• Sonuç bulunamadı

Hastalık onun vücudunu yemişti, fakat..

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hastalık onun vücudunu yemişti, fakat.."

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H A L K I N G Ö Z Ü

H A L K I N

K U L A Ğ I

H A L K I N

D İ L İ

Sene 9 — No. 2978 Yazı işleri telefonu: 20203 CUMARTESİ — 12 İKİNCİTEŞKİN 1938 İdare İşleri telefonu: 20203

F iatı 5 kuruş

Dün Âtatürkün etrafında müttehid bir kütle teşkil eden asil

millet, bugün Inönünün etrafında da ayni manzarayı arzediyor

Âtatürkün çizdiği reha ve itilâ yolunda

mm mm emim --- --- — _ _

Rehberimiz

9

Türk milleti Yuca Kurtarıcısı Atatürkü hiçbir zaman unutmıyacağını, dün onun en yakın, en

vefakâr, en kahraman arkadaşını başına geçirmekle teyid etti

J

ism et

Inönünün

nutku

Türkiye Büyük Millet Meclisinin dünkü

tarihî toplantısının tafsilâtı

Ankara 11 (Hususî) — Reisieümhur A- tatürkün büyük ziyaı dolayısile teşki - lâtı esasiye kanununun 34 üncü maddesi mucibince yeni Reisieümhur intihab et­ mek üzere içtimaa davet edilen Büyük Millet Meclisi bugün saat 11 de toplan - mıştır.

Meclisin bu büyük ve tarihî celsesini takib için davetli bulunan vekâletler er­ kânı ile diğer zevat ve matbuat mümes - silleri için içtima salonunda fevkalâde günlerde olduğu gibi hususî yerler ayrıl­ mış bulunuyordu. Samiin locaları ise hıncahınç dolu idi. Bütün büyük ve orta elçiler ve elçilikler erkânı kendilerine

(Devamı 5 inci sayfada)

Dün Ankarada

neler gördük ?

Ankaraya giden

Selim Rağıb Emeç

yazıyor

Uzun bir matem şeridi gibi yuvar - lanıp giden trenimiz, tıklım tıklım ve ben bu trenle Büyük Millet Meclisi -

(Devamı 12 nci sayfada)

Ankarada bulunan

Erciimend Ekrem Talu

yazıyor

Ankaradan telefonla: 17 milyon Türkün rey ve iradesini kendinde cemeden Büyük Millet Mec-

(Devamı ‘ nci sayfada)

î

Âlemşümul matem

Almnalar:

*

Bu biricik

adamın bir daha dünyaya

geleceğini zannetmiyo uz.

Onun hakikî büyüklüğünü

zaman gösterecektir. „ di­

yorlar.

Fransızlar: “

bir

kimse bu insan kahramanı

bu çok popüler adam ka­

der halkın kalbine yakın

olmamıştır.,, diyorlar

,

Macarlar:

*

Dünya

,

bu

harb ve sulh kahramanı

büı/ük

adamın

ölümile

fakir düşmüştür.,, diyorlar.

Amerikalılar: “

b u

bs-yük adamın

ziyamdan

mütevellid teessür Türki­

ye hududlarını çok aşmak­

tadır.,, diyorlar.

( Yazısını 7 inci sayfamızda

bulacaksınız )

Büyük Ölünün

cenaze merasimi

Bütün hükü m etler

Ankaraya

h eyetler g ö n d eriyo rla r

(Yazısı 12 nci sayfada)

Onun öptüğü bu yüz Türkün yü zünü her zaman ağırtacaktır.

Y eni Kabine

Refik Saydam Dahiliye, Şükrü Saraçoğlu

Hariciye. Hilmi Uran Adliye Vekili oldular

Celâl Bayar kabinesine giren iki yeni sima

Refik Saydam Hilmi Vran

Yeni kabinede bulunmıyan iki eski vekil

Şükrü Kaya Rüşdü Araş

K A B İN E N İ N L İS T E S İ

Hâstaİik önün vücudunu

yenmiş, fakat

iradesini yenememişti

(Yazısı 12 nci sayfada)

Başvekil Adliye Vekili

Millî M üdafaa Vekili Dahiliye Vekili H ariciye Vekili M aliye Vekili M aarif Vekili Nafıa Vekili İktısad Vekili

Sıhhat ve İçtim aî M uavenet Vekili G üm rük ve İnhisarlar Vekili Z iraat Vekili

Celâl B ayar (İzmir) Hilmi U ran (Seyhan)

G eneral Kâzım Özalp (Balıkesir) Dr. Refik Saydam (İstanbul) Şükrü Saraçoğlu (İzm ir) Fuad A ğralı (Elâzığ) Saffet A rıkan (Erzincan) A h Çetinkaya (Afyon) Şakir K esebir (T ekirdağ) Dr. Hulûsi Alataş (A ydın) ■ Rana T arhan (İstanbul) Faik K urdoğlu (M anisa)

(2)

* Sayfa S O N P O S T A İkinciteşrin 12

Inönünün

Hayatı

<m —--- --- --- ---1— ___ ___________

Çocukluk ve Gençlik

çağlarından bu güne kadar

(Aziz Şef) imizin kıymetli yardımcıla - rınm en başında bu­ lunanlardan biri olan «İsmet İnönü», temiz, faziletli ve şerefli bir maziye maliktir. O da* bütün büyük insanlar gibi, hayatı­ nı hiç kimsenin ilti­ mas ve sahabetine medyun değildir. Geç tiği hayat merhale - lerini, kendi zekâ ve meslek ehliyetinin kudretile, en tabiî bir seyir içinde katet • miştir.

Onun hayat tarihi, bu dar sütunların çerçevesi içine sığa - mıyacak kadar zen - gindir. Fakat biz bun ları, ancak şöylece hülâsa edebileceğiz:

İsmet İnönü, (1884) senesi eylül ayının 25 inci günü, (İzmir) ~ de dünyaya gelmiş­

tir.

Pederi, (Reşid Bey) di. Bu zat meslekî ve ahlâkî faziletleri ile adliye memurla - rı arasında temayüa etmişti. En son me - muriyeti - o devrin - (harbiye nezareti muhakemat dairesi mümeyyizliği) idi. İsmet İnönü, pek küçük yaşta zekâsını

gösterdi, ve esaslı bir tahsil ile hayata girdi... İlk tahsilini, İzmırde bitirdikten sonra, orta tahsilini de (Sivas) ta askeri rüşdiyesinde ve mülkî idadisinde‘ikmal etti.

Sivastan Istanbula geldi. O devrin, as­ kerî liselerinden olan (Halıcıoğlu) nda- ki topçu idadisine girdi. O mektebi de bitirdikten sonra, 1900 senesinde, topçu

Harbiye mektebine geçti.

Harbiye mektebini muvaffakiyetle bi­ tirdi. Erkânıharb sınıfına nakledildi.

1906 senesinde, askerlik tahsilinin en

yüksek devresini de bitirmiş olarak top­ çu erkânıharb yüzbaşılığı ile mektebden neşet etti:

İlk defa olarak ikinci orduda hizmet aldı. Orada bir taraftan resmî vazifesine devam ederken, diğer taraftan da (İtti- had ve Terakki) Cemiyetine dahil olarak meşrutiyetin ilânı esbabının istihsaline çalıştı.

Meşrutiyetin ilânını müteakib, (Edir­ ne) de bir irtica hareketi baş gösterdi. Erkânıharb yüzbaşısı ismet Bey arka- daşlarile beraber bu hareketin önüne geçti. (31 mart) vakasında da değerli hizmetler gösterdi.

1908 senesinde rütbesi kolağalığa te r­ fi edildi.

1909 senesinde ikinci ve üçüncü ordu­ lar tarafından tertib edilen atlı erkân ı- harbiye seyahatine iştirak ederek Yan- ya ve Preveze taraflarında gezdi.

1911 senesinde Yemende zuhur eden ihtilâlin teskini için gönderilen müretteb kuvvetin erkânıharbiyesine memur edil­ di. Orada (1912) senesinde rütbesi bin­ başılığa terfi edilerek kuvayi mürettebe erkânıharbiye riyasetine geçirildi.

Yemen işlerinin hitam ından sonra, 1913 senesinde İstanbula avdet etti. Büyük karargâhı um um înin birinci şu besinde kendisine m ühim b ir vazife ve ,rildi. H arb bittikten sonra da, Bulgar m urahnaslarile m üzakereye m em ur hey’et'n askerî m üşavirliğine tay in e - dildi.

Balkan harbinin felâketi, b ir çok se- beblere atfediliyordu. Bu sebeblerden biri de, bazı kum andanların h atalı h a ­

reketleri idi. B unun için, Balkan m u - harebesindeki Şark ve Garb orduları - nın bazı m es’ul erkân ve üm erası hak­ kında tahkikat icrası maksadile b ir hey et' seçilmişti. E rkânıharb binbaşısı îs - m et bey, b u Jıey’ete de m em ur edildi.

1914 senesinde, —o vakte k ad ar ifa

ettiği mühim hizm etlerin m ükâfatı o - larak aldığı kıdem zam lanndan dola - yı— kaym akam lık rütbesini ihraz etti.

Bu sırada, um um î harb başladı. Se­ ferberlik sırasında, kaym akam İsmet bey, evvelâ (1 inci ordu) erkânı harbi- yesine m em ur edildi. Osmanlı hüküm e­ tinin de harbe girmesini m üteakib, ka­ rargâhı umumî birinci şube m üdürlü - güne geçirildi.

1915 senesi kânunuevvel a y ırın 11 inci günü rütbesi m iralaylığa terfi e - dildi. Bu m üddet zarfında kendisine tevdi edilmiş olan vazifelerde büyük b ir liyakat ve dirayet gösteren İsm et bey muhtelif zamanda kıdem zam - ları almakla beraber, kısa fasılalarla;

Osmanlı hüküm eti tarafından, m u­ harebe gümüş imtiyaz ve m uharebe altın liyakat m adalyalarile,

Almanya hüküm eti tarafından, ikin­ ci rütbeden dem ir salib,

A vusturya hüküm eti tarafm dan da, üçüncü rütbeden Kron dö Merit nişanlarile taltif edildi.

M iralay İsm et bey, cihan harbinin en ehem m iyetli bir devresinde ordu hizmetine geçti. 4 üncü, 20 'nci ve 3 ün cü kolordulara kum anda etti. Hâmil ol duğu Alman nişanı, bu esnada A lm an­ ya im paratoru tarafm dan birinci rü t - beye tebdil edildiği gibi Osmanlı hü - kûm eti tarafm dan da ikinci rütbeden kılıçlı Mecidî nişanı verildi.

Ş ark cebhesinde bütü n k u d ret ve askerî liyakatini göstermiş olan m ira - lay İsm et Bey, Suriye çöllerinde de m ühim m uvaffakiyetler ihraz etti. Bil­ hassa (Şeria) m uharebelerinde ibraz etmiş olduğu büyük hizm etler tak d ir edilerek kendisine m ükâfatan ikinci rütbeden Osmanî nişanı verildiği gibi Alm anya im paratoru tarafm dan da kı­ lıçlı k artal nişanile taltif edildi. |

Cihan harbi hitam bularak artık ordu - da yapılacak hiç bir hizmet kalmayınca, Miralay İsmet Bey İstanbula avdet etti. Uhdesine harbiye nezareti müsteşarlığı verildiği gibi, sulh e- saslarını hazırlıyacak olan komisyonun ri - yasetine geçirildi. İs­ met Bey, bütün bu mevkilerde, resmî ve vatanî vazifelerini bihakkin ifa etmişti

Bu sırada (Büyük Şefimiz, A tatürk), artık Ankarada ha • rekete geçmişti. He nüz İstanbulda bulu­ nan İsmet, kendisin­ den beklenen kıy - metli işleri gördük - ten sonra, millî da - vaya iştirak etmek için, 1920 martının 20 n d gfinü, (Anka - ra) ya geldi.

Birinci Büyük Mil­ let Meclisinde, (Edir­ ne) meb’usu sıfatile, Meclise girdi.

Büyük Miilet Mec­ lisi, askerlik hizmet - lerinde büyük liya - göstermiş o - ’‘■¡hn bu muktedir ku­

mandanı (erkânı har- biyei umumiye reis - liği) ne seçti.

Kısa b ir zaman sonra, düşm an ta - arru zu başgösterdi. M iralay İsm et Bey bu sefer de garb ordusunun başına ge­ çirildi. (İnönü) nde, düşm ana k ah ir b ir darbe indirdi. Büyük M illet Meclisinin aleyhine kıyam eden kuvvetleri imha etti. Bu hizm etleri B üyük M illet Mecli­ si tarafm dan takdir edilerek (1921 se­ nesi kânunusani ayının 10 uncu günü) rütbesi Hiva) lığa terfi edildi.

(İkinci İnönü zaferi), onun şerefli mevkiini büsbütün yükseltti. B u büyük hizm etlerinin m ükâfatı olarak (1922 senesi ağustosunun 31 inci günü de) rütbesi ferikliğe terfi edildi.

İsmet paşa, artık B üyük M illet Mec­ lisi hüküm etinin mühim istinadgâhla - rm dan biri m evkiini ihraz etmişti. As - kerî liyakati, devlet işlerindeki zekâ ve dirayeti ile temayüz eylemişti. Bilhas­ sa, zaferle neticelenen son taarruzda, kıym etli hizm etlerile (B üyük H alâs - kârımız, A tatü rk ) ün takdirle yâdına vesile olan İsm et Paşa, bütün bu p ar - lak ve şerefli hizm etlerinin m ükâfatı olmak üzere (haricîye vekâleti) ne in- tihab edildi. (Lozan) konferansında, T ürk m illetinin hukukunu m üdafaa e- decek hey’etin riyasetine geçirildi.

Koca b ir husum et dünyasının k a r - şısmda, T ü rk m illetinin hakkını m üda­ faa etmek, kolay bir iş değildi. Fakat, yaradılışındaki başancılık ku d reti sa - yesinde, İsm et Paşa, bu büyük ve m ü­ him işde de emsalsiz b ir m uvaffakiyet gösterdi. T ü rk istiklâl ve istikbalinin tem ini hususunda ihraz ettiği bu liya - katle büsbütün tem ayüz etti.

C üm huriyetin ilânının ertesi günü, Başvekâlet m akam ına geçti. 14 sene fasılasız olarak bu m ühim vazifeyi ifa etti.

Bu m üddet zarfında hüküm etin h a­ ricî siyasetinde ve dahilî işlerinde —bu d ar sütunlarda sayılmasına im - kân olmıyacak kadar çok— m uvaffa - kiyetler gösterdi. Bilhassa anavatanın çelik ağlarla örülmesin!, başlı basma bir siyaset olarak takib etti.

(Devamı 12 nci sayfada)

Büyük bir vatan kurucusu

ayni zamanda

Yüksek bir Kumandan

Mili! Mücadelede İsmet Inönünün maiyetinde

bulunmuş olan Generallerimiz anlatıyorlar

Garb cebhesi kumandanı İsmet İnönü

Türk milleti İsmet Inönünü yalnız bü­ yük bir vatan kurucusu olarak değil, yük­ sek bir kumandan olarak ta tanır. Aşağı­ da onunla silâh arkadaşlığı etmiş, mai - yetinde bulunmuş generallerimizin ha - tıralarım dinliyeceksinft.

General Cemil Cönk

«— Evvelâ, A tatürkten bahsedeceğim; sonra İsmet İnönünden... Siz de bu su - retle, yok olan sakalımla, ağarmıyan saç­ larımın, her iki şefim için iltıfatkâr bi - rer lâtife ve teveccüh mevzuu teşkil et­ tiğini öğreneceksiniz.

A tatürk ile Anafartalarda beraberdim. Meşhur Conkbayırı taarruzuna iştirak ettim. Atatürkün bizzat kumanda ederek hücuma geçirdiği iki alayın sağ cenahın­ da bulunan fırkanın komutanı idim. Biz, yanlama topçu ateşimizle bu parlak hü - cuma yardım ediyorduk. O heyecanlı dakikaların bütün canlılığım, bütün sat- vetini, yekpare bir kütle halinde taarruza geçen askerlerimizin çabuk ve şiddetli hareketlerini ne unutabilirim ve yazık ki ne de tarif edebilirim! Manzara hâlâ gözlerimin önündedir.

Hücum başladığı zaman, henüz gün a- ğarıyordu. Az sonra, arkamızdan doğan güneş, düşmanın yüzüne sanki bir kır - baç gibi çarpıyor... Sırtm gerisinde hü­ cuma başlıyan kahraman askerlerimizin süngü parıltılarını, dalgalanan bir deniz sathını görür gibi seyrediyordum. Az sonra bir hercü merç başladı. Düşman, bayırdan aşağı kaçıyordu!

Aradan seneler geçti. Cümhuriyetin - zannedersem - 9 uncu yılı kutlulanıyor- du. Bu sırada Ankara civarında yapılmış olan ilk ordu manevrasında baş hakem vazifesini ifa etmiştim. Bir aralık, Ata - türkün beni tanıyamadığım ve yanında­ kilere hüviyetimi sorduğunu hissettim.

Manevradan sonra inşaatı henüz ta - marnlanan Ankarapalasta verilen baloya davetli olarak gittik. Generaller, A tatür­ kün yanında idiler. Aralarına benim de karıştığımı gören Atatürk:

<— Cemil Paşa, silâh arkadaşımdır, dedi. Çanakkalede, beraber bulunduğu - muz halde, manevrada kendisini tanıya­ madım. Çünkü, o vakit sakalı vardı!»

Atatürkün, bu İltifatı üzerine, o za - man tâ dilimin ucuna kadar gelip te,

söy-liyemediğim bir cevamm vardı. İşte, bu cevabı, onun ölümünden sonra size an • latmakla bir teselli bulmuş oluyorum. Di­ yecek idim ki:

«— Yarattığınız eser o kadar büyük « tü r ki, her şey, eskisine nisbetle tanın * mıyacak bir haldedir. Ben, bunun tim - şali gibiyim!»

Şimdi, geleliim İsmet İnönünün iltifa­ tına:

Kendilerini, Umumî Harb seferber • liğindenberi, yani birinci ordudan tanı - rım. İsmet İnönü, o vakit ordu erkânıhar- fciyesi birinci şubesinde idi. Ben de ordu kumandanlık yaveri idim.

Aramızda bulunan Alman kumandan - lar bile, İsmet İnönünün zekâ ve iktida­ rından, sırası düştükçe, bahsederlerdi.

Bilâhare, İstiklâl harbi esnasında fır - ka kumandanı sıfatile maiyetlerinde da bulundum.

Vâkta ki Lozanda muahede müzakere­ leri inkıtaa uğradı İsmet İnönü de avdel etti. Geldiği zaman İzmitte idim. İstikba­ line çıkanlar arasında benim de bulun­ duğumu gören İsmet İnönü:

«— Maşallah hiç ihtiyarlamıyorsun,» dedi ve dönüşte, akları ziyadeleşen saç­ larını göstererek ilâve etti:

«— Baksana bana!»

İsmet İnönö, bu sözlerile LozandakI çarpışmasının zorluğunu he güzel ifade etmiş oluyordu.

General Galib

Millî mücadeleye ilk iştirak edenler - den biri olan General Galib Tekak - 1 eylül 335 de esaretten döner dönmez - Garb cebhesinde topçu müfettişi sıfati- le bulunmuştur. Bu sırada İsmet İnönü de Garb cebhesi kumandanlığını deruhde etmiştir. Böylece İsmet İnönü ile uzun müddet beraber bulunan General Galib Tekak, Türkiye cümhuriyetinin yeni reisi hakkında şunları söylemektedir:

«— Her şeyden evvel şu noktayı bil - hassa tebarüz ettirmek isterim ki İsmet İnönünün yüksek meziyetleri ve zekâsı etrafında söz söylemeğe lüzum bile yok­ tur. Millî mücadelenin tâ başından ~so - nuna kadar cebhelerde vazife almış bir

(3)

J t İkijftciteşrin

S O N P O S T

a

Sayfa 3

Tarihte niçin Atatürk kadar

büyük adam yoktur?

Kadircan Kaflı

Evvelki gün bir ilk okulun üçüncü sı­ nıfında, «Atatürk» ün emanetini omuzla­ rında yükseltmek için hazırlanan mini­ mini Cumhuriyet yavrularının hepsi hıç­ kır a hıçkıra ağlıyorlar; kızarmış gözle­ rinden acı yaşlar akıtıyorlardı. Ağlamı-

yan ve arkadaşlarına hayretle bakan bi­ rine sordular:

— Bunlar niçin ağlıyorlar?

— Öğretmen, A tatürk öldü diye söy­ lemişler, bunlar da inanmışlar. Halbuki

o ölür mü hiç? O ölmez ki...

Atatürk 1926 da Türk milletine yaptı­ ğı bir beyannamede şöyle demişti:

«Benim naçiz vücudüm bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhu­ riyeti ilelebed payidar kalacaktır.*

On iki yıl önce kendisinin de teyid et­ tiği acıklı netice bugün hakikat olmuş­ tur. Fakat buna rağmen biz de o küçük Cumhuriyet yavrusu gibi:

— O ölür mü hiç? O ölmez ki... Diyebiliriz. Çünkü Türkiye Cumhuri­ yeti ölmiyecektir; A tatürk te Cumhuri­ yetle birlikte anılacak, sevilecek, kalble- rimizde yaşıyacaktır.

O bize şu cümleyi öğretti: «Ne mutlu Türküm diyene...»

Biz de şu sözleri söylemekle ancak ha­ kikati anlatmış oluyoruz: «Ne mutlu Türk milletine ki dünyanın ve tarihin en büyük adamının kendi arasından çıktı­ ğını gördü. Ne m utlu bize ki «Atatürk» ün aramızdan yükselmesile dünyanın en bü­ yük ve şerefli milleti olduğumuzu bir de­ fa daha gösterdik. O ancak Türk milleti­ ne, Türk milleti de ancak ona lâyıktır.»

Büyük milletlerdir ki büyük adam ye­ tiştirirler. Büyük adamların değerini an­ cak büyük milletler anlar.

Hiç tereddüd etmeden söyliyebiliriz:

T a rih te «Atatürk.» kadar büyük bir adam daha yoktur. Niçin?

A tatürk her şeyden önce asker ve ko­ mutandır. Daha on yaşında bir çocukken kendiliğinden sivil mektebi bıraktı,

as-îskender Büyük Petro

ker mektebine yazıldı. Sınıfında hemen birinci ve baş oldu. Kapalı yolları aşarak Trablusa gitti; Balkandan sonra Edirneye onun erkânıharbiye reisi olduğu kolor­ dunun süvari livası girdi; Çanakkalede düşmanın nereye çıkacağım önceden kestirdi; yalnız kendi seziş ve kumanda- sile yurdu kurtardı. Düşman toprakla - rında zaferi ellerinde bilen Almanlara yenileceklerini haber verdi; Suriye ve Hicaz orduları için yapılan yanlışları başkumandan vekiline gösterdiği halde dinletemdi; onun görüşlermin doğruluğu pek acı olarak anlaşıldı. Sakaryada «hat­ tı müdafaa yoktur, sathı müdafaa var­ dır» sözüne örnek yarattı. Dumlupınarda tarihin en kat’î, en parlak zaferini kazan­ dı Bütün hayatında yılmaz asker ve ye­ nilmez kumandan olarak yaşadı.

Tarihte geçmiş olan büyük kumandan­ ları hatırlıyoruz: Sezarın kumandasında daima kuvvetli ve zengin bir cumhuriyet ordusu vardı. Napolyon ancak dağınık ve parçalanmış olan Avrupada borusunu öttürebildi; birleşik ve büyük Rusya ile karşılaşınca Moskova yollarında beş yüz bin Fransızm ölümüne sebeb oldu. Cen­ giz uzun yıllar harblerde pişmiş olan iki yüz bin kişilik orduya sahib olduktan sonradır ki «Sarsılmaz imparator» adını alabildi. Büyük Petro ancak birçok defa yenildikten sonra yenmesini öğrenebil­ di. Türitün karşısında boyun eğdi. Fatih, köhne Bizans üzerine yürürken yüz elli yaşındaki genç bir imparatorluğun yüz elli bin kişilik ordusuna kumanda edi­ yordu. Yavuz, iki şark devletine karşı kazandığı iki zaferi onlarda bulunmıyan toplara borçludur.

Halbuki Atatürk Trablusta bir iki yüz Mehmedcikle, alabildiğine şişirilmiş olan

etti. Onun inkılâbcılığı yanında inkılâb « cı diye anılan tarih adamlarının birer «ıslahatçı» olmaktan ileri gidemedikle - rini görüyoruz. Her eskiyi yıktı; hakikî ihtiyaçları karşılayacak olan bütün yeni­ likleri sarsılmaz temeller üzerine kurdu. O, kökten yıkıcı ve kökten yapıcıdır.

O idealisttir; o en büyük devlet ada­ mıdır. Kendini bildiğindenberi bu yurdu ve milleti yükseltmek emelini besledi; onu hakikat yaptı. Çürümüş, çökmüş, paçavra haline gelmiş bir imparatorlu­ ğun enkazı içinden Türk milletini çıkar­ dı; sevdiği, inandığı ve güvendiği bu cev­ herden yirmi yılda yirmi asrın olgunlu­ ğuna eren modern bir devlet kurdu.

Tarihin sayfaları arasında büyük diye anılanların hiçbiri onun kadar yüksek vasıflara sahib değildir:

İskender ancak ordusunu bir serseri yıldırım gibi küçük Asya, İran ve Arab ülkelerinde koşturan bir kumandandır; çıktığı imparatorluğun Ic’ûMnr ve an’a- neleri altmda ezildi; kurmak istediği devlet o ölür ölmez dağıldı.

Sezar büyük bir kumandan, asker ve edibdi. Fakat hakikat üzerine kurulmuş olan bir cumhuriyeti imparatorluk şeK- line sokacak kadar gafil davrandı; han­ çer darbeleri altmda can verdi.

Kromvel istibdada karşı yürüdü, fakat parlamentonun kapısına «kiralık ev» ya­ zısını yazarak kendisi müsıebid kesildi. Büyük Petro Rus milletinin yalnız dış tarafını, günlük hayatına değiştirdi. O her şeyden önce büyük bir asker ve komutandı, fakat 6irası gelince cn b ü yü k sulh adamı olmasını da bildi

düzensiz yerli milisler bulmuştu. Tekir dağında kumandanlığına tayin edildiği fırka «mevhum» du. Samsuna çıktığı za­ man Anadolunun bir kısmındaki kolor - dular 100-200 mevcudlu, fırkalar da 40-50 mevcudlu kuvvetlerdi. Buna karşılık her taraf yüz binden fazla ve son sistem si - lâhlar taşıyan düşman ordularının elle - rinde bulunuyordu. Memlekette bütün yaşama ve korunma kaynakları kuru - muştu. Halbuki düşman orduları dünya - nm en kuvvetli ve zengin devletlerinin bol varlıklarına dayanıyordu.

A tatürk yalnız kumanda eden değil, ayni zamanda yoktan ordular yaratan bir adamdır. En değerli vasfı da ordularım ancak şerefli işlerde, millet ve memleket yolunda kullanmasıdır. Hülyalar ardında koşturmadı; macera adamı olmadı. Va - zifesini bitiren kılıcın, kınında istirahat hakkım tamdı; israf etmedi. Halbuki di - ğerleri böyle yapmadılar: Napolyon Cüm hüriyetin içinden doğdu; kendisini doğu­ lan kaynağa tükürm ekten çekinmedi; or­ dularını Avrupa meydanlarında canbaz kumpanyasına benzetti; arkasında uzun sefalet yıllarının zincirini bırakarak, mil leti o kadar kan ve can pahasına yıktığı krallık rejiminin boyunduruğuna iade e- derek sürgünde öldü. Sezar, Cümhuriyet- cilerin hançerleri altında can verdi. Cen­ giz ölünce ordu parçalandı; Timurdan sonra da ayni netice görüldü.

A tatürk teşkilâtçı bir adamdı. Asker - likte yoktan yarattığı fırkalar ve ordular gibi yoktan bir devlet yarattı: Dokuzun­ cu ordu müfettişi olduğu halde kendi mm takasından başka yerlerdeki ordulara, hattâ valilerle kaymakamlara da emirler vermekte bir an tereddüd etmedi. Köhne imparatorluğun, düşman ordularının, ya­ bancı devletlerin, kötü ve köhne inanış - ların, mznasız itiyad ve an'anelerin te - sirleri altmda kalan perişan bir idareyi derledi. Her türlü yokluk içinde ve beş yüz yıllık devlet merkezinin henüz işle - mekte bulunmasına rağmen genç ve dinç bir hükümet kurdu. Bize en büyük vasi­ yeti olan teşkilâtı esasiye kanunu ve Cümhuriyet rejimi onun teşkilâtçılık vas finin âbidesidir.

Büyük ve yaman bir politikacı oldu - ğunu da gösterdi. İstiklâl harbi sırasında İtilâf devletlerinin o sinsi oyalama siya - setlerini öyle derin ve engin bir görüşle kavrıyordu ki vaktile Osmanlı imparator­ luğunun örümcek kafalı vezirlerine kar­ şı kullanılan bütün pusu ve tuzaklarını neticesiz bıraktı. Aylarca süren «Lozan» müzakerelerini hergün her saat takib e- diyor; direktifler veriyordu. Türkiye - nin karşısında oturan 8-10 devlet, do - lambaçlı yollardan elde etmeğe çalıştığı

faydalardan m ahrum kaldılar. Ondan sonra da Türkiyenin muhtaç olduğu mil­ lî siyaseti daha 1920 de tayin etmiş bu -

lunuyordu. «Bizim için tatbik kabiliyeti

olan siyasî meslek millî siyasettir. Millî hududlarımız içinde her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanarak varlığımı­ zı koruyacağız. Millet ve memleketin ha kikî saadetine çalışacağız! Rastgele ha - yaller ve büyük emeller ardında milleti koşturup onu zarara sokmıyacağız. Me - denî cihandan medenî ve insanı muame­ le ve karşılıklı dostluk bekhyeceğiz.»

Türk ve cihan tarihine verdiği yeni yol, tarih tedkikleri, kazılar, kongreler, yeni dil araştırmaları, dil hareketleri ü- zerinde bizzat uğraştığını, bütün bu iş - lerde yerli ve ecnebi ilim adamlarına kı­ lavuzluk ettiğini unutmağa imkân yok - tur.

1927 kışını yeni Türk harfleri üzerin­ de etüdle geçirirken A tatürk’ün bütün Türk idarecilerine ve ilim adamlarına şeflik ettiğini görüyoruz. O büyük bir terbiyecidir, ve bizim vakarımıza hitab ediyor: «I«rr milletin yüzde sekseni oku­ yup yazma bilmezse bu ayıbdır. Bundan iiısan olanlar utanmak lâzımdır. Bu mil­ let utanmak için yaratılmış bir millet değildir.»

Sakarya ve Dumlupınarda «Başku - mandan» olan Atatürk, bu sefer «Baş - muallim» olmuştur. Şehirleri, kasabala - p, köyleri dolaşıyor; sokakta, dükkânda, nerede olursa olsun, herkese kara tahta önünde okuyup yazma öğretiyordu. Baş­ vekil, vekiller, meb’uslar, bütün devlet memurları ve yeni harfleri öğretebile - cek olan herkes büyük terbiyecinin ku - mandasında çalışıyorlardı.

«Türkiye, şehirleri, köyleri, dağları ve ormanlarile talebesi bütün millet o - lan bir büyük mekteb haline geldi. -Bu işi yapan ve başaran adam hiç şübhosiz en büyük terbiyeci» dir.

Büyük iktisada A tatürk 1923 senesi ikincikânununun on dokuzunda İstanbul gazetecilerine şöyle diyordu: .

«Yeni Türkiye devleti temellerini sün­ gü ile değil süngünün de dayandığı ik - tısadla kuracaktır.»

Altı gün sonra Alaşehirde halka kar­ şı şu sözleri söyledi:

«Askerî zaferlerimizle mağrur olmıya- lım, yeni ilim ve iktısad zaferlerine ha - zırlanalım.»

İktısad kongresindeki sözler de ayni derecede keskindir:

«Kılıçla fütuhat yapanlar mevkilerini neticede sapanla fütuhat yapanlara ter - ketmeğe mahkûmdurlar. Kılıç kullanan kol yorulur, fakat sapan kullanan kol her gün daha çok kuvvetlenir ve hergün top­ rağa daha çok sahib olur.»

Bu sözleri hatırlarken, «Atatürk» ün her şeyden evvel asker olduğunu unut - mayalım. O zaman onu daha iyi anlamak mümkündür.

Gene o büyük asker ve o büyük ku - mandan, vicdanının emrile milletin bir ferdi olarak atıldığı mücadeleyi başar - diktan sonra dünyanın en büyük sulh a- damı oldu. Daha dün yurdun göbeğine kadar gelen düşmanlarla nost olmasını bildi; bu dostluğun değerini isbat etti; yeni dostlar edindi; bütün komşularla ve uzak devletlerle şerefli bir sulh içinde yaşamak imkânını yarattı. Her millet i - çin hayırlı olan bir düstur bıraktı: «Yurd da sulh, cihanda sulh...»

Onun büyük kafası ve büyük kalbi yalnız kendi milletini düşünmek ve sev­ mekle kalmadı. Her fırsatta bütün insan­ lığın işlerini düşündü, bütün insanlığa karşı derin bir alâka gösterdi. Onun ha - roketlerini takib eden, hele onu gören ve onunla konuşan bütün yabancı devlet a- damları, yabancı ilim ve askerlik adam - lan engin bir hayranlık, derin bir saygı duydular.

İnkılâbcıhk tarafının yüksekliği şim - diye kadar bu iddia ile ortaya çıkanların hiç birinde görülmiyen bir dereceyi bul­ du; kansız, iztırabsız, gürültüsüz adım - larla ilerledi. İnsanların şuurlarına hitab

' > "= ..."■... ....rss

Bismark sadece bir devlet adamı ola­ rak kaldı; cumhuriyete doğru giden Al- manyad'a imparatorluğun elli yıl daha yerleşmesinden başka bir netice elde e- demedi.

Oktavyüs, Sezarın yolunda yürümek­ ten, onun uğurunda öldüğü imparator­ luk binasını kökleştirmekten, Romayı yı­ kılmaya mahkûm etmekten başka bir şey yapamadı.

Cengiz, kurduğu devletin hududlarını alabildiğine genişletmekle ne kazandı?

Napolyon Sezar

Onun ölümile beraber imparatorluk t* parçalandı. Timur için de ayni sözler; söylemek mümkündür. Bu Türk büyük« leri de ancak asker ve kumandan olmak tan ileriye gidemediler.

Napolyonu cumhuriyet ve inkılâb do ğıırdu. Anasını -çiğniyerek imparatorlu!»

(Devamı 12 nci sayfada)

K arahaber

Bu sabah dudaklarda titredi kara haber,

Çekildi gözlerime gözyaşından perdeler,

Ben öleydim bu acı gömülmeden gönlünme

Atam, Atam, Atamız, nasıl kaydın ölüme?

Sen ki her nefesinle bize bahtiyarlık din,

insanlığın üstünde şerefli bir varlıkdın,

Sen ki ölen milleti dirilttin bir hızınla,

Bu ülkeyi yer attın o parlak yıldızınla,

Sen ki ne yıldırımdan korkardın, ne şimşekten,

Bir bahçe yaratırdın istersen bir çiçekten,

Sen ki zafer yolunda Şefimizdin, Atatürk,

Hem ufuk gibi renkli, hem denizdin, Atatürk,

Nasıl oldu, sen öldün? Nasıl oldu bu zulüm?

Nasıl el dokundurdu o altın başa ölüm?

Gözlerin kapandı ha, şefkat dolu gözlerin?

On yedi milyon işte arkanda öksüzlerin.

Bu, öyle bîr acı ki ebedî bir doğumda,

Bu sabah güneşimiz söndü bir uçurumda....

(4)

4 Sayfa S O N P O S T A

İkinciteşrin 12

Tü rk milletinin yeni

millî şefi için halk ve

güzideler ne diyorlar?

Teşkilâtı esasiye kanunu mucibince Bü­ yük Millet Meclisi dün yeni Reisicüm - huru seçti. Ve ittifakla İsmet İnönünü başkanlığa getirdi. İsmet İnönünün seçi­ mi halk arasında derin bir memnuniyet u- yandırmış, büyük ve millî matemin ıztı - rabı içinde bulunan millet bu suretle biraz teselli bulmuştur.

Dün bu husustaki kanaatimizi münev­ verlerimiz ve halk arasında yaptığımız küçük bir dolaşma ile teyid etmiş bulu - nuyoruz.

Bakınız münevverlerimiz ve vatandaş­ lar, çok kıymetli bir asker, çok zeki bir diplomat ve devlet adamı, büyük bir in­ san ve millî şef olan İsmet İnönü hak - kında neler düşünüyor, neler söylüyor - lar:

M uhittin Birgen

(Son Posta başmuharriri)

«— Yeni Cümhurreisimizi şahsan az tanırım. Eserlerde ve kulak bilgimizle de onu herkes az çok benim kadar tanır. Düşündüklerimi bugünkü makalemde yazdım. Yalnız size şunu ilâve edeyim: Eski sadrazam İzzet Paşa, Cihan Harbine aid ve henüz neşredilmemiş olan hatı - ralarını bundan iki sene evvel bana ver­ mişti. Okuduğum bu hatıralar arasında bir kaç satır vardır ki hiç unutmam. İz - zet Paşa Şark cebhesi kumandanlığında iken erkânıharb reisi olan İsmet Beyden daima uzun takdirlerle bahsettikten son­ ra takriben şu satırları yazmıştı: «İsmet Bey orduya nizam vermek ve onun ihti­ yaçlarını temin etmek için geceli gündüz­ lü çalışırdı. Hayatımda vazifesini onun kadar fedakbrlıkla gören ve onun kadar çok çalışan bir insan görmedim.»

Yusuf Ziya

(Şair ve Akbaba gazetesi sahibi)

«— İsmet İnönünün şahsiyeti mi?.. O- nu, bütün bir inkılâb tarihi çiziyor ve ilk mekteb çocuklarına kadar bütün bir mil­ let biliyor:

mönünden Lozana, Lozandan Hataya kadar hangi zafer vardır ki, harcı İsmet İnönünün almteri ve göz nurile yuğu - rulmamış olsun?..

Atatürkün ölümile memleketi kaplıyan millî matemin yegâne ve büyük tesellisi İnönünün sağlığıdır.»

Orhan Seyfi

(Şair)

«— İsmet İnönünün Reisicümhurluğu için ne söyliyebilirim? Büyük Millet Mec­ lisi daha dün bu mesele hakkında mütte- fikan fikrini söylemedi mi?.. Bütün mem­ leketin ayni ittifakla bu fikir üzerinde durduğuna şübhe mi var?..

İsmet İnönü her hangi bir devlet a - damı değildir. O bizzat devlettir. Türkiye eümhuriyetinin nizamı, refahı ve fazi - letidir. O, inkılâbın tâ kendisidir. Bu - günkü sosyal hayatımızda, onun dışında ne düşünebiliriz?..

' Sözlerimi hülâsa edeyim: Herkes gibi ben de bugünün yegâne tesellisi, yarının ümidi ve bütün fazileti olarak onu görü - yorum.»

Agâh Sırrı Levend

(İstiklâl lisesi müdürü, Halkevi başkam)

«— Bu intihab, siyasî rüşdümüzü bütün dünyaya isbat eden en kuvvetli bir de - İlidir. Bu intihabın asilâne bir vakar ve sükûn içinde yapılması Büyük Millet Meclisini teşkil eden vekillerimiz için en muvaffakiyetli bir imtihan oldu. Filha - kika inkılâbın doğurduğu rejimi ayni kud ret ve ayni sadakatle ileri götürecek ve tarihte yeni doğan Türk milletini en sa­ lâhiyetle temsil edecek olan kimse, bu tnkıiâbda baştan sonuna kadar Atatürkle birlikte en samimî bir feragat ve en yo - rulmaz bir gayretle çalışan İsmet İnönü- dür. Onun kalblerde bıraktığı hürmet his­ sini anlamak içip, intihabın neticesi du­

yulduğu zaman bütün gençliğin ne ateşli bir samimiyet ve ne coşkun bir tezahürle sevindiğini görmek kifayet eder.»

Bugün öğleyin intihabın neticesi du - yulduktan sonra sınıf mümessillerinden bir heyet ellerinde bir kâğıdla bana gel - diler. Bu, yazdıkları bir telgraftı: Bu telgrafı çekmek için müsaade istiyorlar­

dı İşte telgrafın metni:

«Ağlıyoruz; çünkü Atamızı kaybettik. Sevinç içerisindeyiz; çünkü başımzıda siz varsınız»

Gençliğin rejim sadakatini ve büyük - lere hürmetini gösteren bundan daha yüksek bir delil olamaz. Hepimiz inkılâ­ bın ve rejimin sadık ve nâçiz bir amelesi olmakla müftehiriz.»

Vatandaşların duygulan

Memduh Sadeddin Güre (Beyazıd Büyük Reşidpaşa caddesi numara i l )

«— Biraz evvel radyo başmaa onu din­ ledim. Bize A tatürkten ses verdi. İçinde bulunduğumuz matemi biraz olsun onun şahsında hafifletmek imkânını bulabil - dik. General İsmet İnönü memlekete in - kâr edilmez hizmetler etmiştir. Bütün in- kılâb hamlelerinde o en büyüğümüzün daima sağ kolu olmuştur. Başımızda o ol­ dukça Atatürkün çizdiği yoldan daha emniyetle, daha geniş adımlarla yürüye­ biliriz. Bu itibarla onun Cümhur başkan­ lığına gelişini derin bir memnuniyetle karşıladım. Bütün Türkiye de ayni ka - naattedir, sanıyorum.»

O Sudi Güner (Kadıköy Mühürdar,

Rızapaşa karakol sokağı)

«— İsmet İnönü A tatürk gibi bu mil - letin kalbinde kendisine yer yapmış bir şahsiyettir. Biz en kuvvetli devlet adamı­ nı onun şahsında bulmuştuk. Bugün de Büyük Şefi aratmyıacak bir Reisicümhu- ru muhakkak gene onda bulacağız. Ener­ jisini milletin yüksek iradesinden alan sayın İsmet İnönünün muvaffak olaca - ğına tam bir emniyetim vardır.

Çünkü o Atatürkümüzün yanında ve inkılâbın içinde bulunmuştur. İsmet İnö­ nü bizim için ikinci bir enerji ve kudret kaynağıdır. İjkinci Cümhurreisliğir.e inti­ habını sevinçle karşılıyorum.

G Seyfi Dağlı (Samatya Marmara

caddesi Pamukçu sokak)

«— General İsmet İnönünün

Reisicüm-hurluğa intihab buyurulduğunu haber al­ dığım zaman geniş bir nefes aldım. S e ­ vincim hududsuz oldu. Türk milleti onu hiç bir zaman unutmadığını, vekilleri vasıtasile tekrar başına geçirmekle isbat etmiş oldu. General İsmet İnönü yalnız Türkiyenin değil, bütün dünyanı sayılı devlet ricalinden biridir. Allah ona uzun ömürler ve başarılar versin!»

G Yusuf Ziya ’Gedikpaşa Hattat sokak)

«— Meclis bu intihabla mümessili bu - luııduğu büyük Türk milletinin hissiya­ tına ve arzusuna tercüman olmuştur. A - tatürkün sağlığında o en yakın arkadaşı olmuştu. Ölümünden sonra da ona ve e- serine en sadık bir vekili olacağına şübhe yoktur.

İsmet İnönü sevgi ve saygıya dayanan otoritesile inkılâb çarkını muvaffaki - yetle çevirecektir. Yetiştirdiği güzide dev let adamımız Celâl Bayarla birlikte mem­ leketin refah ve taalisi yolunda geceli gündüzlü çalışmaktan geri kalmıyacak - tır.»

O Sami Birkan (Ayazpaşa Mezarlık

~ sokak)

«— A tatürkü kaybettiğimiz zaman ka- panmıyacak yaramızla kendimize şef o- larak düşündüğümüz yegâne insan İnö - nü idi. Büyük Meclis bugün ittifakla onu seçerek bizim gibi düşündüğünü göster­ di. Bu tarihî toplantı, Meclisin hem çok acı, hem de çok şerefli bir gününü teşkil ediyor. İsmet İnönü muvaffak olmuş bir devlet adamıdır, ve muvaffak olacaktır. Onun yolu Atatürkle beraber çizdikleri yol olduğu için bütün millet arkasından yürüyecektir.»

Nusret Safa Coşkun

üniversitede bugün

gençlik tarafından

yapılacak toplantı

B ugün saat 9 da yüksek tahsil genç­ liği kendi arasında Üniversite konfe - raııs salonunda bir toplantı yapacaktır. Bu toplantıda ölmez Şef A tatü rk ü n h a­ yatına aid profesörler tarafından kon - feranslar verilecek, gençler onun ölü­ m ü karşısında duydukları heyecanı i- fade edeceklerdir. ...

Onun heykeli önünde

Abidesinin kaide duvarlarında ağlıyan gençler

(5)

12 İkim i teşrin S O N P O S T A Sayfa 5 < m »* ■ ■ W M à ' i

S İ

M

İsmet İnönü gazetecilerin ortasında

İ l '

İsmet İnönü Lozan konferansı sıralarında

>'

-mm

s ... ; •

ismet İnönü I/. mir de askerî Üniforma ile

ismet İnönü as keıi manevralarda

■ vv.

İsmet İnönünün Hayatından İntibalar

Millî Şef ismet İnönü ailesi ef radı ve Nafıa Vekili Ali Çetin kaya ile tay yarede...

İ l i p

1 1

Es??'',.»*

İsmet İnönü memlekette kur duğu oirçok birinin teme lini atarken

fabrikalar dan

İsm et İnönü merhum Necati ila İsmet İnönü ilk Başvekil olduğu sıralarda Tam mânasile bir halk adamı olan İsm et İnönü

köylü ile konuşuyor

Millet, İsmet İnönünü büyük bir devlet adamı olduğu kadar, büyük bir asker olarak da tanır.

ismet İnönü Yugoslavyayı ziyaretin­ de Yugoslav serpuşile. (Yamnda Bay

Stoyadinoviç görülüyor). ismet İnönü Zonguldakta

Yüksek Kumandan ve Büyük Devlet adamı, ayni zamanda çc|k kıymetli bir diplomattır. Resimde onu müteveffa Yunan Başveki|i

Venizelos ile görüyorsunuz.

İsmet İnönü memleket havacılığına da unutulmaz hizmetler yapmıştır. Resim, kendisini tayyare seyahatlerinden birinde gösteriyor.

(6)

6 Sayfa

S O N P O S T A

İkinciteşrin 12

H e r g ü n

Yeni Cümhurreisi

Yazan: M uhittin Birgen mmwf

B

u acı günlerde bizim, için te­ selli noktaları yok değildir. A tatürkü kaybettikse m illet işlerinin en yüksek idare m evkiine İsm et İnöııa- nün geldiğini gördük. M illet Meclisi­ ni, tam bir ittifakla onun ismi e tra ­ fında toplanmakla tam bir isabet gös­ terdiğini söyierneğe bilmem lüzum v ar mı? Bu memleketin m uhtaç olduğu is­ tikrarı, sükûnu ve çalışm ayı tam bir muvaffakiyetle tem in edecek olan bir rejim in başında C üm hurreisi olarak yer alacak yegâne devlet adamı İsmet İnönü idi.

Bu istikrar ve sükûn ve bu çalışma­ yı temin için nâzım rolünü oynayacak olan Cüm hurreisliğine İsm et İnönü gelmekle, m illet tam bir huzur ve is­ tirahat hissedebilir. İsm et İnönü, A- tatü rk ü n yakın dostu, en yakın iş a r­ kadaşı ve rejim in ruhu içinde çalkan­ mış en tecrübeli bir devlet adamıdır. O, bu m emlekete on beş sene içinde büyük mesafeler katettirm iş olan bu rejim in bütün ruhunu ruhunda topla­ dı. Onun bütün işlerinin avucunun için­ de toplandığını gördü. R ejim in bütün kuvvetlerini ta n ır ve b u n ları daha kuvvetlendirm ek için neler yapılm ak lâzım geldiğini bilir. Y ahud da bütün bunlara en iyi ve en doğru olarak o vâkıftır.

Bu vükufa onun beceriğini, iradesi­ ni ve bilhassa çalışkanlığını ilâve e - dersek önümüzdeki senelerde Türki - yede rejim in yeni yeni kuvvetler İkti- sab edeceğine emin olabiliriz.

İsmet İnönünün şahsiyeti hakkında ayrıca söz söylemeğe lüzum olmasa ge­ rek. Daha bir sene evveline gelinceye kadar, uzun zaman, Başvekil olarak kendisini işbaşında gördüğümüz yeni devlet reisimiz, bundan on beş sene evvel, yirm i sene evvel de bizce meç­ hul b ir insan değildi. Onun ismi ,10 temmuz inkılâbile birlikte m eydana çıktı. 10 temmuz inkılâbını takib eden günlerde askerler arasında kıym etli insan olarak isim leri geçenlerin en ilerisinde onun adı da vardı. O ta rih - ten, yani otuz senedenberi, bu m em le­ ket hangi badireye girdi ve hangi felâ­ ketten çıktı ise bu hengâme içinde, o- nu, daima kendisinden beklenilen şey­ leri fazla sile veren bir kudret olarak gördük.

Cebhede vuruşm ak lâzım geldiği za­ man İsmet İnönü daima ilk safta idi ve daima onun bulunduğu yerde ha­ yat, hareket, nizam ve intizam görül­ dü. Cebheden çekilip siyaset sahasına geçtiği zaman da onu ayni kuvvetleri o sahada gösteren bir insan olarak' tan ı­ dık.

A tatürkün yanında, onunla birlikte çalıştığı uzun senelerde İsm et İnönü yalnız tevazu, vefa ve sadakat num u­ nesi oldu. A tatürkün sağ tarafında ve onun sağ eli olarak çalışmış bulunm a­ sına rağmen, daima tevazuu tercih et­ ti. Memleketi yükseltm e gayesi uğ ru n ­ da A tatü rk ü n yaptığı ham leleri, tam bir m uvaffakiyetle sem erelendirm ek için, icabında şahsî fedakârlıkları ka­ bul etm ek lâzım geldiğini bilenlerin basmda da İsm et İnönü vardır.

Hülâsa, hangi taraftan bakarsak ba­ kalım, Türkiye C üm huriyetinin yeni reisini, T ü rk milleti arasında bu m ev­ kie en lâyık ve en çok hak kazanmış bir Türk vatandaşı olarak görürüz. Sa­ de hak ve liyakat değil, yani bu vazi­ fenin ona tevcihi sade kendisine k ar­ şı b ir kadirşinaslık gösterm ek bakı - mmdan değil, belki de bu san’atın en çdk m uvaffakiyetle ifası bakımındfan da Millet Meclisinin kararım h a ra re t­ le alkışlamamız lâzımdır.

Çok kuvvetle eminiz: İsm et İnönü bu memlekete yeni bir çalışma heyeca­

nı veıecek, çalıepnanm zevkini t a ttı­ racaktır. M illette bu heyecanın artm a­ sı ve millet gönlünün bu zevki tatm a­ sı için çalışmanın bol m ahsul v e rir ve bu mahsulün herkese taksim ve tevzi­ ini temin eder bir çalışma olması lâ­ zımdır. İsmet İriönü bu devri yapa - cak ve böyle b ir ru h içinde, Cüm huri- yetin m uzafferiyetlerini h er adımda

Resim li M akale:

ss Acı dersleri... as

Hayatınızın her hangi bir devrinde, mislini tanımadığı­ nız kadar büyük bir teessürün içine düşebilirsiniz, insan için felâket de mukadderdir. Fakat yaşamak azminiz çelik ' salâbetini muhafaza ettikçe korkma­ yınız.

Felâket ve teessür, azim ve irade sahibi bir adam için biley taşı gibidir, ilerleme, yükselme, muvaffak olma imanı­ nı sivriltir, felâketi ve teessürü unutmayınız, sizin içm bir’ kuvvet kaynağıdır, bütün mesele azim ile iradenin gevşeme- mesindedir. Hayatın cesur insanları sevdiğini unutmayınız.

Alman elçiliği

K â tib in i öldüren

Yahudi delikanlısı

HergUn bir fıkra

—• ■ ■ ——

iyi ki kendi yazmadı

Bombalardan

Masun katan

**uda h eyk eli

Paristeki Almanya elçiliğinin üçün­ cü kâtibini tabanca ile v u rarak öldüren

17 yaşlarında Leh Yahudisi Taybels Gunsfan, kendisini tevkif eden ta h arri m em uruna yakalanır, yakalanmaz:

— Beni Almanyada mı, yoksa Fran- sada mı muhakeme edecekler??., diye sormuş. T aharri m em uru hayretle:

— Neden Almanyada m uhakem e et­ sinler?.. diye cevab verm iş ve katil, Fransada sorguya çekileceğini anlayın­ ca, derin b ir nefes almıştır.

K âtibi vurduktan sonra yakalanan katil:

A lm anların tazyikm a m aruz ka­ lan 7000 Y ahudinin ve babam ın intika­ mını aldım!» demiştir.

Sigara içen kadınların

çocukları güzel olmaz mı?

M eşhur Nazi m üfritlerinden Julius Stragyher, N ürem berg’de verdiği bir konferansta:

«— Alman kadınları sigara içmeme- lidir. Sigara içen kadınların, sigara içmiyen kadınların çocukları gibi sıh - haili çocukları olmaz. Binaenaleyh, bu gibiler sigarayı hem en terketm elidir» demiştir.

biraz daha genişletecektir.

Bir T ü rk vatandaşı sıfatile Cümhur- reisimizi hürm etle selâm lar ve en sa­ mimî tebriklerim izi takdim ederken kendisine sıhhat, kuvvet, talih ve m u­ vaffakiyet tem enni eylemeği unutm a­ yız.

Muhittin Birgen

Konuşuyorlardı:

— İyi ki İsmail Habib bu son me - •

5 seleyi kendi yazmadı!

Dediler.

•— Niçin?

ı— Niçin olacak, <Lqkantadaki ma - j

; samda otururken ayağa kalktım ve j i onun masasına kadar gittim » başlığı ■ j altında tam seksen tefrika yazardı da. j

Mes’ud ikizler

&u ikizler, b ir İngiliz babanın ilk çocuklarıdır. Ve yavrucuklar, iki gün ara ile doğm uşlardır. Soldaki bebek, sağdakinden iki gün daha büyüktür. Mes’ud babanın neş’esine bakınız?

Z ayıf kadınlar şişmanlardan

fazla yaşarlar

Zayıf kadınlar şişm anlardan fazla yaşarlar. N evyorkta 121248 hayat si­ gorta poliçaları üzerinde yapılan ted - kikat bu hükm ü ve k an aati vermiş bu­ lunm aktadır.

30 yaşından aşağı olan uzun boylu kadınlar arasında ölüm, o rta veya kısa boylu kadınlardan daha az vâki olmak­ tadır.

Ve gene yapılan istatistiklerden, 30 yasından aşağı olan kadınlar, tabiî sık­ letlerini m uhafaza etmeğe, 30 nu aş­ kın bulunanlar da, fazla sıklet alm am a­ ya çalışmalıdırlar. Sıklet fazlası şeker, damla hastalıkların], tansiyon ve da­ m arların dolması gibi ârâzı vücude ge­ tirir.

Japonlar son günlerde Lungva’da Vunşang m abedini bom balam ışlardır. Fakat mabedde taş taş üstüne kalm a­ dığı halde, resm ini gördüğünüz, Buda heykeline hiçbir şeycik olm am ıştır.

Saat kullanmadığı halde

saati saatine hareket

eden adam

Ö m ründe b ir kerecik olsun saat k u l­ lanmadığı, tek b ir saat almadığı hal - de, b ir İngiliz nahiye kâtibi 30 yıl, dakikası dakikasına nahiye içtimaları- na gelmiş, vazifesine b ir gün olsun geç kalmamıştır.

Kâtib, m em uriyette bulunduğu m üd­ detçe 2000 den fazla toplantılarda kâ- tiblik etmiştir.

Felçler ve delilikler

ameliyatla iyi ediliyor

M uhtelif körlükler, felci umumîler, delilikler, sağırlık, dilsizlik, sar’a gibi hastalıkların bundan böyle beyinde yapılacak am eliyatlarla kökünden iyi edileceği iddia olunm aktadır.

B u am eliyatta, hasta ilk önce m u - tad şekilde bayıltılm akta, ve boğaz v a­ sıta sile, ciğerlere madenî b ir boru u - zat1 larak, doğrudan anestezi gazı ve - rilm ektedir. Boru hastanın yüzüne de intibak ettiği için doktorlar istedikleri gibi kolaylıkla çalışabilmekte, ayni za­ m anda anesteziden gelecek herhan - gi b ir sekte bu suretle, haddi asgariye indirilm iş bulunm aktadır.

İ S T E R

İ N A N ,

İ S T E R

İ N A N M A !

Dün Büyük Millet Meclisinin müzakereleri münasebetile Ankara muhabirlerimizden birile temasa gelmek istemiştik. Telfon meşguldü. İkinci bir arkadaşla irtibat temini de za­ mana bağlıydı. Çaresizlik karşısında hatırımıza yıldırım telgrafına müracaat etmek geldi, matbaadan otomobille

İ S T E R İ N A N ,

postahaneye gitmek üç, telgrafı vermek 2 dak;ka sürdü, postahançden çıktıktan sonra Ankara caddesinde bir dosta rastgeldib bir kaç dakika konuştuk, idarehaneye döndük, az evvel çektiğimiz telgrafın cevabı bizi bekliyordu, ve bi­ zim matbaadan çıkışımızla matbaaya dönüşümüz arasında ancak 17 dakika geçmişti.

İ S T E R

İ N A N M A !

Sözün Kısası

Yazı Cok Olduğu için

Bugün Konamadı

Ankarada neler

gördük

Yazan : Ercümend Ekrem

(Baştarafı 1 inci sayfada)

lisi, dün, A ta tü rk ’ten boş kalan Cüm -1 h u r Riyasetine, onun en yakın arkada­ şı, yardımcısı ve m utem edi İsm et İnö - n ü ’nü ittifakla seçdi.

B ütün m illetin duygusuna ve iste * ğine tercüm an olan bu seçim, Cümhı» riy e t rejim inin ve A ta tü rk inkılâb ve idealinin, m illetin şu u ru n d a n e k ad ar kökleşmiş olduğuna b ir delil daha dır.

Zira o rejim in, İsm et İnönünden da­ ha m ükemm el idealisti, o inkılâbın da­ ha âşık ve daha sadık hâdim i tasavvur edilemez.

B u itibarla, B üyük M illet Meclisi, İnönü ve Lozan kahram anını devletin en büy ü k makam ına lâyık görürken, onun tarih e geçen fetanetini, fazilet ve tem kinini, yüksek vatanperverliğini, C um huriyet için en sağlam b ir mesnedi diye kabul etm iştir.

B ugün epim izin yüreklerim izi pa­ ram parça eden derin m atem in içerisin-,

de, yeni devlet reisim izin onurlu, dü -j rüşt, kuv v etli ve kıym etli şahsiyeti^ hal ve istikbal bakım ından, bizde u 4 yandırdığı büyük güven ve üm idlerle, yepyeni b ir yıldız gibi, ufkum uzu ay - dm latm aktadır.

T ü rk m illeti, hiç b ir zam an en bü *\ yük evlâdı ve yüce kurtarıcısı A ta tü r­ kü unutm ıyacağm ı, onun en yakın, eh vefakâr ve en kahram an arkadaşını ba­ ş ın a . geçirmekle teyid eder.

Ulu Ö nderin çizdiği ve şaşm adan ta ı kibine and içtiğimiz reha ve itilâ yo * lunda bize bundan uygun reh b er ola mazdı.

D üne kadar, A tatü rk ü n etrafında m üttehid b ir kütle teşkil eden asil mil­ let, İnönünün etrafında da ayni vak u r ve azim kâr m anzarayı arzedecektir. 1

Ferdi er ne k ad ar fani olursa olsum idealler bakidir., ebedîdir!

B ugünkü T ürklüğün ideali de, Ata« tü rk ü n kurduğu ve sayın İsm et İnönür nün korum ağa and içtiği C üm huriye 1

tin m ukaddes prensiplerinden başka' hiç b ir şey değildir., ve olamaz!

E rcüm end E krem Talu

Amerikada intihabatın

son neticesi

N evyork 11 (A.A. )— Salı günkü in- tih ab atm neticeleri şunlardır:

M eb’usan meclisinde bundan so n ra 261 dem okrat, 170 cüm huriyetçi, 2 te­ rakkiperver, 1 çiftçi, m eb’us b u lu n a ** çaktır. B ir m eb’usluk için netice he * nüz belli değildir.

A yan m eclisi şu su retle terek k ü b e-

decektir: i

69 dem okrat, 23 cüm huriyetçi, 2. terakkiperver, 1 m üstakil cüm huriyet­ çi, 1 çiftçi.

M eb’usan m eclisinde demokratla*. 71, terak k ip erv erler 5, çiftçiler $ m eb’usluk kaybetm işlerdir.

Ayan meclisinde dem okratlar 8 aza* lık kaybetm işlerdir. B u azalık larm hepsini cüm huriyetçiler kazanm ışlar * dır.

T A K V İ M

İ K İ N C İ T E Ş R İ N

Rum? gene 1354 1 inci Teşrin 30

1 2

Resm î sene

1 9 3 8

Arabt

sene 1367 Kasım 5

C U M A R T E S 1

A K G Ü N E Ş

Ramazan

1 9

IMS S .

6

1

D. 42

47

s.

6

12

D. 02 08 E. Z.

öğle 1

İkindi

B

A kşam Y atsı S

İJ

7

D.

68 03

s.

14 9 D.

S.

38 16 42 12 D 54

S.

18 1 D. 28 34

Referanslar

Benzer Belgeler

The purpose of the study was to conduct an initial survey that tends to discuss the importance of leadership at a workplace; to find out the various

Tarih Konulu Eserleri ba~h~~~ alt~nda Osmanl~~ tarihçilerinin çok kulland~~~~ Fezleke, Mistaria-amel ve elimizdeki eser de bulunmaktad~r.. ~kinci olarak Co~rafya Konulu

Bu teknikte sıvı azot içerisine kısmen batırılmış ve aliminyum folyoy- la kaplanmış olan metal cismin üzerine yumurta (oositleri) veya embriyoları içeren

levizyon birimine teslim edilecekdi. Yorgun Savaşçı’nm buradaki banyo, seslendirme montaj işlemleri tam iki yıl sürecekti. Döne­ min TRT Genel Müdürü Macit Akman’m

— îzzet Paşa kabinesi ne şerait tahtında teşekkül etti merkezi umumî bunda nasıl ve ne derece müessir olmuş­ tur. — Müessir olmadı, fakat Talât Paşa

Kelam ilmi bağlamında engellilik sorununa özellikle üç temel yaklaşım tarzı olduğu görülmektedir. Bunlardan ilki Mutezile’ye aittir. Onlar meseleyi ilahi adalet bağlamın-

özlemleriyle hem ozan Cansever’i, hem de insan Cansever’i anlatıyor; tıpkı dizeleri gibi: “Ben orda, akşamına orospular dadanan / Camlarında pis

Bir senedir hemen her gün Ahmet Haşim’ in sözünü ettim, şiir­ lerini okudum; zannederim daha uzun zaman da benim için böyle o- lacak.. M^mafi pazartesi günkü