• Sonuç bulunamadı

TABAKALAŞMA

Osmanlı toplumunda nüfus iki gruba ayrılmaktadır. İlk grup her türlü vergiden muaf yönetici ve askerlerden oluşan askeri sınıf, ikinci grup ise vergi ödemekle yükümlü olan "reaya" adı verilen sınıftır212.

Devlet hizmetinde olan askeri sınıfı ifade edecek olur isek yeniçeri, sipahi, süvarive bunların aileleri, geri hizmette bulunan yaya ve müsellemler, kadı, müderris, imam, hatip, müezzin, idareci, kâtip gibi memurlar, madencilik, derbendcilik, tuzculuk, doğancılık gibi hizmetleri görenlerdir. Bunlar vergiden muaf oldukları gibi bazı imtiyazlarada sahiptirler. Örneğin davaları kadı mahkemesinde değil, kazasker mahkemesinde görülmektedir. Ayrıca öldükleri zamanda terekelerinin taksimleri askeri kassam tarafından yapılmaktadır213.

Vergi vermekle yükümlü olan reaya sınıfı ise şehir, kasaba, köy ahalisi ile konar-göçer tabir edilen aşiretlerden oluşmaktadır. Farklı yapı ve özelliklere sahip olan bu grup kendi içerisinde ayrı ayrı ifade edilmektedir214.

2.1.1. Müslümanlar ve Gayrimüslimler

Büyük çoğunluğu müslümanlardan oluşan Osmanlı toplumunda gayrimüslimlerin de toplum içinde etken bir yapıya sahip oldukları bilinmektedir. 507 numaralı defterde bulunankayıtlardan anladığımız kadarıylameskun gayr-i müslim Afyonkarahisarşehir merkezinde bulunmaktadır. Bütün gayrimüslimler genel olarak "zimmi" veya "zimiyye" ismi ile ifade edilmektedir215.

Defterde Karahisâr-ı Sahib şehrine ait otuz bir mahalle ismi tespit edilmektedir. Bu mahalle isimleri arasından Nasara ve Yahudi mahalleleri gayrimüslimlerin çoğunlukta yaşadıkları yerlerdir. Nasara mahallesinde Ermenilerin Yahudi mahallesinde de Yahudilerin çoğunlukta olduğu bilinmektedir. Bu

212 Halil İnalcık, Seçme Eserleri-XVII Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi-I 1300-

1600, (Çeviren: Halil Bektay), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2017, s.9-10.

213Mübahat Kütükoğlu,Sosyo-Kültürel, s.33. 214 Halaçoğlu, age, s.92.

215AŞS, Defter 507, s. 5/ 18 (Evâhir -i Zilhicce 1070/ 1660), Defter 507, s. 59/ 202 (Evâʼil-i Cemaziyelevvel 1070/ 1660).

34

mahallelerin yanı sıra yine defterde bulunan kayıtlarda Kubbelü216,Ardıç217,Câmiʻ-i

Kebîr218ve Hisarönü219 mahallelerinde de gayrimüslimlerin yaşadıkları görülmektedir.

Şehir merkezi haricinde, bazı köylerde çobanlık yaptıklarına dair bilgiler mevcuttur220.

İncelediğimiz defterde dikkat çeken bir husus ise zaman zaman gayrimüslimlerin Müslümanların kullandığı bazı isimleri kullanmalarıdır. Örneğin; Murad221, Sefer222, Yahya223, Erkan224 vs.

Kayıtlarda bulunan bilgilere göre bir Müslüman, içinde bulunduğu toplumda, evlenme, boşanma, şahitlik, miras, vasi tayini, ticari faaliyetler vb. gibi konularda nasıl davranıyorsa, nasıl hak talep ediyorsa gayrimüslimlerde genel hukuk kuralları içinde haklarını arayabilmekteydiler. Örneğin; Seyidgazi Ovası'nda Müslümanlarla birlikte eşkıya saldırısına uğrayan gayrimüslimlerinde mahkemeye müracaat ederek haklarını aradıkları görülmektedir225. Yine Koyun çobanı olan bir gayrimüslimle

Mehmed Ağa adındaki bir Müslümanarasında bulunan husumette aynı mahkemede eşit haklara sahip olarak yargılandıkları görülmektedir226.

Müslüman ailelerde olduğu gibi, gayrimüslimlerineşlerine ve çocuklarına, vasi ve nafaka tayinlerinin yapıldıkları da kayıtlar arasında mevcuttur. Örneğin;Serkiz adlı gayrimüslimin oğullarına anneleri vasi tayin edilmiştir227.

Müslümanların kendi aralarında olduğu gibi, Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında da ticari ilişkilerbulunmaktadır. Genellikle birbirlerine gayrimenkul alıp sattıkları görülmektedir228. Satış kayıtlarında bulunan bilgilere göre evlerinin veya

216AŞS, Defter 507, s. 6/21 (Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660).

217AŞS, Defter 507, s. 19/68 (Evâsıt-ı Cemâziye'l-evvel 1071\1661), Defter 507, s. 105/358 (Evâhir-i Receb 1072\ 1662), Defter 507, s. 107/360 (Evâhir-i Receb 1072\1662).

218AŞS, Defter 507, s. 20/72 (Ğurre-i Cemâziye'l-âhir 1071\1661). 219AŞS, Defter 507, s. 7/24 (Evâsıt-ı Muharrem 1071\1660). 220AŞS, Defter 507, s.13/ 49 Evâhir-i Safer 1071\1660). 221AŞS, Defter 507, s. 86/288 (11 Zilhicce 1081\1671). 222AŞS, Defter 507, s. 5/19 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\1660).

223AŞS, Defter 507, s. 19/ 69 (Evâsıt-ı Cemaziyelevvel 1071\161). 224AŞS, Defter 507, s. 19/ 69 (Evâsıt-ı Cemaziyelevvel 1071\161). 225AŞS, Defter 507, s.5/ 19 (Evâsıt-ı Zilhicce 1070\1660).

226AŞS, Defter 507, s.13/ 49 (Evâhir-i Safer 1071\1660). 227AŞS, Defter 507, s.7/ 24 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 228AŞS, Defter 507, s.13/ 49 Evâhir-i Safer 1071\1660).

35

dükkânlarının birbirine sınır olması her iki tarafında genel olarak iyi ilişkiler kurarak komşuluk faaliyetleri içindeoldukları anlaşılmaktadır229.

Gayrimüslimler sosyal faaliyetlerde müslümanlarla aynı haklara sahip oldukları gibi ibadetlerini yerine getirmekte de hür olmuşlardır. Kiliseler, havralar ve manastırlar gibi ibadethaneleri Osmanlı şehirlerinde daima var olmuştur. Karahisar-ı Sahib Sancağı'nda da bu duruma kanıt olarak Hisar altında Ermenilere ait bir kilisenin var olduğu görülmektedir230. Toros Kilisesi adı verilen bu kilisenin zamanla

bahçesiyle birlikte aşınması üzerine Ermeni cemaatinin ve papazlarının kilisenin tamir edilmesi için merkeze dilekçe göndermeleri üzerine kilisenin tamir edilmesi için ferman gönderildiği görülmektedir231. Bu durum Osmanlı Devleti'nin gayrimüslimlerin ibadetleri konusunda müsamahalı ve hoşgörülü davrandığının bir kanıtı olarak bir kez daha gösterilebilir.

2.1.2. Köleler

Hür insanların sahip oldukları haklara sahip olmayan kölelik,eski çağlardan itibaren varolmuştur. Gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelerdeki halklar, özellikle siyah Afrika halkı Avrupalı tüccarlar tarafından zorla kaçırılarak boğaz tokluğuna hiçbir hak tanınmadan çalıştırılmıştır. Afrikanın yanı sıra Kafkaslar da köle toplanan yerler arasında bulunmuştur. Hemen hemen her toplumda var olan kölelelik Osmanlı toplumunda da bulunmaktadır.Ancak Osmanlı toplumunda bulunan kölelere sahipleri tarafından eziyet edilmemiş, hatta büyük konaklarda arap bacılar evin demirbaşı haline gelerek, birkaç neslin büyütülmesinde yardımcı olmuşlardır. Bütün ihtiyaçları karşılanmış bunun yanı sırabirikim yapmalarınada imkân verilmiştir. Hatta para toplayanlar arasında hürriyetlerini satın alabilecek hâle gelenler de bulunmaktadır. Bazı köle sahipleri ise belli bir süre sonra onları azad etmiş veya öldüklerinde azad edilmeleri için vasiyettebulunmuşlardır232.

İncelediğimiz şerʻiyye sicilinde de kölelerle ilgili kayıtlar bulunmaktadır. H.1060-1072 /M.1650-1662 yıllarına ait defterde ikisi Rus biri Habeş asıllı olmak üzere üç köle azad edilmesine ilişkin hükümler mevcuttur. Azad edilen kölelerin ikisi

229AŞS, Defter 507, s.7/ 25 (Evâsıt-ı Muharrem 1071/1660). 230AŞS, Defter 507, s. 110/372 (Evâil-i Zilkade 1071\1661). 231AŞS, Defter 507, s. 110/372 (Evâil-i Zilkade 1071\1661). 232Mübahat Kütükoğlu,Sosyo-Kültürel, s.2-3.

36

kadın biri erkektir233. Köleler azad edildikleri zaman babalarının isimleriyle değil

eski sahiplerinin isimleriyle anılmışlardır234.

Defterde bulunan bir başka kayıtta ise Bursada ikâmet eden bir kişinin Karahisâr-ı Sahib kasabasında bulunan İsa Beşe'ye emanet ettiği kölesini geri alamaması üzerine mahkemeye başvurarak kölenin kendine ait olduğunu şahitlerle kanıtlayıp İsa Beşe'den kölesini aldığı görülmektedir235.

Benzer Belgeler