya Gökalp

Büyiik Türk Mütefekkirinin XXX. cu ölüm yıl dönümü için ayırdığımız dergimizin bu sayısının son bölümünü vaktiyle gazetelerde çıkan yazılara ayır - dik.

(Teceddüt ve inkılâp tarihimizin en mühim saf­ hasını teşkil eden «Milliyetperverlik» cereyanını tet­ kik edecek müverrih, bu cereyanın en büyük ve en kudretli şahsiyeti olarak «Ziya Gökalp» ı göstermiye mecburdur.

Şüphe yok ki, [’ürk âleminde «Milliyetperver­ lik» cereyanının oldukça uzun bir mazisi, epey kud­ retli mübeşşirleri vardır; bunun tevellüt ve inkişafın­ da birçok tarihî âmiller, hayatî zaruretler, hattâ bir takım büyük milî felâketler şiddetle müessir olmuş - tur.. Fakat, bütün bu hakikatleri nazarı itibare al - makla beraber, bu cereyan içinde «Ziya Gökalp» m âdeta bir «Mihrak», teşkil ettiğini itiraf etmeliyiz. Yaratıcı ve toplavçı bir kudrete malik olan bu hari- kulâde insan, l a cereyan içindeki dağınık fikirleri ve kuvvetli toplamış, onlardan yeni ve umumî bir «Terkip» vücuda getirerek millî cereyanın progra -

mim ve felsefesini çizmiştir. Hayatın her şubesini

ihata eden bu kadar geniş bir terkip vücuda getire­ bilmek için, «Ziya» kadar yüksek felsefî kabiliyetle mücehhez büyük bir dimağa ihtiyaç vardı; Lisan, be­ diiyat, hukuk, ahlâk, din, iktisat ve terbiye mesele­ lerini büyük bir nüfuzla ihata ederek Türkçülüğün umumî programını ve felsefesini tesbit eden bu em­ salsiz mütefekkir, bütün Türk ve İslâm dünyasının ilk büyük «Millî filozofu» dur. Diyarbekir idadisiyle fstanbulda Bayıtar mektebinde geçirdiği çok kısa

bir zaman müstesna olarak muntazam bir tahsil

görmiyen ve sırf kendi sai ve istidadiyle yetişen «Zi­ ya Gökalp» âdeta bir ansiklopedisi denecek kadar geniş ve sağlam malûmata malikti. «Felsefe» ve «İç­ timaiyat» sahasında Avrupa âleminin elde ettiği ne­ ticeleri onun kadar etraflı bir surette bilen, garbin İlmî usullerini ok dar iyi kavrayan ikinci bir adamı­ mız daha yoktur. Ulumu islâmiyede de büyük bir ihata sahibi olduğu için, millî hayatı kendi gözle­

riyle görmiye, ve garp dünyasiyle İslâm âleminin

mütekabil vaziyetlerini tetkik ederek inhitat âmil - lerimizi derin bir surette anlanuya muvaffak oldu. 18

Yazan i

Fuad KÖPRÜLÜ

Selânikte «Genç Kalemler» mecmuasında münteşir eserlerinden başlıyarak «Türkçülüğün Esasları» adlı son mühim eserine varıncaya kadar bütün yazıların­ da onun muntazam ve ahenktar tekâmülü fikriyesini görmek mümkündür.

İçtimaiyatta «Durkheim» mektebinin çok ha - retli müntesibi olduğunu itiraf etmesine rağmen, ta-

mamiyle nevi şahsına münhasır» bir mütefekkir,

«Millî bir filozof» bir «mürebbi» bir «mürşit» ti. Onu Fihteye benzetenlerle hembikirim; yalnız, «Zi -

ya» nın Türkiyedeki rolü Fikre'tin Almanyadaki

rolünden daha mühim olmuştur.

Ziya Gökâlp’ı bazı cihetlerce Namık Kemal ile mukayese etmek kabildir. Türk cemiyetinin teced - düt ve inkılâp yolundaki hareketlerinde Namık Ke n mal nasıl büyük bir tesir icra etmişse. Ziya da ayni

suretle umumî hayat üzerinde müessir olmuştur.

Namık Kemal nasıl hayatını mücadele ile geçirmiş fedakâr bir vatanperverse, Ziya da bütün mevcudi - yetini mefkûrenin zaferine hasretmiş fedakâr bir va­ tanperverdir. Maamafih bir «Mütefekkir» bir «Filo­ zof» olmak itibariyle, Ziya Gökalp, Namık Kemal

ile mukayese edilemiyecek kadar yüksekti. Ondan

başka, Namık Kemal’in tesiri yalnız Türkiye hudut­ ları dahiline münhasır kaldığı halde, Ziyanın nüfuzu hudutları geçerek Türk âleminin başka sahalarına da yayılmıştır. Herhalde bu iki büyük adam arasın­ da ruhî bir karabet bulunduğu muhakkaktır: Namık Kemal’in birçok şiirlerini ezber bilen Ziya, onları daima tekrarlamakla zevk alır, gençliğinde Namık

Kemal’in kuvvetli tesiri altında kaldığını anlatırdı.

«Hal» den ziyade «İstikbal» üzerinde müessir olan bütün büyük insanlar gibi Ziya Gökalp da hayatın da kuvvetli hücumlara uğradı. Bazıları hasut ve ga- razkâr tıynetlerinin muktezası olarak, bazıları da on- daki derinliği takdir edemiyerek, türlü türlü itham - larda bulundular: «Dinsiz» dediler, «Deli» dediler, «Dalkavuk» dediler... «Dinsiz» diyenler, halkın di­ nî hissiyatını maddî menfaatlerine âlet etmek istiyen «Din» bezirgânları idi; «Deli» diyenler, onun yük - sek düşüncelerini idrâk edemiyen budalalardı; «Dal­ kavuk» diyenler, Ziya’yı kendileri gibi şahsî menafi peşinde koşar zanneden dalkavuklardı. Halbuki be - nim. gibi Ziyayı çok yakından tanıyanlar, onuh ne

Kişisel Arşiv.erde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

15g/tube 百多邦黴素軟膏 ] - [Mupirocin ] 藥師 藥劑部藥師 發佈日期 2011/10/10 <藥物效用> 治療膿痂或燒傷細菌感染 <服藥指示>

第九條 本辦法限於總館使用,不及於附屬醫院分館。

Within this context, Lawrence and Joyce manage to step out of traditional lines in terms of the concept of hero in their works Women in Love and A Portrait of

“ Böyle bir yayıncılığın bu arayışlara alet olmayacağı konusunda hiçbir güvencemiz yoktur. Ülkemizde herhangi bir televizyon ya­ yıncılığının mutlaka gözetmesi

Göz ile fark edilemeyen bu sayısal damgalar aracılığıyla imge, ses ve video gibi çoklu ortam ürünlerinin içerisine ürünle ilgili ve ürüne özel çeşitli

Çünkü bir enerji santrali için, hatta bir araflt›r- ma reaktörü için zenginlefltirme yapmak zorunda- s›n›z.. Kilolarca yak›t› zenginlefltirmek, çok pahal› bir

Ancak bunun gerçekleflmesi için uygun bakteri, virüs soylar›na sahip olunmas›, genifl ölçekte üretim, ürünün uygun koflullarda sak- lanmas›n›,