TURKISH
CLASSICAL
INSTRUMENTS
Photographs: Turgut SalgarSplendidly crafted of
polished woods, the in
strum ents o f Turkish
classical music hold the
se c re t o f m ou rn fu l
eastern melodies. Gar
eth Jenkins explains
their characteristics.
The ud is the most widespread o f Eastern instruments. Ud Doğu çalgılarının en yaygını, en bi linenidir. 62SKYLIFE 2/91Cilalı ahşaptan ince ince işlenmiş klasik Türk
müziği çalgıları, hüzünlü doğu melodilerinin
anahtarıdır. Gareth Jenkins anlatıyor
KLASİK TURK ÇALGILARI
Batı müziğine alışkın olanlar klasik Türk müziğini ilk dinlediklerin de genellikle yeknesak ve melanko lik bulur. Oysa 12 notalık Batı Ga- mı'nın tam iki katı olan 24 müzik aralığıyla, son derece zen
gin bir ses dizisidir Türk müziği. Bu kendine özgü ses dizisini yaratanlarsa tambur, ııd, kanun, kemen- çe ve neydir.
Bestenin girişini oluştu ran peşrev ve son bölümü olan saz semaisi dışında, bu çalgılar genellikle insan se sine eşlik etmekte kullanı lır. Ancak son yıllarda tü müyle enstrümantal çağdaş klasik besteler de yapılmak ta.
Klasik Türk müziğinin bu ikinci baharı büyük ölçü de Devlet Türk Müziği Kon- servatuarı'nın eseri. Profe sör Selahaddin İçli on beş yıl önce kurulmuş olan kon servatuarı şöyle anlatıyor: "Ulusal müzik okulu olarak üç temel gayemiz var: Öğ rencilerimize klasik ve çağ daş Türk müziği eğitimini vermek, Batı müziğini gele neğine uygun olarak öğren melerini sağlamak ve müzi ğin dünyada kaydettiği ge lişmeleri izleyebilmelerini sağlamak."
Dr. İçli 24 tonuyla, ben zersiz ritm ve makamlarıyla tama men kendine özgü bir yapı göste ren Türk müziğinin dünyaya tanıtıl ması gerektiğine inanıyor.
Tıpkı klasik Batı müziği gibi ek siksiz Türk müziğinin de kökenin de halk müziği var. Orta Asya'dan Anadolu'ya taşınan halk ritmleri ilk önce dini tarikatların dikkatini çek ti. Özellikle de bilgi ve kültürü bir yaşam biçimi olarak benimseyen Mevleviler müziğin saygınlık kazan masında büyük rol oynadılar. 13.
yüzyılda klasik form una kavuşan Türk müziği zengin bir saray kültü rünün de oluşmasıyla birlikte padi şahların bile gönlünü fethederek din dışı sosyal hayatın en önemli bir
parçası haline geldi.
Müziğin gelişmesine paralel ola rak, çalgılar da bir evrim geçirdi. "19. yüzyılda Batı hayranlığının etki siyle Batı armonisinin Türk beste ve çalgılarıyla uyarlanmaya çalışıldığı bir kargaşa dönemi yaşanmıştı" di yor Dr. İçli. Oysa artık Türk müziği kendi özellikleri içinde dünya ça pında ilgi görmekte ve Türk çalgıla rı başta Ortadoğu olmak üzere bü yük bir alıcı kitlesine hitap etmekte. Bugün konservatuar tanınmış us talardan klasik çalgıları öğrenmeye gelen küçük öğrencilerle dolup taşı yor. Son sınıfların öğrencileriyse
Students at the Turkish Music State Conservatory learn how to make instruments as well as how to play them.
Istanbul Teknik Üniversitesi'ne bağlı Türk Müziği Konservatuan'nda son sınıf öğrencileri çalgı yapımını da öğreniyorlar.
T
—• L t
hthe ud, the ancestor of the
European lute, entered Europe from Moorish
Spain and took it name fron the Arabic al'ud.
Adını Arapça al'ud sözcüğünden alan ve İspanya yoluyla Batı'ya geçen ud, lut'un atasıdır.
TO AN EAR ACCUSTOMED to Western music, the first sounds o f Turkish classical music seem plain tive and melancholy. Based on 24 musical intervals, double the West ern 12 note scale, Turkish music simply has more sounds. Five in struments, the tambur, ud, kanun, kemençe and ney are used to produce this unique music.
These instruments generally ac company the human voice although the prelude to a composition, pesreu, and the closing, saz semai, are two classical vehicles fo r instrumental
music. Contemporary classical com positions, however, are now being
written fo r the instrumental ensem bles.
The Turkish Music State Conser vatory, founded 15 years ago, is re sponsible in part for the renaissance and development o f Turkish classi cal music. "We have three main goals as the national music school, " explained Professor Selahaddin Içli, "To educate our students in classi cal and contemporary Turkish mu sic, to provide them with a complete education in the western musical
tradition and to inform them o f what is happening in music around the world. "
Dr. Içli is very enthusiastic about making the world aware o f the pecu liarities o f Turkish music. The 24 tones, rhythms not found elsewhere, and the makam, or musical keys, which use sounds in a unique way are the defining characteristics o f Turkish music.
In many respects the development o f Turkish music parallels that o f the West: the style originally derived from folk music, in this case from central Asia. It then became important to some religious sects, the Meulevi in particu lar, who encouraged musi cianship as part o f their role as patrons o f learning and culture. The 13th century brought the consolidation o f Turkish music into a classi cal form, and with the estab lishment o f a sophisticated palace culture, music be
came part o f secular life and was patronized by the sul tans.
The instrum ents have evolved over the centuries as the music has changed. "When the West was ad mired and emulated in the 19th century, composers tried to fit western harmon ics to Turkish compositions and instruments, which
gave a confused, result, " ex plained Dr. Içli. Now Turk ish music is gaining expo sure around the world, and within the M iddle East, Turkish instruments are in great demand.
Today, at the Conservatory, small children come for their lessons from renowned masters in all the classical instruments, and older students can be seen carefully craft ing musical masterpieces from well seasoned pieces o f wood.
THE UD
An instrument whose origins can be traced to antiquity, the ud is the most widespread o f Eastern
instru-most important instrument in Turkish classical
music is the tambur, afonti of long necked lute
with a body shaped like half a gourd.
Tam bur klasik Türk müziğinin tem el çalgılarından biridir. Batı müziğindeki piyano gibi, tonal aralıklarlayol gösterir.
atölyelerinde binbir işlemden geç miş ahşaptan el emeği şaheserler yaratıyorlar.
UD
Antik çağlarda doğmuş olan ud Doğu çalgılarının en yaygınıdır. İs mini ağaç anlamına gelen Arapça al'ud sözcüğünden alan
bu çalgı İspanya üzerin den Avrupa'ya geçerek lut'un da atası olmuştur. Armut biçimli derin göv desi, kısa kalın sapı ve çar pık başıyla Türk udu Or tadoğu ülkelerinde kulla nılan kardeşlerine büyük bir benzerlik gösterir.
Onuncu yüzyılda yaşa nan Türk müzik kuramcı sı Farabi ortaçağda udun perdeleri olduğunu ve beşinci bir tel kazandığını anlatıyor. Bugünse per deler ortadan kalkmış, tel sayısı onbir ya da onikiye çıkmıştır. Çifter çifter sı ralanan bu tellerin üstte ki altısı naylondan, altta kiler ise metalden yapılır. G övdesinde karm aşık arabesk motiflerle bezen miş üç oyuk vardır.
TAMBUR
Klasik Türk müziğinin en önem li çalgısı olan tambur gövdesi yarım el ma biçiminde, uzun saplı bir sazdır. Tıpkı Batı mü ziğindeki piyano gibi, tambur da Türk müziğin deki tonal aralıklara reh berlik eder.
Tam buru n atasının M.Ö. 2000 yıllarına ait Mezopotamya lahitlerin- de örneklerine rastlanan iki telli Sümer panturu ol duğu tahmin edilmekte. Çağdaş versiyon yedi veya sekiz tellidir ve yay kulla nan tektük sanatçılar bir yana, genellikle mızrapla çalınır.
Isı ve nem değişikliklerine karşı duyarlı ince uzun tambur sapının yapımında iyice bekletilmiş ahşap kullanılır. Çalgının deliksiz göğsü yekpare çamdan, sırtıysa ceviz, aka ju veya balsam çamı şeritlerinden imal edilir.
KANUN
Sitara benzer telli bir çalgı olan
kanunun kökeni tartışmalıdır. Kimi uzmanlar Farabi tarafından icad edildiğini, kimileriyse eski Mısır ve Sümerlilerden günümüze kaldığını ileri sürerler.
Çağdaş kanun sığ bir kasa üzerin de 72 veya 75 naylon telden oluşur.
Üçerli gruplar halinde sıralanan bu teller 24 ya da 25 nota üretir.
Türk skalasının ara notalarıysa telleri uzatıp kısaltarak tonu farklı laştıran mandallarla sağlanır. 19. yüzyılda geliştirilmiş olan mandal sistemi sanatçıyı telleri başparma ğıyla idare etmek zorunluluğundan kurtararak ses kalitesini yükseltmiş tir.
KEMENÇE
Farsça "küçük keman" anlamına gelen kemençe, Türk halk müziğin de kullanılan kemanların yakın bir akrabasıdır.
Dört telli bir çalgı olan kemençe dikey olarak sol bacağın üzerine
oturtulup çello gibi yayla çalınır. Teller üzerine bastırılarak değil, çok hafif tırnak dokundurularak ic ra edildiğinden kemençe en zor çal gılardan biri olarak kabul edilir.
Köprünün hemen altında iki kü çük oyuğu bulunan keıııençenin mükemmel akustik özellikleri her şeyden önce iyi bir malzeme ve işçi lik gerektirir. Ustalar tarafından
ter-Iııferi or materials or poor craftsmanship can ruin the kemençe's excellent acoustic properties.
Küçücük gövdesinden ahenkli ses elde edebilmek için, kemençe yapımında usta işçiliğin ötesinde iyi malzeme kullanmak da gerekir.
merits and the ancestor o f the Euro pean lute which entered Europe from Moorish Spain and took its name from the Arabic al'ud.
With its deep, pear-shaped body and thick, short neck and angled head, the Turkish ud is very like those found in other Middle Eastern countries.
According to the description o f the tenth century Turkish musical theo rist Farabi, the medieval ud had frets and a recently added fifth string. The frets have since disap
With a status equivalent to that o f the piano in the West, its fingerboard is the reference guide to tonal inters vals in Turkish music.
The two-stringed Sumerian pan- tur, examples o f which have been found in Mesopotamian tombs dat ing back to 2000 BC, was probably an early antecedent. The modem in strument is strung with seven or eight strings which are usually plucked although a bow can also be used to play it.
The tambur's long slender neck,
The kemençe is quite difficult to play. Nevertheless, it attracts the interest of many music students, particularly girls.
Tiz ve ahenkli sesiyle kemençe, icrası zor bir çalgı olmasına rağmen, daha çok öğrencilerin ilgisini çekiyor...
peared and the modem ud has elev en or twelve strings grouped in pairs. The top six strings are made o f nylon and the others o f metal. The sound board has three soundholes decorat ed xuith intricate Arabesque i
THE TAMBUR
The most important instrument in Turkish classical music is the tambur, a form o f long necked lute with a body shaped like half a gourd.
sensitive to temperature and humid ity is made from well-seasoned wood. The body has no sound hole, and the soundboard is made o f a single piece o f spmce; while the back is built up from strips o f walnut, mahogany, balsam or juniper.
THE KANUN
The origins o f the Kanun, a plucked zither-like instrument, are obscure. Some authorities claim it was invented by Farabi while other
point to references to a similar in strument in ancient Egypt and Su- meria.
Today the kanun has 72 or 75 ny lon strings which stretch across a
shallow soundbox. Tuned in
groups o f three, the strings give 24 or 25 notes. The various intermediate notes o f the Turkish scale are pro duced by the mandai board - small pieces o f metal placed under the strings which when raised change a string's length and produce a differ ent tone. Until the invention o f the
m andai board in the nine teenth century, a player had to place his thumb on a string at the same time as he struck it with the plectrum; the process was both cumber some and unsatisfactory in terms o f sound quality.
THE KEMENÇE
Taking its name from the Farsi fo r "little violin, " the kemençe is closely related to the violins used in Turkish folk music.
The kemençe has four strings and is held upright on the left leg with the boiv is drawn across it like a cello. It is one o f the most technically de manding o f instruments as the musician raises the pitch o f the strings not by pressing down on them with his fin gers but by touching them lightly from the side with his fingernails.
Inferior materials or poor craftsmanship can ruin the kemençe's excellent acoustic properties. The best instru
ments have a soundboard made o f cypress or pine xuith two small soundholes just below the bridge and a back made o f mulberry, balsam or walnut.
THE NEY
Because o f its rich harmonics and tonal range, the ney has been called "the most perfect o f wind instru ments. " It is at least 2000 years old and is probably descended from a Sumerian instrument called the na.
M ade from a single, hollow-kiz
stemmed, woody reed, the ney has a total o f seven holes, six in the front and one at the back and is fitted with a mouthpiece made o f horn, ebony or ivory. Unlike the western flute, it is held parallel to the body while the players directs a jet o f air through narrowed lips across the top o f the mouthpiece.
Although there is a standard ney, the mansur, it is only one o f a range o f instruments which share the same fundam ental characteristics but have different lengths and tonali ties.
The ney is central in religious mu sic and has assumed an almost sa cred status in the rituals o f the Mev- levi where its haunting melancholy tone has come to symbolize the mys tic's yearning to return to God. Mev- lana, the founder o f the order said o f it, "Nothing kills or cures like the ney:
Nothing can crave or console like the ney."
cih edilen malzeme göğüste selvi ya da çam, sırtta ise dut ağacı, balsam ya da cevizdir.
NEY
Zengin armonisi ve tonalitesiyle "nefesli sazların şahı" nitelemesini hak eden ney en azından 2000 yıllık bir geçmişe sahiptir. "Na" adı veri len bir Sümer çalgısından evrimleş- tiği tahmin edilir.
Kalın ve içi oyuk yekpare bir ka mıştan imal edilen neyde altısı ön de biri de arkada olmak üzere yedi delik bulunur. Ağızlığı boynuz, aba noz ya da fildişidir. Batı flütünden farklı olarak ney vücuda paralel ola rak tutulur ve ağızlığın tepesinden üflenerek çalınır.
Neyin farklı uzunluk ve tonalite lere sahip pek çok versiyonu vardır. Bunlar arasında en yaygın olanına "mansur" adı verilir.
Dini müziğin temel taşını oluştu ran ney, Mevlevi ayinlerinde nere deyse kutsal bir konuma sahiptir. İçe işleyen melankolik sesiyle dervi şin Tann'ya kavuşma arzusunu sim geler.