• Sonuç bulunamadı

Prof. Aksoy'un son sözleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prof. Aksoy'un son sözleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

M P

chrani m m m m m

ar- s r

ansiklopedi

2000

olaylar

Sadece 21 kupona herkese

İlk kupon P A ZA R a

A N S İ K L O P E D İ

ttVmUMMSv » flwxu ta «u m»» kt)«fa

K>3P! V*

Ansiklopedide neler var ?

Türkiye

s, / --

Türklerindir

V

V

Yüzyılımızın en önemli /T ü rkiye'd e ilk kez tek

olayları, en önemli

kişileri...

Dünyanın ve

toplumların kaderini

değiştiren olaylar,

savaşlar, katliamlar,

ekonomik krizler...

V

V

ciltte başlangıcından

bugüne yüzyılımız...

Okumayı sevenler,

öğrenmek isteyenler...

Ansiklopedi 2000,

aradığınız kaynak kitap.

2 Şubat 1990 Cuma

Kurucusu: Sedat Simavi 1896-1953

Ayrıntılı bilgi 21. sayfada

İrtica tehlikesine İsmet enen bilim mimi, sağ terörün kurbanı oldu

Prof. Aksov'un son sozlori

v

Dem okrasi düşm anlarının k atlettiği Profesör Muammer

Aksoy ölmeden 5 saat önce Em in Çölaşan’a şu n ları söyledi:

A cı ola yd a n s o n ra ç o k ila ç a lıp fe n a lık g e ç ire n P ro fe s ö r A k s o y ' un e şi Ü lke A kso y. h a stan e ye k a ld ırıla ra k te d a v i a ltın a a lın d ı (ü s tte ). O laydan hem en s o n ra h e n ü z ş o k ta n k u rtu la m a y a n Ü lk e A k s o y 'u y e d e k s u b a y lığ ın ı y a p a n o ğ lu A rın A k s o y te s e lli ede rke n (y a n d a ) g ö rü lü y o r...

£ Bugün Türkiye’de laiklik kesinkes tehlike-

w dedir. Bugün Türkiye’de ilericiler de bu teh­

likeyi görmüyor. Aşırı iyimserlik içindeler.

Üzülerek söylüyorum, bu bir gaflettir...^

£ Şimdi herkes korkmaya başladı. Çünkü 163'

w üncü madde muhafaza edilmeli dedi mi, vay

sen demokrasiye inanmayan bir insansın diye

derhal suçlanıyor. Ben demokrat değilim kor­

kusuyla da pek çok insan bunu söyleyemiyor. ^

|| Eğer 163 kalkarsa irtica korkunç boyut­

lara ulaşacaktır. Ve öyle olabilir ki, b ir

cuma namazından sonra, ‘Şeriat Türk hal­

kım kurtaracak tek yoldur. Buna karşı

çıkanlar İslam ’a karşı çıkmaktadır’ diye

70 bin camide vaaz verilsin, aynı gün

içinde asgari bin adet Kubilay gider...^

4k163'üncü madde düzenlenebilir, ama laikliğe

w karşı propagandaya, şeriat propagandasına

müsaade etmek Türkiye'nin geleceğinin yok

edilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin intihar et­

mesini benimsemektir.^

(

♦ 2i sayfada

)

■h

Prof. Aksoy, 7 3 yıllık hayatının son konuşmasını Emin Çölaşan'la yaptı

A ta tü rk ilk e le rin in önde gelen savunucularından olan Prof. A ksoy (solda), alçakça cinayetten beş sa a t Önce. H ü rriy e t Yazarı Em in Çölaşan'la uzun b ir konuşm a yapm ıştı. T ürkiye 'd eki irtic a tehlikesinin h e r geçen gün büyüdüğünden bahseden Aksoy. bunları söylerken beş saat sonra kendilerine "İsla m i in tik a m Ö rg ü tü " adını veren sağ te rö ris tle rin kurşunlarıyla can 3

vereceğini nereden b ile b ilird i? F otoğrafta Profesör Aksoy. 7 3 y ıllık öm rünün son konuşmasında Em in Çölaşan'la görülüyor.

Savcı Ülkü Coşkun açıkladı:

I* Cinayet, örgüt işi de

Horzum yandaşlarının

I işi de olabilir!*

Prof. Muammer

Ak-A N Ak-A P lılar da alkışladı

İnönü: ‘Bu İkinci

Kubilay olamr

> SHP Lideri İnönü, Mec- lis ’te, Prof. M uam m er A k so y ’un ö ld ü rü lm e si için ‘Vahim b ir gelişme. Demokrasiye ara verm e hayalleri b ir daha ger­ çekleşemez” derken, onu salondaki birçok A N A P miUetvekilinin de h ara­ rette alkışladığı görüldü.

( # 1 9 . sayfada

■ Akbulut: 12 Eylül

öncesine özenenler var”

( ♦ 21. sayfada )

İllin

GUNUN YAZISI

► O ktay EKŞİ soyun öldürülmesini soruşturan Ankara DGM Savcısı Binbaşı Ülkü Coşkun, cina­ yetin profesyonelce işlendiğini, bu ne­ denle “Örgüt işi’ ola­ bileceğini söyledi...

C oşkun, c in a y e tin Horzum'un yandaşları ta­ rafından da işlenmiş ola­ bileceğini bildirdi. Prof. Aksoy, banka dolandır­ maktan 12 yıla mahkûm olan Horzum'a karşı Em­ lak Bankasinın avukatlı­ ğını yapmıştı. Prof. Ak- soy'un bu yüzden tehdit telefonları aldığı bildirildi.

( > 1 9 . sayfada )

Refah Partisi nin

görüşü değişik

Bizce bize düşen

S

AİR herhalde “Hava kurşun gibi ağır” dize­ sini böyle bir nedenle söylemiş. Çünkü or­ tada bir haksızlık var. Hiçbirim izin hazm edem e- yeceği bir haksızlık:

Tüm yaşamını şiddet ve zorbalığa karşı mü­ cadele vermeye, insanların farklı düşünceler ve inançlar taşısalar da barış içinde yaşayabilecek­ lerini gösterm eye adamış büyük hukukçu Prof. Dr. Muammer Aksoy, daha topluma çok hizmet verecekken elim izden alındı: Onu hiçbir ahlak kuralının kabul etm eyeceği biçimde tuzağa dü­ şürdüler.

j 19. sayfada Alilli

► Refalı Partisi, Prof. Ak- soy ’u, 163’ü n c ü m ad­ denin kaldırılm asını en­ gellemek isteyenlerin öl­ dürdüğünü iddia etti..

(2)

2 Şubat 1990 Cuma (2l)

Richard

Gere

galada

NEW YORK - Subay ve Centilmen filminin unutulmaz oyuncusu Amerikalı aktör Richard Gere, “Cennet Sineması” filminin galasına yanında son sevgilisi Cindy Crawford olduğu halde geldi. Yakışıklılığı ile kadınların gönüllerinde taht kuran Richard Gere'in saçlarına ak düştüğü dikkat çekerken, ünlü aktörün yüzüne hiç yakışmayan bir gözlüğü niçin seçtiği merak konusu oldu.

»•NOT

D iana yorulm ak bilm iyor...

SUFFOLK- Galler Prensesi Diana, gezmekten yorulmuyor. Ziyaretleri sırasında sempatik davranışlarıyla birden ilgi odağı haline geliveren Prenses, tükenmez enerjisiyle İngiltere sokaklarını adeta arşınlıyor. Dün de Suffolk'taki bir yüzme havuzunu ziyaret eden Diana, yüzmeyi bırakarak kendisiyle el sıkışmaya can atan çocukları kıramadı ve havuzun içine sarkarak ufaklıkların ilgisine karşılık göstermeye çalıştı.

Batakhanede

prezervatif

gecesi

BANGKOK - Seks turizminin odak noktası olarak bilinen Tayland'ın başkenti Bangkok'ta AIDS vak'alarının giderek artması üzerine, “prezervatif kampanyası” başlatıldı. Kentin batakhane semtinde düzenlenen prezervatif gecesine, seks turizmine hizmet edenlerle birlikte gönüllüler de katıldı. İşte bu gönüllülerden biri de prezervatif kılığına girmiş bir işçi; elindeki pankartta, “Tayland AIDS'e karşı savaşıyor” ifadesi var.

S ah te M arily n

erkek çıktı

A B D 'nin kumar ve eğlence mer­ kezi Las Vegas'ta, İmperial Palace Oteli'ndeki şovunda Ma- rilyn Monroe taklidi yaparak! hayatını kazanan sanatçının erkek

olduğu ortaya çıktı. Bir buçuk saat süren bir makyajdan sonra, efsane yıldız Marilyn kılığında sahneye çıkarak, seksi şarkılar söy­ leyen Jimmy James, yüzlerce

Monroe benzeri arasında yapılan yarışmadaki tek erkek olarak birinciliği kazanmıştı.

Prof. Âksoy'un son sözleri

Ç

O ö la ş a n - Hocam, Atatürkçü p Düşünce Derneği kurdunuz. Niye kurdunuz bu derneği?

■ Ak soy- G erçek şu ki, Ata-

r türk'ün K urtuluş Savaşı'na

başladığı ve ilkelerini yeri gel­ dikçe ilan etm eye başladığı an­ dan bu yana 70 yıl geçtikten sonra, Tür­ kiye'nin durum u ileriye doğru değil, ge­ riye doğru adım lar atar hale gelmiştir. A tatürk'ün ilke ve devrim leri tehlikeye düşmüştür. Burada biz Atatürk'ün savu­ nuculuğunu yapm ak için kurmadık bu derneği. Atatürk, insan olarak ölmüş bi­ risi, fani. A tatürk'ün o ilkelerinin Türk toplumu için son derece önemli oldu­ ğuna ve Türk toplumuna yaşama gücü verdiğine inanıyoruz. O ilkeler tehlikeye düştü mü, Türkiye'de demokrasi de teh­ likeye düşer. İnsan hakları da tehlikeye düşer, m illi egem enlik esası tehlikeye düşer, hukuk devleti tehlikeye düşer, çağdaşlık tehlikeye düşer. Yani Türkiye geri kalmış bir ülke olarak bağımsızlığını da kaybeder. Dünya ailesi içinde söm ür­ geliğe ve Osmanlı Devleti gibi yarı sö­ mürgeliğe gider. O yarı söm ürgelikten Osmanlı Devleti'ni kurtaran Atatürk, as­ ker olarak Atatürk değildir, ilk adımı, doğru asker olarak.. A m a ondan sonraki ilkeleri ve devrim leri ile Atatürktür. Ba­ ğımsızlığını sağlamış, kapitülasyonu ber­ taraf etm iş ve 1400 yıl önce kabul edil­ miş ilkelerle, kurallarla Türk toplumunun yönetilmesi halinde onun çağdaş olam a­ yacağını, kendi gereksinim lerine cevap verem eyeceğini görerek, en önem li ku­ ral olan devletin akıl ve bilim ile idare edilm esi esasını getirm iştir. Dinsel kural­ ların sayesinde idare edilmesi esasını kaldırmıştır. Yani laiklik esasını koymuş­ tur. Laik devlet, laik hukuk, laik eğitim - ...Bunları getirm iş ve bunlar Türkiye'yi öteki Müslüman devletlerden çok farklı düzeye getirmiş. Bugün içinde bulundu­ ğumuz durumu beğenelim beğenm e­ yelim Emin Bey, gerçek şudur ki, Müs­ lüman devletleri ile mukayese edilem e­ yecek bir yerdeyiz. Suudi A rabistan'a bakın yok, Sudan'a bakın, P akistan'a ba­ kın...Herhalde onların durumu bam baş­ ka. Niçin? Bizim Avrupa ile bugün ara­ mızdaki fark, nitelik farkı değildir. Aşağı yukarı niceliktir..H albuki onlarla, ta­ mamen bir nitelik farkı içindeyiz. Deği­ şemez, çağdaş olam az onlar... Ç ölaşan- Yani o İslam ülkeleri?... A k so y- İslam ülkeleri, olamaz. Çünkü en önem li kuralı getirem em iştir. Daha doğrusu en önemli zincirden kurtulam a­ mıştır.

Ç ö laşan - Nedir o? Din mi?

A kso y- Din demeyelim. Dinsel hukuk kuralları, dinsel toplum kuralları...Misal, din kuralları, hele Müslümanlıkta iki gruba ayrılıyor. Birisi inanç ve ibadetle ilgili olan kısım. Ahreti ilgilendiriyor. 'Ben öteki dünyaya gittiğimde layık ol­ duğum yere gideyim'. Bunun için kural­ lar var. Buna zaten ne A tatürk’ün el at­ ması, ne gerçekten dem okrasiye, özgür­ lüğe inanmış insanların el atması söz konusu değil.

inanırsın, iste­ diğine inanm azsın. Bu d eğil... B ir de İs la m »bütüncü b ir din. Totaliter bir manada toplum yaşam ım ve insan yaşam ım her alanın­ da düzenleme yolunda ve iddia­ sında. Fiilen de böyle... Eksik gerçi, birçok boşlukları var, am a hepsine el atmış ve ne di­ yor: 'Allahın iradesine göre in­ sanlar ve toplumlar yönetilir.’ O halde egemen olan nedir? Tann'm n iradesidir. İnsanın iradesi söz konusu olmaz.

Ç ö laşan - Yani inanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü...

A k so y- İstediğine inanırsın, istediğine inanmazsın. Bu değil...Bir de İslam bü­ tüncü bir din. Totaliter bir manada top­ lum yaşamını ve insan yaşamını her ala­ nında düzenlem e yolunda ve iddiasında. Fiilen de böyle...Eksik gerçi, birçok boş­ lukları var, am a hepsine el atmış ve ne diyor: Allah ın iradesine göre insanlar ve to p lu m lar y ö n e tilir.' O ha ld e egem en olan nedir? Tanrı'nın iradesidir, insanın iradesi söz konusu olmaz. Ç ölaşan- Bu iradeyi insanlar adına kim kullanıyor efendim?

A k s o y -Sultan kullanıyor ve A llah'ın göl­ gesi sayılıyor. Din adamları yardımcı oluyor. Din adamlarından ziyade yöneti­ ciler, Allah'ın gölgesi olarak, bu şeriat kurallarını uygulamak suretiyle devleti yönetiyorlar. A m a nasıl yönetiyorlar? Ancak 1400 yıl önce kabul edilecek bir­ takım ölçütlere sığabilecek kurallarla. Bugünün kuralları ile değil. Çünkü bu­ gün, insanların gerek kendi hayatların­ da, gerek aile hayatlarında, gerek top­ lum hayatlarında nasıl hareket etm e­ liyim dediği zaman, onun pusulası akıl! Akıl neyi gerektirir? İhtiyaçları bakımın­ dan, maddi manevi ihtiyaçları bakımın­ dan, aklına vuruyor. Aklın da en mükem­ mel ve sistemli hali bilim. Bilim neyi ge­ rektiriyorsa, onu uyguluyor. Fakat İslam- da durum böyle değil. Islamda bir çer­ çeve koymuş, bir cendere koymuş, onun içinde kalacaksın. Boşluk varsa, onları dolduracaksın. Yoksa daha evvel bir­ takım toplum kuralları, hukuk kuralları

Gerçek b ir Atatürkçü

Türkiye'nin de ğe rli evladı, rahm etli Muamm er Aksoy'la bu röportajı öldürüldüğü gün, 31 Ocak 1990 Çarşam ba günü yapmıştım. Konuşmamazı kısaltarak ve özetleyerek önüm üzdeki Pazar günü gazetem izde Pazar

Sohbeti olarak yayınlayacaktık.

Konuşmayı yayınlamaya bu acı olay nedeniyle bugün başlıyoruz. Hoca'nın anısına, konuşmamızda herhangi bir kısaltma yapm adan bant çözümünü aynen veriyoruz.

Hatta birçok yerde düşük cümleleri bile düzeltm iyoruz. işte rahmetli M uam m er Âksoy'un öldürülm esinden birkaç saat önce anlattıkları...inançlı, namuslu, yurtsever

ve gerçek Atatürkçü bir İnsanın son konuşması, son sözleri...

geldiyse, onlara uymaya m ecbursun ve onları değiştirem ezsin.

Ç ölaşan- Bugün İslam ülkelerinde ol­ duğu gibi...

A k so y- Evet! Eli kesiliyor, hırsızlıktan dolayı. Zinadan dolayı taşlanıyor . Di­ yeceksiniz ki zina kötü!...Zina yaptığı ne­ reden belli oluyor? iki kişinin şahitliği ile . Ondan sonra taşlanarak öldürü­ lecek. Şarap içen kimseyi kırbaçlıyor. A m a biz ona Osmanlı Devleti'nde yol bulmuşuz. Am a işte Sudan'daki en ilginç olay. Ne oldu, Sudan'da bir parti lideri, laikliği istedi, kadın erkek eşitliğini istedi diye idam edildi. Sudan'daki bu hareketi de Suudi Arabistan can-ı gönülden des­ tekledi. Bunları, şunun için söylüyorum, laiklik denilen ilke bir toplumun çağdaş yaşayabilm esinin vazg eçilm ez koşu­ ludur. Çünkü ancak o sayede, aklın ge­ rekleri doğrultusunda hareket edilecektir ve hem içte ulus egem enliğinin bir kere kabul edilmesi için şarttır, dışarıda öteki m illetlerle aynı düzeye gelebilmesi için şarttır.

Ç ölaşan- Peki hocam, bugün Tür­ kiye'de Atatürk devrimleri, ilkeleri teh­ likede mi?

lim di Herkes korkmaya Jbaşladı! Çünkü 163’ün- “ 3û m adde m u h afaza ^edilmeli dedi mi, vay sen demokrasiye inan- bir insansın! Vay de­ m okrat değilim, korkusuyla birçok insan, neredeyse bunu söyleyemez hale geldi Geçen­ lerde bu alanda fevkalade bir yazı çıktı Cumhuriyet’te... Fa­ kat bazı köşe yazarları, iki ta­ rafı da idare etmekle meşguller ve sanıyorlar ki, irtica ile ge­ çici ittifak: yapılır...

A ksoy- Hiç şüphe yok. Hele laiklik ke­ sinkes tehlikededir. Yani Sayın Çölaşan, bunu görmemek... Ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, çok üzülerek söylü­ yorum, içlerinde pek takdir ettiğim, sev­ diğim arkadaşlar da var...

Ç ölaşan- Kim bunlar?...

A k s o y -ilericiler! ilericiler! Onlar dahi bu tehlikeyi görememekte.. “Hayır efen­ dim, Türkiye'de şeriat devleti doğrultu­ sunda örgütlenmeye m üsaade edilse, hatta şeriat devleti kurmak için parti kurulmasına müsade edilse bile, bu demokrasinin, hürriyetin icabıdır. Hiç de tehlikeli sonuca ulaşm ayız” diyecek kadar aşırı bir iyim serlik içindedirler ki, üzülerek söylüyorum , bu bir gaflettir. Ç ö la ş a n - Yani b u ra d a , h erh ald e SHP'yi, Erdal İnönü'yü kastediyor­ sunuz değil mi?

A ksoy- Tabii, tabii! A rtı birçok tanınmış yazarlarımız. Şimdi herkes korkmaya başladı! Çünkü 163'üncü m adde muha­ faza edilmeli dedi mi, vay sen dem okra­ siye inanmayan bir insansın! Vay de­ m okrat değilim, korkusuyla birçok insan neredeyse bunu söyleyem ez hale geldi. Geçenlerde bu alanda fevkalade bir yazı çıktı Cumhuriyette...Fakat bazı köşe ya­ zarları, iki tarafı da idare etm ekle meş­ guller ve sanıyorlar ki irtic a ile geçici ittifak yapılır, inançları şu, efendim 141, 142'nin kaldırılması için 163'ün de kalk­ ması lazımdır. Günün birinde 141, 142 kaldırıldıktan sonra hem irtica fazla bir tehlike değildir hem de o iş halledilir... Hiçbir zaman halledilm ez! 163'üncü madde kalktığı zaman, Türkiye'de bugün o varken dahi bu düzeye gelm iştir ir­ tica... Gazeteleri okum ak kâfi. Eğer o kalkarsa, korkunç boyutlara ulaşacaktır. Ve öyle olabilir ki, bir cum a namazından sonra “Şeriat, Türk halkını kurtaracak tek yoldur. Buna karşı çıkanlar İslam'a karşı çıkmaktadır” diye 70 bin cam ide vaaz verilsin, aynı gün asgari bin adet Kubilay gider. Bunu Erdal Bey'e de söy­ lem işim dir. Çünkü din cezbesi içinde bu­ lunan şahıs, en iyi niyet içinde de olsa... Çünkü akıl o anda hâkim olmuyor. Ne hâkim oluyor? inanç! Ve bir titreşim için­ de bulunuyor adam. Din uğrunda sava­ şınca cennete gideceğine göre, şehit olacağına göre... G eçenlerde adam, ba­

basını dahi öldürebildi, biliyorsunuz. O ruç tutm ayan şahsı, tutuyor bıçaklıyor. Bu tehlike ortadayken, bunu yasaklayan kanun varken dahi bu boyutlara varmış­ sa, tutup da polislere, Siz Allah'ın em ­ rini yerine getiren biziere karşı davra­ nıyorsunuz. Bizim bedduamıza uğrar­ sanız, felakete uğrarsanız' dediği za­ man, polis bile çekinebiliyorsa...Bir de toplumda bu şekilde inançlar, kişilerin üzerinde büyük bir manevi baskı yaratı­ yorsa 163'üncü maddenin kaldırılması ile şeriat devletinin gelmesi yolundaki propagandaya izin verilm esi, örgütlü izin verilm esi başka insanların vicdan özgür­ lüğünü kaldıracak ve onları m üthiş bir baskı içinde bulunduracak. Birçok kim ­ senin yalnız vicdan özgürlüğü değil, kişi güvenliği bite tehlikeye düşecektir. So­ kakta rahatça hareket edem eyecektir ve bir de şu vardır... Bu işleri çok incelemiş bir insan olarak size şunu da söyle­ yeyim, islamda 'İrtidat' diye bir kavram vardır. Yani Müslüman olanın, Müslü­ manlığı reddetmesi. Bir şahıs derse ki, 'Bu irtidat etmiştir', o şahsın katli mü- bahtır, katli caizdir. Açın Meydan La- rousse'a bakın, irtidat kelimesinin anla­ mına...Sırf tartışılan nokta, kendisine, bu fikirden dönmesi için ne kadar müddet verilir! Katli bile vaciptir...Şimdi tutup kit­ lelere, 'Bunlar kâfirdir, Müslümanlığı reddediyorlar' dendiğinde, birçok kim­ senin ona hücum edip de öldürme tehli­ kesi dahi ortadaysa, diğer vatandaşlar artık hürriyetlerini kaybedeceklerdir. Ç ölaşan- Ve dolayısıyla, Türkiye bir İran mı olur?

A ksoy- Gider!...İran'a doğru gider. Çün­ kü İran'da da baba Pehlevi tam am en s e rb e s t b ıra k m ış tır. G e lip b u ra d a Atatürk'ü ziyaret etm iştir, ama Atatürk gibi o tedbiri almamıştır. Molları serbest bırakmıştır. Hepimizin de, “Aman Şah gitsin de...Ondan daha kötüsü ge­ lem ez” dediğim iz zamanda, Şah'ı ara­ tacak korkunç, ancak Nazilerin dönem in­ de görülen, hatta bazı hususlarda ondan bile ileri giden tam bir istibdat rejimi hâ­ kim olmuştur.

Çölaşan- Yani hocam, şu durumda 163'ün kaldırılmasına karşısınız... A ksoy- Hah! 163'üncü madde düzenle­ nebilir, daha iyi formüle edilebilir ve bazı yanlış uygulamalara ki doğrudan doğ­ ruya şeriat devleti gelmesi için örgütlen­ meye değil de, bazı şahısların din soh­ betlerinde bulunup inanç ve ibadete iliş­ kin fik ir alışverişinden dolayı cezalandı­ rılmasına neden olacak bazı mahkeme kararları vardır. Bunları önleyecek daha iyi form üller getirilebilir. Hatta geçici bir dönem için af da verilebilir, toplumsal huzuru sağlam ak için...Ama laikliğe kar­ şı propagandaya, şeriat propagandasına müsaade etm ek Türkiye'nin geleceğinin yok edilmesi ve Türkiye Cum huriyetinin intihar etmesini benimsemektir.

A

NAP 163 konusunda o p o rtü n ist d a v ra ­ nıyor. SHP’nin de dav- »ran ışı oportünisttir.

Şundan dolayı diyor ki, ‘Her­ kes 163’üncü maddenin kalk­

masını istiyor. Ben kalsın' der­ sem, aaa! Din aleyhinde der­ ler...” Çünkü k arıştırılıy o r. Laikliği savunmak, adeta din­ sizlik oluyor. Şeriat devletini savunamamak, dini savuna-, mamak oluyor. Bunlar kavram kargaşasıdır, hatadır.

Ç ö laşan - Olayları İzliyorsunuz. Sizce Erdal İnönü'nün yanılgısı nereden kay­ naklanıyor?

A kso y- Valla, son derece iyim ser olu­ şundan, belki. Ve herhalde, toplumla iliş­ ki içinden bulunmamasından diyorum. Bir de etrafında, kurmay olarak öyle şa­ hıslar var ki, onlar da bu modaya kapıl­ d ıla r..“Efendim, çifte standart kullan­ mayalım!” Halbuki çifte standart değil­ dir. Onların telkiniyle bunu yapıyor. Çifte standarttan değil. Birinde düşünce öz­ gürlüğünde insanın beyninin ürünü olan fikirle r arasında bir tartışm a söz konu­ sudur. Bunlarda tartışm a caizdir, ama ötekinde dogm alar söz konusudur. Ç ölaşan- Yani şeriat düzeninde?

A ksoy- Dogma söz konusudur, inanç söz konusudur. Bunlar üzerinde tartışm a cereyan edemez.

Ç ölaşan- Dolayısıyla fikir özgürlüğüy­ le ilgisi yoktur...

A ksoy- Özgürlük diye bir şey söz ko­ nusu değildir. Zaten bu alanda konuşa­ mazsın. Zaten konuşman küfürdür, gü­ nahtır diye ona ağır baskı yapacaktır. Ve bir şey daha söyleyeyim, o düzen geldi­ ğinde neyi istiyor? O düzen geldiğinde diyor ki, “Ben, Allah'ın iradesine uygun olarak kabul edilmiş olan toplum kural- lannın dışındaki herhangi bir görüşü benimseyeni ağır cezalandıracağım, hatta idam dahi edeceğim ” diyor. O halde 163'üncü m addeyi kaldırarak şer­ iat devleti propagandasına izin verilsin demek, özgürlüğü genişletm ek değildir. Tam aksine, kısa bir süre sonra özgür­ lüğün tüm den ortadan kalkmasıdır, ö z ­ gürlüğün zincire vurulm asına izin çı­ kartm aktır. Bunu 3 ay için, 3 sene için hadi 10 sene için tam bir özgürlük kabul edelim ki, aynı zam anda ne olaylar, ne saldırılar olacaktır . Ondan sonra ise ikti­ dara gelecek olursa ki, eğer ordu müda- hele etm ezse gelecektir ..Ordu müda- hele ederse, dem okrasinin ortadan kalk­ masına neden olacaktır. O zam an da tüm özgürlükler ortadan kalkacaktır. Bu özgürlük değildir.

1

63’üncü madde düzenle­ nebilir, daha iyi formüle edilebilir ve bazı yanlış uygulam alara ki, doğrudan doğruya şeriat devleti gelmesi için örgütlenm eye değil de, bazı şahısların din sohbetlerin­ de bulunup inanç ve ibadete ilişkin fikir alışverişinden do­ layı cezalandırılmasına neden olacak bazı mahkeme karar­ ları vardır. Bunları önleyecek daha iyi form üller getirilebilir. Hatta geçici bir dönem için af da verilebilir, toplum sal hu­ zuru sağlamak için.. Am a laik­ liğe karşı propagandaya, şeriat propagandasına müsaade et­ mek Türkiye’n in geleceğinin yok edilmesi ve Türkiye Cum- huriyeti’nin intihar etmesini tenimsemektir.

Ç ölaşan- Peki hocam, sizce ANAP'ın tavrı ne bu 163 konusunda?

A ksoy- O da oportünist davranıyor. SHP'nin de davranışı oportünisttir. Şun­ dan dolayı diyor ki, “Herkes 163'üncü maddenin kalkmasını istiyor. Ben kal­ sın dersem, aaa! Din aleyhinde d er­ ler...” Çünkü karıştırılıyor. Laikliği sa­ vunmak, adeta dinsizlik oluyor. Şeriat devletini savunamamak, dini savuna­ m am ak oluyor. Bunlar kavram kargaşa­ sıdır, hatadır. “O halde, ben niye oy kaybedeyim? Yüzde 10 oy kaybediyor­ sam, iktidara gelmek için bu noktada taviz veririm, iktidara gelince gerekeni yaparım d iy o r.” ANAP'ınki...ANAP'ın ümidi doğrudan doğruya o ölçüde. Çün­ kü diyor ki, “ Ben zaten iktidardan gidi­ yorum, gittim...” Gitti, belli...Yüzde 20'ye düşmüş. Olsa olsa yeni bir kurtuluş, ge­ rek Necmettin Hoca'ya oy verenlerin gerek Alpaslan Türkeş'e oy verenlerin bir kısmını, hatta AP'ye oy verenlerin bir kısmını...Bunları da kendi safına çekm ek için, “ Bu savaşı ilk ben başlatayım.” Bu suretle yüzde 20'yl, yüzde 30'a çıka­ rabilir miyim, sevdasıdır. ANAP, öteden beri m aalesef bu alanda daim a bir oy sevdası ile hareket etm ektedir. Yani kı­ sacası, Atatürk'ün en korktuğu şey, dini duyguları siyasal amaçla kötüye kullan­ ma, istismar etm e olayıdır. Bu yüzden Türk toplumunda laiklik ve dem okrasi iki defa tehlikeye düştü, biliyorsunuz On­ dan dolayı yasakladı. Birisi Terakki Per- ver Cumhuriyet Fırkası, öteki Serbest Fırka Ondan dolayı yasakladığı aynı du­ rum bugün, m aalesef yeniden ortaya çıkmıştır. Buna katiyen müsade edilm e­ mesini istediği halde, partiler maalesef, üzülerek söylüyorum SHP de dahil, bu işte hiç olm azsa oy kaybetm em ek için, laikliği tehlikeye atmayı göze almış olur­ lar ki, tüm toplum yaşamı için en büyük tehlikedir bu. (D e v a m e d e c e k )

AKBULUT: “12 Eylül

öncesine özenenler var”

ANKARA, (Hürriyet)

B

AŞBAKAN Yıldırım Akbulut, son günler­ deki terör olaylarına değinerek, Türkiye'yi 12 Eylül öncesindeki günlere getirmek is­ teyenlerin bulunduğunu söyledi, “12 Eylü- l'den önceki günleri yaşatmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz” dedi.

Akbulut, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu dönemde hepimizi üzen olaylar ce­ reyan ediyor. Ama hiç kimse endişelen­ mesin. Hükümet olayiarm üzerine gidiyor. Bu olayları kim gerçekleştirirse gerçekleştir­ sin, failleri en kısa sürede yakalanıp en ağır biçimde cezalandırılacaktır. 12 Eylül'den önceki günleri yaşatmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Herşey Türkiye'de kanunlar çerçevesinde yürütülmeli. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun dışında bir çare ara­ namaz. Demokrasinin vasfı da hukuk içinde çare aranmasıdır. Onlar Türkiye'yi 1980

öncesinde olduğu noktaya çekmek istiyor­ lar. Buna vatandaşımız iltifat etmeyecektir.” ‘ SÖZLERİM YANLIŞ ANLAŞILDI'

Başbakan Yıldırım Akbulut, “'Türkiye'ye nazar değdi” biçimindeki sözlerinin yanlış ak­ tarıldığını söyledi, “Ben Başbakan olarak meselelere nazarla bakamam. Devlet işle­ rinin nazarla izahı terstir” dedi.

Akbulut önceki gün, Merzifon'dan gelen bir heyetle konuşmuştu. Toplantıya katılan bir Belediye Başkanı, H ürriyet'e Akbulut'un, “Bize nazar değdi” dediğini belirtmişti.

Akbulut, dün bu konuda Hürriyet'e şun­ ları söyledi:

“Bir ülke istikrada ayakta durabilir. Tür­ kiye 60 yıldan beri savaş görmedi. İçişlerin­ de sulhu gerçekleştirecek, sağlam bir güç olarak kalmak gerekir. Etrafımızdaki olay­ lar bizi etkiler, ama biz sağlam kalmak zorundayız. İşte ben bunları söylemek is­ tedim.”

Cinayet şiddetle kınandı

ANKARA, (Hürriyet)

T

ÜRK H u k u k K u ru m u Başkanı Prof. Muammer Âksoy'un silahlı saldırı so­ nucu öldürülmesi karşısında çeşitli kurum, kuruluş ve si­ yasi parti temsilcileri dün olayı şiddetle kınadılar.

Türk Hukuk Kurumu Yö­ netim Kurulu tarafından ya­ pılan açıklamada, Âksoy'un karanlık güçler tarafından hunharca katledildiği belirti­ lerek, “Gerçekte bu saldın, ülkemizde demokratik, laik cumhuriyeti hedef alan bir saldırıdır” denildi.

ANAP Başkanlık Divanı tarafından yayınlanan bildi­ ride, olaydan duyulan üzüntü dile getirildi ve Âksoy'un ye­ rinin doldurulmasının güç olacağı vurgulandı.

İN Ö N Ü VE D E M İR E L HUKUK KURUMU'NDA

SHP Genel Başkanı Er­ dal İnönü ile DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Türk Hukuk Kurumu'na gi­ derek önceki gün öldürülen Kurum Başkanı Prof. Muam­ mer Âksoy'un çalışma arka­ daşlarına başsağlığı dilediler, açılan özel defteri imzaladılar. İnönü, deftere yazdığı ya­ zıda Aksoy'u, “Özgür düşün­ cenin laik savunucusu” olarak gördüğünü belirtti.

DYP lideri Demirel de, partinin Grup Başkan Vekili Koksal Toptan'la birlikte gel­ diği Türk Hukuk Kurumun- da, olayı bir “Çılgınlık” o la ra k d e ğ e rle n d ird i, “Umarım münferit olaylar olmaktan ileriye geçmez” dedi.

T ürk-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz ve eski siyasi­ lerden Osman Bölükbaşı da Âksoy'un evine giderek baş­ sağlığı dilediler.

DSP Gene! Başkanı

Bü-Refah Partisi'nin

görüşü değişik

ANKARA, (Hürriyet)

R

EFAH Partisi Genel Sek­ reteri Oğuzhan Asiltürk yaptığı açıklamada, temel hakların bir takım “Bahane­ lerle” engellenmemesi gerek­ tiğini bildirdi. Asiltürk, Refah Partisi adına yaptığı açıkla­ mada, şeriata dayalı düzen kurmayı engelleyen 163'üncü maddenin kaldırılmasını en­ gellemek isteyen meçhul kişi­ lerin Prof. Âksoy'u öldürdü­ ğünü iddia etti.

Siyasi Polis

“Aksak” avında

İSTANBUL, (Hürriyet)

E V İN İN kapısında Dev-Sol ■■militanları tarafından vuru­ larak öldürülen polis memuru Kazım Çakmakçı ile ilgili Si­ yasi Polis, "Aksak” militan, avına çıktı. Fatih ve Zeytinbur- nu'nda düzenlenen operas­ yonlarda, ayağı aksayan dört eski militan gözaltına alındı.

İstanbul polisi seri operas­ yonları sürdürürken, üst dü­ zey bir yetkili şu bilgiyi verdi: “Cinayet son derece pro­ fesyonelce işlenmiş. Katil te­ röristler, hiç bir iz bırak­ madan kaçmışlar. Eldeki tek ipucu, teri > ¡silerden bi­ rinin ayağının aksak olması. Operasyonları bu yönde sür­ dürüyoruz. 12 Eylül öncesiy­ le sonrası yargılanıp cezae­ vinde yatan ve sonra çıkan tüm Dev-Sol militanlarının arşivi tek tek inceleniyor.”

lent Ecevit, Âksoy'un öldü­ rülmesi üzerine eşi Ülke A k ­ soy’a başsağlığı mesajı gön­ derdi, Âksoy'un Türk siyasi tarihinde özel bir yeri oldu­ ğunu belirtti. Ecevit, mesajın­ da, »Türkiye'de terörü bir Muammer Aksoy'u hedef alabilecek noktaya gelmiş ol­ masının kaygı verici olduğunu ifade etti.

ö te yandan dün öğleden sonra bir çalışma ziyareti için Ankara'ya gelen KKTC Cum­ hurbaşkanı Rauf Denktaş da, verdiği demeçte, “Ailesine ve bütün kendisini tanıyanlara, ulusuna başsağlığı dilerim” dedi.

Prof. Dr. Muammer Ak-soy'un silahlı saldırı sonucu haince öldürülmesi, İstanbul' da da çeşitli kuruluşlar ve ki­ şiler tarafından kınandı.

İstanbul Üniversitesi'nde bir grup öğretim üyesiyle İs­ tanbul Barosu'na bağlı 200 avukat İsta nb ul A d liy e s i önünde cübbeleriyle toplan­ dılar, Prof. Aksoy için saygı duruşunda bulundular.

Bu arada Gazeteciler Ce­ miyeti Başkanı Nezih Demir- kent, İstanbul Anakent Bele­ diye Başkanı Nurettin Sözen, SHP İstanbul İl Başkamı Er­ can Karakaş, cinayeti kınayan açıklama yaptılar. AVRUPA KONSEYİ TEPKİSİ

Bu arada, 1-2 Mart tarih­ leri arasında TM M B Başkanı Kaya Erdem'in davetlisi olarak Türkiye'ye geleceği açıklanan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Baş­ kanı Anders Bjork, dün öğ­ leden sonra Meclis'in açılışı sırasında yaptığı konuşmada Âksoy'un öldürülm esinden duyduğu üzüntüyü dile getir­ di.

BİR CADDEYE MUAMMER AKSOY ADI VERİLDİ

İskenderun Belediye Mec- lisi'nin dün yapılan olağan toplantısında Belediye Baş­ kanı Haşan İhsan'ın önerisiy­ le 12 Eylül Caddesi'nin adı “Prof. Dr. Muammer Ak­ soy” olarak değiştirildi.

20 nci Yüzyıl

Ansiklopedisi

Y

ÜZYILIN öyküsünü bir kitaba sığdırmak... İlk bakışta hiç de gerçekçi bir tasarı sayılmamıştı... Yirminci Yüzyıl'da yaşananları, görülenleri, keşfedilenleri kısacası yüzyılımızı A'dan Z'ye her yönüyle anlatan dev bir eser hazırlamak birçok kişiye göre asla gerçekleşemeyecek bir düştü.

Ama İngiliz yazar ve araştırmacı Derrick Mercer, ‘olmaz’ı oldurmayı başardı... Yüzlerce kişilik bir ekibin de yardımıyla “20'nci Yüzyıl Ansiklopedisi”ni hazırladı. Başta İngiltere, Amerika, Fransa ve Almanya olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde satış rekorları kıran bu benzersiz eser, çeşitli dünya dillerine çevrildi ve yayınlandığı her ülkede satışı milyonları buldu. _____________ ÇAĞIMIZIN DESTANI______________

20'nci Yüzyıl Ansiklopedisi ne tür bir eser? ‘Ansiklo­ pedi’ tanımlaması bu dev eserin bir başvuru kitabı olduğu izlenimini uyandırabilir. Ya da onun bir tarih kitabı olduğunu düşünebilirsiniz.

Oysa, eserin yaratıcısı Derrick Mercer, “Biz bir tarih kitabı yazmadık” diyor. “Yirminci Yüzyıl'm öy­ küsü, aslında bu dünyada yaşayan tüm insanların öyküsü... Geçmişe özlem duyanlar, bu eser ile özlem giderebilirler... Yirminci YüzyıTı dans çılgınlıkları, sa­ vaşları, buluştan, aşk skandallan ve uğradığı felaket­ lerle bir bütün olarak okurlara anlatmak istedik. Bu esere dilerseniz ‘Çağımızın romanı’ da diyebilirsiniz.” _____________ SAVAŞ RÜZGÂRLARI_____________

Yirminci Yüzyıl başladığında insanoğlunun uzayda yürüdüğünü düşlemek bile olanaksızdı. Üçakla yolculuk yapmak belki yüzyıl sonra gerçekleşecek bir hayal ol­ maktan öte gidemiyordu. Ama Yirminci Yüzyıl bir kasır­ ga gibi esti ve dünyayı yepyeni bir çehreye kavuşturdu... Düşlemekten bile çekindiğimiz olaylar, birbiri arkasından gerçekleşti... İnsanlık, Yirminci Yüzyıl'ı bir yenilikler ve güzellikler çağı olarak niteledi. Savaş rüzgârları, dün­ yanın altını üstüne getirdiği zaman bile insanoğlunun gündelik yaşantısını değiştiren yeniliklerin, buluşların ardı arkası kesilmedi...

___________ OLAYLAR VE İNSANLAR____________ “20'nci Yüzyıl Ansiklopedisi” bugün üzerinde yaşa­ dığımız dünyayı daha iyi tanımamızı sağlayacak. Neyin, nereden ve nasıl geldiğini öğreneceğiz... Yaşandığı dö­ nemde önemsiz gibi görünen olayların, daha sonra dünyamızı ve bir anlamda hepimizi nasıl etkilediğini anlayacağız... Kısacası bu kitap, büyük bir olasılıkla olaylara ve insanlara bakış açımızı büyük ölçüde değişti­ recek.

İngiliz yazar ve araştırmacı Derrick Mercer'in bu dev yüzyıl günlüğünü hazırlaması, hiç de kolay olmadı. ____________UZUN VE TİTİZ ÇALIŞMA____________

Yüzlerce yazardan başka dünyanın en ünlü fotoğraf ajansları, haber ajansları, yayın kuruluşları, fotoğrafları, bilgileri, arşiv malzemeleriyle bu ansiklopedinin yayın kuruluna katkıda bulundular. Dünyanın en çok satan gazetelerinin arşivleri ansiklopedi ekibine yardımcı oldu; kütüphaneler, bankalar, hava, kara ve deniz taşımacılık şirketleri, fabrika kompleksleri, sendikalar, tiyatrolar ve spor kurumlan Yirminci Yüzyıl'daki faaliyetlerine ilişkin bilgileri. Ansiklopedi ekibine aktardılar. Uzun ve titiz bir çalışma döneminden sonra dünyada bir eşi daha bulun­ mayan bu dev eser ortaya çıktı.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sevgili dostlar, pazar sabah ı ''Cargill'' ile ilgili bir yazı yazmak için bilgisayarımın başına geçtiğimde, Milliyet'in internet bask ısında Melih Aşık''ın ''Cargill

içindir. Ben pehlivan kadın ara mıyorum. O itibarla boks gibi, futbol gibi, mukavemet yarış­ ları gibi, yüksek atlamalar gibi sporların kız mektep kapıların

Herhalde soru aslında “bütün asal sayıları eksiksiz olarak üreten” bir formül olup olmadığı. Evet, böyle bir

Bu olanakların ortadan kaldırılmasına neden ola­ cak sindirici, baskılar yaratıcı ve sonunda tüm özgürlüklerin orta­ dan kalkmasına neden olacak inanç ve istek

Yeni geliştirilen bir aşı, sistit de dahil olmak üzere tüm üriner bölge enfeksiyonlarının yüzde 85’inden sorumlu olan Escherichia coli adlı bakteriye karşı

Literatürde bu amaçla hazırlanmış ve kullanılmış formların arasında THQ (Tinnitus Handicap Question- naire-Tinnitus Engel Sorgulaması), THI (Tinnitus Handicap

(A) veya (B) ruhsat kodlu birincil ve/veya ikincil av aracı trol/gırgır olan balıkçı gemilerinin BSGM izni haricinde (avcılık izin belgesi veya uluslararası

Mesela romanda bahsedildiği gibi, bir gram karşı- madde (karşı-hidrojen) bir gramlık maddeyle birleş- tiği zaman ortaya çıkacak olan patlama, Hiroşima’ya atılan 20