• Sonuç bulunamadı

Bir cumhuriyet öğretmeni olan Behçet Necatigil’in ölümünün 15. yılı:Şiiri hep içinde aradı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir cumhuriyet öğretmeni olan Behçet Necatigil’in ölümünün 15. yılı:Şiiri hep içinde aradı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET ~ t ~ İ --- W T ~

KULTUR

/

*x

A

M

Bir cumhuriyet öğretmeni olan Behçet Necatigil’in ölümünün 15. yılı

Şiiri hep içinde aradı

TURGAY FİŞEKÇİ____________

Bugün 13 aralık. On beş yıl önce bugün 1979 yılının o korkunç ölüm günlerinden birinde yitirmiştik Beh­

çet Necatigil’i.

Cumhuriyet dönemi, güzel, sevgi­ li insanların öğretmen olarak toplu­ ma hizmet etmeleriyle de ayrı bir ay­ dınlık kazanmıştır.

Bir düşünün; liselerinde, üniversi­ telerinde, Sabahattin Eyuboğlu, Nu-

rullah Ataç, Pertev Naili Boratav, Ha­ lide Edip Adıvar, Nusret Hızır, Bedri Rahmi, Vedat Günyol, Berna Moran, Sabahattin Kudret Aksal, RaufMut- luay, Tahsin Y ücel, Cevat Çapan, Ak- şit Göktürk gibi aydınların öğret­

menlik yaptığı bir ülke ve toplumu... Behçet Necatigil, çağdaş Türk şi­ irindeki büyük varlığı bir yana, bu güzel öğretmenler kuşağından biriy­ di. Şiirle ders yapan, derslerinde şiir üstüne konuşulabilen bir öğretmen. Derslerinde evrensel kültürü soluyan öğrencilerin topluma çağdaşlık ve uygarlık temsilcileri olarak katıldık­ tan bir öğretmen. Başkalanyla pay­ laşmanın çok sınırlı olabildiği şair ki­ şilik, yakın dostlann dışında öğren­ cilere açılıyordu alabildiğine.

Behçet Necatigil, “içindeolmayan

şiiri başka hiçbir yerde bulamadığı­ nı” söylemişti. Yaşamı boyunca da

şiiri hep kendi içinde aradı: Kendine, çevresine bakarak evinde, Beşik­ taş’ın küçük bir boğaz köyü olduğu yıllardaki daracık sokaklannda, çar­ şı içlerine gömülmüş meyhanelerin­ de, insanlannda buldu. Evi, odası, ör­ tüleri, tenceresi, musluğu, sabunu şi­ irine girdi. Ağzından dökülen kırık dökük sözcükler sanki bir araya ge­ lip şiir oldular:

Beni bana gösteren ay namdı almış­ lar.

Onun bu yalın söyleyiş biçimine daha yakından bakıldığında ardında ustalıkla kurulmuş güçlü bir mantık­ sal yapı ortaya çıkmakta. Bir öykü, duygu ya da düşüncenin, izlenimci biryaklaşımla şiire aktarılması. Söz­ cükler sanki izlenimci bir ressamın

fırça darbeleri gibi yan yana dizildik­ lerinde şiiri oluşturuyorlar.

Yine Necatigil’in kendi ağzından söylersek, “Meslek ve gündelik haya­

tın pratik ve ekonomik uğraşlarının insana eklendiği ikinci ruh şiirdeki ruhuna paralel değilse, hayatı şiirle­ rini doğrulamıyorsa, kelimelerden doğacak şiir bir oyun, bir hüner ola­ rak kalır. Şürin sadece bir hüner ol­ duğunu sanmıyorum.”

Bu nedenle En/Cam ve Zebra ile başlayıp Kareler Aklar adlı kitabın­ da uç noktasına ulaşan biçim dene­ melerine giriştiği kitaplarındaki şiir­ lerde bile bir içerik şairi olma özelli­ ğini yitirmedi. İnsani özellikleriyle de dikkat çekici bir şair kişiliktir Ne­ catigil: İçe dönük, sessiz, hayatı bo­ yunca hep birkaç yakın arkadaşıyla içmiş, patlamalarını içinde yaşamış bir şair... 1950’lerin ünlü edebiyat matinelerinde Attila Ilhan’ın yerlere kadar sarkan kırmızı atkısıyla Özde-

mir Asaf’ın “Lavinia” şiiriyle ortalı­

ğı birbirine kattığı sıralarda o, sıradan bir şaircesine,

Olsa bari benzeri duygularla te­ dirgin,

Sizdekini yaşamış Birkaç kişi

kaygısıyla çıkıp şiirlerini okurdu. Geriye kalan “avuçlarda mıncıklan­

mış kalbi...”

Şiirden geriye kalan zamanlarında da Rilke’nin Malte Laurids Brig-

ge’nin Notlan, Heine’nin Şarkılar Ki­ tabı, Knut Hamsun’un Pan ve Victo­

ria’sı gibi benzersiz çeviri ler gerçek­ leştirdi, radyo oyunlan yazdı, Edebi­

yatımızda İsimler Sözlüğü ve Edebi­ yatımızda Eserler Sözlüğü gibi bü­

yük emek ürünü iki temel başvuru kitabı hazırladı.

Çağdaş Türk edebiyatının benzer­ siz Behçet Hocası’ydı o.

Sahi, derslerinde şiirden söz eden öğretmenler kaldı mı?

Çoklarından düşüyor da bunca Görmüyor gelip geçenler Eğilip alıyorum

Solgun bir gül oluyor dokunun­ ca.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ama dolarlı, mark- lı turistler dünyayı dolaşıp ge­ zecekler.. Frank yerinde otur­ mak için Fransız yerinden kı

Bu konuda, bir süre önce Tür­ kiye'ye gelen Nancy Festivalinin temsilcisi, tanınmış tiyatro ada­ mı Henri Baradier, «Sersem Kocanın Kurnaz Karısı» adlı

Yüreğindeki sanatçı heyecanını, sanatçı tutku­ sunu, Yaşar Kem al kadar dört bir yanma saçan bir sanatçı daha görmedim, di­ yebilirim.. Bu heyecanı ade­

Günübirlik ziyaretçiler, ço­ cukları için Eyüp oyuncakçılarından boyalı kayıklar, beşikler, fırıldak, tahta kılıç, kamış tüfek, tef, dü­ dük,

Dışişlerinden aldığı bursla Madrid Güzel Sanatlar Akademisinde baskı, gravür kıs­ mını bitirdi.. Kendi dalında araştırmalar

Ahiren Leipzig Konservatuvarında tahsillerini bitirdikten sonra Almanya’da bir çok konserler veren, İstanbulda da ilk ciddî konserlerini dinle­ ten ve şimdi

Türk balesine eği­ timci olarak da katkıları bulunan Akın, “Kuğu Gö­ lü”, “Uyuyan Güzel”, “Romeo ve Jüliet”, “Ham­ let”, “Cindirella” gibi

Kulağım onda, gözlerim tekerlekli sandalyenin tekerleklerinde dinli­ yorum: “Daha iyi, daha güzel daha insanca, yani insanın insanlığım bütün boyutlarıyla