• Sonuç bulunamadı

Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik bağlamında yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik bağlamında yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının değerlendirilmesi"

Copied!
101
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRKÇE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMSEL YETERLİLİK BAĞLAMINDA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

DERS KİTAPLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hatice VARGELEN

Ankara Eylül, 2013

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRKÇE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMSEL YETERLİLİK BAĞLAMINDA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

DERS KİTAPLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hatice VARGELEN

Danışman: Doç. Dr. İhsan KALENDEROĞLU

Ankara Eylül, 2013

(3)
(4)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Hatice VARGELEN‘in “Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik Bağlamında Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Ders Kitaplarının Değerlendirilmesi” başlıklı tezi 17.O9.2013 tarihinde, jürimiz tarafından Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan: ... ... Üye (Tez Danışmanı): ... ... Üye : ... ... Üye : ... ...

(5)

ÖN SÖZ

Yaşadığımız dünyanın gün geçtikçe daha küresel bir yer haline gelmesi, içinde yaşayan insanların da daha çok etkileşimde bulunması sonucunu meydana getirmiştir.

Küreselleşme ile birlikte öne çıkan gelişmelerden biri de yabancı dil bilmenin öneminin artmasıdır. Bu gelişmelere paralel olarak son yıllarda yabancı dil olarak Türkçe öğretimi de büyük önem kazanmıştır. 1990’lı yılların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanması ve Türkiye’nin geçirdiği ekonomik, politik değişme ve gelişmeler bu öneminin artmasında pay sahibidir. Gerek bu ihtiyaçlar gerekse kültürümüzün sınırlarımızın dışında tanıtılabilmesi için, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin daha etkin ve nitelikli hale getirilmesi gerekmektedir.

Buradan hareketle tez çalışmasında yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanındaki gelişmelere katkı sunmak ve yeni hazırlanacak ders materyalleri için veri imkânları sağlamak amacı güdülmüştür.

Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik bağlamında değerlendirildiği çalışma, beş bölümden oluşmaktadır.

Araştırmanın birinci bölümünde, problem durumu ortaya konulmuş; araştırmanın amacı, önemi, varsayımları, sınırlılıkları ve araştırma ile ilgili tanımlar açıklanmıştır. İkinci bölümde araştırmanın kavramsal çerçevesine yer verilmiştir. Kavramsal çerçevede, ilk olarak dil, kültür ve iletişim arasındaki bağlantı hakkında bilgi verilmiş, daha sonra kültürlerarası iletişimsel yeterlilik ve yabancı dil öğretiminde kültür aktarımı kavramları alt başlıklarıyla beraber açıklanmıştır. Bu bölümde son olarak yabancı dil öğretiminin önemi belirtilmiş, yabancı dil öğretiminin temel kavramları, ilkeleri ve yöntemlerine değinilmiştir.

Üçüncü bölümde, araştırmanın yöntemi hakkında bilgi verilmiş; araştırmanın modeline, araştırmadaki evren ve örnekleme, verileri toplama tekniklerine ve verilerin değerlendirilmesine değinilmiştir.

Dördüncü bölümde, araştırmanın bulgu ve yorumlarına yer verilmiştir. Araştırma kapsamında, Türkçe okutmanlarına uygulanan kültürlerarası yeterlilik ölçeğinin verileri yorumlanmıştır.

(6)

Beşinci bölümde, eldeki verilen yorumlanmasıyla ortaya çıkan sonuçlara değinilmiş ve bu kapsamda birtakım öneriler sunulmuştur.

Tez yazım sürecindeki ilgi ve yardımlarından dolayı değerli hocam Doç. Dr. İhsan KALENDEROĞLU’na teşekkürlerimi sunarım.

Tez yazım sürecinde, çalışmamı okuyup, görüşlerini paylaşan ve tezimin düzeltmelerine katkı sağlayan çalışma arkadaşlarım Arş. Gör. Müzeyyen ALTUNBAY ve Arş. Gör. Kayhan İNAN’a, araştırmanın İngilizce çevirilerinde bana yardımcı olan değerli arkadaşım Bahar İZMİR’e çok teşekkür ederim.

Değerli vakitlerini ayırıp, çalışmama katkı sağlayan Gazi Üniversitesi TÖMER, Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas TÖMER, İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi TÖMER, Necmettin Erbakan Üniversitesi TÖMER ve Erciyes Üniversitesi TÖMER Türkçe okutmanlarına ayrıca teşekkür ederim.

Son olarak beni bu günlere getiren, eğitim hayatım boyunca hep yanımda olan, annem Gülten VARGELEN’e, babam Kenan VARGELEN’e ve kardeşim Esra VARGELEN’e çok teşekkür ederim.

Hatice VARGELEN Ankara, 2013

(7)

ÖZET

KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMSEL YETERLİLİK BAĞLAMINDA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİ DERS KİTAPLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

VARGELEN, Hatice

Yüksek Lisans, Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. İhsan KALENDEROĞLU

Eylül-2013, XII+85 sayfa

Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımı açısından değerlendirmektir. Bu kapsamda örneklem olarak Gazi Üniversitesi TÖMER tarafından hazırlanan “Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı” ve İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi tarafından hazırlanan “İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı” seçilmiştir.

Çalışmanın geneli betimsel niteliktedir. Değerlendirme için gerekli verilerin toplanmasında tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma verilerin değerlendirilmesi bakımından nicel ve nitel özelliklere sahiptir.

Çalışmada örneklem olarak seçilen ders kitaplarını değerlendirmek amacıyla, kitapları derslerinde kullanan Türkçe okutmanlarından görüş alınmıştır. Bu kapsamda kültürlerarası yeterlilik ölçeği uygulanmıştır. Belirtilen ölçek, Gönül’ün (2007) çalışmasında kullanılmış ve Skopinskaja (2003) tarafından geliştirilmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin niceliksel olarak değerlendirilmesi, tanımlayıcı istatistik teknikler ve SPSS programı ile yapılmıştır.

Araştırma sonucunda, örneklem olarak seçilen ders kitaplarının birtakım eksikliklerine rağmen kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımı açısından yeterli oldukları belirtilmiş, bundan sonra hazırlanacak yeni öğretim materyalleri için veri imkanları sunulmaya çalışılmıştır.

(8)

Anahtar sözcükler: Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik, Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, İletişim, Kültür.

(9)

ABSTRACT

INTERCULTURAL COMMUNİCATİVE COMPETENCE TURKISH AS A FOREIGN LANGUAGE TEACHING IN THE CONTEXT OF TEXTBOOK

EVALUATION VARGELEN, Hatice

M.Sc. Department of Turkish Education Supervisor: Assoc. Dr. İhsan KALENDEROĞLU

September -2013, XII+ 85 pages

The aim of this study is to evaluate Turkish text books used in teaching approaches as a foreign language in terms of intercultural communicative competence. In this context, "Turkish Text book for Foreigners" prepared by TOMER Gazi University and "Istanbul Turkish for Foreigners Course Book" prepared by language center of İstanbul University have been selected.

The general nature of the study is descriptive. In the collection of neccessary data for the assessments creening model has been used. Evaluation of quantitative and qualitative research data in terms of features. Research in the terms of evaluating data has got quantitative and qualitative features.

In the study as asample in order to evaluate the selected text books, the opinion of the Turkish teacher whose course books are used in lessons has been taken. In this context, intercultural competence scale has been applied. The specified scale has been used in Works of Gönül (2007) in the study and has been developed by Skopinskaj (2003). In this study, evaluation of the data as a quantitative obtained from research, has been performed with descriptive statistics technique and SPSS software.

As a result, despite some short comings of the text books selected as sample, they have been determined as a sufficient reportin terms of intercultural communicative competence approach, the data cleaning has been studied for the other prepared new teaching materials.

Keywords: Intercultural communicative competence, teaching Turkish as a foreign language, communication, culture.

(10)

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ………..………...……….…i ÖZET……….……...……iii ABSTRACT………...….v İÇİNDEKİLER………...………..vi TABLO LİSTESİ………..……….………...………....x KISALTMALAR LİSTESİ………...…………...….…..xii 1.BÖLÜM……….………...1 GİRİŞ………...1 1.1.Problem………...………....1 1.2.Araştırmanın Amacı.………...………2 1.3.Araştırmanın Önemi…………...………3 1.4.Varsayımlar………...………..4 1.5.Sınırlılıklar………...……….…..4 1.6.Tanımlar………...………..….5 2. BÖLÜM………...6 KAVRAMSAL ÇERÇEVE…………...………6 2.1.Dil, Kültür ve İletişim…………..………...………....…6 2.1.1.Dil……….6 2.1.2. Kültür………...8 2.1.3. Dil-Kültür İlişkisi………...11

(11)

2.1.4. Kültür ile İletişim İlişkisi………...13

2.2. Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik Yaklaşımı…...……...……….15

2.2.1.Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik Tanımı….………...………15

2.2.2.Kültürel Süreçler……….19

2.2.2.1.Kültürleme………...19

2.2.2.2.Kültürleşme………..20

2.2.2.3. Kültür Şoku………...………..21

2.2.2.4.Kültürel Değişme…………...………..23

2.2.3.Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik ve Yabancı Dil Öğretimi…….……...23

2.2.4.Kültürlerarası Öğrenme………..25

2.3.Yabancı Dil Öğretiminde Kültür Aktarımı………...30

2.3.1. Yabancı Dil Öğretiminde Kültür Aktarımını Önemi……….30

2.3.2.Yabancı Dil Öğretiminde Kültür Aktarımının Unsurları………34

2.3.3.Yabancı Dil Ders Kitaplarında Kültür Aktarımı……….36

3.BÖLÜM………...………...39 YÖNTEM………...………...39 3.1.Araştırma Modeli………...….………..39 3.2.Evren Örneklem………...…….………39 3.3.Verileri Toplama ………..40 3.4. Verilerin Değerlendirmesi………...………44 4.BÖLÜM………...………...46

(12)

BULGULAR VE YORUM………....………...………...46

4. 1. “İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı”na İlişkin Bulgular ve Yorumlar……….46

4.1.1.Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar……...……...46

4. 1. 2. İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar………..48

4. 1. 3. Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular Ve Yorumlar…………..49

4. 1. 4. Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar………....51

4. 1. 5. Beşinci Alt Probleme İlişkin Bulgular Ve Yorumlar…………..53

4. 1. 6. Altıncı Alt Probleme ilişkin bulgular ve Yorumlar…………...54

4. 1. 7. Yedinci Alt Probleme ilişkin bulgular ve Yorumlar………55

4.2. Gazi TÖMER Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı’nın Değerlendirilmesiyle İlgili Bulgular ve Yorum………..57

4.2.1.Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar………57

4. 2. 2. İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar.……….58

4.2.3.Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar………..60

4.2.4.Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar…………...61

4.2.5.Beşinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar………...63

4.2.6.Altıncı Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar………64

4.2.7.Yedinci Alt Probleme ilişkin bulgular ve Yorumlar………...65

5.BÖLÜM...67

(13)

5.1.Sonuçlar………...……….67

5.1.2.İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı ile İlgili Sonuçlar………….67

5.1.3.Gazi TÖMER Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı ile İlgili Sonuçlar...69

5.2.Öneriler………...………...70

KAYNAKÇA………72

(14)

TABLO LİSTESİ

Tablo 1: Arkasında Yatan Temel Görüş: Öğretim Materyalinin Amaçları, Hedefleri ve İlgi Alanlarına Göre Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Sonuçlar………..……….…46 Tablo 2: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı’nda Kültürel İçerik Ne Ölçüde Yansıtıldığına İlişkin Sonuçlar………...48 Tablo 3: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı’nda İçeriğin Bilgisi Ne Ölçüde yansıtıldığına İlişkin Sonuçlar……….49 Tablo 4: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı Öğrencinin Farklı Bir Kültüre Yönelik Tutum Geliştirme Konusunda Ne Ölçüde Yeterli Olduğuna İlişkin Sonuçlar………...51 Tablo 5: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı İçeriğinin Öğrenciye Kültürlerarası Farkındalık Kazandırma Konusunda Ne Ölçüde Yeterli Olduğuna İlişkin Sonuçlar………...…53 Tablo 6: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı’nın Kültür ve Dil İlişkisin İçeriğin Sunumunu Ne Ölçüde Yansıttığına İlişkin Sonuçlar………...………54 Tablo 7: Kültürlerarası Yeterlilik İçeriğine Verilen Cevap Ortalamalarının Deneyime Göre Farklılaşmasına İlişkin Sonuçlar………....55 Tablo 8: Arkasında Yatan Temel Görüş: Öğretim Materyalinin Amaçları, Hedefleri ve İlgi Alanlarına Göre Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Sonuçlar……….…………..57 Tablo 9: Gazi TÖMER Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı’nda Kültürel İçerik Ne Ölçüde Yansıtıldığına İlişkin Sonuçlar………58 Tablo 10: Gazi TÖMER Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı’nda İçeriğin Bilgisi Ne Ölçüde yansıtıldığına İlişkin Sonuçlar………....60

(15)

Tablo 11: Gazi TÖMER Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı Öğrencinin Farklı Bir Kültüre Yönelik Tutum Geliştirme Konusunda Ne Ölçüde Yeterli Olduğuna İlişkin Sonuçlar……….………..62 Tablo 12: Gazi TÖMER Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı İçeriğinin Öğrenciye Kültürlerarası Farkındalık Kazandırma Konusunda Ne Ölçüde Yeterli Olduğuna İlişkin Sonuçlar……….………..63 Tablo 13: Gazi TÖMER Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı’nın Kültür ve Dil İlişkisin İçeriğin Sunumunu Ne Ölçüde Yansıttığına İlişkin Sonuç……….64 Tablo 14: Kültürlerarası Yeterlilik İçeriğine Verilen Cevap Ortalamalarının Deneyime Göre Farklılaşmasına İlişkin Sonuçlar………....65

(16)

KISALTMALAR LİSTESİ Akt. : Aktaran

CEFR : Avrupa Diller İçin Ortak Çerçeve Metni N : Frekans p : Anlamlılık Düzeyi r : Korelasyon S : Standart Sapma s. : Sayfa sd : Serbestlik Düzeyi t : Bağımsız Gruplar T-Testi TDK : Türk Dil Kurumu U : U Testi vb. : ve benzeri vd. : ve diğerleri vs. : vesaire % : Yüzde X̅ : Ortalama

(17)

1. BÖLÜM

GİRİŞ

Bu bölümde problem durumu, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, varsayımlar, sınırlılıklar ve tanımlar hakkında bilgi verilmiştir.

1.1. Problem Durumu

Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde, başarılı bir öğrenmenin sağlanabilmesi içim kültür aktarımı oldukça önemli bir yere sahiptir. Son yıllarda yabancı dil öğretiminde kültür aktarımı ile ilgili olarak kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımı ön plana çıkmaktadır. Bu yaklaşıma göre, dil öğretiminde hedef kültürün aktarılmasının yanı sıra öğrencinin kendi kültürünü yani kaynak kültürü ifade edebileceği etkinliklere de yer verilmelidir. Bu durum daha nitelikli ve kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesini sağlayacaktır.

Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımın yabancı dil öğretiminde belirtilen önemine rağmen, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının önemli bir kısmı bu yaklaşıma göre hazırlanmamaktadır. Kitaplardaki metinler öğrencileri kültürlerarası iletişimsel yeterlilik ile ilgili beceriler kazanması için teşvik edici nitelikte değildir. Kitapların bir kısmında daha çok dil bilgisi ve belirli kalıpların öğretimine ağırlık verilmektedir. Kültür aktarımını öne çıkaran kitaplar ise, bunu yalnız bir yönüyle, hedef dilin ait olduğu kültürü vererek sınırlandırmaktadır. Üstelik hedef kültür olarak Türk kültürünün aktarımında da çeşitli eksiklikler bulunmaktadır. Kitaplarda Türk kültürüne ait öğeler orantılı olarak, eşit bir biçimde dağıtılmamıştır. Kullanılan görsel öğelerin bir kısmı Türk kültürüyle bağdaşmamaktadır. Günlük yaşama dair temel bilgiler ve kurulan diyaloglarla ilgili etkinlikler sınırlı sayıda kalmıştır.

(18)

Kaynak kültüre dönük etkinliklerin kitaplarda yetersiz kalması, dil öğrenen kişinin kendi kültürü ile Türk kültürü arasında kıyaslama yapabilme imkânını ortadan kaldırmıştır. Bu durum öğrencinin kendi kültürüne dönük bir farkındalık geliştirmesi ve olumlu bir tutuma sahip olmasını önlemektedir.

İlgili literatüre bakıldığında yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yönünden değerlendirildiği çalışmaların az sayıda olduğu ve yapılan çalışmaların bir kısmının da konuyu sadece hedef kültürün aktarımı açısından ele aldığı gözlenmiştir. Bu çalışmalarda, incelenen kitapların kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımının gereği olarak, iki kültürün karşılaştırılmasını ve bunlar arasındaki benzerlik ve farklılıkların incelenmesini ne ölçüde teşvik ettiği yeterince ele alınmamıştır. Yine kültürlerarası iletişimde önemli rolü olan sözsüz iletişim davranışlarına incelenen kitaplarda nasıl yer verildiğiyle ilgili, yapılan çalışmalarda yeterli bilgi yoktur.

Bu çalışmada, belirtilen noktalardan yola çıkarak örneklem olarak seçilen yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımı açısından değerlendirilmesine karar verilmiş, kitapların bu yaklaşıma dönük olarak eksiklikleri ve yeterlilikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.

1.2.Araştırmanın Amacı

Araştırmanın amacı, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımı açısından değerlendirilmesi ve ders kitapları özelinde yapılan değerlendirmeyle yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi ile ilgili öğretim programları, yöntem, materyal vs. geliştirilirken kullanılabilecek bulgulara ulaşmaktır.

Aşağıda araştırmanın amacına yönelik olarak geliştirilen şu alt problemlere cevap aranmıştır:

1. Arkasında yatan temel görüş: örneklem olarak seçilen ders kitaplarının amaçları, hedefleri ve ilgi alanları ne ölçüde yeterlidir?

2. Örneklem olarak seçilen ders kitaplarında kültürel içerik ne ölçüde yansıtılmıştır?

(19)

3. Örneklem olarak seçilen ders kitabı içeriğinin bilgisi açısından ne ölçüde yeterlidir?

4. Örneklem olarak seçilen ders kitapları öğrencinin farklı bir kültüre yönelik 5. olumlu tutum geliştirme konusunda ne ölçüde yeterlidir?

6. Örneklem olarak seçilen ders kitapları içeriğinin öğrenciye kültürlerarası farkındalık kazandırma konusunda ne ölçüde yeterlidir?”

7. Örneklem olarak seçilen ders kitaplarında kültür ve dil ilişkisi içeriğin sunumunda ne ölçüde yansıtılıyor?

8. Kültürlerarası yeterlilik ölçeğine verilen cevap ortalamaları deneyime göre farklılaşmakta mıdır?

1.3.Araştırmanın Önemi

Dil ile kültür arasındaki yakın ilişki, bir dile o dilin kültürünü bilmeden hâkim olunamayacağını göstermektedir. Günümüzde bu ihtiyaçlardan hareketle, yabancı dil öğretimi kültür öğretimini de kapsamaktadır.

Yabancı dil öğretiminde kullanılan en önemli materyallerden biri şüphesiz ders kitaplarıdır. Ders kitapları kullanımının daha ekonomik olması, hedef kitlenin özelliklerine göre hazırlanması, içerdiği metinler ve görsel özellikleri gibi çeşitli nedenlerle yabancı dil öğretiminin yapıldığı sınıflarda öğretmene kaynaklık eden en önemli materyallerdendir. Hatta bazen sınıflarda kullanılan tek materyal olabilmektedir. Bu yüzden yabancı dil öğretiminde kullanılan ders kitapları kültür aktarımı yoluyla öğrencilerin kültürel farkındalığını artıracak ve kültürlerarası iletişimsel yeterlilik becerilerini geliştirecek biçimde hazırlanmalıdır.

Yabancılara Türkçe öğretimi ders kitapları Avrupa dilleri öğretimi ortak çerçeve metninin öngördüğü esaslar temel alınarak hazırlanmaktadır. Metinde dil öğrenen öğrenciler için gerekli olan unsurlar arasında kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımın temel gereksinimlerinden olan kültürlerarası farkındalık, kültürlerarası beceriler gibi unsurlarda belirtilmiştir. Bu sebeple yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ders kitaplarının, Avrupa dilleri öğretimi ortak çerçeve metnine göre yazılabilmesi için kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımına uygun olarak hazırlanması gerekmektedir.

(20)

Yabancılara Türkçe öğretimi ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik açısından incelendiği çalışmaların sınırlı sayıda olması, bu alanda belirtilen yaklaşıma uygun olarak daha nitelikli ders kitabı yazılmasını zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada örneklem olarak seçilmiş olan ders kitapları, gerek öğrenci sayısı gerekse verdiği eğitimin niteliği açısından Türkiye’de önde gelen dil öğretim merkezleri tarafından hazırlanmış olup, hâlihazırda Türkiye’deki birçok dil öğretim merkezinde kullanılmaktadır. Bu kitaplar yeni basılmış olup, kitapların kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yönünden incelendiği herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Kitapların incelenmesi ve sonrasında elde edilecek veriler, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında ileride geliştirilecek öğretim programı ve materyaller açısından önemli veri imkânları sunacaktır. Çalışma bu duruma katkı sağlaması açısından önem taşımaktadır.

1.4.Varsayımlar

Bu araştırma şu varsayımlara dayandırılmıştır:

1. Ders kitaplarını kültürlerarası yeterlilik ölçeği doğrultusunda değerlendiren Türkçe okutmanları, alanlarında yeterlidir.

2. Kullanılan kültürlerarası yeterlilik ölçeği, ders kitaplarının kültürlerarası iletişimsel yeterlilik bağlamında değerlendirilmesi için yeterlidir.

3.Araştırma kapsamında toplanan verilerin, incelenen kitapların gerçek durumlarını yansıtmakta olduğu varsayılmıştır.

1.5.Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Gazi Üniversitesi TÖMER tarafından hazırlanan “Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı” ve İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi tarafından hazırlanan “İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı” ile sınırlandırılacaktır. Belirtilen ders kitapları B1 ve B2 düzeyinden seçilmiştir.

(21)

2. Kültürlerarası yeterlilik ölçeğinin uygulandığı kişiler, örneklem olarak seçilen kitapların okutulduğu dil merkezlerinde çalışan Türkçe okutmanlarıyla sınırlandırılmıştır.

1.6. Tanımlar

Bu bölümde, tez önerisinde sıklıkla kullanılan kavramların tanımlarına yer verilmektedir.

Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik: Bireylerin sınırların ötesine geçip iletişim ve etkileşim kurabilme yeteneğidir (Byram, 1997: 7).

İletişim: “Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon” (TDK: 2011, 1173). Yabancı Dil: Yabancı dil ise, bir ülkede yaygın bir iletişim aracı durumunda olmayan, biçimsel eğitimle öğrenilen yerli olmayan dil olarak tanımlanır (Ellis, 1985: 72).

Kültür: “Milletin içinde bulunduğu medeniyet şartlarına göre yarattığı bütün dil, ilim, sanat, felsefe, örf ve âdetler ve bunların toplamıdır” (Ülken, 1948:7).

(22)

2. BÖLÜM

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Dil, Kültür ve İletişim 2.1.1. Dil

İnsanlık tarihi kadar eski olan dil kavramı, karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu yüzden dilin değişik tanımları ve işlevleri bulunmaktadır. Yalnız dilciler değil diğer araştırmacılar da dil kavramı üzerine düşünmüş, bu kavram ve onun etki alanlarıyla ilgili farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada, bu görüşlerden bazılarına yer verilmeye çalışılmıştır.

Aksan dili şöyle tanımlamaktadır: “Düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak aktarılmasını sağlayan, çok yönlü, çok gelişmiş bir dizgedir” (2003: 55).

Banguoğlu’na (1974: 9) göre dil, “insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları bir sesli işaretler sistemidir. Elle, başla, gözle kaşla işaretler yaparak da bazı duygularımızı, düşüncülerimizi ve dileklerimizi anlatırız. Fakat en mükemmel anlatma vasıtamız dilimizdir.”

Dile ilişkin yapılan tanımlamalarda genellikle dilin belirli dizge ve kurallardan oluştuğu belirtilmiştir. Ancak dili yalnızca yapısal özellikleri açısından ele alarak inceleyemeyiz. Dil, toplum içindeki insanlar arasında iletişimi sağlayan en önemli araçlardan bir tanesidir. Kişinin kendisi dışındaki dünyayı anlaması ve bu dünyaya kendisini anlatması dil aracılığıyla gerçekleşmektedir. Vardar’a (2001: 56) göre dilin birincil işlevi, insana özgü eklemli seslerle bir dilsel toplulukta iletişim sağlamasıdır.

(23)

“Genellikle konuşma ve bildirişimle insan insana ulaşır; insanı insana vardıran, insanı insana götüren dildir; ancak dille toplum üyesi olur insan; ancak dille zengin birtakım nitelemelerle bezenir. Dili dil kılan iletişimin, dili dil kılan bildirişimin ana özelliği olmaksızın: iş bölümü, değiş-tokuş, aile, gelenek, töre, devlet ve benzeri gibi temel insan gerçeklerinin hiçbirini tasarlayamayız” (Uygur, 2006: 16).

İnsanlar dil ile kurdukları iletişim sayesinde düşüncelerini karşısındakine aktarma fırsatı bulurlar. Dil ile düşünce arasında sıkı bir bağ vardır. Dil düşüncenin oluşumunu ve ifade edilmesini sağlar. Condon, “dil, düşüncenin taşıyıcısı olduğu için insanların en değerli varlığıdır. Çünkü insanın dünyayı algılayış sebebi olan bu sembolik araç, insanların bu sayede kazanmış oldukları tecrübeleri paylaşmaları için bir araç olur ve böylece de insanlar arasındaki dayanışmayı olanaklı kılan bir yetenek hâline gelir” (Akt.: Yalçın ve Şengül, 2007: 752) diyerek dil ile düşünce arasındaki ilişkinin, insanlar için önemini belirtmiştir.

Dil, toplum içindeki kişilerin birbirleri ile iletişim kurup, düşünce aktarımı yapılmasını sağlarken, toplumun sahip olduğu kültürden etkilenir, aynı zamanda o kültürün taşıyıcılığını yapar, dil ile kültür arasında çok sıkı bir bağ vardır. Timurtaş’a (1980: 42) göre “Dil, uzun bir zaman içerisinde ve çeşitli tarih, coğrafya ve kültür şartları altında meydana gelmiş; içtimaî yönü ağır basan tabiî bir varlıktır”.

Bir milletin diline baktığımızda tarih boyunca başından geçen tüm değişme ve gelişmeleri görebiliriz. Milletlerin tarihinde yer alan, farklı kültürlerle etkileşim, savaş, göç, din değişiklikleri gibi siyasi, sosyal, kültürel meseleler dillerine de etki etmiştir. Kaplan’a (2003: 152) göre, “Her millet dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi, içinden geçtiği her topraktan bazı unsurları alır. Her medenî milletin konuşma ve yazı dili, karşılaştığı medeniyetlerden alınma kelime ve deyimlerle doludur. Bu bakımdan her milletin dili, o milletin çağlar boyunca yaşadığı tarihin âdeta özetidir. Dile bu gözle bakılırsa mânâ kazanır”.

Dil, görüldüğü gibi birçok alanla etkileşimi bulunan ve ait olduğu milleti her yönüyle ifade eden bir kavramdır. Demirel dil ile ilgili tanımların ortak yönlerini şöyle belirlemiştir:

 Dil bir sistemdir.  Dil seslerden oluşur.

(24)

 Dil bir iletişim aracıdır.  Dil bir düşünme aracıdır.

 Dil insanların oluşturduğu toplumlarda kullanılır (Demirel, 1990: 3-4).

Dile ilişkin belirlediklerimizi özetleyecek olursak, dil insanları diğer canlılar içinde özel kılar. Toplum içindeki insanlar arasında anlaşmayı sağlayan en temel araçtır. Dil, insan topluluklarını millet yapan ve milletin sahip olduğu kültürün taşıyıcılığını üstlenen birçok işlev ve özelliğe sahip çok boyutlu bir kavramdır.

2.1.2. Kültür

Çok geniş bir alanı kapsayan kültür kavramı ile ilgili birçok tanımlama bulunmaktadır. Araştırmacılar çalıştıkları konuya göre kültür kavramını ele almışlar ve buradan ortak bir tanıma ulaşmaya çalışmışlardır. Nitekim Kroeber ve Kluckhohn (1952) kültür kavramı ve tanımları ile ilgili yayımladıkları çalışmalarında, kavramın yüzden fazla tanımı olduğunu belirtmişlerdir.

Yabancı dil öğretiminin kültür kavramı ile bire bir ilişkisi vardır. Yabancı dil öğretimi bir kültür aktarım sürecidir. Dil öğrenen kişilerin, kendi kültürlerinin yanı sıra, diğer kültürü de tanıyıp, anlaması gerekir. Bu gereklilikler son yıllarda kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımını öne çıkarmıştır. Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımını açıklamadan önce kültür kavramını tanımlamak gerekmektedir.

Kültür sözcüğü, Latince colere kökünden gelmektedir. Colore, bakmak, işlemek anlamındadır. Bu anlamda kültür hem bir bakım işi, hem de bu bakımın sonunda erişilen durumdur. Kültür bireylere kalıtım yoluyla ulaşmaz. Oluşumlarını, değerlerini bireylerin birbirlerine aktarmasıyla kuşaktan kuşağa geçer (Gökberk, 2004: 65- 67).

Kültür kelimesi TDK tarafından yayımlanan Türkçe Sözlükte şu şekilde belirtilmektedir:

“Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin;

(25)

Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü; Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş biçimi” (TDK, 2011: 1558).

Günümüzdeki kültür tanımlarına kaynak oluşturan antropolog E. B. Tylor’un kültür tanımına göre, “Kültür, insanın bir toplumun üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, hukuk, ahlak, töre ve tüm diğer yetenek ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür” (Duverger, 74: 1995).

Güvenç (1991: 97) kültür sözcüğünün özet olarak, dört ayrı anlamda kullanıldığını belirtmiştir:

1.Bilim alandaki kültür: Uygarlıktır.

2.Beşeri alandaki kültür: Eğitim sürecinin ürünüdür. 3.Estetik alandaki kültür: Güzel sanatlardır.

4.Maddi (teknolojik) ve biyolojik alanda kültür: Üretme, tarım, ekin, çoğaltma ve yetiştirmedir.

Kültürü, insanın içinde var olduğu tüm gerçeklik olarak tanımlayan Uygur’a göre, insan, kültür ile kendini, kendi evinde duymasını sağlayacak bir dünya ortaya koyabilir. Kültür böyle bir dünyanın anlam – varlığına ilişkin her şeyi içerir. İnsanın nasıl düşündüğü, hissettiği, duyduğu, yaptığı, istediği yani, insanın varoluşuna dair olanların hepsi kültürün ögeleridir. Teknik, ekonomi, bilim, devlet, dernekler, kurumlar, okullar vs. gibi insanın meydana getirdiği her şey kültürün içine dâhildir (2006: 17).

İnsan ile kültür arasındaki yakın ilişki, kültür ile toplum arasında da sıkı bir bağ olduğunu göstermektedir. Her kültür belli bir topluma aittir ve içinde var olduğu toplumun özelliklerini yansıtır. Ülker’e (2007: 8) göre toplumun olmadığı yerde kültürden de söz edilemez. Toplumdaki bireylerin ortak olarak oluşturduğu değerler kültürü meydana getirir. Kültür insanlar tarafından oluşturulurken, gelenek görenekler aracılığıyla yine insanlara aktarılır. Bu şekilde canlılığını sürdürür. Kültür, ait olduğu toplumun özünü yansıtır.

“Kültür, bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi kıymetlerden teşekkül eden öyle bir bütündür ki, cemiyet içinde mevcut her nevi bilgiyi, alâkaları, itiyatları, kıymet ölçülerini umumi atitüd, görüş ve zihniyet ile her nevi davranış şekillerini içine

(26)

alır. Bütün bunlar, birlikte, o cemiyet mensuplarının ekserisinde müşterek olan ve onu diğer cemiyetlerden ayırt eden hususî bir hayat tarzı temin eder” (Turhan, 2010: 48).

Kottak, (1997: 36-41) kültürün belli başlı özelliklerini şöyle açıklamıştır:

Kültür öğrenilir; kültür ögelerinin yeni kuşaklara aktarılması, kültürel öğrenme süreçlerini gerektirir. Kültürel öğrenmede insanoğluna ait simgeler kullanılır. Öğrenme, hayvanların çoğunda yadsınamaz bir şekilde gerçekleşirken, insanın oluşturduğu kültürel zenginlik ve karmaşık davranış kalıpları, yalnızca kültürel öğrenme ile aktarılır. Kültür semboliktir; insanoğlunun nesnelere anlam yüklemesi ve yüklenen anlamdan sembolleri çağrıştırabilme yetisinin ürünü olarak kültürel ögeler meydana gelmiştir. Nesnelere sembolik anlam yüklenmesi ve bunun diğer kişilerle paylaşılması, etkin bir dil kullanımına bağlıdır.

Kültür doğaya el koyar; davranış kalıplarımızın çoğunu kültür belirler. Kültür bize neyi ne zaman yapacağımızı gösterir. İnsan doğayla olan mücadelesinde ya da doğal kaynakları kullanma yöntemleri ile ilgili, kültürün gereklerini yerine getirir. Bütün kültürler, barındırdıkları insan topluluklarının ihtiyaçlarını en iyi karşılayacak biçimde gelişim gösterirler.

Kültür genel ve özeldir; diğer canlılarla kıyaslandığında, insan türünün kapasitesine özgü olarak genel bir kültüre sahip olduğunu söyleyebiliriz. Genel kültür şemsiyesinin altında, farklı kültürel geleneklerle gelişen, insan topluluklarına has özel nitelikli kültürler de vardır.

Kültür paylaşılır; kültür kavramı incelenirken, belli bir gruptaki kişilerin ortak davranış kalıpları ele alınır. Grup tarafından kabul edilen davranış kalıpları, alışkanlıklar o grubun kültürünü oluşturur. Yaşanan ortak değerler kültürleme sürecinde grup insanlarını birleştirmektedir.

Kültür düzenlidir; kültürü oluşturan elementler birbirinden bağımsız değil, düzenli ve sıralı kurallar bütünü olarak bulunmaktadır.

Kültür yaratıcı bir şekilde kullanılır; içinde bulunulan kültür, kişilerin davranışlarını belli kalıplara göre şekillendirmek ister, bazı zamanlarda kişiler buna uymak isteyemeyebilir. Uyumsuzluk meydana gelir. Bu durumda bireylerin sürece

(27)

uyum sağlamak için beklenilenden farklı davranış biçimleri sergilemesi, kültürel değişmeyi meydana getirir. Bu durumda karşımıza ideal kültür ve gerçek kültür kavramları çıkıyor. İdeal kültür, bir kültürdeki kişilerden beklenen idealleştirilmiş davranış biçimleriyken, gerçek kültür, antropologlar tarafından gözlemlenebilen davranışlardır. Değişimin en fazla gözlemlenebildiği ortam gerçek kültürdür” (Akt.: Mengü, 2003: 15-17).

Kültür kavramı ile ilgili söylenenleri özetleyecek olursak, insanın ortaya çıkardığı maddi ve manevi her şey diyebiliriz. Dil, din, edebiyat, tarih, yaşanılan coğrafya, mimari tarz, hukuk sistemi, benimsenen ahlaki kurallar, gelenek ve görenek gibi maddi ve manevi unsurlar kültürü oluşturur, aynı zamanda oluşan bu kültürden etkilenir. Saydığımız kültürel ögeler, her toplumda farklı biçimde ortaya çıkar. Bu yüzden her toplumun kültürü kendine özgüdür. Bir toplumda kabul gören bir davranış, kültürel özelliklerden dolayı, başka bir toplumda tam tersi bir algı oluşturabilir. Kültürlerarası karşılaşmalarda bu duruma dikkat edilmeli, yanlış anlaşılmaların önüne geçebilmek için, taraflar karşısındakinin kültürel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

2.1.3. Dil ve Kültür İlişkisi

Toplumdaki bireylerin birbirleriyle iletişim kurması dil aracılığıyla sağlanmaktadır. Dil aracılığıyla kurulan iletişimde, dilin konuşulduğu toplumun yaşam tarzı, değer yargıları gibi özelliklerini yansıtan kültürel kodları görebiliriz. Uygur’a göre (2006: 19) dil ve kültür arasında çok sıkı bir bağ bulunmaktadır. Dil kültürün unsurlarından biridir. Fakat önem bakımından kültürün diğer ögelerine göre farklı bir yerde durmaktadır. Dilin kültürün kuruluşunda önemli bir rolü vardır.

“Ziya Gökalp, dili kültürün temel unsuru sayar. O, bu görüşünde haklıdır. Zira dil, duygu ve düşüncenin adeta kalıbıdır. Bir milletin bütün duygu ve düşünce hazinesi, dil kabına veya kalıbına dökülür ve bu dil kabı ile yerden yere, nesilden nesle aktarılır. Yazı, dilin sesini kaydeden bir vasıta olarak, dilin bir parçasıdır. Fakat kültür, söz ile de bir millet arasına yayılır”(Kaplan, 2003: 151). Millet olmak ve millet olarak yaşamaya devam etmek için hem fertler hem de nesiller arasında kültürel bağların sağlam

(28)

kurulması gerektiğini belirten Temizyürek’e (2001: 404) göre toplumun dünü bugünü ve yarını arasındaki bağı kurabilecek en kuvvetli kültür unsuru dildir.

Bir toplumun dilini incelediğimizde ait olduğu toplumun yaşam tarzını görebiliriz. Toplumun, yaşadığı coğrafya, maruz kaldığı iklim koşulları, tarihsel süreç içerisinde yaşadığı değişimler, sahip olduğu inanç sistemi, dilindeki kelimelere de yansır. Bir dildeki bazı kelimelerin çok çeşitli biçimlerde ifade edilmesi, bahsedilen kültürel etkilerden kaynaklanır. Örneğin; Eskimolarda “kar” sözcüğüne ilişkin çok sayıda kelime bulunmaktadır. Bu durum, kültürün dile yansımasına ilişkin bir göstergedir.

Kültürün dile yansımalarını, en iyi deyimlerde, atasözlerinde ve edebî eserlerde görebiliriz. Bu söyleyiş biçimleri ait oldukları toplumun, duygu ve düşünce yapısından, inançlarından, yaşam tarzından etkilenerek oluşmuş, o dile ve topluma özeldir. Uyar’a göre “Her dilin, öfkesini, sevincini, korkusunu, sevgisini, tasasını, saygısını ifade tarzı, bu konularla ilgili dil yapılarının zenginliği farklıdır ” (2007: 65). Bu yüzden bir dildeki deyim veya atasözü başka bir dile çevrilirken, kelimenin bire bir karşılığının verilmesi yeterli olmamaktadır. İçinde bulunduğu kültürel bağlam dikkate alınarak, ne anlam ifade ettiği de belirtilmelidir.

Kültür, dil ile birlikte gelişip değişirken, dildeki farklılaşmalar da kültüre yansır. Akarsu’ya göre dil ve kültür ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Töre ve görenekler, önceki kuşaklardan aldığımız ve yarınki kuşaklara bırakacağımız geleneklerle kurulmuşlardır. Bu durum bildirme ile olabilir. Bildirme ancak dil yoluyla gerçekleşebilir. Dil ile bu kadar sıkı bağları olan kuruluşlarla dolu toplumun her değişmesinde, dilde de bunlara koşut giden değişmeler olması doğaldır (1998: 88).

Dil ve kültür arasındaki etkileşimden bahsedilirken, bu iki kavram ile düşünce arasındaki ilişkiyi de belirtmek gerekir. Toplumdaki bireylerin düşünce biçimleri, içinde yetiştikleri kültürden ve o kültürle etkileşimde bulunan dilden etkilenir. Akarsu’ya (1998: 88) göre, “ İnsanın düşünmesi ancak dille olanaklı olabildiğinden, dilde üstünlük yaratmayan bir ulusun düşünceleri de kapalı, dar ve sınırlı kalır. Bu, bütün kültür üzerine de etki yapar. Öyleyse, kültürle dil birbirlerinden ayrılmazlar.”

(29)

Sonuç olarak dil ve kültür arasında birbirini tamamlayan, zenginleştiren bir ilişki vardır. İkisi birbirinden ayrı düşünülemez. Dil öğretimi yapılırken bu durum göz önünde bulundurulmalı, nitelikli bir dil öğretimi için kültür öğretimine de yer verilmelidir.

2.1.4. Kültür İle İletişim İlişkisi

Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik kavramını açıklayabilmek için öncelikle kültür ve iletişim arasındaki ilişkiden ve bu iki kavramın birbirleri için ifade ettikleri önemden bahsetmek gereklidir.

İletişim, en genel tanımıyla bireylerin duygu ve düşüncelerini karşısındakine iletmesidir. Kültür ve iletişim arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Bir toplumun kültürünün gerek aynı toplum içinde nesilden nesile aktarılması, gerekse farklı toplumlar tarafından bilinebilmesinde dil aracılığıyla kurulan iletişimin önemli payı vardır.

Özellikle yabancı dilde etkili bir iletişim kurmak ve yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için, o dile ait olan belli sosyokültürel ögelerin bilinmesi gerekir. Logie’ye göre iletişim deyince sözlü iletişim kadar sözlü olmayan yüz ifadeleri, vücudun hareketleri ile ifade edilen iletişim biçimleri de devreye girer ve bu etmenler bir kültürden diğerine farklılık gösterir. Farklı sosyal bağlamlarda nerede ve nasıl konuşmak gerektiğini bilmek de, iletişimin bir başka kültürel bileşenini oluşturur (2004:177-178).

Kültürlerarası karşılaşmalarda hepsinin bir işlevi olan ve iletişim kurulurken bir bütün halinde ele alınması gereken bu sosyokültürel ögeler Samovar ve Porter (1991: 13) tarafından şu başlıklar altında sıralanmıştır:

 Algılama  Sözlü iletişim  Sözsüz iletişim

Belirtilen sosyokültürel ögeler, kültür ve iletişim arasındaki sıkı bağlantının göstergelerindendir. Kültürü oluşturan bu ögeler bilinmeden, sadece dilin yapısal

(30)

özelliklerini kullanarak başarılı bir iletişim gerçekleştirmek mümkün değildir. Aşağıda, belirtilen başlıkların açıklamaları yapılmıştır.

Algılama: Genel tanımıyla, bireyin duyu organları aracılığıyla fark ettiği dış dünyadan gelen uyarıcıları kavraması ve değerlendirmesidir. Bireyin bu uyarıcıları algılama biçimlerinde karakter özellikleri, sahip oldukları bilgi birikimi, değer yargıları gibi durumlar etkilidir. Aynı durum toplumlar içinde geçerlidir. Farklı kültürel özelliklere sahip toplumların, aynı olay karşısındaki algıları farklı olabilir.

Samovar ve Porter (1991: 13) toplumların sahip oldukları farklı algılarla ilgili örneklemelerde bulunmuştur. Amerikalılar eşya alırken öncelikle maddi değere ve boyuta bakarken, Japonlar renge bakabilmektedir. Yine Amerikan ve Çin toplumlarında hayvan olarak köpeğin yarattığı algılar farklı olabilir. Amerikalılar için köpek, evcil ve sevimli bir ev hayvanı olarak düşünülürken, Çinliler için yenebilecek lezzetli bir et çağrışımı yapabilmektedir.

Sözlü İletişim: Sözlü iletişim konuşma ve yazı dilini içerir. Bugün dünyada resmi olarak kabul edilen yüzlerce farklı dil kullanılmaktadır. Her milletin, yaşayış biçimi, tarihi süreç içerisinde yaşadığı değişimler, inanç sistemi, değer yargıları gibi birtakım sosyokültürel özellikler diline de yansır. Dolayısıyla her milletin dil aracığıyla kendini ifade ediş şekli farklıdır.

Türk kültüründe, büyüklere saygı göstermenin ve akrabalık ilişkilerinin önemli olduğunu belirten Uzunçarşılı’ya göre Türkçede akrabalar ile onların yaşına uygun seslenme şekilleri vardır. Örneğin; İngilizcede kardeş kelimesi yaş farkı gözetmeksizin kullanılabilir. Türkçede ise abla, ağabey kelimeleri ile yaş farkı vurgulanmakta ve uygun kullanılması, saygı gösterme açısından önemlidir. Basit bir fark olarak algılanan dil ve yapı farklılıkları kültürlerarası iletişimi bozan önemli tuzaklardır (2010, 102-103). Sözsüz İletişim: Kültürlerarası iletişimdeki önemli faktörlerden biri de sözsüz iletişim davranışlarıdır. Bu davranışlar, bireyin mimiklerini, el kol hareketlerini, duruşunu, giyinişini, göz kontağını, ses tonunu, tavırlarını içerir. Sözsüz iletişim davranışlarının sözlü iletişimden daha fazla önem ifade ettiği durumlar vardır.

Uygun olmayan veya yanlış kullanılan sözsüz iletişim davranışlarının yanlış anlamalara ve karşıdaki kişinin kırılmasına neden olabileceğini belirten Samovar ve

(31)

Porter’e (1991: 13) göre bu davranışlar, kültürden kültüre önemli farklılıklar göstermektedir. Örneğin, bir toplumda karşısındakinin elini sıkı bir şekilde sıkmak kendinden emin olmanın göstergesi iken, diğer bir toplumda ise nazik bir şekilde el sıkışmak daha uygun bir davranış olarak kabul edilir. Göz teması da yine bazı kültürlerde iyi bir izlenim edinme yolu iken, bazı kültürlerde kaba ve tehdit edici bir davranış olarak algılanabilir.

Sonuç olarak yabancı dilde kurulan iletişimde, hangi durumda ne söylenileceğini bilmek ve iletişimi engelleyen durumların önüne geçmek için, o dilin ait olduğu kültürü de bilmek gerekir. Karşısındaki kişinin kültürel özelliklerini ve davranış biçimlerini dikkate alan bir konuşmacı, muhatabında kendisine karşı bir yakınlık hissi oluşturur, aksi bir davranış ise, taraflar arasında yanlış anlamalara ve daha iletişimin başında birbirleri hakkında önyargı oluşturmalarına sebep olabilir.

2.2. Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik Yaklaşımı 2.2.1. Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik Tanımı

Günümüzde, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle farklı kültürlerden insanlar çeşitli sebeplerle daha fazla iletişime geçmekte ve ortak çalışmalarda bulunmaktadır. Bu süreçte, bireyler kendileri dışındaki kültürleri tanıyıp, onlarda var olan birikimden yaralanabilirken, aynı zamanda kültürel farklılıklardan ve iletişimde yaşanan sorunlardan dolayı çalışmalarını başlamadan da sonlandırabilmektedir. Kültürlerarası karşılaşmalarda meydana gelen bu durumlar günümüzde eğitimden ticarete birçok alanda kültürlerarası iletişimsel yeterlilik kavramını ön plana çıkarmıştır.

Bu konuda önemli çalışmaları olan Michael Byram’a (1997: 7)göre kültürlerarası iletişimsel yeterlilik, bireylerin sınırların ötesine geçip iletişim ve etkileşim kurabilme yeteneğidir.

Kültürlerarası yeterlilik, bireylerin diğer kültürlerle çatışma ve yanlış anlamalar olmadan iletişim kurabilmesi için, kendi sınırlarının dışına çıkıp, diğer kültüre yönelik bir adım atmasıdır (Bennett, 2009: 122).

(32)

Sercu’ya (2005: 2) göre kültürlerarası iletişimsel yeterlilik, kişinin dışarıdan bir gözle kendisine bakabilme yeteneği, kişisel farkındalık, yabancı bir kültüre uyum sağlama konusundaki istekliliktir.

Kültürlerarası yeterlilik veya kültürlerarası iletişimsel yeterlilik kavramları ile ilgili çeşitli tanımlamalar bulunmaktadır. Yapılan tanımlamalardan da yola çıkarak, kültürlerarası iletişimsel yeterlilik kavramını, bireylerin kendileri dışındaki bir kültürle etkili ve nitelikli iletişim kurabilmesi olarak tanımlayabiliriz.

Bireylerin kültürlerarası iletişimsel yeterlilik becerilerini kazanmaları bir anda olmamaktadır. Farklı bir kültürle karşılaşan kişilerin o kültürdeki insanlarla başarılı bir iletişim kurmaları için belirli bir süreç içerisinde, belli aşamalardan geçmiş olmaları gerekmektedir. Altundağ’a göre kültürlerarası iletişimde yeterliliğe ulaşma kısa sürede gerçekleşebilecek bir uyum süreci değildir. Bireyin kişilik uyumu süreci, içinde bulunduğu şartlara göre uzayabilir, kısalabilir veya duraklayabilir. Kişilik uyumu ile kastedilen, bireyin karşıdaki kültürü hangi amaçla algıladığı ve kabul ettiğidir. Birey o kültürün tamamen bir parçası olmak istemeyebilir, o kültürü belli ölçülerde kabul edebilir veya sadece hayatta kalabilecek kadar algılamak isteyebilir (2007: 18).

Yukarıda bahsedilen uyum süreçleri ve bu süreçlerde yer alan aşamalara ilişkin konuyla ilgili çalışanlar tarafından çeşitli modeller ortaya konmuştur. Bu çalışmaların en önemlilerinden biri de Bennett (1993) tarafından ortaya konulmuş olan Kültürlerarası Duyarlılık Gelişme Modeli’dir. Modelde kendisi dışındaki bir kültürün, birey üzerindeki etkileri ve bireyin, farklı bir kültüre uyum sağlama sürecindeki aşamalar belirtilmiştir. Bennet’in geliştirdiği Kültürlerarası Duyarlılık Geliştirme Modeli aşağıda açıklanmıştır:

Kültürlerarası Duyarlılık Geliştirme Modeli iki aşamada incelenmektedir. Birinci aşamada birey kendi kültürünü merkeze alır ve diğer kültürleri kendi çevresine bakarak değerlendirir. İkinci aşamada ise birey kültürel farklılıkları kabul eder ve kendi kültürünü diğer kültürel bağlamlarda değerlendirmeye başlar.

(33)

1.Kültürel farklılığı reddetme: Kişi bu aşamada kendi kültürünü yegâne kültür olarak değerlendirir. Diğer kültürler tamamen göz ardı edilmese de, bu kültürlerden farklılıklara karşı fiziksel ve psikolojik kalkan oluşturularak sakınılmaktadır.

2. Kültürel farklılığa karşı savunma: Kişinin kendi kültürünü veya etkileşimde bulunduğu kültürü yegâne iyi kültür olarak düşündüğü aşamadır. Savunma eğilimindeki bu kişiler kültürel farklılıkları tehdit olarak görmektedir.

3. Kültürel farklılığı küçümseme: Birey, kendi kültürüne ait olan dünya görüşünün evrensel olduğunu düşünür. Diğer kültürler önemsiz ve hayali olarak değerlendirilmektedir. Küçümseme eğilimindeki kişiler diğer kültür ile kendi kültürleri arasında benzerlik olmasını beklerler ve beklentileri yönünde başkalarının davranışlarını düzeltme yoluna giderler.

İkinci aşama kendi içinde üç farklı basamağa ayrılmaktadır:

1.Kültürel farklılığı kabul: Kişinin kendi kültürünü, denk özellikli dünya görüşleri içerisinde sadece biri tanesi olarak kabul etme durumudur. Kişiler bu aşamada kültürel farklılıkları önemsemeden, kendi kültüründen olmayanların da var olduğunu ve onların da birer insan olduklarını kabul eder. Ancak bu kabul uyum anlamına gelmemektedir. Kabul eğilimi içinde olan bu kişiler kültürel farklılık konusunda meraklı ve saygılıdırlar.

2. Kültürel farklılığa uyma: Başka bir kültürü anlama, o kültüre ait olan davranışları benimsemedir. Uyma sürecinde birey “diğer gözler aracılığıyla" dünyaya bakabilmekte ve başka kültürlerle iletişim kurabilmek için davranışlarını değiştirme eğiliminde olabilmektedir.

3. Kültürel farklılıkta tamamlık: Bu aşamada kişinin deneyimleri başka dünya görüşlerine dâhil olma veya onların dışına çıkma gibi durumları kapsayacak kadar genişlemiştir (Gökmen, 2005: 73-74).

Bireyler belirtilen uyum süreçlerinden geçerken, diğer kültürden gelen kişilerle kurdukları iletişimde çeşitli sorunlarla karşılaşabilmektedir. Kültürlerarası iletişim ortamları farklı kişilik özellikleri, yaşam tarzları ve kültürel özellikleri olan kişilerin bir araya geldikleri yerlerdir. Bu farklılıklar iletişim engellerini de beraberinde

(34)

getirmektedir. Barna (1994: 337-343) tarafından kültürlerarası iletişimin önündeki engeller şöyle belirtilmiştir:

Benzerliklerin Varsayımları: Sadece insan olmanın, yiyecek, barınak, güvenlik ve buna benzer genel gereksinimlere sahip olmanın herkesi birbiriyle aynı yaptığı zannedilmektedir. Bu tür biyolojik ve sosyal ihtiyaç biçimlerin kültürden kültüre geniş ölçüde farklı olduğu gerçeği görmezden gelinmektedir.

Farklı dil kullanımı: Söz dizimi, deyimler, argo kullanımlar, lehçeler ve dahası, tüm bunlar zorluklara sebep olur. Ancak farklı bir dil ile mücadele eden kişi en azından bu durumun kültürlerarası iletişimde engel oluşturacağının en başında farkındadır.

Sözsel olmayan davranışların yanlış yorumlanması: Farklı kültürlerden gelen insanlar, farklı duygusal gerçeklikleri yaşamaktadırlar. Sadece kendileri için anlam ve önemi olan şeyleri görür, duyar ve hissederler. Kendi kişisel farkındalık dünyalarına ne sığarsa onu alır ve ardından onu kendi kültürlerinin çerçevesinden geçirerek yorumlarlar.

Ön yargılar ve kalıpsal algıların varlığı: Eğer "esrarlı, gizemli" etiketi Japon misafirden önce geldiyse, onun davranışları da büyük ihtimalle öyle görülecektir. Bir profesörün, Endonezya, Meksika ve birçok diğer ülkeden gelen herkesin "pazarlık yapacaklarını" zannetmesi, o ülkeden gelen öğrencilerle ilgili kafasında haksız bir tereddüde yol açabilir. Bu ve benzeri ön yargı ve kalıpsal algılar kültürlerarası ilişkilerde, iletişim engeli oluşturabilmektedir.

Yargılama, değerlendirme ve hüküm verme eğilimi: Her kişi kendi kültürünü veya yaşam tarzını her zaman doğru, uygun ve doğal görmektedir. Bu yanlı tutum ve davranışlar diğerinin bakış açısından bakmak için gerekli olan açık fikirli dikkate engel olur.

Yüksek endişe: Aşırı endişe veya gerginlik, genelde algıları çarpıtma, geri çekilme veya düşmanlık gibi savunma şekillerinde gelen bir tür rahatlama gerektirir. Bu yüzdendir ki, bu madde ciddi bir iletişim engeli olarak değerlendirilir.

Kültürlerarası iletişim engellerinin önüne geçmek için, bireylerin yeni karşılaştıkları kültürü iyi tanıyıp, anlaması gerekiyor. Bu konuda kültürlerarası ortamlarda verilen eğitime önemli görevler düşmektedir. Bu eğitim ortamları kültürel

(35)

farklılıkları gözetmeli, kültürlerarası farkındalığı geliştirmeli ve bireylerde diğer kültüre karşı var olan önyargıların giderilmesine yardımcı olmalıdır. Bu konu ileride kültürlerarası öğrenme başlığı altında daha detaylı olarak ele alınacaktır.

2.2.2. Kültürel Süreçler

Kültürel süreçler, kültürün çevre ile olan ilişkisini, kültürün oluşumunu, kültürel değişmeyi, bireylerin kültürlenmesini, kültürlerarası etkileşmelerde itici güç veya aracı olan etki ve baskıları içerir (İzbul, 2004). Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik ilgili çalışmalarda kültürel süreçlerin ve bireyler üzerinde bıraktığı etkilerin bilinmesi büyük önem taşımaktadır.

Kültürel süreçlerin birçok çeşidi vardır. Bu çalışmada kültürleme, kültürlenme, kültürleşme ve kültürel şok üzerinde durulacaktır.

2.2.2.1.Kültürleme

Bireylerin ait oldukları topluma uygun davranmaları ve sorunsuz bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleri için, o toplumun kültürünü kavramaları gerekir. Bu yüzden her toplum, kendisini oluşturan bireylere var olan kültürünü benimsetir. Bu durum kültürleme sürecini meydana getirir.

Güvenç’e (1997: 85) göre kültürleme, toplumların bireylere belli bir kültürü aktarma, kazandırma, toplumun istediği insanı eğitme ve onu denetim altında tutarak, kültürel birlik ve beraberliği oluşturma, bu yolla da toplumsal barış ve huzuru sağlamadır.

Kültürlemeyi geniş anlamıyla eğitim ve öğrenme olarak tanımlayan Coşut’a (2005: 57) göre avcılıkla yaşamlarını sürdüren toplumlarda babaların çocuklarına ok atmayı öğretmesi, günümüz toplumlarında annelerini gözlemleyen kız çocuklarının oyuncak bebeklerine mama yedirmeleri, kültürlemeye örnek oluşturabilecek durumlardır.

Kültürleme süreci, toplumdaki bireyler için belli bir noktada tamamlanmaz, yaşamları boyunca devam eder. Fakat süreç içerisinde bazı farklılıklar gösterir. Bu duruma dikkat çeken Herskovits’e (1955:327) göre her insan toplumun bir üyesi olarak

(36)

kültürleme sürecinden geçer. Bu süreç bireyin çocukluk döneminde birtakım temel alışkanlıkların kazandırılmasıyla başlar. Ancak öğrenme bireyler için burada tamamlanmaz. Kültürleme sürecinin başlarında bireylerin öğrenme davranışları farkında olmadan, olağan süreç içerisinde gelişirken, birey yetişkin olduğunda toplumun ona yüklediği rolü ve hangi durumlarda nasıl davranması gerektiğini bilir.

2.2.2.2.Kültürleşme

Savaş, göç, doğal afet, ticaret gibi çeşitli sebeplerle farklı kültürlerin karşılaşması ve bunun sonucunda birbirlerini etkilemeleri kültürleşme sürecini oluşturur. Küreselleşmenin hızlandığı günümüzde, kültürleşme kavramı eskiye göre daha çok tartışılır hale gelmiştir.

Kültürleşme kavramını, kültürlemenin tersi olarak değerlendiren Güvenç’e (1991:126) göre, kültürleme insanın kendi kültüründen öğrendikleridir. Kültürleşme ise, insanın diğer toplumlardan öğrendikleri veya bir toplumun diğerinden aldığı ögeler, farklı toplumların karşılıklı olarak birbirini etkilemesidir.

Çok kültürlü toplumlar içinde, çeşitli kültürlerden gelen insanların, birlikte nasıl yaşayabilecekleri sorusundan yola çıkarak yaptığı çalışmasında Berry (1998: 13) kültürleşme konusu ile ilgili gelenekselleşmiş iki ayrı çalışma bulunduğunu ifade etmektedir. Bu çalışmaların ilkinde, iki veya daha fazla kültürel grubun birbirleriyle temasları sonucu, kültürel grubun üyelerindeki psikolojik değişikliklerin yaşandığı kültürel değişim sürecinin sonuçları üzerinde durulurken, ilgili araştırmaların ikincisinde, etnik ilişkiler konu edilmiştir. Bu kapsamda farklı etnik grupların, etnik sınırlar içinde birbirlerine karşı bakış açıları, değerlendirmeleri, davranışları ele alınmıştır.

Belirtilen çalışmada, kültürleşme kavramının açıklanması ve daha iyi anlaşılmasının sağlanması amacıyla Berry (1998: 14) tarafından dört strateji ortaya konulmuştur. Bu stratejiler, grupların (baskın veya baskın olmayan ) kabul edilmesine bağlı olarak farklı isimler taşımaktadır. Bu stratejiler şöyledir:

(37)

Asimilasyon stratejisi: Baskın olmayan grupların bakış açısından, bireylerin kültürel kimliklerini korumak istememesi ve diğer kültürlerle gündelik etkileşim arayışında bulunmaları asimilasyon stratejisi olarak tanımlanır.

Ayrıştırma stratejisi: Asimilasyon stratejisine karşıt olarak bireyler kendi kültürlerini bir değer olarak muhafaza etmesi, aynı zamanda diğer kültürlerle etkileşime girmekten sakınması, ayrıştırma stratejisi olarak tanımlanır.

Uyum stratejisi: Kişinin kendi kültürünü koruyup, diğer kültürlerle günlük etkileşime girmesi uyum stratejisini oluşturur. Burada bireyler, kültürel bir toplumun üyesi olmak gibi, büyük bir sosyal ağın ayrılmaz bir parçası olma durumunu sürdürürken, kendi kültürel bütünlükleri de devam ettirirler.

Aykırı olma stratejisi: Bireylerin kültürel kimliklerinin devam ettirilmesinde çok az ilgiye sahip olmaları (sıklıkla asimilasyon sırasında uygulanan kültürel kayba uğrama nedenlerinden dolayı), aynı şekilde diğer kültürlerle de etkileşim kurmak için çaba göstermemeleri (ayrımcılık ve dışlanma gibi nedenlerden dolayı) aykırı olmak şeklinde tanımlanır.

2.2.2.3. Kültür Şoku

Farklı bir kültürde yaşamaya başlayan bireylerin, karşılaştıkları yeni durumda var olan farklılıklardan ötürü uyum sorunları yaşamaları ve buna yönelik tepki geliştirmeleri kültür şoku olarak tanımlanabilir.

Bu kavramı ilk kez tanımlayan Kalervo Oberg’e göre, kültür şoku bireylerin sosyal ilişkilerde bildiği işaret ve sembolleri kaybetmesinin sonucunda doğan kaygı ve endişedir. Bu işaret veya ipuçlarını günlük yaşamımızdaki durumları yönlendirirken kullanırız: Ne zaman el sıkacağımız, insanlarla tanıştığımızda ne söylememiz gerektiği gibi… Bireyler farklı bir kültüre girdiklerinde ise tanıdık ipuçları kalkar. Bu süreçte bireyler ne kadar açık fikirli ve iyi niyetli olsalar da, kafalarında hayal kırıklığı ve kaygı hislerinin tetiklediği durumlar vardır ve insanlar bu durumlarda benzer tepkiler verirler. İlk olarak bireyler bulundukları çevreyi, rahatsızlığın nedeni olarak görüp, reddederler (1960:177).

(38)

Bu süreçte kişilerin yaşadığı duygular Barutçugil (2011: 36) tarafından şöyle sıralanmıştır:

 Endişe, kaygı, kuşku

 Sürekli uyum sağlamaya çalışmaktan yorulma, usanma  Kaybetme, reddedilme korkusu

 Yetkinliklerinin değersizliği hissi

 Kimlik algısının ve özgün kültürel değerlerinin zayıflaması şeklinde kendisini gösterecektir.

Kültür şokunu, olumsuz sonuçlarının yanı sıra olumlu sonuçları da olan eğitim ve gelişme süreci olarak tanımlayan Peter Adler (1975) kültür şoku sürecine ilişkin beş aşama belirlemiştir:

İlk aşama, ilk temas evresi denilen süreçtir. Bireyler yeni vardıkları bu yerde bir turistin merak ve heyecanıyla bireysel bir tecrübe yaşarlar. Ancak birey temel kimliğini korumakta ve bulunduğu yere kendisini tam olarak ait hissetmemektedir.

İkinci aşama ise, bireyin bildiği, tanıdığı ipuçlarının kaybolmasını içerir ve yeni kültürün getirdiği gereksinimler bireyi bunaltır. Yaşanan zorluklar bireylerin kişisel yetersizlik duygusuna kapılmalarına ve kendilerini suçlamalarına neden olur.

Üçüncü aşama, yeniden bütünleşme ve yeni kültürdeki iletişim becerilerinde gelişmeyi içerir. Eskiye göre daha yetersiz hissedilmesi ve yeni kültürde yaşanan zorluklar bireyin öfke ve kızgınlığını yeni kültüre yöneltmesine sebep olur.

Dördüncü aşama kademeli özerkliğe doğru yeniden bütünleşme sürecidir. Bireylerin hem eski hem de yeni kültürdeki iyi ve kötü ögeleri görme yeteneği artar.

Beşinci aşama karşılıklı bağımlılık aşaması olarak tanımlanabilir. Birey her iki kültürde de rahat davranır. İki kültürlü olma durumunu başarabilmiştir (Akt.: Pedersen, 1995: 3).

Kültür şokunun bireyin üzerindeki psikolojik etkisi ve bireyin yaşamında yarattığı zorluklar düşünüldüğünde, bireylerin bulundukları topluma uyum sağlamalarının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Aksoy’a göre kültür şokunun en kısa sürede atlatılması ve böyle zorlukların yaşanmaması için, bireylerden içinde

(39)

bulundukları kültüre uyum göstermeleri beklenir. Ancak uyum sağlama, kendi kültürünü göz ardı etmek olarak algılanmamalıdır. Kültürlerarası iletişimde önemli bir yere sahip olan kültürel uyum meselesi, yanlış anlaşılabilmektedir. Kültürel uyum asimilasyon olarak düşünülmemelidir. Asimilasyon yeni bir birey meydana getirirken, uyum ile çok kültürlü bireylerin ortaya çıkması hedeflenmektedir (2012:299-300). Sonuç olarak, kültürel uyum, bireyin öz kültürünü kaybetmeden, yeni bakış açıları ve değerler kazandığı bir süreçtir.

2.2.2.4. Kültürel Değişme

Kültürel değişme süreci diğer kültürel süreçlerle birebir ilişkilidir. Bu süreçleri etkilediği gibi, bu süreçlerden de etkilenir. Herakleitos’un, “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” sözünden yola çıkarak, değişimin tüm alanlarda olduğu gibi kültür için de kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz.

Turhan’ın, kültür değişmesi ilgili yapılan tanımlar içinde en iyisi olduğunu belirttiği Malinovski’nin tanımına göre “Kültür değişmesi, bir cemiyetin mevcut nizamını yani içtimaî, maddî ve manevî medeniyetini bir tipten başka bir tipe kalbeden bir prosestir. Böylece kültür değişmesi, bir cemiyetin siyasî yapısında, idarî müesseselerinde ve toprağa yerleşme ve iskân tarzında, iman ve kanaatlerinde, bilgi sisteminde, terbiye cihazında, kanunlarında, maddî alet ve vasıtalarında, bunların kullanılmasında, içtimaî iktisadının dayandığı istihlâk maddelerinin sarfında az çok husule gelen tahavvülleri ihtiva eder. Terimin en geniş mânasıyla kültür değişmesi, insan medeniyetinin daimî bir faktörüdür; her yerde ve her zaman vukua gelmektedir.” (Turhan, 2010: 49).

Kültürel değişme sürecine etki eden birçok unsur vardır. Toplumların inanç sistemleri, alışkanlıkları, tarih boyunca yaşadıkları siyasi, iktisadi, teknolojik gelişmeler, diğer toplumlarla kurdukları ilişkiler kültürel değişmeyi etkileyen faktörler arasında sayılabilir. Aksoy’a (2000: 57) göre bu faktörler değişimi hem engelleyici hem de teşvik edici nitelikte olabilir.

(40)

2.2.3.Kültürlerarası İletişimsel Yeterlilik ve Yabancı Dil Öğretimi

Kültürlerarası iletişimsel yeterlilik kavramıyla doğrudan ilişkili alanlardan biri de, yabancı dil öğretimidir. Yabancı dil derslerini, iki kültürün sürekli etkileşim içinde bulunduğu bir süreç olarak tanımlayan Tapan’a (1995: 156) göre, “Bu dersler öğrencinin hem kendi kültürüyle hem de yabancı bir kültürle buluştuğu ve hesaplaştığı bir alandır. Artık yabancı dil öğretiminde ders düzenlemelerini şu soru yönlendirmektedir: Yabancı dilde neleri ne kadar öğretirsek, öğrencinin kendisine yabancı olan bir dünyaya ve bu dünyanın insanlarına önyargısız, hoşgörülü, anlayış içinde ve ilgiyle yaklaşabilmesini sağlamış oluruz? Böyle bir yaklaşım öğrencinin kendi kişiliğine ne katacak? ”

Bu sorulardan yola çıkılarak, dil öğretimi alanında yeni yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Etkili bir dil öğretimi için kültür öğretimini de gerekli kılan iletişimsel yaklaşım ve kültürlerarası iletişimsel yeterlilik yaklaşımı bunlardan bazılarıdır.

İletişimsel yeterlilik kavramı ilk olarak 1972 yılında dil bilimci Dell Hymes tarafından tanımlanmıştır. Alandaki araştırmacılara göre Chomsky’nin dil bilgisel yeterlilikte sosyal etkileri göz ardı eden tanımına göre, Hymes tarafından yapılan bu tanımlama daha geniş kapsamlı ve gerçekçi bir içeriğe sahiptir. Hymes tanımlamasında, dil öğreniminin sadece dil bilgisel yeterlilikten ibaret olmadığını bunu yanı sıra toplum dilbilimsel yeterliliğe de sahip olması gerektiğini belirtmiştir (Bagarić ve Djigunović, 2007: 95). İletişimsel yaklaşımın uygulanmasıyla birlikte yabancı dil öğretiminde dilin dil bilgisi ve anlamsal boyutunun yanı sıra kullanım boyutunun öğretilmesi de önem kazanmıştır (Tapan, 1993: 200 ).

İletişimsel yetiyi, bir dil toplumu ile iletişim kurmak için gerekli bilgi ve becerilere sahip olmak olarak tanımlayan Aktaş’a (2004: 46) göre iletişimsel yeti dildeki göstergelerin değişik ortamlarda yerinde, doğru ve anlamlı kullanılmasını gerektirir. Bu yeti yalnızca dil bilimsel ve toplumbilimsel iletişim ile etkileşim kurallarını değil, aynı zamanda bunların bağlamının ve içeriğinin temelini oluşturan kültürel kuralları ve bilgileri de içermektedir. Yine bu yetide herhangi bir dilin yalnızca dil örgüsünü bilmek yeterli değildir. Belli bir durumda kime ne söyleneceğinin ve ona uygun olarak da nasıl ifade edileceğinin bilinmesi gerekir.

Şekil

Tablo  1: Arkasında Yatan Temel  Görüş:  İstanbul  Yabancılar İçin Türkçe  Ders  Kitabı’nınAmaçları,  Hedefleri  ve  İlgi  Alanlarına  Göre  Farklılık  Gösterip  Göstermediğine İlişkin Sonuçlar
Tablo 4: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı Öğrencinin Farklı Bir  Kültüre  Yönelik  Tutum  Geliştirme  Konusunda  Ne  Ölçüde  Yeterli  Olduğuna  İlişkin Sonuçlar
Tablo 5: İstanbul Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı İçeriğinin Öğrenciye  Kültürlerarası Farkındalık Kazandırma Konusunda Ne Ölçüde Yeterli Olduğuna  İlişkin Sonuçlar     Hiç  Değil  Az  ölçüde   Kısmen   Büyük  Ölçüde  Tamamen N % n % N % n % n %
Tablo 7: Kültürlerarası Yeterlilik İçeriğine Verilen Cevap Ortalamalarının  Deneyime Göre Farklılaşmasına İlişkin Sonuçlar
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Postpartum ilk emzirme zamanı, yalnızca anne sütü verme durumu, ek besine başlama ayı ve planlanan toplam emzirme süresine göre kadınların emzirme ölçeğinden aldıkları

Retrospektif olarak yapılan bu çalışmada hastaların dosyalarındaki bilgilerden yararlanılarak hastaların cinsiyet dağılımı, hastalığın başlangıç yaşı ve

Tablo 1: Arkasında Yatan Temel Görüş: Öğretim Materyalinin Amaçları, Hedefleri ve İlgi Alanlarına Göre Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin

Kırklareli University, Faculty of Arts and Sciences, Department of Turkish Language and Literature, Kayalı Campus-Kırklareli/TURKEY e-mail: editor@rumelide.com.

Ders kitaplarında ve sözcük listelerinde yer alan sözcüklerin benzer- liğinin karşılaştırılması ile ulaşılan benzerlik oranları incelendiğinde American Headway

Richards ve Rodgers’a göre (2001) Doğrudan Öğretim Yöntemi sınıf ortamında doğrudan hedef dilde çalışmalarla günlük sözcük bilgisi ve cümleler üzerinde

YTÖ kitaplarından İstanbul ve Gazi TÖMER bu sözcüklere yer vermezken Yeni HİTİT 1’in, birer temasında yer veren ancak bu temalarda ağırlıklı olarak iş hayatı

Hedef dilde her yaş grubuna, her konuya uygun şarkılar bulunabilir.Şarkı öğretimi yapılırken de tıpkı dinleme becerisinde olduğu gibi, şarkı öğretmeden önce