•tt s a s 3 g(,
HAS BAHÇENİN
YAĞCILARI...
İR de "Ben yaşlı mıyım?" diye gülmez mi? Yaşlılık kaç yaşında başlar? Adamına göre değişir bu. Kimi vardır sekseninde bile yaşlı sayılmaz, kimi vardır yirmisinde yaşlının yaşlısıdır! Açmış telefonu, hem de bir kez değil. Önce sekreteri, sonra da kendisi, ardından kızı. İs tedikleri "baba" diye ün salmış birinin işe karışma sı. O kişi karışmış mı karışmamış mı, belli değil. Eski bir banka müdürü kurşunlanınca durum orta- . ya çıkmış. Bu kez yine telefonlar "Aman bizi bu i- şe karıştırma" yalvarmaları... Önemli olan "bir şeyler"in, "karanlık dümenlerin" ortaya çıkmama sı, çakırsa da "ünlü" kişilerin adlarının saklanma sı...
Hep bilmiyor muyduk, okumuyor muyduk, çe şitli yazılarımızda durumu a- çıklamaya çalışmıyor muy duk? 12 Eylül öncesinin müsteşarı, 12 Eylül sonrası nın Başbakan Yardımcısı, da ha sonra TC Başbakanı Tur gut Özal döneminin nasıl bir aile saltanatı olduğunu az mı gözler önüne serdik?
Zaman bir oyuncudur. Bir bakarsınız birkaç yıl önce Ö- zal'a ve ailesine toz kondur mayan gazeteler, yazarlar birden tutumlarını değiştiri- vermişler! İnsan bu denli iç tensizlik karşısında ne diye ceğini şaşırıyor. Siz değil miydiz Özal'la Atatürk'ü kar şılaştırıp Özal'ı üstün tutanlar! Devrimcilikte, poli tikacılıkta eşi menendi bulunmadığını yazıp söyle yenler! Çıkar kapıları ardına kadar açıktı Özal yağ cılarına... Bir ciddi inceleme yapılsa ortaya çıka caktır, dünkü yağcıların hangi servetlere ulaştıkla rı? Şimdi has bahçenin güllerinden, öten bülbülle rinden söz ederek Özal dönemini yerin dibine ba tıranların beş yıl önceki davranışlarını unutmak o- lası mı?
Bunlar, birkaç yıl önceye kadar Özal döneminin başta gelen övgücüleriydiler. Bir süredir Özal'ı ve ailesini alaya alan bir tutum içine girdiler. Dış ge zilerde hanımefendinin, işadamlarından nasıl ar mağan yağmuruna tutulduğundan, 25 bin dolarlık bir neykeli nasıl 250 dolara almış olduğunu koca sına bile inandırdığından başlayarak Özal'ın salta nat günlerinde yaşanan görgüsüzce olayları bir bir sergiliyorlar.
Özalcılığın baş temsilcisi bir gazeteci ise hala köşesinde Özal'ın ne kadar büyük bir devlet ada mı olduğunu yazmaktan geri durmuyor! Bu baş yağdanlığa göre Özal Türkiye'yi bir darboğazdan geçirip 21. yüzyıla giden uygarlık ve gelişme yolu na oturtmuş! Üstelik bu arkadaş, Özal iktidarında ki siyasi kadronun topyekün rüşvetçi ve yiyici ol duğuna da inanıyormuş. Türk siyasetine "yeni Tur gut Özal"ları bulup çıkarmalıymışız! Özal Türki ye'yi değiştirmiş, yedi yılda yetmiş yıllık iş yapmış!
Başka biri de, (aynı gazetede Bayan Özal'ın ve yakınlarının tam bir sorumsuzluk ve görgüsüzlükle saltanat sürdükleri dönemin öyküsünü alaycı bir dille anlatırken) kalkıp Özal'ın Türkiye'ye geri alı namaz kazançlar sağladığını, tek sesli bir toplumu çok sesli demokratik bir toplum olmaya götürdü ğünü yazmakta! Bu kişiye göre hiç kimse, Özal'ın Türkiye tarihinde oynadığı olumlu rolü tarih sayfa larından silemezmiş!..
Gerçek böyleyse aynı gazete niye has bahçenin gülleri arasında öten bülbülleri anlatan, Ö zal'ı ve ailesinin içyüzünü sergileyen bir yazı dizisini ya yınlar? İkiyüzlülük değilse nedir bu?
Şimdi Özal ve ailesi, geçmişiyle, bugünüyle ger çeklerin ışığı altındadır. Dünkü övücüler, Özal'ın büyük devlet adamlığını savunmayı varsın sürdür sünler, bu onların boyunlarının borcudur. Ne var ki dün yazdıkları ne kadar içtenlikten, gerçekler den uzaksa, bugün yazdıkları da öyle...
Oktay
AKBAL
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi