• Sonuç bulunamadı

Edebi hareket:Harp ve edebiyat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebi hareket:Harp ve edebiyat"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S A Y F A :2 i h

. H . ı n j

T T - t t U f

Edebi Hareket ' +

Harp ve Edebiyat

Peyam i Safa

1918 denberi soruyoruz : «; Bizde

niçin harp edebiyatı yok ? San atkâr­ larımız niçin millî zaferlerimizi ifade etmiyorlar ?»

Bunları soranlar için san’at ve edebiyat, haricî âlemden aldığımız teessürlerin ve intihaların ifade edil­ mesi gibi gayet basit bir aksül’amel hadisesinden ibarettir ve bunları so ranlar için san’atkâr, elinde sinema makinesile kanlı sahaları dolaşan bir harp muhabiri gibi gördüğü manzara­ ları tesbit ettikten sonra neşreden alelâde bir müşahit vaziyetindedir .

Halbuki, dışarıdan alman teessür­ ler, intibalar, san’atkârın ruhuna bir yığın tohum halinde serpilir, belkide onun haberi olmadan, mahrem bir nenıalanma ile büyür ve onun bekle­ mediği zamanlarda mahsullerini verir. Bu mahsuller temamile remzî de ola­ bilirler: Bir harp manzarasının intiba­ ları, bir eserde, bambaşka suretler ve timsaller altında da çıkabilir, yahut, seneler içinde, bir san’atkârm muhte­ lif eserlerinde, parça parça, bu harp intihalarına tesadüf edilir. En tabiîsi de budur, çünki, ta içerimizden şuur­ umuza akan nihayetsiz duyguların muslukları elimizde değildir ve ken­ diliğinden olgunlaşıp ta şuurumuza gelmiyen hisleri zorla uyandırarak zihnî bir tertibe sokmak, zorla bir harp şiiri veya romanı yapmak İsmar­ lama ve sun’î bir şey olur .

Harbe dair müşahedeler,hatıralar, intibalar neşretmek, eli kalem tutan erkânı harplerimizden, devlet adamla­ rımızdan beklenir, fakat san’atkâıdan beklenmez.

Netekim, bizde belli başlı bir harp edebiyatı olmadığı sanılıyor, çünki Türk şan atkanndan, sırf iıarp mev­ zulu eser isteniyor; halbuki, mütareke­ denken yazılan eserlerin harbe ait parçaları toplanırsa, bizim de bir harp edebiyatımız olduğu görülür.

Muhtelif romanlarımızda, askerî ve siyasî hatıralarımızda « Fragmen­ taire - parça halinde » bulunan bu harp mahsulleri, bir araya toplansa, küçük görülemiyecek bir kabarık yekûn olur ve harp edebiyatımızı teşkil eder.

Fakat « İn önünde şanlı asker », « Sakarya kıyılarında kahraman Türk neferi » serlavhalı şiirler, ancak, bu vazifelerini pek iyi yapan destancı­ lardan beklenir.

Şairle destancıyı, foto - muhabirle

romancıyı birbirine kanştırmıyalım ve şimdiye kadar olduğu gibi bun­ dan sonra da, büyük mücadeleleri­ mizin bediî mahsullerini damla damla arayalım; çünki bazen hakikî san’ atkânn ruhundan gelen bir damla süzülmüş bir umman demektir ve daha fazlasını istemeğe hacet

birak-ıa^A,.

i r / \ T t m az.

Adanada şair Taha

Ay Beye—

Teveccühlerinize uzun zamandır mu­ kabele edemedim. Nasıl meşgul ol­ duğumu tahmin edersiniz; aldığını mektuplara cevap vermek vaktini bulmak üzre olduğum için, diğer mu­ habirlerimle beraber sizden de işaret beklerim, kıymetli meslekdaşım, efendim.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

10. .e uzunlugu artmlirsa cismin periyodu artar. Cismin N den Pye gelme sOresi T/12 dir.. Durmakta olan bir asansi:irOn tavan1na as1l1 olan esnek yay ile £ uzunlugundaki

Türk Edebiyatında Mektup Türünde Yazılmış Bazı Önemli Eserler ve Yazarları

Çeviride artık edebiyat alanına girildiğini, Avrupa, en çok da Fransız edebiyatından yapılan çeviriler aracılığıyla yeni edebî türlerle, meselâ romanla

Yukarıdaki parçadan yola çıkılarak Yahya Kemal’in şiir anlayışı ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Batı edebiyatına hayranlık duyan

“Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” mısralarını ezberleten İbrahim Hakkı’daki tasavvufu, Karagöz’ün perde gazellerindeki hikmeti, Hürriyet

Sadri Etem, Varlık'ta yayımlanan "İnkılâpçı Sanat, Geri Sanat" başlıklı yazısında edebiyatımızın inkılâbı anlatan bir propaganda edebiyatı olması gerektiği

Daha sonra "çağatay" sözcüğünü kullanacak olan Ali Şir Nevayı de Muhakametü'l-lugateyn'de Türki, Türkçe ve Türk tili te- rimlerini tercih etmiştir: "Sart

Ama flunu da söyleyelim ki Saz fliirimiz okullarda Divan fliirinin yerini tutamaz: çok dard›r; yüzy›llar aras›nda hemen hemen hiç de¤iflmeden sürüp gitmifltir, durgun