• Sonuç bulunamadı

İlkokul öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışları ile baş etmede kullandıkları yöntemler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlkokul öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışları ile baş etmede kullandıkları yöntemler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ, DENETİMİ, PLANLAMASI VE EKONOMİSİ

BİLİM DALI

İLKOKUL ÖĞRETMENLERİNİN

İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI İLE

BAŞ ETMEDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER

HAKAN ERDEM

(2)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ, DENETİMİ, PLANLAMASI VE EKONOMİSİ BİLİM DALI

İLKOKUL ÖĞRETMENLERİNİN

İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI İLE

BAŞ ETMEDE KULLANDIKLARI YÖNTEMLER

HAKAN ERDEM

DANIŞMAN

(3)

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU

Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Hakan ERDEM tarafından hazırlanan “İlkokul Öğretmenlerinin İstenmeyen Öğrenci Davranışları İle Baş Etmede Kullandıkları Yöntemler” başlıklı Tezsiz Yüksek Lisans Projesi tarafımdan okunmuş, kapsamı ve niteliği açısından Tezsiz Yüksek Lisans Projesi olarak kabul edilmiştir.

Öğr.Gör.Dr. Zeynep Meral TANRIÖĞEN Danışman

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun………….. tarih ve…………..sayılı kararıyla onaylanmıştır.

Prof. Dr. Ramazan BAŞTÜRK Enstitü Müdürü

(4)

ETİK BEYANNAMESİ

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, tez yazım kurallarına uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında;

 Tez içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,  Görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlak kurallarına

uygun olarak sunduğumu,

 Başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunduğumu,

 Atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi,  Kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı,

 Bu tezin herhangi bir bölümünü bu üniversitede veya başka bir üniversitede başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim.

.……… Hakan ERDEM

(5)

ÖZET

İlkokul Öğretmenlerinin İstenmeyen Öğrenci Davranışları İle Baş Etmede Kullandıkları Yöntemler

Hakan ERDEM

Öğretme-öğrenme sürecinde karşılaşılan önemli sorunlardan biri istenmeyen öğrenci davranışlarıdır. Çeşitli nedenlerle meydana gelen bu davranışlar ile baş etmede öğretmenlerin kullandıkları bazı yöntemler vardır. Bu nedenle bu araştırmada öğretmenlerin bu davranışlarla baş etmede kullandığı yöntemler belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda Denizli ili Tavas ilçesinde bulunan ilkokullarda çalışan 102 sınıf öğretmenine ölçek uygulanmıştır. Ölçekte istenmeyen öğrenci davranışlarına karşı kullanılan bazı yöntemleri öğretmenlerin ne sıklıkla kullandıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 23.0 programı kullanılmıştır. Öğretmenlerin istenmeyen davranışlara karsı en çok kullandıkları yöntemler;

Davranışın yanlış olduğunu anlatma, kuralları hatırlatma, olumsuz davranışın nedenlerini araştırmadır.

Öğretmenlerin istenmeyen davranışlara karsı en az kullandıkları yöntemler;

Fiziksel ceza verme(kulağını çekme, vurma vb.), öğrenciyi sınıftan çıkarma, öğrenciye fazla ödev vermedir.

Anahtar Kelimeler: İstenmeyen Davranış, Sınıf yönetimi, İlkokul öğretmeni, öğrenci, İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Yöntemleri, Öğretmen Tepkileri

(6)

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ 1.1.Problem Durumu………2 1.2.Problem Cümlesi…...………9 1.3.Alt Problemler………9 1.4.Denenceler……….……..9 1.5.Araştırmanın Sayıltıları………...10 1.6.Araştırmanın Sınırlılıkları………...……10 1.7. Araştırmanın Önemi………...………10 1.8. Araştırmanın Amacı………11 1.9.Tanımlar ve Kısaltmalar………..………11 İKİNCİ BÖLÜM İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1.Yurt içi Araştırmalar …...………...…12

2.2.Yurt dışı Araştırmalar ………...………….………22

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM Araştırma Modeli………...26

Evren ve Örneklem ………...…26

Veri Toplama Aracının Geliştirilmesi ve Uygulanması………..26

(7)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUM

Cinsiyet Değişkenine Göre Bulgular ……….……..33

Eğitim Durumu Değişkenine Göre Bulgular ………..33

Kıdem Yıllarına Göre Elde Edilen Bulgular ………..…35

Öğretmenlerin Yaşlarına Göre Bulgular ……….…...…35

Öğretmenlerin Sınıflarındaki Öğrenci Sayılarına Göre Elde Edilen Bulgular …...…36

İstenmeyen Öğrenci Davranışları İle Baş Etmede Kullanılan Yöntemler ………...…37

BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER Öneriler ………...39 Kaynakça ………42 Ekler ………...…44 Özgeçmiş………..47

(8)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1. Güvenirlik İstatistiği ………...…28 Tablo 3.2 Ölçekte Yer Alan Maddelerin Güvenilirliğe Etkileri ………28 Tablo 3.3 Örneklem Uygunluğu ………..……29 Tablo 3.4 Ölçeğe Ait Alt boyutlara İlişkin Faktör Yükleri, Açıklanan Varyans ve Toplam Açıklanan Varyans ………..…29 Tablo 3.5 Ölçeğe Ait Alt Boyutlar ………31 Tablo 3.6 Ölçeğin Alt Faktörlerine Ait Güvenirlik Katsayıları ………31 Tablo 4.1. Öğretmenlerin Cinsiyet Durumları ve Anlam Fark Düzey Tablosu……...33 Tablo 4.2 Öğretmenlerin Eğitim Durumları ve Anlam Fark Düzey Tablosu ….……34 Tablo 4.3 Öğretmenlerin Kıdem Yıl Grupları ve Anlam Fark Düzey Tablosu …..…35 Tablo 4.4 Öğretmenlerin Yaş Grupları ve Anlam Fark Düzey Tablosu ………….…36 Tablo 4.5 Öğretmenlerin Sınıflarındaki Öğrenci Sayı Grupları ve Anlam Fark Düzey Tablosu………36 Tablo 4.6 Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları

Yöntemlere İlişkin İstatistikler……….37

ŞEKİLER LİSTESİ

(9)

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ

İstenmeyen öğrenci davranışları, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin en çok uğraş ve zaman harcadığı sorunlardan biridir. Öğretmenlerin bu sorunları çözmede kullandığı bazı yöntemler vardır.Okullarda yürütülen formal eğitimin etkililiğinin artırılması ve daha nitelikli öğrenciler yetiştirilmesi konusu, yıllardan beri eğitim bilimleriyle ilgilenen bilim insanlarının ilgi alanlarından birisi olmuştur. Okul çağındaki bir çocuğun eğitimini bütüncül bir gözle değerlendirmenin gerekliliği dikkate alındığında, çocuğun eğitimini etkileyen informal kaynaklar akla gelmektedir (Demirkasımoğlu ve Erdoğan, 2010).

Bir ülkeyi ekonomik, siyasi, kültürel açılardan başarıya ulaştıracak en temel nokta eğitim sisteminde yer alan uygulamalar, kazanımlar, programlar ve hedeflenen olumlu öğrenci davranışlarıdır. Tüm bu amaçlara ulaşmak içinse eğitim sisteminin en küçük birimini oluşturan sınıflarda düzenin sağlanması, sınıf yönetimi sürecinin etkili bir şekilde işlemesi gerekmektedir. Çağdaş eğitim ve öğretim ilkelerine göre öğretmen, öğrencilerinin davranışları üzerinde çalışır. Eğittiği her öğrencisinin önceden belirlenmiş amaçlara ulaşmasına yardım eder ve onların istenilen davranışlara sahip birer kişi olmasını sağlar (Çalık ve diğerleri, 2010). Öğretmenlerin bu amaçlara ulaşabilmesi, sınıf içerisinde öğrencilere uygun davranışları kazandıracak etkili sınıf yönetimi ile mümkündür.

Yavuzer’e (1996) göre aileden sonra okul, çocuğun ilk temel toplumsallaşma kurumu niteliğini taşımaktadır. Okul ile birlikte çocuk çevresinde bilgi yönünden daha zengin bir çevre, uyulması zorunlu kurallar, özümsenmesi gereken bilgilerle karşılaşır. Çocuk karşılaştığı kavramlarla yeni bir takım tutumlar geliştirmeyi öğrenir. Eğer çocuk yeterli bir okul olgunluğuna erişmiş ise okula uyum zorluğu yaşamaz. Tam tersine kişilik özelliği veya ailenin yanlış tutumu sonucunda; toplu yaşamaya, çalışmaya uygun bir olgunlukta değilse okula uyumda zorlanır. Belirli bir uyum sağlandıysa, okul hayatı uzun bir süreç olarak başlamış olur. Çocuğun okul içindeki uyum sıkıntısı çoğunlukla davranış bozuklukları ve okul başarısızlığı şeklinde kendini gösterir (akt. Özabacı, 2010, s.137).

Doyle’e (1986) göre sınıf yönetimini, öğretmenin düzeni korumak ve sürdürmek için kullandığı stratejiler olarak tanımlamaktadır (akt. Burden, 1995, s.3). Sınıf yönetimi

(10)

öğretmenlerin, olumlu sosyal etkileşim, öğrenmede aktif katılım ve kişisel motivasyonu teşvik edici bir öğrenme ortamı oluşturmaya yönelik yaptığı faaliyetlerin tümünü içermektedir (Burden, 2006). Sınıf yönetimi, dersin amaçlarının öğrenciye kazandırılması için, ders ve derslikle ilgili düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, dersin amaçları doğrultusunda iletişim kurularak, öğrenci davranışlarının denetimi ve yönlendirilmesi olarak tanımlanabilir (Balay, 2003, s.18).

Eğitim bir dizi basamaklardan oluşmaktadır, ilkokul bu basamakların adından da anlaşılacağı üzere en öncelikli olanıdır. Bireye, hayata ve topluma dair en temel bilgilerin verildiği dönem olan ilkokul gelecek eğitim kademelerinin de temelini oluşturmaktadır.

1.1. Problem Durumu

İlköğretim okullarında öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin sorunudur ve eğitim-öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem oluşturur. Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır (İlgar, 2000, s.167).

Öğrencilerde bir davranışı istenmeyen yapan dört temel ölçütten bahsetmek mümkündür. Korkmaz’a (2003) göre bu ölçütler şöyle sıralanmıştır:

 Öğrenci davranışının, öğrencinin kendisinin ya da sınıftaki arkadaşlarının öğrenmelerini engellemesi,

 Öğrenci davranışının, öğrencinin kendisinin ya da arkadaşlarının güvenliğini tehlikeye sokması,

 Öğrenci davranışının, okulun araç ve gereçlerine ya da arkadaşlarının eşyalarına zarar vermesi,

 Öğrenci davranışının, öğrencinin diğer örgencilerle sosyalleşmesini engellemesi (akt. Alkaş, 2010, s.17).

İstenmeyen öğrenci davranışları problem davranışlar, davranış sorunları, kural dışı davranışlar, uygunsuz davranışlar, disiplinsiz davranışlar vb. farklı şekillerde

(11)

isimlendirilmektedir. Bu araştırma kapsamında Öztürk (2005)’ün de tanımladığı gibi; okulda veya sınıfta oluşturulmuş yazılı ve yazılı olmayan kurallara aykırı olan ve öğrenme öğretme faaliyetlerinin etkinliğini azaltmaya yol açan, okulun temel misyonuna engel olan davranışların tümü istenmeyen öğrenci davranışı olarak tanımlanmıştır (akt. Alkaş, 2010, s.17).

İstenmeyen öğrenci davranışları, öğrencilerin yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik düzeyleri, psikolojik özellikleri gibi pek çok etkenlere bağlı olarak farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Davranışlar, zamana, mekana ve koşullara göre istendik ya da istenmedik özelliği kazanırlar. Yine aynı şekilde istenmeyen davranışların sıklığı da yaştan yaşa, öğretmenden öğretmene, dersten derse farklılık gösterebilmektedir.

Mandel ve Marcus (1988) okul başarısızlığının nedenlerini şu başlıklar altında toplamaktadır:

1) Kişisel faktörler 2) Aile ile ilgili faktörler

3) Arkadaş grubu ile ilgili faktörler

4) Okul ve öğretmen faktörü (akt. Acat ve Özabacı, 2005, s.147).

Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler (Başar, 1999, s.95).

Derse devam etmeme ya da derslere geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine veya eşyalarına zarar verme, derste uzun süre hayal kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır. İstenmeyen davranışların ortaya çıkması,

(12)

hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır (Aydın, 1998, s.138).

Öğretmenlerin akademik hedeflerindeki başarıyı sağlayabilmeleri için sınıf içindeki düzeni korumaları gerekmektedir. Sınıf yönetimi kavramı; öğretmenin düzeni korumada kullandığı stratejiler ve hareketler olarak nitelendirilir (Burden, 1995). Düzen, öğrencinin sessizce oturup öğretmeni izlemesi demek değildir (Evertson & Weinstein, 2006). Sınıf süreçlerinde herkesin hangi zamanlarda neleri nasıl yapıp yapmayacağı kurala bağlanıp işleyişi sağlanırsa, düzen vardır. Doyle (1986) sınıf düzeni oluşturma süreçleri olarak şunları sıralamaktadır (akt: Başar, 2010, s.115):

1. Sınıf kuralları ve bunları izleme yollarının belirlenip açıklanması.

2. Çeşitli sınıf durumlarında bu kuralların belirlenen yollara uygun şekilde işletilmesi Bir ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikte insan gücünü sağlayabilmesi, temelde insan sisteminin başarısına bağlıdır. Hızla değişen çevresel koşullar ve toplumsal dinamizm her kademe ve düzeyde eğitime verilen önemin artmasına neden olmaktadır. Yeni nesillerin daha nitelikli yetiştirilebilmesi için eğitim sürecini bugünün ve yarının ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde düzenlenmesi ve geliştirilmesi gerekir. Eğitim süreci, bireyin yaşadığı çevreye ve topluma uyum sağlamasına yardımcı olur. Ayrıca geçmişten gelen kültürel değerlerin yeni nesillere aktarılmasını ve geliştirilmesini de sağlar. Eğitim sürecinin temeli öğrenmeye dayanır. Öğrenme süreci çocuğun doğumuyla birlikte ailede başlar, planlı ve programlı bir kurum olan okul ile devam eder (Gökçe, 1995).

Okul sistemi içerisinde öğrencilerin güçlendirilmesi ve daha etkin hale getirilmesi, öğrenci merkezli bir eğitim düşüncesinin yerleştirilmesi açısından oldukça önemlidir. Okuldaki öğretim programlarının hazırlanmasında ve öğretmenlerin benimseyecekleri öğretim yöntemlerinde öğrencilerin birincil derecede bulunması ile sınıf içi düzenin ve disiplinin güçlendirilmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu ileri sürülebilir. Öğrencilerin sahip olduğu psiko-sosyal özelliklerin okul yönetimlerince bilinmesinde ve öğretmenlerce bu doğrultuda öğretim programlarının hazırlanmasında büyük fayda vardır(Aslanargun, 2007).

Arslan ve Nural’a (2004) göre, etkili ve başarılı okul-aile işbirliğini yaratmak için, okul; ev ziyaretleri düzenleme, ana-babalar, öğretmenler ve çocukların katılacakları gezi,

(13)

gözlem, konferans, gece gibi etkinlikler planlama, ana-babalardan sınıf-içi kaynak kişi olarak yararlanma, meslekî rehberlikte ana-babalardan yararlanma, velilerle görüşme toplantıları programlama ve ilân etme, ana-babalara okulun kaynaklarını kullanma fırsatları verme, velilerin okul hakkındaki görüşlerini almak için anket uygulama, önemli günlerin kutlanmasında velilere görev verme, velilerin, okul bültenine yazı yazmalarını sağlama, belirli aralıklarla sınıflarında gösteriler düzenleme ve velilerin bu yolla öğrenci performansı hakkında bilgilendirilmelerini sağlama, veliye örnek ders gösterisi yapma vb. etkinlikler düzenleyebilir (akt. Demirkasımoğlu ve Erdoğan, 2010).

Okula yönelik aile katılımının maddi yönü olduğu gibi okulun toplum tarafından benimsenmesi ve eğitim merkezi olarak değerlendirilmesi anlamında toplumsal yönü de bulunmaktadır. Aile katılımının tek yönlü ve sorunlu bir ifade olduğunu savunan Crozier (1999), aile katılımından ne anlaşılması gerektiğinin ve amacının ne olduğunun net olarak belirlenmesinin önemine değinmektedir. Ailelerin okula katılımı ile ifade edilen anlam okul yönetimlerince “okuldaki etkinliklere destek” olarak özetlenmektedir. Okul yönetiminin ve öğretmenlerin çabalarını destekleyecek ve aynı doğrultuda ev içi etkinliklere önem verecek bir aile katılımı ön plana çıkmaktadır. Aileler, öğretmenlerin mesleki uzmanlığına saygı duymakta, kendi sınırlarını bilmekte ve gereken saygıyı göstermektedir. Bununla birlikte ders konusunda öğretmenlere akıl vermeye çalışan veli davranışı, en beğenilmeyen davranış olarak ifade edilmektedir (akt. Aslanargun, 2007).

Bireyin gelecekteki yaşamında kuşkusuz en belirleyici rolü oynayan kurum okuldur. Bu nedenle okulun geliştirilmesi ve tüm ilgililerin eğitim sürecine katılması gerekir. Okulda gerçekleştirilen öğretim etkinliklerinin planlanmasında ve uygulanmasında en önemli sorumluluğu okul yöneticileri ve öğretmenler üstlenmektedir. Temelde esas olan öğrencinin nitelikli yetiştirilmesi ve hayata hazırlanması ise, çocuklarının başarısı için çaba harcayan ailelerin sürecin dışında tutulması düşünülemez. O halde öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş etme çabası sürecin her aşamasında ve okul etkinliklerinin gerçekleştirmesi hem okulun amaçlarına ulaşılmasını hem de öğrenci davranışların olumlu yönde değişiklik meydana getirilmesini sağlayacaktır. Özellikle ilköğretim kademesinde sağlıklı bir etkileşim ve işbirliğinin oluşturulması, çocuğun gelecekteki yaşamında belirleyici olması bakımından çok büyük önem taşımaktadır (Gökçe, 1995).

Gordon’a (1996) göre genç ve deneyimsiz öğretmenlerin çoğu kendilerini yeterli bulduklarından sınıfta disiplin sorunu ile karşılaşmayı pek beklemezken; deneyimli

(14)

öğretmenler disiplin kurmaları gereken zamanları sevimsiz bulurlar. Fakat buna rağmen birçok öğretmenin zamanının büyük bir kısmı düzeni kurmak ve disiplini sağlamakla geçmektedir. Çünkü öğretmenler eleştirme ve yargılamayı tercih etmektedirler. Bu da öğrencinin zayıflıklarını ortaya çıkartmakta, çocukları değiştirmekten çok engellemektedir. Bu durumda bazı öğrenciler kendilerini en az zarara uğratacak tepkiler verir, bazıları da öğretmeni rahatsız eden ne kadar davranış varsa yapar ve onu nereye kadar kışkırtabileceğini görmek ister. Bu tür tepkiler de öğrenme işlemini durdurur, sınıftaki eğitimi engeller (akt. Karahancı, 2013).

Sınıf yönetimi tanımından yola çıkarak, Burden (1995) sınıf yönetiminin; düzeni oluşturma, düzeni koruma ve sürdürme, düzeni yeniden sağlama olarak 3 boyutu olduğunu söylemektedir. Sınıfta düzeni kurmak ve bu düzeni kurup sürdürmek için öncelikle yeni ders yılı için organize olmak, yönetim planı yapmak ve sınıfı yönetmek gerekmektedir. Sınıf düzenini oluştururken, yönetsel hazırlıkları tamamlamaya, öğretimsel hazırlıkları yapmaya, engelleyici davranışlara ilişkin bir plan oluşturmaya ve ilk günü planlamaya dikkat edilmelidir. Sınıf yönetiminin düzeni oluşturma boyutunda öğretmenlerin dikkat etmesi gereken yönetsel hazırlıklar; okulu ve çevreyi tanıma, öğretmenleri tanıma, sınıf fiziksel düzenlemeleri, destek materyallerin hazırlanması, araç-gereç temini ve okul-aile iletişimidir. Öğretimsel hazırlıklar ise; dersi planlama, destek materyallerin hazırlanması, ödev verme stratejisini belirleme, değerlendirme etkinliklerini planlama, prosedür ve rutinleri belirlemedir. Engelleyici davranışlar ilişkin bir plan oluşturmada ise kuralların belirlenmesi ve öğretilmesinde istenmeyen öğrenci davranışlarına ilişkin plan hazırlamaya dikkat edilmelidir.

Gürsel ve diğerlerine (2011) göre kural ve prosedürleri oluşturmak sınıftaki düzeni oluşturmanın temel boyutlarından biridir. Bu kurallar sınıftaki disiplin problemlerini önlemenin en etkili yollarından biridir. Öğrencilerle tanışma, okul ve sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte belirlemek sınıfta düzeni oluşturmanın yollarından biridir. Zil çalmadan önce sınıfta düzeni sağlamak, kendinizi tanıtmak, idari işlerle ilgilenmek, kuralları ve beklentileri açıklamak, dersi anlatmak ve dersi bitirmek gibi etkinliklerle sınıftaki ilk günün düzenlenmesine yönelik uygulamalarla, yılın geri kalanında düzenin korunmasını sağlayacaktır (akt. Karahancı, 2013).

Sınıf düzeninin korunması ve sürdürülmesindeki amaç ise kural çerçevesinin dışına çıkmadan düzenin nasıl korunacağıdır. Burden (1995) bu noktada öğretmenlerin

(15)

öğrencileriyle iletişiminin sağlıklı olmasını, öğretmenlerin davranışlarında tutarlılık göstermesini ve araç-gereç kullanımının etkili bir şekilde değerlendirilmesini önermektedir. Sınıf yönetiminin düzeni koruma ve sürdürme boyutunda dikkat edilmesi gereken en önemli şey beş duyu organına hitap eden, dikkat çekici ve eğlenceli araç- gereç kullanımının sıkça kullanılması gerektiğidir. İkinci aşamada devreye öğretmen ve öğrencilerin sınıf ortamında istenilen düzeyde uygun esprilerle derse katılımı gelmektedir. Hem öğretmenler hem de öğrenciler belirli seviyelerde dersten kopmadan espri yapabilmelidir. Bu durum dikkatleri derse ve öğretmene çekmede başarı getirmektedir. Öğretim sürecinde mutlaka olması gereken güdülememe, pekiştireç-dönüt-düzeltme dörtlüsü öğretmenin öğrencileri motive etmesinde ve dersin istenilen öğretim sürecine dahil edilmesini sağlamaktadır. Öğretmenin soru tekniklerini etkili bir şekilde kullanması da düzeni korumada ve sürdürmede etkili rol almaktadır. Öğretmenler akademik bilgilerinin desteği ve kişilik özelliklerinin zenginlikleriyle, sorulara zenginlik katabilirler. Sadece konuyu buldurmaya yönelik hazırlanan soruların bile öğrencilerin dikkatlerini çekmede etkili olduğu düşünülmektedir.

Doyle’e (1986) göre sınıfta kurulan düzeni korumak ve sürdürmek her zaman mümkün olmamaktadır. Sınıf düzeninde başarı; sınıfı tanıma, sınıf olaylarını anlama, bu bilgilerden de yararlanarak işleyişi düzenleme, sürdürme, yöneltme, alışkanlık haline getirme, gerekirse karışma süreçlerinin iyi düzenlenmesine bağlıdır. Ancak sınıf düzeni bir kez sağlanınca hep sürmez, çok kolay bozulur (akt. Başar, 2010, s.116).

Okul yöneticileri, yönetim sorumluluğunun yanı sıra, öğretme-öğrenme süreci ile ilgili etkinliklerin planlanması ve uygulanması çalışmalarına doğrudan katılmak durumundadırlar. Öğretmenlerin etkili bir biçimde öğretim sürecine katılması ve öğrenci başarısını artırıcı önlemlerin alınması okul yöneticileri tarafından sağlanmalıdır. Ayrıca okul yöneticileri, okul aile işbirliğinin etkin bir biçimde sağlanması konusunda öğretmenleri destekleyerek teşvik etmelidirler.

Tanhan ve Şentürk’e (2011) göre eğitim genel olarak davranış değiştirme sürecidir. Eğitimden geçen bireylerin davranışlarında olumlu yönde gelişme ve değişimin yaşanması beklenir. Bu olumlu yöndeki davranış değişimlerini sağlamakta öğretmenlere ve özellikle öğretmenlerin öğrencilerin istenmeyen, “yaramazlık” olarak nitelendirilen davranışlarına yönelik gösterdikleri tepki, müdahale ve davranışı yönetme stratejileri önemli rol oynamaktadır (akt. Karahancı, 2013).

(16)

Öğrencilerin istenmeyen davranışlarının şiddeti ve sıklığı farklı düzeylerde olabilmektedir. İstenmeyen davranışların sınıflandırılması, öğretmenin sorunların neden ve sonuçlarını birbirinden ayırabilecek mesleki ve sosyal yeterliği göstermesine bağlıdır. İstenmeyen davranışların sınıflandırılması genel olarak; davranışın sıklığı, yoğunluğu ile ortama ve öğrencinin gelişim düzeyine uygunluğu gibi değişkenlere göre yapılır. Davranışın sıklığı ortaya çıkma oranı ile ilgilidir. Sıklık, aynı zamanda istenmeyen davranışın sınıfta ne ölçüde yaygın olduğu konusu ile ilgili bir kavramdır (Aydın, 2012: 180). Burden (1995) istenmeyen davranışları düşük, orta ve yüksek seviyede olmak üzere çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır:

Düşük Seviyedeki İstenmeyen Öğrenci Davranışları: Uygunsuz davranışta bulunmak, arkaya dönerek konuşmak, yerinden kalkmak, sınıfta uyumak, başkalarını rahatsız etmek gibi davranışlardır.

Orta Seviyedeki İstenmeyen Öğrenci Davranışları: Sınıfı başına buyruk terk etmek, sınıfı bölmek, uzanmak, sigara içmek ya da tütün kullanmak, başkalarını aşağılayıcı konuşma ve tavırda bulunmak, saygısız ve terbiyesizce konuşmak, kavga etmek gibi davranışlardır.

Yüksek Seviyedeki İstenmeyen Öğrenci Davranışları: Okulun ve arkadaşlarının huzurunu bozmak, alkol ya da diğer uyuşturucu maddelerin etkisi altında olmak, silah gibi maddeleri başkasına vermek, satmak ve dağıtmak, zorlama ve baskıda bulunmak, öğrencilere hakaret etmek, uygunsuz davranışları sergilemede istikrarlı olmak, hırsızlık, sahiplenmek ya da başkasının malını satmak, öğretmene hakaret etmek gibi davranışlardır.

Sonuç olarak istenmeyen öğrenci davranışlarının nedenleri çeşitlilik göstermektedir. İstenmeyen davranışın nedenini iyi anlamak; o davranışı önlemek için yürütülecek çalışmaların temelini oluşturur. Okullarda bu çalışmaların iyi planlanması ve yürütülmesi gereklidir. Bunun için de her okulun davranış problemlerini önlemeyi, bu problemlerle baş etmeyi hedefleyen davranış yönetimi politikasını oluşturması gerekir. Ancak iyi planlanmış okul davranış yönetimi politikası ile okul ortamının düzeninden ve kurallarından öğrenci haberdar edilerek çıkabilecek sorunlar önlenebilir, öğrencilerin hak ve sorumluluklarını fark etmeleri sağlanabilir, öğrencilerin daha çok olumlu yanları görülerek ödüllendirilir, eksikliği sorun yaratabilecek yasam becerilerinin kazandırılması hedeflenebilir, öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade etme ve problem çözme becerileri geliştirilebilir. Bu süreçte okullarda rehberlik ve psikolojik danışma servislerine önemli görevler düşmektedir (akt.Alkaş, 2010, s.18).

(17)

1.2.Problem Cümlesi

İlkokul öğretmenlerinin öğrencilerin istenmeyen davranışları ile baş etme yöntemleri nelerdir?

1.3.Alt Problemler

1)Öğretmenlerin tutumları cinsiyetlerine göre farklılık göstermekte midir?

2)Öğretmenlerin tutumları yaşlarına göre farklılık göstermekte midir?

3)Öğretmenlerin tutumları medeni durumlarına göre farklılık göstermekte midir?

4)Öğretmenlerin tutumları eğitim durumlarına göre farklılık göstermekte midir?

5)Öğretmenlerin tutumları kıdem yıllarına göre farklılık göstermekte midir?

6)Öğretmenlerin tutumları sınıflarındaki öğrenci sayılarına göre farklılık göstermekte midir?

7)İlkokul öğretmenlerinin en çok karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları nelerdir?

8)İlkokul öğretmenlerine göre istenmeyen öğrenci davranışlarının nedenleri nelerdir?

9)İlkokul öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarını önlemeye yönelik olarak kullandıkları yöntemler nelerdir?

1.4.Denenceler

1)Öğretmenlerin tutumları cinsiyetlerine göre farklılık göstermektedir.

2)Öğretmenlerin tutumları yaşlarına göre farklılık göstermektedir.

3)Öğretmenlerin tutumları medeni durumlarına göre farklılık göstermektedir.

4)Öğretmenlerin tutumları eğitim durumlarına göre farklılık göstermektedir.

5)Öğretmenlerin tutumları kıdem yıllarına göre farklılık göstermektedir.

6)Öğretmenlerin tutumları sınıflarındaki öğrenci sayılarına göre farklılık göstermektedir.

(18)

8)İlkokul öğretmenlerine göre istenmeyen öğrenci davranışlarının nedenleri vardır.

9)İlkokul öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarını önlemeye yönelik olarak kullandıkları yöntemler vardır.

1.5.Araştırmanın Sayıltıları

1. Seçilen araştırma yöntemi, ilkokullarda görev yapan öğretmenlerin öğrencilerin istenmeyen davranışları ile baş etme yöntemlerini ortaya çıkarabilecek niteliktedir.

2. Araştırmaya katılan öğretmenler soruları içtenlikle yanıtlamışlardır. 3. Kaynaklardan sağlanan bilgiler gerçeği yansıtmaktadır.

1.6.Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu araştırma 2015-2016 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Denizli ili Tavas ilçesi genelinde bulunan ilkokul düzeyinde görev yapan öğretmenler ile sınırlıdır.

1.7.Araştırmanın Önemi

İstenmeyen öğrenci davranışları öğretme-öğrenme sürecini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur ve bu sorunların çözülmesi çok yönlü bir çalışmayı gerektirmektedir. Sınıf içerisinde etkili bir öğrenmenin sağlanması, sınıfın temel dinamiklerinden biri olan sınıf düzeninin sağlanması ve istenmeyen davranışların kontrol edilmesi açısından sınıf yönetimi öğretim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sınıf yönetiminde geçmişten günümüze değin öğretmenlerin yaşadıkları en büyük sıkıntılardan birisi de “problem davranış” ya da “yaramazlık” olarak da nitelendirilen istenmeyen öğrenci davranışlarıdır. Bu tür davranışlar parmak kaldırmadan konuşmak gibi düşük düzeyde olduğu gibi; sigara, içki gibi okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıfa getirmek gibi yüksek düzeye varan istenmeyen davranışlar şeklinde de ortaya çıkmaktadır (Çalık ve diğerleri, 2010). Günümüzde çoğu okulda özellikle ilkokullarda düşük düzeyde istenmeyen davranışlara daha sık rastlanmaktadır. Sınıf yönetimi sürecinde, bu tür davranışlar öğretmenler tarafından doğru bir şekilde kontrol edilip yönetilmediğinde düşük düzeydeki pek çok davranış baş edilmesi zor büyük sorunlar haline gelebilmektedir. Öğretmenlerin düşük düzeyde istenmeyen davranışlara yönelik verdikleri tepkiler ve yaptıkları

(19)

uygulamalar, bu davranışları tamamen ortadan kaldırabildiği gibi yıkıcı etkileri olan olumsuz sonuçlara da neden olmaktadır.

Bu araştırmanın önemi;

1)Öğretmenlerin okuldaki istenmeyen öğrenci davranışlarının engellenmesi için kullandıkları yöntemleri ortaya koymasıyla öğretmenlerin bu konuda bilinçlenmesi,

2)Bu araştırmanın bulguları ve sonuçlarıyla ilkokullarda istenmeyen öğrenci davranışlarının engellenmesinde etkili olabilecek yeni önlemler geliştirilmesidir.

1.8.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı; ilkokul öğretmenlerinin öğrencilerin istenmeyen davranışlarına verdikleri tepkileri analiz etmektir. Bu analiz öğretmen tepkilerinin öğretim sürecini engelleyici değil, destekleyici bir etki oluşturmasına yönelik önlemler alınması açısından önemsenmektedir.

1.9.Tanımlar ve Kısaltmalar

İstenmeyen davranış: Öğrencinin kendisinin ve arkadaşlarının öğrenme süreçlerini engelleyen ve öğretmenin öğretim sürecini olumsuz etkileyen her türlü davranış istenmeyen davranıştır (Burden, 1995). Başar (1999) istenmeyen davranışı; sınıf düzenini, eğitsel amaçların gerçekleşmesini ve sınıf üyelerini olumsuz etkileyen davranışlar olarak tanımlamaktadır.

İlkokul öğretmeni: İlkokul 1.,2.,3. ve 4. sınıf düzeylerinde eğitim veren öğretmenlerdir.

Öğrenci: Bu araştırmada öğrenci, ilkokullarda (1., 2., 3. ve 4. sınıflarda) eğitim gören bireyler olarak tanımlanmıştır.

Öğretmen tepkileri: Öğrencilerin istenmeyen davranışlarına yönelik; öğretmenler tarafından yapılan müdahaleler ile davranışı önleme, azaltma veya ortadan kaldırmaya yönelik kullanılan stratejiler ve tekniklerdir.

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

(20)

İKİNCİ BÖLÜM İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu araştırma ile ilgili olduğu düşünülen bazı araştırmalar aşağıda sunulmuştur.

İlkokul öğrencilerinin istenmeyen davranış göstermesi ile ilgili araştırmalar yurt içi ve yurt dışı olmak üzere aşağıda belirtilmiştir.

2.1. Yurtiçi Araştırmalar

Ülkemizde istenmeyen öğrenci davranışları ile ilgili yapılan ilk kapsamlı çalışma Oktay’ın (1976) yapmış olduğu araştırmadır. İstanbul ve Konya’daki 26 ortaöğretim kurumunda yürüttüğü çalışmada Oktay, öğretmene saygısızlık, okuldan kaçma, okul ya da sınıf disiplinini bozma, kopya çekme davranışlarının en sık gözlenen disiplin kurallarına aykırı ve cezalandırılan davranışlar olduğunu saptamıştır (akt:Alkaş,2010).

Dağdelen (1999) “İlköğretim Öğrencilerinin Sınıf İçi Olumsuz davranışlarının Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Karşılaştırılması” konulu araştırmasında ilköğretim 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin olumsuz davranışları ne düzeyde gösterdiklerini belirlemeyi ve bu davranışlarla ilgili öğretmen ve öğrenci görüşlerini karşılaştırmayı hedeflemiştir. Araştırma sonucunda hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin sınıf içindeki olumsuz davranışların çok düşük düzeyde gösterildiğini ifade ettikleri saptanmıştır. Ancak öğretmenler öğrencilere göre olumsuz davranışların daha yüksek düzeyde gösterildiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler öğretmenine küsme, arkadaşlarıyla kavga etme ve argo konuşma davranışları ile az karsılaştıklarını belirtirken bu davranışlar öğrenciler tarafından en fazla gösterilen davranış olarak belirlenmiştir. Buna karsın öğretmenine fiziksel olarak saldırma, arkadaşının eşyalarına zarar verme ve hırsızlık yapma davranışları ise en az gösterilen davranışlar olarak saptanmıştır.

Sadık (2000) “İlköğretim Birinci Aşama Sınıf Öğretmenlerinin Sınıfta Gözlemledikleri Problem Davranışlar” konulu araştırmasında öğretmenlerin kişiye ve eşyaya karsı saldırganlık içeren bireysel davranışları problem davranış olarak değerlendirdiklerini; bunun yanı sıra sağa sola bakma, ders dışında başka bir şeyle uğraşma

(21)

gibi gelişimsel özelliklerinden kaynaklanan davranışları “kısmen” problem davranış olarak tanımladıklarını belirtmiştir.

Verilen görevleri yapmama, sınıfta bir şeyler yeme, ders dışında bir şeyle uğraşma, herhangi bir nesne ile meşgul olma davranışları öğretmenlerin sınıf içerisinde en sık gözlemledikleri davranışlardır. Hırsızlık, arkadaşlarına kaba ve küfürlü konuşma, yalan söyleme, arkadaşlarından izin almadan çantalarını karıştırma gibi davranışlar öğretmenler tarafından “en ciddi” problem davranışlar olarak belirtilirken; yönetimi en zor olan davranışlarınsa hırsızlık, öğretmenin ve arkadaşlarının sözünü keserek konuşma, saldırganlık, yalan söyleme, birbirini şikâyet etme ve diğer örgencileri konuşarak rahatsız etme davranışları olduğu belirlenmiştir. Bu araştırmada ailenin, çocuğun okul dışındaki arkadaş çevresinin, kalabalık sınıfların ve toplumun problem davranışların temel nedeni olarak gösterildiği saptanmıştır.

Öztürk (2001) “Sınıf Öğretmenlerinin İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına İlişkin Görüşleri” konulu araştırmasında öğrenme ve öğretme süreçlerini olumsuz etkileyen istenmeyen öğrenci davranışlarını saptamıştır. Bu davranışlar gereksiz soru sormak, sürekli şikâyette bulunmak, sürekli tuvalet izni istemek, sürekli konumsak gibi ders akısını engelleyici davranışlar; arkadaşlarının canını acıtmak, vurup kaçmak, şiddet içeren sakalar yapmak (saçını çekmek), sorunlarını kavga ederek çözmek gibi kişilere ve çevreye fiziksel zarar verici davranışlar; söz almadan konuşmak gibi toplumsal beklentilere uygun olmayan davranışlar; ev ödevlerini yapmamak, sınıf içi görevlerini yerine getirmemek, ders için gerekli materyalleri getirmemek gibi sorumluluklarını yerine getirmeme davranışları; derste dalıp gitmek, dinliyor gibi görünmek, konu ya da cevabı bilmesine karsın derse katılmamak, ders dışı şeylerle ilgilenmek gibi derse ilgi eksikliği davranışları olarak sıralanmıştır. Öğretmenler bu davranışlarla baş ederken daha çok davranışın olumsuz etkilerini sınıfta açıklama, örgencinin dikkat çekmeye çalıştığını düşünerek daha yakın davranma, örgenciyle birebir görümse yapma, sözlü uyarılarda bulunma, ailesiyle bağlantı kurma yöntemlerini kullanmaktadır.

Demiroğlu (2001) İlköğretim I. Kademe Sınıf Düzeninin Sağlanmasında Öğretmen Özelliklerinin Etkisi” konulu araştırmasında sınıf kurallarının örgencilerle birlikte belirlenmesinin öğrencilerin kurallara uymasını sağladığını saptamıştır. Ayrıca dersin planlı ve programlı islenmesi, öğretmenin öğrencilerin problemlerini sabırla ve anlayışla dinleyip çözüme kavuşturması, sınıfta yaşanan problemlerde beden dilini kullanarak

(22)

duygularını ifade etmesi, öğrencileri ders içi etkinliklere teşvik etmesi, öğrencilerin değer ve inançlarına hoşgörüyle yaklaşması, saygı göstermesi, düşüncelerini fikirlerini dinlemesi, aileyi öğrenci ile ilgili bilgilendirmesi de sınıf düzenini sağlamayı kolaylaştırmaktadır. Öğretmenlerin fiziksel cezanın disiplini kolaylaştırdığı yönündeki düşüncelerine rağmen; sınıfta disiplini sağlamada ödülün cezadan daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı araştırmada öğrencilerin, öğretmenin sınıfta demokratik olmasının otoritesini kaybetmesine neden olduğuna buna karsın öğrencilerini sevdiğini belli etmemesinin ve cezalandırmak için öğrencileri dövmesinin sınıfta disiplini sağladığına ilişkin fikirleri elde edilen dikkat çekici bir diğer sonuçtur.

Sayın (2001) “Sınıf Öğretmenlerinin Karşılaştıkları İstenmeyen Öğrenci Davranışları ve Bu İstenmeyen Davranışların Nedenlerine İlişkin Görüşleri İle İstenmeyen Davranışları Önleme Yöntemleri” konulu araştırmasında sınıf öğretmenlerinin daha çok öğretmene arkadaşlarını şikâyet etme, arkadaşlarına bağırma, gereksiz gürültü yapma ve derste izin istemeden konuşma gibi istenmeyen öğrenci davranışlarıyla karsılaştığını belirlemiştir. Sınıf öğretmenleri bu davranışlara karsı genellikle önleyici disiplin yöntemlerini kullanmaktadır. Erkek öğretmenler bayan öğretmenlere göre daha fazla cezalandırıcı disiplin yöntemini tercih etmektedir. Sınıf öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarıyla basa çıkma yöntemlerinde iyileştirici ve önleyici olup olmamalarında bir farklılığa rastlanmamıştır. Sınıf öğretmenlerinin cezalandırıcı, İyileştirici ve önleyici disiplin yöntemlerini kullanma sıklığı öğretmenlerin mesleki kıdemlerine ve sınıf mevcuduna göre farklılık göstermemektedir. 30 yaş ve altı sınıf öğretmenleri daha çok önleyici ve iyileştirici disiplin yöntemlerini tercih etmektedir.

Çetin (2002) “İlköğretim Birinci Aşama Sınıf Öğretmenlerinin Sınıfta Gözlemledikleri Disiplin Problemleri” konulu araştırmasında ilköğretim 4. ve 5. sınıf öğretmenlerinin sınıfta karşılaştıkları disiplin problemlerinin çoğunun ciddi ve şiddetli olmaktan çok ders akısını engelleyici nitelikte problemler olduğu saptamıştır. En sık karşılaşılan disiplin problemleri izinsiz konuşma, kavga etme, sözlü saldırıda bulunma, ödev yapmama, öğretmenin derse ilişkin beklentilerini yerine getirmeme ve aşırı ve rahatsız edici biçimde konuşmadır. Öğretmenler disiplin problemlerinin baslıca sebebi olarak aileden kaynaklanan olumsuzlukları, medya araçlarını ve kalabalık sınıfları göstermektedirler. Öğretmenler disiplin problemleri ile baş etmede çoğunlukla sözlü uyarının yanı sıra vücut dilini kullanmayı gerektiren sözsüz uyarı tekniklerini kullanmaktadır.

(23)

Keskin (2002) “Sınıf Öğretmenlerinin Karşılaştıkları İstenmeyen Öğrenci Davranışları ve Kullandıkları Baş Etme Yolları” konulu araştırmasında sınıflarda gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarında sınıfta söz almadan konuşma davranışının “sık sık”, sürekli arkadaşlarını şikâyet etme, sınıfa gürültüyle girme, çıkmak, diğer öğrencileri girişte ve çıkışta iteleme, ders için gerekli materyalleri getirmeme, ev ödevlerini yapmama, dersi dinlememe, verilen görevleri yapmama, diğer öğrencileri kızdırma, sataşma ve sınıfı, çevresini temiz kullanmama, özenli davranmama davranışlarının da “bazen” düzeyinde gözlemlendiğini ve bu davranışların zaman zaman eğitim öğretim ortamını güçleştirici niteliğe ulaştığını belirlemiştir. Araştırmada elde edilen bir diğer bulgu da sınıf öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarına karsı öncelikle sözel olan uyarıcıları içeren baş etme yollarını tercih ettikleri, en az da fiziksel ceza verme, istemediği görevleri verme, okul yönetimi ile görüşme baş etme yollarını kullandıklarıdır.

Alkan (2002) İlköğretim I. Kademe Öğrencilerinin Sınıf içi Uygun Olmayan Davranışları Gösterme Sıklıkları ve Bu Davranışların Öğretmen Performansına Etkisi” konulu araştırmasında I. Kademe öğrencilerinde uygun olmayan davranışların “çoğunlukla” görülmediği sonucuna varmıştır. Bununla birlikte ders sırasında arkadaşlarıyla konuşma, hep kendisine söz verilmesini isteme, söz almadan konuşma, derste birbirlerini şikâyet etme gibi uygun olmayan davranışların “ara sıra” görüldüğü, otoriteye meydan okuma, okuldan kaçma, ders sırasında öğretmene küstahça hitap etme gibi uygun olmayan davranışların ise hiç görülmediği tespit edilmiştir. Bu davranışların öğretmen performansını ne düzeyde etkilediğine bakıldığında ders sırasında arkadaşlarıyla konuşma, söz almadan konuşma, derse hazırlıksız gelme, derste birbirlerini şikâyet etme, ilginin kolayca dağılması, gürültü yapma gibi davranışların öğretmen performansını “çoğu zaman” etkilediği; ders sırasında arkadaşlarını rahatsız etme, öğrenmeye karsı isteksizlik, arkadaşlarına vurma, öğretmenin sözünü kesme, arkadaşlarını dinlememe gibi davranışların öğretmen performansını “ara sıra” etkilediği; derste öfkeyle tepinme, derste sakız çiğneme, derste ağlama, izinsiz şarkı söyleme, öğretmene kaba davranma, uygunsuz giyinme gibi davranışların ise öğretmen performansını “hiç” etkilemediği saptanmıştır. Araştırmada uygun olmayan davranışların nedenlerine ilişkin öğretmen görüşleri de sorulmuş ve öğretmenler sınıf içi uygun olmayan davranışların nedenlerini ailenin çocuğa şiddet uygulaması, anne babanın alkolik olması, anne baba arasındaki zayıf ilişki, anne babanın boşanmış olması, ilgisizlik, öğrencinin özgüveninin olmaması, kendini gösterme isteği, sürekli başarısız olması, maddi imkânsızlıklar olarak belirtmişlerdir.

(24)

Kazu (2002), ”Sınıf Öğretmenlerinin Sınıf Kurallarına ilişkin görüşleri ve Uygulamaları” adlı araştırmasında öğretmenlerin “Sınıf kuralları konusunda esneklik gösterilmemelidir”, “Disiplin kurallar bütünüdür ve taviz verilmemelidir”, “Disiplin sağlamada ceza ödülden daha fazla etkili olmaktadır” gibi görüşlere katıldıklarını belirttikleri görülmüş ve durum öğretmenlerin sınıf kuralları ve disiplini sağlama konusunda bilgilerinin yetersiz olduğu seklinde yorumlanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin etkili bir sınıf yönetiminin sağlanması için gerekli olan sınıf kurallarının birlikte belirlenmesi, neden uyulması gerektiğinin açıklanması, kuralların duvara asılması gibi uygulamaları “çok az” düzeyde yaptıkları saptanmıştır.

Ataman (2003) “Sınıf içi İletişimde Karşılaşılan Davranış Problemleri” konulu alan çalışmasında sınıfta karşılaşılan davranış problemlerine öğretmenin yeterli hoşgörüye sahip olmaması, istendik davranışları ödüllendirmekten çok istenmeyen davranışları cezalandırma yoluna gitmesi, istenilen davranışlar için model olamaması, beklentilerini öğrencilerin gelişim seviyelerinin çok üstünde belirlemesi ve onların bireysel özelliklerine önem vermemesi gibi davranışlarının neden olduğunu belirtmiştir.

Atcı (2004) “İlköğretim I. Kademe Öğretmenlerinin Sınıf içi Problem Davranışlara Yönelik Müdahalelerinin İncelenmesi” konulu araştırmasında okulun sosyoekonomik düzeyine, sınıfın düzeyine, öğretmenin deneyimine ve sınıftaki öğrenci sayısına göre problem davranışlarda büyük farklılıklar görülmediği; bununla birlikte bütün sınıflarda söz almadan konuşma ve arkadaşıyla konuşma davranışlarının en çok gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olduğu saptanmıştır. Emir verme, işaret kullanma ve görmezden gelme öğretmenlerin problem davranışlarla baş etmede en çok kullandıkları yöntemlerdir. Bununla birlikte öğretmenler göz iletişimi kurma, ismini söyleme, azarlama, soru sorma, tehdit etme, mizah kullanma ve eleştirme davranışlarını da sık kullanmaktadır.

Ocak (2004) “İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Okula Ait Olma Duyguları ve Bazı Sosyodemografik Özelliklerinin Gösterdikleri İstenmeyen davranışlarla İlişkisi” konulu araştırmasında okulda aidiyet ihtiyaçları karşılanmayan öğrencilerin yüksek oranda istenmeyen davranış gösterdikleri saptamıştır. Bunun yanı sıra sosyoekonomik düzeyi çok kötü olan öğrenciler, erkek öğrenciler, anaokuluna gitmemiş öğrenciler, anne ve babasının öğrenim düzeyi düşük olan öğrenciler de yüksek düzeyde istenmeyen davranış göstermektedir.

(25)

Günay (2005) “İlköğretim Birinci Kademede Görev Yapan öğretmenlerin Sınıf Kurallarını Oluşturmada ve Uygulamada Karsılaştıkları Güçlüklerin Belirlenmesi” konulu araştırmasında öğretmenlerin yarısının sınıf kurallarını öğretim yılı basında birkaç hafta içinde oluşturduğu, sınıflarında mutlaka söz alma, doğru söyleme, arkadaşlarına zarar vermeme ile ilgili kuralara yer verdiği, sınıf kurallarının hem yazılı hem de sözlü olarak ifade edildiğini saptamıştır. Öğretmenler sınıf kurallarını belirlemede okuttukları sınıf düzeyini, öğrencilerle kural oluşturmayı, öğrencilerin ihtiyaçlarını dikkate almakta; sınıf kurallarının bazıları için uygulanacak ödül ve yaptırımları kurallar oluşturulurken belirlemektedir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı sınıf kurallarını oluşturmada herhangi bir güçlük çekmemektedir. Çekilen güçlükler ise kural oluşturma etkinliklerine ilgisizlik, birçok kural arasından önemli olanların seçilmesi, kurala yaptırım bulmak, kalabalık sınıflar, öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklardır. Öğretmenler sınıf kurallarını uygulamada güçlükler yasamaktadırlar. Aile ve çevreden öğrenilerek sınıfa taşınan yanlış davranışlar, ailenin ilgisizliği ve eğitimsizliği, farklı çevrelerden gelen çocukların bir sınıfta olması uygulamada güçlüklere neden olmaktadır. Kuralı öğrenmede öğrenciler zorlanmaktadır. Kurala uymayan öğrenciler sınıfa kötü örnek olmaktadır. Ayrıca her kural için ödül ve yaptırım bulmada zorluk, kalabalık sınıflar, kurala uymayan öğrencilerin tespit edilememesi, diğer sınıfların kurallarının birbirine paralel olmayışı, öğrencilerin sürekli şikâyet etmeleri uygulamada sıklıkla karşılaşılan sorunlardır. Sınıf kuralına uyma ya da uymama durumunda verilecek ödül ve yaptırımları kadın öğretmenler erkek öğretmenlere göre alt ve orta sosyoekonomik düzeydeki okullar üst sosyoekonomik düzeydeki okullara göre daha fazla belirlemektedir.

Yüksel (2005) “İlköğretim I. Kademe 1., 2. ve 3. Sınıflarda istenmeyen öğrenci Davranışlarına ilişkin öğretmen Gözlem ve görüşleri” konulu araştırmasında öğretmenlerin belirlediği istenmeyen öğrenci davranışlarının basında konuya, ise ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak, bir yerde uzun süreli oturamamak ve derste sıraların arasında dolaşmak davranışlarının geldiğini; bunun yanında verilen ödevleri eksik yapmak ya da hiç yapmamak, derse aktif olarak katılmamak, başka şeylerle meşgul olmak, kavga etmek ve sürekli arkadaşlarını şikâyet etmek gibi davranışların da öğretmenlerin en çok şikâyet ettiği davranışlar olduğunu saptamıştır.İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmede öğretmenler genellikle öğrenciyi uygun bir dille uyarma, olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek gösterme ve öğrenci ile dersten sonra konuşma (bazen de öğrencinin ailesine haber verme) yöntemlerini kullanmaktadır.

(26)

Karataş (2005) “İlköğretim Birinci Kademe Öğrencilerinde Gözlenen İstenmeyen davranışlar ve öğretmenlerin Bunlarla Basa Çıkma Yöntemleri” konulu araştırmasında sınıf öğretmenlerinin en çok sürekli ön planda olmayı isteme, arkadaşlarının sözünü kesme, derse hazırlıksız gelme, öğretmene arkadaşlarını sürekli şikâyet etme ve söz almadan konuşma istenmeyen öğrenci davranışlarıyla karşılaştıklarını, bu davranışlarla basa çıkmak için en çok birebir konuşma, öğrenciye davranışından dolayı üzüldüğünü söyleme, sınıf kurallarını hatırlatma, ailesiyle görüşme, sorumluluk verme ve öğrenciyi sözsüz uyarma basa çıkma yöntemlerini kullandıklarını saptamıştır.

Sarıtaş (2006), “öğretmen Adaylarının Değerlendirmelerine Göre Sınıfta İstenmeyen öğrenci davranışlarını Değiştirmek ve Düzeltmek Amacıyla Yararlanılan Stratejiler” adlı çalışmasında sınıf yönetimi dersi alma ve almama durumunun öğretmen adaylarının istenmeyen öğrenci davranışlarını değiştirmek ve düzeltmek için belirlediği stratejiler üzerinde anlamlı bir fark yarattığını saptamıştır. Buna göre sınıf yönetimi dersi almayan öğretmen adayları istenmeyen davranışları önlemek amacıyla ceza ve otorite içeren stratejileri daha fazla kullanma eğiliminde olup sınıf yönetimi politikası oluşturmak ve sınıf kurallarını belirlemek yerine olaylarla tek tek uğraşmayı tercih etmektedir. Diğer taraftan sınıf yönetimi dersi alan öğretmen adaylarının ise istenmeyen davranışları değiştirmek için bir sınıf yönetimi politikası oluşturma bilinci geliştirdikleri, istenmeyen davranışları öğrencilerin desteğiyle önleme anlayışı içinde oldukları, ceza ve sertlik içeren stratejiler yerine önleyici ve caydırıcı stratejileri kullanmaya daha açık oldukları belirlenmiştir.

Arıkan (2006) “öğretmen ve öğrenci Görüşlerine Göre; öğretmenlerin Sınıf Yönetimi Becerileri İle Okulda Dayak Uygulamaları Arasındaki ilişki” konulu araştırmasında öğretmenlerin sınıf yönetimi becerileri arttıkça bedensel ceza verme durumlarının azaldığı, sınıf yönetimi becerileri azaldıkça ise bedensel ceza verme durumlarının arttığını saptamıştır.

Alkan (2007) “İlköğretim Öğretmenlerinin İstenmeyen davranışlarla Baş Etme Yöntemleri ve Okulda şiddet” konulu araştırmasında öğretmenlerin istenmeyen davranışlara karsı en çok öğrenciyi dersten çıkarma, öğrenciyi teneffüse çıkarmama, sorduğu sorulara cevap vermeme, öğrenciyi tahtada bekletme, fiziksel ceza verme, sınıfta başarılı olan öğrenci ile kıyaslama, söz hakkı vermeme, öğrenciye fazla ödev verme, sınıfta yokmuş gibi davranma, davranışın yanlış olduğunu anlatma yöntemlerini kullandıklarını

(27)

saptamıştır. İstenmeyen davranışlarla baş etme sürecinde bayan öğretmenlerin erkek öğretmenlere, 11-20 yıl arasında çalışma süresi olan öğretmenlerin diğer öğretmenlere, evli öğretmenlerin bekâr öğretmenlere göre daha olumlu ve tutarlı davranışlar sergilemektedir.

Gökhan (2007) “İlköğretim Okullarında Uygulanan Disiplin Uygulamaları ve Veli Beklentileri Üzerine Nitel Bir Araştırma” konulu araştırmasında okulda ve sınıf içerisinde disiplini sağlamak amacıyla uygulanan motivasyonu sağlama, cezalandırma ve ödüllendirme yöntemlerinin yeterli olmadığını saptamıştır. Elde edilen bir diğer bulgu okullarda uygulanan disiplin yönetmeliği ile velilerin disiplin yaklaşımının farklı olduğudur. Sınıfta disiplini sağlamak için kuralları belirlerken öğrencilerin katılımını sağlanmak, öğrencilerin sosyal ilişkilerinin kuvvetlendirmek, sınıf mevcutlarının azaltmak, iyi bir iletişim ortamı kurmak, istenmeyen davranışların düzeltilmesinde sevecen ve sabırlı olmak, kuralların daha kolay uygulanabilmesi için velileri bilgilendirmek, okul aile işbirliğini daha iyi sağlanmak ve rehberlik servislerinin yeterliliğinin arttırmak gereklidir.

Arslan (2007) “İlköğretim Okullarında İstenmeyen davranışların Düzeltilmesinde Ödül ve Cezanın öğrenci davranışları Üzerindeki Etkisi” konulu araştırmasında öğretmenlerin istenmeyen davranışların düzeltilmesinde ödül ve ceza kullanmayı öğrenci davranışlarının düzeltilmesinde etkili bulduklarını ancak ödül kullanmayı cezaya göre daha etkili bulduklarını saptamıştır.

Gökduman (2007) “Sınıf Yönetiminde İstenmeyen öğrenci davranışlarının Resmi İlköğretim Okulları ve Özel İlköğretim Okullarında Mukayeseli İncelemesi” konulu araştırmasında en sık gözlenen ve en az gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları açısından resmi ve özel ilköğretim okullarında belirgin bir farklılık olmadığını saptamıştır. Kocabey (2008) “2005 İlköğretim Programının Uygulanması Sırasında Sınıf Öğretmenlerinin Sınıfta Karsılaştıkları İstenmeyen öğrenci davranışları” konulu araştırmasında öğretmenlerin; arkadaşlarına karsı saldırgan davranışlar sergileme, arkadaşlarıyla kaba ve küfürlü konuşma, dikkat dağınıklığı, sürekli konuşarak diğer öğrencileri çalışmalarında rahatsız etme, dersi aksatmaya yönelik kasti konuşma gibi davranışları sınıflarında en sık gözlemledikleri istenmeyen davranışlar olarak belirtiklerini ve yeni ilköğretim programının bu davranışların görülme sıklığını azalttığını, olumlu etki yarattığını ifade ettiklerini saptamıştır.

(28)

Elban (2009) “İlköğretimdeki öğretmenlerin İstenmeyen öğrenci Davranışlarıyla Karşılaşma ve Çözüm Bulma Durumlarının İncelenmesi” konulu araştırmasında ilköğretimde öğretmenlerin birinci kademede en sık izin istemeden konuşma, izinsiz dolaşma, arkadaşlarını şikâyet etme, küfür etme, kavga etme ve yalan söyleme davranışları ile karşılaştıklarını; ikinci kademede ise en sık ders esnasında ders dışı etkinliklerle ilgilenme, dersi dinlememe, izin almadan konuşma, derse hazırlıksız gelme, kavga etme davranışlarıyla karşılaştıklarını saptamıştır. İstenmeyen öğrenci davranışları ile baş ederken öğretmenler en çok öğrenci ile konuşma, dersi öğrencinin dikkatini çekecek şekilde isleme, aile ile iletişim kurma, yapmaktan hoşlandığı etkinliklerden öğrenciyi mahrum bırakma yöntemlerini kullanmaktadır.

Yıldırım (2012) tarafından sınıf öğretmenlerinin sınıflarında sergiledikleri davranışlara yönelik yapılan araştırma sonucunda, öğretmenlerin sergiledikleri otokratik davranışların cinsiyet değişkenine göre farklılık gösterdiği; demokratik davranışların ise yaş ve mesleki kıdem değişkenine göre farklılık gösterdiği ortaya çıkmıştır. Sonuçlar bu konuda yapılan diğer araştırmalar ışığında tartışılarak gerekli önerilerde bulunulmuştur.

Çankaya ve Çanakçı (2011) sınıf öğretmenlerinin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları ve bu davranışlarla başa çıkma yollarını araştırdıkları çalışmalarında, yüzyüze görüşme yaptıkları 60 sınıf öğretmeninden şu görüşleri almışlardır: Öğretmenlerin sıklıkla karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları “derse ilgisiz olma, kopya çekme, fiziksel ve sözlü şiddet, öğretmene karşı saygısızlık, sorumluluk üstlenmeme, dersin düzenini bozma ve gruplaşma” yer almaktadır. Öğretmenlerin istenmeyen davranışlara karşı başvurdukları çözüm yolları arasında ise; “rehberlik-danışmanlık yapma, yüzleştirme, sorumluluk kazandırma, ödüllendirme ve sosyal destek sağlama” gibi kısa ve uzun vadeli çözüm önerileri yer almaktadır.

Girmen ve arkadaşlarının (2006) sınıf öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarına gösterdikleri tepkiler konusuna yönelik yaptıkları araştırma sonuçlarına göre, gözlenen sınıf öğretmenleri istenmeyen öğrenci davranışlarına genellikle “kuralları hatırlatma” tepkisini göstermiştir. Araştırma sonucunda şu bilgilere ulaşmışlardır:

Öğretmenlerin 26.48 ortalamayla istenmeyen öğrenci davranışlarına en çok sınıf

kurallarını hatırlatma yönünde tepki gösterdiği görülmektedir. Öğretmenler, 23.70

ortalamayla sesli uyarma tepkisini göstermiştir. Öğretmenler, 23.13 ortalamayla soru

(29)

göstermişlerdir. Öğretmenler, 15.78 ortalamayla dikkat çekme tepkisini göstermişlerdir. Öğretmenlerin 9.62 ortalamayla göz teması kurma tepkisini gösterdiği görülmektedir. Öğretmenler, 8.51 ortalamayla görmezden gelme tepkisini göstermişlerdir. Öğretmenlerin

istenilen davranışı gösterme tepkisini 7.68 ortalamayla gösterdikleri görülmektedir.

Öğretmenler, sessizce uyarma tepkisini 6.83 ortalamayla göstermişlerdir. Öğretmenlerin

dokunma tepkisini 5.57 ortalamayla gösterdikleri görülmektedir. Öğretmenlerin, gözlem

süresince azarlama tepkisini, 4.62 ortalamayla gösterdikleri gözlenmiştir. Öğretmenlerin, öğrencinin yerini değiştirme tepkisini 1.27 ortalamayla gösterdikleri görülmektedir. Öğretmenler, gözlem süresince görüşmeye çağırma tepkisini 0.81 ortalamayla göstermişlerdir. Öğretmenler, gözlem süresi boyunca ceza verme tepkisini göstermemesi, sınıf yaşantısı ve öğrencilerin kişilik gelişimi ve öğrenciyi öğretim etkinliklerinden alıkoyan bir durum oluşmaması açısından olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir.

Araştırma sonuçları, öğretmenlerin istenmeyen davranışlara yönelik genel olarak “kural hatırlatma, sesli uyarma, yanına çağırma” şeklinde olumlu tepkiler verdikleri ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde istenmeyen öğrenci davranışları ile ilgili yapılan çalışmaları 1997’yılında yürürlüğe giren “Sekiz Yıllık Zorunlu Eğitim” yasasından önceki ve sonraki çalışmalar olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. İlköğretimin sekiz yıl olmasından önce yapılan çalışmalarda liselerdeki istenmeyen öğrenci davranışlarının incelendiği görülür. Bu çalışmalarda istenmeyen öğrenci davranışları ile cinsiyet, sınıf düzeyi, okulun sosyoekonomik düzeyi, türü, okuldaki öğrenci sayısı, uygulanan yaptırımlar gibi değişkenler arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarında erkek öğrencilerin kız öğrencilere, üst sınıfta okuyanların alt sınıfta okuyanlara göre daha fazla istenmeyen öğrenci davranışı gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca araştırmalarda mesleki eğitim veren, kalabalık, alt ve orta sosyoekonomik düzeye mensup okullarda daha fazla istenmeyen öğrenci davranışının gözlendiği; bu davranışlar karsısında okul disiplin kurulu tarafından okuldan uzaklaştırma ve kınama yaptırımlarının uygulandığı; bu cezaları daha çok erkek öğrencilerin aldığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Yapılan bu araştırmalarda okullarda en sık gözlenen istenmeyen davranışlarının okuldan, dersten kaçma, kavgaya karışma, öğretmene saygısızlık ve kopya çekme davranışları olduğu belirlenmiştir. (Ağır, 1991; Eripek, 1980; Mercan, 2001; Türkeç, 1986; Uysal, 1991).

(30)

İlköğretimin sekiz yıl olmasından sonra yapılan çalışmalara bakıldığında ise istenmeyen öğrenci davranışlarının daha çok ilköğretim birinci kademe öğrencileri ile sınırlı tutularak incelendiği görülmektedir. Sınıflarda en sık gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları, bu davranışların nedenleri, öğretmenin kullandığı baş etme yöntemleri gibi sınıf yönetimi ile ilişkili konular araştırmaların problemini oluşturmaktadır. Araştırmalarda cinsiyet, sınıf düzeyi, birinci kademe ikinci kademe farkı gibi değişkenlerle istenmeyen öğrenci davranışlarının ilişkisi incelenmemiştir. Araştırma bulgularında ortak olduğu görülen en sık gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları izinsiz konuşma, arkadaşlarını şikâyet etme, kavga etme, ödev yapmama davranışlarıdır. Öğretmenler istenmeyen öğrenci davranışlarının nedeni olarak anne babanın eğitim düzeyi, aile içi iletişim, boşanma, medya araçları, okul dışı çevre, kalabalık sınıflar, maddi imkânsızlık, öğrenci başarısızlığı gibi etkenleri görmektedir. Öğretmenler istenmeyen öğrenci davranışları ile baş ederken ise en çok sözlü ve sözsüz uyarıda bulunma, kuralları ve neden uyulması gerektiğini hatırlatma, okul idaresine gönderme ve aile ile görüşme yöntemlerini kullanmayı tercih etmektedir (Alkan, 2002; Ataman, 2003; Atıcı, 2004; Çetin, 2002; Öztürk, 2001; Karataş, 2005; Kazu, 2002; Keskin, 2002; Sadık, 2000; Sayın, 2001; Yüksel, 2005;)

2.2. Yurtdışı Araştırmalar

Lewis ve diğerleri (2005) “Avustralya, Çin ve İsrail’de Öğretmenlerin Sınıf İçindeki Disiplin Uygulamaları ve öğrencilerin İstenmeyen davranışları” konulu araştırmalarında; öğrencilerin sınıfta gösterdiği ve öğretmenler tarafından “kışkırtıcı” olarak adlandırılan ciddi problem davranışlarının öğretmenleri öfkelendirip daha saldırgan tutumlar sergilemelerine neden olduğunu saptamıştır. Bu araştırmaya göre, bu tür öğrenciler doğru davranışlar sergilediklerinde de öğretmenler önceki algılarından kaynaklanan nedenlerle onları kabullenme sorunu yasamaktadır. Öğretmenler bu öğrencilerin yaptıklarının yanlış olduğunu öğrenciye anlatmayı gereksiz bulmaktadır. Bu durum ise zaman zaman öğrenciyle öğretmeni karsı karsıya getirmektedir. Bir öğretmen, öğrencisini kendisine veya sosyal kimliğine tehdit oluşturduğunu düşündüğü durumlardan koruyamazsa bu durum ergenlerde öğrenmeye karsı ilgisizliğe, akademik ve sosyal alanda problem yasamalarına ve kendilerini mutsuz hissetmelerine neden olmaktadır.

Halonen ve diğerleri (2006) “Okumayı Öğrenmenin Problem Davranış Geliştirmedeki Rolü” konulu araştırmalarında okumayı öğrenmede yaşanan zorluğun okul öncesi ve 1. sınıf yaş grubundaki öğrencilerin davranışları üzerindeki etkisini

(31)

araştırmışlardır. Buna göre okumayı öğrenmede yaşanan güçlük ile problem davranışların benimsenmesi ve davranışa dönüştürülmesi arasında kademeli olarak artan doğru orantılı bir ilişki vardır. Okul öncesi ve 1. sınıfta okumayı öğrenme etkinliklerinde yaşanan zorluk problem davranışların oluşumunda artışa neden olmaktadır. Ayrıca bu artışa bağlantılı olarak 2. sınıfta da bu davranışların dışa vurulmasında bir artış yaşanmaktadır.

Baker ve diğerleri (2008) kullanılan farklı öğretim yöntemlerinin problem davranış gösteren çocukların akademik başarıları üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Araştırmada problem davranış gösterdiği tespit edilen okul öncesi yaş grubundan besinci sınıf yaş grubuna kadar 98 öğrenci üzerinde çalışma yürütülmüş ve temelde öğrenciler problem davranış gösterdiği için mi akademik olarak başarısız; akademik başarısı düşük olduğu için mi problem davranış gösteriyor sorusuna cevap aranmıştır. Bu araştırmanın bulgularına göre problem davranışlar özellikle öğrencilerin dikkatini toplayamama, ödevlerini düzenli olarak yapmama, aklına geldiği gibi davranma, yeni durumlara uyum sağlamada güçlük yasama gibi kişisel kontrol sorunu yasadıklarında ortaya çıkmaya başlamaktadır. Öğrencilerin kişisel kontrol konusunda yasadıkları bu eksiklik onların sınıf içi davranışlarını da kalıcı olarak etkilemekte ve akademik etkinliklerle ilgilenmek yerine onları ders dışı yıkıcı davranışlara yöneltmekte, ayrıca öğrenmelerini kolaylaştıracak sınıf içi çalışmalara katılmalarını engellemektedir. Bu noktada öğretmenin sınıf içi süreçleri ve kullandığı öğretim yöntemlerini iyi planlaması gerekmektedir. Öğretmenlerin küçük gruplarla çalışma yöntemini kullandığı ve öğrencilerin uygun hazırlanmış çalışma kâğıtları ile öğrendiklerini uygulama imkânı bulduğu sınıf ortamlarında anlatım yönteminin veya interaktif yöntemin kullanıldığı sınıf ortamlarına oranla dikkatlerini problem davranışlara değil de akademik etkinliklere daha fazla yöneltebildikleri saptanmıştır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da problem davranış gösteren öğrencilerin akademik anlamda başarılı olabilmeleri için öğrencinin yeterlilikleri ile öğretmenin örgenciden beklentisinin birbiriyle olabildiğince örtüşmesidir. Araştırmada vurgulanan bir diğer nokta ise öğrencide gözlenen problem davranışların fark edildiği erken dönemde gerekli müdahalelerin yapılıp öğrencinin akademik etkinliklerden uzaklaşmasının engellenmesi gerektiğidir. Böylece problem davranış gösteren öğrencinin başarısızlığı ve başarısız öğrencinin problem davranışa yönelmesinin yarattığı kısır döngü kırılabilir.

Algozzine ve diğerlerinin (2008) “ilköğretim Okullarında Problem davranışların Demografik Özelliklerinin incelenmesi” konulu araştırmalarında son on yılda okullardaki öğrenci profilinin değişmesine paralel olarak sergilenen davranış şekillerinin de değiştiğine

Referanslar

Benzer Belgeler

İstenmeyen öğrenci davranışları beden eğitimi öğretmenlerinin sınıfta karşılaştıkları en önemli sorunlardan bir tanesidir. Bazı istenmeyen öğrenci

Sonuç olarak; düzenli fiziksel aktivite yapan akademik personel orta ve yüksek şiddetli aktiviteye katılımda idari personele göre daha yüksek olduğu

Table 1 shows the three cyclical phases of self-regulatory processes as viewed from a social cognitive perspective: (1) forethought, (2) performance or volitional control and

“katılıyorum” düzeyinde katılım gerçekleştirmişler ve yapılan değişkenlik çözümlemesi sonucu Polis Memurları katılımcı grubu, Orta Düzey Yöneticiler ile Üst Düzey

Aşağıda verilen davranışların kendi sınıfınızda hangi sıklıkla görüldüğünü belirlemek için size uygun sıklık düzeyine (X) işareti koyunuz. Anket

köşegenler yardımıyla hesaplayıp tüm şeklin alanından çıkararak çözüme ulaşmıştır. Canlandırma stratejisi ile çözüm sergileyen Ceren ise, kâğıt katlama ve alan

İbn Rüşd’e göre bilimsel kanıtlama için telif yani tümdengeli- min formunun zorunlu olması ve kanıtlamanın zorunlu olarak bir sonucu ortaya koyacak bir yapıda

On the other side, renal damage in living animals, biochemical parameters mainly creatinine and blood urea nitrogen are used as important kidney function markers