Nuriye Hanım ve Müfide Ferit Hanım bundan
tam 80 yıl önce yurtdışında Türkiye’nin tanıtımı
nı yapan ilk Türk kadınları oldu. 1922 yılında
Paris’te konferanslar veren bu iki Türk kadını bü
yük hayranlık kazandı.
PolonyalI bir kontla evlenerek kontes ön adını alan
Nuriye Hanım, 15 Ocak 1922’de, o dönem Paris’in ünlü
kültür ve edebiyat salonlarından Madame Aurel’de dü
zenlenen ‘Şiir Saati’ adlı toplantıda alkışlarla karşılanan
bir konferans verdi. Bu uzun konferansın tam metni Ec-
hos De L’Islam dergisinde yayımlandı:
“...AvusturyalI Von Hammer ile İngiliz Gibbs, Doğu
edebiyatının güzelliklerini vatandaşlarına tanıtmaya ça
lışmışlardır. Ama Türk edebiyatını Fransızlara tanıtacak
tek bir satır yazılmamıştır. Ancak sizler Leyla ve Mecnun
hikâyelerini, Cem Sultan’ın Maceraları’nı, Binbir Gece
Masalları’nı bildiğinize göre, benim söyleyeceğim konu
da yola çıkmış sayılırsınız. Türk dünyasını, Arap ve
Acem dünyasını, temelindeki felsefi ve mistik görüş
farklılıklarına rağmen, sizlere yansıtmak istiyorum. Bun
lardan Türk edebiyatına ağırlık vereceğim. Çünkü
Ba-Exactly 80 years ago Nuriye Hanım
and Müfide Ferit Hanım became the first Turkish women to act as ambassadors for Turkish culture abroad, giv ing lectures in Paris in 1922. Both women were acclaimed by Paris society. Nuriye Hamm, who had married a Polish count, gave a lecture at a gathering entitled Poetry Hour, held by Madame Aurel, whose salons were then famous in literary circles. The full text o f this long lecture was published in the Echos de I'lslam magazine. In the introduction Nuriye Hamm said, T h e Austrian Von Hammer and Englishman Gibbs have endeavoured to introduce their countrymen to the beauties of Eastern literature, but not a single line has been written to acquaint the French with Turkish literature. Since you have heard of the adventures of Cem Sultan and A Thousand and One Nights, you have an initial idea of the subject on which I will speak. I wish to introduce you to the Turkish world, and the Arab and Persian worlds, always remembering that they are characterised by fundamental philosophical and mystic
dif-120
tı’nın ruhuna en yakın olandır.”
Nuriye Hanım, Tiirklerin Orta Asya’dan Akdeniz’e dek gelişlerini
özetledikten sonra konuyu Mevlânâ’ya getirdi ve verdiği mesajla
rı aktardı. Şair Nedim’in şiirlerindeki inceliği, Fatih Sultan Meh-
med’den başlayarak III. Ahmed ve Nevşehirli Damat İbrahim Pa-
şa’nın Batı ile kültür ilişkilerini ve matbaanın Türkiye’ye girişini
anlattı. Türklerin Batı edebiyatı ile ilişkisinde Şinasi’nin rolünü
belirledi. Türk şiirinin, üslup inceliği açısından Fransız şiirine ya
kın olduğunu söyledikten sonra büyük ilgi ile izlenen konferan
sını şu sözlerle bitirdi: “...Türklerin şiir dünyasını seviniz. Sizden
hiç uzak olmayan duygularını, ses veren kaynaklarını seviniz.”
Kontes Nuriye, Padişah II. Süleyman, II. Ahmed ve II. Mustafa
" İ T
ferences of outlook. I will concentrate on Turkish literature, because this is closest to the spirit of the West.'
A fter summarising the movement o f the Turkish people from Central Asia to the Mediterranean, Nuriye Hamm spoke of Mevlânâ and the messages of this mystic philosopher. She described the poetry of the 18th century poet Nedim, cultural relations between Turkey and the W e st from the time of Sultan Mehmed the Conqueror to that of the 18th
century Sultan Ahmed
III
and his grand vezir DamatIbrahim Paşa of Nevşehir, and the introduction of the printing press to Turkey. She spoke of the role of the 19th century poet Şinasi in the westernisa tion o f Turkish literature at this time, and o f the close stylistic affinity between Turkish and French
PolonyalI bir kontla evlenerek ‘Kontes’ olan Nuriye Hanım, Pa ris’te edebi çevrelerin ve sosyetenin gözbebeğiydi (karşı sayfada). Kontes Nuriye’nin çağdaşı yazar Müfide Ferit ise 22 yıl boyunca pek çok ülkede sefirelik yaparak ülke tanıtımına katkıda bulun du (üstte). / Nuriye Hanım married a Polish count and became a favourite figure in literary circles and Paris society (facing page). Her contemporary, the Turkish writer Müfide Ferit, spent 22 years as ambassadress in numerous countries (above).
121
(1689-1699) dönem lerinde tam on yıl
Türkiye’de elçilik yapan Pierre Antoine
de Castagnery Markizi Chateauneuf’un
torunlarındandı. Dedesi Reşat Bey, Müs
lüman olarak Türkiye’ye yerleşmiş ve ilk
kurulan demiryolları yönetiminde görev
almıştı. Nuriye Hanım’ın babası Nuri Bey
ise çalışkanlığı ve zekâsı ile Sultan Ab-
dülham id’in beğenisini kazanan diplo
matlardandı. Batı tarzı bir yaşam süren
Nuri Bey, çocuklarını da aynı şekilde,
yabancı mürebbiyelerle eğitmişti. 1900’lü
yılların başında, kafes arkasındaki kadın
ların dramını yansıtan bir eser yazmak is
teyen Pierre Loti, romanının kahramanla
rı olarak dostu Nuri Bey’in iki kızı Nuriye ve Zinnur’la
Fransız mürebbiyelerini seçti. Ünlü yazarın ‘Mutsuz Ka
dınlar’ (Desenchantées) adını verdiği romanında Nuri
ye’nin adı Melek, Zinnur’unki ise Zeynep olarak geçer.
Paris’te yayımlandığında İstanbul’da bomba etkisi yara
tan roman, Nuriye ile kızkardeşi Zinnur’un aydın çevre
lerce dışlanmasına neden oldu. Romanın İstanbul’a ula
şarak dedikoduları artırmasıyla iki kardeş kıyafet değiş
tirerek Paris’e kaçtı. Babaları Nuri Bey, padişahın duya
cağı endişesiyle depresyona girdi ve genç yaşta öldü.
Zinnur Hanım’ın ayrılık hasretine dayanamayarak iki se
ne sonra yurda dönmesine karşın Nuriye Hanım, Polon
yalI bir kontla, Comte Rohozinski ile evlendi ve Kontes
Nuriye adıyla Paris’te sosyetenin gözdesi oldu. Ünlü
poetry. She concluded, 'You will love the Turkish w orld o f poetry, its emotions which are by no means strange to you, and its voices.’
Countess Nuriye was a descendant o f Pierre Antoine de Castagnery, Marquis of Chateauneuf, who served as ambassador to Turkey for ten years In 1689-1699, a period during which three sultans reigned (Süleyman II, Ahmed II and Mustafa II). H e r grandfather Reşat Bey became a Muslim and settled in Turkey, where he worked for the first railway company. Her father Nurl Bey was a diplomat whose industry and intelligence won him the trust of Sultan Abdülhamld (1876-1909). He led a western ised lifestyle, and his children were taught by foreign gov ernesses.
In the early 1900s, when the French writer Pierre Loti wrote a novel reflecting the drama of Turkish women kept in seclu sion from society, his heroines were Nuri Bey’s two daugh ters Nuriye and Zinnur and their French governesses. In this novel, entitled Desenchantées, Nuriye and Zinnur are the characters Melek and Zeynep respectively. When it was pub lished in Paris the novel exploded like a bomb in Istanbul, and the two sisters were ostracised by Istanbul society. The scan dal grew to such proportions that finally Nuriye and Zinnur fled to Paris in disguise in 1905. Their father Nuri Bey, con sumed by anxiety that the sultan might hear of the affair, suf-1 2 2
1892’de doğan Müfide Ferit, Türk edebiyatına gönül vererek iki başarılı roman yazdı; ‘Pervaneler’ ve ‘Aydemir’ (karşı sayfada). Ünlü Fransız heykeltraş Rodin ve ressam Rousseau’nun arkadaşı olan Kontes Nuri ye’nin dört çocuğu oldu, kızkardeşi Zinnur’un çocuğunu da evlat edindi (solda ve üstte). / Müfide Ferit was born in 1892 and wrote two suc cessful novels entitled Pervaneler and Aydemir (facing page). Countess Nuriye, who was friends with the famous French sculptor Rodin and the painter Rousseau, had four children of her own and adopted the child of her sister Zinnur (left and above).
Fransız heykeltraş Rodin ve ressam Rousseau’nun yakın
arkadaşı olan Kontes Nuriye’nin dört çocuğu da Paris’in
ünlü simaları arasında yerlerini aldı. Biri ünlü bir dok
tor, diğeri ünlü bir müzisyen oldu. Nuriye Hanım, kız-
kardeşi Zinnur’un Paris’te doğurduğu kızını da evlat
edindi. Hayatının sonuna dek, 1905 yılında kaçtığı Pa
ris’ten bir daha hiç ayrılmayan Nuriye Hanım, 1967 yı
lında bir huzurevinde öldü.
Kontes Nuriye’nin başarılı konferansından sonra, 16 Ha
ziran 1922’de bu kez çocukluğu Jön Türkler arasında
geçen ve eğitimini yuıtdışında yapan Müfide Ferit Ha
nım Paris’i büyüledi. Müfide Hanım’ın konuşması, Lyce-
um adlı Kadınlar Birliği’nin ricası üzerine Türk kadını
nın milli faaliyetlere katılımı konusundaydı. Siyaset ve
edebiyat dünyasının ünlüleri, bu bir saat süren konfe
rans sonunda gözyaşlarını tutamadı. Müfide Ferit bu
seçkin topluluğa, Kurtuluş Savaşı nda köylü kadınların
kağnı arkasında, ayakları kanayarak memleketlerine na
sıl hizmet ettiklerini anlatarak şunları söyledi: “ ...Bu se
faletler, bu kanlar, bu matemler, bu ölüler, bu yetimler,
bu dullar ve bu gözyaşları niye? ...Bir yeri ele geçirmek
için mi? Hayır! Sömürge yapmak için mi? Hayır!
...Yegâ-fered such serious depression that it led to his premature death.
Zinnur Hamm became homesick and returned to Turkey two years later, but Nuriye Hamm married Count Rohozinski of Poland. The couple settled in Paris, where Countess Nuriye became one of the eminent figures of Paris society and made close friends with the sculptor Rodin and painter Rousseau. H er fo ur children, one a famous do cto r and another a famous musician, also became well-known in Paris society. She adopted her sister Zinnur’s daughter, who was born in Paris. Nuriye Hamm lived in Paris for the rest of her life, dying in an old people's home in 1967.
Following the successful lecture by Countess Nuriye, another Turkish woman, Müfide Ferit Hamm, who had been educated abroad and whose childhood had passed among the Young Turks in exile, gave a lecture about Turkey on 16 June 1922. This, too, became the talk o f Paris. A t the request of the Lyceum W om en’s League she spoke on the participation of Turkish women in national affaire. A t the end of her hour- long lecture her select audience of famous political and liter ary figures were tearful with emotion. After describing how village women with bleeding feet dragged carts of supplies 123
Pierre Loti’nin roman kahramanlarından Nuriye Hanım, I9 0 5 ’de kaçtığı P aris’te dolu dolu geçen uzun bir öm ür sürdü ve 1967'de bir huzurevinde öldü (üstte). Nuriye Hanım’ın kartviziti (sağda). / Nuriye Hanım was the model for one of the heroines in a novel by Pierre Loti. She fled to Paris in 1905 and lived an eventful life, dying in an old people’s home in 1967 (above). Nuriye Hamm’s visiting card (right).
ne bir şey içindir ki, o da Türk yaşam hakkı ve is
tiklâli içindir.” Ve ilave etti: “Bunu çok gören düş
manlarımız, lehimizde fikirleri görür görmez bize faci
alar isnat ettiler. Bugün olduğu gibi. Fakat gerçek asla
gizlenemez. Adalet meydana çıkacak. Düşmanlarımı
zın siyasi görüşleri dostluklara yönelecektir. Avmpalı-
lar bizi tanımak istemiyorlar. Her gün Avrupa’nın zul
müne ve düşmanlığına maruz kalıyoruz. Siz dinleyi
cim kadınlara sesleniyorum. Siyasetin iflas ettiği yer
de, kadınların adalet ve şefkati başarıyla yerini alabi
lir.” Paris basım konferansın tümünü yayımladı ve
Müfide Ferit, Fransız kadınlarının kalbine girmeyi ba
şardı.
1892'de doğan Müfide Ferit, Türk dili ve edebiyatına
gönül vererek gençlik yıllarında ‘Aydemir’ ve ‘Perva
neler’ adlı iki ünlü roman yazdı. Versailles Lisesi’nde
okuyan Müfide Hanım, üniversitenin Science Politiqu
es bölümünden diploma alan ilk Türk kızı oldu. Pa
ris’te Jön Türk hareketine kalemiyle katılarak gazete
cilik yapan ve hem Osmanlı, hem de Ankara hükü
metlerinde bakanlık yapan, büyük ülkelerde elçilik
göreviyle Türkiye’yi temsil eden Ahmet Ferit Bey’le
evlendi. Milletlerarası Soroptimist Teşkilatı’nın Türki
ye kumcusu olan Müfide Ferit, başta Paris olmak üze
re Londra, Varşova, Tokyo’da 22 yıl sefirelik yaptı.
Müfide Ferit öte yandan Kurtuluş Savaşı’nın sonlarına
doğru Mustafa Kemal Paşa ile büyük Türk dostu Pier
re Loti arasındaki yazışmalara da aracılık etti. Daha
sonra Tek soyadını alan Müfide Ferit, 1971 yılında ve
fat etti.
,
* Taha Toros, tarihçi.
during the Turkish W a r of Independence, Müfide Ferit declared, 'What was the object of these suf ferings, this blood, this mourning, these deaths, these orphans, these widows and these teal's? W as it to seize territory? No! W as it to create colonies? No! It was for one thing only, for the right to live and the future of Turkey.’ And she concluded, 'Our enemies who begrudged even this, imputed abominations to us the moment they saw opinion turning in our favour. As they are still doing today. But the truth can never be concealed. Justice will prevail. Enmities will turn into friendships... Europeans do not want to recognise us... Every day w e are subjected to the oppression and enmity of Europe. I call upon the women in my audience. W hen politics is bankrupted, it may be replaced by the justice and compassion of women.’ The lecture was printed in full in the French press, and Müfide Ferit won the hearts of French women.
Müfide. Ferit was bom in 1892, and as a young woman wrote tw o novels w hich w ere w id ely acclaim ed. She studied at Versailles Lycée, and became the first Turkish woman to gradu ate in political science. She worked as a journalist, writing in sup port o f the activities o f the Young Turks in Paris. She married Ahmet Ferit Bey, who served as minister in both the Ottoman and Ankara governments, and for many years as a diplomat. Müfide Ferit therefore served as ambassadress in Paris, London, Warsaw, and Tokyo for a total of 22 years, and also founded the Turkish branch o f the International Soroptimist Society. Towards the end of the W a r of Liberation, she had acted as m ediator in the correspondence betw een Mustafa Kemal Atatürk and the French novelist Pierre Loti. She died in 19 7 1 • * Taha Toro s is a historian.
124
S K Y L IF E A Ğ U S T O S A U G U S T 2 0 0 2