4
CUMARTESİ, 19 Aralık 1998
aüi iü^attataıııı^ıan r ■
ı i w j i H H i■
ı ■ 11 il
j
rra ı
-|X 5J2 S V 1
(¿uma'itui
M Mröportaj
Askeri darbe sabahlarında Türkiye'yi uyandıran “ en hakiki devlet sanatçısı”
Haşan Mutlucan
İlk CD'si Ege zeybekleri
12 Eylül semalarında dinlerdik, TRT 1'den. Davudi sesi, serhat boylarındaki yavuz çeri kudretindeydi.
12 Eylül ve onu, aynı bellek kutucuğuna yerleştirmiştik. Haşan Mutlucan, şimdi 73 yaşında. Suadiye'deki evinde eşi Keriman Hanım, iki kızı ve oğluyla birlikte huzurlu, dingin günler yaşıyor. Babadan Rizeli, Anne tarafından İzmirli. 60 yıldır İstanbullu. Plaklarının sayısını bilmiyor. Kent Elektronik, bugünlerde Haşan Mutlucan'ın Zeybek Türküleri'ni albümleştirdi. Keriman Hanım'a göre eşi, Halk Müziği konusunda çok hassas, iyi bir eş ve iyi bir baba. Hak ettiği yerde değil. Çünkü çok çekingen. 'Fazla bir şey beklemedik zaten. Mütevazı bir yaşantımız oldu.' Geçmişte çok yakışıklı olduğunu, ilk kez 12 yaşında Bursa'da dinlediğini anlatıyor. Aşık olduğu öğretmeni Haşan Bey'i anlatıyor, biraz utangaç. Haşan Bey, keyifle dinliyor ve sözü bir Ege türküsüyle bölüyor: 'Bağlamam var üç telli/ Borcum var beşyüz elli/ Gitti de yörüğün kızı gelmedi/ Kocaya da vardı besbelli' diyor. Miniminicik evlerinde Rasih'in iki tablosu gözümüze ilişiyor ilk: Mustafa Kemal ve Nazım Hikmet. Sonra Mehmet Pesen, Nafiz Çamlıbel, Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu'nun tabloları. Çok farklı bir çiçek duruyor masanın üzerinde: Subay kılıcı. Bir de açık seçik konuşan muhabbet kuşu Canoş. Canoş'un dilinden sadece Haşan Bey anlıyor. Kafesinden çıkmak istediğini söylüyor. Çıkarıp
öpüyor. Haşan Bey, birkaç gün sonra İzmir Seferihisar'a gidiyor. Sevgili teknesiyle kılıç balığı avlamaya. Öyle sabırsız ki 80-100 kiloluk balıkları düşündükçe İstanbul dar geliyor. Haşan Mutlucan'la darbe günlerini, dünü, bugünü ve elbette devlet sanatçılığı meselesini konuştuk.
Milletvekilliğini
reddettim
► Bunca yıldır sesinizi özlemiştik. Tabii
olağanüstü hallerde dinlemeyi kastetmedim. Nerelerdeydiniz?
- Milletvekili yapmayı istediler ama ben reddettim. Sanatkar doğdum, sanatkar öleceğim. Politiyayı sevmem, yapamam. İstanbul Belediyesi Konservatuvarı Türk Halk Müziği Topluluğu
üyesiydim. 27 sene devam ettim. 40 seneden fazla bu işle ilgileniyorum.
Radyoda 1951'den 1962'ya kadar çalıştım, ayrıldım. Maalesef politik
sebeplerden. Kolay değil. Şimdiki sanatkarların altın devri yaşadığını
söyleyebilirim. Ben tiyatroya başladığımda, Anadolu'yu Muhlis Sebahattin Bey'in Operet Kumpanyası'yla
geziyorduk. İnanır mısınız, fasulye pilakisinin üstüne bir köylü sigarası, otelde yatacak yerimiz olduğunda bizden bahtiyarı olmazdı. Bir şey öğreniyoruz diye aşkla savaşmıştık.
Maalesef beni kullandılar
► 12 Eylül Askeri Darbesi'yle birlikte tüm Türkiye sizi her saat dinleyerek tanıdı. Darbe Türkücüsü olarak tanınmak nasıl?
- Dehşetli bozuluyorum. Çünkü darbe sanatçısı değilim. Halit Kıvanç attı bu sıfatı ortaya. Sanki bütün millet, hislerinin tercümanıymış gibi kabul etti. Yahu Haşan Ağabey, ortalık yine karışık, bir şey var mı diye önüme gelen soruyor. Yahu ben
Genelkurmay Başkanı mıyım, ne bilirim böyle işleri? Ama bazı yukarı kademelerden insanlar beni maalesef kullandılar, isimlerini vermeyeceğim. Sormayın. Haberim olmadan türkülerimi kullandılar. Propaganda, reklam vasıtası yaptılar. Ben halkın sanatçısıyım, halk için söyledim herşeyi. Halkıma yapıyorum hizmetleri. Ölünceye kadar bu hizmetleri de yapacağım. Sadık kalacağım. Daha fazla
konuşmak istemiyorum. Hissiyatıma kapılabilirim. Küskünüm efendim.
► Espriler arttıkça darbe ihtimalleri de artıyor kaygısına kapılıyor musunuz?
- Bu mevzuyu hiç sormayın, ben de söylemeyeyim. Çünkü hakikaten ben darbelerin sanatçısı değilim. Sayın
Genelkurmay yetkililerini tebrik ediyorum. Böyle ufak tefek şeylere kapılıp da darbe
yapmazlar. Asker milletiz ve yobazlığa karşıyız. Yobazların bütün kışkırtmalarına rağmen, benim ordumun başında bulunanlar, kendilerine hakim insanlar. Katiyyen böyle bir şeye tevessül etmezler.
► Kendinizi nasıl bir sanatçı ve vatandaş olarak biliyorsunuz?
- Nasıl mı? Halk türküleri sanatçısıyım. Halkın emrindeyim, halk çocuğuyum. Bunun haricinde propaganda vasıtası olmam, olamam. Atatürk ilkeleri doğrultusunda giden ve sosyal demokrat kafalı bir adamım. Bu memleketin çocukları Atatürk'ün gösterdiği yoldan ayrılırsak, bugünkü durumumuzu da kaybederiz. Bu yobazlar dinlemezler ama yine söyleyelim, Atatürk’ün yolundan başka yolda gözüm yok.
E
sk
İ
ahenk
yok
► Türkiye'nin şarkı, türkü durumu nasıl?
- Bu öyle bir mevzu ki, Halk Müziği kisvesi altında Halk Müziğiyle alakası olmayan ezgilerle halkımı kandırıyorlar ve müzik sömürüsü yapıyorlar. Kimseyi
kıskanmıyorum. Arkadaşlar bu sayede zengin oldular. Zenginlikte gözüm yok, yanlış almayın. Birinci dereceden devlet memuru olarak emekliyim. Devlet sanatçılığını mı soracaksınız? Halk beni devlet sanatçısı yaptı zaten. 20 seneden beri Avrupa’nın çeşitli ülkelerine gidiyorum rahat rahat. Geçen sene Keriman Hanımla
Yunanistan'a gidiyoruz, İpsala Gümrük
Kapısı'ndaki görevliler tamdı beni. Haşan Ağabey, Yunanistan'a gitmeye çekinmiyor musun? Kıbrıs Çıkarması'nda onları felakete uğrattın. Kardeşim, ben türkü söyledim, harp etmedim ki, dedim. Gittik gayet güzel gezdik. Tavernalarında tabak da kırdık. ► Halk müziği sanatçılarından hangilerini tutuyorsunuz? - Neriman Altındağ Tüfekçi, Sümer Ezgü, Ali Ekber, Neşet Ertaş'ı çok severim. Daha önce Klasik Türk Müziği'nin eski ahengi yok. Yeni arkadaşlar çok, ama eskisiyle alakası yok. İnci Çayırlı ve Ayla
Büyükataman'la aynı sınıfta okuduk. Bu işe sadık kalarak gidiyorlar. Ama yeni gençlik nedense hafif şeylere rağbet ediyor. (Münir Bey'den Rindlerin Akşamı'm söylüyor) Şimdiki meşhurlar bunu söylüyor ama Münir Bey duysa çok üzülür. Yaptığım beste böyle mi söyleniyor, diye. Oğlu Timur Selçuk'la görüşüyoruz. Babasının birkaç parçasını albüm yapsak diyorum.
► Devlet sanatçısı seçilip Cumhurbaşkanı tarafından unvanlandınlanlar nasıl?
-Dört tane türkü söyleyip de devlet sanatçısı olanlara yazık derim. Demek bu işi bu kadar basit görüyorlar. Bu meseleyi ayağa düşürmemek lazım. Bu unvanı istemem.
Zaten 20 yıldır halkım bana verdi. Yukarıdan verilmesine gerek yok. VIP salonlarından uğurlamasınlar. Fikri Sağlar Kültür Bakanı iken sanata katkılarımdan dolayı onur belgesi verdi. Bu çocuk hakikaten çok güzel şeyler yaptı.
F
aust
ve
haşan
bey
Kaç yıl oldu Türkü söyleyeli?- Sanata başlayışım evvela Muhlis Sebahattin Bey'in operetiyle oldu, sene 1940. Bilahare konservatuvarda Klasik Türk Musikisi ve de Türk Halk müziği. Muhlis Sebahattin Bey'in ölümünden sonra bu işi bir daha yapamam dedim. Böylesine değerli bir insan yokluklar içinde gittiğine göre bizim yüzümüze kimse bakmaz dedim. Bu meyaııda Şehir Tiyatrosu'nda çalıştım. Sesim olduğu için Ankara'da bir turnede, Ercüment Behzat Bey, beni evine davet etti. Evde kimler yoktu ki. Rakı şişesinde balık olmak isteyen şair (Orhan Veli), şan hocaları ve Ruhi Su... Seni operaya alalım dediler. Cahil kafa tabii. Kabul etmedim. Seneler geçti aradan. Ruhi Bey, neden kaçtığımı sordu. Büyük fırsat kaçırdın. Faust için biçilmiş kaftandın. Onu
ezberleseydin, dünyanın her tarafından seni çağırırlardı o rolü oynaman için, dedi. İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda Münir Nurettin Selçuk Bey'in yönetimindeki Klasik Türk Musikisi Bölümü’nden mezun oldum. Sonra
Sadiyar Atıman Memleket Havaları Saz Birliği Topluluğu'na asil üye olarak girdim. Devam ederken, meşhur orkestra şefi Demirhan Aytuğ, Aydın Gün'e benden bahsetmiş, bas bariton sesimi dinlemesini istemiş. Aydın Bey, dinledi beni. Bu meyanda benim üç yılda Alman hocalardan ders almamı istedi. Bu güzel teklifi de reddettim. Radyoda Demirhan Al tuğ bana kızdı. Halk müziğini seviyorum, ne yapayım? Hakikaten seviyorum. Aradığım her güzelliği
bulabileceğim bir dal. Konservatuvarda bütün derlenmiş türküleri öğrendik. Aslına sadık kalarak icra etmeye çalıştım. Kahramanlık türkülerinden bir longplay çıkardım. Yıl 1973. İsmi Kahramanlık Tiirküleri’ydi. Kısa süre sonra Yalan Dünya Senden Bezdim'i çıkardım. Birkaç tane daha yaptım. Avrupa için de. Şimdi de Zeybek Türküleri yaptım. Tamamen Ege bölgesini içine alıyor. Bir de
Kastamonu'nun meşhur Sepetçioğlu Zeybeği'ııi de koydum albüme.
► Otoriteritenin egemen olduğu günlerde zoraki dinletildiğinizden olacak, sizin de çatık kaşlı bir otoriter olduğunuzu düşünmüştüm?
- (Gülüyor) Yok öyle. İnsanları çok seviyorum. Alman yazar ne demiş, kitabının adında? İnsanları Seveceksin!
| _
|
■
Basan Mutlucan, şimdi
73 yaşında. Suadiye'deki evinde
eşi Keriman Hanım, iki kızı ve
oğluyla birlikte huzurlu, dingin
günler yaşıyor.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi