• Sonuç bulunamadı

507 Numaralı Karahisâr-ı Sahib Sancağına ait sicildeki farklı dava kayıtlarından tespit edildiği kadarıyla Karahisâr-ı Sahib Sancağında bulunan devlet görevlilerinin isimleri şöyledir; vakıf görevlisi olarak mütevelli, dini görevliler olarak Müezzin, Müfti, Vaiz ve Nasih, kalelerde görevli olarak Dizdar, sağlık görevlisi olarak Tabib, İdareciler olarak ise Sancak Beyi, Mütesellim, Kadı ve Subaşıdır. Ayrıca çözülemeyen bazı meseleler için merkez tarafından görevlendirilen mübaşirlerin isimleri de bulunmaktadır.

27

1.3.1.Sancak Beyi

Eyaletleri oluşturan sancakların en yüksek idarecisine Sancakbeyi adı verilmektedir159.

Ehl-i örf sınıfından olan sancakbeylerinin görevleri; askeri ve idarî olarak iki kısımda ele alınmaktadır. Savaş esnasında mahiyetindeki askerlerle beylerbeyinin komutası altına savaşa katılmak, bulundukları sancaklarda asayişi ve emniyeti sağlamak, kalpazanlıkla mücadele etmek, özel görev için gelen memurlara yardımcı olmak, yabancı devletlere sınır olan sancaklarda görev yapan sancakbeyleri bu devletlerle yapılan antlaşmalara uygun olarak ilişkiler yürütmek gibi görevleri bulunmaktadır 160.

Sancakbeylerini kaza ve nahiyelerde asayiş işleriyle görevli olan kişiler temsil etmektedir. Sancakbeylerine ait vergiler de bu kişiler tarafından toplanmaktadır. Bu kişilere genellikle subaşı, zaîm ve voyvoda ismi verilmektedir161.

Belgelerden anlaşılacağı üzere XVII. yüzyılda Karahisâr-ı Sâhib köylerinde de sancak beyi adına voyvodaların görev yaptığı görülmektedir162.

Defterde dönemin sancakbeyinin ismine dair her hangi bir kayıda ulaşılamamıştır.

1.3.2.Mütesellim

Beylerbeyinin veya sancakbeyinin sefere gittikleri sırada vekili konumunda bulunan mütesellim onların görev veya yetkilerine de sahiptir163. Sancakbeyinin

yetkilerine sahip olan mütesellim devlete ait olan vergileri tahsil etmek164, şehirde meydana gelen asayiş ile ilgili olaylarda mübaşir tayin ederek kâdı ile birlikte olayların çözüme kavuşmasına yardımcı olmak165 gibi görevleri bulunmaktadır.

159 Şahin, "Sancak",s.99.

160 Yusuf Halaçoğlu,Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK Yayınları, Ankara 1991, s. 74.

161 Şahin, agm, s.99.

162AŞS, Defter 507, s. 34/ 124 (Evâhir-i Muharrem 1072/ 1661), Defter 507, s. 70/ 235 (Ğurre-i Cumâde'l-ûlâ 1071/1661).

163 Yücel Özkaya, "Mütesellim", DİA, XXXII, TDV Yayını, Ankara 2006, s.203. 164AŞS, Defter 507, s. 55/189 (15 Şevvâl 1070\1660).

28

Mütesellimler şehir ile ilgili konularda kendilerine yardımcı olarak ağalargörevlendirebilirlerdi. Ağalar, muhtelif meselelerin çözümü için mübaşir olarak görevlendirildiklerinde kâdılarla birlikte meselelerin çözümünde gereğini yaparlardı166.

Görev süreleri bulundukları yerlerde bir yıl olması kural olmasına rağmen bu kurala hiç uyulmamıştır167. Nitekim 507 numaralı defterden anlaşıldığı üzere 1060 ve

1072 yılları arası Karahisâr-ı Sâhib mütesellimi Ahmet Ağa adındaki bir şahıstır. Bu durum Karahisâr-ı Sâhib sancağında iki yıl içinde mütesellim değişikliği olmadığını göstermektedir.

1.3.3.Kadı

Kadı, fıkıh terimi olarak insanlar arasındaki husumetleri şerʻi hükümlere dayanarak çözmek için makamca tayin edilen kişi anlamına gelmektedir168. Ortaçağlardan itibaren varlığını sürdüren Kadılık müessesesi İslam hukukunun merkezinde yer almaktadır. Osmanlı Devleti'nde ise birçok görevi bulunan Kadı en önemli mülki amir ve yargıç olarak görev yapmaktadır169.

Şerʻi hükümleri referans alarak oluşturulan Osmanlı müesseselerinde, kadılık müessesesi de şerʻi hükümler esas alınarak kurulmuştur. İslamiyet döneminde ilk kadı Hz. Muhammed tarafından Muaz İbn Cebel, Ali Ahab İbn Esid olarak tayin edilmiştir. Osmanlı Devletinde ise ilk kadı Tursun Fakih olup Karacahisar'a kadı olarak Osman Gazi döneminde tayin edilmiştir170.

Padişahın taşradaki yargı yetkisine sahip olan kadılar, medreselerde gerekli eğitimlerini aldıktan sonra padişah beratı ile kazalara tayin edilirlerdi171. Fatih

döneminden itibaren kazaskerine bağlanan kadılar sivil ve cezaî denilen davalara bakarlardı, hüküm ve kararlarında kimseye danışmak zorunda değillerdi172.

166 Karazeybek, agt, s. 77. 167 Özkaya; agm, s.203.

168 Fahrettin Atar, "Kâdı", DİA, XXIV, TDV Yayını, Ankara 2001, s. 69. 169 Ortaylı, Kadı., s.19.

170 Münir Atalar, “ Şer’iyye Mahkemelerine Dair Kısa Bir Tarihçe”, İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi “

Atatürk’ün 100. Doğum Yılına Armağan”, S. 4, Ankara 1981, s.304.

171 Ortaylı,Kadı., s.25. 172 Atalar, agm, s.309.

29

Kazalara tayin olunan kadıların mülki, beledi, mali, askeri ve adli olmak üzere birçok görevi bulunmaktadır. Kadılar kadar geniş görevleri bulunan başka bir memur yok denebilir173.

Kadıların görevlerini şu şekilde özetleyebiliriz: bulundukları kazaların hukuk davalarını Hanefi mezhebinin kurallarına göre çözüme kavuşturarak şerʻiyye sicillerine kayıt ettirmek, kamu hukukunun korunması, kasabalara nâib tayini, noterlik, kassamlık, buğünkü belediyelere ait olan işler, nikâh akdlerinin düzenlenmesi, vâsi tayinleri, vakfa ait olan han, hamam, dükkân gibi yerlerin resmi işleri, sefer sırasında ordunun asker, yiyecek içecek, araç gereç, gibi ihtiyaçlarını karşılamak, yolların ve şehrin güvenliğini sağlamak, narh fiyatlarını belirlemek, loncalara kethüda tayini ve merkezden gelen görevleri yerine getirmek gibi…174

Kadılar bulundukları mevkide göz önünde bulundurularak büyük kadılar bir sene, kaza kâdıları ise yirmi ay süreyle tayin edilmektedir175. Kadılara mahkemelerde

yardımcı olmak üzere naib ve kassam adı verilen görevliler bulunmaktadır. Naibler kadının bir nevi vekili konumundadır. Kassamlar ise vefat eden kişilerin varisleri arasında mal paylaşımını yerine getiren kişilerdir176.

Karahisâr-ı SahipKazası'na ait olanüzerinde çalıştığımız 507 numaralı defteri tutan kadı daha önce belirtiğimiz gibi Müfti-zade Ahmed Efendi'dir177.

1.3.4.Subaşı

Osmanlı şehirlerinde, şehrin güvenliği subaşılar tarafından sağlanmaktaydı. Bir şehrin fethinden sonra kadı ve dizdar tayin edilirken subaşı da tayin edilmekteydi178. Subaşılar beylerbeyi veya sancakbeylerine bağlı bir memur olarak tayin edilirlerdi179. Subaşının tayin edildiği, bir mektupla kadıya bildirilirdi180.

173 İlber Ortaylı, "Kâdı", DİA, XXIV, TDV Yayını, Ankara 2001, s. 69. 174 Atalar, agm, s.309-311.

175 Ortaylı,Kadı, s.28. 176 Halaçoğlu, age s.113.

177AŞS, Defter 507, s. 41/150 (28 Rebîʻü'l-ahir 1072\1661).

178 Mücteba İlgürel, "Subaşı", DİA, XXXVII, TDV Yayını, Ankara 2009, s.447.

179 İlber Ortaylı,Türkiye Teşkilât ve İdare Tarihi,(Dördüncü Baskı), Cedit Neşriyat Yayını, Ankara 2012, s.284.

30

1060 ve 1072 yıllarını kapsayan 507 numaralı deftere göre, subaşılarda üç ayda bir görev değişikliği yapılmaktadır181. Şehirde kolluk görevini üstlenen

subaşılar içki âlemleri yapan kişileri182, tecavüz vakalarında bulunan kişileri183 kâdı

huzuruna çıkarmakla görevlidir. Bu görevlerinin yanı sıra şehirdekivergileri de subaşılar tahsil etmektedirler184. Ayrıca taşrada bulunan konar-göçerlerin subaşları

bulunmaktadır. Bunlar onların nezâretinde kale ve köprü işlerinde çalışmaktaydılar185.

507 numaralı defterde subaşı ismi olarak Mehmet Bey'in ismi tespit edilmiştir186.

1.4.FİZİKİ YAPILAR

1.4.1.Cami ve Mescitler

Toplayan, teʼlif eden anlamına gelen Cami, minareli ve minberli içinde hutbe okunan büyük mescid-i şerîfdir187. Mescit ise Arapça "eğilmek, tevazu ile alnı yere

koymak" manâsına gelen "sücûd" kökünden gelen "Secde edilen yer" anlamında bir

mekân ismidir. Kurân-ı Kerîm, hadisler ve ilk islâm kaynaklarında mescid kelimesi geçmektedir188.

Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinin gelişmesinde cami ve mescitler önemli rol oynamışlardır. Şehirlerde yeni mahalleler kurulurken genellikle, önce cami, mescit, medrese, dükkân, han, hamam vs. binalar yapılır, bunların çevresine meskenlerin inşa edilmesiyle, yeni mahalleler oluşurdu. Yeni kurulan mahallelere de birçok zaman cami ve mescidin adı verilirdi189.

181AŞS, Defter 507, s. 58/200 (Safer 1071\1660).

182AŞS, Defter 507, s. 17/61 (Evâhir-i Rebîʻül-âhir 1071\1660).

183AŞS, Defter 507, s. 23/93 (Evâsıt-ı Şevvâl 1071\1661), Defter 507, s. 27/100 (Evâsıt-ı Şevvâl 1071\1661).

184AŞS, Defter 507, s. 58/200 (Safer 1071\1660). 185 İlgürel, agm, s.447.

186AŞS, Defter 507, s. 27/ 100 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1660) 187Sami, agl, s. 367.

188 Ahmet Önkol, Nebi Bozkurt, "Cami", DİA, VII, TDV Yayını,Ankara 1993, s.46.

189 Yusuf İlgar, Mustafa Karazeybek, "Afyonkarahisar'da Cami ve Mescitler", Afyon Kütüğü, I,Afyon 2001, s.295.

31

Defterde bu tür mahalle isimlerine örnekler bulunmaktadır. "Câmiʻ-i

KebîrMahallesi190" ve "Arap Mahalles191isimleri örnek olarak gösterilebilir.

Camiler, eğitim ve öğretim amaçlı olarak da kullanılmıştır. Medrese öğrencileri, dershane de gördüğü derslerden başka, bir takım genel dersleri, camilerde takip etmişlerdir. Halkın da dinlediği bu dersleri, XVII. yüzyıldan itibaren "dersiâm" denilen müderrisler vermişlerdir. Sıbyan mektebi olmayan şehir, kasaba ve köylerde camiler yaygın biçimde okul olarak kullanılmıştır. Osmanlılar döneminde cami ve mescitler arasındaki farklar incelendiğinde, camilerin şehrin en büyük ibadethaneleri, mescitlerin ise, daha küçük ibadet yerleri olduğu görülür. Ancak en önemli ayırt edici özelliği camilerde Cuma namazının kılınmasına karşılık, mescitlerde cuma namazı kılınmayarak, sadece vakit namazlarının kılınmasıdır192.

507 numaralı defterde bulunan cami ve mescit isimleri ise şöyledir; Arap Camii193, Otpazarı Cami194, Gedik Ahmet Paşa Cami195, Abdurrahîm Efendi Câmi196, Arap Mahallesi mecsidi197, Ak-mescid198.

1.4.2.Tekke ve Zaviyeler

Tekkeler, herhangi bir tarikata mensup cemaatin topluca zikr ve ibadetlerini icra ettikleri, müridlerin ise sürekli oturdukları yerlerdi. Büyük tekkelere âsitâne, dergâh veya hângah adı verilirdi. Zaviye ise tekkenin küçüğüdür. Bunlar şehir, kurulur tahsis edilen vakıfların gelirleri ile gelip geçen yolcuların yeme ve barınma ihtiyaçları ücretsiz karşılanırdı. Zaviyelerde tekkelerden farklı olarak birkaç hücreden meydana geldiği için buralarda dervişler sürekli kalmazlardı199.

190AŞS, Defter 507, s. 98/ 329 (Evâsıt-ı Recep 1072/1662).

191AŞS, Defter 507, s. 52/ 181 (Evâhir-i Cemazeyilevvel 1072/1662). 192 Karazeybek, "Afyonkarahisar'da Cami ve Mescitler", s. 295-296. 193AŞS, Defter 507, s. 63/ 214 (Evahir-i Safer 1071/1660).

194AŞS, Defter 507, s. 24/ 92 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1661). 195AŞS, Defter 507, s. 28/ 104 (Evâʼil-i Zilkade 1071/1661). 196AŞS, Defter 507, s. 16/ 59 (20 Rebiülevvel 1071/1660). 197AŞS, Defter 507, s. 13/ 51

198AŞS, Defter 507, s. 98/ 327 (Evâsıt-ı Receb 1072/1662).

199Mustafa Eravcı, "Osmanlı Dönemi Afyonkarahisar Kazası Tekke ve Zaviyeleri", VII.

Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum Bildirileri, Afyonkarahisar Belediyesi Yayınları; Ankara 2007, s.65.

32

Karahisâr-ı SâhibKazası'na ait 507 numaralı defterde Şeyh İsmail zaviyesine ait kayıt bulunmaktadır200.

1.4.3. Hamamlar ve Çeşmeler

Karahisâr-ı SâhibKazası'na ait 507 numaralı defterde Debbağlar Hamamı201, Şeyh Abdürrahim Efendi Hamamı202 ve Alaca Hamam203 olmak üzere üç hamam

ismi geçmektedir.

Alaca Hamam, içerisindeki çini süslemelerden dolayı "Alaca Hamam",kadın ve erkeklere ait bölümlerinden dolayı "Çifte Hamam" ve yaptıran kişiden dolayı da "Kasım Paşa" hamamı adlarıyla da anılmaktadır204. Kasımpaşa Mahallesi'nde bulunmaktadır205.

Debbağlar Hamamı, defterde tek bir hükümde yer almaktadır. Debbaghane satışında mevki adı olarak kullanılmıştır206.

Şeyh Abdürrahim Efendi Hamamı, Kasım Paşa Mahallesi'nde bulunmaktadır207.

Defterde çeşme isimleri de geçmektedir. Şeyh Abdürrahim Çeşmesi208,

İkilüleli Çeşme209, Çırak Çeşmesi210 olmak üzere. Bir hükümde daha çeşme

ifadesikullanılmaktadır. Fakat o çeşmenin ismi belirtilmemiştir211.

2.KARAHİSÂR-I SÂHİB SANCAĞI'NIN SOSYAL YAPISI

200AŞS, Defter 507, s. 13/ 50 (Evâilʼil-i Rebülevvel 1071/1660). 201AŞS, Defter 507, s. 3/ 9 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070/ 1660).

202AŞS, Defter 507, s. 7/ 26(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 8/ 27(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660)

203AŞS, Defter 507, s. 29/ 105(Evâil-iZilkade 1071/1661). 204 Karazeybek, agt, s.183.

205AŞS, Defter 507, s. 29/ 105(Evâil-iZilkade 1071/1661). 206AŞS, Defter 507, s. 3/ 9 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070/ 1660).

207AŞS, Defter 507, s. 7/ 26(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 8/ 27(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660).

208AŞS, Defter 507, s. 7/ 26(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660), Defter 507, s. 8/ 27(Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660).

209AŞS, Defter 507, s. 7/ 23 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 210AŞS, Defter 507, s. 24/ 92 (Evâsıt-ı Şevval 1071/1661). 211AŞS, Defter 507, s. 9/ 31 (Evâʼil-i Muharrem 1071/1660).

33

Benzer Belgeler