/aşayan
Mahmut Yesari!
H
AFIZASI, vefasının kronometreli takvimiyle işleyen Münir Süleyman Çapanoğlu, müşterek dostumuz rahmetli Mahmut Vesarintn yas dönümü için yazı istemişti. Oııa vadettiğim, kendi vic danımın da borcu bildiğim halde, vaktinde yetiştiremedim. Sersem liğime rastladı. Utanarak itiraf edeyim, ki unutuverdim. Bundan ötürü sevgili Mahmudun toprağından af dilerim.O, büyük sanatkâr olduğu kadar, büyük bir insandı da. Şefkatle \ uraıı dost yüreğini karşıdan sezerdi. Benim kusurumu da bağış layacağını umuyorum.
Fakat size candan bir şey söyliyeyim mi? Unuttuğum iyi ol muş. Bu satırları okuduktan sonra bana, benim bu tesellime siz de hak vereceksiniz.
“ Vakit” ta Münir Süleymanın yazısı çıktığı gün, meşhur mu siki üstadlarımızdan Hafız “ Sadettin Kaynak” la beraberdim. Bir ruh uyanıklığı, bana “ Sadettin” in cenazede bulunduğunu hatırlattı. Çakaltepesinde kızgın bir güneş altında Mahmudumuzu toprağa korken, ben üstada:
— Biraz kuFau okur musun? Demiş ve ondan heyeeanlı bir: — Can ve gönülden!
Cevabını almıştım.
Hava çok sıcaktı ve üstad oruçlu idi. Fakat kavlamış solgun dudaklarından, âyetler dökülmeğe başlayınca, sesi İlâhi kaynaldar- »îan fışkıran bir pınar gibi, hem bizim içimizi, hem de rahmetlinin ruhunu bir vaha serinliği ile yıkadı.
Mahmutla Sadettin arasında nasıl bir bağ vardı? Ömürleri bambaşka köprülerden geçen bu iki sanatkâr, nerede ve nasıl tanış mışlardı? Onu bu altmış beş derecelik kızgın güneşler altında, onıçlıı haliyle ta Çakaltepelerine kadar getiren sevginin sebebi ne idi? Bir türlü kestireıııiyordum.
Ölümünün tam yıldöntimiindeld bu karşılaşmada tesadüfün ga rip cilvesini sezmiştim. Ona:
— Mahmut Yesari ile dostluğun pek mi eskiydi? Diye sordum.
— Hayır, dedi; hiç görüşmedim! Şaştım ve:
ı — Ama cenazesine gelmiş ve mezarı başında kur'an okuyarak, hepimizi ağlatmıştın.
Dedim.
Üstad bana biç beklemediğim ve asla unutamıyacağım bir re-rap verdi:
— Omni eserlerini okumuş ve hayatına dair bazı şeyler dinle miştim. Mahmut Yesarinîn yüzünü görmemiş, fakat rnhımu sevmiş tim. Onda* benim duygularımı söz ve cümle yapan bir kudret vardı, öldüğünü duyunca, son hizmetinde bulunmağı götjlüm istedi.
İşmıi güeümii bırakıp koştum.
Burada bir sanat kudretinin bahtiyar izi başlıyor. “ Hafız Sa dettin” in ağzından dökülen bıı garazsız, ivazsız birkaç elimle', Mah- mutruğun ruhlara nasıl bir nurdan burgu gibi işlediğini göstermek tedir. Etrafında bu kadar kuvvetli Mr ruh saltanatı kuran aramızda ¡»caba kaç kişi var?
şivelim , Ycfiarieîğc dair bazı şeyler yazmaktı. Fakat şu ya- r anemin sözlerinde güzel ve daha sıcak ne bulunabilir. Mahmut!... komiklerin Çakaltepesinde ama adın sanatın bilinmiyen kadrin, tar- itlamıyan istidadın ruhlardadır. ,Bn mükâfatı sen bütün ömiir süren ıztırabınla kazandın. Yalnız rahmetli değil, olgun gönüllerden taşan bir sevgiyle de yaşıyorsnn: aramızdasm. Ne mutlu sana!...
HAKKI SÜHA GEZGİN