Kuvvetli şa‘iriuıiz Midhat Cemal Bey
i C İ N ı> ı <: k i l i : u lııgilterede mali buhranın menşe’leri
Medeniyyetlerin talıavvulu Beslenme usulü
Ruhun şimşekleri [ Kıthı ] Korkarım [Ş i'ir] Aşk kasideleri » Peynir - Ekmek giiııii Bir vasiyetname v. s. 'herki teslihat
Ainalıkdan kornııma çareleri
Berdj Kerestedjiyan Dr. G. Le Bon Dr. Şiikri A. B. Midhat Cemal Salih Zeki İrfan Emin * Ec Mois Dr. AB. Djevdet
Posta kutusu :
A n ta k y a d a R a şid E fen d iy e :
içtihadın 23, 24, 25, 26 inci seneleri kol- leksionları vardır. Bunların fiati Türkiye harici memleketler için beşer liradır .
E lm a lı tla M ıT allim F e v z i Kullu
B e y e :
212 K. geldi , lıanği kitabları istediğinizi bildirin, nıektub gelmedi.
B iın aif v e M e le k d ti ‘a k liy y e ııin hıf- zıssılıhasi kalmamışdır. 3 liraya kadar elden tedarik edile bilir.
A ‘m a lık sebebleri ve korunma çareleri
kitab olarak basiliyor . Yakında hitam bulur . Sıra S lıa k s p e a u e h a y a t ı e s e r l e r i v e H a m l e t geliyor.
‘A K L I S E L İ M
Meşhur Rahib Meslieı* nin Y o lla ir e ta rafından hulasa edilen bu eserini ba‘zı nnihiııı haşiyeler ‘ilâvesile Tiikceye çevirlmiş ve basıl- mışdı.
Arab harflerinin kaldırılmasından bir az evvel tab‘ı hitam bulan bu kitab ilk iki ay zarfında emsalsiz bir siir'atle satılmış ve nus - hası azalmışdı . Bunun üzerine geçen sene ikinci def‘a ve yeni Türk harflerde de basıl - mışdır. Kitaba, mütercim, ba‘zı ma'nidar re - simler ‘ilâve etmişdir ve bunlardan ilk basılış için yapılmış bir datısini aşağıya koyıyoruz .
Eski harflerle basılmış nüshalar azalmışdır 528 salıifelidir fi. 1 liradır. Yeni Türk harfle - rile basılmış nüshalar 135 kuruşdur.
Dr. U B E Y D R E F İK
Tıp Fakültesi dahiliye kılinıği şefi Kadıköy altı yol ağzı Söğütlü çeşme cad - desi No. 278 . İler giiıı 2 — 6 Hastalarını kabul eder . T. K. 412
GLİSERO FOSFATLI ŞARK
M ALT HULÂSASI
Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede i‘mal edilmekdedir. Deposu Ekrem Necip Ecza Deposu
Telefon: İstanbul: 78
Rafale de Parfum s
SONNETS
PARLE Dr. AB. DJEVDET Edition de luxe, pages 131, Prix: 100 piastres
“ İçtihad „ ın İstanbulda satıldığı ba'zı yerler :
Kadı k ö y ü n d e Muvekkithane caddesinde
Tütüncü Cafer e fen d i, K öprü ü z e r in d e
M. K em al E fendi, B ü y ü k A da da İske
le başında Tütüncü N ik o E fe n d i, Ü sk ü d a r
da İskele başında Tütüncü İlh a ın iE fen d i
Dükkânları
‘AMELİ RUHİYYAT
« Sa'ati haziranın kararsızlıkları » adile Dr.Gustave Le Bon un neşr etmiş olduğu bir kitabın tercümesidir 223 safıifeli bir kitabdır ■ Devlet adamlarını , meb'usları , mu‘allimleri , terbiye ve tedris işlerinde bulunanları, vali ve kaymakamları son derecede ‘alakadar eder . Eyi kâğıd üzerine basılıııişdır. fi. 100 k. dur .
A B O N N E M E N T
Pays étrangers Pour un an : 2 Dolars Edition spéciale : 3 Dolars
A D R E S S E «Idjtihad» Constantinople Télépli : St. 865 xxvnème ANNÉE
1 Octobre 19,3 J
İ C T İ H A D
Türkçe ve Fransızca
İLMÎ, EDEBİ, İKTİSADÎ
No : 330
ABO NNEM ANSeneliği ( 24 Nüsha ) Türkiye için: 2 1,2, Âlâ kâğıdlısı
5 liradır
A D R E S
Cığaloğluııda Içtihad Evi Tarihi Te’sisi : 1904 — Genève Yirmi yedinci sene
1 Teşrini evvel 1931
♦ ♦ O ♦ • 4» » 4B» • 40» « ♦ 4» ♦ • -4» « 4» * -^0 «
tisadî sütun : -i__________
İNGİLTEREDE MALÎ BUHRANIN MENŞE’LERİ
m
Son zamanlarda İnğilterede tehaddüs eden malî buhranın esasi ‘amillerinin ne olduğunu kendisinden sorduğumuz Osmanlı Bankası sabık miidirlerinden muhterem Berdj Kerestedjiyan efendi , bize şu kelimelerle vaz‘iyyeti hulâsa etmek lutfunda bulundu :
İngilteredeki buhranın başlıca şebeklerinden birincisi ‘amele fırkasının iki seneden beri iktidar mevkPine geliib gerek malî işlerde , gerek siyaî mes’elelerde bir takım « Gaf » 1ar yapmış olmasıdır. Nasıl ki bundan 4 sene evvel Fransada «Herriot» ııun baş vekilliği esnasında Socialist fırkası hükümetinin iktidarsız idaresi yüzünden Fransız frangı sür‘atle düşdiı,serma yeler Fransanın kariciııe kaçdı , hattâ frans.z fabrikacilan, müşterilerine faturalarını frankla değil, dolarla tanzim etmelerini yazdılar . Millî paralarını teşkil eden fraıığm ne kadar itib a r dan düşmüş olduğuna bu hareket acı bir delil oldu .
Bereket versinki Fransız milleti vakt ü ze- manında bu tehlikeyi gördü ve önüne geçdi . Beynelmilel i'timadı lıa’iz olan P o in ca re yi mevki4 i iktidare getirdi . Socialist lıükûme - tinin sukutu sihr enğiz birte’sir yapdı, frangın Pade’i i'tibar ile istikrarini ve Socialist hükü met zemanında harice kaçmış olan sermayele rin derhal tekrar Fransaya ‘avdetini te'min etdi. Bundan ına'ada Fransa, üç dört sene zar fında tnğilteredeıı ve Amerikadan mütemadiyen fransaya altını idlıalile malî işlerde sağlam bir temel olan altuııu B u n q u e de F r a n c e da topladı . Bu gün Banüue de France da 460
milyon İngiliz liralık altun var. Bu gün Av - rupa devletleri içinde en zengin olan, şiiblıesiz,
Fransadır .
fnğiltereye gelince : ‘amele fırkası hiikû - meti kat'iyyen tasarrufa ri'ayet etmediği gibi Socialist principlerini muzaffer etmek için israfdan da çekinmedi.Meselâ işsizlere verilmekde olan tahsisatı senevi 100 milyon İngiliz lira - sına kadar çıkardı.Eytam ve eramil ma‘aşlarınııı fahiş bir mıkdarda artırılması gibi, malî nok - tadan, hatalar işledi . Bundan ma‘ada ‘amele fırkası hükümeti A lm a n y a ııın F r a n s a ya ta'mirat te’diyyatını teshil etmek için Ingiliz bankerlerini pek mühim mıkdarda Ahııanyaya ikrazatda bulunmaya teşvik etdi. Bu gün Al - manyanın vahim malî vaz‘iyyeti önünde, ‘azim mıkdarda ikraz edilmiş bu paraların tahsili gayri ıııümkindir .
‘Amele fırkası, siyasetinde de bir çok ha talar işlemişdir bunların baş]malarından biri Almanya ya mukareııet göstererek muhafazakâr fırka hükümeti zamanında Fransızlarla yapılan samimî i’tilâfın bozulmasına sebeb olmalarıdır. Bunun neticesi olarak, Fransız sermayedarları da Ingiltere bankalarında ki paralarını yavaş yavaş çektiler ve îngilterenin malî vaziyetinin
5560 t Ç T I H At ) bu günkü sarsılmasını tesri’ etdiler hıilâsei ke lâm : Fikrimce bu gün bütün dünyayı tutan bir şey varsa oda para uıes’elesidir ve bu pa ra nıes’elesinin hükümdarı F i n a n c e iııterım-
tio n a le dir . Bu kuvvet ise socialist prineip -
lerini ileri süren hükümetlerin daima hasımdır. KatMyyen eminim, ki yarın, İngiltere de ‘amele fırkası hükümeti düşer ve muhafazakâr fırka mevki‘i iktidare gelerek Fransa ile eski samimî i’tilafi ihya ederse ânî bir sun ide
İnğiltereye karşı dünyada malî bir Ftimad hasıl ve bugünkü buhran zail olur.
Cihan-şümul malî bir salâh husule gelmek için hatıra gelen noktalar şunlardır :
1 — M. Hoover in bir senelik te'içili diiyiin miisa‘adesinin, Fransanın muvafakatiyle, lâakal beş seneye çıkarılması.
2 — Tahdidi teslihat mes’elesinde umumî ve ciddî bir i'tilâf viicude gelmesi.
3 — Amerika’nın malî, İktisadî ve siyasî işlerde Avrupa ile teşriki mesa'î etm esi.
ttiı* T a rih F e ls e f e s in in ‘İlini Ksasları
Dördüncü bahs
Metleniy y e lle r in TaîıavV ııln
Yer yüzünde hayatın zuhurundan beri b ü tün mahlûkat bu da’imî kanunun hükmü al - tında bulundular: doğmak, büyümek , inhitat etmek ve ölmek. .Medenİyyetler de bu kanunun hükmü altında bulumular.
Yeni tahavvu! , mut kaddim tahavvulle, in i‘caz enğiz beta’ttlle mukayese olunursa, ‘ayni derecede i‘caz eriğiz siiFatle temeyyüz eder.
Cansız madde , canlı madde olmak için asırlar yığınları iktiza etdi. Vas.tasile yer y ü zünde hayatın başlamış olduğu ilk hücrelerden, insanın zuhuruna tekaddüm eden hayvani şe killerin çıkması içinde milyonlarca seneler lâ zım geldi • Kablettarilıin barbarlıklarmdan insanın çıkmaya muvaffak ve medeniyyetlerin eşiğine vasıl olması için dahi bir kaç yüz mil yon seneden az zaman lâzım gelmemişdir .
Mute‘akib 7 î!â 8,000 sene esnasında terakki ler pek bati oldu. Kavmlerin hayatını temamile değindirmesi mukarrer olan buhar, elektrik ve diğer bütün keşfiyyat ancak bir asırdan beri doğmuşdur.
Bütün büyük ihtira lar zekâ sayesinde vti - cud bulmu.dur. Zekânın tekâmülü, hissiyyatın muvazi bir inkişafile ta'kib olunmamıjdır. Bu nokta'ı nazardan yeni insan ibtida’i ecdadının seviyyesini pek çok ğeçmiş değildir.
Vüc de getirilmiş yegâne büyük terakki , uzak avakıbin mumane'atkâr hayalin i karşılar. ııa çıkararak ibtida’i Ucalarına biraz hâkim olmak melekesini kâzanmak oldu . Fakat İlişler kuv - vetierlni muhaf za etdiler ve hislere hâkim olmak hususunda da’ima ‘aciz olan zekâ ise hislere, cihanı berbad etmeye muşta‘id tahrib vasıtaları arz etmekdedir.
Bu vech ile bu günün insanı iki dürlii ilca- laıın aras.ııda yuvarlanmakdad.r : Bu Ucaların ba‘zıları«Prehisto:e» in muasırlarıdır, ba‘zıları ise yep yeni menşe'lere malikdirler.
* * *
Büyük medeniyyetlerin ömürleri nisbeteıı kısa oldu.
Az cok devamlı bir şa‘şa‘adaıı sonra soldu lar ve nabııd oldular. N in iv e , Babillon|Iîalıil] ve daha bir çok diğer medineler toprak altın - dadırlar.
Medeniyyetlerin inkfşaflaıının sür‘ati tabiri olarak şera‘iti hayatiyye ile tehavvul eder . Derin lıerc ii mercler devrini, ba'zen sabitlik sirrası arz eden bati’ tekâmül safhesi ta‘kib eder.
Bu nisbî hareketsizlik zemaııları, ekseriya kavmlerin Tarihlerinin evci balaya vusul devrini temsil eder . Hat rlatmış olduğumuz vech ile
I
ç
T r H A D 5561 Perikcles devrinde Yunanistan, August zema -nında Roma İmpratorluğu Philippe ıı zema - nında İspanya , Louis xıv zemamnda Fransa böyle oldular.
Muvakkat sükûn devrleri zaten mutekad - dim hadiselerin bir müntehdlfeıd.r . A u g u ste un diktatörlüğünü ve Louvis xıv mı mutlak saltenetini zuhur etdirmek için bütün bir içti
m ai mucaddeler silsilesi lâzım oldu .
Modern Avrupa, Tarihinin cereyanı esna - sında lor çok def‘a görülmüş olan here ü inere devrlerinden birini geçiriyor :
Siyasî ve dinî İ'tikadlarda here ü merc, te - fe'kürlerde lıerc ii inere ■ Eski miidir ideallerin zayıflaması ve yeni idealler taharrisi ruhlarda derin bir iğtişaş oldu ; endişe ve korku ruhlara rahat vermiyor , her tarafda tehdidler zuhur ediyor ve ııisbî bir sükûn ümidi lıenuz görün - miyor.
Medeniyyetlerin inhitatlarının başlıca sebeblerin- den biri, her devrde göıiilen sebeblerinden biri
A utorité principinin ve bundan sudur eden
şukûhun tedricen ga’ib olmasıdır.
Bu A utorité ister ilâhlar in , ister urfleda yalıud Kralların olsun, bir kavmin onsuz pay - dar olamayacağı kivamı yalnız o [ autorité ] verebilir.
Zimamdarlarkendi kendilerini idare etmeye salih pek az ferdlcrdeıı olmadıkları takdirde, insanların
idare edildiklerini his etmek‘umumî ihtiyacı malum olduğundan, siyasî Régime » 1er , mutlakıy - yetin fazlalığı yüzünden değil, zayıflığı yüzün den ortadan kalkmışdır. Louis îtiv sahih kraıı ktyudavend oldu, çünki'zadeganı ve ruhbanı ve parlemento yu aveu içine almayı bildi.
Louis xv ve bahusus Louis x u khudavend olmadılar çünki, seleflerinin zabt etmeyi bilmiş oldukları rakib kuvvetlerin biri biri arkası sıra hükm ünufuzu altına dü-diiler .
Autorité principinin bu esası te’siri şundan ileri gelir, ki dağın,k insanları mütecanis bir ma'şeriyyete tahvil eden tefekkür ve ‘amel bitliğini vücude getirmeye muktazi kuvvete yalnız o malikdir. Bina’en aleyh autorité prin- cipine, gerek politikada gerek din ve alılakda bir milletin hayatının en esasî temellerinden biri ııazarile bakıla bilir.
Autorité principinin ortadan kalkmasının en da’imî menşe'lerinden biri , cendiyyetlerin içinde biri birine zıd menfa'atlı muhtelif fırka ların teşekkül etmesidir. Bu rakib fırkalar biri birile mücadeleye girişmeye kâfi derecede ken dilerini kuvvetli his eder etmez , * autorité » principi zayıflar ve inhitat başlar . Bu vech ile dir ki ‘alemi kadimde, lıa'â gözlerimizi kamaş- dıran bir şa‘şa‘a ile parladıkdan sonra Yuna - ııistan, istiklâlini ga’ib etdi. Bu vech ile dir ki bir sıra bî rahmane mücadelelerden sonra [m - pratorlarm. diktatörlüğüne tehammiil etmek derekesine diişdii.
Kurum Vııstada, ayni tarzdadır ki dahilî ihtilaflardan , munakaşelardan sonra İtalyan Cümlıuriyyeti , ez cümle F l o r e n c e mahv oldu. Florence d a,rak ib syndicalar arasında ki husumetler da’imî olarak , hayat öyle bir cehennem oldu ki bir Medicis hükümeti eline geçerek ciimhuriyyet idaresini yıkdtğı vakit ‘umumî bir ferah hissi duyuldu . Daha sonra bitmez tükenmez dahili şikak ve ihtilaf'arı mute'akib, komşuları tarafından taksim edilmiş olan Lehistan da bu suretle helak o ldu.
Dr. G. Le Bon
Sıhhi sütün
BESLENME USULÜ
Vucudumuzun sıhhat ve kuvveti için
zda bulunmamız, kablettarih ecdadımızın
beslenmeye muhtaç olduğumuzu hep bi-
hayat ve nesillerinin devamı için vücut-
liriz : Üzerinde yaşadığımız şu kürrei ar-
lerinin beslenmesini temine salih mevadı
5562 I Ç T I H A D
seçmekde gösterdikleri kabiliyet ve mu
vaffakiyet sayesindedir. Bu muvaffakiyet
ve kabiliyeti göstermeyenler münkariz
olmuşlardır . Bu gün ise her şey kolay
lıkla elde ediliyor; ve her türlü ihtiya
cımız elimiz altında bulunuyor, bolluk
içinde yaşıyor ve besleniyoruz.
Bununla beraber yakın zamanlara ka
dar binlerce insanlar her şeye malik ol
dukları ve her istediklerini yedikleri ve
faideli zan ittikleri maddelerle beslendik
leri halde açlıktan ölmüşlerdir. Vücutle-
rini beslemek için muhtaç olduğu ba‘zı
maddelerden mahrumiyet neticesi olarak
ölmüşlerdir.
*Bu hal bu gün
de eski derece -
sinde olmamakla
beraber yine va -
kidir . Hayatda
insanlara yaşamak
için rehberlik eden
şevki tabiî kuvveti
medeniyetin terak
kisi ile gaip olıruşdur. Bu gün o kuvvete
artık i'timad caiz değildir .Yeni bilgiler gaip
olan o kuvvetin şimdi yerini tutuyor. Bu
gün pek az tehlikeli veya büsbütün teh
likesiz bir halde beslenmeyi ve zararlı
şeylerden korunmayı biliriz, fakat bu
türlü ilmî bir şekilde beslenmek yolunu
öğrenmek ve tabiatın türlü türlü mebzul
bir suretde hazırladığı şeylerden istifade
edebilmek geçmiştir .
Mamafih bu gibi malûmat ve bes -
lenmek hususundaki faideli bilgileri her
kese öğretmek lâzımdır; bunun için faideli
gıdaları her kesin daha kolay elde etmesi
için onların bol bol yetiştirilmesini ve
kolaylıkla her kesin tedarik etmesini te
min edici çareler düşünmelidir; meselâ
her türlü sebze ve meyvalarm ucuz alı
nıp satılmasını te’min etmeli süt ve sütlü
şeyleri ziyade yemek için süt hayvanla
rını çoğaltmalı ve sütçülüğü teşvik
etme-r
y ► y t yy
lidir. Beslenmek hususunda takib edilen
fena usulleri terk ederek, onların yerine
bütçesi dar ve kısa olanların bile vücud-
lerinin beslenmesini temine müsaid olan
lar konmalıdır. Beslenmek yalnız karnını
şişirmek ve açlığı teskin etmek değildir.
Vücudun hakiki ve asli ihtiyaçlarının ba‘-
zdarından mahrum kalmamak lâzımdır.
Beslenmek hayat makinesinin kuvve
tini vücudün hararetini teminden ibaret
olsa mesele kolaylaşır, çünki her tür -
lü gıda maddelerinde , kâfi mikdar ye
nildiği halde, vücudumuzun kuvvet ve
fa‘aliyetini te’mine salih cisimler vardır.
Ancak bedenin temamile hakkını vermek
için yenilmesi
lâ-i 1 i
R U H U N Ş İM Ş E K L E R İ
Bir hararetli ziya huzmesinin altinda ‘Azın ti imana çevirdim beşerin şeklini; Bir nefes almak için sıt3du karanlık giceler, Kumun, bi hareket, bekledi şimşeklerini.
14 Nisan 1931 A. D.
L. jL.jl j*
zım olan gıdaların
ba‘zı hususiyetleri
vardır . meselâ
çok def‘a et lok -
masının yerini hiç
bir şeyin tutmadığı
ve ondan alman ku
vvet başka suretle
te’min edilmediğinin söylendiğini işidiriz;
halbuki et gerek energie , gerek hararet
vermek itibarile ekmekden aşağıdır, bir
çok kimseler vücudlarınm ihtiyacı olan
gıdayı tedarik etmekten aciz bir halde
bulunurlar. Çok def‘a da hayat makine
sinin işlemesini te’min için vücudümüzün
ihtiyacından fazla yeriz. Bu suretle vü
cudün yağlanmasına ve vakitsiz ölüm
tehlikesine sebeb olabilen maluliyetlere
meydan veririz. Kesesinin müsa'adesizliği
neticesi, lüzumundan noksan tegaddi eden
lere daha az tesadüf edilir.
Tabi î iştiha bermu'tad tatmin edilmek
ister ve yenilecek yemek mıkdarı en
ziyade itimada şayan olan yine iştihadır.
Yemeğin iştiha getirici olması , lezzet
ve çeşnesine bağlıdır.
Sun‘i vasıtalarla baharlar,
salçalar
süslerle iştiha getirici yapılan ve çok şe
kerle tatlılandırılan yemekler, yalancı ve
î Ç TI I I A D 5563
itimad caiz olmayan bir iştiha verirler.
Yemekden maksad beslenmek ve bu
vasıta ile vücudümüzün eksilen akşamını
ta'mir ve tazmin edebilmekdir. Bir çelik
makine pek yavaş aşınır ve ta‘mire muh
taç olur. Halbuki vücudümüzün bütün
aksam1 daha bidayetden ve pek küçükden
itibaren ayrı ayrı terkip ve teşkil edil-
mekde ve neşvünemaları temin edilmek-
dedir. Vücudümüzün gerek neşvünema
sını ve gerek zayiatını tazmin ve ta mir
için beslenmeğe muhtacız. Hayatımızın
ilk devrelerinde beslenmemizi
valideler-Ş İ ‘ İR
İv O R İv A R I M
Beni korkulmadı asla ne topun velvelesi , Ne de zincirin ufuklardan uzun boylu sesi. Çürümüş gölgeye benzer gece namındaki dev ; Beni korkutmadı dünyada ne zulmet, ne alev. Ölümün ba'zı hariminde dolaşdım, gezdim, Yine hiç korku denen ra‘şe nedir bilmezdim . Korkarım «gizlinden amma,yılarım«ıııübhem»den, Korkarım dilsiz olan , söylemeyen matemden . Korkarım çözmeden ‘âcizsem eğer bir düğümü, Korkarım göz yaşı sessiz akıyor gördiimmü . Korkarını dikkat edersem de tanıtmazsa keder, Hele bir khandeye gitınişde sığınmışsa eğer. Korkarım yerleri meclıul ise medfenlerden , Hele tebdili kıyafetle kayan makberden . Kayalar ıımdhikelerdir, uçurumlar şakadır ; Ölünün diim düz olan kabri fakat şahikadır. Korkarım ba‘zı basarken bir avuç toprakdarı , "Korkarını ummadığım taşda şada duymakdaıı .
M iıllın t C e m a l
miz temin eder. Daha sonra onun inti-
hab etdiği gıdalarla ve nihayet kendi
kendimize besleniriz. Bu halde hayat
makinemizin sağlam ve dayanıklı olub
olmaması validelerimizin elindedir. İşte
bunun içindirki bu husustaki mesuliyeti
büyüktür. ‘Ayni zamanda cemiyeti beşe-
riyeye sağlam ve faideli bir unsur ver
mek ve gaib olan hayat ve kuvvet mem-
baiarını yeniden ona iade ile medeniyete
hizmet etmek gibi mu'cizeli bir kuvvet
ve imtiyaza malik olmakda büyük bir
şerefdir.
( Sonu gelecek sayıda )Biiyükada
Dr. ŞÜKRÎ
‘Aşk kasideleri
V II
Ey ince giil yaprağı, ey ruhum « Peristera »m Fecirlerin üstünden renk aldı şimdi yaram .
■2a
Seıı şafakta açılmış gönül renginde güldün , Esti meçhul rüzgârlar yaprak, yaprak döküldün.
*
Bütün ömrüm hiç olmuş bir bulanık uykuda Bütün hülyamın aksi süzülüp gitmiş suda.
&
Eğil, bir lahza dindir nağmeden güz yaşımı , Hummaların içinde ateş saçan başımı .
Yanan dağlar ardından esen rüzgâr inlesin Elemli bakireler son şarkımı dinlesin .
*
Gel bir akşam bu yakut dağının çeşmesine ; Benzet yorğıın sesini perilerin sesine .
Hulum, aydınlıkların doğduğu meııb‘ gibi, Asırlara reıık veren bir « ‘Aksi seda »gibi.
5564 İ Ç T İ H A D Çalkansın asumanda, zümrüt diyarlarında ,
Isıııi hiç duyulmayan dağların yarlarında .
*
Kana, kana içsinler gelmeden giinıiıı sonu; Bütün bir Asya kokan cennet gibi ruhunu .
*
Baştan başa dünyaya gümüş kanatlar geren Deryaların üstüne nurdan atlaslar seren .
Ayın ziyalarında gönlümüz çalkanırken ; « Baküs » ün ayinini ruhumuzda sanırken .
£
Son şarabı göklerden damla, damla içelim , Sükûtun perdesini duymadan çeksin elim .
Salih Zeki
İçtimaî Tehlikelere karşı:
P e y n i r - E k m e k Giiııii
t
Taze bir matem huzurundayım : babam sillürriedeıı öldü . Demek ki verem, bu yetmiş beş senelik zinde ihtiyarın ciğerlerine .karşı da muzaffer oldu; ailemizin en küçük çocuğu olan mini mini Saadet te bir kaç sene evvel Meııenjittü- berkiilözden ölmüştü . Şimdiye kadar verem ne demek olduğunu etrafından öğrenen ailemiz, ayni neviden iki felâkete muhatap olmuş bu lunuyor.
Dikkat ettim, hafızamı topladım : Şu bir kaç sene içinde tanıdığım ailelerin verem has talığına verdiği kurbanlar, on beş yirmiyi bul du. Bu felâketi, umumî vatan ailesi muvacehe sinde düşündüm ve dehşetimden titredim. Maal esef o sinsi düşman içtimai aile muhitini de için için kemirerek zafer sahasını gittikçe ge nişletmektedir. Bizler buna karşı ne yapabili yoruz Senede bir kerre göğüslerimize takılan rozetleriyle mübarek mı'ibarezesini öğrendiğimiz « Veremle Mücadele Cemiyeti * ııdeıı başka belli başlı bir teşekkülümüz mü v a r? ..
Görüyorum ki bu yoksul ve harap memle ketimizin iktisadı buhranı muvacehesinde şahsî
bazlarımız hesabına harcayacak çok paramız var; buna rağmen ulvî bir feragatin lezzeti henüz vicdanlarımıza sinmemiştir.
Çok şey istemiyorum, Amerikalıların oruç gününe mukabil vatandaşlar, senede bir veya iki gün Peynir - Ekmek yemeğe katlanarak o günkü haz ve gıdaları hesabına şadedecek lerini büyük bir hayra, verem mücadelesine hasretsinler; eminim ki yalnız kendi muhitleri ne değil, insanlık dünyasına miifit olacak sana- toryomlarla diğer tıbbî müesseseler vücude ge
tiren memleketler yanında tabiî vesaitin en zenginleriyle mücehhez olan güzel vatanımızda da solup ölmek felâketine uğrayacak olan va tan kardeşlerine müfit olmak, hepsini değilse bile büyük bir kısmını kurtarmak mümkün olacaktır.
Her gün görüp işittiğimiz faciaların vicdan larımıza sinen acılarına mukabil, senede iki gün olsun peynir - ekmek yemeğe katlanmaz mıyız?.
İrfan E m in
Jîiı* V a s iy e t n a m e , IJir M ektup, l iir C e v a p Ve T ıp  le m in e bir N iy a z
1 —
V a siy e tn a m e
Vasiyet eden : Emin Muhlis Bey .
Bu gün bin dokuz yüz otuz bir senesi Ağus tosunun yiııni dördüncü pazartesi günüdür .
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının bahşettiği selaiıiyeti haiz ve aşağıdaki İmza ve Mühürün sahibi ve vazıı İsianbul Altıncı Noteri Galip Bingöl Beyin dairesi memurlarından Ben 1 Ali
Fevzi ) vaki davet sebebile ve Galip Bingöl Beyden aldığım emir ve mezuniyete istinaden İstaııbulda Cerrah pa;a caddesinde Müezzin sokağında (3) numaralı haneye gittim . Orada mezkûr evde oturduğunu söyleyen Mehmet Rifat Bey oğlu ( Emin Muhlis Bey ) hazır bulunu - yordu . Beni bir vasiyetname tanzim ettir inek için davet ettiğini söyledi • Kendisinin kanunen vasiyet tasarrufuna ehliyeti haiz bulunduğunu gördüm. Şahit sıfatile hazır bulunmak ve şe
-I Ç T -I H A D 5565 hadet yapmak hakkım ve evsafını lıa;z adı, sanı
ve oturdukları yerler aşağıda yazılı kimseler şahit ve muarrif sıfatile hazır bulunuyorlardı . Emin Beyden davetim sebebini tafsil ve izah etmesini istedim. Hiç bir hile , hata , tehdit ve cebir tesiri altında olmadığım temin ettikten sonra söyleyeceği gibi bir vasiyet senedi taıızi - mini istedi. Son arzusunun neden ibaret oldu ğunu sordum. Şahitler önünde şu suretle tak -
rir verdi. Dedi ki (Büyük ceddim Gazi Mihalden şimdiye kadar gelip geçenlerden Molıaç, Varna, Peşte gibi birçok yerlerde şehit düşerek ceset leri düşman elinde kalanların sayısını bile tayin
etmek mümkün değildir; Bunların yalınız ad - ları kalmış, bazılarının mezarı silinmiş, bazıla rınınki de hiç öğrenilememiştir . Yetmiş küsur senelik hayatımda yalınız Vatana , Millete ve İnsaniyete müfit olmağa çalıştım ; Gönlüm isti yor ki cesedimde aynı gayelere lıâdim olsun ; bundan dolayı ergeç mukadder olan ölümüm - den sonra cesedimin Tıp Fakültesinde tetkikata mevzu teşkil etmesine karar verdim. Sağ gö - zümdeki lekeyi doktorlar çok dikkate şayan buldu, hattâ mütehassıs Doktor Niyazi İsmet B. Bu hususta bir konferans verdi • Kendimde mahiyetini tariften âciz kaldığım bazı gayrı mekşuf kuvvetler görüyorum; Telepati nevin den birçok hadiseleri misâl olarak zikredebi
-lirim . İstiyorum ki memleketin yüksek Tıp Üstatlariyle Genç Doktorları çok yaşayan , dikkate şayan bir vücut üzerinde istedikleri gibi tetkikat yapsınlar. Ve vücudumu kendile rine ait bir madde gibi düşünsünler. İşte bunun ] için vücudüıııü İstanbul Darülfünunu Tıp Fa - _ kültesine teberruda icabederse Ecdadım gibi
Makbersiz kalmayı tercih ediyorum. Son arzu ve kararım budur. Ölümümü Tıp Fakültesine ihbar hususunda evlâtlarımla zevcemi ve kom şularımı memur ettiğim gibi vasiyetimi tenfiz hususunda kanunu medeninin 497 inci maddesi mucibince İstanbul Darülfünunu Tıp Fakltesi
Reisi Beyefendinin himmet göstermesini rica ediyorum. Bu arzumu is’af edeceklere şimdi - den teşekkür ederek Allahtan herli.ı ine yüksek mazhariyetler temenni ederim . Son arzularım bunlardan ibaretdir . ) Demesini müteakip bıı vasiyetnameyi kendisine okumak için verdim . Okumak için tekrar bana iade e tti. Yüksek sesle okudum . Müııderecatınm son arzularını muhtevi bulunduğunu ve şahitler vasiyyetcii vasiyet beyanına ehil güldüklerini tekrar ifade eylemeleri üzerine Bu vasiyet senedi cüm'emiz tarafından imzalandı ve mühürlendi.
24 Ağustos 1931 ( İmza: Emin Muhlis) §
Vücudunu lıp fakültesine vakfetmek suretiyle memleketimizde görülmemiş bir feragat ve fazilet gösteren Emin Muhlis B.
_ 1928 senesinde 1916/1332 senesinde
5566 t Ç T İ H A D
— 2 —
Bir Mektup
İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi Riyaseti Aliyesine
25 8/931 Reis Beyefendi Hazretleri,
Bütün ömrünü vatana, millete ve insaniyete tahsis etmiş olan bir insan sıfatiyle zekâ ve iz’a - mm gibi ceseciim'm de ayni gayeye hadim ol - masını öteden beri emel edinmiştim; son hasta lığını , bu kararımı tacil ettirerek nıütekaddim vasiyetnamenin tanzimine saik oldu .
Bendeniz o kanaatteyim ki kara toprakta bomboşuna çürüyen bir uzviyet olmaktansa yüksek Tıp Üstatlarıyle istikbalin genç doktor ları huzurunda bir tetkik mevzuu olmak , bir , fâni için büyük bir şeref ve mazhariyet telâkki
edilebilir .
Kırarıma âmil olan sebepleri vasiyetnameme dercettiğiuı için tekrar etmek suretile tasdi ı Cür’et etmek istemem; Makamı Âlilerinden ve Zatı üstadaneleriııden yegâne temennim , uzak almışı tabiî olarak istenen i fakat ergeç tahak - kuk etmesi zarurî bulunan ölümümde vas ye - timin tenfizine himmet buyurmak ve vasiyetini menin vusulüne dair küçük bir cevap lûtfunda bulumaktır.
Bu vesile ile tazimatımı arz ve teyit ediyo - rum, Efendim Hazretleri.
Mülkiye ve maliye Mütekaitlerinden Gazi Mihal Zade Emin Muhlis
§
— 3 — l i i r C e v a p
2-9 -1 9 3 1 Emin Muhlis Beyefendiye : Muhterem Efendim;
25-8-1931 tarihli metubunuz ile bu mek tuba ıuelfuf İstanbul Altıncı Noterliğinden mu- saddak 24 Ağustos 931 târih ve 10293 cumaralı vasiyetnamei âliyenizi aldım. Tıbbî fennin mem leketimizde tedrisi için izhar buyurduğunuz bu son hizmet ve fedakârlığınızdan pek mütehassis
olarak zatı âlilerine riyaset namına teşekküra - timi takdim ederim Efendim .
Tıp Fakültesi Reisi Dr. Tevfik Recep S
— 4
Tıp Âlem ine Bir Niyaz
Ulıteme tevdi edilen muazzez bir vazifeyi ifa edememekten mütevellit bir azap içindeyim.
Merhum babam, kendisini Tıp Fakültesine vakfetmişti; ölüm dakikasında bütün irademi toplamak istedim; iki vazifem vardı : biri ba bamın sözüne, diğeri özüne karşı.
Bu İkincisi galebe etti : mukaddes bir top - rağa merbut kalmak ve varlığımıza karışan- hatıralardan uzaklanamamak zA.fi , aziz ölümün son arzusunu is’afa mâni oldu .
Bu, bir günahtı; siz ki onun sahiplerisiniz , yüksde huzurunuza çıkarak oııu bize bağışla - manızı ve necibane affinizi semihane ibzal e t menizi niyaz ediyoruz .
Öyle düşünüyorum ki itiraf edilen günah - Iar, mâsiyetleıinden yarısını olsun kaybetmiş
olurlar- İrfan Emin
Terki teslilmt
(tarih şeydir, söylenen ve yapılan şeylerin cümlesinden sonra , hiç bir sulh devresinde yapılmamış bir derecede ziyade teslilıat için para sarf olunuyor . Sulh arzusu umumidir . Fakat sulhperverliği tatbik ve icra hususu mahduddur .
Şiibatda Genève şehrine gidecek murahhas lardan hiç biri sulhu va‘z etmekden fariğ ol - mayacakdır ve bunlardan hiç biri sulh arzusu - nun bir yalan olduğunu sôylemeyecékdir . Bu fikirleri en büyük belagat vç en derin kana'atle ifade edeceklerdir , fakat tâli komsiyonlarda işlerine başladıkları vakit beynelmilel terki teslihatı te’nıin etmenin güçlükleri kendisini
gösterecekdir . /
[ Mac Donaid m 12 Temmuzda irad etdiği nutkundan [ Le Mois ]
I Ç T I H A D 556? Halk için tibbî sütun
A'MALIK
S Ü R E R L E R İ V E KORUNMA Ç A R E L E R İ
İnsanî endişeler ber taraf edile bilse de a* - maların devlet btidcesine verdiği zian kâfi bir ihtimam ‘amili kalır.Tekrar ederiz ki bu cerahatli iltihab gerek yeni doğan çocuklarda , gerek
yetişmiş kimselerde olsun ‘ayni hastalıkdır. Kadın ve erkek bel so'ulduğu hastalığına uğra mış oldukları zaman bilmelidirler ki hastalığın akdığı cerahatle mülevves olaıı parmaklar göze dokunacak olursa derhal bu hastalığın gözlerde ‘alevlendiği görtilecekdir. Bunun için bu hastalığa tutulmuş olanlar ellerini usuli bîr suretde temizlemelidirler. Yalnız sabunla temiz lemek kâfi değildir .
Süblime ıııahliUile yahud alkol ile de el ve parmaklar temizleıımelidir. Çocuklarda bu has talık ekseriya iki gözü birden istilâ eder . Diğer gözü ihtimamlı bir suretde muhafaza etmelidir.
Hasta olmayan gözü kapamalı tâ kİ hasta gözden sağlam göze cerahat giriib bu göze de hastalığın zehri geçmesin . Hasta olan sağ göz ise çocuk sağ tarafına yatırılmalı , hasta olmayan göz yukarıda kalmalı . Bu suretle hastalığın akıntısı diğer gözün üzerine akmaz. Büyük adamlarda da bu noktaya ehemmiyyet verilmelidir . Bu hastalığın ağızda tekevvün etdiğiııide kayd edelim . E11 ziyade kör yapan
hastalıklardan olaıı bu ‘illetin azalması için halk arasına sıhhî ma'lûmatın ve ‘umumî Hıfzı sıhhaya dair ve sade lisanla yazılmış küçük kitablar dağıdılmakla, konferanslar ve sinema lar la da bu işi kuvvetlendirmek lâzımdır. Te mizlik fakat ‘İlmî ve tıbbî temizlik, gerek bu hastalığa gerek diğer hastalıklara tutulma - manın en emin çaresidir. Akıntısı olan gebeler bahusus bu akıntı bel so‘ukluğu neticesi ise vaz'ı hami etmeden evvel bu akıntıyı yapan
hastalığı tedavi etdirmeli; aksi takdirde çocuk doğarken gözü bu akıntı ile 'mülevves olarak hasta ve kör olmak tehlikesine ma‘ruz oldu - ğunu bilmelidir. Çocuğun gözüne bu bel so‘uk- luğu mikrobu bir d e fa hücum etdikden sonra da çocuğun gözlerinin kurtulması kolay olma yacağına nazaren, a‘ma bir bedbaht çocuğun anası olacaklarını analar bilmelidirler.
Bununla beraber yukarıda söylediğimiz veç hile çocuk doğar doğmaz gözlerinin bol ve te miz su ile yıkaııdıkdan sonra Ürede usuluııun tatbiki sayesinde tehlike çok azalır.
IÎA Z1 F A İ H E L İ İZ A H L A R YE T E D A V İ NOTLARI
Bu hastalık büyüklerde, yeni doğan çocuk larda olduğundan daha zalimdir. Ba‘zaıı tabib- ler, ebeler, hasta bakıcılar bu hastalığa, sira yet tarikile, tutulurlar .
Bel so‘ukIuğuııa tutulmuş oğullarının çama şırından bu hastalığı almış pek yaşlı kadınlar ğöriilmüşdür . Bel soTıkluğundan mütevcllid göz zari iltihabı çocuk doğdukdaıı 2 ilâ 5 gün sonra yüz gösterir .
Yeşilimsi ba‘zan altın sarısında bir cerahat kirpiklerin kenarını bulaşdırır , göz kapakları açılır açılmaz , sel gibi akar , göz kapağını açanın yüzüne sıçrar. Çocuk ğözünii açmaz . Mükemmel fakat pek fazla ‘anif olmayan bir tedavi tatbik olunursa gözün«Karniyye»denilen şeffaf kısmına bir zarar gelmez , akıntı kesilir. Gözün siyahı sağlam kalır .
H a sta lım ın e y lliijo yüz tutmuş olduğu nun alâmeti : D şiş ve gerğiıı olan üst göz kapağı üzerinde mtista‘raz kıvrımlar hasıl olur. 2' Çocuk vakit vakit gözlerini açmaya başlar.
5568 I Ç T III A D Çocuğun gözleri kapalı kalır. Gözün siyahında
yara olur, göziin karııiyyesi delinir, fıtık hasıl olur. Kara su [Glaucome] ile buftalmia denilen ve gözlerin ökiiz gözleri gibi fırlak bir hal al ması ‘arızalan munzam olur. Bu hastalık büyük adamlarda ekseriya bir gözde olur ve tercihen sağ gözde olur; ‘arızalar ‘ayni 'arazlardır, çüıı- ki ‘ayni marazlardır. Büyük adamlarda kapak ların şişkinliği bir az fazla olur . gözün şeffaf kısmında yara hasıl olması meyli daha ziyadedir.
T E D A V İ
Bu hastalığın en evi tedavisi bundan sa - kııımakdır, bundan bir parya bahs etmişdik . Kitabımızın nihayetinde { Göz hastalıklarından sakınmak çarelerini siir‘atle gözden geçirelim) ‘unvanlı lıatememizde tekrae edeceğiz . Bu noktayı ne kadar tekrar ve bu noktada ne kadar ısrar etsek azdır.
İlk iş validenin doğum yolunun ve çocu - ğun gözünün fennî bir sııretde temizlenmesidir.
Çocuğun başı doğum yolundan çıkar çıkmaz ve her halde göbeği kesilmeden evvel çocuğun göz kapakları temizlenmelidir.
Doğumu ta*kib eden günlerde yeni doğan çocuğun gözlerini muhtelif mikroblardaıı sakın
malıdır. Gözün şeffaf kısmının ne halde bulun duğunu her gün görmelidir . Ve en ufak bir ‘arıza görülünce hemen bir hekime uıüraca‘at etmelidir. Gündüzleri her saat, geceleri her iki sa'atda bir def‘a yeni doğan çocuğun gözleri kaynamış ve so’utulmuş temiz bir suya batırıl mış pàk « Hydrophile » ya‘ni su çeken pamuk ile temizlenmelidir, sonra kirpiklerin altları ve göz kapaklarının köşeleri silfnmelidir , hiç bir çapak, hiç- bir sızıntı kalmamalıdır .
İfrazatın akup gitmesine mani1 olmak ve akıntıyı cezb ve bel‘ etmek için gözlerin tize - rine ıslatılmış ve sıkılmış pamuk parçası koına- lıdır . ve bu pamukları sık sık değiştirmelidir, iler yirmi dört sa‘atde iki def‘a aşağıdaki su dahi kullanılmalıdır:
Permanganate de Potasse 1 Oranı Eau distillée [ İmbikden çekilmiş su ] 1 Litre
Yarısı bu sudan yarısı ılık su ile dolu bir kâsenin içine batırılmış pamukla, göz kapakları açılmış olduğu halde, gözün içine beş dakika akıtılmalıdır. Bu esnada kapaklar hafifçe el ile hareket etdirilıııclidir,tâki bu ‘ilacli su gözün her tarafına temas etsin ve gözün her tarafını te - uıizlesin .
Ne
Y a p m a lıd ır ?Hulâsa:
1 — Gündüzleri her sa‘at, geçeleri her iki sa‘atda bir kerre kaynamış ve so’utulmus ılık su ile temizlemeli.
2 — Sabah ve akşam birer def‘a beş dakika devam etmek üzre gözlere yukarıda nisbeti bildirilen ve üzerine yarı yarıya ılık su ilâve olunan Permaganate mahlûlunden akıtmali •
3 — 10 da 2 isbetinde argyrol mahlûlündeıı sabahleyin sa‘at ona doğru ve öğleden sonra sa‘at 2—4 e doğru gözlere damlatmak.
4 — Temizlenmeden sonra akşam sabah 100 de 1 nisbetinde Nitrat d'argent 3 veya 4 damla göze Kont gut «Compte - gouttes » la damlatıl - malıdır . Kont gutda kalan ilaç tekrar şişeye konmamalıdır . Geceleri hiç olmazsa 2 def a 10da2 nisbetinde argyrol mahlûlu damlatıhnalıdır. Çocuk gözlerini açmaya başlayınca şifanın alâmeti olur. O zaman damlaların ‘adedi tedri ceıı azaltılır.
Tedavinin nihayetinde gözlere lOdal nisbe tinde argyrol merhemi koymak kâfidir.
Gözün Karniyyesiııde bir yara kalmış olursa bundan telâş etmeye mahal yokdur. Mütehassıs bunu usulu dahilinde tedavi eder, ve olsa olsa gözün bu şeffaf kısmında elıemmiyyctsiz bir leke kalır .
Ne
Y a p m a m a lıd ır ?Gözün üzerine buz koymak faidesiz ve teh likelidir; bunu yapmamalı; şifa temam olma - dıkca ve çocuk gözünü ‘aleddevam açık tutmaya başlamadıkça tedaviyi kesmemeli .
-t ç T I I I A D 5569
Iııl 10 da 2 den aşağı olmamalı, ve argyrol eyi markalı ve taze olmalı ; bundan fazlası ıııüte - lıassısııı selâhiyyetiııe geçer. Dünyadaki körle rin iiede birini viicude getiren bu hastalık h ak kında ne kadar uzun yazılsa çok olmaz .
Yeni doğan çocukların cerahatli oftalmiasınm dehşet ve tahribatının Fransa’da önüne geçmek için fransa göz hekimleri sindikası 1909 Mayısı ietimaCnda Doktor Gosse niıı müdellel raporunu
münakaşa etdikden sonra müınkîn olduğu kadar siir‘a'tle müzakere ve kabul edilmek üzre a şa ğıdaki kanun layihasını Fransa Parlamentosuna tevdi4 etmeye karar verilmişdir :
Madde 1 : Bir ebe, bir süt nine yalıud do - ğalı henüz iki hafta olmamış olan bir çocuğa bakan lâ'aletta'yin diğer bir kimse , çocuğun gözlerinin yalıud bir gözünün ufunetlendiğini müşahede eder etmez altı sa'at zarfında bir tıb Doktoruna yalıud bir
sıhhıyye me’muruna ve bilhassa , eğer bulunduğu yerde v arsa, bir göz he - kimine tahriren mü ra c aa t etmeye mec burdur. Madde 2 : Yuka rıdaki ınadde’i kanu- ııiyyeııin ahkâmına her muhalif hareket 1 frankdan 100 fran ga kadar ceza’i nakdî
ile ve ciirmün teker rürü halinde 1 aydan 6 aya kadar haps ile tecziye olunur .
Şekil 16 — Cerahatli göz zarı hastalığına tutulan ve anlattığını tedbirler, yapılmadığından iki gözü kör olan bir yavrucak.
Tedavisinde geç kalınan cerahatli gözzarıilti- hablarıııın ba‘is olduğu körlüklerin ‘azîm mikdarı göz önüne getirilirse bu kanun layihasının ııeka- dar yerinde olduğu teslim olunur ve bizde de böyle
bir kanunun Büyük Millet Meclisimizden çıkması temenni olunabilir. Vakı‘a bizde de sari hasta lıklardan bacılarının ihbarını mecburî kılmış olan bir madde’i kanuniyye vardır , fakat bu
meyarida yeni' doğan çocukların cerahatli oftal- miasi, sureti ıııahsusada istihdaf oluıımamışdır .
GÖZ K U Ş PA LA ZI
Kuş palazı mikrobu yalnız boğazda hasta - lık yapmaz, gözlerde de zuhur eder .
Bu hastalık çok bulaşıcıdır, Ye gözü büyük tehlikeye düşürür. Fakat başlar başlamaz, hasta doktora gösterilir ve doktorda hastalığı tanıya rak derhal hususî serumunu şırınga ederse ertesi ğiiııü göz kapağını kaplayan ve balık pullarını andıran beyazımtırak yalıud gri sa - rııııtırak lüveyhalarııı ga’ib olduğu görülür .
Gözü kuş palazı hastalığına tutulan hastalar derhal yalnız bir odaya alınmalı, kuş palazının dehşetli sirayetini düşünmeli, hastalar ihtilatdaıı men1 edilmeli şedid ve sıkı tedavi altına alin - malı. Bu suretle hem hastalar kurtulur hem de başkalarına geçmesine miimane'at edilmiş olur.
TRAHOM
Göz hastalıklarının en ziyade bulaşıcısı ve en ziyade kör yapanı trahomdur , deııile bilir . Trahom çok eski zamanlardan, Hazreti fsaıiın doğmasından bin beş yüz sene evvelden beri ınaMılmdur . Misrı bir aralık istilâ etmiş olan Napoleonuıı Askerlerde Fransaya ve Avrupaya ııakl olunduğu yazılırsa da Avrupada çok za mandan beri ıııevcud olmuş olduğu muhakkak- dır. Misrın fatihi Yavuz Sultan Selimin asker - leri ve Sultan Malımud zamanında Anadolu} a giren Mısırlı İbrahim Paşanın askerleri ve harbi ‘umuminin mütarekesini nuite‘akib Mısırdaki harb esirlerimiz bu hastalığı Aııadolumuzda alevlendirmişlerdir . Bu sebeble Sıhhıyye ve Muaveneti îçtinıa‘iyye Vekâletimiz, anadolunun ba‘zı mahallerinde trahom mücadelesi teşkilâtı viicude getirmişdir . Anadolunun Ilısnı Mansur gibi ba‘zı yerlerinde elıalinin, sureti ‘umumiy- vede , trahoma uıübtelâ bulunduğu görülmek - dedir. Biııa’en ‘aleyh trahomdan korunmak hak kında her tarafda konferanslar vermek , ]>ro - jektörler vasıtasile trahomun tahribatını halka
5570 Î Ç T Î H A D göstererek trahoma karşı uyatık bulundurmak, köylülerin anlayacağı yolda küçük sıhhî risale ler yazmakı dağıtmak, vatanî ve İnsanî vazife- lerimizdendir .
Geııc san‘atdaşımiz Dr, Nuri Fehmi Beyin
T r a h o m adlı risalesi çok faydalıdir ve bu
nevi‘de birincidir . Bunun okunmasını tavsiye ederim .
TRAH O M B U L A Ş IC I BİR H A S T A L I KIHR
Trahomun bulaşıcı bir hastalık olduğunda hiç şiibhe kaluıamışdırr Hattâ yalnız bir gözün trahoma tutulub diğer gözünün sağlam kaldığı kimseler nadirdir. Yalnız bir gözünde trahom görülen hastaların hastalıkları yenidir ; bir müddet sonra her iki gözün trahoma tutulmuş olduğu görülür.
T R AH O M U N S İ R A Y E T ÂMİLİ
Trahom hastalığının bulaşmak vasıtası has ta olan göz kapaklarının iç zarından sızan çapaklardır. Bu çapaklar salim göze el ile , havlu ile, hasılı hastalığın ‘âmili olan maddeyi ııakl edebilen bir vasıta ile salim göze doku - nursa sağlam göz bu hastalığa tutulur. Hasta lığı en ziyade bulaşdıraıı şeylerden biri sinek lerdir. Trahomun hava vasıtasile sirayet etme diği ma‘lûmdur . Trahomlu hastanın havlusu , siirmedanı, oyuncağı, kitabı, hamam havlusu, yastığı, yüz yastığı, yorganı, yatak takımları, mendili , iskaııbil kâğıdı ve sairesi , trahomlu çocukların salimlerle dershanede tedris olun - ması, bunların beraberce oynamaları , ‘ayni lavaboda yüz yıkamak , trahomlu kimselerle ‘ayni yatakda koyun koyuna yatmak trahomlu validelerin kendi mendillerile trahomsuz ço - euklarının göz yaşlarını silmeleri ete... Hebbu hastalığın bulaşması ve yayılması sebeblerin - dendir. Kışlalarda, mekteblerde, lıabshanelerde, Eytamhanelerde , pansiyonlarda ve emsali izdahamlı yerlerde bu hastalık çok ta'aımnüm
eder. Ve süFatle herkese bulaşır. Göz kapak larının iç zarlarını kanlandıran, kızartan kum lu ve tozlu rüzgârlar, pek sıcak memleketler, kumluk çöller, evvelce çapak yapan hastalık geçirmiş gözlerde, tarhomun zuhurunu kolay- laşdırır.
TR AH O M LU ÇÖZÜN H A L İ
Trahomlu gözler bilhassa giceleri gözlerin de kum varmış gibi bir rahatsızlık duyarlar . Göz kapakları kalınlaşmış ve aşağıya doğru düşük olur. Bu sebeble alt ve üst göz kapak - lan arasındaki açıklık az olur. Hastalık şişdir. Gizliden gizliye ve yavaş yavaş gözde birleşir ve hastayi göz hekimine gitmeye mecbur etdiği vakit ekseriya eyice kök salmış bulunur . Bu sebeble trahomlu yerlerde yaşayanlar gözle - rinde az bir rahatsızlık duyar duymaz göz hekimini bulmalıdır. Trahom eskimiş ve tedavi edilmemiş olursa üst göz kapağı içeriye doğru kıvrılır. Kirpiklerin vaz'iyyetleri bozulur, göze batar, gözünKarniyye denilen şeffaf kısmının üst tarafı şeffaflığını yavaş yavaş ga'ib eder. Trahomlu bir göz kapağı çevirildiği vakit (Şekil 16) de görüldüğü veçh ile adetâ bir çilek manzarası arz eder ve çileği teşkil eden ka - barcıklara müşabih kabarcıklar görünür . Asıl hastalığın zehri bu kabarcıklardır ve bu kabar cıkların içindedir .
Böyle kabarcıklar frengili ve veremli adamların göz kapakları hastalıklarında görü lürse de bunları biri birinden ayirmak kolay - dır: Frengililerin ve veremlilerin kulak tozla rındaki bezler şişkin olur . Bu hastalıklara mahsus diğer ‘alametler bulunur . Trahöııı un yalnız gözle görüle bilen alametlerinden biri de gözün şeffaf kısmının bilhassa üst tarafının şef faflığını az çok gayb etmesi, donuklaşmasi ve be yazlanmasıdır.
Devam edecek Mes’ul imtiyaz Sahibi avukat İrfan Emin
« İÇTlHAD » K ütübhanesi
M e v c u d k i ta b la r ı:
Kuruş Aklı Selim ( Eski harflerle) 527 salıifeli 100 Aklı Selim (yeni Türk lıarflerile) 135 Ralıib “Meslier„in Vasıyyetnamesi 20 Ruh ul Ekvam (eski harflerle) 274sahife 100 Dün ve Yarın ( » » ) 254 » 100 İlmi ruhi içtimai( » » ) 287 » 50 Adabı mu'âşeret rehberi ( Resimli, eski harflerle ) 509 salıifeli 150
Giullame Teli 100
Dilmesti’i Mevlana ( Eski harflerle ) 50 Bir Zekâyi feyyaz (Eski harf ve resimli ) 25 Mekârimi ahlâkiyye ve Din(Eski harflerle) 25 Karlı Dağdan Ses(AB. Djevdetiıı Şi‘irleri)100 Harb ve sözde İyilikleri (Eski harflerle)
219 sahifelik 100
Asırların Panoraması (Eski harflerle,
resimli). 246 sahifelik 100
Felsefe’i istibdad ( Eski harf )Alfieri nin,
resimli 272 sahifeli 50
Ruba'iyyatı Khayyam ve Türkceye - tercümeleri. (Eski harflerle) resimli, 150 Persefon-Esatiri nefis bir menzume 75 Avrupa harbinin Psikolocyası (Eski harflerle)
resimli, 708 sahifelik 150
Bankalar ve muamelâtı (Eski harflerle) 50
Yollar ve İzler 50
‘Ameli Ruhiyyat 100
İngiliz Kavmi 150
C um huriyet M ücellithanesi
Babıâli caddesinde « Karagöz » ittisalinde. Ki taplarını hem metin bir suretde, hem mutedil f¡atla ciltletmek isteyenlerin mücellithanesidir.
M. Ütüciyan
Çitıkoğrafhanesi
Fincancılar da Kalifidi Hanında
KARLI DAĞDAN SES
Dr. Abdullah Djevdet Beyin son senelerde yazmış olduğu kıt'alar bu ‘unvanla intişar etdi, 185 sahifelik ve iyi kâğıd üzerine basıl- mışdır. fi: 1, «Lux» tab‘ ve müellif tarafından imzalı nüshalar 2 liradır. Haricden siparişlere taahhüdlü irsaliye olarak 20 Kuruş ‘ilâve olunur.
İstanbulda Babı‘âli kitabcılarında ve Beyoğ- lunda L i b r a i r i e M o n d ia le de satılıyor.
Dr. Sem iram is Ekrem H.
Çocuk hastalıkları mütehassısı
Dr. Ekrem Behçet
Etfal hastanesi kulak, boğaz, burun hastalıkları mütehassısı Beyoğlu mektep sokak Ai; 1
Telefon: Beyoğlu 2496 Tarif de publicité
1’ « Idjtihad »
Ltq, 1 pour chaque 3 centimètres de hauteur dans les colonnes de 1’ “Idjtihad». soit 3 X 8 centimètre carrés, par insertion .
Le prix des avis et annonces est encaissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.
Les numéros de 1’ "Idjtihad» dans lesquels les avis et annonces ont paru sont envoyés, aux intéressés, à titre gratuit.
Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon .
İSTANBUL
ÇİNKOGRAFHANESI
Ankara caddesinde İlhamı matbbaası üstünde, her ııevi' çiııkograf işleri dikkat ve sür'atle
,
bitilin
«classique
»kitaplarla diğer neşriyyaiı ve mektep levazımınızı
atmak için
İ s l a n l ı ı ı l d a B e y o ğ l u İsti M Al r a d d e s i n d e4
<;î)numarada :
LA GRANI LE L İ B R A İ R İ E M O N D I A L E
Miiessesesine mıiraca'at ediniz
'
Ş a r k ı k a r ı l ı i n eı ı b ü y ü k v e ç e ş i d l e r i e n iyi i ı ıli lıa D e d i l m i ş k i t a b h a ı ı e s i d i r .
Telefon: Beyoğlu: 2710
*... - — — —
T ü r k iy e S A N A \ İ ‘ v e M A 'A D İN B A N K A S I
Fabrikalarına ait
Y E R L İ M A L L A R P A Z A R I
İstanbul, Bâhçe kapu Birinci Vakıf han Telefon : İstanbul : 517
Mapazada münlıasıren bankaya merbut fabrikalar mamulatından ipekliler ve döşemelikler yü illiler, battaniyeler, kostümlük kumaşlar, şallar, lptW, mendiller, İnce ve kaim bezler, metin ve zarif bavlı1, çanta, kunduralar ve saire topdan ve perakende olarak satılır.
HEREKE MENSUCAT FABRİKALARI MA‘MULÂ
t
İ
Satış mahalleri:
Yıılmz topılım ¡derekede Fabrika merkezi, İstanbul ı,e Ankara <la
YERLİ MALLAR PAZARLARI
I eıakendciçin
İstanbuldaBahçe kapıda birinci uaktf lıan
YERLİ MALLAR PAZARI
Aıık.’t r a d n ( T o n i k S a r a y ı r a d d e s i n d e
Yeli mallar p.'zırile İstanbul ve sa’ır vilâyetlerdeki bilumum kuma.cı mağazalarından ve terzilerden talep ediniz.
O s m a n l ı B a n k a s ı
b a n q u e o t t o m a n e
Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası.
Umumî merkez : Galata Telefon : B. 36 Tiirkiyeniıı her şehrinde şu‘be!eri vardır.Dr. Yorği Fotaki M avromatis
E m r a z ı d a h iliy e
Beyoğlu Venedik Sokağı M 5
Cuma ve cumartesinden başka hergün2,5 dan 7 ye kadar. Çarşanba günleri parasızdır.
Telefon : B. 4707
K e p h a l g i n e
Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi' ağrı için müessirdir. Öksürük ve boğaz hastalıkları
O x y m e n t h o l
P E E R A U D İ N Pastillerini alınız A i n a l ı a ııı E k s i y a n Kerestecilerde No. 412Dépôt de bois de construction en tous genres Téléfon : Stamboul : 2827