Gazetecilik
i İTeS m u n i4 ¿ot m î
)3 2
f
Agâh Efendi kimdir?
M atbuat Umum Müdürlüğü müşavir- j lerinden Server İskit’in güzel bir kitabı
şimdi gözlerimin önünde duruyor. Bu
güzel vasfım, Ulus matbaasında basılan kitabın biçiminden, kapağındaki resmin den mevzuuna, yazılışına, muhtaç olduğu
vesikalan toplayışına ve sıraya dizişine
vanncıya kadar her tarafına yakıştırıyo rum.
Kitabın adı «Agâh Efendi» dir. O Agâh Efendi ki bundan bir asır kadar evvel, şahsî teşebbüsile ilk Türk gazetesi Tercümanı Ahvali tesis etmiştir. Eğer bu gazeteden evvel Churchil adlı bir İngili- zin kurduğu «Ceridei Havadis» ve ondan da evvel devletin çıkardığı «Takvim i Va-
kayi», profesyonel ve millî gazetecilik
çerçevesinin dışında bırakılırsa, A gâh
Efendi, Server İskit’in tevcihile: «Türk gazeteciliğinin ilk patronu, ilk başmuhar riri, ilk tahrir müdürü, ilk muharriri, ilk muhabiri ve topyekûn: Piridir.»
Kitabın kapağında, basın tarihimize kıymetli bir vesika kazandıran ve maka lemin içine koymaktan kendimi alamadı ğım şu fotoğrafına bir bakınız: içi gülen septik ve zeki gözlerinin öksesile hayran lığımızı bir anda kapan, sevgimizi bir an da kazanan bu necib yüzün cazibesinden kurtulmak re mümkün! Körpeliğe yakın bir tazelikle mükemmeliyete yakın bir ol gunluğu birleştiren bu yüzde, fes ve sakal gibi, atalarımızdan çoğunu hımbıllaştı - ran maddele- bile, manaya aid bir güzel liğin dekorunu tamamlıyan çerçevelerdir. Bu resimde herşey bize hayret veriyor:
Güzellik, zekâ ve sevimlilik; ruha aid
kıymetlerin bir insan yüzüne bu kadar süzgün bir aydınlık içinde duruşu; genç lik ve kemal; yüz sene evvelki Türkler- den birinin yüzünde bu kadar asri ve me denî bir ifadenin bulunuşu; hatta, o ta rihte yeni icad edilen fotoğrafın pek ip tidaî bir cihaz olduğu sıralarda böyle mu vaffakiyetli b i' eser verişi...
K itabda okuduğumuza gpre «Vakayii Meşhurenin Mazbatası» diye başlıyan hatıralarından biyografisinin esas çizgile rini anlamak mümkün oluyor: 15 Şevval 1252 de «Dersaadette Beyoğîunda kâin Mektebi Tıbbiyei Şahaneye» girmiş, fa kat bir müddet sonra oradan, gene kendi tabirile «istifa ederek kendini istihraç ey lemiş» ve Babıâli Tercüme odasına çırağ olmuş. 4 Şevval 1267 de şu sevimli not var: «Sakal küşad eyledim.» O kadar.
Yazan:
PEYAMÎ SAFA
104 sene evvel şahsî teşebbüsile «Ter cümanı Ahval» ismindeki ilk Türk
gazetesini çıkaran Agâh Efendi
îkİ 'sene sonra «Paris sefareti seniyyesine elçii murahha0' fevkalâde nasbolunmuş o- lan devletlû R ifat Veliyüddin Paşanın maiyetinde Babıâliden maiyet kâtibi na- mile memur buyurularak paşayi müşarün ileyhle beraber oraya gitmek üzere» îs- tanbuldan hareket etmiş. Daha sonraları «Rumeli Orduyu hümayunu Başmüter- cimliği», «Hersek eyaletinde muhake - mei hayadid için açılan meclisin reisliği», birçok komisyon azalıklan ve reisliklerin den başka Posta nazırlığında da bulun - | muş.
« Tercümei Ahval» ismile Dersaadette
türkçe bir gazete neşrine tab ve mübaşeret ettiği tarih 6 Rabiülâhar 1277 dir. Bu ga- zete için Server İskit’in eserinde tesadüf ettiğimiz malûmattan bazılarını aynen alı- j yorum.
«Tercümanı Ahval gerek mündericat, gerek tabı şekli hususlarında ve bilhassa mizampajda kendinden evvelkilere ben - zemez ve ancak kendinden sonraki T a s viri Efkâra da pek yaklaşamaz. Evvelki ler kendinden çok iptidaî, sonraki de çok yüksektir. İntişar tarihinde kendisine re kabet için Ceridei Havadisin haftada beş gün çıkarmağa başladığı ruznamesinden j de güzeldir. Takvim ve Ceride, hurufatla dizilip basılmalarına rağmen adeta taş basması gibidirler. Pek az olan serlevha lar göze ça omaz ve sahifeler plâv lengeri gibi tepeleme doludur. Tercümanı A h
-I valde ise havadisler ve diğer bendler ıyı j iebarüz ettirilmiştir. H attata yazdırılarak kazdırılmış «Havadisi Dahiliye», « H a - vadisi Hariciye» gib’ umumî başlıklar al tında toplanan haberlere, havadisine göre ayrıca serlevhala* da konmuştur. Bu ha berler, hâdiselerin cereyan ettiği memle - ketlere göre de bir tasnif sırası almıştır.»
«Tercümanda başmakaleye nadir te - sadüf edilir. İlk başmakalesi otuzuncu
nüshasında başlayıp müteakıb nüshada j
bitmektedir. İmzasız olan bu makalenin,
| Şinasi bu tarihlerde gazeteden ayrılmış
j bulunduğu için Agâh Efendi tarafından
I vazılmış olması kuvvetle muhtemeldir.
Bu makalede Avrupa halkının siyasî ma kaleler okumak itiyadlarından bahisle gü nün sivasî iki hâdisesinin tahliline geçil - mektedir.
«Bu hâdiselerden biri İtalya ile P ap a lık arasındaki hâdise, diğeri ise Suriye meselesidir. Dürzîler ile Maronîler ara - smdaki vak’adan tahaddüs eden Suriye hâdisesinin siyasî neticeleri ve Fransanın hâdisedeki rolü bu makalede etraflıca teşrih edilmekte ve Avrupa gazetelerinde ! kasden yapılan garazkârane neşriyatla fi kirlerini bulandırmamaları karilere tavsi
ye olunmaktadır 1
«Bunu kısa bir fasıla ile takib eden ikinci başmakale maarife dairdir. Bu ma kale matbuat tarihimizde ilk polemik’in mihveri olmuş ve rivayete nazaran Ziya
Paşa tarafından yazılmıştır. Gazetenin
iki hafta kadar tatiline de sebeb olan bu polemik hakkında aşağıda malûmat ve receğiz.»
«Gazetede yegâne imza olarak görü len Babıâli Tercüme kalemi hulefasm - dan Mehmed Şerifin tercümeleri de o za mana göre mühim yazılardır. Bunlar, sa nayi ve ziraatten hangisinin hakkımızda hayırlı olduğunu mütalea ve tetkik etmek te, Economie politique ilmini tarifle bu ilmin hududu tabiiyesini tahdid eylemek tedir. H ele 119 uncu numaradan başla
yıp müteakıb nüshalarda uzayıp giden
gene Mehmed Şerifin «İlmi emvali milli ye - Economie politique» başlıklı ve şa- kirdle hoca arasındaki sualli cevablı ter cümesi epeyce kıymetlidir.»
«Şinasi Efendi, bu gazeteye siyasî
makaleler yazmamış ve esasen yirmi dört nüsha süren iştiraki zamanında da yalnız edebî kalem yardımlarında bulunmuştur.
«Şinasinin, bilâhare Tasviri Efkârdaki mesaisile beraber topu topu üç seneyi bile bulamıyan ve fakat; matbuat tarihimizin bu ilk devirlerindeki yazıların en kıymet lisi olan makalelerde, yarattığı edebî de virle, lisan inkılâbilc, Namık Kemal gibi şakirdlerile pek meşhur olan gazeteciliği, işte bu Tercümanı Ahvalin intişarile
bas-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi