• Sonuç bulunamadı

Alnar anlatıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alnar anlatıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[ 'S a y f a *10 ] *

3 AGUSTOS 1978

# 1 9 . 3 0 G E L İN T A R T I Ş A L I M

İzmir Televizyonu’nca hazırlanan ve okul çağı

çocuklara yönelik bu program dizisinde İzmir

Ankara İlkokulu öğrencileri deprem konusunu

anlatıyor ve tartışıyorlar.

# 2 0 . 0 0 D O S T U M U Z

H A Y V A N L A R

T R T Televizyonu nca bugünden itibaren yayınına

başlanacak olan bu belgesel dizinin ilk bölümünde

doğadan elimizde kalanları korumak, yok olmaya

yüz tutanları yeniden canlandırmak için hayvanları

ve bitki örtülerini korumaya yarayan korunakların

ortaya çıkması konu ediliyor. Bu bölümde ayrıca

hipopotamların yaşantıları anlatılıyor.

# 2 0 . 3 0

H A B E R L E R

# 2 1 . 0 5

BEŞ D A K İ K A

Zuhal Çetinkanat'm sunduğu Kadın Köşesi prog­

ramında inşaat işçisi izleyicilerinden gelen mektup­

lardan örnekler sunuluyor.

# 2 1 . 1 0 S A V A Ş V E B A R I Ş

# 2 2 . 0 0 T Ü R K S A N A T

M Ü Z İ Ğ İ

# 2 2 . 2 0 H A B E R P R O G R A M

T R T Haber Merkezi'nin hazırlayacağı ve güncel

bir konuyu içiren bir program ekranlara geliyor.

# 2 3 . 2 0 G Ü N E B A K I Ş

Savaş ve Banş’tan bir bölüm..

Dizi filmin

« Yuvaya

Dönenler» adlı

altıncı bölümü

ekrana

geliyor

Necdet Tokathoğiu.

Programın

solisti

Necdet

Tokathoğiu

beş şarkı

sunacak

TÜRK

SANAT

m m • • M — * W •

M u Z lG I

Necdet Tokathoğiu'nu iz­

leyeceğiz. Sanatçı şu şar­

kıları söyleyecek: Hiç Tü­

kenmeyecek, Unutulmaz,

Dua, Biz de Toz Pembe

Görürdük Dünyayı. Şu

Dağları Delmeli.

Tolstoy 'un aynı adlı

eserinden BBC'nin

televizyona uyguladığı

sürekli filmin

“ Y U V A Y A

D Ö N E N LE R ” adlı 6.

bölümü yayınlanacak.

Bu bölümde savaş

bitmiş, Nikolai ve

Andrei yuvalarına

dönmüşlerdir. Nikolai

ve Sonya’nm

ilişkilerinde

değişiklikler olurken

Andrei eve döndüğünde

acı bir haberle

karşılaşır, ö te yandan

Pier ile Helen mutsuz

bir evliliği sürdürmeye

çalışırlar.

l A l M

D

Q E D

05.00 A çılış ve program 05.05 Türküler 06.00 Kısa haberler 06.02 Günaydın 07.00 Kısa haberler 07.02 Köye haberler 07.07 Bölgesel yayın 07.30 Haberler 07.40 Sabahtan sabaha 09.00 Kısa haberler 09.02 Dost elinden 09.20 Şarkılar

09.40 Gel oyna, gül oyna 10.00 Kısa haberler 10.01 Arkası yarın 10.21 Bölgesel yayın 11.00 Kısa haberler 11.15 Şarkılar 11.45 Türküler 12.00 Bölge haberleri 12.10 Öğle üzeri 13.00 Haberler 13.15 Oyun havaları 13.30 Bölgesel yayın 14.32 Türküler 15.00 Kısa haberler 15.01 Sizlerle birlikte 16.00 Bölge haberleri 16.05 Türküler geçidi 17.00 Kısa haberler 17.02 Akşama doğru 18.00 Kısa haberler 18.01 Çocuk bahçesi 18.16 Bölgesel yayın 19.00 Haberler 19.30 Bölgesel yayın 20.15 Köy dağarcığı 22.00 Kısa haberler 22.02 Bölgesel yayın 22.22 Türküler 22.40 Şarkılar 23.00 Haberler 23.10 - 01.00 Bölgesel yayın 23.10 Türküler 24.00 Kısa haberler 00.02 Gece yarısından sonra 00.40 Küçük konser 00.55 Kısa haberler 01.00 Rogram ve kaoams

( T R T - I I

)

06.00 Gun paşlıyor 06.30 Sabah konseri 09.00 Olayların İçinden 09.30 Barok müzik 10.00 Türk bestekârları 10.30 Adsız kahramanlar 10.50 Türk sanat müziği 11.20 Türküler geçidi 11.40 Sılaya dönüş 12.00 Hafif müzik 12.20 Meslekler ve okulları 12.40 Tangolar 13.00 Haberler 13.15 Hafif müzik 13.30 Olayların içinden 14.00 Türküler 14.15 Kent ve insan 14.35 Şarkılar 15.00 Türküler 15.15 Hafif batı müziği 16.00 Şarkılar 16.20 Arkası yarın 16.40 Türk halk müziği 17.00 Şarkılar

17.30 Sanat müziğinde dans 18.00 Yurttan sesler 18.30 Aile 19.30 Çeşitli sololar 19.45 Solistlerden seçm eler 20.15 Türk hafif müziği 21.15 Uluslararası kuruluşlar 21.35 Türk sanat müziği 22.00 Solistlerden seçm eler' 22.30 Türküler geçidi 23.00 Lied saati 23.30 Haberler 23.35 Gece konseri 23.35 Program ve kapanış. 07.00 A çılış ve program 07.02 Güne başlarken 07.30 Barok müzik 08.00 Sabah için 09.00 Türk sanat müziği 09.30 Saz esederi 10.00 Türk yorumcuları 10.45 Folklorumuzdan 11.15 Öğleye doğru 12.15 Türk halk çalgıları 12.30 Caz müziği 13.00 Konser saati 14.30 Türk sanat müziği 15.00 Günün konseri 16.00 Müzik dünyasından 17.00 Sîzler için hafif müzik 18.00 Oda müziği 18. X Küçük koro 19. X Anıların müziği 19.45 Çigan müziği 20. X İst. D.S. Orkestrası 21. X Çeşitli sololar 22. X Yurttan sesler 22. X Küçük konser 23. X Türk sanat müziği 24. X Caz dünyası X . X Gece ve müzik 0 1 .X Program ve kapanış.

Jülide Gülizar, Süleyman A ta ’y a sorular yöneltirken.

JÜLİDE GÜLİZAR'İN GEÇİCİ

GÖREVİ 3 AY UZATILDI

«Uzay

1999»un

Maya'sı

beyaz

perdede

Eski haber spikerinin

sunduğu «Bir Konu

Bir Konuk »

programında

önümüzdeki günlerde

işsizlik konusu

işlenecek

TR T'nin her hafta yayınladığı ve genellikle sosyal içerikli konuların işlendiği “ Bir Konu Bir Konuk” programında önümüzdeki günlerde işsizlikle ilgili ilginç bir program ekranlarımı­ za gelecek.

Eski haber spikerlerinden Julide Gülizar’ ın sunduğu ve toplumun dertlerine bir parça olsun çare aranmaya çalışılan “ Bir Konu Bir Konuk” programında 4 hafta sonra Süleyman Ata adındaki işsiz bir yurttaşımızın yaşam öyküsü ekranlara gelecek. Şimdiye kadar ilginç konulann işlendiği programın bu bölümünde bir işi ve hiçbir geliri bulunmayan Süleyman A ta adındaki bir yurttaşımızın zor hayat şartlan altında yaşamını nasıl sürdürdüğü anlatılmaya çalışılacak. Ayrıca programda Süleyman A ta ’nın şahsında bir parça da olsa Türkiye’deki işsizlik sorununa değinilecek.

ö te yandan bugüne kadar “ Bir Konu Bir Konuk" programını başarı ile yürüttüğü ileri sürülen ve eğitim şubesindeki geçici görevi sona eren Jülide Gülizar'ın geçici görevinin 3 ay daha uzatıldığı belirtildi. Gülizar'ın geçici görevinin 3 ay daha uzatüması ile “ Bir Konu Bir Konuk" programı da bir süre daha ekranlarımız­ da yayınlanmaya devam etme şansını kazandı.

“ Uzay 1999” un sevimli M aya’sı Catherine Schell bir İtalyan-Ispanyol or­ tak yapımı uzun metrajlı filmde Giuliano Gemma ile başrolü paylaşacak.

Sinekten aslana kadar her hayvan kılığına gire­ bilen Maya “ Uzay 1999"- da özellikle minik seyirci­ lerin dikkatini çekmek­ teydi. Dino Risi’ nin y ö ­ neteceği “ Sahildeki Ce­ set" adlı filmde Catherine Schell bir sekreteri can­ landıracak.

Y avuz Tarakçıoğlu

Yapımcılar oyuncu

sıkıntısı çekiyorlar

Yapımcılar oyunlarında rol verecek oyuncu bulmakta güçlük çekmektedirler. Oyuncu kadro­ sunu tamamlayamayan yapımcı, çekimini erte­ lemekten başke çare bulamamaktadır. •

Bu durum geçtiğimiz günlerde "B eş Dakika" programının yapımcısının başına gelmiştir. Çe­ kimde rol alacak oyunculann eksik olduğunu gören Yavuz Tarakçıoğlu, çekimi iptal etmemiş oyunda eksik oyuncunun yerine kendisi geç­ miştir. Ancak daha sonra bir tiyatro sanatçısı bulunmuş ve çekim yapılmıştır.

Yedik oyuncu bulunmasaydı oyunda rol alacağmı söyleyen Yavuz Tarakçıoğlu, “ (Görü­ nür Kaza) adlı bölümü çekmek için her şey hazırdı. Ancak oyuncu kadrosüAu bir türlü tamamlayamamıştık. Çekimi iptal etmedim. Ihsan Sanıvar köy muhtarım, Osman Yurdaer ve Şükrü Üstün ise köy ihtiyar heyeti üyelerini canlandırıyorlardı. Ancak senaryo gereği bir oyuncuya daha ihtiyaç vardı. Bulunmayınca yerine ben geçmeye karar verdim. Ama bu sırada bir tiyatro sanatçısı bulundu. Çekimi böylece yapabildim" demiştir.

"B eş Dakika"da rol alan sanatçıların çoğunun tatile gitmesi yüzünden çekimlere ara verdiklerini söyleyen Yavuz Tarakçıoğlu, yakında bütün kadronun çekime hazır olacağını söylemiştir.

Programın sunucuları: Günseli Vural ve Filiz Ercan.

«KADIN DÜNYASI»

ANKARA RADYOSUNUN

EN ESKİ

PROGRAMLARINDAN

BİRİ OLDU

Kadınları içeren toplum­

sal ve sosyal olayları konu

edinen "Kadın Dünyası"

adlı program Ankara Rad­

yosunun en eski programla­

rından biri olmuştur.

1974 yılı temmuz ayında

yayınlanmaya başlanan bu

programın yayını aralıksız

bugüne kadar sürdürülmüş­

tür. "K a d ın D ü n y a s ı"

programını, hazırlayan iki

spiker Günseli Vural ve

Filiz Ercan sunmaktadır.

Vural ve Ercan programla­

rına her gün yüzlerce kadın

dinleyiciden mektup geldi­

ğini söylemekte ve bu mek­

tuplarda yazılan sorunlara

programda yer verdiklerini

belirtmektedirler.

"Kadın Dünyası" prog­

ramı her gün saat 09.00-

10.00 arasında yayınlan­

maktadır. Programın ya­

pımcıları ve aynı zamanda

sunucusu olan Günseli Vu­

ral ve Filiz

Ercan, Anka-

r'n ın köylerine de giderek

burada yaptıkları röportaj­

larda bu köylerde yaşayan

kadın ve genç kızların so­

runlarını dile getirmekte­

dirler.

Tek ve çoksesli müziğimiz bir değerini yitirdi

FERİT ALNAR

Beş öncü

bestecimizden

I Ferit Alnar, kanunuyla..

n a

ANLATIYOR

★ A v u s tu ry a lIla r Türk karakterinde b ir orkestra eseri is te d ik ­

leri için , sipa riş Özerine “ Prelüd ve İki Dans” ı besteledim . Os­

wald Kabasta y ö n e tim in d e Viyana Filarmoni Orkestrasıyla ilk

çalm ışında çok b eğ en ild i. Notaları Viyana’da basıldı. Bu yüz­

den çok sık çalınm ası m üm kün o ldu.

A vrupa’nın 40’a yakın

şehrinde herhalde 80’den fazla defa s e s le n d irild i.

★ “Kanun Konçertosu”n u -bestelem eye Rom a’da başladım .

Antalya’da tam am ladım . İlk olarak 1951'de V iyana’da se sle n d i­

rild i. Kanunu kendim ça lıyor, yaylı sazlar orkestrasını da ba­

şım la y ö n e tiyo rd u m . Daha sonra üçüncü bölüm ünü d e ğ iş tir­

meye karar verdim . Fakat bu çok zaman aldı. Bir tü rlü is te d i­

ğim sonucu alam ıyordum . Konya’ya g ittim . Mevlâna’yı ziyaret

e ttim . Cam ide dua e ttim . Bu a tm o sfe r bana aradığım m üzik ka­

rakterini sağladı. Birtakım m e lo d ile r rüyama girm eye başladı.

Bunları önce piyanoda

derle d im . Sonra kanu­

na uyguladım . “ Kanun

Konçertosu” son h alini

1958’de a lm ış oldu.

Viyana’da yaylı

sazlar ku artetim ça lın ­

dıktan sonra karşım a

kapı gibi b ir adam d i­

k ild i. Alban Berg’ m iş.

Bana eserin m illî ka­

rakte rin i b ilhassa be­

ğ e n d iğ in i söyledi.

★ B ir banka 1968 y ı­

lında bana “Yunus Em­

re” sem inerinde ses­

le n d irilm e k

üzere b ir

beste

sip a rişi

yaptı.

Çok az b iline n Yunus

Emre ila h ile ri buldum .

M elodi yapısı bakım ın­

dan kusursuzdular. Ba­

na kendi bestelerim den

çok daha e tk ili g eldiler.

Fakat banka koronun

ü cre tini ödem ek iste ­

m ediği için eser ses­

le n d irilm e d i.

★ Türk b estelerinin

batıda g ördü kleri ger­

çek ilg i pek büyük de­

ğ ild ir. H ükü m e tin des­

teği ya da dışarda ya­

şayan

T ürklerin

yar­

d ım la rıyla

ta n ıtılm a y a

çalışılan

b este cile rin

dışında, h iç b ir yardım

görm eden, sadece e-

se rlerinin

uyandırdığı

ilg i ile batıda başarı ka­

zanan tek Türk b esteci­

si İlhan Usmanbaş’tır.

Am a kendim izi batıda

beğendirm em iz

şart

d eğ ild ir.

B e n liğ im iz i

korum ak daha ö n e m li­

dir.

(Ferit Alnar’ın 26 ma­

yıs 1978 günü Sinema

ve

TV

Enstitüsü’nde

Halit

Refiğ

ve

Özer

Sezgin ile video kaydı

yapılan

konuşmasın­

dan...)

Tek sesli müzikle yetişen, sonra çok sesli müziğe yönelen Alnar...

Boğaziçi

Üniversitesi

kulüpleri

«Gençlik

Kampları»nda

konserler ve

gösteriler

düzenliyor

Boğaziçi

Üniversitesi

Folklor, Türk Müziği, Sine­

ma ve Fotoğrafçılık kulüp­

leri, Gençlik ve Spor Ba­

kanlığı 'nın Gıda-Tanm ve

Hayvancılık, Köyişleri ve

Kooperatifler ve Orman

bakanlıklarıyla

ortaklaşa

düzenledikleri “Toplumsal

Kalkınmada Gençlik Proje­

s in e göre hazırlanan yaz

çalışma kamplarını dolaşa­

rak konserler veriyor, gös­

teriler sergiliyorlar.

Ruhi Ayangil yönetimin­

deki Türk Müziği Korosu, 1

ağustosta îç Anadolu, A k­

deniz ve Ege bölgelerindeki

kampları kapsayan turnesi­

ne başladı.

F olklor Kulübü, 5-18

ağustosta Orta, Güney ve

Batı Anadolu’daki kamp­

larda türkü konserleri ve

halk

oyunları

gösterileri

düzenleyecek.

Fotoğrafçılık ve Sinema

kulüpleri de kamplardaki ve

yakın çevredeki yaşantıyı

görüntülüyorlar ve sergiler,

film gösterileri düzenliyor­

lar.

Alnar, T V için yaptığı programda...

FFRİT ALNAR İLK FİLM

MÜZİKÇİMİZDİ

HAUT REFİĞ

G

E L E N E K S E L Türk Musikisin­

den Batı müziğine, kanun üs-

tadlığından senfonik orkestra

şefliğine geçen Ferit Alnar'm, toplu-

mumuzun kültürel değişme döneminde

dikkati çeken bir kişiliği vardır. Kültü­

rel değişim meselelerinin önemi anlaşıl­

dığında uzmanlar herhalde bu kişiliğin

üzerinde gerektiği gibi duracaklardır.

Sinema tarihimiz ise Alnar’ı ilk sesli

Türk filmi "İstanbul Sokaklarında”

(1931), ilk renkli Türk filmi “ Halıcı K ız”

(1953) ve “ Vatan ve Namık Kemal”

(1949) filminin fon müziği bestecisi

olarak anmaktadır.

Muhsin Ertuğrul tarafından hazır­

lanan “ İstanbul Sokaklarında” ile “ Ha­

lıcı K ız” ın sinemamız için, birinin ilk

sesli, öbürünün ilk renkli film olmaktan

öte önemleri yoktur. Bir Türk-Yunan-

Mısır ortak yapımı olan “ İstanbul

Sokaklarında” Paris’te seslendirilmişti,

O yıllarda Muhsin Ertuğrul ile İstan­

bul’da bazı müzikli oyunların sahne­

lenmesinde çalışan Alnar’m bu tarz

müzikler hazırladığı anlaşılmaktadır.

“ Halıcı Kız” için müziklerin de bu

filmin yapımındaki dağınıklıktan kurtu­

lamadığı söylenebilir. Alnar’m film

müziği çalışmalarının herhalde en derli

toplusu

Cahide Sonku’nun

yaptığı

“ Vatan ve Namık Kemal”

• için

olmuştur. 15-20 kişilik küçük orkestra­

lar için hazırlanan bu müziklerden

Alnar, meselâ “ Faust" sahne müziğinde

yaptığı gibi, sonradan ayrıca konser için

düzenlemelere girişmemiştir.

Ferit Alnar iki ay önce AvusturyalI

eşiyle birlikte İstanbul'daydı. En önem­

li eseri olan “ Kanun Konçertosu” nun

plağa alınabilmesi için imkânlar araş­

tırıyordu.

İstanbul

Devlet

Senfoni

Orkestrası yöneticilerinden Özer Sezgin

ile birlikte Sinema ve T V Enstitüsü’ nde

kendisiyle televizyon bandına alman bir

konuşma yaptık. Film müziği çalışma­

larının oldukça gelişigüzel şartlarda

yapılmasından yakındı. Metnini de

kendisinin hazırlayacağı bir opera beste­

lemek tasavvuruııdaydı. Ecel ona bu

imkânı tanımadı demek!

Ferit Alnar'ıngeride bıraktığı eserler

kendi kuşağının öbür ünlü bestecileri ile

kıyaslandığında, özellikle senfonik

a-landa, nitelik ve nicelik bakımından

onlarınki kadar ağırlık taşımayabilir.

Senfonik orkestra için başarılı ilk Türk

bestelerinden biri olan "Prelüd ve îki

Dans” müzik tarihimizdeki cana yakm

yerini koruyacaktır. Geçmiş musikimiz­

le akrabalığındaki ince duyarlığın tadı­

na varan çıktıkça “Viyolonsel Konçer­

tosu” da seslendirilebilir. Am a ya

eserlerinin en önemlisi “Kanun Konçer­

tosu” A ln a r konuşmamızda V iy a ­

na’ daki seslendiriliş sırasında yapılan

band kaydının silindiğini bildirdi. Plak

için ömrü vefa etmedi. Ulusal musikinin

meyhanelerde yaşatıldığı, müzik devri-

mini bazı hanımlarımızın Rahmaninof

konçertosu çalması sanan bir kültür

zihniyetinin egemen olduğu ortamda,

yakın tarihimizin en büyük kanun

üstadı olan Ferit Alnar’ m bu ilginç ve

değerli eserinin bizzat kendisi tarafın­

dan doğru dürüst bir kaydının yapıl­

ması sağlanmadan aramızdan göçüp

gitmesi çok acıdır. Yazık!

İlk sesli film ile ilk renkli filmimizin müziğini Ferit Alnar hazırladı...

FARUK YENER

O

NU ilk kez 1943’de ,n- kara’daki Devlet Kon- servatuvarı Konser Sa­ lonu nda o çağların tek önemli müzik topluluğu “ Riyasetkicu- mhur Filarmoni Orkestrası” m yönetirken görmüş, Ankara Radyosu’nda spiker olarak ça­ lıştığım günlerde yakından ta­ nımak olanağım bulmuştum. Kibar, az konuşan, içine kapa­ nıklığı hemen sezilen bir sanat­ çıydı. Simaları kolay belleye- mez, adları çabuk ammsaya- mazdı. Dalgınlığı ünlüydü... O yıllar bu konuda en bilinen öy­ küsü otomobilini K ızılay’da iş­ ler bırakarak bir yere uğraması, orada unutup Devlet Konser- vatuvan'na otobüsle gitmesiy- di. Ben Radyo’da iki olayına tanık olmuştum; orkestra ba­ şında bir kadın piyanistimize bir “ Beethoven Konçertosu” ile eşlik ederken, ilk bölümün ka- dansından sonra “ tutti” ye giriş vermeyi unutmuş, bir başka konserde “ yönetici partisyonu" evde kaldığından bir “ Brahms S e n fo n is P ’ ni m itiik “ Eulen- burg” cep partisyonu ile yö­ netmişti.

Oysa adını ve yaşamını çok önceden biliyordum onun. 1906 yılında İstanbul'da doğmuş, yeteneğinin yamsıra annesinin de desteğiyle beş-altı yaşların­ da müziğe başlamış, birkaç yıl sonra kucağına ilk kez kanun alan küçük sanatçı, kısa sürede sağladığı kolaylıklarla ün yap­ mıştı. “ Kanunî Ferit Efendi” öğrenimini Alman Mektebin­ de., daha sonra İstanbul Sulta- nisi'nde sürdürürken müzik bilgisini Hüseyin Sadettin Arel ve Edgar Manas’dan aldığı derslerle geliştirecek, on beş yaşlarında Darüttalim’i Musiki Topluluğu’na üye olacak, tek sesli bir müzikli oyun bes- teleyecektir. Genç sanatçı beş yıl sonra "P o ly d or" firması adına üyesi bulundum toplu­ lukla Berlin’e gitmiş, çok sesli müziğe güçlenen eğilimi üzeri­ ne mimarlık öğrenimini bıraka­ rak Viyana'ya yerleşmiştir. Bu kentin müzik akademisinde Jo­ seph M arx’m bestecilik, Os­ wald Kabasta'mn orkestra yö­ neticiliği sınıflarım başarıyla bitiren Alnar 1932’de yurda dönmüş, İstanbul Şehir T iya t­ rosu orkestrasına atanmıştır. Bu görevde dört yıl kaldıktan sonra Ankara Devlet Konser- vatuvarı’na öğretmen, Riya- seticumhur Filarmoni Orkest­ rasına yönetici yardımcısı ol­ muş, “ Devlet Konservatuvarı Opera Tatbikat Sahnesi“ nin ilk deneylerine katılmış, 1946’da y ö n e tic i Dr. E rnest Pra- ertorius’un ölümü üzerine yeri­ ne geçmiş, 1952 yılına dek bu görevde kalmış, aynı yıllar bo­ zulan sağlığı nedeniyle ayrıl­ mış, 1955’de Viyana'ya yerle­ şerek Orta Avrupa kentlerinde konserler yönetmiştir.

b e ş ö n c ü

B E S T E C İD E N B İR t Alnar yurda döndükten son­ ra yaşamını Ankara’da sürdür­ müş, konuk olarak konserlere katılmış, ancak giderek artan sinirsel ve ruhsal rahatsızlığı son yıllarda bu çabalarını da engellemiştir. Sanatçı bir ara soprano Ayhan Aydan'la ev­ lenmiş, 1952’de sona eren bu evlilikten doğan oğlu genç yaş­ ta Londra'da ölmüştür. Alnar yaşamını 1957'de ikinci kez bir AvusturyalI ile birleştirmişti.

Pek mutlu sayamayacağımız yaşamı 72 yaşında yiten H.F. Alnar yurdumuzda cumhuriyet döneminden sonra Atatürk’ün isteğiyle başlayan “ Çok Sesli Türk M üziği” girişiminin ürü­ nü beş öncü bestecimizden biri­ dir. Ancak başka dört arkadaşı . C . R . R e y , A . S a y g u n , N .K .A k ses ve U.C.Erkin’den ayrı olarak önce "tek sesli mü- zik” le yetişen müzikçi bu özel­ liğinden “ çok sesli” veriminde ustaca yararlanmış, modal de­ neylerinde kullanmıştır. Sanat­ çının esini biraz da sağlık duru­ mu nedeniyle her zaman bere­ ketli olmamış, bu yönü yapıtla­ rının sayısını sınırlandırmıştır. Bu yapıtların mimarî kuruluşu alışılmış planlara, ezgisel ve ritmik elementeleri ise çoğun­ lukla ulusal renklere dayanır. Orkestralaması kolay, açık ve yalındır. Bütün bu yönleri dağarının atılım ve yenilikler­ den uzaklığım göstermeye ye- terlidir. Buna karşın sahneye düşkünlüğü görsel sanatlarla kaynaşmasmı sağlamış, yurda döner dönmez verdiği “ Yalova Türküsü” ve "Sarı Zeybek” adlı iki müzikli oyundan başka o çağlar için yeni bir alan olan sesli filmde ilk deneyi yapmış, 1931’de “ îstnnbui Sokakları” nı müziklemiş, ayn alana ydlar sonra “ Namık Kem al" adlı filmle dönmüş, 1953’de “ Halıcı K ız " adlı filmin dip müziğini yazıp kanunla seslemiştir. Sa­ natçı 1944’de "F a u s t" için sah­ ne müziğini vermiş, bazı oda m ü ziği ya p ıtların d an başka "Viyolonsel Konçertosu” ve “ Kanun Konçertosu” kalıcı ve­ rimleri arasına girmiştir. En çok bilinen, meraklılarca yakm ilgiyle izlenen yapıtı “ Prelüd ve tki Dan8"dır.

Hasan Ferit Alnar, kültür evrimimizin saygın bir siması olarak anılacak, yapıtları gele­ ceğe soylu bir esinin ürünleri o- larak kalacaktır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toras Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

üç sahnesi, bir şehirde üç evi ve üç şehirde bir Mercedes ara­ bası ve yine üç şehirde bir ge­ cede üç bin lira kazancı vardı. ÇATILMIŞ

Oktay Akbal’ın yirmi beş yılı aşan öykücülüğüyle edebiyatımız sadece birbirinden güzel 89 öykü kazanmış olmadı, bu türün kimi ustaları öldükten, kimi

Eserlerinde tasvir gerçekliği ağır basan Fausto Zonaro İstanbul’un tarihi semtlerini, camilerini, çeşmelerini, düğünlerini, bayramlarını seyyar satıcılarım,

Akbay için yarın Dışişleri B a­ kanlığı önünde bir “ devlet töre­ ni”

dern dans topluluğunda da çalışmaya başladı, ilk korc- ögrafilerini 1974 yılında izzet öz'ün ‘Sihirli Lamba' adlı TV programı için kısa danslar

Uğurlama törenine Devlet Bakanı Cavit Kavak, Eminönü Belediye Başkam Ahmet Çetinsaya, Orient Express Başkam Nick Varian ve Zihni Holding Yönetim Kurulu. Başkanı Asaf

Yine yapılan deneyler, insanların risk ve belirsizlik altında karar verirken duyguların ne kadar önemli olduğunu ortaya koyarken, insanların kazanç sözkonusu olduğunda riskten

Midhat Paşa merhumun Mektebi Sanayie irad yaptığı sıra dükkânlardan sekiz tanesi birleş­ tirilip «Mahmud Bey» matbaası kurulmuştu.. Mahmud Bey matbaası bu