• Sonuç bulunamadı

A Rhetoric of Irony

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A Rhetoric of Irony"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Wayne C. Booth, A Rhetoric of Irony, Univer-sity of Chicago Press, 1974, 312 s.

Dünyaca ünlü Amerikalı edebiyat eleştirmeni Wayne C. Booth’un ilk baskısı 1974 yılında Chicago Üniversitesi Yayınları tarafından ya-pılan ve 1975 yılında yine aynı yayınevi tara-fından ciltsiz olarak tekrar basılan A Rhetoric of Irony (İroninin Retoriği) başlıklı çalışması,1 “ironi” kavramı üzerine yazılmış en önemli monografilerden biri sayılmaktadır. Ne yazık ki henüz Türkçeye çevrilmemiş olan bu de-ğerli çalışma, yazarın 20. yüzyıldaki edebiyat araştırmalarına hatırı sayılır katkılar sunan The Rhetoric of Fiction2 (Kurmacanın Retoriği, 1961) başlıklı çalışmasından sonra yazmış ol-duğu ikinci önemli eserdir. Tanımı ve kapsamı sürekli tartışılan, sadece edebiyatta değil he-men hehe-men her sahada karşımıza çıkan “ironi” kavramını detaylarıyla ele alan bu kitabın ta-nıtımını yaparken, öncelikle Wayne Booth’un

hayatı ve eleştiri anlayışıyla ilgili bilgiler verece-ğiz, daha sonra kitabın bölüm-lerine ve her bö-lümde ele alınan konulara değinip, kitapla ilgili ge-nel bir değerlen-dirme yapacağız.

Wayne C. Booth (1921-2005)

1921 yılında Amerika’nın Utah eyaletinde do-ğan Wayne Clayson Booth, eğitim hayatını yine aynı eyalette sürdürmüş, lisans eğitimini Brig-ham Young Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans ve doktora eğitimine ise Illinois eyaletinde bulunan Chicago Üniversitesi’nde

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 7, Nisan 2013, s. 191-196

Bahar Dervişcemaloğlu

*

İRONİNİN RETORİĞİ

* Yard. Doç. Dr., Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü. 1 Bu yazıda, söz konusu kitabın 1975 yılında yapılan ciltsiz baskısı esas alınacaktır.

2 Kitabın Türkçe tercümesi için bk. Booth, Wayne C., Kurmacanın Retoriği, çev. Bülent O. Doğan, İstanbul: Metis Yayınları, 2012.

(2)

devam etmiştir. Doktora derecesini aldıktan sonra, önce Haverford Koleji’nde daha sonra da Earlham Koleji’nde çalışan Booth, 1962 yılın-da Chicago Üniversitesi’nde başladığı görevini 1992 yılında emekli olana kadar sürdürmüştür. Booth, bunamaya bağlı komplikasyonlar neti-cesinde 2005 yılında Chicago’daki evinde 84 yıllık yaşamına veda etmiştir.3

Booth’un 1961 yılında yayımladığı ilk kitabı The Rhetoric of Fiction (Kurmacanın Reto-riği), gerek anlatı teorisine gerekse edebiyat eleştirisine sunduğu katkılar sayesinde büyük ilgi uyandırmış ve kurak bir dönemden geçen eleştiri dünyasına adeta taze bir kan getirmiştir. Her anlatıyı bir tür retorik olarak değerlendiren Booth, bu çalışmasında, anlatısal sözcelerin geçerliliği ve güvenilirliği sorununu retorik ve etik açısından yeniden gündeme getirmiştir. Bu bağlamda ortaya attğı “güvenilmez anlatıcı” (unreliable narrator) kavramı, her ne kadar Ge-nette gibi yapısalcılar tarafından reddedilse de, klasik-sonrası anlatıbilimde kabul görmüş ve anlatıcıyla ilgili birçok güncel tartışmanın da fitilini ateşlemiştir. Booth’un yine bu eserinde ortaya attığı tartışmalı ve günümüzde hâlâ ge-çerliliğini koruyan kavramlardan biri de “ima edilen yazar” (implied author) kavramıdır.4 Ne-tice itibarıyla Chicago eleştiri ekolünün mensu-bu olan Booth, The Rhetoric of Fiction isimli çalışmasıyla Lubbock, Friedman ve James’a dayanan Amerikan eleştiri geleneğini devam

et-tirip mükemmelleştirerek büyük bir anlatıbilim ekolü geliştirmiştir. Booth ve Chicago eleştir-menleri diye anılan grup, anlatı retoriğine bağlı bir anlatıbilim inşa etmiştir. Booth’un öncülük ettiği bu ekolün günümüzdeki temsilcileri, an-latının retorikle ilgili yönleri üzerinde odaklan-maya devam etmektedir.5

Booth’un aşağıda daha ayrıntılı olarak incele-yeceğimiz ikinci önemli kitabı olan A Rhetoric of Irony dışında Now Don’t Try to Reason with Me (1970), Modern Dogma and the Rhetoric of Assent (1974), Critical Understanding: The Powers and Limits of Pluralism (1979), The Harper and Row Reader (1984), The Harper and Row Rhetoric: Writing as Thinking, Thin-king as Writing (1987), The Company We Keep: An Ethics of Fiction (1988), The Vocation of a Teacher: Rhetorical Occasions 1967-1988 (1989), The Craft of Research (1995), Rhetoric of Rhetoric: The Quest for Effective Communi-cation (2004) gibi birçok çalışması vardır.6 Son derece üretken bir bilim adamı olan Boo-th’un eleştiri anlayışına gelince, ağırlıklı olarak Yeni-Aristocu eleştiri ekolünden etkilendiğini söyleyebiliriz. Booth, Chicago Üniversitesi’ne geçtikten sonra Chicago edebî eleştiri ekolünün kurucusu sayılan Ronald Salmon Crane’in et-kisinde kalarak, Yeni Eleştiri ekolüne şüpheyle yaklaşan ve edebiyata daha bütüncül bir şekilde yaklaşılması gerektiğini savunan Yeni-Aristocu anlayışı benimsemiştir.7 Booth’a göre roman,

3 Ayrıntı için bk. Encyclopedia Britannica, “Wayne C. Booth”, http://www.britannica.com/EBchecked/ topic/73726/Wayne-C-Booth; Fox, Margalit, Wayne C. Booth: Critic Who Analyzed Rhetoric, http:// www.nytimes.com/2005/10/11/books/11booth.html?_r=1&

4 Meister, Jan Christophe, “Narratology”, Handbook of Narratology, Peter Huhn, John Pier, Wolf Schmid, Jörg Schonert (Ed.), Walter de Gruyter, 2009, s. 336, 337; Alıntılayan: Dervişcemaloğlu, Bahar, “Geçmişten Günümüze Anlatı Teorisi”, Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Dergâh Yayınları, sayı: 4, Ekim 2011, s. 51.

5 Fludernik, Monika, An Introduction to Narratology, Routledge, 2009; Alıntılayan: Dervişcemaloğlu, Bahar, “Geçmişten Günümüze Anlatı Teorisi”, Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Dergâh Yayınları, sayı: 4, Ekim 2011, s. 60.

6 Booth’un hayatı ve eserleriyle ilgili ayrıntı için bk. Harris, Randy, Bibliotherapy: Community, Critical Understanding, and Rhetoric, http://www.arts.uwaterloo.ca/~raha/Booth-site/index.html

(3)

okuyucu ile yazar arasında bir çeşit sözleşme-dir ve bu sözleşmenin özünde “sözle ikna etme sanatı” olarak tanımlanan retorik yatmaktadır. Yazarın amacı, okuyucuyu anlatı ağının içeri-sine çekmek ve orada tutmaktır; eleştirmenin görevi ise yazarın bunu başarmaya çalışırken kullandığı retorik vasıtaları irdelemektir. İşte yazar ve okuyucu arasındaki bu karmaşık ve değişken dansı betimlemek için ortaya attı-ğı kavramlar, Booth’un eleştiri anlayışının en önemli parçasını oluşturmuştur.8

A Rhetoric of Irony’de Ele Alınan

Meseleler

Öncelikle Wayne Booth’un neden ironi gibi son derece geniş kapsamlı, zor ve geçmişi çok eskilere dayanan bir kavramı inceleme konusu olarak seçtiği sorusu akla gelebilir. Bu sorunun cevabını Booth, kitabının önsözünde veriyor. Booth, bu kitabın esasen “İroniyi ironi olarak anlamayı nasıl başarıyoruz ya da neden başa-ramıyoruz?” sorusuna cevap vermek için yazıl-dığını; ikinci olarak da bir eleştiri teorisi kitabı olarak değerlendirilebileceğini belirtmektedir. İroni kavramının tanımı ve kapsamıyla ilgili henüz bir uzlaşmaya varılamadığını ve dolayı-sıyla bu çalışmasında konuyu teorik zeminde açıklığa kavuşturmaya çalışacağını vurgulayan Booth, hareket noktasının retorik olduğunu da belirtmektedir. 18. yüzyıldan önce ironi, tıpkı diğer edebî sanatlar gibi sıradan bir retorik ara-cı olarak görülürken, Romantik dönemin so-nundan itibaren büyük önem kazanmaya baş-lamış, günümüzde ise modern edebiyatın belir-leyici bir özelliği haline gelmiştir.9 İşte Wayne Booth’un bu çalışması, ironik seslerin modern edebiyatta nasıl işlediğini ve ironinin istiare

(metaphor), alegori ve hicivden (satire) farklı işleyen mekaniğini ortaya koymayı amaçla-maktadır. Booth’un eserinin aynı zamanda etik bir boyutu da vardır; zira Booth’a göre her an-latı; okuyucular, yazarlar ve metinler arasında-ki ilişarasında-kiler demektir. Daha sonra yazacağı The Company We Keep (1988) başlıklı çalışmasın-da derinleştireceği bu fikrin temeli, yazarın ve okuyucunun metinle sürekli bir muhavere yani karşılıklı bir konuşma halinde olduğu önerme-sine dayanır. Booth’a göre ironi de aynı şekilde bir muhaveredir; yazarın kastettiği şeyi anla-ması için okuyucunun büyük çaba göstermesi gerekmektedir. Her türlü dogmaya karşı olan Booth, ironinin anlaşılması için son derece açık ve çoğulcu bir düşünmenin gerekli olduğunu vurgulamaktadır.10

Kitapta ele alınan konulara değinecek olursak, “Stable Irony” (Sabit İroni) başlıklı birinci bö-lümde sabit ironinin hangi yollarla yapılandı-rıldığı açıklanmaktadır. Booth, öncelikle farklı okuyucuların ironiyi farklı yorumlayabileceği durumları betimlemekte ve “İroniyi kullanan yazarın maksadını nasıl anlayacağız?” sorusu-na “sabit ironi”yi örnek göstererek yanıt ver-mektedir. Buna göre sabit ironinin, ironinin yorumlanmasıyla ilgili sunduğu birtakım ipuç-ları sayesinde okuyucular ironide kastedilen anlamı doğru anlayabilir. Booth, bu ipuçlarını betimlerken sabit ironinin belirtilerine, okuyu-cuların ironiyi anlamlandırırken takip etmeleri gerek dört aşamaya, bilme eylemi açısından ironinin yorumlanmasına, ironi ile istiare, ale-gori, fabl gibi söz figürleri arasındaki farklara ve sabit ironi ile hiciv (satire) arasındaki ilişki-ye değinmektedir.

Kitabın “Reconstructions and Judgments” (Anlamlandırma ve Değerlendirmeler) başlıklı

8 Fox, Margalit, Wayne C. Booth: Critic Who Analyzed Rhetoric Dies at 84, http://www.nytimes. com/2005/10/11/books/11booth.html?_r=1&

9 Booth, Wayne C., A Rhetoric of Irony, University of Chicago Press, 1974, Önsöz.

10 Harris, Randy, Bibliotherapy: Community, Critical Understanding, and Rhetoric, “A Rhetoric of Iro-ny”, http://www.arts.uwaterloo.ca/~raha/Booth-site/index.html

(4)

ikinci bölümünde öncelikle ironinin okuyucu tarafından anlamlandırılmasıyla ilgili hususlara değinilmektedir. Booth’a göre ironiyi anlamak, bir tür tercüme, kod çözme, deşifre etme ey-lemidir, yani bir anlamda maskenin arkasında saklananı görmeye çalışmaktır. İroniyi anlam-landırmak, okuyucuların ve ironiyi yapan kişi-nin paylaştığı açıkça söylenmemiş varsayım-lara bağlıdır ve bu ikisinin ortak bir noktada buluşması gerekmektedir. İşte buluşulacak bu ortak noktayı bir platformdan diğerine sıçra-mak şeklinde somutlaştıran Booth’a göre oku-yucuya büyük iş düşmektedir. Bu noktada akla şu soru gelmektedir: “Okuyucu, başka bir plat-forma geçmesi gerektiğini nereden anlayacak?” Booth’a göre ironik bir ifadede birçok inançlar dizisi ima edilir ve okuyucu, bu inançlar dizi-sini toptan reddettiği için bu ifadeyi reddeder; yazarın gerçekten böyle düşünemeyeceği şüp-hesine kapılır ve Booth’un ifadesiyle iki bina arasında gidip gelen okuyucu, çoğunlukla daha mantıklı, daha doğru, daha makul ve daha ah-lâkî olan tarafa geçiş yapar. Booth, bu anlam-landırma ya da yeniden yapıanlam-landırma sürecinin faydalarını ve bölümün son kısmında da ironiyi doğru yorumlamanın verdiği haz ile doğurduğu güçlükler hakkındaki fikirlerini sıralamaktadır. “Is It Ironic?” (İronik mi?) başlıklı üçüncü bö-lümde Wayne Booth, ironik olanla olmayanı nasıl ayırt edeceğimizle ilgili ipuçları vermek-tedir. Konuyu örnekler vererek eğlenceli ve anlaşılır bir şekilde açıklayan Booth, okuyucu-ların “safça” hareket edip tuzağa düşmemeleri için dikkat etmeleri gerekenleri tek tek sırala-makta ve oldukça pratik bilgiler vermektedir. Kitabın dördüncü bölümünü oluşturan “Essays, Satire and Parody” (Denemeler, Hiciv ve Paro-di) başlıklı bölümde, her ironik ifadenin değişik biçimlerde yorumlanabileceği ve yorumlamaya ne zaman nokta konması gerektiğinin nasıl

anlaşılacağı fikrinden hareketle “bağlam” ve edebî türler konusu ele alınmaktadır. Booth’a göre bağlam, ironinin yorumlanmasında kilit bir öneme sahiptir. “Edebî” ve “tarihsel” olmak üzere iki çeşit bağlam vardır. Eseri okurken zihnimizde yapılandırdığımız şey edebî bağ-lamı; metnin yazıldığı, basıldığı ve okunduğu dönem ise tarihsel bağlamı oluşturur. Edebî bağlam, eserin bütününü başarıyla okuduktan sonra ulaştığımız, eserin bütününü okumadan kavranması zor olan bağlamdır; tarihsel bağlam ise hem okumadan önce, hem okuma esnasın-da hem de okuduktan sonra var olan, eseri ve ironiyi anlamlandırmamıza yardımcı olan bağ-lamdır. Booth, bağlamın önemini vurguladıktan sonra yazar ile okuyucu arasındaki sözleşmenin dayandığı esasları sıralamaktadır. Buna göre her iki tarafın da ortak bir dil (konuştukları or-tak dil) tecrübesine, oror-tak bir kültürel tecrübeye ve edebî türlerle ilgili ortak bir tecrübeye sahip olması gerekmektedir. Ayrıca Booth, okuyucu-nun ironiyi doğru yorumlayabilmesi için eser-deki niyeti fark edebilmesi gerektiğini örnek-lerle somutlaştırarak izah etmektedir. Bölümün son kısmında da parodideki niyetler üzerinde durmaktadır.

“Ironic Portraits” (İronik Portreler) başlıklı beşinci bölümde, sırasıyla dramatik mono-log, kurmaca ve drama,11 “hazır” değerler ve “ısmarlama” dünyalar üzerinde durulmakta-dır. Booth’a göre hacimli eserlerde, mesajlar ya da içerik, daha ziyade konuşmacının ya da konuşmacının dahil olduğu bir eylemin sure-tini yeniden gözden geçirmek ve tamamlamak için yapılandırılır. İronik bir portrede ise ön planda olan karakter, durum ya da öykü üze-rine odaklanılır. Bazen ironi, konuşmacının kendisiyle ilgili inandığı şeyle, bizim onunla ilgili yaptığımız çıkarım arasındaki zıtlıktan doğar. Booth’a göre bizim (yani okuyucunun)

11 Burada “drama”, “temsilî şiir” yani hem tiyatroya has özellikler gösteren hem de şiir özelliği gösteren anlamıyla kullanılmıştır. Bk. Childs, Peter ve Roger Howler, The Routledge Dictionary of Literary

(5)

yaptığımız çıkarım, kendi bilgi ve tecrübemizin “ima edilen yazar”ın niyetleriyle nasıl bir ilişki içinde olduğuna bağlıdır. Booth, kurmaca ve drama ile ilgili olarak da, 19. yüzyıldan sonra yazılan kısa hikâyelerin daha ziyade “uzatılmış monologlar” şeklinde yazıldığını ve dolayısıyla okuyucuların, olayların ve durumların sunu-lan görünümleriyle yazarın değerlendirmeleri arasındaki mesafeyi yeniden yapılandırmaları gerektiğini öne sürmektedir. Burada, anlatıcı-nın güvenilirliği meselesi devreye girmektedir. Booth, yine çeşitli eserlerden örnekler vererek konuyu somutlaştırmaktadır. Bölümün son kı-sımlarında da modern yazarların değerleri nasıl algıladığına ve buradan hareketle ironiyi nasıl inşa ettiklerine değinmektedir.

Kitabın “The Ironist’s Voice” (İroniyi Ya-pan Kişinin Sesi) başlıklı altıncı bölümünde, ironinin arkasındaki anlamı emin bir şekilde yapılandırmak için yazarla ilgili zihnimizde oluşturduğumuz resme güvenmemiz gerektiği fikrinden hareket edilmektedir. Booth’a göre okuyucular öncelikle ironik sese odaklanırlar; hangi işlevde kullanıldığı ve ne gibi özellikler taşıdığıyla ilgilenirler. İroninin fazla ileri gittiği zaman kendini yok edeceğini savunan Booth, Fielding ve Forster’ın eserlerindeki seslerden örnekler vererek sabit ironinin eserlerin tama-mına nasıl nüfuz ettiğini ve okuyucuyu ironiyi doğru yorumlama konusunda nasıl yönlendir-diklerini izah etmektedir. Ayrıca Booth, mo-dern zaman yazarlarının eserlerinde metaforik bir anlatımdan ziyade ironik bir anlatım (ya da ses) benimsediklerini vurgulamaktadır. “Is There A Standard Of Taste In Irony?” (İro-niyle İlgili Standart Bir Zevkten Bahsedilebilir Mi?) başlıklı yedinci bölümde ironinin yorum-lanmasıyla ilgili genel bir ölçünün olup olma-dığı meselesi irdelenmektedir. Booth’a göre ironiyle ilgili hüküm ve değerlendirmelerde bulunurken dört düzeyle karşı karşıya olduğu-muz söylenebilir. Bunlar sırasıyla “işlevlerin-den hareketle eserin bölümlerine değer biçme”, “eserin bölümlerine genel kabul görmüş ve

beklentilere karşılık veren kritik değişmezle-re gödeğişmezle-re değer biçme”, “tamamlanmış eserleri kendi zımnî standartlarına, niyetlerine göre değerlendirme”, “türleri birbirleriyle mukayese ederek değerlendirme”dir. Booth, birbirinden tamamen farklı işleyen bu süreçlerin, farklı akıl yürütmelere ve gerekçelendirmelere dayandığı-nı da vurgulamaktadır. Dolayısıyla eleştirmenin ya da okuyucunun ironiyi değerlendirirken ön-celikle bu düzeylerden hangisini esas aldığını bilmesi gerekir. Booth, ayrıca, ironiyle ilgili hükümlerde bulunurken karşılaşabileceğimiz engelleri de sıralamaktadır. Bunlar “gözardı etme”, “dikkati verememe”, “önyargı”, “tecrü-besizlik” ve “duygusal açıdan yetersizlik” şek-lindedir. Booth, son kısımda okuyucularına bir uyarıda bulunarak, verdiği bütün bu bilgilerin fazlasıyla genel bir nitelik taşıdığını ve retorik durumların her birinin kendine has olduğunu asla unutmamak gerektiğini vurgulamaktadır. “Reconstructing the Unreconstructable: Local Instabilities” (Yapılandırılamayacak Olanı Ya-pılandırmak: Sınırlı İstikrarsızlıklar) başlıklı sekizinci bölümde, ima edilen yazarın ve ima edilen okuyucunun bulunmadığı eserlerde iro-niyi yapılandırmanın zorluklarından bahsedil-mektedir. Booth, bu bağlamda üç değişkenden hareketle bazı ironi kategorilerini betimlemek-tedir. Bu kategoriler temelde “ironinin açıklık ya da kapalılık derecesi”ne, “ironinin yapılan-dırılmasındaki istikrar derecesi”ne ve “açığa çıkarılan gerçeğin yerel ile evresel arasında değişen kapsamı”na bağlıdır. Booth, bu bö-lümde “kastedilen ironiler”i sabit-kapalı-sınırlı ve sabit-açık şeklinde sınıflandırmakta, “sabit olmayan ironi”yi de sabit olmayan-açık-sınırlı ve sabit olmayan-kapalı-sınırlı şeklinde ikiye ayırmaktadır.

Kitabın dokuzuncu ve son bölümü olan “Infini-te Instabilities” (Sınırsız İstikrarsızlıklar) baş-lıklı bölümde, Beckett’ın eserlerinden örnekler vererek, dünyanın absürd olduğu fikrine daya-nan “sınırsız ironi”yle ilgili bilgiler verilmek-tedir. Modern yazarların birçoğunun “sınırsız

(6)

ironi”yi kullanmayı tercih ettiklerini öne süren Booth, Beckett’in eserlerini “boş ve anlamsız” olarak görenlere, bu eserlerin eleştirmenler ve okuyucular üzerinde bıraktığı yoğun ve kuvvet-li duygusal tepkiyi hatırlatmaktadır.

“A Rhetoric of Irony” İle İlgili Genel

Bir Değerlendirme

Öncelikle Wayne Booth’un 20. yüzyılda yeti-şen en önemli ve verimli edebiyat eleştirmen-lerinden biri olduğu konusunda genel bir mu-tabakat olduğunu vurgulamak gerekir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Booth’un ortaya attığı bazı kavramlar bugün hâlâ geçerliliğini korumakta ve tartışılmaktadır. Ancak genel olarak Boo-th’un retoriğe dayalı yaklaşımını fazla katı ve iddialı bulan eleştirmenler de vardır. A Rhetoric of Irony ile ilgili olarak Booth’un ironiyle ilgi-li tasniflerinin mantıksız olduğu yönünde bazı eleştiriler yapılmıştır. Mesela Jacobsen, Boo-th’un söz konusu çalışmasını eleştirdiği ma-kalesinde, Booth’u, “ironik olmak” ile “ironik olanı betimlemek” arasındaki ayrımı yapama-dığı için eleştirmiştir. Jacobsen ayrıca Booth’un “ima edilen yazar” kavramının “lüzumsuz” ol-duğunu ve kitapta ironin tanımının açık ve net bir biçimde yapılamadığını öne sürmüştür.12 Ancak kitapla ilgili olumsuz birkaç eleştiri, ki-tabı toptan reddetmemizi gerektirmez. Wayne Booth’un ironiyle ilgili daha önce yazılmış olan The Concept of Irony (Kierkegaard), The Com-pass of Irony (D.C. Muecke), The Word ‘Irony’ and Its Contexts: 1500-1755 (Norman Knox) gibi temel eserlerden ilham alarak oluşturdu-ğu bu çalışma, ironi gibi zor bir kavramı bütün yönleriyle aydınlatmanın ne kadar zor olduğu düşünüldüğünde, saygı duyulması gereken bir çabanın ürünüdür. Modern ve postmodern edebiyatta ironinin ne kadar yoğun bir biçimde kullanıldığı düşünüldüğünde, Batı dünyasında

zaten üzerine çokça çalışmanın yapıldığı ve yapılmaya da devam edildiği bu kavramla il-gili ülkemizdeki çalışmaların yetersizliği açığa çıkmaktadır. Bu açıdan Türk edebiyatında ironi kullanımıyla ilgili yapılacak kapsamlı bir ma oldukça anlamlı olacaktır. Böyle bir çalış-mada kullanılacak temel eserlerden biri de şüp-hesiz Wayne Booth’un The Rhetoric of Irony başlıklı eseri olacaktır.

KAYNAKLAR

Booth, Wayne C., A Rhetoric of Irony, Univer-sity of Chicago Press, 1974.

, Wayne C., Kurmacanın Retoriği, çev. Bülent O. Doğan, Metis Yayınları, İstanbul, 2012. Childs, Peter ve Roger Howler, The Routledge Dictionary of Literary Terms, Routledge, 2006 Dervişcemaloğlu, Bahar, “Geçmişten Günümü-ze Anlatı Teorisi”, Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Dergâh Yayınları, sayı: 4, Ekim 2011, ss. 43-63. Encyclopedia Britannica, “Wayne C. Booth”, http://www.britannica.com/EBchecked/to-pic/73726/Wayne-C-Booth

Fludernik, Monika, An Introduction to Narra-tology, Routledge, 2009.

Fox, Margalit, Wayne C. Booth: Critic Who Anal-yzed Rhetoric Dies at 84, http://www.nytimes. com/2005/10/11/books/11booth.html?_r=1& Harris, Randy, Bibliotherapy: Community, Cri-tical Understanding, and Rhetoric, http://www. arts.uwaterloo.ca/~raha/Booth-site/index.html Jakobsen, Arnt Lykke, “A Critique of Wayne C. Booth’s A Rhetoric of Irony”, Orbis Littera-rum, Vol. 32/3, March 1977, ss. 173-195. Lane, Richard J., Fifty Key Literary Theorists, Routledge, 2006.

Meister, Jan Christophe, “Narratology”, Hand-book of Narratology, Peter Huhn, John Pier, Wolf Schmid, Jörg Schonert (Ed.), Walter de Gruyter, 2009.

12 Jacobsen’in ayrıntılı eleştirisi için bk. Jakobsen, Arnt Lykke, “A Critique of Wayne C. Booth’s A Rhetoric of Irony”, Orbis Litterarum, Vol. 32/3, March 1977, ss. 173-195.

Referanslar

Benzer Belgeler

Senfonik orkestra için başarılı ilk Türk bestelerinden biri olan "Prelüd ve îki Dans” müzik tarihimizdeki cana yakm yerini koruyacaktır. Geçmiş musikimiz­

Tümörün sub- mukozal (özellikle derin submukozaya doğru) veya lenfovas- küler infiltrasyonu inkomplet rezeksiyon için önemli bir risk olarak kabul edilmektedir, çünkü

Bir başka deyişle, sosyal hızlanmanın semptomları olarak (i) öngörülebilirliğin azalması ve belirsizlik, (ii) zamansızlaşmış şimdi / anlık zaman ve (iii)

研究上發現到肝醣合成酶激酶 3beta 在細胞受到刺激時會進入粒線體中,而粒

It was sent to the ministers of foreign affairs of six Balkan countries (Albania, Yugoslavia, Greece, Turkey, Bulgaria and Rumania).. As noted above, the governments of

Contradictory coexistence of awareness and ignorance erases the possibility of a coherent self for Rosa and the irony here (since it points to Rosa’s dichotomous

In this sense, characterization, plot, structure, theme, setting, point-of- view, tone and style of the narrative, irony and symbolism are some of the quintessential lexica of

Neticede, dijital sosyal ağların siyasal temelde kullanımına olumlu yaklaşanların, bu mecraların siyasal içerikli bilgilere erişimi kolaylaştırarak sivil