• Sonuç bulunamadı

Divan Edebiyat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Divan Edebiyat"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ayl›k E¤itim Dergisi YIL: 7 SAYI: 77-78 TEMMUZ - A⁄USTOS 2006 ISSN-1302-5600

Bu say›m›zda klasik edebiyat›m›z› ele al›yoruz. Bilindi¤i gibi bu edebiyat›n temelleri Türklerin ‹slamiyeti ka-bul etmelerinden sonra verdikleri ilk eserlere kadar dayan›r. Genifl co¤rafyalarda dil bak›m›ndan birbirinden az çok farkl› geliflen ‹slamî edebiyat, flüphesiz ki en parlak dönemini 13. yüzy›ldan bafllamak üzere Osmanl› ‹mpa-ratorlu¤unun genifl topraklar› üzerinde yaflam›flt›r. Befl yüzy›ldan fazla etkisini sürdüren ve üç k›tada topraklar› bu-lunan bir imparatorlu¤un ihtiflam›yla uyumlu görkemli eserler veren klasik edebiyat›m›z› baz› yönleri ile incele-meye çal›flaca¤›z.

Bir toplumu etkileyen kültürel oluflumlar nas›l birden bire ortaya ç›km›yorsa, baflka bir kültürel etkiyle de bir-den bire ortadan yok olmaz. fiiire a¤›rl›k veren klasik edebiyat›m›z›n bugünkü fliirimize –genel anlamda edebiya-t›m›za- etkileri üzerinde de mümkün oldu¤u nispette durmaya çal›flt›k.

Klasik edebiyat, yayg›n söyleyiflle divan edebiyat›, Tanzimatla birlikte bafllayan kültür de¤iflim teflebbüsleri-ne paralel olarak tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. Avrupaî bir edebiyat oluflturma gayreti içindeki Tanzimat teflebbüsleri-nesli, damar-lar›ndan beslendikleri, onun kal›plar›n› ve ifade yöntemlerini kullanarak eserler verdikleri hâlde divan edebiyat›-na sert elefltirilerde bulundular. Zaman zaman ölçünün kaçt›¤› bu elefltirileri dönemin flartlar› ile irtibatland›rarak aç›klamak mümkündür.

Ancak, bugün hâlâ Tanzimat neslinin divan edebiyat›na karfl› yöneltti¤i, birçok bak›mdan ilmî olmaktan uzak, bu elefltirilerin kronik bir ön yarg›ya dönüflerek devam etmesi Divan Edebiyat› Özel Say›s›’n› haz›rlama ih-tiyac›m›z›n birinci sebebidir.

E¤er kültürümüzün köklerine karfl› böyle bir ön yarg› varsa bunun enine boyuna sorgulanmas› ve tart›fl›lma-s› gerekiyordu ki biz bu say›da bunu yapmaya çal›flt›k. Zira befl yüz y›ll›k edebiyat› bir derginin tart›fl›lma-s›n›rl› sayfalar› içinde bütün yönleriyle ele alman›n imkân› yoktur. Biz amaçlad›k ki gençlerimiz, eski edebiyat›m›zla e¤itim çer-çevesi içinde bir flekilde irtibat› olan herkes, kültürel varl›¤›m›z›n hazinelerine bu vesile ile yeniden göz ats›n –var-sa- ön yarg›lar›n› tekrar gözden geçirsin.

Dergimizin yıllık abone bedeli 20 YTL (öğretmen ve öğrenciler için 15 YTL)’dir.

Abone bedelinin Ziraat Bankası Şehremini-İstanbul şubesindeki Devlet Kitapları Döner Sermayesi Müdürlüğünün 130978 numaralı hesabına yatırılarak makbuzun ve açık adresin Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar - ANKARA adresine gönderilmesi gerekmektedir. Gönderilen eser ve çalışmalar yayımlansın veya yayımlanmasın, iade edilmez. Yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. Yayın Kurulu

yazılar üzerinde değişiklik yapabilir. “Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim” adı anılmadan alıntı yapılamaz. Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığının 22.12.2005 tarih ve 6088 sayılı oluru ile basılmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları: 4303 Süreli Yayınlar Dizisi: 213

editörden...

e ¤ i t i m

Bilim ve Aklın

Aydınlığında

SAHİBİ

Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK Millî Eğitim Bakanı

Genel Yayın Yönetmeni

Şadi KESKİN Yayımlar Dairesi Başkanı

Yazı İşleri Müdürü Selâmi YALÇIN (selamiyalcin@meb.gov.tr) Yayın Kurulu Ethem BARAN Şaban ÖZÜDOĞRU Aysun İLDENİZ Hakkı USLU Dinçer EŞİTGİN Celal ASLAN Çağrı GÜREL Tasarım Banu DAVUN (bdavun@meb.gov.tr) Dizgi Reyhan İLKER Abone / Dağıtım Fikri NAYIR Tel: (0312) 212 76 63 / 14 Baskı Devlet Kitapları Müdürlüğü Yönetim Merkezi

Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar/ANKARA http://yayim.meb.gov.tr e-posta: baae@meb.gov.tr

Tel: (0 312) 212 81 48 - 213 65 12 Fax: (0 312) 212 81 48

(2)

temmuz-ağustos 2006

130

e ¤ i t i m

Bilim ve Aklın Aydınlığında

Türk fliirini kasideleri, koflmalar›, nefesleri, ga-zelleri, manileri ile severim. Hiç bir ulusun fliirinden afla¤› kalmad›¤›na inan›r›m; hepsinden üstündür der-dim ama oras›n› pek bilmem, belki benim duygular›-m›n, düflüncelerimin, düfllerimin dilinde oldu¤u için bana öyle geliyordur. Ayd›n geçinenlerimiz aras›nda, her fleyimizi oldu¤u gibi fliirimizi de hor görenler çok-tur; Firenklerin Sully Prudhomme (Sülli Puridom), Ros-tand (Rostan), Richerpin (Riflpen) gibi en baya¤› flairle-rini sayg› ile, hayranl›kla okurlar da Bâkî’nin, Karaca-o¤lan’›n ad› geçse dudak bükerler. Öyle kimselerde bir türlü yenemedikleri, üst perdeden sözlerle de gizleye-medikleri bir “afla¤›l›k duygusu” vard›r: Türk toplu-mundan olduklar›na utan›r, yüksek bildikleri bir top-lumda kolaycac›k ne bulurlarsa onu benimsemekle kendilerini kurtaracaklar›n› umarlar. Almanya’ya gidip döndükten sonra: “Domuz sucu¤u ile iyi bira bulun-mayan bir yerde yaflan›r m› hiç?” diyen bir adamla, Av-rupa flehirlerinde oynan›p alk›fllan›yor diye Massenet (Massene)nin, Puccini (Puççini)nin, Leoncavallo (Le-ankavallo)nun çalg›l› oyunlar›n› be¤enmeyi medenilik borcu bilenler aras›nda bir kafa, bir iç ayr›l›¤› yoktur. Böyle bizi hor görüp de Avrupal›lara tenkitsiz hayran olanlar› bir yana b›rak›yorum; onlar›n belki sözünü et-meye de de¤mez.

Her yazar, dilinin eskiden kalma yaz›lar› ile u¤-raflm›fl olmal›d›r; ulusunu bununla tan›r, dil, flekil kayg›-s›n› bununla edinir. Bugünkü yazarlar›m›z›n, hele ede-biyat d›fl› konular üzerinde yazanlar›n ço¤u Türkçeyi iyi kullanam›yorlarsa, sözlerinde tuhaf bir yabanc›l›k sezi-liyorsa, bizim edebiyat›m›z› gere¤i kadar bilmedikleri içindir. Düflünceler de, gerçekler de dille bildirilir; dili-ni ifllemeyen adam, düflündükleridili-ni de kimseye anlata-maz, daha do¤rusu düflünemez. Yazarlar›m›z›n, bütün ayd›nlar›m›z›n gelene¤imizle yo¤rulmas›n› istemek, bu bak›mdan çok do¤ru, çok hakl›d›r. Bugünün gençleri art›k anlayamazlar diye Divan fliirimiz uzun y›llar okul-lar›m›zda ö¤retilmez olmufltu; sonu ne oldu gördük: Sözleri yerinde kullanmak kayg›s›, do¤ru, aç›k cümleler kurmak arzusu az kals›n büsbütün ortadan kalk›yordu. Bir baflka kötülü¤ü daha oldu: Yabanc› dilleri pek bil-meyen gençlerimiz, bizim edebiyat›m›z› da tan›mad›k-lar› için, ç›rç›plak bir âleme geldiklerini, her fleyin ken-dileri ile bafllayaca¤›n› sand›lar; en c›l›z eserlerini

gözle-rinde büyüttükçe büyüttüler. Elbette öyle olacakt›: Ka-fas›n› geçmiflle yo¤urmayan insan kendini ölçemez, s›-n›rlar›n› anlayamaz; hem kendi kendine afl›r› bir hay-ranl›¤› olur, hem de yapt›klar›n› geçmiflten kalanla kar-fl›laflt›rmad›¤› için, özündeki gücü de gelifltiremez. Gençlerimizin bir düzüye: “Biz! Biz!” diye böbürlenip gene de yerlerinde saymalar› bu yüzdendir.

Eskiden okullar›m›zda Divan fliirinin tuttu¤u ye-re Saz fliirini geçirmek isteyenler oldu. Türk Saz fliirinin çok güzel birkaç eseri vard›r; onlar çocuklar›m›za elbet-te okutulmal›, elbetelbet-te ö¤retilmelidir. Eskiden Karacao¤-lan gibi, Gevherî, Emrah gibi flairleri bilmek istememe-leri, anlamamalar› ba¤›fllanacak fley de¤ildir. Ama flunu da söyleyelim ki Saz fliirimiz okullarda Divan fliirinin yerini tutamaz: çok dard›r; yüzy›llar aras›nda hemen hemen hiç de¤iflmeden sürüp gitmifltir, durgun bir su-dur. Divan fliirimizde de, Avrupa edebiyatlar›nda gör-dü¤ümüz zenginleflmeleri, de¤iflmeleri pek bulamay›z; Divan flairlerimiz de oldukça kapal› bir âlem içinde öy-le durup kalm›fllard›r. Ama Saz fliirinde, Divan fliirinde-ki kadar da hareket yoktur. Fuat Köprülü’nün Saz fiair-leri Antolojisi’ni bir kar›flt›r›n, on alt›nc› yüzy›lda gelmifl-lerin söyledikleri ile on dokuzuncu yüzy›lda gelmiflgelmifl-lerin söyledikleri aras›nda bak›n büyük bir fark görebilir mi-siniz? Onlarla karfl›laflt›r›l›nca Bâkî ile Nâilî aras›nda ne kadar baflkal›k görülür!.. Hem Saz flairlerimiz, Karaca-o¤lan ile belki bir ikisi daha b›rak›l›rsa, hep Divan fliiri-ne özenmifllerdir. Divan flairlerimizin ‹ran’dan örfliiri-nek al-d›klar›n›, Saz flairlerimizin ise yerli kalal-d›klar›n›, tama-miyle bizim olduklar›n› söyleyenlere bakmay›n, ne de-diklerini pek bilmezler; belki de ifllerine öyle geldi¤i için bile bile yalan söylüyorlard›r. Bizim Saz fliirimize de, en çok Divan fliiri yolu ile, ‹ran havas› ifllemifltir: Gevherî’yi, Âfl›k Ömer’i, Derdli’yi, Zihnî’yi okurken bu-nu aç›kça görürsünüz; ancak onlar ‹ran flairlerine ben-zemekte Divan flairleri kadar usta de¤illerdir. Saz fliiri-nin okullarda Divan fliirifliiri-nin yerini tutamamas› için bü-yük bir sebep daha vard›r: Yüzy›llar boyunca bu ülke-nin ayd›nlar› kaside, gazel yazmaya heves etmifllerdir; içlerinde koflma yaz›p mani düzen pek olmam›flt›r; Saz fliiri ayd›n olmayanlara, orta s›n›fa da de¤il, büsbütün okumam›fllara b›rak›lm›flt›r. Çocuklar›m›za yaln›z onu göstermekle kalabilir miyiz? Edebiyatta bizim as›l büyük gelene¤imiz, Divan fliiri gelene¤idir.

D‹VAN EDEB‹YATI

*

Nurullah ATAÇ

Referanslar

Benzer Belgeler

 - İnsanlar arasındaki toplumsal ilişkilerin yapısını, grup olarak insan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır.  - Toplumun içinde yaşayan

Simdi bunlann daha ustunde, bunlann, hatta okumug yazmig gibi olan bi- rine geliyoruz, Envefi bu gair.. Bu Envefi

İlerleyen bölümlerde “mahlâs”, “divan ve divan tertibinde teşrifat” hususlarının ele alındığı konulardan sonra divan şiirinin dili ve dil anlayışı başlığı

The complete presentation of the Medina copy of the Enverî’s Dîvân that is the complete copy, by the author is important in terms of its contribution to Turkish literature. This

Hem Osmanlı Hükümeti’nin hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin eğitim konusunda gerçekleştirmeyi düşündüğü yeniliklerden birisi de cemaat okullarında görev

Physical Layer: WATA does not specify the wireless physical layer (air interface) to be used to transport the data.. Hence, it is possible to use any type of wireless physical layer

Şekil 3.1 Taguchi kalite kontrol sistemi. Tibial komponent için tasarım parametreleri. Ansys mühendislik gerilmeleri analizi montaj tasarımı [62]... Polietilen insert

Tablo Tde de gi\rlildiigii gibi IiI' oram arttlk<;a borulardaki su kaybulda azalma olmaktadlL $ekil 2'de IiI' oranlanna bagh olarak beton borularda meydana gelen su