• Sonuç bulunamadı

Şair Leyla Hanım'ın anıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şair Leyla Hanım'ın anıları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şair Leyla Hanım’m Anıları

Musa SEYİRCİ

Antalya İl Kültür Müdürü

S

on bir yıl içerisinde roman, öykü ya­pıtlarından çok yaşamöykülerinin iş­ lendiği ya da anıların konu edildiği ki­ tapları büyük bir keyifle okudum. Hıf­

zı Topuz’un Meyyâle, Taif’te ö lü m ,

Paris’te Son Osmanlılar; Mîna Urgan’m B irD i- nazorun Anıları, Ali Neyzi’nin Hüseyin Paşa

Çıkmazı, Cahit Uçuk’un Bir İmparatorluk Çö­ kerken, Şirin Devrim’in Şakir Paşa Ailesi, Ay­

şe K ulin'in Adı Aylin ve Füreyya, son olarak da Cumhuriyet Kitapları arasından çıkan Şair Ley­ la (Saz) Hanım’ın Anılan 19. Yüzyılda Saray Ha­ rem i’ni okudum.

Son kitap dışında öbür yapıtlarda olayların akışına kendinizi kaptırıyorsunuz gidiyor. Oy­ sa Şair Leyla Hanım Anılar’ında bizi Çırağan Sa- rayı’nın mekânlarına, İstanbul Boğazı’na, çev­ resindeki koruluklara, yalılara, Akdeniz’in tarih kokan Girit A dası’na götürüyor.

Çocukluğumuzda keyifle söylediğimiz ‘Yas­ lı gittim, şen geldim” dizesiyle başlayan (şiir Sa- nıih Rıfat' indir) ünlü marşın da bestecisi olan Ley­

la Hanım, son yıllarını Antalya’da geçiren dos­ tum H. Ali Neyzi’nin anneannesinin annesi. Ley­ la H anım ’la ilgili, sevgili N eyzi’den kitap çık­ madan önce epeyce anı dinlemiştim. Cumhuri­ yet Kitapları arasından söz konusu yapıt çıkın­ ca büyük bir keyifle okudum.

İstanbul Tıp Fakültesi’nden ilk diploma alan doktorlardan olan hekim İsmail Paşa, Giritli yok­ sul bir aileden gelmektedir. Sultan M ahm ut’un

saray cerrahı olarak atanan hekim İsmail Paşa, Veliaht Abdülmecit’in sünnetini yapar, Abdül- mecit de padişah olunca, hekim paşayı öğreni­ mini tamamlaması için Paris’e gönderir. Paşa, Paris dönüşü saraya başhekim, padişah ailesinin özel doktoru olur.

Hekim İsmail Paşa ve ailesine sarayın kapısı böyle açılır. Leyla Saz anılarında bu durumu şöyle dile getirir: “Abdülmecit tahta çıkınca, ba­ bamı öğrenimini tamamlaması için Paris’e gön­ dermiş. Bu, 1839 ya da 1840 yılında oluyor. Ba­ bam, Avrupa’da bulunduğu sırada vaktini hiç boş geçirmemiş, bir yandan derslerini izlerken, öte

T T -

f/¿¡ 01 Z

yandan da bulunduğu ülkelerin uygarlıklarıyla ilgilenmiş. Fransa’dan sonra İngiltere ve İtalya’ya giderek, ülkeye Batı dünyasıyla ilgili pek çok an­ siklopedik ve değişik türde bilgiyle dönmüş. Sul­ tan Abdülmecit, babamı sarayın başhekimi ve ai­ lesinin özel doktoru olarak atamış.

Babam çok zeki ve nükteci bir kişiydi. Konuş­ ması her zam an ilgi çekici ve zevkli olurdu. Gör­ müş olduğu eğitim ona ayn bir saygınlık kazan­ dırmıştı. Pek çok konuda kendisine danışılırdı. Sultanın ve ailesinin yakını, güvenilir danışmanı olmuştu. Ardından vezirliğe yükseltilerek devle­ tin saygın makamlarında bulundu.

Babam, Ticaret Bakanlığı görevini ilk kez üst­ lendiğinde, Avrupa başkentlerinin birinde ulus­ lararası bir sergi düzenlenmişti. Saltanat tarafın­ dan bu sergiye gönderilmesi öngörülen örnekler Ticaret Bakanhğı’nda toplanmıştı. Sultan ve ha­ remi, varlıklarıyla bu sergiyi onurlandırdıkla­ rında, bu yüce ziyaretçileri annemle ablam da kar­ şılamışlar. On yaşlarında ve pek güzel bir kız olan ablamı, Abdülmecit’in büyük kızı Fatma Sultan beğenmiş ve onu yanma, saraya almış.”

Sarayın kapısı, ailesi ile birlikte küçük Ley­

la’ya açılınca sarayda birçok olaya tanık olur. Çı- rağan Sarayı’nın tüm mekânlarım, sultanların ha­ rem dairelerini, haremin döşeniş biçimini, ya­ şayanların - hizmet görenlerin konumlarını, sa­ rayın bahçesini, küçük Çerkez kızlarını, müzi­ ğini, dansım, kahve keyiflerini, saz âlemlerini ay­ rıntılarıyla öğrenir.

İlkin 1925 ’te Paris’te Fransızca basılan bu anı­ lar, 1990’lı yıllarda Paris’te ikinci kez basılmış, İngilizce çevirisi de olan bu eser, yıllar önce Ka- racan Yayınlan arasında çıkmış, çeviri iyi olma­ dığı için, istenildiği biçimde okuyucuya ulaşa­ mamıştır. Bu kez dostum Şen Saİtir Sılan yapı­ tı Fransızcadan Türkçeye çevirmiş, iyi de etmiş. Sılan’ın akıcı bir dili, düzgün, temiz bir anlatı­ mı var. Usta bir çevirmen olarak karşımıza çı­ kıyor.

SılanTn çevirisiyle Cumhuriyet Kitaplan ara­ sından çıkan Şair Leyla (Saz) H anım ’m Anıla- n ’m siz de büyük bir keyifle okuyacaksınız. Böyle anı kitaplanm n sayısı çok olsaydı, toplu­ mlunuzun geçmişini daha iyi tanıyacaktık. Ley­ la Hanım Osm anlI'nın son yüz yılım sınırlı dâ olsa kalemiyle bizim önümüze seriyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Protokolü, daha sonra hemen bütün bürokratların inkar ettikleri anlaşılan tutanaklara göre, döne­ min Başbakanı Turgut Özal hayali ihra­ catla ilgili

Bu arada sormadı­ ğınız önemli bir soruna de­ ğinmek istiyorum: Yurdu­ muzdaki telif hakları soru­ nu bu. Yürürlükteki 30 yıl­ lık telif hakları kanunu

USG ince- lemesinde, ürolitiazisli hastalarýn 3 (% 7)’ünde önceden veya çalýþma esnasýnda safra kesesi taþý olduðu (1 hastada þu an- da taþ mevcut; 2 hasta taþlý

Gürsey ile, ödü­ lü kazandığı açıklandıktan sonra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Teorik Fizik B ö lü m ü ’nde bilimsel araştırmaları ve kişiliğiyle

bahsedelim: 1) Sadrazam Ahmed Cevat Paşa Kütüphanesi Padişah II.Abdülhamid dönemi sadrazamlarından Ahmed Cevat paşa (1850- 1900)’ın BabIali’deki Hazi- ne-i

Türkiye’de bugün bir şehre isim olan Muş’un ne anlama geldiği ve ne zamandan beri Muş isminin kullanıldığını tespite yönelik yaptığımız bu çalışmada, öncelikle Muş

HCV genotip 4 ile infekte naif veya deneyimli (NS5A-naif olanlarda) kompanse sirotik olan veya olmayan hastalarda PTV-RTV/OB- V+RBV tedavisi 12 hafta süreyle önerilmektedir..

Bu çalışma, genel anestezi sırasında kas gevşetici (KG) kullanılan erişkinlerde bu mekanizmanın bloke olabileceğini ve bu nedenle intraoperatif hipotermi