S a y f a
T
■¥
KEMAL TAHİR’DE
, GERİ bıraktırılmış bir toplumun dramım yaşayan Türk sanat adamları yakın yüzyıllar boyunca ikili bir görevi yüklenmişlerdir. Sanat adamlarımızın çoğu, bir o ka dar da, düşünce adamlarıdırlar. Batı’run geleneksel sanat çizgisinden çok farklı bir çizgidir, bu. Namık Kemal’den Yahya Kemal’e ya da Yakup Kadri Karaos- manoğlu’na kadar bütün seçkin sanat adamlarımız, ay nı zamanda, derin bir tarih ve toplum bilincine sahip, düşünce adamlarıdırlar. Belki de o yüzdendir ki, Tür kiye alanlarını sanat adamlarının anıtlarıyla donatmış bir ülke değildir, özellikle düşünsel yönden kendisiyle çelişen sanat adamlarını benimsemek bir yana çokluk hoşgörü sınırlarının ötesine atmak istemiştir, Kurulu düzen... Türk sanat adamın m kaderinde, yargılanma, tutuklanma, sürgün adeta doğal bir alın yazısı gibidir. 1973 ilkbaharının aramızdan alıp götürdüğü Kemal Tahir, bu kader çizgisinin en çağdaş örneklerinden birisidir. KEMAL TA H İR salt bir sanat adamı ya da düşünür de
ğildi; kendi kuşağının çok değişik türde bir toplumcu savaşçısıydı da... Ne var ki, Kemal Tahir sosyaiizm’in genel olan kuramına (teorisine) karşılık, uygulamasının son derece yerel ve özel koşullan bulunduğunu görü yordu. Toplumculuk, bu anlamda, İçte yaratılması ge reken bir sorundu, onun için... Türkiye, Batı’mn feo dalizm ve kapitalizm doğrultusundaki tarihsel gelişim şemasının ötesinde bir toplumdu. D evlefin güçlü ka musal hizmetler yüklendiği doğu toplumlanna alt bir çok özelliği yapısında banndıran Türk toplumu, Sel çuklu ve OsmanlI dönemlerinde feodalizm’e dönüşme yi reddetmiş; halk yığından özgür köylü statüsünü ko rumuşlardı. Kemal Tahir’in kamu oyunda geniş yan kılar uyandıran Devlet Ana adlı romanı, gerçekte, Bi zans çökerken küçük Osmanoğullan’nın neden Ana dolu’da egemenliği elde ettiklerinin bir destanıdır. Kemal Tahir, kendi tarih felsefesinin özünü yansıtan özgür, demokratik, hoşgörülü doğulu bir devlet düşün cesini, Devlet Ana ile anıtlaştırmak istemiştir.
OSM ANLI’nın batış süreci ve özellikle batılaşma serü venleri için de ilginç düşünceleri vardı, Kemal Tahir’in Çankırı ve yöresinde geçirdiği hapishane yıllan ona Anadolu’nun eşraf ve mütegaUibeslnln, bürokrasisinin oynadığı toplumsal rol konusunda anlandı gözlemler de bulunma fırsatım vermişti. Kemal Tahir’in bir dizi romanı bu gelişmeleri X V III. yiizyd sonlarından tâ XX. yüzyıl ortalarına kadar bağlayan gerçek birer «nehir roman» sayılabilirler. Zira bu romanlarda aynı sorun- lar belirli tarih aralanyla, süreklilik İçinde işlenirler. Yedi Çmar Yaylası ve Köyün Kamburu romanları He başlayan Anadolu’da tarım ve ticaret sermayesinin do ğuşuna ait ipuçları, M. Kemal Atatürk’ün ölüm yılla rına yakın günleri anlatan Büyük M alla bütünleşir. Bu, geleneksel mütegaUibe ya da yan feodal ağa tip lerinin, yerlerini, taşranın ticaret sermayesine kaptır
masının öyküsüdür. Bozkırdaki Çekirdek’te 1940’lann köy enstitüsü deneyiyle Anadolu köylülüğünün yeniden özgürleştirilmesi serüvenine de değinen Kemal Tahir, sonunda, «toplumsal koşullan değiştirmek için önce yeni bir insan yaratmak gerektiği» savına vanr. KURTULUŞ SAVAŞI’mn öncesi ve sonrası, Kemal Tahir’
in bir başka ilgi alamdır. Söz konusu olan şey, ileri dü şüncelerle donanmış yeni türden Türk aydınlarının ya şadıktan çeşitli bunalım dönemlerinin araştırılması ça basıdır. Esir Şehrin İnsanlan ve Esir Şehrin Mahpusu, işgal Istanbulun’da yürütülen ulusal kurtuluş hareket lerini anlatır. N e var ki, bu romanlarda Kemal Tahir’in toplumcu mücadelenin niteliğine ilişkin çeşitli görüş leri de sezilir. Halkına güvenen, ama onun bilinci He bağlantı kurulmasını öneren bir yazardır, Kemal Tahir. Yorgun Savaşçı, Birinci Savaş’ta vuruşup halkın cep heden cepheye kırdınlışına tanık olan Türk subayının, halk karşısındaki durumunu yansıtan bir romandır, aslmda... İstiklâl Harbi’ni Ege cephesinde başlatmak için subay, ister istemez, eşrafın da kısmî ittifakını aramak zorunda kalacaktır. Oysa, bu ittifak, büyük umutla başlayan mücadelenin daha somaki ayak bağ larının da nedeni olacaktır.
KEM AL TAH İR, Cumhuriyette özellikle küçük burjuva aydınının ve bir ölçüde de toplumcu aydının karşılaş tığı sorunları yalan yıllarda yayınlanan iki romanında işlemiştir. Kurt Kanunu, ünlü İzm ir Suikastı çerçeve sinde, İttihat ve Terakki’nln son kılıç artıklarıyla K e malist kadronun verdiği kesin iktidar savaşını yansı tır. Ama, Kemalist kadronun iktidarı da tam olmaya caktır. Kemal Tahir’in belki de kişisel dramından çok unsur taşıdığı için en insancıl ve renkli romanı olan Yol Aynmı, doğuş yıllarında nice umutlar bağlanan küçük burjuva hareketinin bu kez kendisini en içtenlik le destekleyen ilerici aydınlara karşı dönüşünü aydınla tır. Yollar ayrılmaktadır, giderek... Belirli toplumsal koşullar altında tercihlerini yapan üstteki güçler He inanmış ama umduklarını bulamamış eski savaşçılar da, yeni toplumcu aydınlar da başka yol kavşakîarm- dadırlar, 1930’lardan itibaren...
TÜRK TOPLUMU’nun böylesine uzun bir tarih
perspek-m,neJ r h eÎ r S r 1 bundan î ^ a k
-lar herhalde 1950’h ve 1960’Iı yıl-ların toplumsal deği şikliklen olacaktı. Erken gelen ölüm, bu romanlaşUr- ma görevini artık başka ustalara bırakıyor. Ne var ki
v® düşündüğü şeyler arasında çok tartışmalı goruşter bulunsa bile hem Türk sanat tarihi, hem Türk düşüncesi önümüze serdiği çok geniş sorunlar dola- ^ S,yIhl.,.Kenml Tahir’» herhalde önemli sayfalarından bir bol umunu ayırmazlık edemeyecektir. Sanat ve dü şünce adamlarının henüz anıtlarının ¿ikilemediği bir ülkede, bu da, büyük bir başarıdır.