Kaklüs'le Paris "Cafe"lerinde bulunan her şey var..«
içilip, dönülür, gazete okunur, mektup hatta yazı yazılır.
Her mahallenin bir cafesi vardır. Her kişinin kendi mahallesi dışında da uğradığı cafeler olur. Örneğin bir zamanlar Parnassien şairler Mont-
parnasse caddesinin köşesindeki (zaten adları
da oradan geliyor) Closerie de Lilas kahveha nesinde buluşulardı ki, onların tilmizi olduğun dan Yahya Kemal Beyatlı da Fransız Başken tindeki günlerinin gecelerinin çoğunluğunu ora da geçirmiştir. Kahvenin bir başka ünlü müda
vimi de, Paris’teki sürgün yıllarında oraya sıkça giden Vladimir îlyiç Lenin idi.
Günümüzde Paris’in seçkin restoranlarından biri olan (deniz ürünleri de sunuyorlar) Closerie de Lilas’ıun ünlü müşterilerinin adlan artık ma sa la rın ü zerin e p la k e tle re k a z ın m ıştır ve M.C.Anday da, Paris’te kültür temsilcimiz oldu ğu sırada kurduğu saygın ilişkiler sayesinde ,ünlü şairimiz Yahya Kemal’in adına da bir pla ket çaktırmıştır.
Cafelerin bir önemli özellikleri de, sabahın karanlığından geceyansına kadar bütün bir ya şamın cereyan ettiği yerler olmalarıdır. Sabah ayaküstü kemirilen bir croissant ve ağzı yakan
sıcak bir kahve ile kahvaltı da edebilirsiniz bu ralarda. Bu yüzdendir ki,publara ve orada sunu lan eşsiz biralara olan düşkünlüğüme karşın,
“bütün bir günü ve yaşamı kapsayan cafe lerin üstünlüğünün tartışılmaz olduğunu”
düşünürüm.
Yaşamının bir kaç yılını Paris’te geçirenler veya turist olarak gidip de bu kenti beğenenler ya da hiç biri olmayıp da Fransız Edebiyatı’m iz leyenlerin çoğunluğu sanırım neden bizde de Fransa’daki gibi Cafeler olmadığım düşünmüş lerdir .
Aslında bu düşünceyi de fazla abartmamak gerek. Herşeyden önce kahvehane geleneği biz
de Fransa’dan daha eskidir. Üstelik, yalnız kah ve çay ve nargile içilmekle kalmayıp, aynı za manda “ceride kıraat eylenen” yüzyıl başının ünlü kıraathaneleri pek yakınlara kadar varlık larını sürdürmüşlerdi. Bunlar arasında en hoş larından biri de, T e p e b a şı’ndaki, Meşrutiyet
Kıraathanesi idi. Ancak oranın da eski Os-
manlı geleneğine uygun olarak, yalnız erkekle re mahsus olduğunu unutmayalım. Tabii ki, her ülkenin kahvesi veya lokantası kendi geleneği ne, gününün gelişm elerine uygun olacaktır. Türkiye’de, İstanbul’da, bir Paris C afesi’ni herşeyiyle olduğu gibi beklemek yanlıştır. Paris’in en ün lü “ c a fe ” sini noktası virgülüne ka dar kopya edip,yaptınız diyelim. Peki ya o bulvarları, sokakları ve müşterileri nereden bulacaksınız?
Bu yüzdendir ki, yapılacak olan aynı işlevi gören bir yeri uygula maya koymaktır ki, bu da Beyoğ- lu’nda gerçekleşmiş bulunuyor.
Beyoğlu, İmam Adnan Sokak
N o.4'de açılmış bulunan Kaktüs Cafe işte bu işlevi görüyor. Tıpkı Paris ” c a f e ” lerine benzeyen,ince bir zev k le dek ore ed ilm iş olan Kaktüs sabahın 8 inden geceyansı- nı iki saat aşana kadar, hizmet ve riyor. Eğer yolunuzun üzerindeyse. Kaktüs’te bir kahvaltı ile başlaya bilirsiniz güne (croissant yani” ay- çöreği”de içeren zengin bir kahval tı mönüsü var.) Ya da günün herhangi bir saa tinde,orada oturup,kahvenizi çayınızı içerken, gazetenizi, kitabınızı okuyabilir, yazınızı, mek tubunuzu yazabilirsiniz.Orada dostlarınızla bu luşabilirsiniz; alkollü, alkolsüz içki içebilirsiniz (güzel çekme Efes birası da var), yemeğinizi yi- belirsiniz. Yemekler h afif salatalar, biber ve rokfor soslu biftekler, soğan soslu tavuk, omlet ve pastadan oluşuyor. Fiyatlar pahalı değil. Ama doğrusu bifteklerin jilet gibi ince ve mik- roskopik olmaları (lezzetleri fena değil) biraz şaşırtıcı. Yöneticiler, bu eksikliğin farkında ol duklarını belirtiyorlar ve mutfağı hem de daha hacimli hem de çeşit olarak daha zengin bir ha le sokmağa kararlı olduklarını bildiriyorlar. Ama,dekorasyonu, servisi ve müşterilerini de içeren ”ambiance”ı ile çok beğendiğim Kak- tüs’e mutfağında çok önemli bir gelişme olmasa bile uğramaya kararlıyım. Kaldırımlara masa larım atmış Paris Cafe lerinin özlemini çeken herkese de, Kaktüs’ü salık veririm.
Kaktüs’ün mutfağı şu anda biraz zayıf olmak la birlikte Paris kahvelerinde bulabildiğiniz herşeyi, dekorasyondaki ince zevk dahil burada bulabiliyorsunuz.
Kaktüs Kahve Bar İmam Adnan Sokak No: 4 Beyoğlu /İST. Tel: 249 59 79
SOFRA «Bekri Çeşnici
BEYOĞLU'NDA "PARİS
• •
KAHVESİ": KAKTUS
D
eğerli ozan ve yazarımız Melih Cevdet Anday Paris’te Kültür Ataşesi olarak çalıştığı yıllarda, Wagram civarında bir kahveye gider,dostlarıyla orada buluşur,yazıla rını orada yazar, pernod, pastis, ricard, cal
vados, şarap, konyaktan birini seçip içer miş.
Melih Cevdet Bey, biraz canının sıkkın olduğu bir gün yine kahveye gitmiş,beğen diği masalardan birine oturmuş, kendisini tanıyan garson hemen seğirtmiş ve sor muş:
-Her zamanki gibi mi? -Hayır bugün su içeceğim. -Su mu ? Hayhay ,demiş gar son.
M.C .Anday kağıtlarını masa ya yayıp, yazısını yazmaya ko yulmuş. Paris kahvelerini bi lenler oralarda masaların pek küçücük olduğunu anımsaya caklardır. Bu yüzden bir süre sonra, tam ozanımız yazısına dalm ışken, h a fif h a fif kayan kağıt tomarı çarpınca, sürahi düşüp, kırılmış.
Melih Cevdet Bey’in fena hal de canı sıkılmış ve sürahinin ederini ödemeyi önermiş. Bu nun üzerine garson kendisini hemen yanıtlamış:
-Çok rica ederim, söz konusu bile olamaz, siz bizim sürekli müşterimizsiniz.
Sonra da kibarca gülümseyerek eklemiş: -Ama görüyorsunuz ki, su size hiç yara mıyor.
Şiirleri, denemeleri, romanları ve tiyat ro yapıtları gibi, sohbetinin de tadına do yum olmayan değerli ozanımız ne zaman bu öyküyü anlatmasını rica etsek, bizi kır maz, sonra da kahkahayı patlatırdı.
D ünyanın çeşitli uluslarının toplantı yerleri vardır. Ingilizler “ P u b” larda, Ameri
kalılar “B ar” lardajtalyanlar kimi zaman Cafe kimi zaman bar dedikleri,ama hem hafif birşey- ler atıştırılan, hem de içkinin alkollüsünün de, alkolsüzünün de içildiği mis gibi expresso ko kan yerlerde toplanırlar.
Fransızların ev ve iş dışında günlük yaşam larım geçirdikleri yerler ise “ C afe” lerdir.
Rivayet edilir ki, bu “ c a f e ” lerin en eskisi olan ve 6.bölgedeki Ancienne Comedie soka ğında bulunan Procope kahvesi ki şu anda res toran olarak hizmet görmektedir, Ösmanlı’nın Paris’teki ilk sefirinin etkisiyle açılmıştır.
Artık “cafe” Fransız’m yaşamında vazgeçil mez bir yere sahiptir.Orada dostlarla buluşulur, sevgililerle koklaşılır, zaman zaman iş randevu ları verilir, kimi zaman alelacele yemek bile ye nir, iş arasında yakın köşedeki cafe de bir şey
Taha Toros Arşivi