• Sonuç bulunamadı

İlk Dönem bilginlerinden Abdullâh b. el-Mübârek'in hayatı ve fıkhî görüşleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlk Dönem bilginlerinden Abdullâh b. el-Mübârek'in hayatı ve fıkhî görüşleri"

Copied!
103
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

ĠSLAM HUKUKU BĠLĠM DALI

ĠLK DÖNEM BĠLGĠNLERĠNDEN

ABDULLÂH B. el-MÜBÂREK‟ĠN HAYATI VE

FIKHÎ GÖRÜġLERĠ

Faizullo Abdukhalikov

YÜKSEK LĠNANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Halit ÇALIġ

(2)

1 ĠÇĠNDEKĠLER ĠÇĠNDEKĠLER ... 1 ÖNSÖZ ... 6 KISALTMALAR ... 11 GĠRĠġ ... 12

I- Konunun Önemi, Amacı, Sınırları ve Kaynakları ... 12

II- Abdullah b. el-Mübârek Ġle Ġlgili ÇalıĢmalar ... 14

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ABDULLAH B. EL-MÜBÂREK‟ĠN HAYATI VE ĠLMÎ KĠġĠLĠĞĠ I- Abdullah b. el-Mübârek‟in YaĢadığı Dönemin Siyasi ve Ġlmî Durumu ... 16

A) Siyasî Durum ... 16

B) İlmî Durum ... 19

II- Abdullah b. el-Mübârek Hayatı ... 25

A) İsmi, Doğumu ve Nesebi ... 25

B) Yetişmesi ve Hocaları ... 25

III- Ġlmî KiĢiliği ... 26

A) Fıkıh İlminde Yeri ... 28

B) Hadis İlmindeki Yeri ... 28

C) Eserleri ... 29

D) Ölümü ... 30

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ABDULLAH B. EL-MÜBÂREK‟ĠN ĠBÂDET ALANINDAKĠ FIKHÎ GÖRÜġLERĠ I- Temizlik ... 32

A) Maddi Temizlik ve Temizleme Yolları ... 32

(3)

2 C) Mesh ... 37 D) Gusül ... 39 E) Teyemmüm ... 43 II- Namaz ... 44 A) Namazın Şartları ... 44 B) Namazin Rükünleri ... 46

C) Namazların Sünnetleri ve Adabı... 49

D) Ezan ve Kamet ... 51

E) Cemaatle Namaz ... 52

F) İmamlık ... 53

G) Cuma Namazı ve Hutbe ... 55

H) Vitir Namazı ... 56

İ) Bayram Namazı ... 57

J) Teravih Namazı ... 58

K) Namazların Kazası, Sehiv Tilavet Ve Şükür Secdeleri ... 58

L) Cenazenin Teşyîi, Tekfini ve Cenaze Namazı... 60

III- Oruç ... 63

A) Yevm-ı Şek‟te Oruç ... 63

B) Tek Kişinin Şehadetiyle Hilalin Sübutu ... 63

C) Orucu Tutmamayı Mubah Kılan Haller... 64

D) Orucu Bozmayan Şeyler ... 64

E) Nâfile Oruç ... 64

IV- Zekat ... 66

A) Devenin Zekâtı ... 67

(4)

3

C) Meyve ve Sebzelerin Zekatı ... 68

D) Yetimin Malının Zekatı ... 68

E) Öşür ... 69

F) Fıtır Sadakası ... 69

V- Hac ... 70

A) İhram Yasakları ... 71

B) Haccın Adabı ... 71

C) Yaşlı Yerine Vekaleten Hac ... 72

VI- Kurban ... 72

A) Udhiyye Kurban ... 72

B) Nâfile Olan Kurban ... 74

VII- Keffâretler ... 74

A) Oruç Keffâreti ... 74

B) Hayızlı Kadınla Cinsi Münasebet Keffareti ... 75

C) Yemin Keffâreti ... 76

VIII- Yemin ve Adak ... 76

IX- Haramlar ve Helaller ... 77

A) Yiyecekler ... 77

B) Av. ... 77

C) Giyinme ve Süslenme ... 78

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ABDULLAH B. EL-MÜBÂREK‟ĠN HUKUK ALANINDAKĠ GÖRÜġLERĠ I- KAMU HUKUKU ALININDAKĠ GÖRÜġLERĠ ... 79

A) Ceza Hukuku ... 79

1- Hadler ... 79

(5)

4

3- Ta‟zir ... 84

B) Devletler Umumi Hukuku ... 85

1- Cihad ... 85

2- Ganimetin Taksimi ... 85

II- ÖZEL HUKUK ALANINDAKĠ GÖRÜġLERĠ ... 86

A) Medeni Hukuk ... 86

1- Aile Hukuku ... 86

a) Evlenmenin unsur ve şartları ... 86

b) Evlenmenin akdi ve sonuçları ... 87

c) Müfarekat ile İlgili Görüşleri ... 88

2- Eşya Hukuku ... 88 a) Arazi Sulama ... 88 b) Şüf‟a ... 88 c) Rehin ... 89 3- Miras Hukuku... 89 a) Miras mânileri ... 89

b) Malı olan Kölenin mirası ... 90

c) Ana Karnındaki Cenin Mirasçılığı ... 90

d) Vasiyet ... 90

4- Borçlar Hukuku ... 90

a) Mebî ... 90

b) Muhayyerlik ... 91

c) Faiz, sarf ve selem ... 92

d) Stokçuluk (İhtikâr) ... 93

(6)

5

f) Ariyet ... 94

g) Kira ... 95

B) Devlet Özel Hukuku ... 95

SONUÇ ... 96

(7)
(8)
(9)

8 ÖZET

Ġlk Dönem Bilginlerinden Abdullâh b. el-Mübârek‟in Hayatı ve Fıkhî GörüĢleri

Çalışmamız İlk Dönem Bilginlerinden Abdullâh b. el-Mübârek‟in Hayatı ve Fıkhî Görüşleri ile ilgilidir. Tebeü't-tâbiîn döneminin en ileri gelenlerinden olan Abdullah b. el-Mübârek İslâm‟ın Merv şehrinde yayılmasında büyük rol oynamıştır. İbnü‟l-Mübârek, hadis ilmi başta olmak üzere islamî ilimlerin değişik alanlarında söz sahibi olan bir hüviyete sahiptir. el-Kütübü‟s-sitte râvilerinden olan adalet, sıdk ve emânetle meşhur olup, tezkiyelerine ihtiyac duyulmayacak derecede şöhret sahibi olan hadisçiler arasında yer alır. Abdullah b. el-Mübârek pekçok hocalardan ders almış ve bildiklerini o bölgelere taşımıştır. Cihad için gittiği yolculuklarda bile ilim öğrenmekten ve öğretmekten hiç geri durmamıştır. Böyle bir şahsin hayatını ve fıkhî görüşlerini bilmek çok önemlidir. Hanefî mezhebinin kurucusu olan İmam-ı Azam Ebu Hanîfe ile görüşmüş ve kendisinden rivâyette bulunmuştur. İbnü‟l-Mübârek fıkhı ve fıkhî tefekkürü ondan öğrenmiştir. İmam-ı Azâm vefat edince, Medine‟de İmam Mâlik‟in yanında fıkha çalışmıştır. Böylelikle onun ictihad usulü, her iki yolun birleştirilmesinden meydana gelir. Abdullah b. el-Mübârek‟in hakkında ilmî etüdler yapan alimlerin geneli, O‟nu Hanafî mezhebine müntesip bir mutedil eserci olarak değerlendirir. Fakat bu müşterek kanaat onun usulde ve furuda Hanefî mezhebinin bütün ictihadlarını benimsediği anlamına gelmez. Çünkü O, Hanefî mezhebine uymayan görüşler de belirtmiştir. Abdullah b. el-Mübârek‟in araştırmamızda geçen, ictihad ve fetvalarından da anlaşıldığı gibi, O; bazen farklı görüşleri mukayese edip, tercihler yapmış, genelinde bu tercihlerde Hanefilerin ictihadlarına uygun düşmüştür. Bazen dört mezhebin hiçbirine uymayan müstakil ictihadî sonuçlara ulaşmıştır. Şahsına özgü ictihadlarında dikkati çeken en önemli şüphesiz, vardığı ilmî sonuçları, selefin görüşlerine dayanarak, kitap ve sünnete istinad etmesidir. Bu da Abdullah b. el-Mübârek‟in kendine özgü usulü olduğunu andırır.

(10)

9 SUMMARY

The Life and Legal Views of Abdullah bin al-Mubarak As An Early Muslim Scholar

This study is intended to investigate the life and legal views of Abdullah bin al-Mubarak, an early Muslim scholar. Being one of the leading personalities of the second Muslim generation, Abdullah bin Mubarak played an important role in the spread of Islam into the region of Marw. He is an authoritative scholar in Islamic sciences, particularly in the science of Hadith. He is one of the narrators of the Six Canonical Collections of Hadith (al-Kutub al-Sittah), famous for truthfulness and reliability to the extent that he does not need the justification by the critics of the narrators. He received knowledge from many scholars and conveyed his knowledge to Marw, his homeland. He never failed to learn and teach even during the military campaigns he joined. It is very important to know the biography and legal views of such personality. He met with Imam Azam Abu Hanifa, founder of the legal school of Hanafism, and narrated hadith from him. Ibn Mubarak studied Islamic law and legal theory with Abu Hanifa. Upon Abu Hanifa‟s death, he continued his legal studies with Imam Malik in Medina. Thus his legal thought consists of the combination of the Hanifi and Maliki legal traditions. Majority of the scholars who have studied Ibn Mubarak describe him as a moderate traditionist, affiliated to the Hanafi School. Yet this common perception does not mean that he adopts all the legal opinions of the Hanafi School in the principles and individual cases of Islamic law. For he sets forth some legal views that conflict with the mainstream Hanafi line. As understood from his legal opinions that we examined in this study, he compares different legal views, making some preferences that mostly converge with the Hanafi position. He also arrived at some independent opinions that disagree with all of the four Sunnite legal schools. The most noteworthy characteristic of his legal stand is that he builds his legal decisions and opinions on the Holy Qur‟an, the Prophetic Tradition as well as on the views of the early Muslims. This suggests that Ibn Mubarak does have a peculiar legal theory.

Key Words: Islamic law, Ibn Mubarak, the Hanafi School, the Maliki School

Faizullo Abdukhalikov

(11)

10 ÖNSÖZ

Fıkhın olgunlaşma sürecinde ilk dönem alimlerinin rolü büyüktür. Onlar İslam dinine ait tüm bilgileri bir önceki nesilden dikkatle almış, geliştirmiş ve sonraki nesillere aktarmışlardır. Böylece Rasûlullâh (S.A.V.), ashap ve tabiînden gelen tüm bilgilerin sağlam bir şekilde nesle intikalini sağlayarak İslam‟a ait bilgilerin yazılı hale getirilmesinde büyük rol oynamışlardır.

Hicrî ikinci asır, fıkıh ilminin oluşumu bakımından çok önemlidir. Müctehid imamların büyük bir kısmı bu çağda yaşamış, fıkıh ilminin bütün meseleleriyle ilgili ictihadlar yazılı halde tespit edilmeye başlanmıştı. Bu dönemin önde gelen isimlerinden birisi de Abdullah b. el-Mübârek‟tir. O, ilim tahsili için uzun yolculuklar yapmıştır, cihad müsebetiyle gittiği yerlerde de hadis ve ilim öğretimiyle meşgul olmuştur.

Tebeü't-tâbiîn döneminin en ileri gelenlerinden olan Abdullah b. el-Mübârek „„şark ve garp ehlinin ve ikisi arasında kalan ülkelerin âlimi‟‟ (Nevevî,

Tehzîbü‟l-esmâ, I, 285) olarak nitelendirmiştir. Abdullah b. el-Mübârek‟in ilme ne kadar önem

verdiğini şu ifadesinden anlıyoruz: „„Eğer nafile namaz kılmanın, hadis öğreniminden daha faziletli olduğunu bilseydim, hadis rivayet edip ilim öğrenmekle meşgul olmazdım‟‟der. (Nevevî, Tehzibü‟l-esmâ, I, 285) İbnü‟l-Mübârek‟in hayatını ve fikhî görüşlerini bilmek, bize fıkhın nasıl geliştiği, sahabe döneminden gelen rivayetlerin, bilgilerin ilk nesiller tarafından nasıl yorumlandığı, mezheplerin nasıl oluştuğu ve mezheplerin oluşumundan önceki fıkıh düşünce pratiği konularında bilgi verecektir. Böylece rivayetlere/ ictihadlara bağlı olarak fıkhın genişliği, çok yönlülüğü, imkanları daha iyi anlaşılacaktır.

Çalışma bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte konunun önemi, amacı, kaynakları, yöntemi ve İbnü‟l-Mübârek‟in yaşadığı dönemin siyâsi ve İlmî durumu hakkında bilgi verilecektir. Birinci bölümde, Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatı ve fıkıh ilminde yeri tespit edilmeye çalışılacak, ikinci bölümde, İbnü‟l-Mübârek‟in ibadetler alanındaki görüşleri; üçüncü bölümde, ise hukuk alanındaki görüşleri incelecektir.

Bu çalışmanın hazırlanmasında baştan itibaren, bana yol gösteren, yardımlarını esirgemeyen hocalarıma ve arkadaşlarıma, özellikle danışman hocam Prof. Dr. Halit ÇALIŞ‟a teşekkür ederim. Başarı ancak Yüce Allah‟ın takdîr ve inayetiyledir.

Faizullo Abdukhalikov Konya-2011

(12)

11 KISALTMALAR (as.) : (aleyhi‟s-selâm) b. : İbn, bin bkz. : bakınız c. : cilt

DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1988 → h. : Hicrî hk. : hakkında Hz. : Hazreti krş. : karşılaştırınız ktp. : Kütüphanesi md. : maddesi Mv.F. : el-Mevsûatü‟l-fıkhiyye, Kuveyt 1404/1983 → nşr. : neşreden v. : vefat tarihi s. : sayfa sy. : sayı thk. : tahkik eden trc. : tercüme eden ts. : tarihsiz

ty. : yayım tarihi yok yy. : yayım yeri yok

(13)

12 GĠRĠġ

I- Konunun Önemi, Amacı, Sınırları ve Kaynakları

Tebeü't-tâbiînin ileri gelenlerinden olan Abdullah b. el-Mübârek, o dönemde İbraim b. Edhem, Davud et-Tâî, Süfyân es-Sevrî, Ebû Hanîfe, Mâlik, ve Evzaî gibi fakihlerle aynı meclislerde bulunmuş ve aynı zamanda onlardan ders almış ve kendilerinden istifade etmiştir.

Abdullah b. el-Mübârek, hadis ve fıkıh ilimlerinde ileri seviye kesbetmiş bir alimdir. İbrahim b. Şemmâs onu insanların en fakihi olarak niteler. Ahmed b. Hanbel de, o devirde ilme ondan daha meraklı ve hadis sahasında ondan daha büyük bir alimin bulunmadığını söylemiştir.

O döneme kadar, henüz fıkıh ilmi sistematik hale gelmemişti. Bunun yanında günümüze kadar varlığını sürdüren mezheplerin dışında başka mezheplerin her birinin farklı ictihad sistem ve usûlleri, bunlarla varılmış reyleri, çeşitli bölgelere yayılmış tâbileri vardı. Abdullah b. el-Mübârek Horasan bölgesinde fıkhi meselelere çözüm üreten tek alimdi. O‟nun hayatı ve fıkhı görüşlerini ele almakla İslam hukuku tarihine az da olsa katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz.

Abdullah b. el-Mübârek‟in fıkhî görüşleri birçok kitabın değişik yerlerinde geçmekle beraber onun fıkhî revayetlerinin bulunduğu müstakil bir eser bildiğimiz kadarıyla yoktur. Bu çalışmayla Abdullah b. el-Mübârek‟in fıkıh ilmindeki ictihadlarını toplamak süretiyle İbnü‟l-Mübârek‟in fıkıh yönüne değinmek, onun görüşlerini araştırmacıların hizmetine takdim etmek süretiyle fıkıh ilminin tarihi gelişimine bir katkıda bulunmak amaçlanmıştır.

Biz de, bu konunun önemini ve zaruretini dikkate alarak, “İlk dönem bilginlerinden Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatı ve fıkhî görüşleri‟‟ adlı birinci bölümünde Abdullah b. el-Mübârek‟in yaşadığı dönümün özelliklerini ve hayatını ele almaya çalıştık. Bu konuyu araştırırken tabakat ve rical kitaplarını kullandık. Bunlardan bazıları şunlardır; başta İbn Sa‟d‟ın (v. 230/844), et-Tabakâtü‟l-Kübrâ‟sı, Halîfe b. Hâyyat‟ın (v. 240/855) Tabakâtü‟r-ruvât ve‟târîh‟ı, Ebû Nu‟aym‟ın (v.430/1038), Hilyetü‟L-Evliya‟sı, Hatîb el-Bağdâdî‟nin (v. 463/1071), Târihu

(14)

13

Bağdâd‟ı, Hamevî‟nin (v. 626/1229), Mu‟cemü‟l-Büldân‟ı, İbn Hallikân‟nın (v.

681/1282), Vefâyâtü‟l A‟yân‟ı, İbn Hacer‟in (v. 852/1449), Tehzîbu‟t-Tehzîb‟i. Çalışmamızın ikinci bölümünde Abdullah b. Mübârek‟in İslam Hukukuna ait görüşlerini derlemeye gayret ettik.

Araştırmamız esnasında İbnü‟l-Mübârek‟in bazı konularda görüş bilirtmediğini ancak o konu ile ilgili hadis rivayet ettiğini gördük. Bu rivayetleri onun görüş belirtmediği konulardaki görüşü kabul ettik.

Abdullah b. el-Mübârek‟in fıkhî görüşlerini derlemek için hem onun görüşlerini içeren hem de en erken döneme ait olan eserleri kullanmaya çalıştık. Bilindiği gibi müctehidlerin herhangi bir konuda rivayette bulunmaları o konuda müçtehidin rivayet ettiği şekilde düşündüğü veya amel ettiği anlamına gelmez. Bazen müctehid bir konuda kendi rivayet ettiği hadisle herhangi bir sebebten dolayı amel etmeyebilir. Bu yüzden Abdullah b. el-Mübârek‟in görüşlerini hem hadis kitaplarından hem de mukayeseli fıkıh kitaplarından derlemeye çalıştık. Bu kitaplardan bazıları şunlardır; İmam Mâlik‟in (v. 179/795) el-Muvatta‟ı, Tirmizî‟nin (v. 279/892), es-Sünen‟i, İbnû‟l-Münzir‟in (v. 318/930), el-Evsat‟ı, Cessâs‟ın (v. 370/980) Ahkâmu‟l-Kur‟ân‟ı, Serahsî‟nin (v.483/1090) el-Mebsût‟u, İbnü‟l-Arabî Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah b. Muhammed el-Meâfiri‟nin (v. 543/1148)

Ârizatü‟l-ahvezî‟i, Kâsânî‟nin (v. 587/1191) Bedâiu‟s-Sanâi‟i, İbn Kudâme‟nin (v.

620/1223) el-Muğnî‟i, İbn Abidîn‟nin (v. 1252/1836) Reddü‟l-Muhtar‟ı. Bütün bu eserlerden fıkıhla ilgili görüşlerini tespit ederek, elimizden geldiğince ele almaya çalıştık.

Mukayeseli fıkıh kitapları, mezheplere, müctehidlere ait görüşleri bulabileceğimiz kitaplardır. Bu tür kitaplar fıkıh konularını takip ederek her konu hakkında müctehidlerin görüşlerini ve delillerini zikrederler. Her zaman olmasa bile genelde fıkhî görüşler arasında mukayese yaparak görüşlerin dayandığı delilleri, delillerin sıhhatini, müctehidlerin hükme varmada kullandıkları yöntemi zikrederler.

Abdullah b. el-Mübârek‟in fıkhî görüşlerini derlemeye çalıştığımız bu bölüm kendi içerisinde üç kısma ayrılmaktadır.

I. İbadet alanındaki görüşler II. Kamu alanındaki görüşler III. Özel hukuk alanındaki görüşler

(15)

14

İbnü‟l-Mübârek‟in fıkhî görüşlerini sıralarken klasik fıkıh konuları sırasına göre değil, modern hukuk sistemindeki tasnif sırasına göre sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Bilindiği gibi İslâm Hukukunda yer alan ve onu diğer hukuk sistemlerinden ayıran „„ibadet‟‟ konusunun modern hukukta bir karşılığı yoktur. Bu yüzden ibadet bölümü ayrı bir başlık olarak yazılmıştır.

Çalışmamız esnasında olabildiğince tekrardan kaçındık. Abdullah b. el-Mübârek‟in sadece fıkha dair görüşlerini toplama amacında olan bu çalışma için değişik ve en eski hilâfiyât literatürü esas aldık. Farklı kitaplarda aynı görüşlerle sık sık karşılaşmak, İbnü‟l-Mübârek‟e ait hemen hemen tüm fıkhî görüşleri önemli ölçüde derlediğimiz kanaatine ulaşmamızı sağladı.

II- Abdullah b. el-Mübârek Ġle Ġlgili ÇalıĢmalar

1. Abdullah b. el-Mübârek ile ilgili çalışmalara özet bir şekilde yer vermeyi uygun bulduk ve bunları kısaca sıralayacağız.

Abdülmecîd el-Muhtesib, Abdullah b. el-Mübârek el-Mervezî, Amman 1392/1972.

Bu kitabın birinci bölümünde Abdullah b. Mübârek‟in ilmi kişiliğini ve Ebû Hanife, İmam Malik ile olan alakasından bahseder.

İkinci bölümünde İbnü‟l-Mübârek‟in hadis yönünü ele alır ve hadislerin sınıflandırılmasındaki izlediği yöntemi anlatır.

Üçüncü bölümde Abdullah b. el-Mübârek‟in zühd anlayışı üzerinde durulur. Dördüncü bölümde İbnü‟l-Mübârek‟in şâirliğini ele alır. Çeşitli münasebetle yazdığı şiirlerini sıralar.1

2. Muhammed Osman Cemâl, ' Abdullah b. Mübârek el-lmâmul-kudve, Dımaşk 1407/1987.

Bu kitap İbnü‟l-Mübârek‟in örnek kişiliğinden bahseder. Hayatı ile ilgili bilgi vermeye çalışır. Savaş meydanında yılmadan düşmana karşı savaştığını ele alır. Aynı zamanda geçimini ticaret yaparak karşıladığını ve kazandığını infak ettiğini anlatır.

Hz. Peygamber, ashap ve tabiînin ibadet, ihlas, tevekkül, doğruluk, tevazu, kanaat gibi ahlâkî konulara dair sözlerini ihtiva eden eser, Habîbürrahman el-A'zamî tarafından neşredilmiştir

(16)

15

3. Mustafa Fayda, “Kitâbul-Cihâd”, AÜİFD, XXI/421 (1976) Bu makale Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra cihadin ehemmiyetinden bahseder. Cihad hakkında bir çok çalışma yapıldığını anlatır. Abdullah b. el-Mübârek‟in Kitâbu‟l-Cihâd adlı eserinin bu alanda, müstakil olarak kaleme alınmış ilk eser olması bakımından büyük bir önemi vardır. Bu eseri ilk defa Nezih Hammâd tarafından yayımlanmıştır. Araştırmacı yirmi dört sayfalık bir „„Mukaddime‟‟ ile kitabın değerini ortaya koymuştur.

4. Mücâhid Mustafa Behçet. “Şi'rü'l-imâm el-Mücâhid „Abdullah b.

Mübârek”, Mecelletü Ma'hedi'i-mahtûtâti'l-Arabiyye, XXVII, Kuveyt 1983. J. Robson. “İbn al-Mubârak” (Fr), III, 903.2

5. Raşit Küçük Abdullâh İbnu‟l-Mübârek ve Hadîs İlmindeki Yeri Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 3. İstanbul 1985.

Bu çalışmada Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatı ile ilgili bilgiler sunduktan sonra öğrenimi ve hocalarından bahseder. Birçok râvîlerden hadis aldığını ve bunları öğrencilerine aktardığına değinir. Böylece hadis ilmindeki yerini tespit etmeye çalışır. Araştırmamızın neticesinde Abdullah b. el-Mübârek‟in fıkhi görüşleri ile ilgili çalışmaların yapılmadığını gördük. Bu çalışmaların arasında onun fıkhî yönünü esas alan bir esere rastlamadık. Bu manada tezimizin ihmal edilmiş bir noktayı dolduracağını umuyoruz.

(17)

16

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ABDULLAH b. el-MÜBAREK‟ĠN HAYATI VE ĠLMÎ KĠġĠLĠĞĠ Araştırmamızın ilk bölümünde, Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatı ve ilmî kişiliğini ortaya koymaya çalışılacak. Bunun için de müellifin hayatı ve eserlerinin yanı sıra, hocaları ve öğrencilerinin de kısaca tanıtımı yapılacaktır.

I- Abdullah b. el-Mübârek‟inYaĢadığı Dönemin Siyasi ve Ġlmî Durumu Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatından söz etmeden önce onun yaşadığı dönemi kısaca ele almak faydalı olacaktır. Öncelikle o dönemde meydana gelen siyasî olaylar üzerinde durulacak; daha sonra devrin ilmî durumunave o dönemde katedilen gelişmeye temas edilecektir. Böylece Abdullah b. el-Mübârek‟in içinde yaşadığı dönemin siyasî ve ilmî açıdan özelliklerini öğrenilmiş olacaktır.

A) Siyasî Durum

Abdullah b. el-Mübârek, Emevi Halifesi Hişam b. Abdulmelik döneminde h. 118/736 senesinde doğmuştur. Abbasi Halifesi Harun Reşid zamanında h. 181/797 senesine kadar yaşadı. O dönemde Emevi devletinin çöküşü başlayıp Abbasi devletinin yükselişi başlamıştı. Hişam, yaklaşık yirmi yıllık bir idareden sonra, daha elli kusur yaşlarında iken, yukarı Fırat kenarındaki Rakka yakınlarında, Rusefa'daki (Suriye) sarayında, 125/743 yılı Rebîulâhir ayında öldü.3

Onun ölümüyle, Emevilerin altın çağı sona ermekle kalmadı, hızlı bir düşüş de başladı. O zamana kadar İslam Devleti kara üzerindeki en son sınırlarına gelmişti. Akdeniz'de de, Kıbrıs, Rodos, Girit v.s. gibi adaların kontrolünü zaman zaman veya uzun süreli olarak ellerinde tutan Müslümanlar, yenilmez bir güç olmuşlardı.4

Emevi hanedanlığının kalan yedi yılı içerisinde ard arda dört halife tahta çıktı ve sadece bunların sonuncusu olan II. Mervan (h. 744-750) vazifelerine gerçek bir bağlılık gösterdi. Yorulmak nedir bilmeyen Mervan'a, Himar Mervan lakabı takıldı. Halifeliğinden önceki 12 yıl boyunca kuvvetli Hazarlar ordusuna karşı giriştiği sa-vaşta, mükemmel bir asker olduğunu ispatlamıştı. Fakat Hişam'ın ölümü ile

3 Halîfe b. Hayyât, Tarîh, s. 282; Taberî, Târîh,VIII, 72.

4 İbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, IX, 354; Atçeken, Devlet Geleneği Açısından Hişam b. Abdülmelik,

(18)

17

Mervan'ın tahta çıkışı arasındaki dönem, Emevi hanedanlığı içerisinde şiddetli iktidar kavgalarına sahne olmuştu. Ayrıca, devletin başında, müsrifçe alışkanlıkları ve zevk düşkünlükleriyle, çöküşü hızlandıran yeteneği yetersiz olan üç lider -II. el-Velid, III. Yezid ve İbrahim- geçmişti. Öyle müthiş bir siyasi çürüme başlamıştı ki, bir siyasetçiden çok, asker olan Mervan, bu akışı durduramadı.5

Ebu Abbas, yeni hanedanlığın ilk halifesi (h. 750-754) ilan edilmiş ve hak ettiği es-Seffah (“kan dökücü”) unvanını almıştır. Bu hanedanlık, İslam'daki en uzun ömürlü hanedanlık olmuştur. (750-1258)6

Ebu Abbas ve kardeşi el-Mansur'un (h. 754-775) iktidarlarının büyük bir bölümü, memnun edilemeyen çeşitli gurupların yaptığı ayaklanmalar dizisini bastırmakla geçti. Bu ayaklanmaların bir kısmının arkasında, Emevi idaresinin son dönemlerinde büyüyen, özellikle İran kökenli, Arap olmayan Müslümanlar arasındaki genel tatminsizlik hisleri yatıyordu. Bu insanların çoğu, iktidarı ele geçirmek için yürütülen Abbasi hareketini desteklemişlerdi, fakat elde edilen başarının beklentilerini karşılamaktan uzak olduğunu görerek, sükûtu hayale uğramışlardı.7

es-Seffah, otuz dört yaşında iken, çiçek hastalığından öldü. Kendisinin, devrilen Emevi hanedanlığının ölülerine reva gördüğü, intikam çılgınlığının misillenmesinden korkulduğu için, gömüldüğü yer gizli tutuldu. Türbesinin yapılması ise, çok sonraları, halife el-Muntasır (h. 847-61) zamanına rastlar.8

es-Seffah, ölmeden evvel üvey ağabeyi Ebu Cefer'i veliaht, Ebu Cafer olmazsa (ölürse), yeğeni İsa b. Musa'yı alternatif veliaht olarak belirlemişti. es-Seffah öl-düğünde, Ebu Cafer Mekke'de hacdaydı ve o olmayınca, İsa, Küfe‟de onun halifeliğini ilan etti. Bir Berberi köle kızdan doğan Ebu Cafer, halifeliği devraldı9

ve Muzaffer (Allah'ın ihsanı olarak) el-Mansur unvanını aldı (754). İsyan, Abbasilere sadakati ile bilinen Ebu Müslim'in yardımıyla bastırıldı. Abdullah, Basra valisi olan kardeşinin yanına kaçarak saklandı, fakat kısa bir süre sonra öldürüldü.10

5 Yakûbî, Târîh, II, 331; Sarıçam, Emevîler, s. 90-95.

6 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, III, 48-49; Algül, İslâm Tarihi, III, 231. 7

Algül, age., III, 233-236.

8 Yıldız, age., III, 48-49.

9 İbn Kesîr, age., X, 108; Sırma, Abbasiler Dönemi, s. 17.

(19)

18

Abbasi ihtilalinin planlanmasının ve yürütülmesinin bizzat mimarlığını yapan Ebu Müslim, çok güçlenmesinden ve muhtemel bir rakip olmasından korkularak, el-Mansur tarafından haince öldürüldü. Ebu Müslim, Abbasileri iktidara getiren ve onları destekleyen Horasan ordusu üzerinde, karşı konulamaz bir otoriteye ve İran'da sınırsız bir iktidara sahipti.11

Halife el-Mansur, 6 Zilhicce 158/8 Ekim 775 yılında Bi‟r-i Meymun‟da vefat etti. El-Mansur'un 21 yıllık uzun iktidarı, imparatorluğun yönetilmesi konusunda pek çok temel değişikliğe sebep oldu. Daha sonra Hanefiler tarafından bazı ıslahatlar yapılarak, takip edilen temel idari prensipleri koyduğu için, kendisi daha sonraları, Abbasi hanedanlığının gerçek kurucusu sayıldı.12

Halife el-Mansur'dan sonra vazifeyi Yemenli bir Arap prensesinden doğan 33 yaşındaki oğlu el-Mehdi (h. 775-85) devraldı.

Araplar o zamana kadarki hâkim pozisyonlarını kaybetmişler; liderlik artık İranlılara ve Türklere geçmişti. Yeni halifelik, Mevalinin, özellikle hem siyasi hem kültürel hayatta önemi devamlı artan bir rol oynayan İranlıların desteğine dayanıyordu. Çoğu Abbasi ailesinin kendi azatlılarından olan bu yeni emin insanlar sınıfına, yerel ve merkezi idarelerin her safhasında güven ve sorumluluk isteyen makamlar verildi. Zamanla ileri sürülen bazı fikirlere göre bunlar, eski efendileri olan hâkimlere, şiddetle ihtiyaç duydukları güvenlik duygusunu sağlayan bir sadakat ve hizmet içinde bulunmakla yükümlüydüler. Türklerin saray muhafızlığı gibi kilit yerlere getirilmesi, bunların bu görevlerinde iken saray entrikalarında ve hamilerine karşı girişilen suikastlarda aktif olarak rol almalarına imkan sağladığından, ölümcül hatalar oldu. Bunlar, daha sonra o kadar güçlendiler ki, halifeliğin siyasi otoritesini ellerine aldılar. Abbasi siyaset ve idaresinde Arapların ne kadar önemsiz bir hale geldikleri, eskiden beri olduğu gibi, devam edegelen Arap kabile savaşlarından dönemin tarihçilerinin nadiren bahsetmelerinden anlaşılabilir. Abbasilerden önceki dönemlerde, Arapların idari mekanizmada, orduda ve vilayetlerde üst makamları

11 Ayrıntılı bilgi için bkz: Taberî, age., VII, 479-495; İbnu‟l-Esîr, el-Kâmil fi‟t-târîh, V, 468; İbn Kesîr, age., X, 111-117.

(20)

19

ellerinde tutmalarından dolayı bu çatışmalar, ne zaman ortaya çıksa, siyasi sahada önemli yankılar doğuruyordu.13

(El-Mansur'un Huzur Şehri olarak adlandırdığı) Bağdat‟ın kuruluşu, Ortaçağdaki İslam Medeniyetinin tam olarak kemale ermesini sağladı.14

Helenistik, Hıristiyan, Yahudi, Zerdüşt ve Hindu fikirler burada kısmen de ikiz şehirler olan Basra ve Küfe‟de- karışarak; edebiyat, ilahiyat, felsefe ve tabii ilimlerin gelişmelerini sağladı.15

Emeviler döneminde Medine ve Küfe‟de başlayan İslam Fıkhı alanındaki yoğun entelektüel faaliyet birkaç on yıl daha buralarda devam etti ve sonra bunlar da yükselmekte olan anakent Bağdat'a taşındı. Aslında Bağdat, ilk Arap fatihlerinin çölden getirdikleri hayat tarzının tamamıyla başka yaşam şeklini temsil ediyordu.16

Bermekî vezir ailesi, Mansûr devrinden itibaren uzun müddet iktidarını devam ettirdi. Bu sefer de Bermekîler devlet içinde halife kadar kudret sahibi olmuşlardı. 803 yılında Hârûnürreşîd bir bahane ile Bermekî ailesini bertaraf etti.17

778'de, Toroslardaki yenilginin intikamını almaya ve savaştaki üstünlüklerini tekrar kazanmaya kararlı, 95 bin kişilik muazzam bir İslam ordusu hazırladı. Halife el-Mehdi, bu ordunun komutasını daha sonra halife olacak olan Harun'a verdi. Harun, Bizanslıları Anadolu'dan, Konstantiniyye'nin karşısına Bosfor'a (İstanbul Boğazı) kadar takip etti.18

B) Ġlmî Durum

Abdullah b. el-Mübârek hem Emeviler hem Abbasîler döneminde yaşamasından dolayı iki devlette ilmi durum hangi aşamada olduğunu kısaca değinmeye çalışacağız.

İbnü‟l-Mübârek‟in yaşadığı dönem ilmî faaliyetlerin hızla arttığı bir dönemdi. Fıkıh, Hadis, edebiyat, ilimlerinde büyük gelişmeler yaşanmıştı.

İlim ve Kültür Hayatı: Emevîler zamanında, Hz. Peygamber ile başlayan ve mescidlerde merkezîleşen eğitim ve öğretim faaliyetinin iyice yoğunlaştığı görülmektedir. Büyük camiler, dinî ilimlerin öğretimi için kurulan ders halkalarında

13Yıldız, age., III, 337-357.

14 Bağdadî, Tarihu‟l-Bağdat, I, 66-68; Hakkı, age., III, 365-368; Hüseyin Algül, age., III, 246; Sırma, age., s. 30.

15

Yıldız, age., III, 453-455; Algül, age., III, 382.

16 Yıldız, age., III, 453-455; Algül, age., III, 382 17 Yetkin, „„Abbasiler‟‟, DİA, I, 34.

(21)

20

bir araya gelen talebelerle dolup taşardı. Mescidlerin yanında âlimlerin evleri ve saray da önemli birer ilim müessesesi hüviyetini kazanmıştı. Aynı dönemde okuma yazma öğretilen ve "küt-tâb" adı verilen ilk mekteplerin sayısı da artmıştı. Bu mekteplerde okuma yazmanın yanında temel dinî bilgiler, lügat, nahiv ve aruz ilimleri okutuluyordu. Buralarda yetişenler kabiliyetlerine göre mescidlerde kurulan ders halkalarına devam ediyorlardı. Ayrıca kaynaklarda verilen bilgilerden mescidlerde de okuma yazma öğretildiği anlaşılmaktadır. Emeviler zamanında da dinî konulardaki ilmî faaliyetler esasta Kur'an ve hadisler etrafında sürdürülmüştür. Âlim sahâbîlerin birbirine hadis nakletmesi, ayrıca bazılarının hadisleri kendilerine ait sayfalara kaydetmesi şeklinde başlayan bu ilmî faaliyet, tek bir konuya dair hadislerin bir araya toplanması ile devam etmiş, bu gruplandırma sonucunda zamanla müstakil dinî ilimler teşekkül etmiştir.19

Dört halife devri fıkıh ilminin gelişimi açısından hazırlayıcı, genç sahâbîlerle tabiînin yaşadığı Emevîler devri ise ayrı bir ilim dalı halinde kurulmaya başladığı dönem olarak kabul edilir. Hz. Peygamber ve dört halife tarafından İslâm'ı tebliğ edip öğretmek, dinî problemleri çözmek, idarî, adlî ve malî teşkilâtlanmayı sağlamak gibi görevlerle muhtelif bölgelere gönderilen sahâbîlerle fetihler sonucu çeşitli şehirlere yerleşen fakih sahâbîler Kur'an ve Sünnet'e dayalı dinî bilginin ortaya konmasında, re'y ve ictihad faaliyetlerinin gelişmesinde önemli rol üstlenmişlerdir. Tabiîn nesli özellikle Küfe, Basra, Medine, Mekke, Dı-maşk gibi belli merkezlerde sahâbîlerin etrafında geniş ilim halkaları oluşturmuş, onlardan aldıkları bilgileri sonraki nesillere geliştirerek aktarmışlardır. 20

Abdullah b. Mübârek‟in hayatının büyük bir kısmı Abbasîler döneminde geçmiştir. Abbasiler döneminde camiler, ilmin gelişmesinde büyük bir rol üstlenmiştir. Camilerin dışında yüksek öğretim alanında ilk meşhur müessese Halife Me‟mûn (813-833) tarafından Bagdat‟ta yapılan Beytülhikme‟dir. Hizânetülhikme ve hizânetülkütüb denilen kütüphaneler de birer eğitim müessesesi olarak kabul edilebilir. Abbasiler devrinin ilk zamanları İslam kültür ve medeniyetine damgasını vuran çok önemli çağdır.21

19 Yiğit, Emevîler, DİA, XI/ 104. 20 Yiğit, Emevîler, DİA, XI/ 105. 21 Şerare, Abbâsîler, I/ 40.

(22)

21

1. İlim merkezleri

Emevîler‟in zamanlarında ders meclislerine genellikle genç sahâbîlerdi. Tabiîn tabakasına mensup Emevîler devri âlimlerinin ilk nesli onların derslerine yetişti. İlmî çalışmalar zamanla Medine, Mekke, Kûfe, Basra şehirlerinde yoğunluk kazandı. Abbasîler döneminde ilmî merkez ise Bağdat‟tı.22

Medine‟de Emevîler döneminde İslâm dünyasındaki kültürel değişimin bir sonucu olarak önemli gelişmeler olmuştur. Abbasîler döneminin ikinci yarısından itibaren Medîne‟de inşa edilmeye başlanan medreselerin sayısı Zengîler ve Eyyûbîler zamanında hızla çoğaldı. Eyyûbiler devrinde dört sünnî mezhebe göre yapan ve zengin bir kütüphaneye sahip olan Şihâbiyye Medresesi Medine‟nin önemli eğitim merkezi idi.23

Mekke‟de ilim hayatının canlı kalmasında Mescid-i Harâm‟da kurulan ilim halkaları, küttâblar, şehre yerleşen âlimler, ribâtlar, medreseler büyük rol oynamıştır. Mekke‟da 579‟da Hanefî mezhebine göre eğitim yapan Zencîliye, İkbâl b. Abdullah eş-Şerâbî de 641‟de çok sayıda kitaplar vakfederek Şerâbiyye Medresesini kurmuşlardır. Arap mûsiki tarihinde önemli yeri olan Mekke halkının gelenekleri fetihlerden sonra karşılaşılan kültürlerle yeni bir sentez ortaya çıkarmıştır.24

Kûfe İslâm beldeleri arasında ilim, siyaset ve savaş merkezlerinin en büyüklerinden idi. Hz. Ali halife olunca Kûfeyi hilâfet merkezi yaptı.25

Nahiv ilmi, Kûfe ve Basra şehirlerinde doğmuştur. Aynı zamanda Fıkıh ve Kelam ilimleri de bu şehirlerde meydana gelmiştir. Nahivciler ve lügatçılar medresesi ilk burada kurulmuştur.26

Basra ilk kurulduğunda, şehirden çok köye benzemişti. Evler önce kamıştan yapılmış, daha sonra kamışın ateşe karşı çok hassas olduğunu bilince evleri kerpiçten yapmışlar.27

Basra‟nın ilim hayatında büyük bir yeri vardır. Basra ve Kûfe‟de değişik lehçeleri olan Arap kabileleri ve farısça konuşan mevâli sanatkârlar birlikte oturuyorlardı. Bu yüzden dilin korunması için Ebu‟l-Esved ed-Düelî, nahiv ilmi ile

22 Yiğit, Emevîler, DİA, XI, 97.

23 Küçükbaşçı, Medine, DİA, XXVIII, 310. 24

Küşüçbaşçı, Mekke, DİA, XXVIII, 562.

25 Hasan, Siyâsi Dînî kütürel İslâm Tarihi, II, 235. 26 İbnu‟n-Nedîm, Fihrst, 60.

(23)

22

ilk meşgul olan zâttır. Kûfe ve Basra âlimleri birbirlerinden etkilenmiştir. Bunları ayırmak için ehlu‟l-mantık ve ehlu‟l-kıyas diye isimlendirmişlerdir.28

Bağdat Abbasîler döneminde inşa edilmiştir. Bağdat‟ın Abbasîler döneminde büyük önemi vardır. Bu dönemde yedi kirâat bu zamanda ortaya çıkmıştır. Kuran tefsiri hakkında en güzel metod Abbasiler devrinde ortaya çıkmıştır. Kitabu Meâni‟l-Kuran sahibi Ferra bu dönemde dört ciltlik tefsir yazmıştır.29 Bu dönemde iki medrese ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri ehl-i hadis medresesi ve ehl-i reydi. Ehl-i Hadisin başında İmam Mâlik vardı. Ehl-i rey başında İmam Ebû Hanîfe bulunuyordu.30

2. Başlıca simalar / Müctehidler

a. Ebû Hanîfe (v. 80/150)

En-Nu‟man b. Sâbit b. Zûtâ, dedesi Zûtâ İran‟dan köle olarak Irak‟a getirilmiştir ve sahibi onu âzâd etmiştir. Babası Sâbit ise hür ve müslüman olarak doğmuş, küçüklüğünde Hz. Ali‟yi görmüş ve onun, gerek kendisi ve gerekse nesli için hayırlı duâlarına mazhar olmuştur. Ebû Hanife, büyük tâbiûn ulemâsı ile görüşmüş ve onlardan ilim almıştır. Bu bakımdan kendisi üçüncü nesle (tebe‟u‟t-tâbiîn nesline) mensuptur. Ebû Hanife önceleri ticaret yapmıştı. Sonra kendini tamamen ilme vererek ticareti ortaklık süretiyle sürdürmüş. Son Emevî halîfeleri ile Abbasîlerden Mansûr ona baş kadılığı teklif ettiler, O, ısrarla bunu kabul etmedi. Kendilerine karşı gelmesinden dolayı Ebû Hanife‟yi hapsetti. (v.150/767) yılında Bağdat‟ta hapishanede Hakk‟ın rahmetine kavuştu.31

b. Mâlik b. Enes (v.93/179)

Aslı Yemen‟li, büyük dedesi sahâbî Ebû-Âmir, dedesi tâbiûn ulemâsından, amcası da sayılı âlimlerden, kendisi üçüncü nesilden (tebe‟u‟t-tâbiînden), başta hadîs olmak üzere fıkıh, tefsir dallarında âlim, Medîne ve mâlikî mezhebinin imamıdır. Emevîlerden itibaren icad edilen baskı ile bey‟at alma ve bunu yaparken de baskı altında kişilere şart ettirme, bid‟atına karşı çıkmış, zulmü önlemek için de „„baskı

28

İbnu‟n-Nedîm, Fihrst, 61.

29 İbnu‟n-Nedîm, age., 154 30 Hasan, İbrahim, age., II, 235. 31 İbnu‟n-Nedîm, age., 285.

(24)

23

altında yapılan bu yeminin hükmü olmadığına‟‟ fetvâ vermişti. Bunun için kendisine işkence edildi ve kırbaçlandı.32

c. İbn Ebî Leylâ (v. 148/765)

Muhammed b. Abdurrahman Kûfeli, müstakil müctehid, Emevî ve Abbasîler zamanında otuz üç yıl Kûfe kadılığı yaptı, hadîste zayıf olduğu söylenmiştir, Fakat fıkıhta imam olduğu kesindir. İctihadında re‟y metodu hâkimdir. Mezhebi uzun zaman yaşamıştır. Görüşlerine ihtilâf kitaplarında temas edilmiştir.33

d. Evzâî (v.157/774)

Ebû Amr Abdurrahman b. Muhammed; Dimaşk‟ta doğdu. Atâ b. Ebî Rabah ve Zühri gibi muhaddislerden hadîs öğrendi, kendisinden de birçok hadîs bilgini rivayette bulundu. Hayatının sonuna doğru Beyrut‟a geldi ve burada vefat etti.34

Evzâî ehl-i hadîs sınıfına dahildir. Kıyası sevmez, kuran ve sünnet dışında hiçbir şeyi tercih etmez. Endülüs‟te Hişâm b. Abdurrahman zamanına kadar Evzâî mezhebi yaşamış, sonra yerini Mâlikî mezhebine terketmiştir.35

e. Ebû Abdillah Süfyân b. Saîd es-Sevrî (v. 161/778)

Kûfelidir, büyük ve müstakil bir müctehiddir, ancak mezhebi uzun müddet yaşamamıştır. İctihadları ihtilâf kitaplarında, Ahkâmu‟l-Kuran, sünen şerhlerinde zikredilmektedir. Kadılık vazifesini kabul etmediği için halifenin gadabına uğramış ve kalan ömrünü gizlenerek geçirmiştir. Küfe‟de konularına göre sıralanmış ilk hadis kitabı ona aittir. Hadisçiler okuluna mensuptur.36

f. Ebu‟l-Hâris el-Leys b. Sa‟d (v. 175/791)

Mısırlı bir Âlimdir, İmam Mâlik kenisinden çok istifade etmiştir. Fazîletli ve hayır sever bir zât olduğu söylenmiştir. Yıllık geliri binlerce altın olduğu halde çok dağıttığı için zekât ile mükellef olmamıştır.37

İmam Mâlik ile yazışmalar ve münâzaraları olmuş, onun „„Medînelilerin tatbikatlarına karşı bazı hadîsleri terk etmesini‟‟ tenkîd etmiştir.38

g. Süfyân b. Uyeyne b. Meynûn (v. 198/814)

32 Uyan, İslâm Meşhurları Ansiklopedisi, II, 1156.

33 Keskioğlu, Osman, Fıkıh Tarihi ve İslâm Hukuku, s. 141. 34 Karaman, İslam Hukuku Tarihi, s. 172.

35

Uyan, Abdüllâtif, age., II, 753.

36 Uyan, Abdüllâtif, age., III, 1839. 37 İbn Hallikân, Vefeyât, I, 438.

(25)

24

Kûfe‟de doğdu, sonradan Mekke‟ye yerleşti, buranın İmamı olarak şöhret buldu ve burada vefat etti. Çoğu İmam Mâlik‟in de üstadları arasında bulunan yetmiş kadar tâbiûndan hadîs öğrenmiştir. Kendisinden hadîs ve fıkıh okuyanlar arasında İbnu‟l-Mübârek, Sevrî, Evzâî, Şâfi‟î, Ahmed b. Hanbel, İbn Ma‟în gibi zevat vardır.39

3. İslam Hukuku Tarihinde İlk Kaleme Alınmış Eserler

Diğer ilimler arasında fıkhın da Emevîler devrinde tedvin edildiği görülmektedir. Abbâsîler döneminde Abdullah b. Mübârek, Ebû Sevr, İbrahim en-Neha‟i, Hammâd b. Ebî Süleyman gibi fıkıh bilginlerinin fıkıh mevûndaki kitaplarından bahsedilmiş ise de bunlar bize ulaşmamıştır.40

Zey b. Ali‟nin hacca dair birer risâleleri ile yine çeşitli fıkıh konularını ihtiva eden el-Mecmu‟u bugüne kadar ulaşmıştır.41

Bununla beraber günümüze kadar gelmiş eserler vardır. Bunların arasında İmam Mâlik‟in Muvatta‟sı, Zeyd b. Ali‟nin el-Mecmu‟u hariç tutulursa bugüne kadar gelmiş en eski fıkıh kitabıdır. Bu eserde ibadet ve huku alanındaki sünnetle buna dayalı Medine ve çevresinin ameli derlenmiş olup bilinen birçok rivayetinden bütün halinde Yahya b. Yahya el-Leysî, Muhammed b. Hasan eş-Şeybâni, Yahya b. Abdullah Bükeyr Kureşi ile rivayetleri günümüze kadar gelmiştir.42

İmam Muhammed‟in derlediği ve ondan tevâtür yoluyla nakledildikleri için „„Zâhirü‟r-rivâye‟‟ olarak anılan el-Asl, ez-Ziyâdât, el-Câmi‟u‟l-Kebîr, eI-Câmi‟u's-sağîr, es-Siyerü'l-kebîr ve es-Siyerü‟s-sağîr adlı eserler Hanefî fıkhının ilk ve en gü-venilir kaynaklarını oluşturur. Bazıları defalarca basılan bu eserlerden özellikle ez-Ziyâdât, el-Câmi‟u‟l-Kebîr ve eI-Câmi‟u's-sağîr, üzerine yapılan birçok şerhin önemli bir kısmı yazma halinde bugüne ulaşmıştır.43

Ebû Yûsüf‟a ait Kitâbu‟l-Haraçtır. Bu eseri Harun Reşid için kaleme almıştır. Bu eserinde o, ancak kendisi gibi yüksek bir görevi yürüten, halifeleye çok yakın ve İslam Hukukunda çok güçlü olan birinin ele alıp çözüme kavuşturabileceği devlet maliyesinin en önemli meselelerini çözüme kavuşturmuştur.44

39 Uyan, age., III, 1843.

40 İbn Nedîm, el-Fihrist, s. 297-319. 41

Sezgin, GAS, I, 398.

42 Sezgin, GAS, I, 459. 43 Sezgin, GAS, I, 422. 44 Hasan, age., III, 162.

(26)

25

el-Üm İmam Şafiî‟nin cedid dönemi fıkıh düşüncesini en ayrıntılı biçimde yansıtan ve mezhebin ana kaynağını oluşturan bu eseri Rebî b. Süleyman ile Za‟ferânî küçük farklılıklarla ayrı ayrı rivayet etmiştir.45

er-Risâle Şâfiî‟nin fıkıh usulüne dair görüşlerini ihtiva eden ve fıkıh fıkıh usulü alanında günümüze ulaşan ilk kitap olması bakımından önem taşıyan bu eser çeşitli dillere çevrilmiş ve incelemelere konu olmuştur.46

II- Abdullah b. el-Mübârek Hayatı A) Ġsmi, Doğumu ve Nesebi

Tam ismi Abdullah b. el-Mübârek b. Vazıh el-Hanzalî el-Mervezîdir. Künyesi, Ebû Abdurrahmân'dır. Hicrî II. asrın önde gelen hadis imamlarından biri olan Abdullah b. el-Mübârek, Hişâm b. Abdilmelik‟in yönetimde bulunduğu sırada, 118/736 senesinde Horasan‟ın Merv şehrinde doğmuştur.47

Abdullah‟ın babası, Türk asıllı bir aileye mensuptur.48

Babasının bir tacirin kölesi olduğunu söylemektedir.49 Harazimli olan annesinin de, bu şehrin Türk ailelerinden birinin kızı olduğunu bazı kaynaklar açıklamış bulunmaktadır.50

Bu da bize Abdullah b. el-Mübârek‟in Türk asıllı olan ilk büyük muhaddislerden biri olduğunu göstermektedir.51

Abdullah b. el-Mübârek‟in çocukluk yılları hakkkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmamaktadır. Gençlik döneminin de doğduğu yer olan Merv ve Horasan taraflarında geçtiği anlaşılmaktadır.52

B) YetiĢmesi ve Hocaları

Babasının maddi durumu iyi olmadığından bir bahçede bekçilik yapmıştır. Bekçilik yaparken, bahçe sahibi, Abdullah b. el-Mübârek‟in doğru ve muttaki biri

45 Aybakan, Şâfiî DİA, XXXVIII, 232. 46

Aybakan, Şâfiî DİA, XXXVIII, 232.

47

Buhârî, et-Tarîhu‟l-Kebîr, V, 212; İbn Kuteybe, el-Maârif, s. 223; Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, X, 154; İbnu‟l-Cevzî, Sıfatu‟s-safve, IV, 134; Zehebî, Tezkiratu‟l-huffâz, I, 275.

48 İbnu'l-Cevzî, age., IV, 134; İbnu‟l-Cezerî, Gâyetû‟n-nihâye, I, 275.

49 İbn Hallikân, Vefeyât, II, 238; İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 177; İbn Hacer, Tehzibut-Tehzîb, V, 384. 50

İbnu'l-Cevzî, age., IV, 134; Diyârbekrî, Târîhu‟l-hamîs, II, 332.

51 Bağdâdî, age., X, 154; İbnu'l-Cevzî, age., IV, 134; Abdülmecîd el-Muhtesib, Abdullah b. Mübârek el-Mervezî, s. 8; Küçük, „„Abdullâh b. Mübârek‟‟ DİA, I/123.

(27)

26

olduğuna şahid olmuş ve kendi kızıyla evlendirmişitir.53

Küçük yaşlarda iken arkadaşları onun keskin zekasına tanık olmuşlardır.54

İlk hocası Mervli âlim Rebî b. Enes el-Horasâni‟dir. İlim tahsili için ilk seyahate yirmi üç yaşlarında iken çıktı. O zamanın şartlarına göre ilim yolculuğuna çıkmak zordu. Abdullah b. el-Mübârek bu zorlukları göze alarak engelleri aşmıştır. Bu özellik ilim yolcuları için vazgeçilmez bir meziyyettir. Daha sonraki yıllarda bu seyahatlerini devam ettirdi. Zamanın ilim merkezlerinden olan Basra, Hicaz, Yemen. Mısır, Şam ve Irak'a yolculuklar yaptı.55

Dört bin hocadan hadis alıp, bunların bin tanesinden rivayette bulunduğunu kendisi ifade etmekdir.56

Abdullah b. el-Mübârek meşhur muhaddislerden hadis ve ilim aldı. Bunların arasında Rabî b. Enes b. Ziyad (v. 139/756) Süfyân es-Sevrî (v. 161/777), Süfyân b. Uyeyne (198/813), Hammâd b. Zeyd (179/795), Süleymân b. Tarhan et-Teymî (143/760), Hişâm İbn Urve (145/762), el-A‟meş (147/764), Humeyd et-Tavîl (142/759), Yahya b. Saîd el-Ensârî (144/761), Mûsâ b. Ukbe (141/758) gibi asrın en meşhur hadîs imamları bulunmaktadır.57

O dönemin önde gelen ve Abdullah b. el-Mübârek‟e hocalık yapan âlimler arasında şunlar da vardır: Ma‟mer b. Râşid (153/770), el-Evzâî (157/773), Leys b. Sa‟d (175/791), Ebû Avâne (175/791), Saîd b. Ebî Arûbe (156/772). Ayrıca İbnü‟l-Mübârek Mâlikî mezhebinin kurucu müctehidi Malik b. Enes (179/795)‟e öğrencilik yapmış ve kendisinden hadis rivâyet etmiştir.58

III- Ġlmî KiĢiliği

Abdullah b. el-Mübârek derin ve geniş bir ilmi birikime sahipti. Onun ilmi kişiliği İslamî ilimlere dayanmaktadır. İbnü‟l-Mübârek‟in hakkında şöyle denilmiştir: O dönemin Hadis, Fıkıh, Arap dili ve Arap şiirleri sahasında iyi derecede bilgiye sahipti.59 Abdullah b. Mübârek muhaddis, fakîh ve zahid olmanın yanında şairdi de. Kırk sene ilim ve cihad için yolculuk yapmıştı. Birçok âlimin yetiştiği Horasan bölgesinde özellikle Merv‟de hadisleri tedvin eden ilk âlim oluşu, İbnü‟l-Mübârek‟in

53

İbn Hacer, age., XI, 11; Muhammed Osman Cemâl. 'Abdullah b. Mübarek el-lmâmul-kudve,s. 48.

54 Bağdâdî, age., X, 155; Muhammed Osman Cemâl. 'Abdullah b. Mübarek el-lmâmul-kudve,s. 49. 55 Yakût, Mu‟cemu‟l-buldân, IV, 509. Abdullah b. Mübârek, Kitabü‟l Cihad, s. 8.

56 Zehebî, age., I, 276. 57

Bağdâdî, age., X, 152; İbnu‟l-Cevzî, Sıfatu‟s-safve, IV, 146; Zehebî, age., I, 275; İbn Hacer,

Tehzîbu‟t-tehzîb, V, 382-383.

58 İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü'I-müzheb mefrifeti a'yâni 'ulemû'i'l-mezheb. s. 131 59 Nevevî, Tehzîbü 'l-esmâ, I, 285.

(28)

27

şöhretini artıran sebeplerin başında gelir. İbn Ebû Hatim, babasından şunu naklediyor: „„Hadis ilmi için Yemen, Mısır, Şam, Cezira, Basra ve Kûfe gibi şehirlere yolculuk yapmıştır.‟‟60

Araştırmamız sürecinde müracaat ettiğimiz kaynaklarda İbnü‟l-Mübârek‟‟e ciddi bir şekilde eleştiriye tabi tutan veya hakkında olumsuz değerlendirmeler içeren bir ifadeye rastlanılmamıştır.

İbnü‟l-Mübârek ilim almak izlediği yöntemi şu şekilde ifade etmektedir: „„İlmin başlangıcı niyettir; sonra dinlemek, daha sonra anlamak ve ezberlemek gelir. Bundan sonra bildiği ve öğrendiği ile amel etme, en sonunda ise ilmini neşretme gelmelidir.‟‟.61

O‟na göre, âlim kişi, ilk önce ve mutlaka Allah‟ın haram kıldığı şeylerden sakınmalıdır.62

İbnü‟l-Mübârek, yaşadığı dönemde değişik kişilerden takdir toplayan birisidir. Ahmed b. Hanbel, yaşadığı asır itibarıyla, ilme, İbnü‟l-Mübârek‟ten daha düşkün birinin olmadığını, hadis ilminde söz sahibi ve hafız olduğunu söyler.63

Evinde oturup hadisle meşgul olmayı çok seven İbnü‟l-Mübârek‟e, “Bu yalnızlıktan rahatsızlık duymuyor musun?” diye sorulduğunda, “Hz. Peygamber (s.a.) ve ashabıyla birlikte iken nasıl yalnızlık duyarım!” karşılığını vermiştir.64

İbnü‟l-Mübârek‟in zühd ve takvâ hayatı da ümmet için örnek olma vasfını taşımaktadır. İbnü‟l-Mübârek‟e göre zühd: dünya ile alâkayı kesmek değil, dünyaya ve dünyalığa bağlanmamaktır.65

Nitekim O, medresede müderris, hoca; câmide vâiz, şehirde tüccâr; harbde büyük bir kahramandı. Kılıç ve kalem sâhibi idi. Kalemiyle cihâda dâir eser yazdı, kılıcıyla da dillere destan olan kahramanlıklar gösterdi. Abdullah b. el-Mübârek, fakirlere yılda yüzbin dirhem infakta bulunurdu.66 Günün belirli bir bölümünü zikir ve tefekküre ayırdığı bu süre içinde hiç kimse ile konuşmadığı olurdu. Ancak onun bu tavrı inzivayı tercih ettiği anlamına gelmez. O‟na göre kişi, yüz şeyden sakınıp bir şeyden sakınmayan muttaki sayılmazdı.67

60

İbn Ebû Hatim, el-Cerh ve't-ta'dil, I, 264.

61 İbn Abdilber, Câmiû Beyâni‟l-ilm, I. 66. 62 Ebu Nuaym, Hılyetu'l-evliyâ, VIII, 167. 63 İbn Hacer, age., V, 384

64 Bağdâdî, Takyîdu‟l-ılm, s. 126; Muhammed Osman Cemâl, age., s.62. 65 Muhammed Osman Cemâl, age., s. 195.

66 İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 177; .Abdülmecîd el-Muhtesib, age., s. 124. 67

(29)

28 A) Fıkıh Ġlminde Yeri

İbnü‟l-Mübârek muhaddis olmakla birlikte fıkıh ilminde büyük bir şöhrete sahipti. İbnü‟n-Nedim onu, fihristinde muhaddis fakihler arasında zikretmiştir. İbn Hacer onun güvenilir bir fakih olduğunu belirtmiştir.68 Süfyân b. Uyeyne (198/814) fıkıh ilminde derin bir bilgiye sahip olduğunu söylemiştir. İbnü‟l-Mübârek‟den sözedilen bir yerde onun hadis, fıkıh ve arapça iyi vakıf olduğunu haber vermiştir.69

Bidâye‟de onun fıkıh ve hafızlık yönünden bahsedilir.70

Bu ifadeler, İbnü‟l-Mübârek‟in güçlü hafızasıyla birçok rivayeti ezberlemiş, sahabeden ve diğer tabiîn alimlerinden duyduğu, öğrendiği rivayetlere göre amel etmiş ve fetva vermiştir. Abdurrahman b. Mehdî onun Süfyân es-Sevrî, Malik b. Enes ve Hammâd b. Zeyd gibi âlimler kadar bilgili olduğunu naklediyor. Abdurrahman b. Mehdî Abdullah b. el-Mübârek‟i Süfyân es-Sevrî‟ye tercih ediyor. Nitekim Sufyân es-Sevrî, İbnü‟l-Mübârek‟te bahsederken şu ifadeyi kullanmıştır: İbnü‟l-Mübârek Doğu ve Batının alimidir.71 Bu ifade İbnü‟l-Mübârek‟in fıkıh ilmindeki derinliğini ve devrinde muteber bir fakih olarak tanındığını göstermektedir. Abdullah b. el-Mübârek‟e nasip olan ilim pekçok âlime nasip olmamıştır. Kuraşî, İbnü‟l-Mübârek‟in bir konuda verdiği fetvanın diğer alimlerin aynı konudaki fetvalarından daha sağlam olduğunu söylemiştir.72

Bu durum onun zamanın ne kadar meşhur ve güvenilir bir fakih olduğuna delalet etmektedir.

Bir fakîh olarak İbnü‟l-Mübârek‟i tanıdıktan sonra bir başka ilim dalı olan hadis ilmindeki konumuna geçebiliriz.

B) Hadis Ġlmindeki Yeri

İbnü‟l-Mübârek‟in hadis ilmindeki konumunu en önde gelen âlim olduğunu onu tanıyanların ifadelerinden ortaya koymaya çalışacağız.

Halîfe b. Hayyât Tabakâtû'r-ruvât ve et-Târîh adlı eserinde Horasanlı dört Muhaddisden birisi olarak Abdullah b. el-Mübârek‟i göstermiştir.73 Hadis ilminde hâfız, sika ve rivayeti delil olarak kullanılan bir alim olarak nitelenmiştir. Ebu Üsâme (201/816) „„hadisçiler arasında İbnü‟l-Mübârek‟in konumu, insanlar arasında 68 İbn Hacer, Tehzibu‟t-Tehzîb, I, 384. 69 İbn Hacer, age., V, 385. 70 İbn Kesîr, age., X, 177. 71 Zehebî, age., I, 302. 72 Kuraşî, el-Cevâhirü‟l-Mudiyye, I, 282.

(30)

29 emîru‟l-mü‟minînin mevkii gibidir.‟‟der.74

Bu ifade onun hadis ilmindeki önemli yerini gösteriyor. Hadis ilminde emîru‟l-mü‟minînin lakabına layık görülen az sayıdaki muhaddisten birisidir.75

Adalet, zabt, doğruluk, basîret ve iyi kavrama gibi sıfatlarla meşhur olmuştur.76

Ali İbnü‟l-Medînî, hadis ilminde iki kişinin söz sahibi olduğunu, bunların birisinin Abdullah b. el-Mübârek, diğerinin Yahya b. Maîn olduğunu söylemektedir.77

İbnü‟l-Mübârek‟in kâtibi Seleme b. Süleyman (203/818), Horasan‟da Abdullah denilince, İbnü‟l-Mübârek‟in anlaşılması gerektiğine işaret etmektedir.78

O döneme kadar hadisler kaleme alınmış değildi. Abdullah b. el-Mübârek hadislerin unutulmaması için yazıya geçirilmesini tercih etmiştir. Bununla beraber hadislerin yanına kendi sözlerinin yazılmasına asla razı olmamış, böyle bir hadis ile karşılaştığı zaman, kendi elleri ile o yazıyı kazıyarak, „„Ben kimim ki, sözlerim yazılsın‟‟ demiştir.79

Bu da onun hadisleri yazma motodunu ve hadis dışındaki yabancı kelimelerin hadise karışmaması hususundaki titizliğine işaret etmektedir.

C) Eserleri

Daha önce zikir ettiğimiz gibi Abdullah b. el-Mübârek ilme karşı çok istekli idi. İbn Sa‟d onun çok rivayette bulunduğunu ve birçok kitap tasnif ettiğini bilirtir.80

İbnü‟l-Mübârek, hicrî II. Asrın önde gelen müelliflerinden biridir. Müellifimizin yaşadığı asır, İslâmî ilimlerin teşekkül dönemi olmaktadır.

Abdullah b. el-Mübârek, Horasan ve Merv civarında hadisleri ilk tedvin eden imam olmasının yanında, onları bablara göre ayırıp tasnif eden bir musannif olarak anılmaktadır.81

Aynı zamanda, İbnü‟l-Mübârek‟in el-Erbaûn, Kitâbu‟z-zühd

ve‟r-rekâik, Kibâbu‟l-birr ve‟s-sıle, ve Kitâbu‟l-cihad adlı eserleri, bu konularda kaleme

alınan ilk eserler olma özelliğine sahiptir. Onun bu eserlerini kısaca tanıtmak istiyorum.

74

Bağdâdî, Tarihu Bağdâd, X, 156. Zehebî, Tezkiratu‟l-Huffâz, I, 276.

75 Bağdâdî, Tarihu Bağdâd, X, 156. 76 Bağdâdî, el-Kifâye, s. 76.

77 Bağdâdî, Tarihu‟l-Bağdâd, X, 164. 78

İbnu's-Salâh, Ulûmu‟l-Hadîs, s. 329.

79 İbnu'l-Cevzî, age., IV, 135.

80 İbn Sa‟d, et-Tabakâtü‟l-Kübrâ, VIII, 372. 81 Râmehurmuzî, el-Muhaddisu‟l-fâsıl, s. 611-612.

(31)

30

1- Kitâbü'z-zühd ve'r-rekâ’ik: Hz. Peygamber, ashap ve tabiînin ibadet, ihlas, tevekkül, doğruluk, tevazu, kanaat gibi ahlâkî konulara dair sözlerini ihtiva eden eser, Habîbürrahman el-A'zamî tarafından neşredilmiştir.82

2- Kitâbü'l-cihâd: Cihadın fazileti, sevabı ve İslâm'daki önemine dair hadisleri ihtiva eden kitap, bu konuda yazılan ilk eserdir. İçinde 262 hadis bulunmaktadır. Tek nüshası (Leipzig, Stadtbibliothek, nr. 320/1, 40 vr) mevcut olan bu eser, Nezih Hammâd tarafından yayımlanmıştır {Beyrut 1391/ 1971).83

3- el-Müsned: Hadisle ilgili olan bu eserin tek nüshası Zâhiriyye Kütüphane-si'ndedir (mecmua nr. 18/5, kısım 2, 3, 107M24b).84

4- Kitâbü'1-Bir ve's-sıla: Bilinen tek nüshası Zâhiriyye Kütüphanesi'nde (nr. 9) kayıtlıdır.85

5- es-Sünen fıkh: Günümüze ulaşmayan bu eserin adından, hadisleri fıkıh bablarına göre tasnif eden bir eser olduğu anlaşılmaktadır.86

6- Kitâbü't-Tefsîr: Kaynaklarda adı geçen bu eserin, devrin geleneği göz önünde tutularak bir rivayet tefsiri olduğu söylenebilir.87

7- Kitâbü't-Tarîh: Hadis ricalinden bahseden biyografik bir eser olduğu tahmin edilen bu eser de günümüze ulaşmamıştır. Kaynaklarda Abdullah b. Mübârek'e atfedilen ve kırk hadis türünün ilk örneği olan el-Erba'ûn ile Kitâbü'1-İstizân ve

Ki-tâbu‟l-Menâsik adlı eserler de günümüze ulaşmamıştır.88

D) Ölümü

Abdullah b. el-Mübârek vefâtı esnâsında, âzâdlı kölesi olan Nasr'a; "Başımı toprağa koy!" dedi. Nasr ağladı. "Niçin ağlıyorsun?" deyince; "Senin servetini ve şimdi de yoksul olarak ölümünü görüp ağlıyorum." dedi. İbnü‟l-Mübârek; "Ağlama. Zîrâ ben, Allahü Teâlâ‟dan zenginler gibi yaşamayı ve yoksullar gibi ölmeyi istedim. Sonra sen, bana şehâdeti telkîn et ve ben başka bir söz konuşmadıkça da onu terk etme." buyurdu.89

82

İbnü‟n-Nedim, el-Fihrist, s. 333. Küçük, Abdullâh b. Mübârek DİA, I/123.

83

Abdullah b. el-Mübârek, Müsnedu Abdullah b. el-Mübarek, s. 9.

84 İbnü‟n-Nedim, el-Fihrist, s. 333. Küçük, Abdullâh b. Mübârek DİA, I/123. 85 Abdullah b. el-Mübârek, Müsnedu Abdullah b. Mübârek, s. 15.

86 İbnü‟n-Nedim, el-Fihrist, s. 333. Küçük, Abdullâh b. Mübârek DİA, I/123. 87

Abdullah b. el-Mübârek, Müsnedu Abdullah b. Mübârek, s. 15. Küçük, Abdullâh b. Mübârek DİA, I/123.

88 Küçük, Abdullâh b. Mübârek DİA, I/123. 89 Gazzâlî, ihyâ‟ü ulümi‟d-dîn, IV, 482.

(32)

31

Abdullah b. el-Mübârek‟in sahip olduğu ilim ile âmil olan bir âlim insanları hayra, doğruya davet eden bir vâizdi. Arkasında iyi şeyler bırakan Abdullah b. el-Mübârek, 181/797 senesinin, Ramazan ayının 13‟ünde, Fırat nehri kenarında bulunan ve o zamanlar meşhur bir şehir olan Hît‟de vefat etmiş tir.90

Onun vefatı, bir cihad dönüşünde olmuştur. İbn Hıbbân el-Bustî ile tarihçi Mesûdi, Tarsus‟tan gazveden dönerken vefat ettiğini söylerler.91

el-Leknevî, Sivas‟tan gazveden dönerken vefat ettiğini söyler.92

İslamın bayraktarlığını yapan Abdullah b. el-Mübârek o günün şartlarında yılmamış ve kilometrelerce yol katetmiştir. Hiçbir şey ona vazifelerini yerine getirmesinde engel olmamıştır.

90

Buhârî, et-Târîhu‟l-Kebîr,V, 212; el-Bustî, Meşâhîru ulemâi‟l-emsâr, 195; İbn Hallikân,

Vefayâtu‟l-a‟yaân, III, 34; İbnu‟l-Esîr, el-Kâmil fi‟t-Târîh, VI, 159. 91 El-Bustî, age., 195; el-Mes‟ûdî, Mürûcu‟z-Zeheb, II, 350. 92 el-Leknevî, el-Fevâidu‟l-behiyye, s.104.

(33)

32

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ABDULLAH B. el-MÜBAREK‟ĠN ĠBÂDET ALANINDAKĠ FIKHÎ GÖRÜġLERĠ

Birinci bölümde genel olarak Abdullah b. el-Mübârek‟in hayatı, ilmî kişiliği ve eserlerinden bahsettik. Şimdi de onun İslam fıkhındaki görüşlerini inceleyeceğiz.

I- Temizlik

Dinî kurallara uygun temizlik taharet adı altında işlenir. Kuran ve Hadisler‟de böyle bir temizliğe geniş yer verilmiş, ilim adamları da bu konu üzerinde hassasiyetle durmuştur.

Taharet, denilince, tabii ihtiyacı giderdikten sonra yapılacak temizliği, necasetten arınmayı, abdest ve guslü; ayhali ve lohusalık süresi bitince yıkanıp temizlenmeyi, namaz ve bazı ibadetler için cünüplüğü ve abdestsizliği gidermeyi, murdar sayılan şeylerden sakınmayı, temiz olmayı içine alır.

A) Maddi Temizlik ve Temizleme Yolları

Necaset ibadetlere engeldir. Bu yüzden ibadetlere başlamadan önce necis olan şeyler ve bunların nasıl temizleneceği bilinmelidir.

Abdullah b. el-Mübârek‟in rivayetine göre köpek ve kedi suyu az olan kuyuda ölürse su necis olur ve bu su ile abdest alınmaz.93

Abdullah b. el-Mübârek‟e göre, kurbağa suda ölürse suyu kirletmez, kurbağa suda yaşadığı için balığa benzetilmiştir.94

Bu su ile abdest alınabilir.

Abdullah b. el-Mübârek‟in bir rivâyetine göre domuz ve köpek hariç canlıyken cildi temiz olan hayvanın ölüsünün derisi işlenmek (tabaklanmak) suretiyle temiz olur.95

Bu rivayetten tabaklamanın bir temizleme yöntemi olduğunu anlıyoruz.

İbnü‟l-Mübârek‟e göre, tilkinin cildi üzerinde namaz kılmak mekruhtur.96

Eşeğin tersi (pisliği) elbiseye temas ettiği zaman bu elbiseyle namaz kılmada bir sakınca yoktur.97 1. TaĢla temizlenmek 93 Kâsânî, Bedâyi‟u‟s-Sanâyi‟, I, 74. 94 İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 42.

95 İbn Kudâme, age., I, 53; Mv.F. „„İhab‟‟ VII, 97. 96 İbn Kudâme, age., I, 54.

97

(34)

33

Suyun olmadığı mekân ve zamanlarda taşla temizlenme gereği konusunda Abdurrahman b. Yezîd‟den (r.a.) şöyle aktarılıyor: “Selman‟a sizin Peygamberiniz (s.a.v.), size her şeyi hatta abdest bozmayı bile öğretti denildi de, Selman: “Evet” dedi, bizi büyük ve küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmekten, sağ el ile taharetlenmekten, taharetlenmeyi üç taştan az olarak yapmaktan, kemik ve tezekle taharetlenmekten de yasakladı.”98

Bu rivayetten anladığımıza göre Abdest bozarken kıbleye yönelmeyi, sağ elle kullanmayı ve kemik ve tezek gibi şeylerden istifade etmeyi yasakladığını ve idrar ve dışkının taşla temizlenebileceğini anlıyoruz.

İbnü‟l-Mübârek su bulunmadığı hallerde taşla temizlenmeyi yeterli sayıyor. Yeter ki idrar ve dışkının izi giderilmiş olsun.99

2. Su ile temizlenmek

Asıl olan temizlenmenin su ile yapılmasıdır. Hz. Âişe (r.anha)‟dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: “Kocalarınıza su ile temizlenmelerini söyleyin. Ben onlara, bunu anlatmaktan utanıyorum. Rasûlullah (s.a.v.) su ile temizlenirdi.”100

İbnü‟l-Mübârek, taşla temizlenme yeterli olmasına rağmen su ile temizlenme daha faziletli olduğu kanaatine sahip olmuş ve bunu tercih etmiştir.101

İbnü‟l-Mübârek, bakır, tunç, (pirinç) kurşun gibi metâllerden yapılan kaptan abdest alınmasında bir sakınca görmüyor.102

Büyük havuzdaki suyun yüzü donar ve delik açılırsa, buz ayrı, su ondan aşağıda olup çalkalandığı zaman hareket edecek şekilde bulunursa, İbnü‟l-Mübârek‟e göre bu sudan abdest alınır. Çünkü bu havuz daha geniş ve kapsamlıdır.103

İbnü‟l-Mübârek‟e göre kuyunun yanından kanalizasyon geçerse kuyunun suyunun rengi, tadı, kokusunu değiştirmediği sürece kuyunun suyla abdest alınabilir. Eğer kuyunun suyunu bozmuşsa bu suyla abdest alınmaz.104

98 Ebu Dâvûd, „„Tahâret‟‟ 21; Tirmizî, ''Tahâret‟‟ 12; İbn Mâce, „„Tahâret‟‟16. 99 İbnü‟l-Arabî, Ârizatü‟l-ahvezî, I, 33.

100 Müslim, „„Tahâret‟‟ 21; Nesâî, „„Tahâret‟‟41; Tirmizî, ''Tahâret‟‟ 15. 101

İbnü‟l-Arabî, Ârizatü‟l-ahvezî, I, 37.

102 İbnû‟l-Münzir, el-Evsat, I, 316.

103 Kâsânî, age., I, 74; İbn-i Abidîn, Reddü‟l-Muhtar, I, 292. 104 İbnû‟l-Münzir, el-Evsat, I, 284.

(35)

34

Abdullah b. el-Mübârek‟e yere oturtulan büyük küpün pislenip pislenmeyeceği sorulduğunda „„üç defa yıkanır ve her defasında su dışarı atılır. Böylelikle temizlenir. Küp çıkartılmaz cevabını vermiştir.‟‟105

3. Banyoda Küçük Abdest Bozma

Banyo gibi yıkanılan yerlere bevletmenin keraheti hakkında Abdullah b. Muğaffel (r.a.)‟den aktarıldığına göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Biriniz yıkandığı yere idrarını yapmasın; şüphe ve vesvesenin birçoğu bundandır.”106

Abdullah b. el-Mübârek bu rivayeti suyun akıp gitme veya gitmemesine göre değerlendirmiştir. Eğer yıkanılan yerde su akıp gidiyorsa idrar yapılmasında bir mahzur yoktur.107

B) Abdest

1. Ağıza ve Buruna Su Vermek

Seleme b. Kays (r.a.)‟den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Abdest alırken burnuna su verdiğinde burnunu temizle. Abdest bozduktan sonra su bulamadığında taşla temizleneceksen taş sayısını tek yap.”108

Abdullah b. el-Mübârek, ağza ve buruna su verme konusunda şöyle bir kanaate sahip olmuştur: Ağız ve buruna su vermeyi terk eden, namazını iade eder; abdest ve guslü de iade eder.109

Onun bu rivayetteki emri vûcuba hamlettiği anlaşılmaktadır

2. BaĢı Bir Kere Meshetmek

Muavviz b. Afrâ (r.anha)‟dan rivâyet edildiğine göre, O bir sefer Rasûlullah (s.a.v.)‟i abdest alırken gördü ve şöyle dedi: “Ön ve arka kısımlarıyla birlikte başını, şakaklarıyla birlikte kulaklarını bir sefer meshetti.”110

Peygamber (s.a.v.)‟den başka bir yoldan “Başını bir kere meshetti” rivayeti de gelmiştir. İbnü‟l-Mübârek, bu hadisten çıkarımda bulunarak, başı bir kere meshetmenin yeterli olduğu kanaatindedir.111

105 İbn-i Abidin, age., I, 330.

106 Tirmizî, ''Tahâret‟‟ 17;Nesâî, „„Tahâret‟‟ 32; İbn Mâce, „„Tahâret‟‟12. 107 İbnü‟l-Arabî, Ârizatü‟l-ahvezî,, I, 38.

108

Buhârî, ''Vudu'' 26; Nesâî, Tahâret'' 72; Tirmizî, „„Tahâret‟‟ 21; Beyhakî, es-Sünenu‟l-Kübrâ, I, 86.

109 İbn Kudâme, age., I, 83.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kurumsal hikâyecilik programını 1970’lerin sonunda başlatan Nike yönetimi, 90’larda Eğitim Direktörünü Hikâye Anlatıcısı olarak

A) veya { } sembolleri ile gösterilir. B) Ortak elemanı olmayan küme boş kümedir. D) Eleman sayıları birbirine eşit olan kümelere boş küme denir. “Okulumuzdaki

Başta Eski Uygurca ve Eski Uygur edebiyatı olmak üzere, Karahanlı ve Harezm Türkçesi gibi Orta Asya İslamiyet döneminin erken yazı dilleri ve edebiyatları, Eski

Yine 2008 Y E itim Plan nda yer alan ve Meslek Dan manl E itimi, 25 personelin kat yla 17 Kas m–4 Aral k 2008 tarihleri aras nda Ankara E itim Merkezinde gerçekle tirildi.. Di

[r]

2 — Konservatorium, tiyatro salonu, sahne evi ve Myatro idaresi kısımları vazih ve müstakil olarak birbi- rinden ayırd edilmiş olmakla beraber müşterek çalışma- da

Plân küçük ebatta fazla bölmeli ve taksimatlı olmakla be- raber servis, ikamet ve kabul kısımlarının yekdiğerlerinden ayrılmış ve irtibatı iyi tertip ve

Talebenin tecrübe rasadlarına yarıyan küçük dürbinlerin konması için binanın çatısı iki teras halinde yapılmıştır.. Bu teraslar üzerinde âletlerin