• Sonuç bulunamadı

Milli kahramanın hiçbir faniye nasib olmayan hayatı 1880-1938:Onun hayatında efsanelerin fevkinde bir tabiilik, fakat tabiatın fevkinde bir harikuladelik vardır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Milli kahramanın hiçbir faniye nasib olmayan hayatı 1880-1938:Onun hayatında efsanelerin fevkinde bir tabiilik, fakat tabiatın fevkinde bir harikuladelik vardır"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

)

¡ K İ N C İ T A B I

Millet Meclisi yeni Cumhur

Reisimizi seçti

Sene 9 _ No. 2977 Yazı işleri telefonu: 20203 CUMA — 11 İKİNCİTEŞRİN 1938 İdare işleri telefonu: 20203 Fiatı S kuruş

Onun arkasından yalnız Türk

yurdu

değil, bütün dünya ağlıy o r!

17 milyon, bir günde, bir babadan öksüz kaldı. Onsuz... Fakat ona bin kere verdiğimiz

bir tek namus sözile kaldık: Eserini ve davasını korumak ve yükseltmek!

B üyük

Ş e f ’in son

D akikaları

Dolmabahçe sarayında eşsiz milli kahramanın dairesi ve hastalığı

müddetince yattığı oda

(Yazısı 4 üncü sayfada)

Kara toprak diye en hissiz ayaklar hattâ

Basamaz toprağa, toprakta cenazen varken.

Ne büyüksün ki huzurunda çocuktur matem

,

On sekiz milyon adam tek kişidir ağlarken.

MİTHAD CEMAL

Avr upada

teessür

Bütün dünya radyoları dün j

Atatürkün ölümünden

onun yaptığı inkı¡âb­

lardan bahsettiler

Fransız iç Bakanının makalesi

(Yazısı 4 üncü sayfada)

A T A T Ü R K ! ;

Türkiye Cumhuriyetinin

ikinci Reisi: İsmet İnönü

Büyük Millet Meclisi bütün milletin üzerinde ittifak ettiği

en büyük şahsiyetimizi i; başına çağırdı

Mecliste bütün reyler ittifakla verildi

Ankara, (Hususî) — Büyük Mil­ let Meclisi bugün saat 11 de toplanmış ve Reisicumhur vekili ve Meclis Reisi Abdülhalik Renda kürsüye gelerek hülâsaten:

«Büyük halâskârın ölümünden bü­ tün milletin duyduğu elemin ne kadar büyük ve derin olduğunu, dündenberi gerek millet ve gerek kendimizde gör­ düğümüz büyük acı ile anlıyoruz. Bu­ gün burada bunun için çok lâkırdı söy­ lemek imkânını teşkilâtı esasiye ka­ nununun bize verdiği vazife dolayısi- le başka güne bırakıyorum.

Esas teşkilât kanununun 34 üncü

maddesinin bize emrettiği vazifeyi ifa­ ya başlamadan önce büyük ölünün ha­ tırasını tebcilen sükût edilmesini tek­ lif ediyorum» demiş ve Meclis büyük bir hürmetle büyük ölünün hatırasını anmıştır.

Müteakiben tayini esami suretile ve gizli reyle Reisicumhur intihabına başlanmıştır.

Rey toplama muamelesi bittikten sonra Meclis dahilî nizamnamesi mu­ cibince kur’a ile dokuz kişi seçilmiş­ tir. Seçiln mebusların isimleri şunlar­ dır:

(Devamı 4 üncü sayfada)

Onun arkasından

daha çok zaman

ağlayacağız, fakat bu

ölüm yeis veremez

Yazan: Muhittin Birgen

Bazı büyük hâdiseler v ard ır ki bunların karşısında insanlar için söylenecek söz ve duyulan duygu­ ları ifade edecek kelime bulm ak

(Devamı 11 inci sayfada)

Yurdun her köşesinde

gözyaşı, hüzün, matem

Gençlik Büyük ölünün kendilerine miras bıraktığı

Cumhuriyeti korumağa, Onun

uğrunda icab ederse can vermeğe and içti

Dolmabahçe sarayının parmaklıkları önünde (Yazısı 4 üncü sayfada)

(2)

2 Sayfa

S O N P O S T A

İkinciteşrin 11

Millî Kahramanın hiçbir faniye nasib olmıyan hayatı

İIISİİII

IIIIim illiIliSliiillIliM II!

1880

-

1938

^!iıı«uııiK raıııııııiB nıııııı

Onun hayatında efsanelerin

tabiatin fevkinde bir

fevk in d e bir tabiilik,

harikulâdelik vardır

Atatürk., tarihin yüksek semasında maddî ve manevî haşmetinin bütün var- iığile, senelerce parladıktan sonra, bir yıldız gibi aktı, gitti... Fakat arkasında da, sönmiyen kehkeşanlar gibi gür ve nurlu bir iz terketti.

Gözlerimi yumuyorum. Onun maddî hayatının hiç bir faniye nasib olmıyan şerefli menkibelerini takib ediyorum... Tam 19 sene, tarihin huzurunda büyük ve çetin imtihanlar geçirirek bir milleti ölümden kurtaran., ve tarihte yepyeni bir devlet kuran bu hayatta, ne ölçülmez bir azamet var.

Tarih bile onun karşısında eğiliyor., gittikçe artan kudreti karşısında, onun attığı tarihî adımlara geçid yeriyor.

Tarihte nam alan büyük kahramanla­ rın doğuşuna, efsanevî fevkalâdelikler atfederler. Onun hayatında, efsanelerin fevkinde bir tabiîlik., fakat tabiatin fev­ kinde bir harikulâdelik var.

Doğuşu

1880-1296 senesinde, (Selanik) te, Ka- simiye mahallesinde, Islahhane cadde­ sinde, akasyalarla gölgelenen pembe ev­ de doğuyor.

Validesi, (Zübeyde hanım..) pederi, (rüsumat memurlarından Ali Rıza efen­ di..)

İlk hayat tarihi

İlk tahsil için, validesinin arzu ve ısra­ rı üzerine, mahalle mektebine veriliyor Fakat kısa bir müddet sonra pederinin tensibi ile (Şemsi efendi mektebi) ne de­ vam ediyor.

Bu sırada, pederi vefat ediyor. Valide­ si ile, dayısının köyüne gidiyor. Bir müd­

det kır hayatı geçiriyor. Fakat validesi, evlâdında gördüğü büyük zekânın bakla tarlalarınde tebah olmasına rıza göstere­ miyor. Onu tekrar Selâniğe gönderiyor. Bu sefer, ciddî bir tahsil devresi baş­ lıyor. Evvelâ, mülkiye idadisine giriyor. Fakat bu mektebde bir haksızlığa uğru­ yor. Buna, askerlik hevesi de galib geli­ yor. O, kendi teşebbüsü ile, doğruca (Se- lânik askerî rüşdiyesi) ne gidiyor. Par­ lak bir imtihan veriyor ve neticeyi, kori­ dorda bekliyor.

Orada, bir hoca var. Hem jimnastik ho­ cası, hem dahiliye zabiti., mülâzim Ha- sib bey...

Hasib bey, imtihan odasından çıkıyor. Onu çağırıyor:

— Mustafa efendi!.. Tebrik ederim oğ­ lum. İyi imtihan verdin. Üçüncü sınıfa kaydedildin. İnşallah, iyi bir zabit olur­ sun. Devletine, milletine hayırlı hizmet­ lerde bulunursun.

Diyor.

Küçük Mustafa, seviniyor. — Teşekkür ederim.

Derken, miniminicik altın renkli başı, mağrur bir kumandan başı gibi yükseli­ yor.

İşte onun, ilk hayat tarihi... Harbiye mektebinde

Aradan çok geçmiyor; zekâsını takdir eden bir hocası, ona (Kemal) muhlasmı da ilâve ediyor. O, (Mustafa Kemal) olu­ yor.

Mustafa Kemal, kendisini candan se­ ven hocalarının teveccühlerine lâyık bir şekilde rüşdiyeyi bitiriyor. Manastır as­ keri idadisine gidiyor. Oradan da parlak bir şehadetname ile îstanbula, (Harbiye mektebi) iıe geliyor. [10 mart 1899J.

Harbiye mektebi, onun dimağına büs­ bütün inkişaf veriyor. Bir taraftan mek- teb derslerine devam ederken, diğer ta­ raftan, memleket ve millet düşüncesile dimağının cevherini işletiyor.

Erkânıharh yüzbaşısı

1902 senesinde, parlak bir imtihanla Harbiye mektebini bitiriyor, mülâzim rûtbesile (erkânıharbiye) sınıfına geçi­ riliyor. İki sene sonra da, en yüksek tah­ sil devresini ikmal ediyor. (1904) sene­ sinde, erkânıharb yüzbaşılığı ile fiilen askerlik hayatına giriyor.

Fakat tam bu hayata gireceği zaman bir hafiyenin şerrine uğradığı için, (5 in­

ci ordu) nun merkezi olan (Şam) a nef-yediliyor.

tik teşebbüsleri

Erkânıharb yüzbaşısı Mustafa Kemal Bey, bir taraftan staj gördüğü bölükte çalışırken, diğer taraftan memleket ve millet endişesile harekete geliyor. Bazı arkadaşlarile (Vatan ve Hürriyet Cemi­ yeti) ni teşkil ediyor. Böylece istibdad idaresini devirmek için, ilk adımı atıyor.

Bir aralık Selâniğe geliyor. Orada da, (İttihad ve Terakki Cemiyeti) nin ku­ rulması için ilk teşebbüse girişiyor.

1907 tarihinde, rütbesi (kolağalığa) terfi ediliyor. Ayni senenin eylül ayında da, Selânikte (3 üncü ordu müşiriyeti erkâmharbiye heyeti) ne memur edili­ yor.

Mustafa Kemal Bey, burada da resmî işlerinden vakit buldukça siyasî düşün - çelerine devam ediyor. Artık teşekkül et­ miş ve faaliyete geçmiş olan (İttihad ve Terakki Cemiyeti) nde, faaliyet göste­ riyor.

Hareket ordusu erkânıharbiye reisi Meşrutiyet, ilân ediliyor. Fakat ara­ dan dokuz ay geçer geçmez, îstanbulda

(31 mart) irtica hâdisesi vukua geliyor. Kolağası Mustafa Kemal Bey, derhal bir ordu teşkil edilerek İstanbul üzerine yürünmesi için ortaya bir fikir atıyor. Bu fikir tasvib ediliyor. O, bu ordunun erkânıharbiye reisliğini üzerine alıyor. Çarçabuk kuvvetler topluyor. İstanbul üzerine gönderiyor. Kendisi de, ordu ku­ mandanı ile harekete iştirak ediyor.

Trablusgarbde

1911 senesinde,. İtalya - Trablusgarb harbi başlıyor. Mustafa Kemal Bey, gö­ nüllü olarak bu harbe koşuyor. Deme mmtakası kumandanlığını deruhte edi­ yor. Ayni sene içinde, (binbaşı) oluyor. [14 teşrinisani 1914].

Balkan Harbi

1912 de Balkan harbi başlıyor. Musta­ fa Kemal Bey, bu sefer de bu harb saha­ sına koşuyor. Akdeniz boğazım müda­

faa eden (kuvvayi mürettebe) erkânıhar- biye heyeti arasına giriyor.

Harb, fecaatle neticeleniyor. Mustafa Kemal Bey, (Sofya sefareti) ataşemili- terliğine gönderiliyor. [1913 teşriniev­ vel] ve, harblerdeki fedakârlıklarına mü­ kâfat olmak üzere, dördüncü rütbeden Osmanî nişanı alıyor ve kıdemine, iki se­ ne zammediliyor.

Lejyon donör nişanı

1914 de kaymakam oluyor. Fransa hü­ kümeti tarafından, (Şövalye) rütbesin­ de, (Lejyon donör) nişanı veriliyor.

Çanakkalede

Mustafa Kemal Bey Umumî Harbe iş­ tirakimizin önüne geçmek için çok çalı­ şıyor. Fakat muvaffak olamıyor. Memle­ ket düşman hücumları karşısında kalın­ ca 19 uncu fırka kumandanlığını deruhte ediyor. Çanakkaleye gidiyor.

Türk kahramanlığına geniş bir imti­ han sahası olan Çanakkalede, kahraman Türk neferlerinin başına geçiyor. Haklı olarak (kahramanların kahramanı) oldu- yor. Oradaki en müşkül vaziyeti kurta­ rıyor. Milletin ebedî minnetim kazanıyor. Bu kahramanlığına hürmet ve mükâ­ fat olmak üzere 1915 mayısının 19 unda, (miralay) lığa terfi ediyor. Gümüş liya­ kat, gümüş imtiyaz, altın liyakat, - teb- dilen - 3 üncü rütbeden Osmanî nişan- larile Almanların birinci ve ikinci rü t­ beden demir salib nişanlarım alıyor, kı­ demine de iki sene muharebe zammı ya­ pılıyor.

1915 te Muş ve Bitlisi geri alıyor 1915 senesi ağustos 6 da, 16 ncı kolor­ du kumandanı oluyor. Diyarbekire gidi­ yor. Oradaki cebhe, fena vaziyettedir. O, vaziyeti ıslah ediyor. Düşmana taarruza geçiyor. Üç gün süren kanlı bir meydan harbinde düşmanı mağlûb ediyor. (Muş) ve (Bitlis) i geri alıyor. Bu sırada bir se­ ne daha kıdem zammı alarak o sene için­ de, (liva) lığa terfi ediyor. İkinci rütbe­ den Mecidî nişanı alıyor. AvusturyalIlar tarafından da (Kurva dö Merit) ve harb nişanları hediye ediliyor.

1917 senesi içinde, hâmil olduğu Os­ manî nişanı ikinci rütbeye değiştiriliyor ve uhdesine 7 inci ordu kumandanlığı veriliyor. Altın imtiyaz nişanı ve Avus­ turyalIlar tarafından (Liyakati askeriye) nişanının (Salib) rütbesi ile taltif edi­ liyor.

Gene ayni sene içinde 2 nci ordu ku­ mandanlığına geçtiği zaman, hâmil ol­ duğu Mecidî ve Osmanî nişanları birinci rütbeden (Kılıçlı) ile değiştiriliyor.

Almanya seyahati

1917 senesi teşrinisanisinin sonunda, veliahd Vahdeddin ile Alıpanya seyaha­ tine çıkıyor. Avdetinde, hastalanıyor.

Tedavi için Viyana ve Karlsbada gidiyor. Bu seyahat dolayısile Almanya impara­ toru tarafından birinci rütbeden (Kron dö Prüs) nişanı veriliyor.

Avdetinde, ■ henüz hükümdar olan Vahdeddin tarafından tekrar 7 nci or­ du kumandanlığına tayin ediliyor ve uh­ desine (fahrî yaver) lik veriliyor. [25 ey­ lül 1918],

Yıldırım orduları kumandam îngilizler, cenubdan şimale doğru ta­ arruza başlıyorlar. Ordular mağlûb olu­ yor. Yıldırım orduları grupu kumanda­ nı, bütün kuvvetlerini Mustafa Kemal Paşanın emrine vermeye mecbur kalıyor. O, bütün perişan kuvvetleri topluyor. Toros eteklerinde, düşmanla son bir har­ be girişiyor. Düşman kuvvetlerini orada durduruyor. Orduya böylece - Cihan Har­ binin son zaferini - temin ediyor. Bu sı­ lada, Mondros mütarekesi akdediliyor.

Îstanbula avdet

îstanbuldaki vaziyet, fecidir. Artık memleket, düşman istilâsı altına girmiş­ tir. Türklerin de imhasına karar veril­ miştir.

O, bu felâkete de göğüs germek için îstanbula koşuyor. Siyasî mücadeleye girmeye karar veriyor. îstanbulda, mil­ leti silâhla müdafaaya hazırlıyacak ted­ birleri aldıktan sonra 3 üncü ordu müfet­ tişi sıfatile Anadoluya geçiyor. 19 mayıs 1919 da Samsunda Anadoluya ayak ba­ sıyor.

Erzurum kongresi

1919 senesi 13 haziranında, Erzuruma hareket ediyor. Kumandan Kâzım Ksra- bekir Paşa ile birleşiyor. Milletin bir fer­ di gibi serbest çalışmak için, 1919 senesi temmuz ayının 8-9 gecesi tam saat 10,5 da, Erzurum telgrafhanesinde kendisini bütün rütbelerinden tecrid etmek sure- tile emsalsiz bir feragat gösteriyor ve 1919 senesi temmuz 23 ünde açılan (Er­ zurum kongresi) ne riyaset ediyor.

Sivas kongresi

Bu kongrenin hitamında Sıvasa geli­ yor. 1919 senesi eylülünün 4 üncü günü

de, bu (umumî kongre) yi açıyor. Mille­ tin halâs ve necatını temin edecek illi vasıta olarak, (Heyeti Temsiliye) yi teş­ kil ediyor, ve kendisi de riyasete geçiyor«

Müşterek düşmanlar, Anadoluyu he? taraftan sarmışlardır. İzmir işgal edil­ miş, ve yer yer istilâlar başlamıştır. Pa­ dişah ve sadrazamı damad Ferid paşa, düşmanlarla b:rleşmişlerdir. Türk mille­ tini ve Tüı'.c yuı m kurtarm ak için hayatlarını fedaya ..arar vermiş olan milliyetperverlerin başında bulunan

(Mustafa Kemal) i imha etmek için fe- sadlar ve ihtilâller çıkararak Anadoluyu baştanbaşa kana boyamak ve ateşlere yakmak için teşebbüslere girişmişlerdir. Ajrni zamanda, başta Mustafa Kemal ol­ mak üzere bütün Anadoludaki nrh ıy et- perverleri (idam) cezasına mahkûm et­ mişlerdir.

Ankarada

Mustafa Kemal, bunlara zerre kadar ehemmiyet vermiyor. Açtığı halâs bay - rağınm altına toplanan kahraman arka­ daşlarile millî ve vatanî vazifesine de­ vam ediyor. İstanbulla ve düşmanlarla daha yakından mücadeleye girişebilmek

için Ankaraya geliyor.

Büyük Millet Meclisi

1920 senesi nisamnm 23 üncü günü, Büyük Millet Meclisini açıyor. Türkiye Cumhuriyetinin ilk temel taşını atıyor.

Mücadele, büyüyor. Dahilî ve haricî düşmanlar, her taraftan Ankara üzerine yürüyor. Kanlı harbler başlıyor. İnönü zaferlerini, Sakarya meydan muharebe­ si takib ediyor. Mustafa Kemal, bizzat or­ dunun başına geçiyor.

Başkumandan

5 ağustos 1921 de Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine (Başkumandan) ün- vanı veriliyor.

Başkumandan Mustafa Kemal, 23 ağus- tos 1921 de başlıyan Sakarya meydan muharebesini, 13 eylül 1921 de büyük bir zaferle bitiriyor. Bu sefer de gene Büyük Millet Meclisi tarafından (Gazi) ünva- nile (Müşir) lik rütbesi tevcih ediliyor.

Allah, daima ona., ve onun, millet na­ mına açtığı davaya yardım ediyor.

H er sahada m uvaffakiyet

(Gazi) nin bayrağı altına toplanan ve hepsi canla, başla çalışan arkadaşları, millî davanın kazanılması için her saha­ da muvaffakiyetler kazanıyorlar.. Mon­ dros mütarekenamesile Türk yurdunu taksime ve Türk milletini imhaya karar vermiş olan düşmanlar, şimdi dost olmak için ellerini Ankaraya uzatıyorlar.

Fakat o: ■— Hayır...

Diyor., derin bir azim ile ilâve ediyorj — Türk milletinin harimi ismetine düş­ manlıkla girenleri, orada boğacağım.

Ve., boğuyor.

26 ağustos - 18 eylül

26 ağustos 1922 de, Anadolunun büyük bir kısmını işgal eden düşman ordularına taarruza geçiyor. 26 ağustosta, Afyonka* rahisarı alıyor. 30 ağustosta, Dumlupı*- narda meşhur (Başkumandan meydan muharebesi) ni yapıyor. Eylülün 1 inci günü:

[Ordular!.. İlk hedefiniz, Akdenizdir..} Emrini veriyor. 2 eylülde, düşman baş­ kumandanı ile diğer generaller esir edi­ liyor. 9 eylülde, muzaffer Türk ordusu» İzmire giriyor. 18 eylülde, Türk milleti­ nin harimi ismetine girmiş olan düşman­ dan, eser kalmıyor.

Galib ve Muzaffer

11 teşrinievvelde (Mudanya m ütare­ kesi) akdediliyor. Bu muahedeyi imza eden kıym ettar kalem, Mondros mütaro^ keriamesini, Sevr muahedesini, ve Türk milletinin aleyhine verilen i-dam karar­ namelerini parça parça ediyor.

A rtık Türk, galib ve muzafferdir. Ko­ ca bir husumet dünyasının karşısında, kanı pahasına olarak (hür ve müstakil yaşamak) hakkını ihraz etmiştir.

Koca bir tarih değişiyor

Şimdi sıra, altı yüz senedenberi Türk Ziya Şakir

(DePamı 11 inci sayfada)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir bilgisayardan randıman almak için onun sağladığı bütün olanakları kullanmakla, onu bir daktilo gibi kullanmak arasında nasıl büyük bir fark varsa, kenti çağdaş

As­ lını ararsanız, dar boğazda sıkışıp kalan rejimin ta ken­ disidir.» Şu son haftanın içyüzünü, kişisel ilişkiler arasın­ daki küçük

The patients with biochemical recurrence (PSA ≥0.2 ng/mL at least two measurements) after radical prostatectomy were treated by radiotherapy and/or hormonal treatment according

Bu iddialara karşın GM’in savunması şu şekilde: Benzinli motor hiç bir şekilde tekerleklere güç vermiyor, sadece akünün doluluk oranı % 25’e düştüğünde otomatik

Keriman Hanım'a göre eşi, Halk Müziği konusunda çok hassas, iyi bir eş ve iyi bir baba.. Hak ettiği

Anahtar sözcükler: Travmatik flilotoraks, künt toraks travmas›, tüp torakostomi, flilotoraks tedavisi Key words: Traumatic chylothorax, blunt thorac›c trauma, tube

Olgunun, s›tman›n endemik oldu¤u bölgelerde yaflama- mas› ve seyahat öyküsü de bulunmamas› nedeniyle kan transfüzyonuna ba¤l› bir s›tma olgusu olabilece¤i

Therefore several body part measurements have been suggested as a surrogate for tracheal width for accurate ETT size prediction reported that epiphyseal transverse diameter of