• Sonuç bulunamadı

507 numaralı karahisâr-ı sâhib şer‘iyye sicili: transkripsiyon ve değerlendirme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "507 numaralı karahisâr-ı sâhib şer‘iyye sicili: transkripsiyon ve değerlendirme"

Copied!
397
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYYE SİCİLİ: TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME

Hazırlayan Büşra KAYAR

Danışman

Doç. Dr.Mustafa KARAZEYBEK Temmuz, 2019

(2)

T.C

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ

507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYYE SİCİLİ: TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME

Hazırlayan Büşra KAYAR

Danışman

Doç. Dr.Mustafa KARAZEYBEK

(3)

i

YEMİN METNİ

Yüksek Lisans tezi olarak sunduğum "507 Numaralı Karahisâr-ı Sâhib

Şer‘iyye Sicili: Transkripsiyon ve Değerlendirme" adlı çalışmanın, tarafımdan

bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin Kaynakça'da gösterilen eserlerden oluştuğunu bunlara atıf yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

…/…/2019 Büşra KAYAR

(4)

ii

(5)

iii

ÖZET

507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYYE SİCİLİ: TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME

Büşra KAYAR

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI Temmuz 2019

Danışman: Doç. Dr. Mustafa KARAZEYBEK

Şerʻiyye sicilleri Osmanlı tarihçiliği açısından büyük öneme sahiptir. Şerʻiyye sicilleri Osmanlı Devletinin sosyal ve iktisadi durumunu incelemek için ilk başvurulacak kaynaklardan biridir. Bu kaynaklar içerik bakımından oldukça zengindir. Osmanlı şehirlerinin idari yapılarını, müslim ve gayrimüslim halkın dilek ve şikâyetlerini, merkez ve taşra arasındaki yazışmaları, kişilerin medeni hallerini, mülkiyet haklarını ve diğer tüm idari ve adli durumlar hakkında bilgiler içermektedir. Bu araştırma Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarına ait507 numaralı şerʻiyye sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesinden oluşmaktadır. Defterde bulunan bilgilere göre Karahisâr-ı Sâhib Sancağının idari yapılanması, sosyal ve ekonomik durumu hakkındaki bilgilere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Karahisâr-ı Sâhib, Şerʻiyye Sicili, Kadı, Şehir tarihi ve

(6)

iv

ABSTRACT

THE NUMBERED 507 KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞER‘İYE SİCİLİ: EVALUATION AND TRANSCRIPTION

Büşra KAYAR

AFYON KOCATEPE UNIVERSITY THE INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE

DEPARTMENT IF HISTORY

July 2019

Advisor: Associate Professor Mustafa KARAZEYBEK

Qadi Sijils are of great importance for Ottoman historiography. Qadi Sijils are one of the first sources to be used to examine the social and economic situation of the Ottoman Empire. These resources are very rich in content. It includes the administrative structures of the Ottoman cities, the wishes and complaints of the Muslim and non-Muslim people, the correspondence between the center and the provinces, the marital status of the people, property rights and all other administrative and judicial situations.

This research consists of the transcription and evaluation of the Qadi Sijils of Karahisâr-ı Sâhib Sanjak as numbered 507 that belongs to H.1060-1072 / M. 1650-1662. According to the information in the book, information on the administrative structure, social and economic status of the Sanjak of Karahisâr-ı Sahib was included.

Keywords: Karahisâr-ı Sâhib, Şerʻiyye Sicilleri Qadi, City history and Social

(7)

v

ÖNSÖZ

Şerʻiyye sicilleri, sosyal tarih araştırmalarında önemli kaynaklardan biridir. Özellikle şehir tarihçiliği araştırmalarında birinci elden kaynak olarak kullanılmaktadır. Bu defterler, Osmanlı şehirlerinin idari yapıları, toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları hakkında önemli bilgiler içermektedir.

İncelediğimiz 507 numaralı Karahisâr-ı Sâhib Şerʻiyye Sicili de Karahisâr-ı Sâhib'in H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarına ait bilgileri ihtiva etmektedir. Kayıtlarda mülk satışları, tereke kayıtları, vakfiyeler, alacak-verecek davaları, narh kayıtları gibi birçok konu hakkında bilgiye ulaşıldığı gibi merkezden gönderilen ferman, berat, buyruldu gibi kayıtlara da ulaşılabilmektedir.

Çalışmamız giriş hariç dört bölümden oluşmuştur. Giriş'de şerʻiyye sicillerinin tanıtımı ve önemi hakkında bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde, 507 numaralı defterin içeriği, fiziksel özellikleri ve diplomatik özellikleri incelenmiştir. İkinci bölümde, Afyonkarahisar'ı konu kalan kaynaklar ve defterde yer alan hükümler çerçevesinde verilen tarih aralığında Afyonkarahisar'ın idari, sosyal ve ekonomik olarak incelemesi yapılmıştır. Üç ana başlıktan oluşan ikinci bölümde, Afyonkarahisar'ın idari yapısı ve idarecileri, sosyal yapısı ve ekonomik durumunun değerlendirmesi yapılmıştır. Üçüncü bölümde, ise defterde bulunan hükümlerin özetlerine yer verilmiştir. Son bölüm olan dördüncü bölümde de defterde bulunan hükümlerin transkripsiyonu yer almıştır.

Defter, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivlerinde meşihat fonunda 210 numara ilekayıtlıdır. Fakat değerlendirme esnasında Ankara Milli Kütüphanede verilen 507 numarası kullanılmıştır. Eski Türkçe olarak yazılan defterin transkripsiyonu yapılır iken basit transkripsiyon usulü benimsenmiştir. Kelime başlarındaki ayın ve hemzeler gösterilmeyip kelime ortalarında ve kelime sonlarında bulunanlar gösterilmiştir. Kelimelerde bulunan ayın harfleri (ʻ), hemzeler (ʼ) ve uzatmalar (ˆ) işaretleri ile gösterilmiştir. Belgelerin orjinalinde hasar nedeniyle eksik olan veya okunamayan yerler (…) konularak gösterilmiştir. Ayrıca,okunuşundan emin olunamayan kelimelerin sonlarına (?) işareti konulmuş, metin içinde yazılması unutulup tarafımızdan eklenen kelimelerise [] köşeli parantez içinde gösterilmiştir.

(8)

vi

Bu çalışma esnasında ve eğitimim boyunca büyük bir sabırla engin bilgi ve tecrübelerini benden esirgemeyen ve daima yol gösteren Doç. Dr. Mustafa KARAZEYBEK Hocam'a, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen aileme ve arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(9)

vii

İÇİNDEKİLER

YEMİN METNİ ... i

TEZ JÜRİSİ KARARI VE ENSTİTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI ... ii

ÖZET... iii ABSTRACT ... iv ÖNSÖZ ... v İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ ... x KISALTMALAR DİZİNİ ... xi GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM 507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİNİN ÖZELLİKLERİ 1.507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ DEFTERİNİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ ... 6

2. 507 NUMARALI DEFTERİN MUHTEVA ÖZELLİKLERİ ... 8

3. 507 NUMARALI DEFTERİN DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ ... 9

3.1. KADILAR TARAFINDAN KALEME ALINAN BELGELER ... 9

3.1.1. Hüccet ... 9

3.1.2. İʻlâmlar ve Arzlar ... 11

3.1.3.Vakfiye ... 12

3.1.4. Mürâsele ... 13

3.1.5. Muhallefât (Tereke) ... 14

3.2. KADILARA GÖNDERİLEN BELGELER ... 15

3.2.1. Ferman ... 15

3.2.2. Berat ... 17

3.2.3. Buyruldu ... 18

3.2.4. Temessük ... 19

(10)

viii

İKİNCİ BÖLÜM

507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ'NE GÖRE KARAHİSÂR-I SÂHİBSANCAĞI'NDA İDARİ, FİZİKİ, SOSYAL VE EKONOMİK DURUM

1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İDARİ VE FİZİKİ YAPI

ÖZELLİKLERİ ... 22

1.1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SÂNCAĞI'NA BAĞLI KAZA VE KÖYLER ... 22

1.2.KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞEHRİNDE BULUNAN MAHALLELER ... 25

1.3.İDARECİLER ... 26 1.3.1.Sancak Beyi ... 27 1.3.2.Mütesellim ... 27 1.3.3.Kadı ... 28 1.3.4.Subaşı ... 29 1.4.FİZİKİ YAPILAR ... 30 1.4.1.Cami ve Mescitler ... 30 1.4.2.Tekke ve Zaviyeler ... 31 1.4.3. Hamamlar ve Çeşmeler ... 32

2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN SOSYAL YAPISI ... 32

2.1. KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ... 33

2.1.1. Müslümanlar ve Gayrimüslimler ... 33

2.1.2. Köleler ... 35

2.2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA AİLE ... 36

2.2.1.Nişan ve Nikâh ... 36

2.2.2.Mehir ... 38

2.2.2.1.Mehr-i Muʻaccel ... 38

2.2.2.2.Mehr-i Mü’eccel ... 39

2.2.3.Boşanma ... 40

2.2.4.Nafaka ve Vasi Tayini ... 42

2.3. KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NDA MEYDANA GELEN ASAYİŞ OLAYLARI ... 43

2.3.1.Hırsızlık ... 43

(11)

ix

2.3.3.Zina ve Tecavüz Vakaları ... 45

3.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İKTİSADİ YAPISI ... 46

3.1. GEÇİM KAYNAKLARI ... 46

3.2.MESLEK GRUPLARI ... 50

3.3.PARA VAKIFLARI ... 51

3.4.ALINAN VERGİLER ... 53

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞERʻİYYE SİCİLİ HÜKÜM ÖZETLERİ ... 55

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 507 NUMARALI KARAHİSÂR-I SÂHİB ŞERʻİYYE SİCİLİNİN TRANSKRİPSİYONU... 98

SONUÇ ... 375

KAYNAKLAR ... 377

(12)

x

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo 1:.Karahisâr-ı Sâhib Sancağına Bağlı Köyler……….…….24

Tablo 2:.Karahisâr-ı Sâhib Şehri Mahalleleri………26

Tablo 4: Karahisâr-ı Sahib ŞehrindeBulunan Dükkân Sayıları………...49

(13)

xi

KISALTMALAR DİZİNİ age :Adı Geçen Eser

agl: Adı Geçen Lügat agm :Adı Geçen Makale agt : Adı Geçen Tez AÜ: Ankara Üniversitesi

AKÜ: Afyon Kocatepe Üniversitesi AŞS: Afyonkarahisar Şerʻiyye Sicili

AÜDTCF: Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi BBAAK:Başbakanlık Aile Araştırmaları Kurumu

bkz: Bakınız Hzl: Hazırlayan H: Hicri Tarih

İA:İslam Ansiklopedisi (Milli Eğiim Bakanlığı) M : Miladi Tarih

MÜ: Marmara Üniversitesi MEB: Milli Eğitim Bakanlığı S : Sayı

s: Sayfa

TC : Türkiye Cumhuriyeti

DİA: TürkiyeDiyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi TDV:Türkiye Diyanet Vakfı

TTK: Türk Tarih Kurumu TY: Tarih Yok

vb :vebenzeri vd : ve diğerleri

(14)

1

GİRİŞ

Bünyesinde din, dil, ırk ayrımı yapmadan birçok milleti içerisinde barındıran Osmanlı Devleti, adil ve hoşgörülü bir yönetim sistemi benimsemiştir. Şerʻî ve Örfî hukuk kurallarını esas alarak kurulan Osmanlı Devletinde, taşrada davalar padişah adına tayin olunan kadı huzurunda çözüme kavuşturulmaktadır. Kadı huzurunda görülen bu davaların büyük çoğunluğuhanefi mezhebi kurallarına göre çözümlenmektedir1.

Dava kayıtlarının tutulduğu defterlere ise şerʻiyye sicilleri adı verilmektedir. Kadı veya naibi tarafından tutulan bu defterlere kadı sicilleri, mahkeme kayıtları, sicillât-ı şerʻiyye gibi isimler de verilmektedir. Merkez ve taşrada tutulan bu defterler,Osmanlı aile hayatı, sosyal yaşamı, ekonomik durumları, idari yapılanması, evlerin mimari özellikleri gibi birçok konu hakkında bilgiler içermektedir2.

Şerʻiyye sicilleri, hüccet, ilâm, ferman, berat, fetva ve vakfiye gibi birçok belge türünü ihtiva etmektedir. Bunların yanı sıra kadıların şahsi belgesi niteliğini taşıyan şiirler, ilaç tarifleri gibi kayıtlar da mevcuttur3.

Osmanlı Devletinde kadılık müessesesinin Osman Gazi döneminden itibaren var olduğu göz önüne alınırsa, şerʻiyye sicillerinin de bu dönemden itibaren tutulmaya başlandığı söylenebilir. En erken tarihli örnekler ise Bursa sicilleridir4.

Osmanlı tarihi kaynakları arasında önemli bir yere sahip olan şerʻiyye sicillerini incelemeden Osmanlı Devletinin idari ve ictimai tarihi ile ilgili sağlıklı bilgiler ortaya çıkarmak oldukça güçtür5. Ayrıca bu belgeler, siyasi nüfuz ve

baskıdan uzak olmaları dolayısıyla gerçekçi veriler içermektedirler6.

Bu defterler savaşlar, işgaller, yangınlar, uygunsuzluk yapan kadının defteri imha etmesi, yerine görevlendirilen kadıya teslim etmemesi, kötü şartlarda

1 İsmail Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, (4. Baskı), TTK, Ankara 2014, s. 91. 2 Yunus Uğur,"Şerʻiyye Sicilleri", DİA, XXXIX, TDV Yayını, Ankara 2010, s. 8.

3 İlber Ortaylı; Kadı, (4. Baskı), Kronik yayınları, İstanbul 2017, s.84-85. 4 Uğur; agm, s. 8-9.

5 Halil İnalcık, "Osmanlı Tarihi Hakkında Mühim Bir Kaynak", .AÜDTCF. Dergisi, I, S.2, Ankara 1943, s. 89.

6 Mehmet Beşirli, “Kent Tarihi Açısından Şerʻiyye Sicilleri ve ÇankırıŞerʻiyye Sicillerinin Toplu Kataloğu Üzerine”, Çankırı Araştırmaları Dergisi, S. 4, Çankırı 2009, s.36.

(15)

2

depolanmış olmaları gibi sebeblerden dolayı kaybolmuş veya zarar görmüşlerdir. Adliye depolarında veya câmilerde saklanan bu defterlerle1873 yılında "Sicillât-ı

Şerʻiyye ve Zabt-ı Deâvî Cerîdeleri Hakkında Talimât"ın çıkarılması ile

ilgilenilmeye başlanılmıştır. 1894 yılında İstanbul ve çevresi sicillerinin toplandığı bir arşiv oluşturulmuştur. Cumhuriyet döneminde ise Maarif Vekâlet'in 03.11. 1941 tarih 4018/2182 sayılı emriyle, 1909'dan önceki defterlerin müzelik eşya ile karıştırılmamak ve ayrı bir yerde korunmaya alınmak şartıyla müzelerde toplanması kararlaştırılmıştır. Kültür Bakanlığı'nın 1992'de başlattığı bir uygulama ile İstanbul Müftülüğü'nde bulunanlar hariç olmak üzere bakanlığa bağlı müze ve kütüphanelerde bulunan siciller, Ankara Milli Kütüphane'de toplanmıştır7.

Türkiyede yapılan bu çalışmaların yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bulunup bugün sınırlarımız dışında kalan birçok yerde de bu belgelere ne olduğu bilinmemektedir. Ancak Bosna'da sicil defterlerinin bir yere toplanıp saklandığı ve bazı araştırmacılar tarafından da ilmi bir şekilde yayınlandğı görülmektedir. Örneğin Dr. Truhelka tarafından Glasnik Zemalisog Muzeja Bosni i Hercogovini'nin 30'uncu sayısında çıkan Yaiça (jaica) kadısına ait sicil defterleri, tarih vesikası olarak bu defterlerin ne kadar kıymetli birer hazine teşkil ettiğini ortaya koymaktadır8.

Osmanlı tarihi kaynakları arasında önemli bir yer tutan siciller üzerindeki ilk çalışmalara 1930'lu yıllarda Halkevi dergilerinde rastlanmaktadır. Ankara Halkevi dergisi olan Ülkü'de yayınlanan 1935'teİsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın “Şer’i Mahkeme Sicilleri” ve 1938’deMümtaz Yaman'ın yine “Şer’i Mahkeme Sicilleri”başlıklı çalışmaları ilk örnekler olarak görülmektedir9.

Siciller üzerinde yapılan ilk katalog çalışması ise Halit Ongan tarafından yapılmıştır. Halit Ongan, zamanında Ankara Etnografya Müzesi'nde bulunan H.991-992(M.1583-1584)tarihli ilk Ankara Şer’iyye Sicilini belgeleri özetlemek ve terimleri, konuları, kişi adlarını, yeradlarını, eski eser ve vakıf adlarını bir tasnife tabi

7 Vehbi Günay, "Balkan Şehir Tarihleri Kaynağı Olarak Şerʻiyye Sicillerinin Envanter ve Kataloğlarının Tespiti Hakkında", Tarih İncelemeleri Dergisi, II, İzmir 2003, s. 73.

8 İnalcık, "Osmanlı Tarihi Hakkında", s. 89.

9 Yunus Uğur, "Mahkeme Kayıtları (Şer’iyye Sicilleri): Literatür Değerlendirmesi ve Bibliyografya",

(16)

3

tutmak suretiyle yayınlamıştır Halit Ongan aynı şekilde 1974 yılında Ankara'nın ikinci defterini de yayınlamıştır10.

Afyonkarahisar Şerʻiyye Sicilleri

Osman Ersoy hazırladığı "Şerʻiyye Sicilinin Toplu KataloğunaDoğru " adlı çalışmasında Afyonkarahisar'a ait 182 adet şerʻiyye sicilinin bulunduğunu belirtmektedir11.Ancak günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivlerinde Afyonkarahisar'a ait 173 adet şerʻiyye sicilinin bulunduğu tespit edilmektedir. Bu farklılığın sebebi Osman Ersoy'un çalışmasında bulunan sicil sayısının bir kısmının Denizli'ye ait sicillerden oluştuğu bilinmektedir.

Bu defterler 1991 yılına kadar Afyon arkeoloji müzesinde muhafaza edilmiştir. Daha sonra Ankara Milli Kütüphaneye nakledilerek sıra numarası verilen defterler 497 numaradan başlayıp 669 numarada son bulmaktadır. Bu defterler daha sonra daha iyi korunup hizmete sunulması için 2008 yılında ozamanki adıyla Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi bünyesine dâhil edilmiştir. Günümüzde deyeni ismiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına bağlıOsmanlı Arşivi'ndebulunmaktadır.Buradaki sıra numaraları ise meşihat (MŞH.) fonunda MŞH.ŞSC.d.. koduyla ve sıra numarası ile 200'den başlayıp yine (MŞH.) fonunda MŞH.ŞSC.d.. koduyla ve sıra numarası ile 372 numaralı defterle son bulmaktadır. Söz konusu defterler; H. 1044-1045/M. 1643-1645 tarihleri ile H. 1332-1333/M. 1913-1915 tarihler arasındaki kayıtları ihtiva etmektedirler.

Bu defterlerden istifade edilerek Afyonkarahisar'la ilgili birçok eser kaleme alınmıştır. Bu çerçevede Edip Ali Bakı'nın şerʻiyye sicillerinden derlemeler yaparak önce Taşpınar Dergi'sinde yayınlayıp, ardından 1951 yılında kitap haline getirdiği çalışması erken dönem çalışmalara örnek olarak verilebilir. Bunun yanı sıra Süleyman Gönçer ve Ömer Fevzi Atabek'de şerʻiyye sicillerinden istifade ile eser

10 Özer Küpeli, “Şerʻiyye Sicillerinin Şehir Tarihçiliği ve AfyonKarahisar Tarihi için Önemi”,

Taşpınar Dergisi, S.3, Afyonkarahisar 2001, s.55.

11 Osman Ersoy, "Şerʻiyye Sicillerinin Toplu Kataloğuna Doğru", AÜDTCF Dergisi, XXI, Ankara 1963, s. 3.

(17)

4

yazmışlardır12. Bu çalışmaların haricinde yakın dönemde yapılan birçok çalışmada

da şeriye sicilleri kaynak olarak kullanılmıştır.

Kitap ve makale çalışmalarının dışında bazı yüksek lisans ve doktora tezleri de şerʻiyye sicilleri kaynak gösterilerek hazırlanmıştır. Milli Kütüphanedeki numaraları kullanılarak hazırlanan yüksek lisans tezleri hâlihazırda Ulusal Tez Merkezinde bulunmaktadır. Transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılarak tez haline getirilen defterlerin numaraları243, 353, 509, 525, 544, 545, 557, 561, 568,569, 576, 578, 587, 598, 606,612,615, 618, 626, 643,644,647, 648, 652,653 numaralı defterlerdir. Bunların yanı sıra 554 numaralı defterin transkripsiyonu yapılmadan sadece değerlendirmesi yapılarak çalışılmıştır. Hâlâ çalışmaları devam eden defterler de bulunmaktadır. Transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılan defterlerin çoğunun 18. ve 19. yüzyılara ait olduğu görülmektedir.

Doktora tezi olarak yapılan çalışmalar ise;"XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında

Afyonkarahisar Şehri: Fiziki, Sosyal ve Ekonomik Yapı İncelemesi"13, "XVII. Yüzyılın

İkinci Yarısında Karahisâr-ı Sâhib Sancağı (Şerʻiyye Sicilleri'ne Göre)"14,

"Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın İdârî ve Sosyal ve Ekonomik Yapısı

(1720-1750)"15,"XIX, Yüzyılın İlk Yarısında Şerʻiyye Sicillerine Göre Karahisâr-ı Sâhib

Sancağı"16, "Şerʻiyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın Sonlarında (1875-1900)

Karahisâr-ı Sâhib Sancağı"17adlı çalışmalardır.

Üzerinde çalıştığımız 507 numaralı defter ise 17. yüzyılın ikinci yarısına ait bir defterdir. Afyonkarahisar'ın H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarını kapsamaktadır.

12 Küpeli, “Şer’iyye Sicillerinin Şehir Tarihçiliği" s. 56.

13 Mustafa Karazeybek, XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Afyonkarahisar Şehri: Fiziki, Sosyal ve

Ekonomik Yapı İncelemesi, (Basılmamış Doktora Tezi)Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı, Afyonkarahisar 2011.

14 Mehmet Güneş, XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Karahisâr-ı Sâhib Sancağı (Şerʻiyye Sicillerine

Göre),(Basılmamış Doktora Tezi)Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2003.

15 M. Zahit Yıldırım, Karahisâr-ı Sâhib Sancağı'nın İdârî ve Sosyal ve Ekonomik Yapısı (1720-1750), (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2003.

16 Zübeyde Tiryakioğlu Kazak, XIX, Yüzyılın İlk Yarısında Şerʻiyye Sicillerine Göre Karahisâr-ı Sâhib Sancağı, Basılmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2003.

17 Naci Şahin, Şerʻiyye Sicillerine Göre XIX. Yüzyılın Sonlarında (1875-1900) Karahisâr-ı Sâhib

Sancağı, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Ankara 2002.

(18)

5

Defterdeki bilgilerden yararlanılarak Afyonkarahisar'ın bu tarihlere ait idari, sosyal ve ekonomik olarak değerlendirmesi verilmiştir.

(19)

6

BİRİNCİ BÖLÜM

507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİNİN ÖZELLİKLERİ

1.507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ DEFTERİNİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

Afyonkarahisar Şerʻiyye Sicillerinden biri olan 507 numaralı defter Afyonkarahisar Müzesinde muhafaza edilirken Ankara Milli Kütüphane'ye nakledilmiştir. Ankara Milli Kütüphaneden de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivlerine aktarılmıştır. Günümüzde de hâlâ burada muhafaza edilmektedir.

Afyon Müzesindeki evrak tasnif numarası A 9 1072 olan defterin Milli Kütüphane'ye aktarılmasıyla numarası 507 olarak değiştirilmiştir. Devlet Arşivlerinde ise meşihat (MŞH.) fonunda MŞH.ŞSC.d.. koduyla ve 210 sıra numarası ile yeniden numaralandırılmıştır. Defterin boyutu 15x41 cm. ve sırtı kırmızı meşin, satıhları ebru kâğıt ile kaplanmıştır.

Defterin ön kapağında pul içinde yer alan Afyon Müzesindeki evrak tasnif numarasının hemen altında Osmanlıca olarak "elli beşinci sicil" ve "sene bin yetmiş

tarihi" yazmaktadır. Ayrıca bu sicil numarası ve tarih, rakamlarla da gösterilmiştir.

Defterde bulunan "elli beşinci sicil"numarası deftere verilen ilk numaradır. Tarih ise defterin başlangıç tarihini ifade etmektedir. Birinci sayfanın sağ üst kısmında defterin Afyon Müzesi, Milli Kütüphane ve Osmanlı Arşivindeki evrak tasnif numaraları yer almaktadır. Bunların hemen altında yine Osmanlıca olarak sicil numarası ve tarih yazılmıştır. Sol tarafında ise dili Arapça olan "Dibace18" kısmından sonra 1'den 4'e kadar olan hükümlere yer verilmiştir. Hükümler sayfa 1'den başlayıp sayfa 117'ye kadar sürmüştür.

H.1060-1072 /M.1650-1662 yılları arasını kapsayan defter; 388 hüküm, 117 sayfadan oluşmuştur. 507 numaralı şerʼiyye sicilindeki hükümlerin

18 Dîbâce: Kitabın nakışlarla müzeyyen ve müzehheb olan ilk sayfaları ( Şemsettin Sami; Kâmûs-ı

(20)

7

numaralandırılması Arap rakamlarına göre düzenlenmiştir. Numaralandırma işlemi yapılırken bazı hüküm numaraları eksik, bazıları ise tekrarlandığı tespit edilmiştir.

Defterde 388 hüküm görünse de eksik ve tekrarlanan hükümler dikkate alındığında 384 hüküm bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Tekrarlanan hüküm numaraları; 94, 101, 118 ve 311'dir. Diğer taraftan, 76, 117, 310, 313, 328 ve 347 sayılı hükümler numaralandırılır iken atlanmış yani kullanılmamıştır. 162 ve 335 rakamları ile numaralanmış kayıtlar ise müstakil hükümler olmayıp bir önceki hükümlerin devamıdır. 113 numaralı sayfada "Konak verilen mahalleri" ve 114 numaralı sayfada "Bargir verilen mahalleri" gösteren kayıtlar hüküm sayısı verilmeden gösterilmektedir.

Dijital görüntülerle incelediğimiz defterin iki hükmünde yıpranmadan dolayı hasar meydana geldiği gözlemlenmiştir. Sayfa 30'da bulunan 112 numaralı hükmün son alt satırı ve "Şuhûdü'l-hâ'l" kısmı aşınmadan dolayı tam olarak okunamamıştır. Yine sayfa 109'da bulunan 369 numaralı hükmün altıncı satırından sonra meydana gelen yırtılmadan dolayı hüküm tam olarak okunamamıştır.

507 numaralı şerʻiyye sicillinde bazı sayfaların üst kısımlarında yırtılmalar meydana gelmiştir. Bu yırtılmalar neticesinde alt sayfanın sayfa numarası, üst sayfanın sayfa numarası gibi görünmesine neden olmuştur. Defterde sayfa numaralandırılması sonradan yapılmıştır Bu işlem yapılırken sayfa numaraları kaymıştır. 49. sayfadan sonra 52. sayfa numarası verilmiş bu da 50. ve 51. sayfa numaralarının eksikliğine neden olmuştur.

507 numaralı şerʻiyye sicilli defteri "divani kırması" tarzında yazılmış ve siyah mürekkep kullanılmıştır. Yazılar genellikle okunaklı olup nadir yerlerde aşınmalar meydana gelmiştir. Bazı yerlerde ise kâtip hatalarından dolayı yazıların üstü çizilmiştir. Sıkça görülmemekle birlikte mürekkep dağılmaları da meydana gelmiştir.

(21)

8

2. 507 NUMARALI DEFTERİN MUHTEVA ÖZELLİKLERİ

H.1060-1072/M.1650-1662 yılları arasını kapsayan defter, Müftizâde Ahmed tarafından tutulmuştur19. İçerik olarak IV. Mehmed zamanında Afyonkarahisar'da

meydana gelen hukuk davalarını içermektedir. Defterde hukuk davalarının yanında muhtelif sebeplerle, çeşitli makamlardan ya da kişilerden kadıya gönderilen bir takım belgelerin suretleri de mevcuttur.

Kadı tarafından tutulan dava kayıtlarına hüküm adı verilmektedir. Defterde bulunan üç yüz seksen sekiz kayıttan iki yüz altmış altı tanesini hükümler oluşturmaktadır.

Kadı tarafından kayıt altına alınan hükümlerden, Karahisâr-ı Sâhib Sancağının idari ve fiziki yapılanması hakkında bilgilere ulaşılmaktadır. Ayrıca kişilerin evlenmelerine veya boşanmalarına ait bilgiler, çocuklara vasi tayini,geçim kaynakları, uğraştıkları meslekler, ödemeleri gereken vergiler hakkında bilgilerde bulunmaktadır. Yine meydana gelen cinayet, hırsızlık, zina ve tecavüz olayları gibi asayiş olaylarına ilişkin kayıtlarda mevcuttur.

Noterlik belgesi niteliğinde, gayrimenkul satışları ile ilgili kayıtlarda yer almaktadır. Satış ile ilgili hükümlerde, gayrimenkullerin fiyatları, bulundukları mahalleri, kimler tarafından satın alındığı, gayrimenkullerinsahip oldukları özelliklere ait bilgiler bulunmaktadır.Ticari anlaşmalarında bu kayıtlar arasında mevcut olduğu görülmektedir.

Hükümler arasında Gayrimüslimlere ait bilgilerde mevcuttur. Gayrimüslimlerin yaşadıkları mahalleleri, biribirleriyle olan ilişkileri, evlenmeleri, boşanmaları, çocuklarına vasi tayini, Müslümanlar ile olan ilişkileri ve ticari faaliyetlerine ulaşılmaktadır.

Defterde bulunan yüz yirmi iki hüküm ise kadıya gönderilen berat, ferman, buyruldu, temessük vd. kayıtlardanoluşmaktadır. Bunların konuları ise genellikle vergilerin tahsil edilmesi, bir kişinin bir göreve tayin edilmesi, timar tevcih kayıtları gibi konuları kapsamaktadır. Ayrıca defterde Erdel ayaklanması ile ilgili belgelere de

(22)

9

rastlanmaktadır. Defterin son kısımlarında narh ile ilgili kayıtlar da mevcuttur. Defterde fetva örnekleri de yer almaktadır.

3. 507 NUMARALI DEFTERİN DİPLOMATİK ÖZELLİKLERİ

Osmanlı Devleti sosyal tarih araştırmalarında önemli bir yere sahip olan şerʻiyye sicillerinde bulunan belgeler başlıca iki başlık altında incelenebilir. Bunlardan birincisi, kadılar tarafından kaleme alınan belgeler, ikincici ise kadılara gönderilen belgelerdir.

3.1. KADILAR TARAFINDAN KALEME ALINAN BELGELER

3.1.1. Hüccet

Hüccet; sözlük anlamı olarak "delil", "senet", anlamına gelmektedir20. Arapça

asıllı olan bu kelimenin Osmanlı hukuk terminolojisinde iki anlamı vardır. Birincisi; şahitlik, ikrar, yemin gibi davayı ispat eden hukuki delillere verilen isimdir. İkincisi ise kadının kararı bulunmayıp iki tarafın anlaşmaya vardıklarına dair kadının imzasının ve mührünün bulunduğu belgelerdir21.

Bir belge türü olan hüccetin Osmanlı tarihinde ne zaman ortaya çıktığı bilinmemektedir. Ancak yapılan araştırmalar neticesinde bilinen en eski tarihli hüccetin II. Murad dönemine ait H.826/M.1422-23 tarihli orijinal hüccetler olduğu bilinmektedir22.

Osmanlı hukukunda hüccetler kadılar tarafından düzenlenip bir nevi noterlik belgesi olarak da kabul edilmekteydi23. İki nüsha olarak düzenlenir talep ederlerse belli bir ücret karşılığında taraflara verilirdi. Bu durumla birlikte davanın tekrar görülmesi engellenirdi24.

20 Ferit Devellioğlu,Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûğat, Ankara 1970, s.462.

21 Ahmet Akgündüz, “İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şerʻiyye Mahkemeleri ve Şerʻiyye Sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, XIV, Ankara 2009 s.28.

22 Ekrem Tak,Diplomatik Bilimi Bakımından XVI.-XVII. Yüzyıl Kadı Sicilleri ve Bu Sicillerin İhtiva

Ettiği Belge Türlerinin Form Özellikleri ve Tanımlanması,(Basılmamış Doktora Tezi), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı, İstanbul 2009, s.110.

23 Mübahat Kütükoğlu,Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), (Dördüncü Baskı),TTK, Ankara 2018, s.350.

24 Ekrem Buğra Ekinci,Osmanlı Hukuk Adalet ve Mülk,(Beşinci Baskı), Arı Sanat Yayınevi, İstanbul 2017, s.187.

(23)

10

Hüccetlerde asıl konuya giriş yapılmadan önce "Sebeb-i tahrîr-i kitâb-ı nakli

ve mûceb-i tastîr-i hitâb hükmü oldur ki"25, "Bâdî-i Mebâdî-i feth-i kitâb ve bânî-i

mebânî-i faslu'l-hitâb"26, "Oldur ki"27, "Bâʻis-i tahrîr-i kitâb sıhhât-i nisâb oldur

ki"28gibi belli başlangıç formülleri ile başlanırdı.

Hüccetlerde daha sonra ilk olarak tarafların ikamet ettikleri yerler "Mahrûse", "Medine", "Mahmiyye" gibi ifadelerle başlanarakbelirtilmektedir29. Bu ifadelerin ardından da konusuna göre taraflar takdim edilmektedir. Kişilerin kimlik tespitinden sonra hüccetin esas metnine geçilerek davanın konusu ele alınmaktadır. Konun tespiti sicile "…mâ-hüve'l-vâkiʻ bi't-taleb ketb olundu30,"...hîn-i kabûlde vâkı‘a

olucak kayd-şod"31 gibi ifadelerle kaydedilmektedir. Son olarak ise Arapça olarak

yazılan tarihlerden sonra konuların görüşüldüğü esnada hazır bulunan şahitlerin isimleri de "Şuhûdü'l-hâl" başlığı altında belirtilmektedir32.

Sicillerin büyük çoğunluğunu oluşturan hüccetler çeşitli konulardaki davaları ihtiva etmektedirler. Üzerinde çalıştığımız 507 numaralı defterde bulunan örneklere göre hüccetlerde; nafaka tayini, boşanma, nikâh, nişan, ölüm keşfi, gasp ve yaralama, cinayet, satış, hibe, kefalet, nafaka talebinde bulunma, mehir, tarla sınırı anlaşmazlıkları, eve nâ-mahrem alma, hırsızlık, sulh anlaşmaları, şirket sözleşmesi, köle azadı, vasi tayini, emanet, vergiden muaf edilme, tecavüz, şahadet vb. gibi birçok konunun yer aldığı görülmektedir.

507 numaralı defterde iki yüz otuz yedi adet hüccet bulunmaktadır. Defterde yer alan bu hüccetlerin genelini satış ile ilgili konular oluşturmaktadır. Defterde satış ile ilgili elli beş adet hüccet bulunmaktadır. Genellikle gayrimenkul satışlarına ait bu hüccetlerde evlerin ve dükkânların özellikleri, kim tarafından satın alınıp kimler tarafından satıldığı, satılan eşyanın ve malın fiyatları gibi bilgilere ulaşılmaktadır.

25 AŞS, Defter 507, s. 16/59 (20 Rebîʻü'l-evvel 1070\1659). 26 AŞS, Defter 507, s. 23/88 (10 Ramazan 1071\1660). 27 AŞS, Defter 507, s. 47/173 (Cemâziye'l-âhir 1072\1661). 28 AŞS, Defter 507, s. 49/179 (Evâʼil-i Cemâziye'l-ulâ 1072\1661).

29 Mustafa Oğuz, Ahmet Akgündüz, "Hüccet", TDİA, XVIII, TDV Yayını,İstanbul 1998, s 447. 30 AŞS, Defter 507, s. 3/10 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\1659).

31 AŞS, Defter 507, s. 3/11 (Selh-i Zilhicce 1070\1659). 32 AŞS, Defter 507, s. 4/13 (Evâʼil-i Muharrem1071\1660).

(24)

11

Diğer hüccetlerin konuları ise genellikle arazi sınırı anlaşmazlıkları33, mihri

müeccel davaları34, miras davaları35, şehir merkezinde ve köylerde meydana gelen

asayiş ile ilgili olayları oluşturmaktadır36. Bunların yanı sıra defterde Karahisar-ı

Sahib şehrinde ikamet edip farklı şehirlerdeki kişilerle husumeti olan kişilerinde davalarının kayıtları bulunmaktadır37.

3.1.2. İʻlâmlar ve Arzlar

İlm kökünden gelen iʻlâm sözlük anlamı olarak "bildirme","anlatma","ifhâm" anlamına gelmektedir38. Terim olarak ise şerʻî bir hükmü ve altında kararı veren

hâkimin imza ve mührünü taşıyan yazılı belge demektir. "iʻlâmât-ı şerʻiyye" olarak da kullanılmaktadır39.

İʻlâmlar müstakil bir belge türü olarak ortaya çıkmamıştır. İʻlâmlar arzın şekil değiştirmesi sonucu bu adı almışve terim olarak yeni bir mahiyet kazanmıştır. Osmanlı diplomatik biliminde iʻlâm olarak bilinen belge türünün esasını kadı arzlarınınoluşturduğu söylenebilir. XVI. yüzyılda kadı arzları genellikle reʼsen yazılırken XVII. yüzyıl sonralarında sadrazam tarafından kadıya hitaben yazılan buyruldu üzerine düzenlenmeye başlanmış ve yerini "mâruz" denilen yeni bir belge türüne bırakarak farklı bir diplomatik kimliğe kavuşmuştur40.

Defterde iʻlâm örnekleri bulunmamaktadır. Arz kaydı ise bir adet bulunmaktadır. Bu kayıt ise mukataa emini tarafından Çorak adlı mukataaya vekil tayini hususundaki bir kayıttır41.

33AŞS, Defter 507, s. 12/47 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660),Defter 507, s. 21/77 (Evâʼil-i Şaban1071\1661).

34AŞS, Defter 507, s. 4/13 (Evâʼil-i Muharrem 1071\1660),Defter 507, s. s. 46/ 169 (Evâhir-i Cumâdeyn 1070/ 1660).

35AŞS, Defter 507, s. 4/ 14 (Evâʼil-i Muharrem1072/1661), Defter 507, s. 6/22 (Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660).

36AŞS, Defter 507, s. 36/ 135 (Evâʼil-i Safer 1072/1661), Defter 507, s. 93/ 312 (10 Recep 1072/1662). 37AŞS, Defter 507, s. 23/88 (15Ramazan1071\1661), Defter 507, s. 49/179 (Evâʼil-i Cemâziye'l-ulâ1072\1662).

38 Şemseddin Sami,Kâmûs-ı Türkî (Latin Harleriyle), (Beşinci Baskı), İdeal Kültür Yayıncılık, İstanbul 2017, s.109.

39 Ahmet Akgündüz, "İʻlâm", DİA, XXII, T.D.V. Yayını,İstanbul 2000, s.72. 40 Tak,agt, s.149-150.

(25)

12

3.1.3.Vakfiye

Arapça asıllı olan vakf kelimesi sözlükte "duruş", "durma", hareketten kalma anlamlarına gelmektedir42. Terim olarak ise vakıf, bir kimsenin, Allaha yakın olmak

gayesiyle mal varlıklarını dini ve sosyal bir gaye için tahsis etmesidir. Vakfiyeler ise vakıf kullanımının şartlarını içeren kadı tarafından tasdik edilen bir belge niteliğindedir43.

Osmanlı coğrafyasında XVI. yüzyıldan itibaren Türkçe olarak yaygınlık kazanan vakfiyeler sosyal, ekonomik ve kültürel tarih araştırmaları için önemli birer belge niteliğindedir44.

Vakfiyelerde bazı belge türlerinde bulunduğu gibi Allah'a hamd u senâda bulunmak için "Hamd-i fâʼik ve senâ-yı lâyık ol mâlikü'l-mülk ve'l-melekût

rabbi'l-izzeti ve'l-ceberrût…"45 gibi ifadelerle başlayan davet rükünleri yer almaktadır. Davet

rükünlerinden sonra "baʻd bu kitâb-ı celîlü'ş-şân ve bu hitâb-ı bedîʻü'l-ünvân

inşâsına bâʻis ve bâdî budur ki…"46 gibi geçiş cümleleriyle vâkıfın ve mütevellinin

tanıtımı yapılmaktadır. Vâkıf ve mütevellinin tanıtımından sonra vakf edilen gayrimenkul, para vb. gibi mevkȗfların tanıtımına geçilmektedir47.

Vakfiyede vakf edilen malların işletilmesi hususunda şartlara da yer verilmektedir. "Şöyle şart eyledim"sözüyle başlanıp mevkûfun türlerine göre şartlar hususunda açıklık getirilirdi. Bundan sonraki kısımlarda gelirlerin sarf yerleri, mütevellinin kimler olacağı, görevlilerin ücretlerini ve en sonunda ise vakfın mütevelliye teslimiyle rücûʻ kısmına geçilirdi48.

Rücûʻ sözlük anlamı olarak geri dönmek, sözünden dönmek anlamlarına gelmektedir49. Vakfiyelerdeki yeri ise vâkıfın kadı huzurunda, vakıftan vazgeçtiğini beyan ettiği kısımdır. Bu kısmın bulunmasının nedeni, hukukçular arasındaki görüş farklılıklarıdır. Örneğin; Ebû Hanîfi'ye göre mevkûfun mülkiyeti vâkıfta kalır. Bu

42 Sami, agl, s. 1158.

43 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.359.

44 Osman Gazi Özgüdenli, " Vakfiye" DİA,XLII, TDV Yayını, Ankara 2012, s.466. 45 AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660).

46 AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 47AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 48 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.363-364.

(26)

13

sebeple bazı vâkıflar veya mirasçılar, ilerleyen zamanlarda vakfı bozma haklarına sahip olurlardı. İmam Muhammed'e göre ise mütevelliye teslimiyet vâkıfın mülkiyetinden çıkmaktaydı50.

Vakfiyelerin son kısımlarında ise mütevellinin itirazı, hâkimin hükmü, vakfı bozacaklar için beddua, tarih ve şahitlere yer verilmektedir51. Mütevellinin itirazı ile

vakfiyeler hukuki bir boyut kazanmaktadır52.

507 numaralı defterde iki adet vakfiye kaydı yer almaktadır53. Vakfiyelerin

ilki Fakih Paşa Mahallesi'nde Şâh Çavuş kızı Saliha Hanım'ın yüzde on beş murabaha ile kurduğu para vakfının vakfiyesidir54. İkinci vakfiye kaydı ise yine bir

para vakfının vakfiyesini oluşturmaktadır55.

3.1.4. Mürâsele

Mürâsele Osmanlı diplomatiğinde Kadıların kendilerine denk veya daha aşağı rütbedeki şahıs ve makamlara hitaben kaleme aldığı belgelere denilmektedir56.

Mürâseleler diplomatik olarak elkâb, metin ve imza olarak üç grupta incelenmektedir57.

Genellikle mürâselelerde kadılar için Elkab cümlesi olarak "Mevlânâ" kelimesi kullanılmaktadır. Okuduğumuz defterde bulunan mürâsele örneklerinde ise kadılar için "Şerîʻat Nisâb "58, "Fahrü's-sâdati'l-kirâm Es-seyyid"59 gibi elkabların da kullanıldığı görülmektedir. Bu tür ifadelerden sonra zîde ilmuhû,

kâm-yâb,el-mükerrem, el-müfehham, gibi dua ifadeleri kullanılmaktadır60.

Elkab cümlelerinden sonra asıl metine giriş yapılmaktadır. "iş bu sene" ifadesiyle başlayan tarih kısmından sonra tayin olunan yer ve görevin ismi bulunmaktadır. Kişilere tayin olduklarını "tefvîz" olundu, "sipâriş olundu"

50 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.364. 51 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.365.

52 Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı'nın Sosyo-Kültürel ve İktisâdî Yapısı, TTK, Yayınları, Ankara 2018, s.70.

53 Vakfiyeye örnek için bkz: EK-4.

54AŞS, Defter 507, s. 15/57 (Evâʼil-i Rebîʻü'l-âhir 1071\1660). 55AŞS, Defter 507, s. 101/339 (15 Recep 1072\1662).

56 Akgündüz,"Şerʻiyye Mahkemeleri ve Şerʻiyye Sicilleri", s.45. 57 Tak, agt, s.228-229.

58 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recebi'l-fert 1071\1660). 59 AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 60 Tak, agt, s.228.

(27)

14

ifadelerleriyle belirtilmektedir61. Ancak incelediğimiz defterdeki bir hükümde "…sizi

kâim-makâm nasb ve taʻyîn etmişizdir…" gibi bir ifadenin kullanıldığı

görülmektedir62.

Göreve tayin olunan kişiye tavsiyelerde bulunan ifadelerden sonra, metnin alt kısmının genelde sağ tarafında olmak üzere, görevlendirme yapan kişinin imzası bulunmaktadır63. İmza bölümünde görevlendirme yapanların isimlerinin başında

"El-fakîr, mine'l-muhlis, ahvecü'l-vera," gibi ifadeler bulunmaktadır64.

İncelediğimiz defterde mürasele örnekleri çok fazla bulunmamaktadır. Bulunan mürasele kayıtlarını konuları bakımından degerlendiririsek naib tayinlerinin yapıldığı görülmektedir65. Tayin olan kişilere haber verilirken "sipâriş olundu"

ifadesi kullanılmıştır66.

3.1.5. Muhallefât (Tereke)

"Muhallef" kelimesinin çoğulu olan "Muhallefât" ölen kişinin bıraktığı miras olarak tanımlanmaktadır67. Osmanlı belgelerinde ise "Tereke" ismiyle

kullanılmaktadır68.

Tereke kayıtları şerʻiyye sicillerinde en fazla görülen belge türlerindendir69.

Ancak incelemiş olduğumuz defterde tereke kayıtlarına fazla rastlanmamaktadır. Defterde sadece dört adet tereke kaydı yer almaktadır. XVII. yüz yılın ikinci yarısına ait bu kayıtlar Arapça olarak yazılmaktadır.70. Arapça olan bu kayıtlar"mâte ve tereke

min-vereseti…"71 "Min-Muhallefâti'l-merhûm…"72gibi ifadelerle başlamaktadır.

Ancak kişilerin mal varlıkları ifade edilirken Arapça kelimler değil Türkçe

61 Tak, agt, s.229.

62 AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660)

63 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recebi'l-fert 1071\1660), AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660).

64 Tak, agt, 2009, s.229.

65AŞS, Defter 507, s. 74/246 (Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 66AŞS, Defter 507, s. 91/303 (Cemâziye'l-âhir 1072\1662). 67 Sami, agl, s. 1012.

68 Tahsin Özcan, " Muhallefât", DİA.,XXX, TDV Yayını, Ankara 2005, s.406. 69 agm., s.407.

70 AŞS, Defter 507, s. 2/8 (Evâil-i Muharrem 1071\1660), AŞS, Defter 507, s. 11/41 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660), AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660).

71 AŞS, Defter 507, s. 11/41 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660). 72 AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660).

(28)

15

kelimelerle ifade edilmektedir. Zaman zamanda yöre halkının kullandığı kelimelerde kullanılmaktadır73.

Terekelerde ilk olarak vefat eden kişinin ismi, yaşadığı yeri ve varislerinin isimlerine yer verilmektedir74. Daha sonra mal varlıkları, köleleri, varsa borçları ve defin işlemleri için kullanılan para miktarı kayıt altına alınmaktadır75.

3.2. KADILARA GÖNDERİLEN BELGELER

Deftrede yer alan kadılara gönderilen belgeleri, Ferman, Berat, Buyruldu, Temessük ve Fetva olmak üzere beş başlık altında incelemek mümkündür.

3.2.1. Ferman

Ferman; Farsça bir kelime olup "emir", "irade", "buyruk" anlamında kullanılmaktadır. İlhaniler'den Osmanlılara geçen kelime Osmanlı diplomatiğinde Padişahın "Alâmet-i Şerife" denilen tuğralı emri olarak adlandırılmaktadır. Padişahın emirlerini ihtivâ ettiği için "Fermân-ı Humâyûn" veya "Fermân-ı Şerîf" denilmektedir76. Fermanlar Divan-ı Humâyûn veya Paşakapısı'ndaki divânlarda alınan kararlara uygun olarak yazılmaktadır77.

Fermanlar kaleme alınırken kendilerine has şartlar ve rükünler de yazılmaktadır. Bütün belgelerde olduğu gibi davet rüknü ile başlayan fermanlarda "hüve" veya "hû" şeklinde sadece Allah'ın adı zikiredilmektedir. Padişahın emri olduğunu kanıtlayan tuğradan sonra fermanın muhatabı olan kişinin elkabı ile başlamaktadır78.

Elkablar muhatabların konum, özellik ve kişi sayılarına göre farklılık göstermektedir. Örneğin okumuş olduğumuz 507 numaralı defterde bulunan fermanda, " Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü'l-ʻâlem

müdebbirü'l-umûrü'l-cumhûr bi'l-fikri's-sâkıb mütemim-i mehâmü'l-enâm biʼr-re'yi's-sâʼib mümehhid-i bünyâni'd-devleti ve'l-ikbâl müşeyyed-i erkâni's-sâʻadet-i ve'l-iclâl

el-73AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660), Defter 507, s. 35/129 (Gurre-i Safer 1072\1661),

74 AŞS, Defter 507, s. 11/41 (Evâsıt-ı Safer 1071\1660). 75 AŞS, Defter 507, s. 26/96 (Evâhir-i Şevvâl 1071\1660). 76Pakalın, agl, s.697.

77 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.99. 78 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.100-101.

(29)

16

mahfûfûn bi-sunûf-ı ʻavâtıfü'l-meliki'l-aʻlâ Anadolu eyâletine mutasarrıf olan

Vezîrim Paşa…"79. elkabı kullanılarak Vezir rütbesindeki beylerbeyine hitab

edildiğini görmekteyiz.

Kadılara hitaben yazılan elkablar da XV. ve XVI. yüzyıldan sonra genellikle "Kıdvetü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fazl ve'l-kelâm Mevlânâ ... Kadısı" elkabı kullanılmaktadır. " Mefâhirü'l-kuzât ve'l-hükkâm maʻâdenü'l-fezâʼil ve'l-kelâm …ve

…ve… Kadıları" elkabı da üç kadıya hitaben kullanılmaktadır80.

Her yöneticinin ayrı ayrı elkabı olduğu gibi yabancı hükümdarlar veya devlet adamlarına da farklı hitablar kullanılmaktadır81. Örneğin, Eflâk ve Boğdan voyvodalarına gönderilen fermanlarda "Kıdvetü'l-ümerâi'l-milleti'l-Mesîhiyye hâlâ

Boğdan\ Eflâk Voyvodası…."82. elkabının kullanıldığı görülmektedir.

Elkabdan sonra dua kısmı bulunmaktadır. Bu kısımda yine şahsın mevkiʻine göre hitap edilmektedir83. Dua rüknününardından gelen" tevkîʻ-i refîʻ-i hümâyûn

vâsıl olıcak maʻlûm ola ki"84 bağlayıcı cümlesinden sonra nakil/iblâğ adı verilen

fermanın asıl yazılma sebebinin anlatıldığı kısma geçilmektedir85. Fermanın asıl

yazılış sebebi açıklandıktan sonra " fermân-ı âlişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki

hükm-i şerîfimle vardıkda…"86 İbaresiyle gerekli emir verilmektedir. Bu ifadeden

sonra yapılması gereken işin yapılmaması durumundatehdit ve teʼkid rüknü adı verilen ibare kullanılarak sorumluların tehdid edildiği görülmektedir87. Son olarak tarih belirtildikten sonra belgenin sol alt köşesinde fermanın nerede yazıldığı yer almaktadır88.

Üzerinde çalıştığımız defterdealtmış üç adet ferman mevcutur89. Defterde

mevcut olan fermanlar genellikle askerlerin sefere çağrılması90, vergilerin tahsil

79 AŞS, Defter 507, s. 59/202 (Evâʼil-i Safer 1071\1660). 80 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.106.

81 Mübahat Kütükoğlu, "Ferman", DİA, XII, TDV Yayını, Ankara 2005, s.402. 82 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.107.

83 AŞS, Defter 507, s. 67/228 (Evâʼil-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 84 AŞS, Defter 507, s. 67/228 (Evâʼil-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 85 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.108.

86 AŞS, Defter 507, s. 68/229 (Gurre-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 87 AŞS, Defter 507, s. 68/229 (Gurre-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 88 AŞS, Defter 507, s. 67/228 (Evâʼil-i Cemâziye'l-âhir 1071\1660). 89 Ferman örnekleri için bkz: EK-2, bkz: EK-3

(30)

17

edilmesi91 ve sonuçlanamayan davaların sonuçlanması92 gibi konulardan oluşmaktadır. Defterde bulunan bir başka örnek ise kürekçilerin ücretlerinin tahsil edilmesi husunda Karahisâr-ı Sâhib Sancağındaki kadılaragönderildiği görülmektedir93.Fermanalar genellikle kadılara gönderilmektedir. Ancak elkablardan anladığımız kadarıyla vezir rütbesindeki Beylerbeyine de gönderilen fermanlarda vardır94.

3.2.2. Berat

Arapça asıllı olan beratlar sözlük anlamı olarak "Mektup", "Yazılı kâğıt" anlamında kullanılmaktadır95. Osmanlı diplomatiğinde ise bir kişi veya topluluğun

vazife veya hizmete padişah tarafından tayin edildiklerini gösteren tuğralı belgelerdir96. Başvekâlet arşivindeki Nişan kalemi defterlerinden anlaşılacağı üzere on yedinci asırdan itibaren nişan adıyla da kullanılmaktadır97.

Beratlarda genellikle " Nişân-ı Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-î ve

tuğrâ-yı garrâyı cihân-sitân-i hâkânî … bi'l-fiʻli'r-râbani hükmü oldur ki"98, "Nişân-ı

Şerîf-i ʻâlişân-ı sâmî-mekân-ı sultân-i ve tuğrâ-yı garrâyı cihân-sitân-ı hâkânî oldur

ki"99 formülleri kullanıldığı görülmektedir. Defterimizde olan bir başka formül de

"Sebeb" ile başlayan " Sebeb-i Tahrîr-i Tevkîʻ-i Refîʻ-i Hümâyûn oldur ki"100 formülüdür. Bu formül ise Kale gediklileri, mustahfız ve azeb beratlıları için kullanılmaktadır. Bu tür formüllerin değişik şekilleri de bulunmaktadır101.

Nişan formülünden sonra fermanlarda olduğu gibi beratlarda da beratın verildiği kişinin mevkiine göre unvanların verildiği görülmektedir. Bu formüller "çün" kelimesiyle başlamakta ve şahsın mevkiini yüceltecek terimler kullanılmaktadır102. Daha sonra beratın düzenlenme nedeninaçıklandığı nakil/iblağ

91 AŞS, Defter 507, s. 75/250 (12 Receb 1071\1660). 92 AŞS, Defter 507, s. 59/202 (Evâʼil-i Safer 1071\1660).

93AŞS, Defter 507, s. 68/230 (Gurre-i Cumade'l-ahire 1071\1660). 94AŞS, Defter 507, s. 66/224 (Evâsıt-ı Rebiü'l-evvel 1071/1660). 95 Pakalın, agl, s.205.

96 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.124.

97 İsmail Hakkı Uzunçarşılı,Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, (Dördüncü Baskı), TTK, Ankara 2014, s. 273.

98 AŞS, Defter 507, s. 52/181 (Evâhir-i Ramazan 1070\1659). 99 AŞS, Defter 507, s. 52/182 (16 Cemâziye'l-âhir 1069\1659). 100 AŞS, Defter 507, s. 53/184 (8 Şevvâl 1070\1660).

101 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.127. 102 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.128.

(31)

18

bölümü, padişahların emirleri103, fermanlarda olduğu gibi teʼkid ve tehdid rükünü,

arapaçatarih ve sol alt köşeye deberatın mahall-i tarihi yazılmaktadır104.

İncelediğimiz defterde de on dört adet berat kayıtlıdır105.Beratlar konuları

bakımından değerlendirildiğinde tayin beratları106, cizyedarlık beratı107, iltizam

eminliği beratı108, timar tevcih beratı109 gibi konulardan oluşmaktadır.

Padişahlar tarafından verilen beratların süresi tuğrayı veren padişahın süresince geçerliolmaktadır. Yeni padişahın zamanında da geçerliliğini koruyabilmesi için "tecdid" olduğu belirtilen yeni bir berat verilmektedir110.Bunun

yanı sıra beratların zayi olması durumunda da beratların yeniden düzenlendiği görülmektedir111.

3.2.3. Buyruldu

Türkçe "buyurmak" kelimesinden gelen bir isimdir112. Osmanlı'da da sadrazam, vezir, defterdar, kadıasker, kapdan paşa gibi yüksek rütbeli kişilerin kendilerinden aşağı mevkidekilere gönderdikleri emir mahiyetindeki belgelerdir113.

Bu belgeler divâni yazı türü ile yazılmaktadır114. Yazıldıkları yer bakımından

da taşra ve merkez olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Merkezde yazılan buyruldular beyaz üzerine yazılıp elkabla başlamaktadır. Elkablarda kısa ve birçok makam için aynı formül kullanılmaktadır115.

Taşrada bulunan elkablarda genellikle " Cenâb-ı şerîʻat-meʼab"116, "Şerîʻat

Nisâb Mevlânâ … Kâmyâb"117 vb. gibi formüllerin kullanıldığı görülmektedir. Nakil

103 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.130.

104 AŞS, Defter 507, s. 52/182 (16 Cemâziye'l-âhir 1069\1659). 105 Berat örneği için bkz: EK-1

106 AŞS, Defter 507, s. 52/181 (Evâhir-i Ramazan 1070\1659). 107 AŞS, Defter 507, s. 52/182 (16 Cemâziye'l-âhir 1069\1659). 108 AŞS, Defter 507, s. 60/205 (28 Cumâde'l-âhir 1069\1659). 109 AŞS, Defter 507, s. 74/248 (Evâsıt-ı Receb 1071\1661).

110 Mübahat Kütükoğlu, "Berat", DİA, V, TDV Yayını, Ankara 1992, s.472. Berat örneği için bkz: (AŞS, Defter 507, s. 80/270 Evâhir-i Cumâde'l-ulâ 1060\1650).

111 AŞS, Defter 507, s. 58/198 (16 Safer 1071\1660).

112 Mübahat Kütükoğlu, "Buyruldu",DİA, VI, TDV Yayını, Ankara 1992, s.478. 113 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.197.

114 Kütükoğlu, "Buyruldu", s.480.

115 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.198.

116 AŞS, Defter 507, s. 61/209 (Evâhir-i Ramazan 1070\1660). 117 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recep 1071\1661).

(32)

19

bölümünde ise her buyruldunun kendine has muhtevası olduğu için ifadelerin belirli bir kalıbı bulunmamaktadır118.

Kadıların yapması gereken vazifeleri " tarafımıza irsâl idesiz119", "

hıfz-ıhırâset eyliyesiz"120, gibi emir cümleleriyle ifade edilmektedir. Bu ifadelerden sonra

belgenin yazıldığı tarih verilerek belge yazımı sonlandırılmaktadır. Arzuhal üzerine yazılan buyruldular hariç hemen hemen bütün buyruldularda tarih verilmektedir121.

Divân-ı Hümâyûn'a verilen bir arzuhal'in isteği kabul edildiğini bazen "buyruldu" kelimesi bazen de "arz olunduğu üzere tahrir oluna deyü" ifadeleri kullanılarak buyruldu gibi yazılmaktadır122. Bu tür buyruldulara da arzuhal üzerine

yazılan buyruldular adı verilmektedir.

İncelediğimiz defterde on iki adet buyruldu kaydı bulunmaktadır. Buyruldular konuları bakımından değelendirdiğinde genellikle devlet merkezinden muhtelif amaçlarla muhtelif yerlere gönderilen ulakların menzil bargirlerinin kadılar tarafından temin edilmesi123, idari124, mali125vb. konulardan oluştuğu görülmektedir.

Defterde bulunan buyruldu kayıtlarının birçoğu Sakız valisi Mehmed Paşa'dan kadılıklara gönderilmiştir126. Bunun yanı sıra Yeniçeri Ağası Mustafa

Ağa127'nında gönderdiği buyruldular bulunmaktadır. Kadılara kendilerine gönderilen

buyruldulardan başka Ayanlar128, Kale Ağası129 vb. gibi görevlilere gelen buyruldularıda kayıt ettikleri görülmektedir.

3.2.4. Temessük

Sözlük anlamı olarak "tutunma", "yapışma" anlamlarına gelen temessük Osmanlı diplomatiğinde bir borcun ödenmesi, kabul edilmesi anlamlarına gelen

118 Tak, agt, s.251.

119 AŞS, Defter 507, s. 73/245 (15 Recep 1071\1661). 120 AŞS, Defter 507, s. 82/275 (Gurre-i Zilhicce 1071\1661). 121 Tak, agt, s.252.

122 Kütükoğlu, "Buyruldu", s.478.

123AŞS, Defter 507, s. 53/186(7 Rebiülevvel 1071\1660),Defter 507, s. 76/258(Muharremi'l-haram1072\1661).

124AŞS, Defter 507, s. 82/275. 125AŞS, Defter 507, s. 74/248.

126AŞS, Defter 507, s. 53/186(7 Rebiülevvel 1071\1660),Defter 507, s. 76/257. 127AŞS, Defter 507, s. 60/206(Evâi'l-i Rebiülevvel 1071\1660)

128AŞS, Defter 507, s. 78/261(24 Şevval 1071\1661). 129AŞS, Defter 507, s. 82/275.

(33)

20

senet, delil anlamında kullanılmaktadır130. Şerʻiyye sicillerinde bulunan temessük'ün

manası ise; devlet arazileri ve vakıf arazilerinin tasarruf hakkı sahiplerine makam veya şahıslar tarafından verilen belge demektir. Temessükleri verenler genellikle sahib-i arz denilen tımar ve zeamet sahipleri, vakıf mütevellileri, mültezimler, muhassıllar gibi yetkili kişilerdir131.

Temessükler genellikle "Vech-i tahrîr-i hurûf oldur ki"132,"Bâʻis-i tahrîr-i

hurȗf oldur ki"133gibi ifadelerle başlamaktadır.Bu ifadelerden sonra temessükün

yazılma sebebi, verilen izin hakkı veya işin sınırları, miktarı, hangi tarihler arasında verildiği, hak sahibinin kimligi ve son olarak ise adı geçen hak sahibine başka kimsenin müdahale etmemesi için temessük belgesinin tertip edildiğini ve sicile kaydolunduğunu belirtmektedir134.

507 numaralı defterde çok fazla temessük örneğine rastlanılmamıştır. Bulunan temessük örnekleri ise tımarların tasarruf hakları sahiplerine verilen temessükler135 ve farklı makam ve şahıslar tarafından yapılan görevlendirmeler ile ilgili temessüklerden136oluşmaktadır.

3.2.5. Fetva

Fetva sözlük anlamı olarak "güçlükleri çözen" "kuvvetli cevaplar" mânasına gelmektedir. Arapça kökenli olup "feta" kelimesinden türetilmiştir137. Fıkıh terimi olarak ise bir mesele ve dava hakkında icâb-ı şerʻîsini mübeyyin olarak müfti tarafından verilen cevap manasına gelmektedir138.

Hüküm veren memura kadı denildiği gibi, fetva veren memura da müfti denilmektedir. Kadı ile müfti arasındaki fark: müfti şeriat kanunlarını açıklayıp bir araya toplayan kadı ise kendisine arz olunan hadiseyi şerîat kanunlarına göre

130 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.281.

131 Akgündüz,"Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye Sicilleri", s.47. 132AŞS, Defter 507, s. 70/235(Ğurre-i Cumâde'l-ûlâ 1071\1661). 133AŞS, Defter 507, s. 109/368 (Ğurre-i Receb 1072\1662). 134Tak, agt, s.256.

135AŞS, Defter 507, s. 64/219(25Şevval 1070\1660).

136AŞS Defter 507, s. 70/235(Ğurre-i Cumâde'l-ûlâ 1071\1661).

137 Mehmet Zeki Pakalın,Osmanlı Tarih Deyimler ve Terimler Sözlüğü I, MEB, İstanbul 1993, s.615. 138 Sami, agl, s. 763.

(34)

21

yargılayan kişidir. Fetvalar mühim siyasi hadiselerde olduğu gibi herhangi bir konunun açıklığa kavuşturulması içinde alınabilmektedir139

Fetvalarda da davet rükünleri bulunmaktadır140. "Allahü'l-hâdî aleyhi

iʻtimâd"î141 gibi formüller kullanılmaktadır. Davet rükünlerinden sonra sorulan

sorunun cevabı niteliğinde olan fetvalarda genellikle "... cevâb ne vechledir ki"142gibi formüller kullanılarak sorular sorulmaktadır. Sorular cevaplanırken genellikle

"El-cevap" formülü kullanılarak sorulara cevap verildiği görülmektedir. Son olarak ise

cevabın altında müftînin imzasına yer verilmektedir. İmzanın önünde ise genellikle "Ketebehû el-fakîr, Harrerehû el-fakîr"ibâreleri, sonunda ise, müftînin yalnız kendi ismi varsa "ufiye anh", babasının ismiyle birlikte verildiyse "ufiye anhumâ"duaları yer almaktadır143.

507 numaralı defterde 3 adet fetva kaydı vardır. Bu fetvaların ilk ikisi başta, üçüncüsü ise sondadır. Başta bulunan ilk iki kayıt debbag ustalarının ve haddad ustalarınınmerasim alayı sırasında hangisinin önce yürüyeceklerine dair aldıkları bir fetvadır144. Sonda bulunan fetva ise cahil bir adamla marifetsiz bir kadının evlenmeleri hususunda verilen bir fetvadır.

139 Gökbilgin, age, s.113.

140 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.341. 141 AŞS, Defter 507, s. 1/2

142 AŞS, Defter 507, s. 1/2

143 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s.343. 144AŞS, Defter 507, s. 1/2, Defter 507, s. 1/3.

(35)

22

İKİNCİ BÖLÜM

507 NUMARALI ŞERʻİYYE SİCİLİ'NE GÖRE KARAHİSÂR-I SÂHİBSANCAĞI'NDA İDARİ, FİZİKİ, SOSYAL VE EKONOMİK DURUM

1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN İDARİ VE FİZİKİ YAPI ÖZELLİKLERİ

1.1.KARAHİSÂR-I SÂHİB SÂNCAĞI'NA BAĞLI KAZA VE KÖYLER Osmanlı Devleti'nde merkez idaresi dışında kalan bölgelere taşra idaresi denilmektedir. Taşra idaresi; beylerbeylik, sancak, kaza, nahiye ve köylerden oluşmaktadır145. Bu idare sistemi içerisinde sancaklar idari ve askeri bir statüye

sahiplerdir146. Sancaklar genellikle bir merkeze sahiplerdir. Ancak az sayıda olmalarına rağmen göçebelerden teşkil edilen sancaklarda bulunmaktadır. Göçebe sancaklarının teşkil edilmesinin sebebi merkezi idarenin onları kontrol altında tutabilmesidir. Sancaklar sancak beyi tarafından idare edilirdi147.

Sancakların bir alt birimini oluşturan kaza, Osmanlılara has bir idari sistemdir. XV. yüzyıldan itibaren giderek sınırları genişleyen devletin askeri nitelikteki idari birimi olan sancakların çoğalmasıyla kadıların bütün bir sancaktaki kaza işlerine bakamaması üzerine kadı sayılarıyla paralel olarak kazalar da çoğalmıştır. Kazalar, XVII. yüzyıldan itibaren de coğrafi bir bütünlüğe sahip idari bir bölge haline gelmiştir148.

Kazaların bir alt birimiolan nahiyeler,timar sistemi çercevesinde var olup ne zaman ortaya çıktıkları bilinmemektedir. XV. ve XVI. yüzyıllarda vilayetin eş anlamlısı olarak daha geniş bir bölge tanımlanırken XVII. yüzyılda timar sisteminin önemini kaybetmesiyle kazaların alt bölümü olarak ön plana çıkmışlardır149.

Taşra idaresinin en küçük idari birimini oluşturan köyler ise geçimlerini çoğunlukla tarım gibi birincil üretim sağlayan insanların bir arada yaşadıkları küçük

145Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", Afyon Kütüğü, I, Afyon 2001, s.185. 146ÜçlerBulduk,XVI. Asırda Kara Hisar-ı Sahib Sancağı, (Basılmamış Doktora Tezi), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı Ankra 1993, s.50.

147 İlhan Şahin, "Sancak", DİA.,XXXVI, TDV Yayını, İstanbul 2009, s.98-99. 148 Tuncer Baykara, "Kaza", DİA.,XXV, TDV Yayını, Ankara 2002, s.118. 149 İlhan Şahin, "Nahiye", DİA.,XXXII, TDV Yayını, İstanbul 2006, s.307.

(36)

23

yerleşim merkezleridir. Reaya ve sipahilerin birlikte oturdukları bu yerlerde sıksık anlaşmazlık yaşanması sebebiyle sınırları belirtilmiştir150.

Karahisâr-ı Sahib bölgesi 1428 yılında Osmanlı idaresine girerek sancak haline getirilmiştir. Anadolu eyaletine bağlanan bölge"Karahisâr-ı Devle", "Karahisâr-ı Sâhip" veya "Karahisar" sancağı isimleriyle anılmıştır151.

Sancakğın,II. Bayezid (1481-1512) döneminde Karahisar, Barçınlı, Bolvadin, Çola, Şuhut, Oynaş ve Sandıklı olmak üzere yedi kazası bulunmaktadır152. Ayrıca

Karahisar kazasına bağlı Şehr-Ovası, Kırhisar ve Sicanlı, Bolvadin Kazasına bağlı Çay ve Sandıklı Kazasına bağlı Elçi adında nahiyelerinin de varolduğu görülmektedir. 1530'lara gelindiğinde de Çola Kazası Sandıklu Kazasına, Oynaş Kazası ise Barçınlı Kazasına bağlanarak nahiyeye çevrilmişlerdir. Karahisar Kazası'na bağlı olan Sincanlu Nahiyesi de Ulu-Sicanlı ve Kiçi Sincanlu olarak iki nahiyeye bölünmüştür. Elçi Nahiyesi ise kaldırılarak buraya bağlı olan yerleşim birimleri doğrudan Sandıklı Kazası'na bağlanmıştır. Bu teşkilatlanmaXVI. yüzyıl boyunca devam etmiştir153.

XVII. yüzyıla gelindiğinde ise XVI. yüzyılda Karahisar olan sancağın merkez kazasının ismi Karahisâr-ı Sâhip Kazası şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Daha öncekidönemlerde nahiye olan Sincanlı ve Çay da bu dönemde kaza haline gelmiştir. XVI. yüzyıldasürekli mevcut olan Barçınlı Kazası iseXVII. yüzyılın ilk yarısında Barçınlı ve Nevâhi-i Barçınlı isminde iki kaza haline gelmiştir. Ayrıca, XVI. yüzyılda nahiye veya kaza olarak ismi geçmeyenKaramık'ın ise kaza olarak teşkil edildiği görülmektedir. XVI. yüzyılda bazen nahiye bazenkaza olarak var olan Çola ise, bu dönemde Çola-âbâd ismiyle kaza şekline dönüşmüştür154.

XVII. yüzyılın ikinci yarısına ait 507 numaralı defterde de kaza isimleri olarak; Karahisâr-ı Sâhib, Sincanlı, Şuhut, Karamık, Sandıklı, Barçınlı, Bolvadin ve Çola isimleri geçmektedir. Çola Kazası'nın yukarıda Çola-âbâd ismiyle kaza şekline

150 Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", s.185.

151Mustafa Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde Afyonkarahisar" Afyon'nun Kilidi, Afyon Valiliği, Afyon 2004, s.76.

152Karazeybek, "Osmanlılar Döneminde İdarî Yapı", s.187.

153 Mustafa Karazeybek, Özer Küpeli, Yusuf İlgar; "Tarihi ve İdari Gelişimi", Anılarda

Afyonkarahisar, (Hzl Muzaffer Uyan), Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayını, TY s.12.

(37)

24

dönüştüğü ifade edilmiştir. Ancak incelenen defterde geçen hükümlerde "Çola" ismiyle geçmektedir155. Bu nedenle defterde geçen kaza isimlerinde Çola olarak verilmiştir. Defterde geçen nahiye isimleri ise; Kırhisar ve Şehrabad nahiyeleridir. Bu nahiyeler, sancağın merkez kazası olan Karahisâr-ı Sahib Kazası'na bağlıdır. Defterde geçen köy isimleri ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 1: Karahisâr-ı Sâhib Sancağına Bağlı Köyler

Akçaağıl Akçapınar Aksaz

Alanı Ali-Beyce Aliceoğlu

Anbanas Ayvalu Artin

Aşağatandırı Bazarağaç Bayat

Bayındırmeşhedi Bilce

Bulhallı

Boz-öyük Çandır Çay-hisarı

Çıkrık Çifteler Deper

Dinar

Elpirek Erkmen

Eyret Gazi Gebeceler

Hâcı Beyli Halkakilise Halimuğru

Hayranbaba İnaz İsmâil

İssizce Karahisâr Karaca Ahmed Karaca-viran

Karaağıl Karahâcı Kara-ahur

Kaplan Kayırviran Kınık

Kızıl-kilise Kızılca Köseler

Köprülü Kuyucak Kürt

Malöyüğü Mihâyil Muttalib

155AŞS, Defter 507, s. 8/28(Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660), Defter 507, s. 8/29(Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660).

Referanslar

Benzer Belgeler

(Helsinki) de inşa edilen bu umumî merkez binası müteaddit bloklardan mürek- kep büyük bir binadır.. Binayı teşkil eden bu kısım- ların kat

[r]

Bu çalışmada katalaz, benzer çalışmalardakinden farklı olarak izole aortik segment içine değil, distal klemp konduktan sonra, spinal kord kan basıncı düşmeden

1973 Yılı elektrik enerjisi üretiminde, özkaynak- lanmızdajı, ekonomik hidrolik potansiyelin yak- laşık % 5'i, bilinen toplam linyit rezervimizin fr 2.5-3 ü

lamalar düzeyinde istatistiksel düzenlilikler gösterir, istatistik, bir ekonomik birimin pazar içerisindeki yaşantısını düzenlemesinde olduğu gibi, daha büyük ölçekte,

Dobutamin çocuklarda da inotropik etki göstermektedir, ancak yetişkinlere kıyasla hemodinamik etkisi biraz daha farklıdır. Çocuklarda kardiyak debi artmasına

Bildirimizde KarS Merkez'dc 2005 2006 eğitim öhetin yılında ilköğretim ?.sınıl'ta okutulıın Türk çe ders kitapltırında bu]unalt metinlerc yönelik olarak

;; 'd;;;;;;İİ İ; v-İöl,ıleRİoına üniverslte hesabına yatırııdığ|na daır belge, (2) Formlar YTÖMER Müdürlüğünden veya internet sayfas|ndan temin edilir, (3)