• Sonuç bulunamadı

Yapısal değişim bağlamında kentleşme ve Kocaeli imalat sanayiinin niteliği (swot analizi)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapısal değişim bağlamında kentleşme ve Kocaeli imalat sanayiinin niteliği (swot analizi)"

Copied!
220
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

KOCAELĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

YAPISAL DEĞĐŞĐM BAĞLAMINDA KENTLEŞME ve KOCAELĐ

ĐMALAT SANAYĐĐNĐN NĐTELĐĞĐ (SWOT ANALĐZĐ)

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

FATMA TURGUT

ANABĐLĐM DALI: ĐKTĐSAT

PROGRAMI: ĐKTĐSADĐ GELĐŞME VE ULUSLAR ARASI

ĐKTĐSAT

(2)

T.C.

KOCAELĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

YAPISAL DEĞĐŞĐM BAĞLAMINDA KENTLEŞME ve KOCAELĐ

ĐMALAT SANAYĐĐNĐN NĐTELĐĞĐ (SWOT ANALĐZĐ)

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

FATMA TURGUT

ANABĐLĐM DALI: ĐKTĐSAT

PROGRAMI: ĐKTĐSADĐ GELĐŞME VE ULUSLARARASI ĐKTĐSAT

DANIŞMAN: DOÇ. DR. YUSUF BAYRAKTUTAN

(3)
(4)

ÖNSÖZ

Kalkınma sürecinde, üretim, dış ticaret ve istihdam içinde tarım sektörünün nisbi payında azalma, sanayi ile hizmet sektörlerinin nisbi payında artışı niteleyen ‘‘yapısal dönüşüm’’, ülkeden ülkeye değişen bir süreci ifade etmektedir. Bu süreçte, sanayileşme ve kentleşme karşılıklı etkileşim içinde olmakla birlikte, sanayileşmeden önde giden ‘‘dengesiz’’ bir kentleşme ya da sanayileşme ile birlikte gelişen ‘‘dengeli’’ kentleşme formlarına rastlamak mümkündür. Bu çalışma, ekonomik yapı, yapısal dönüşüm, kentleşme kavramlarına vurgu yaparak, Dünya ve Türkiye deneyimi ışığında Kocaeli’deki kentleşme niteliği ile sanayi yapısını ortaya koymaktadır.

Çalışma süresince değerli katkısı ve göstermiş olduğu sabrından ötürü, sayın hocam Doç. Dr. Yusuf BAYRAKTUTAN’a teşekkür ederim. Maddi ve manevi bütün yılgınlıklarımda bana destek olan annem Meryem TURGUT ve babam Mehmet TURGUT’a; beni sürekli motive eden müstakbel eşim Alperen KETHÜDAOĞLU’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Fatma TURGUT

(5)

ĐÇĐNDEKĐLER ÖNSÖZ………i ĐÇĐNDEKĐLER……….. ii ÖZET………...vii ABSTARCT………...…..viii KISALTMALAR……… ix TABLO VE ŞEKĐLLER ÇĐZELGESĐ………...xi GĐRĐŞ………...1

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

YAPISAL DEĞĐŞĐM ve KENTLEŞME

1.1. Ekonomik Yapı………...5

1.1.1. Ekonomide Tarımın Yeri………...8

1.1.2. Ekonomik Dönüşüm ve Sanayi Sektörü………..10

1.1.3. Ekonomik Yapıda Hizmetler Sektörü………..11

1.2. Yapısal Değişim………..12

1.3. Yapısal Değişimin Mekansal Yansıması………....17

1.3.1. Kent Kavramı………...19

1.3.2. Kentlerin Oluşum Süreci……….20

1.3.2.1. Alanda Yoğunlaşma………....21

1.3.2.2. Ölçek Ekonomileri………..22

1.3.2.3. Tarımda Verim Artışı………..22

1.3.3. Kentleşme Süreci ve Etkenleri………....22

1.3.3.1. Kentsel Alanların Çekiciliği………...26

1.3.3.2. Kırsal Alanların Đticiliği……….27

1.3.3.3. Siyasi ve Đletici Faktörler………...28

1.3.4. Kentleşmenin Niteliği: Dengeli ve Dengesiz Kentleşme………….…...30

1.3.4.1. Dengeli ve Dengesiz Kentleşme Dinamikleri……….31

1.3.4.2. Dengesiz Kentleşmenin Sosyo-Ekonomik Yansımaları………..32

(6)

1.3.4.2.2. Kira ve Arsa Fiyatlarındaki Artış………....33

1.3.4.2.3. Konut Sorunu………...34

1.3.4.2.4. Yoksulluğun Mekansal Yoğunlaşması………35

1.3.4.2.5. Maliyetlerin Artışı………...35

1.3.4.2.6. Altyapı Yetersizlikleri………... 36

1.3.4.2.7. Diğer Sorunlar………... 36

1.3.4.3. Dengesiz Kentleşmenin Yol Açtığı Sorunlar………37

1.3.4.4. Kentleşmenin Olumlu Etkileri ve Sürdürülebilir Kentleşme.... 37

1.3.5. Toplanma Ekonomileri………...39

1.3.5.1. Đşletmelerin Yer Seçiminde Etkili Olan Faktörler……….39

1.3.5.1.1. Önsel-Gerisel Bağlantılar………...40

1.3.5.1.2. Tamamlayıcılık Đlişkileri………40

1.3.5.1.3. Bölgenin Talep Koşulları………41

1.3.5.1.4. Kurumsal Altyapı………41

1.3.5.1.5. Ulaşım……….42

1.3.5.1.6. Sektörel Yoğunlaşma………..42

1.3.5.1.7. Kamu Politikaları………43

1.3.5.2. Yerelleşme Ekonomileri………..43

1.3.5.2.1. Ölçeğe Göre Yerelleşme Ekonomileri………46

1.3.5.2.2. Yerelleşme Ekonomilerinin Sağladığı Dışsallıklar….48 1.3.5.3. Kentleşme Ekonomileri……….52

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

YAPISAL DEĞĐŞĐMĐN KENTLEŞME SONUÇLARI: Dünya ve

Türkiye Deneyimi Işığında Kocaeli

2.1. Dünya Ekonomisinde Yapısal Dönüşüm ve Kentleşme……….55

2.1.1. Sektörel Yapı………....57

2.1.2. Đstihdam………....58

2.1.3. Dış Ticaret………....59

(7)

2.1.4.1. Endüstri Toplumunun Oluşum Süreci ve Bu Sürece

Etki Eden Faktörler………..62

2.1.4.2. Çeşitli Göstergelere Göre Avrupa’da Öne Çıkan Kentler……...69

2.1.4.3. Küreselleşmenin Kentleşme Dinamikleri………74

2.1.4.3.1. Metropolitan Kent………....75

2.1.4.3.2. Mega Kent………....76

2.2. Türkiye Ekonomisinde Yapısal Dönüşüm ve Kentleşme………..78

2.2.1. Tarım, Sanayi ve Hizmet Sektörlerinin Gelişimi………...78

2.2.2. Đstihdamın Sektörel Değişimi………...82

2.2.3. Dış Ticarette Yapısal Dönüşüm………....85

2.2.4. Türkiye Ekonomisinde Yapısal Değişim ve Kentleşme Sonuçları……..88

2.2.4.1. Göç Olgusu………...89

2.2.4.2. Türkiye’de Hızlı Kentleşmenin Sonuçları………...92

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KOCAELĐ ĐMALAT SANAYĐ PROFĐLĐ

3.1. Kocaeli Đli Ekonomik ve Sosyal Yapısı………....93

3.1.1. Nüfus………...94

3.1.2. Kişi Başına GSYĐH……….97

3.1.3. Đstihdam………...97 3.1.4. Eğitim………..98 3.1.5. Sağlık………..99 3.1.6. Refah Göstergeleri……….100 3.1.7. Finans……….102 3.1.8. Sektörel Yapı……….103

3.2. Kocaeli Đmalat Sanayi………..106

3.2.1. Üretim………108

3.2.1.1. Sektörel Bazda Kocaeli Đmalat Sanayi Üretimi………109

3.2.1.1.1. Seçilmiş Teknik Göstergelere Göre Kocaeli Đmalat Sanayi Üretimi………..112 3.2.1.1.2. Kocaeli Đmalat Sanayinde Kapasite

(8)

Kullanım Oranı………..116

3.2.1.1.2.1. Sektörlere Göre Kapasite Kullanım Oranı………...119

3.2.1.1.3. Đmalat Sanayinde Đç Satışlar………...120

3.2.1.1.4. Kocaeli Đmalat Sanayinin Ülke Çapında Oluşturduğu Katma Değer………...…121

3.2.1.2. Türkiye’de Bölgesel Sanayileşme, Marmara Bölgesi ve Kocaeli’nin Türkiye Đmalat Sanayindeki Yeri………...123

3.2.1.2.1. Marmara Bölgesi’ndeki Kentlerin Bölge Đmalat Sanayi’ndeki Yeri………...124

3.2.1.2.2. Marmara Bölgesi’ndeki Kentlerin Türkiye Đmalat Sanayindeki Yeri………126

3.2.1.2.3. Kocaeli Đmalat Sanayinin Türkiye Đmalat Sanayindeki Yeri……….128

3.2.2. Đstihdam………...133

3.2.2.1. Đstihdamın Cinsiyet, Eğitim ve Yaşa Göre Dağılımı………….135

3.2.2.2. Kocaeli Đmalat Sanayinde Đstihdamın Sektörel Dağılımı……..138

3.2.2.3. Kocaeli Đmalat Sanayinde Đstihdamın Ölçeğe Göre Dağılımı…143 3.2.3. Yatırım………145

3.2.4. Kocaeli Đmalat Sanayinde Rekabet………....151

3.3. Dış Ticaret………152

3.3.1. Kocaeli’de Dış Ticaretin Gelişimi……….155

3.3.2. Kocaeli’nin Türkiye Dış Ticaretindeki Yeri………..159

3.3.2.1. Türkiye’nin Đlk 1000 Đhracatçı Firması Đçinde Kocaeli’de Yerleşik Sanayi Kuruluşlarının Profili………..163

3.3.3. Kocaeli Đhracatının Performans Göstergeleri……….169

3.3.4. Kocaeli Đhracatının Teknolojik Sınıflandırması……….171

3.4. Kocaeli Đmalat Sanayi’nde Güçlü-Zayıf Yönler, Fırsat ve Tehditler………...175

SONUÇ………...182

(9)

ÖZET

“Yapısal Değişim Bağlamında Kentleşme ve Kocaeli Đmalat Sanayinin Niteliği (SWOT Analizi)” başlığını taşıyan bu çalışma, Kocaeli’deki kentleşme süreci, sanayileşme ve yapısal değişimi irdelemektedir. Zamanla niteliği değişen kent olgusunu ve kentleşme sürecini, yapısal değişim, göç ve sanayileşmeye vurgu yaparak yorumlamak uygun olacaktır. Bu tespitten hareketle dünya ve Türkiye’de yapısal değişim ve özellikle de Kocaeli’nin kentleşme ve sanayileşme süreci, kalkınma ve kent olgusu açısından değerlendirilmiş; Kocaeli’de imalat sanayi yapısı ve ihracat performansı incelenmiştir.

Üç bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde, ekonomik yapı, yapısal değişim, kentleşme ve toplanma ekonomileri kavramsal ve kuramsal olarak sunulmuş; ikinci bölümde, dünya ve Türkiye deneyiminin, bu kavramlar bağlamında niteliği ve özellikleri tartışılmıştır. Üçüncü ve son bölümde, Kocaeli’nin imalat sanayi yapısı ve ihracat potansiyeli ortaya konmuştur. Kocaeli’de sektörel uzmanlaşma, katma değer, istihdam ve üretimin yapısı araştırılmış; ihracat yapısını belirleyen iç ve dış faktörler SWOT analiziyle ele alınarak, imalat sanayi üretim ve dış ticaret sorunları çeşitli yönlerden değerlendirilmiştir. Markalaşma, maliyet, tanıtım ve teşvik, nitelikli emek ve finansman sorunu, Kocaeli’nin ihracat yapısına ilişkin temel sorunlar olarak tespit edilmiş; bu sorunların aşılmasına yönelik değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Ekonomik Yapı, Yapısal Dönüşüm, Kentleşme, Toplanma Ekonomileri, Kocaeli Đmalat Sanayi.

(10)

ABSTRACT

This study titled “Urbanization of Context That Structural Change and Quality of Kocaeli Manufacturing Sector (SWOT Analysis)” analyses the processes of urbanisation, industrialisation and structural change in Kocaeli. It will be appropriate to interpret the changing composition of the city concept along time and the process of urbanization with the emphasis on structural change, immigration and induztrialization. Starting off from this perspective, this study explores structural change in world and Turkey and especially in Kocaeli coupled with the process of industrialisation and in relation to the economic development and the fact of the city; export performance and manufacturing sector structure in Kocaeli are analysed.

This study consists of three parts. In the first part economic structure, structural change, urbanization and agglomeration economies are presented within the institutional and theoretical framework; in the second part, in the context of composition and structures parameters, the experience of the world and Turkey are discussed. In the third and last part, the manufacturing sector structure and export potential of Kocaeli is introduced. In Kocaeli sectoral specialization, added value, unemployment, structure of production are searched; The problems of manufacturing sector’s production and foreign trade that based on the domestic and external factors that determine the structure of exports are evaluated with SWOT analysis. Brand problem, cost problem, advertising and substantiate problem, skilled labor and financing problem turn out to be the basic problems regarding the structure of Kocaeli exports; the ways to overcome these problems are discussed in the study.

Key Words: Economic Structure, Structural Change, Urbanization, Agglomeration Economies, Manufacturing Sector of Kocaeli.

(11)

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri DPT : Devlet Planlama Teşkilatı DT : Düşük Teknolojili Ürünler

EKD : Emeğe ve Doğal Kaynaklara Dayalı Teknolojiye Sahip Ürünler GOSB : Gebze Organize Sanayi Bölgesi

GOÜ : Gelişmekte Olan Ülkeler GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla GSYĐH : Gayri Safi Yurt Đçi Hasıla

ICCA : International Congress & Convention Association ĐTO : Đzmit Ticaret Odası

KKO : Kapasite Kullanım Oranı

KOBĐ : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Đşletmeleri KOSBAŞ : Kocaeli Serbest Bölge Anonim Şirketi

KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme Đdaresi Başkanlığı

KSO : Kocaeli Sanayi Odası KSS : Küçük Sanayi Sitesi

OĐT : Orta ve Đleri Teknolojili Ürünler OSB : Organize Sanayi Bölgesi

SB : Serbest Bölge

SSK : Sosyal Sigortalar Kurumu

SWOT : Strengths, Weaknesses, Opportunities, Threats TĐM : Türkiye Đhracatçılar Meclisi

TOSB : Taşıt Araçları ve Yan Sanayi Organize Sanayi Bölgesi TPAO : Türk Petrol Anonim Ortaklığı

(12)

TABLO VE ŞEKĐLLER ÇĐZELGESĐ

Tablo- 1: Belli Başlı Ekonomilerde GSMH ve Değişimi (1980-2006)……….55 Tablo- 2: Bazı Ülke Gruplarının Dünya GSMH’deki Payları (1980-2006, %)…….56 Tablo- 3: Dünya GSMH’nin Ülkeler Bazında Sektörel Dağılımı (1980-2004, %)...57 Tablo- 4: Đstihdamın Sektörel Dağılımı (1996-2006, %)………...58 Tablo- 5: Ülkeler Bazında Đhracatın Dünya Đhracatı Đçindeki

Payları (1995-2005, %)………..60 Tablo- 6: Avrupa’da Nüfus………62 Tablo- 7: Tarihsel Süreçte Uluslararası Finans Merkezi Olan

Đlk On Avrupa Kenti (1900-2000)………..69 Tablo- 8: Avrupa'daki Beş Ülkenin Küresel Ağ Bağlantıları Karşılaştırması……..70 Tablo- 9: Farklı Faktörler Açısından Kentler Sıralamaları……….………..71 Tablo- 10: Avrupa Kentlerinde Đşletmelerin Yer Seçimi

Açısından Kentler Sıralaması………...72 Tablo- 11: Uluslar Arası Toplantı ve Kongre Düzenleme Açısından

En Popüler Ülke ve Kentler………..73 Tablo- 12: Avrupa Kentlerinin Tekno-Ekonomik Bağlantıları Açısından

Mekansal Sıralaması………...…..73 Tablo- 13: Sınai Đşletmelerin Coğrafi Dağılımı……….79 Tablo- 14: Türkiye Ekonomisinde GSMH’nin Sektörel Dağılımı (1968-2005)……80 Tablo- 15: Yerleşim Yerleri ve Đller Arasında Göç Eden Nüfus Oranı……...……..81 Tablo- 16: Türkiye Ekonomisinde Đstihdamın Gelişimi (1994-2006)…………...…83 Tablo- 17: Türkiye’de Đstihdamın Sektörel Dağılımı (1990-2004)………...…84 Tablo- 18: Đhracat ve Đthalatın Sektörel Dağılımı (1950-2006)………...…..86

Tablo- 19: Yıllar Đtibariyle Türkiye’de Toplam Nüfus,

Kent-Kır Ayrımı (1927-2007)………..88 Tablo- 20: Türkiye Kır-Kent Ayrımında Bölgesel Nüfus Değişimleri………..91 Tablo- 21: Yıllar Đtibariyle Kocaeli Đlçe Merkezlerine Göre Nüfus

(13)

Tablo- 22: Yıllar Đtibariyle Yerleşim Birimlerine Göre Toplam Nüfus (kişi)……...95

Tablo- 23: Marmara Bölgesi'ndeki Đllerin 1995-2000 Dönemi Net Göç Hızlarına Göre Sıralanışı………96

Tablo- 24: Kocaeli’de Kişi Başına GSYĐH ve Değişim Oranı………..97

Tablo- 25: Yıllar Đtibariyle Kocaeli’de Đş Başvurusu ve Đşe Yerleşme………….….97

Tablo- 26: Kocaeli, Marmara Bölgesi ve Türkiye Đstihdam Göstergeleri, 2000…...98

Tablo- 27: 2003-2007 Dönemi Kocaeli’de Eğitim………....99

Tablo- 28: Kocaeli’de Sağlık Bakanlığı’na Bağlı Sağlık Personeli Sayısı………..100

Tablo- 29: Kocaeli’de Seçilmiş Demografik Göstergeler (2000-2006)…………...100

Tablo- 30: Kocaeli Seçilmiş Refah Göstergeleri (2000)………..101

Tablo- 31: Kocaeli'de Vergi Tahakkuk ve Tahsilat Oranları (2001-2006, Bin YTL)………102

Tablo- 32: Kocaeli Toplam Banka Kredisi ve Mevduatı (2003-2006)………102

Tablo- 33. Kocaeli’de Đktisadi Faaliyet Kollarına Göre GSYĐH……….103

Tablo- 34: Kocaeli Sanayi ve Tarım Göstergeleri (2000)………104

Tablo- 35: Çeşitli Sanayi Sayım Yılları Đtibariyle Kocaeli Sanayi Verileri (1927-2001)………..108

Tablo- 36: Kocaeli Đmalat Sanayinde Ağırlıklı Sektörler ve Sektörlerin Gelişme Hızları: 1997- 2001 (Cari Fiyatlarla % Olarak)…………...…..110

Tablo- 37: Kocaeli Đmalat Sanayi Üretiminin Sektörel Dağılımı (1997-2001, YTL)………...………111

Tablo- 38: Seçilmiş Teknik Göstergeler Bakımından Kocaeli Đmalat Sanayi (2001, %)………...……….113

Tablo- 39: Kocaeli Đmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO)…………...…117

Tablo- 40: Kocaeli Đmalat Sanayinin Ülke Çapında Yarattığı Katma Değer (YTL, Cari Fiyatlarla)………...………...122

Tablo- 41: 1981 ve 2001 Sayım Sonuçlarına Göre Türkiye'de Bölgesel Sanayileşme………..………….123

Tablo- 42: Marmara Bölgesi’ndeki Kentlerin Bölge Đmalat Sanayindeki Yeri (1981-2001)………...………...125 Tablo- 43: Marmara Bölgesi’ndeki Kentlerin Türkiye Đmalat Sanayindeki Payı…127

(14)

Tablo- 44: Kocaeli Đmalat Sanayinin Türk Đmalat Sanayi Đçindeki Yeri-

Cari Fiyatlarla (YTL)………...………129

Tablo- 45: Kocaeli Đmalat Sanayi Alt Sektörlerin Türkiye Đçindeki Payları

(1999- 2001)………...………..130 Tablo- 46: Kocaeli’de Đstihdamın Cinsiyete ve Yıllara Göre Dağılımı………..….137 Tablo- 47: Kocaeli’de Đstihdamın Ana Sektörler Đtibariyle Dağılımı………..138 Tablo- 48: Kocaeli ve Türkiye’de Ekonomik Faaliyet Kollarına Göre

Đstihdam ve Yerel Birim Sayıları (2001)………..………..139 Tablo- 49: Kocaeli Ekonomik Faaliyet Birimi ve Ölçek Büyüklüğüne Göre

Đstihdamın Dağılımı (2001)………..………..144 Tablo- 50: Kocaeli'de Genel Đdare ve Mahalli Đdare Yatırımları (2000-2006)……146 Tablo- 51: Kocaeli 2006 Yılı Kamu Yatırımlarının Sektörlere Göre Dağılımı...…147

Tablo- 52: Kocaeli'de Sektörlere Göre Uluslar arası

Doğrudan Sermaye Girişleri (Dolar) ………..…………148 Tablo- 53: Kocaeli'de Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişleri (Dolar)………...149 Tablo- 54: Kocaeli’deki Toplam Yatırımlar ve Ülke Sıralamasındaki Yeri

(2002-2006)………...………...150 Tablo- 55: Toplam ve Đmalat Sanayi Yatırımlarında Đllerin Payı ve Kocaeli

(2002-2006, Milyon YTL)………...151 Tablo- 56: Kocaeli’nin Yıllar Đtibariyle Đthalat ve Đhracatı (1990-2006)………...156 Tablo- 57: Kocaeli’de Đhracatın Sektörel Dağılımı (2001-2006)……...…………..158 Tablo- 58: Kocaeli’nin Yıllar Đtibariyle Dış Ticarette Payı (1999-2005)………....161 Tablo- 59: Türkiye ve Kocaeli’de Çalışan Başına Đhracat………...162 Tablo- 60: Türkiye’de Đlk 1000 Büyük Đhracatçı Firmada Kocaeli’de

Yerleşik Firmalar Sıralaması 2004-2005………..………...164 Tablo- 61: 2005 yılı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Đçinde

KSO’ya Kayıtlı 81 Büyük Sanayi Kuruluşunda

Đhracatın Sektörlere Göre Dağılımı………...……….167 Tablo- 62: Kocaeli’de Đlk 100 Büyük Sanayi Kuruluşunda Sektörel

Gruplara Göre Đhracat Tutarları-2005………...………..168 Tablo- 63: Kocaeli Dış Ticaret Performans Göstergeleri………..………..169

(15)

Tablo- 64: Kocaeli’de Đhracatının Teknolojik Gruplara Göre Ayrıştırması…..…..172 Şekil- 1: Kocaeli’de Đhracatının Teknolojik Gruplara Göre Ayrıştırması……...…17

(16)

GĐRĐŞ

Sosyo-ekonomik gelişmeler tarihi, teknik gelişmelerin katkısıyla, üretimin nitelik ve niceliğine yansıyan sektörel dönüşümü ortaya koymaktadır. Ekonomik yapı içinde tarım sektörünün yerini, sanayi ve hizmet sektörleri almıştır. Özellikle, Sanayi Devrimi sonrası üretimde makine kullanımı yaygınlaşmış ve kitle üretimine geçilmiş; tarım toplumları, sanayi toplumlarına dönüşmüştür. Sanayi devriminin bir başka etkisi nüfus artışı konusunda olmuştur. Sanayileşme sayesinde tarım kesiminde makineleşme yaygınlaşmış; aynı miktar toprak daha fazla insanı besleyebilir hale gelmiş; bu şekilde tarım kesiminde açığa çıkan işgücü, kentlerde nüfus yığılmalarına neden olmuştur. Ekonomik yapı içinde, tarım sektörünün üretim, istihdam ve dış ticaretteki payında azalma ve sanayi ile hizmet sektörlerinin payında artışla özdeşleşen yapısal değişim kavramı, ekonomik kalkınma olgusunu anlatmaktadır.

Kalkınma sürecinde gözlenen yapısal değişim, nüfusun mekandaki hareketini etkileyerek, ekonomi ve mekan ilişkisini inceleyen ‘‘kent ekonomisi’’ kavramını gündeme getirmiştir. Ekonomik faaliyetlerin, kentlerde yoğunlaşması Sanayi Devrimi ile birlikte hızlanmıştır. Kent ekonomisi, 1950’li yıllardan itibaren gelişen bir bilim dalıdır. Kent, bir yerleşim yeri olması nedeniyle insanların üretim ve tüketimde bulundukları mekandır. Ekonomik faaliyetlerin, mekanla olan ilişkisini incelemek, bu ilişkinin gelişimini, etkilerini ve sorunlarını ortaya koymak, kalkınma sürecini anlayabilmek ve doğru yorumlayabilmek açısından önem taşımaktadır. Kent, ekonomik faaliyetlerin gerçekleşmesi için gerekli olan mekanı, yerleşim yerini, işgücünü, kaynakları, pazarı, kente özgü koşullarda sağlayarak, ekonomik faaliyeti nicelik ve nitelik itibariyle etkileyerek, ekonominin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Kentleşme sürecinde oluşan dışsallıklar, yapısal dönüşümün hızını da etkilemekte ve dolayısıyla ekonomik kalkınma için kentleşme süreci ve kentlerin kendilerine özgü yerel unsurları, yol gösterici olmaktadır.

Sanayi kesiminin, çeşitli dışsallıklardan faydalanmak üzere üretim yeri olarak kentleri seçmesi, nüfusun sanayi üretim alanlarına yakın bölgelerde yoğunlaşmasına yol açmakta; bu yönüyle kentleşme ve sanayileşme süreçleri birbirine paralel işleyen

(17)

bir sebep-sonuç ilişkisini ortaya koymaktadır. Kentleşme düzeyi ve kentleşmenin niteliği ile sanayileşme, kalkınmanın belirleyicilerindendir.

Gelişmiş ülkeler, sanayileşme ile özdeşik ‘‘dengeli’’ bir kentleşme süreci yaşarken, gelişmekte olan ülkelerde sanayileşmeden önde giden ‘‘dengesiz’’ bir kentleşme süreci yaşanmaktadır. Gelişmiş ekonomilerde kentleşme süreci, nüfusun tarımdan sanayi ve hizmet sektörüne, daha sonra tarım ve sanayiden hizmet sektörüne kayarak gerçekleştiğinden bir denge unsuru içermektedir. Bu yönüyle, dengeli bir kentleşme süreci, kalkınma ve yapısal değişim arasındaki etkileşimi ortaya koymaktadır.

Bu çalışma, Kocaeli imalat sanayi yapısı ve ihracat performansını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Konu, kalkınma ve kent ekonomisi çerçevesinde, sanayinin, kentleşmeyi belirleyici özelliği, kentleşme ekonomilerinin ortaya koyduğu dışsallıklar ve yapısal değişime neden olan yerel unsurları kapsamaktadır. Sanayileşme, şehirlerin yerel özellikleri ve kentteki dışsallık türlerinden etkilenerek, dengeli bir kentleşmeye yol açabileceği gibi, konut, altyapı, çevre sorunları ve yoksulluk ile özdeşik dengesiz bir kentleşmeyi de doğurabilmektedir. Kentleşme niteliğinin doğru anlaşılması, dengesiz kentleşmenin gündeme getirdiği sorunlara çözüm önerilerinin belirlenmesi bakımından kalkınma süreci ve sanayileşme için önem arzeden kentsel dışsallıkların belirlenmesi önem taşımaktadır.

Kentleşmenin getirdiği sorunlara çözüm üretebilmek için, yapısal dönüşüm ve kentleşme ilişkisi kavranmalı, kentlerin kalkınma sürecindeki merkezi önemi vurgulanmalı ve dengesiz kentleşme sorunu, çeşitli yönleriyle ortaya konulmalıdır. Böylece, kentte yaşayan insanların kentli olmaktan kaynaklanan sorunları en aza indirilmiş; kentte yoğunlaşan üreticiler için pozitif dışsallıklar arttırılmış; kalkınmanın olmazsa olmazı olan yapısal dönüşüm, üretim ve istihdam yönünden desteklenmiş olur.

Yapısal dönüşüm ve kentleşme ilişkisine dayanan bu çalışma, ekonomik kalkınmanın yerel ve bölgesel faktörlere olan bağımlılığından hareket etmektedir. Kentlerin yerel niteliklerinin ve sağladıkları dışsallıkların belirleyici olduğu ve sanayinin de ekonomik faaliyetler içinde önemli bir yer tuttuğu kabul edilmektedir.

(18)

Sanayileşme ve yapısal dönüşüm, kentleşme ve ekonomik kalkınmayı etkileyen ve belirleyen bir konumdadır. Buradan hareketle, ekonomik yapıda dönüşüm ve kentleşme ilişkisinin teorik çerçevesi çizilmiştir. Çizilen bu teorik çerçeveye örnek olarak, hızlı bir sanayileşme süreci yaşayan Kocaeli seçilmiştir. Çalışmanın bu kentte yapılıyor olmasının ötesinde, Kocaeli ekonomisinde sanayi kesiminin ağırlıklı oluşu, kişi başına gelir düzeyinin yüksek oluşu, kentleşme ve sanayileşmenin yol açtığı sorunların mevcut olması gibi nedenler örnek seçilmesinde etkili olmuştur. Bunlara ek olarak, Kocaeli ekonomik yapısı ve ihracat performansının, ülke ekonomisine katkısını içeren derleyici nitelikte bir çalışmanın bulunmaması, literatürde görülen bir eksikliktir. Buradan hareketle, teorik temelleri atılan yapısal dönüşüm ve kentleşme sürecinin dünya ve Türkiye deneyiminden yola çıkarak, Kocaeli sanayi dokusu ayrıntısıyla incelenmiş; ilin ekonomik potansiyeli ortaya konmuş, sanayinin üretim ve dış ticaret alanında karşılaştığı sorunlar tespit edilip, bu sorunlara yönelik çözüm önerileri hedeflenmiştir.

Kentleşme ve sanayileşme ilişkisi, kentleşme sürecinde yaşanılan sorunların temeline inme açısından önemli olmaktadır. Bu anlamda, dünya ve Türkiye deneyiminden hareketle, sanayi ağırlıklı bir ekonomiye sahip olan Kocaeli için yapısal dönüşüm dinamiklerinin belirlenmesi, kentleşme niteliğinin anlaşılması, dengesiz kentleşmenin yol açtığı sorunların irdelenmesi ve çözüm önerilerinin sunulması, araştırmaya değerdir.

Araştırmada SWOT yöntemi kullanılmış ve Kocaeli sanayi üreticilerinden rastgele seçilen bir örneklem üzerinde birebir görüşmeler yapılarak, imalat sanayinin güçlü ve zayıf yönleri ile fırsat ve tehdit içeren unsurlar belirlenmiş; sorunların çözümüne yönelik öneri ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. Çalışmada, Kocaeli için kent, kentleşme, sanayileşme, imalat sanayi, kentsel gelişme ilişkisi incelenmiş; sanayileşme ve kentleşme arasındaki neden-sonuç ilişkisi, tümdengelim yöntemiyle Kocaeli özelinde ortaya konmaya çalışılmıştır. Kocaeli’nin sanayi dokusu, Marmara Bölgesi’ndeki diğer illerle bazı hususlarda kıyaslanmıştır. Aynı bölgede yer alan ve ekonomik yapıdaki gelişimleri benzerlik gösteren kentlerin, birbiriyle kıyaslanması, Kocaeli’nin sanayileşme ve kentleşmesindeki gelişimin daha rahat anlaşılmasını sağlamaya yönelik olmuştur. Kocaeli ilinin sanayileşme performansı, rakamlarla

(19)

ifade edilerek, aynı bölgede yer alan diğer kentlerle karşılaştırılmış; Kocaeli imalat sanayinin Türkiye ve Marmara Bölgesi’ndeki ağırlığı ortaya konmuştur.

Kocaeli imalat sanayinin gelişimine ait, istihdam, üretim ve dış ticaret verileri, yıllar itibariyle tablolar halinde sistematik olarak sunulmuş, benzer değişkenler bakımından Türkiye ve Marmara Bölgesi’ndeki payı ortaya konmaya çalışılmıştır. Aralarındaki bu karşılaştırma sonuçları yorumlanarak, sanayileşme ve kentleşmenin yerel koşullardan ne şekilde etkilendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, ekonomik yapı, kalkınma ve yapısal dönüşümün tanımları ile içeriğine yer verilmiş, kent kavramı, kentleşme sürecine neden olan faktörler, dengeli ve dengesiz kentleşmenin niteliği, dengesiz kentleşmenin yol açtığı sorunlar ile kentleşme sürecinde oluşan toplanma ekonomileri, teorik bir çerçevede sunulmuştur.

Đkinci bölümde, yapısal dönüşümün mekandaki yansıması dünya ve Türkiye uygulamaları bakımından değerlendirilmiştir. Dünya’da ve Türkiye’de kentleşme sürecinin niteliği ortaya koymuş, ekonomik kalkınma, yapısal dönüşüm ve kentleşme ilişkisi, tarihsel bir süreçte, üretim, istihdam, dış ticaret, nüfus verileri kullanılarak incelenmiştir.

Üçüncü bölüm, uygulama bölümünü oluşturmaktadır. Bu bölümde, üretim, katma değer, istihdam, kapasite kullanımı gibi değişkenler yardımıyla Kocaeli imalat sanayi profili çizilmiş; Kocaeli imalat sanayinin Türkiye imalat sanayindeki payı ortaya konmuş; imalat sanayi ihracat kompozisyonunda sektörlerin göreli ağırlıkları, Kocaeli’den yapılan ihracatın ülke ekonomisine katkısı ile yıllar itibariyle Kocaeli ihracat performans göstergelerindeki değişim incelenmiştir. Cumhuriyet dönemi boyunca, ildeki imalat sanayinin gelişimi göz önüne alınarak, hızlı sanayileşmenin nedenleri tespit edilmiş; sanayinin sorunları ile bu sorunların çözümüne yönelik bir SWOT çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma için, çeşitli sektörlerden 10 firma yöneticisi ile sanayinin karşılaştığı sorunların tespitine yönelik birebir ve detaylı görüşmeler yapılmış, ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir. Böylece, hızlı sanayileşmenin yol açtığı sorunlara, imalat sanayinin ihtiyaçları ve öncelikleri

(20)

I. BÖLÜM: YAPISAL DEĞĐŞĐM ve KENTLEŞME

Bir kentin niteliği onu ortaya çıkaran ve geliştiren iktisadi koşullarla, ulusal, bölgesel ve yerel dinamiklerle yakından ilintilidir. Kentsel gelişimi anlayabilmek için önce yapı ve yapısal değişim, ekonomik yapılanma gibi olgular üzerinde durmakta yarar görüyoruz.

1.1. Ekonomik Yapı

Ekonomik kalkınma bakımından yapı, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin üretim, istihdam ve dış ticaretteki payını ifade etmektedir. Yapısal değişim ise, bu paylarda zaman içinde gözlenen değişmeyi ifade eden bir kavramdır. Söz konusu değişimin kalkınma olarak değerlendirilebilmesi için üretim, istihdam ve dış ticarette tarım sektörünün nıspi payı azalırken, sanayi ve hizmet sektörlerinin nıspi payında artışı yansıtan bir ekonomik performans gerekmektedir.1

Nüfusun sektörel dağılımı, tarımsal faaliyetlerde köklü değişimlere yol açarak, sanayi ve hizmetlerde gelişmeye olanak vermekte; böylelikle iktisadi kalkınmanın bir sonucu ve sürükleyicisi olmaktadır. Đktisadi kalkınma, özde iktisadi bir süreç olmakla birlikte, birçok yönüyle bütün bir toplumsal yapıyla da sıkı sıkıya bağlılık içindedir.2 Bu durum, kalkınma ve yapısal değişim arasındaki etkileşime de işaret etmektedir. Bu iki unsurun etkileşimi, basit bir çakışma veya rastlantı olmamakla birlikte, yapısal değişme, kalkınma sürecinin merkezinde yer almaktadır.

Đktisadi kalkınma sürecinin başlangıcında, durgun bir geleneksel ekonomik yapıdan, uzun vadeli, gelişmeye dönük, dinamik bir sürece geçiş söz konusudur.3 Ekonomide istihdam edilen işgücü artan oranda tarım sektörünü terk ederek imalat

1

Yusuf Bayraktutan, Đktisadi Kalkınma Ders Notu, Kocaeli, 2005, s. 7.

2

Jean Maillet, 18. Yüzyıldan Bugüne Đktisadi Olayların Evrimi, Remzi Kitabevi, (Çev.) Ertuğrul Tokdemir, Đstanbul, 1983, s. 95.

3

(21)

sanayi ve hizmet sektörüne geçmektedir. Sanayileşmeden kaynaklanan sektörler arasındaki bu hareket yapısal değişimi doğurmaktadır.

Geleneksel topluma özgü bütün yapı ve kurumların yerini, artık iktisadi kalkınma için kaçınılmaz olan, uygun bir ortamı oluşturacak yapılar almakta ve bu süreç yapısal dönüşüme işaret etmektedir.

Đkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan gelişmeler, ulusal kalkınma sürecinde iktisadi büyüme olgusunun tek başına yeterli olmadığını, bunun sosyal, kültürel, çevresel ve mekansal boyutlarla dengelenmesi gerektiğini öne çıkarmıştır. Bu yöndeki yaklaşımlar, kalkınma ve modernleşme literatürüne de yansıyarak, söz konusu kavramların saydamlaştırmıştır.4

Kalkınmada temel amaç, üretim ve istihdam yapısını, tarımdan ziyade, sanayi ve hizmetler sektörleri doğrultusunda dönüştürmek olunca, bu yaklaşıma uygun bir şekilde ülke refahındaki değişimlerin temel göstergesi olarak “fert başına ulusal gelir” kullanılmıştır. Ancak, 1960’lardan sonra meydana gelen gelişmeler bu yaklaşımın yetersizliğini vurgularken, 1970’lerde kalkınma kavramının yeniden tanımlanması ihtiyacı belirmiştir.5 Kalkınmayı, insani, sosyal, kültürel, çevresel ve mekansal boyutlarıyla da tanımlama amacı taşıyan yeni yaklaşım, ekonomik büyüme kavramı yanında; yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımı ve bölgesel dengesizliklerin de kalkınma tanımlarının içinde değerlendirilmesi gereğini vurgulamaktadır. Bu şekliyle kalkınma, toplumun demografik niteliğini, ekonomik yapısını ve teknolojik değişimini de dikkate alan, sanayileşme olgusunu ön plana çıkaran bir modernleşme olgusuyla birlikte ele alınmaktadır.

Ekonomik yapı, talebin gelir esnekliğine bağlı olarak, kalkınma sürecinin ilk safhalarında tarım ve tüketim malları sanayi ağırlıklıdır. Tarımın ve tüketim mallarının ekonomik yapı içindeki payı azalırken, ara ve yatırım mallarının payı artmakta; dış ticaretin ürün kompozisyonunda da değişimler gözlenmektedir. Dış ticarette tarımsal ürünler ve işlenmemiş doğal kaynaklardan ibaret olan ihracat

4

Maillet, a.g.e., s. 98.

5

DPT, Đllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, Yayın No: 2671, Ankara: 2003, s. 6.

(22)

ürünlerinden, gittikçe sınai ve mamul mallar lehine bir dönüşüm gerçekleşmektedir. Tüm bunların yanında, kişi başına yüksek enerji tüketimi, kişi başına yüksek kalori tüketimi, şehirleşme oranının artması, okur-yazar oranının yüksek oluşu, kişi başına ar-ge harcamalarının milli gelirden aldığı pay gibi faktörler kalkınma sürecinin bilinen diğer göstergeleridir.6

Büyüme, ‘‘milli gelirin yıllık artış hızı’’ nı temel bir gösterge olarak ele almaktadır. Teorik yaklaşımlarda büyüme, sermaye birikimini tasvir eden bir tasarruf-yatırım fonksiyonu ile üretim fonksiyonunda yer alan değişkenlerin zaman içindeki değişimine dayalı olarak oluşturulan modeller içinde analiz edilmektedir.7 Geleneksel kalkınma teorisi savunucuları, gelişmekte olan ülkelerde, yüksek verimli sektörler lehinde oluşacak endüstrileşme ve yapısal değişime vurgu yapmaktadırlar.8 Daha yüksek verimlilikte büyüme, ölçek büyümesine işaret ederken, yaparak öğrenme ve yenilik kazançlarını da ortaya koyarak, üretimde yapısal bir dönüşüme neden olmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmada sürecinde önceliğin tarıma verilmesi hususunda, tarımın ortaya koyduğu avantajlar öne çıkmaktadır.9 Verimli topraklar, hammaddeler, ucuz enerji ve etkin bir işgücü ile donatılmış bir ülkede tarım hızla gelişmektedir. Birincil sektör olan tarımdaki gelişme, sanayileşme için uygun altyapıyı oluşturmaktadır. Sanayileşme sürecinde sanayi yatırımlarının finansmanı bakımından tarımsal yapı önemli bir kaynaktır. Tarımsal ürünlerin ihraç edilmesi, sermaye malları ve endüstri kesimi için gerekli olan hammaddelerin ithalatının finansmanını sağlayan bir fon niteliğindedir ve kalkınma sürecinin önemli bir unsuru olan altyapının oluşmasına da bu yönüyle katkı sağlamaktadır.

6

Hüsnü Erkan, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye Đş Bankası Yayınları, Đstanbul, 1998, s. 11.

7

Erkan, a.g.e., s. 14.

8

UNDP, World Economic and Social Survey 2006, Geneva, UN Department of Economic and Social Affairs, 2006, p. 29-53.

9

Mustafa Sungur Duran, ‘‘Kalkınma Stratejileri ve Teşvik Politikalarının Belirlenmesi’’, Hazine

(23)

Altyapının belli bölgelerde oluşması, kalkınma ivmesini ekonominin bütününde değil, yalnız belirli bölgelerde yoğunlaştırmakta ve diğer kesimler bu değişim sürecinin dışında kalmaktadır.10 Bölgelerarası farklılaşmaların arttığı ve ikili bir yapının ortaya çıktığı bu süreçte, ekonomik faaliyetler artarken, ekonomik bütünleşme derecesi ortalama olarak aynı kalmaktadır.

Altyapının ekonominin bütününde yeterli düzeye gelmesi, bölgesel farklılaşmaların azalması yönünde etki yapmakta ve iktisadi kalkınmayı hızlandırmaktadır. Sektörler arasındaki tamamlayıcı ilişkilerin artması, kalkınma sürecinin kendi kendini yenileyen ve besleyen dinamik bir aşamaya geçişini sağlamaktadır.11 Böylece, yüksek gelir düzeyinde ekonomik bütünleşme de gerçekleşmektedir. Uzun dönemli yapısal değişim ve dönüşüm sürecinin önemli bir unsuru olan altyapı unsuru, her bölge ve ekonominin kalkınma seviyesine göre planlandığı takdirde kalkınma süreci darboğaza girmeden, kesintisiz devamlılık göstermektedir.

Ekonomik yapıyı oluşturan tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin gelişimi ve bu sektörlerde yaşanan dönüşümler kalkınma süreci için belirleyicidir. Bu sektörlerin üretim ve istihdam bakımından gelişimlerini anlayabilmek, ekonomide gerçekleşen yapısal dönüşümün seyri hakkında yol göstericidir.

1.1.1. Ekonomide Tarımın Yeri

Üretim biçimi ve yapıları bakımından dünya deneyimi, avcı- toplayıcılıktan yerleşik tarıma, oradan sanayi ve hizmet toplumuna doğru bir dönüşümü yansıtmaktadır. Avcı ve toplayıcı toplum, toprağı işlemeyi öğrendiğinde yerleşik hayata geçmiş, tarım toplumu olma özelliği kazanmıştır. Tarım toplumunda üretim faktörü olarak toprak ve emek önem kazanırken, insan artık geleneksel tarım bilgisiyle topraktan elde ettiği üretimle yaşamını sürdürmüştür. Tarımda kullanılan

10

Erkan, a.g.e., s. 28.

11

(24)

tekniklerin gelişmesiyle verimlilik artmış, daha az emekle daha çok ürün elde edilmiştir.

Gelişmekte olan ülkelerde kalkınma sürecinin ilk evrelerinde ekonominin en önemli sektörü konumunda olan tarım sektörünün GSMH içindeki payı, tarımsal ürünlere olan talebin fiyat elastikiyetinin düşük oluşu nedeniyle azalmaktadır. Öte yandan, tarım dışı kesimlerde yeni malların üretiminin hızla artması, tarımda azalan verimler yasasının geçerliliği ve faktör arz şartlarındaki değişmeler de tarım kesiminin GSMH içindeki payını düşürmektedir. Bütün bu faktörler, tarım kesiminden, sanayi kesimine bir işgücü kaymasına sebep olmakta; gerek tarım dışı kesime kaynak yaratılması ve gerekse hammadde temini için tarım sektöründe ölçek ekonomisi oluşturma ve verimi arttırma zorunluluğunu gündeme getirmektedir.

Tarımda verim artışına sebep olan faktörlerin başında, üretim teknolojisi değişiminin sonucu olarak insan gücü yerine makine kullanımı gelmektedir. Zamanla tarımda çalışan kişi sayısı azalmakta; belirli ürünlerde uzmanlaşılmakta ve modern üretim teknikleri kullanılmaktadır.12 Bu da emek- yoğun teknolojiden, sermaye yoğun teknolojiye geçişi anlatmaktadır. Tarımın yararlandığı teknik ve sosyal altyapının iyileştirilmesi, verim artışına neden olmakta ve maliyetleri düşürmektedir. Tarımda yaşanan verim artışı sonucu kırda çözülme ve beraberinde bir dönüşüm yaşanmaktadır. Tarım sektörüne yeni teknolojilerin girmesi, ensantif tarım, işletme ölçeğinin büyümesi, azgelişmiş ülkelerde görülen miras yoluyla toprakların bölünmesi; bunun sonucu olarak fiilen ve hukuken bir nüfus fazlası ortaya çıkması kırdan kente göç olayının sebepleri arasında sayılmaktadır.

Yüksek gelir beklentisi, göç edilen bölgelerin sunduğu sosyal ayrıcalıklar ve tarımsal üretimden uzaklaşma, göç olgusunun itici güçleridir. Doğum oranları, şehirlere nazaran köylerde daha yüksektir. Köy nüfusunun genel nüfusa oranındaki sürekli artış, köylerde kullanılan her birim iş saatinin verimini ve tarım kesiminde kişi başına çıktıyı azaltmakta; hayat standartlarının gittikçe düşmesine sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra, teknoloji ve zevklerde değişmenin etkisiyle, tarımda belli bir gıda maddesi ya da hammadde elde etmek için daha az sayıda insana ihtiyaç

12

(25)

duyulmaktadır.13 Tarım ürünlerinin talep elastikiyetlerinin düşük olması, verimliliği yeterince artmamış çiftçilerin ve tarım işçilerinin mali bir baskı altında olacaklarına işaret etmekte; tarımsal alanda çalışanların bu olumsuzluklar nedeniyle sanayi sektörüne transfer olmaları için de kuvvetli bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Tarım sektörü, büyük dalgalanmalara açık bir sektördür. Zirai gelirin gösterdiği dalgalanma, diğer kesimlere nispetle daha şiddetlidir. Modern haberleşme imkanları geliştikçe, dünyanın her tarafındaki insanlar modern toplumların konforu hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Artık, azgelişmiş ülkeler için, toprak reformu, sanayileşme ve siyasi haklar bir gereklilik halini almaktadır. Bu gereklilikler ve milliyetçilik duygusu, iktisadi refah arzusunun bir başka nedenini oluşturmakta ve tarımsal kesimde bir çözülme gerçekleşmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde tarım kesiminde % 2-3’e varan doğal nüfus artışı, işgücü fazlasına neden olmaktadır. Gerek nüfus planlamasındaki eksiklik ve gerekse kırsal halkın eğitim düzeyinin düşüklüğü, bu ülkelerin nüfus artış hızını kontrol altına almalarını engellemektedir. Tarımda makine kullanımının artması ve makinenin işgücünü ikame etmesi de tarımda işgücü fazlasını doğurmaktadır.14 Tarımdan kopan işgücü, endüstri kesiminde eğitilerek kalifiye işgücüne dönüştürülmekte ve önemli bir emek arz baskısıyla karşılaşılmadan elastik bir emek arzı sağlanmaktadır. Tarımsal gelirden elde edilen tasarruflardan ve zengin çiftçilerle büyük arazi sahiplerinin yapmış olduğu yatırımlar da ekonomik kalkınmaya sermaye yönünden katkı sağlamaktadır.

1.1.2. Ekonomik Dönüşüm ve Sanayi Sektörü

Sanayi Devrimi ile birlikte üretimde buhar gücünün kullanılması, ürünlerin ulaşımı için demiryolu ve denizyolu ağının gelişmesi, imalat sanayinin çeşitli kollarında el emeği yerine geçen makineler vb. yenilikleri gündeme getirmiş; bir

13

Paul Samuelson, Đktisat, (çev. Y. Demirgil), Altıncı Baskı, Ankara: ODTÜ Yayını, 1965, ss. 446-455; Đkinci Tarım Şurası Komisyon Raporu, ‘‘Tarımda Yapısal Değişme ve Gelişmeler’’, http://tarimsurasi.tarim.gov.tr/PDFLER/II.Komisyon.pdf Erişim: 31.10.2006, s. 3.

14

Đkinci Tarım Şurası Komisyon Raporu, ‘‘Tarımda Yapısal Değişme ve Gelişmeler’’, http://tarimsurasi.tarim.gov.tr/PDFLER/II.Komisyon.pdf Erişim: 31.10.2006, s. 5.

(26)

yandan iş hayatına büyük kolaylıklar sağlarken, diğer yandan yeni iş alanlarının doğmasına yol açmıştır. Sanayi Devrimi, beraberinde yeni bir toplumsal yaşam düzenini de getirmiştir. Sanayi toplumu olarak adlandırılan bu toplumsal yaşam biçiminde, insan emeği ile iş arasına makineler girmiş, büyük yerleşim yerleri ve şehirleşme hızla artmıştır.

Sanayi Devrimi ile birlikte dünyada imalat sanayi çıktısı hızla artarken, bazı ülkeler ön plana çıkmıştır. Sanayileşme süreci Đngiltere’de 18. yüzyılda başlamış; buradan diğer Avrupa ülkelerine, ABD ve Japonya’ya; Güney Doğu Asya ve Latin Amerika ülkelerine yayılmıştır.15 Sanayileşme sürecinin yayılımı oldukça uzun bir süreci kapsamaktadır.

1980-2000 döneminde dünya sanayi katma değeri ve dünya sanayi üretiminin değişimine bakıldığında; katma değerin, basit mallardan karmaşık teknolojili mallara doğru bir kayma sergilediği gözlenmektedir.16 Bu dönemde, sanayide katma değeri en yüksek ülke grubunu GOÜ oluşturmaktadır. Yüksek teknolojili ürünler GOÜ üretiminde zaman içinde önemli paylara ulaşmaktadır. Yaşam kalitesini arttırmak ve rekabet gücünü sürdürülebilir şekilde yükseltmek için üretim ve ihracat yapısının orta ve ileri teknolojili ürünlere kaydırılması gerekmektedir.

1.1.3. Ekonomik Yapıda Hizmetler Sektörü

Sanayi devrimi ile birlikte imalat sanayi çıktısındaki artışlar, üretilen ürünlerin dağıtımı ve bölüşümü konusunda ulaştırma, iletişim vb. sektörlerin gelişmesine neden olmuştur. Hammadde ve nihai malların zamanında ve düşük maliyetle taşınmasına izin veren ulaştırmadaki değişmeler, kitle üretiminin gelişmesi için bir zorunluluktur. Üretim ve tüketim hacmindeki hızlı artış, bankalara ve finans

15

Paul Bairoch and Richard Kozul, ‘‘Globalization Myths: Some Historical Reflections on Integration, Industrialization and Growth in the World Economy’’, UNCTAD Discussion Papers, No: 113, 1996, p. 45-49.

16

Sanjaya Lall, ‘‘Turkish Performance in Exporting Manufactures: A Comparative Structural Analysis’’ , QEH Working Papers, No 47, 2000, p. 6.

(27)

kurumlarına da ihtiyaç doğurmuştur. Hizmet ekonomisi sanayi sektöründeki gelişmelere paralel şekilde gelişme göstermiştir.

Hizmet, mal olarak tasnif edilemeyen ekonomik işlemleri ifade etmektedir. Hizmet üretiminde üretici taraf, halihazırda tüketiciye ait olan mallar ve bizzat tüketici üzerinde işlem yapmaktadır. Hizmet kesimi, genelde elle tutulamaz ürünler sağlayan organizasyonlar ve işletmelerden oluşmakta; mülkiyet, kar amacı gütme veya gütmeme ve işgücü meşguliyetlerine bakılmamaktadır. Tüketici, bireysel boyutta ve işletme düzeyinde bütün transfer ve mübadele sürecinin merkezi ve temel unsurudur; üretim ve tüketim eşanlıdır, stoklanamazlık vardır.

1.2. Yapısal Değişim

Yapısal değişimi meydana getirmeyen bir kalkınma süreci düşünülemez. Ekonomide yapısal değişim, ekonominin fiziki, kurumsal ve sektörel yapısının, insan kalite ve davranışlarının değiştirilmesini içermektedir. Söz konusu değişimler, üretim tekniğini ve sonuçta iktisadi yapının örgüsünü etkilemektedir.17

Çalışan nüfusun zaman içindeki gelişimini açıklamada, nüfusun sektörlere göre dağılımı önemli bir belirleyicidir.18 Đşgücünün gelişimi, ülkeden ülkeye ve bir dönemden diğerine değişmekle birlikte, tarım kesiminin toplam istihdamdaki payı zaman içinde gerilemekte ve buna bağlı olarak çalışan nüfus bir sektörden diğerine geçerek kırsal kesim faaliyetlerinde azalmaya neden olmaktadır.

Ekonomide yaşanan dönüşüm, teknik ilerlemelerle yakından ilintilidir. Teknik ilerlemeler her sektörde aynı olmadığı gibi, çeşitli ürün talepleri de farklılık göstermektedir.19 Sınırlı ve etkin bir teknik ilerleme, tarım sektöründe üretim artışına neden olurken, gıda maddeleri talep elastikiyetinin düşük oluşu, tarım ürünleri tüketiminde sürekli artışı engellemektedir. Buna rağmen, tarımda çalışanların sayısında bir düşme olmazsa, kısa zamanda ihtiyaçların ötesinde bir üretim fazlasıyla

17

Yusuf Bayraktutan, ‘‘Kalkınma ve Altyapı’’, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

Dergisi, Cilt: 47, Sayı: 3-4, 1992, s. 92.

18

Maillet, a.g.e., s. 93.

19

(28)

karşı karşıya kalınır. Bu sebeple, kitlelerin, gittikçe artan bir şekilde kırsal kesimden ayrılması, ürün talebinde büyük artışların olduğu sanayi sektörüne ve sanayi kesimine paralel şekilde gelişme göstererek, emeğe artan bir şekilde ihtiyaç duyulan hizmetler kesimine kayması görülmektedir.

Sanayileşme ve kentleşme sürecinin birbirine paralel işlemesi, aynı zamanda ticaret, ulaştırma, inşaat, bankacılık, kamu hizmetleri vb. birçok tarım dışı faaliyetin ortaya çıkmasını ve gelişmesini zorunlu kılmakta ve bu şekilde hizmet sektörünün ekonomideki payı gittikçe büyümektedir. Sanayi ve hizmet kesiminde ortaya çıkan işgücü ihtiyacı, kırsal kesimden temin edilmektedir. Öte yandan, tarımdaki teknik ilerleme ve ona bağlı verim artışı, toplam nüfus artışı ile birleşince, bu kesim gittikçe artan bir şekilde nüfus ihraç etmektedir. Aksi takdirde, tarım kesimi çok geçmeden bir işgücü fazlası sorunuyla karşı karşıya kalacak ve her dolayısıyla iktisadi kalkınma sürecinde bir tıkanma baş gösterecektir. Böylece, teknik ilerlemenin, nüfusun kesimler arası dağılımında önemli bir rol oynadığı ve uzun süre büyük bir işgücü talebine yol açtığı görülmektedir.

Yapısal dönüşüm, nıspi bir üstünlük ve refahı hedefleyen; teknolojik gelişme, verimlilik artışı, nitelikli emek, yaratıcı yenilik, üstün adaptasyon becerisi ve sermaye birikimine dayalı olarak üretim, yatırım, istihdam nicelik ve niteliği hususunda yapısal bir değişimi içeren, dinamik bir süreçtir.

Sanayi devrimi ve beraberinde yaşanan yapısal dönüşüm, insanlık tarihinin geçirdiği önemli değişim ve dönüşüm süreçlerinden biridir. Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan yeni teknolojiler, yeni bir üretim ortamı ve yaşam biçimini ortaya çıkarmıştır.20 Fabrikalara dayalı kitlevi üretimle karakterize olmuş sanayi toplumlarında, kentleşme süreci ve kent yapısı değişime uğramıştır. Geleneksel tarım toplumunun köylüleri, serflikten kurtularak, sanayi kesiminde istihdam edilirken, toprak sahipleri olan aristokratlar yerine, sermaye sahibi olan burjuvazi, ön plana çıkmaktadır. Toplumsal kurum ve yapılar değişirken, bunlara paralel olarak, değer, norm ve davranış kalıpları da değişmiştir.

20

(29)

Sanayi toplumu, durağan olmamakla birlikte, içerdiği teknoloji ve ortaya çıkan yenilenmelerle birlikte, kendi içinde sürekli gelişip, değişmektedir. Tarım sektörünün payındaki azalmaya karşılık, sanayi sektörünün payı artarken, bu süreçte sanayinin çeşitli dalları önem kazanmaktadır.21 Başlangıçta, temel mallar üreten sektörler olan gıda ve tekstil gelişirken, daha sonra demir, çelik, kimya sanayi gibi ara ve yatırım malları sanayileri gelişmiştir. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşümün hızla gerçekleşmesinin nedeni, yeni teknolojilerin gelişme hızı ile insanların bu teknolojilere uyum esnekliğinin yüksekliğidir.

Chenery, yapısal değişim veya dönüşümün fiziki ve beşeri sermaye birikimi, talep, üretim, ticaret ve istihdam kompozisyonundaki kaymayı içerdiğini ve bunların ekonomik dönüşümü oluşturduğunu vurgulayarak, dönüşüm süreci, kentleşme, demografik dönüşüm ve gelir dağılımındaki dönüşüm gibi sosyo-ekonomik süreçleri de incelemiştir.22

Yapısal değişim, teknolojik değişimin homojen olmayan etkisinden ve ölçek ekonomilerinden kaynaklanmaktadır. Hızlı teknik değişim ve ölçek ekonomilerini geliştiren sektörler, nispi fiyat düşüşü ve yüksek çıktıya ulaşmaktadır.23 Üretim faktörlerinin düşük üretkenliğe sahip sektörlerden, yüksek üretkenliğe sahip sektörlere yeniden dağılımı ile ortalama üretkenlik ve toplam üretim artmaktadır. Đmalat sanayinde üretim kolları, yarattığı katma değere göre ve teknoloji kullanım yoğunluğundaki artışa göre bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Đmalat sanayinde yapısal değişim, katma değeri düşük, kaynağa dayanan ve düşük teknoloji kullanan mal üretiminden, katma değeri yüksek, bilime dayalı ve uzmanlaşılmış mal üretimine doğru gerçekleşmektedir. Sanayi sektöründe imalat sanayi alt kolu, tüketim malı, ara malı ve yatırım malı üretmektedir. Ekonomi talebin gelir esnekliğine bağlı olarak, kalkınmanın ilk safhalarında tüketim malları sanayi ağırlıklı bir yapıya sahipken, bu

21

Erkan, a.g.e., s. 14.

22

Hollis Chenery, H. Myint, ‘‘Structural Change and Development Policy’’, Economica, New Series, Vol. 48, No. 191, 1981, pp. 320-321’den aktaran: Metin Berber, Đktisadi Büyüme ve Kalkınma, Derya Kitabevi Yayınları, Trabzon, 2006, ss. 6- 7.

23

(30)

süreç ilerledikçe ekonomide üretilen tüketim mallarının payı azalmakta ve yatırım mallarının payı artmaktadır.

Kalkınma sürecinde üretim tekniği, mallardan hizmetlere, iş niteliği teknik, profesyonel, bilgi üretenler lehine, teknoloji yarı iletken mikroelektronik, telekomünikasyon gibi bilgi toplayan ve ileten enstrümanlara kaymaktadır. Üretim artışı ile bir dizi ekonomik değişken arasındaki sistematik ilişki, teknolojik ilerlemenin tamamen tesadüfi seyreden bir süreç olmak yerine, piyasa güçlerince

yönlendirilen ve yapısal değişimleri yönlendiren bir süreç olduğunu

düşündürmektedir. Yapısal dönüşüm, bilimsel keşiflere uygun ortam hazırlayan savaşlar, şoklar, düzenlemeler, temel teknik ilerlemelerin etkisiyle meydana gelmektedir.24

Yapısal dönüşüm konusunda en iyi bilinen kuramlar, Lewis’in ‘‘Đki Sektör Modeli’’ ve Hollis B. Chennery’nin ‘‘Kalkınma Paterni’’ adlı ampirik kuramıdır. Chennery, gelişmekte olan bazı ülkelerin kalkınma dinamiklerini test etmiştir. 25 Yapısal değişimin, tarımdan sanayi üretimine kayma, fiziksel ve beşeri sermaye birikimi, tüketici talebinde yiyecek maddesinden imalat sanayi ve hizmet sektörlerinde üretilen mallara doğru kayma, aile ölçeğinin küçülmesi ve nüfus artışının kalkınma sürecinde düşmesi ile gerçekleştiği gözlenmektedir.

Lewis, 1970’lerin başlarında azgelişmiş ekonomilerde geleneksel ve modern kesim olarak adlandırdığı iki kesimden söz etmektedir.26 Geleneksel kesim, yüksek nüfus artış hızına sahip, sıfır marjinal verimlilikte çalışan kesimi ifade etmekte ve sanayi için gerekli olan sınırsız emek, geleneksel tarım kesiminden sağlanmaktadır. Bu sektörden modern sanayi sektörüne bir emek transferi durumunda, tarımsal üretim miktarında bir değişme görülmemektedir. Emek transferinin sürekli oluşuyla,

24

Yusuf Bayraktutan, ‘‘Bilgi, Đktisadi Gelişme Evreleri ve ‘Mal’dan ‘Sanal’a Paranın Evrimi’’,

Türkiye Günlüğü Dergisi, Sayı 78, 2004, s. 50- 51, OECD, OECD Science, Technology and Industry: Outlook 2004, 2004, p. 10.

25

Micheal Todarro and Stephen Smith, Economic Development, England, Edinburgh Gate, 2003, p. 116- 120.

26

W. Arthur Lewis, ‘‘Sınırsız Emek Arzıyla Đktisadi Kalkınma’’, (Çev.) Metin Berk, Đktisadi

(31)

modern kesimde çıktı ve istihdam sürekli artmakta; bu durum modern sektördeki sermaye birikimi ve yeni yatırımlarla hızlanmaktadır. Modern sektörün karları arttıkça, artan kar bu yeni yatırımlara kanalize olmaktadır. Lewis, klasik geçim kesiminde, emek arzında majinal verimliliğin sıfır olduğunu ve tarım reel ücretlerinin marjinal değil, ortalama verimliliğe göre hesaplandığını varsaymaktadır. Bu kesimdeki gelişim süreci ve sürdürülebilir büyüme, tarımdaki sınırsız emeğin tümüyle yeni endüstriyel sektörlerde massedildiği durumda son bulmaktadır. Lewis, modeline ek olarak, ülke ekonomik yapısındaki dönüşümün, fiziksel ve beşeri sermaye birikimi gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu yapısal dönüşüm, üretimde, tüketimde ve tüketici talebinde dönüşümü, uluslararası ticaret ve kaynak kullanımında dönüşümü, şehirleşmenin sosyo-ekonomik unsurlarının dönüşümünü, büyümeyi ve ülke nüfus dağılımının dönüşümünü ifade etmektedir.

Lewis’in modelinde geleneksel kesimdeki bireyler, sanayi sektöründe minimum reel ücreti belirleyen emeğin ortalama bir verimlilik düzeyinde çalışmaktadırlar. Endüstrinin çıktı seviyesini belirleyen, modern sektörün teknolojisi ve minimum ücret düzeyidir. Endüstriyel ürün fiyatları, tarım ürünü fiyatlarına göre daha durağandır. Beşeri sermaye, teknolojiyi geliştirme sürecinde ve üretim fonksiyonunun toplam faktör verimliliğinde artışa neden olmaktadır. Beşeri yatırımlar, taşma etkileriyle, teknolojik dışsallıklar oluşturmakta; her bir firma böylelikle ölçeğini arttırmaktadır.27 Teknolojik dinamizm, sanayileşmenin temelidir.

Sanayileşme kalkınmanın temel alt süreçlerinden biridir. Tarımdan çeşitli sebeplerle kopan işgücü, sanayi kesiminde istihdam edilirken, sanayi alanları çeşitli dışsallıkları barındıran bölgelerde seçilmekte; sanayi üretim alanlarının çevresinde nüfus kümelenmeleri oluşmaktadır. Dolayısıyla kalkınma sürecinin itici bir unsuru olan, nüfusun sektörler arasındaki hareketi, aynı zamanda yerleşim merkezlerinin ve yoğunlaşma alanlarının da bölgeler arasında değişimini doğurmakta ve böylelikle kentleşme ve sanayileşme süreçleri paralel bir şekilde işlemektedir. Kalkınma sürecinin önemli bir belirleyicisi olan kentleşme olgusu ve yapısal değişimin mekansal yansıması, takip eden kısımda ayrıntısıyla ele alınmıştır.

27

Charles Cooper, ‘‘Technological Change and Dual Economies’’, The United Nations University

(32)

1.3. Yapısal Değişimin Mekansal Yansıması

Ekonomik faaliyetlerin mekan analizlerinde, ülke ekonomisini oluşturan bölge ve alt bölge birimleri, coğrafik bütünün parçaları olarak ortaya çıkmaktadır. Bölgeler, ister gelişme, isterse farksızlık bölgeleri olsunlar, mekansal özelliklerine bağlı olarak heterojen bir yapıya sahiptir. Her bir bölge, belli bir merkez veya birkaç merkez ile bunların etrafındaki alt merkezler ve onların çevrelerinden oluşmaktadır. Bu nedenle kalkınma sürecinin, bu tür bir mekan yapısı ve şehir hiyerarşisi içinde açıklanması gerekmektedir.28 Şehir hiyerarşisi, nüfus ve ekonomik faaliyetlerin zaman, mekan boyutundaki dağılım ve değişim süreçleri içinde oluşmaktadır. Bu dağılım ve değişim süreçleri, alt ve üst yapı tarafından belirlenmektedir. Merkezi bir üretim veya yerleşim yerinin konum ve büyüklüğü ile bunun etrafında oluşan piyasaların büyüklüğü ve talep yapısı, karşılıklı etkileşim içinde bulunan bir bütündür.

Kırsal alanlardan kente göç, kırsal kesimin gerilemesine ve bu arada şehirleşmenin çeşitli sorunlarının gündeme gelmesine yol açmakla birlikte, bütün bu durum iktisadi kalkınmanın demografik alana yansımasını ifade etmektedir. Nüfusun yer değiştirmesi, basit bir coğrafi olay gibi düşünülmemelidir. Ülkenin kalkınma sürecinde, doğal olarak tarım kesiminde oluşturulan ekonomik kaynaklar kente, kentsel kesimde oluşturulan farklı nitelik ve nicelikteki ekonomik kaynaklar da kırsal kesime akmaktadır.29 Kırsal kesim, ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü kendi üretimleriyle karşılarken, kentte yaşayanlar ihtiyaç duydukları maddeleri büyük oranda dışarıdan sağlamak durumundadırlar. Bu durum, kırsal kesimdeki üretken faaliyetler üzerinde kentlerin büyük bir talep baskısı yaratması sonucunu doğurmaktadır. Buna karşılık, kırsal kesimden kente göç eden nüfus, kırsal kesime özgü birtakım marjinal faaliyetleri terk ederek, kentsel alana özgü belirli üretim dallarında yoğunlaşma olanağı bulmuş ve uzmanlaşma sonucunda, ülke ekonomisiyle büyük ölçüde bütünleşmiştir.

28

Erkan, a.g.e., s. 35.

29

Maillet, a.g.e., s. 80; Kemal Kartal, Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Türkiye'de Kentlileşme, Dost Kitabevi, 1992, s. 34.

(33)

Kentleşme, kalkınmanın bir unsuru olarak, onunla birlikte ve karşılıklı etkileşim içinde gerçekleşmektedir. Kalkınma süreci boyunca, nüfusun ve tarım dışı ekonomik faaliyetlerin toplandığı yerelleşme merkezleri olarak kentler var olagelmiştir. Ancak Sanayi Devrimi, kentleşmeye yeni bir içerik ve boyut kazandırmıştır. Sanayi tesislerinin kuruluş yeri olarak, şehirler ve yakın etki alanları tercih edilmiştir.30 Kentler, kurumsal altyapı ile nüfus, sanayi, ticaret ve hizmetlerin kümülatif olarak birleşme ve yerelleşmesine yol açmıştır. Merkezi olarak ön plana çıkan kentler, taşıma ve haberleşmenin yoğunlaştığı ve dolayısıyla, yeniliklerin yaratılıp yayıldığı yerlerdir. Şehirde teknik ve organize yeniliklere dayalı uzmanlaşma ile sosyo-kültürel değişim süreçleri yoğun olarak yaşanmaktadır.

Şehirler, yerelleşme merkezleri olarak göç almaktadırlar. Göç yoluyla nüfustaki hızlı artış, yeni altyapı donatımlarının ve ekonomik faaliyetlerin oluşturulmasını zorunlu duruma getirmiştir. Nüfus ve ekonomik faaliyetlerin şehirlerde toplanması, alt ve üstyapı donatımlarının bir bütün olarak yoğunlaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Şehir içi ve şehirlerarası altyapı donatımları, nüfus, mal, hizmet, haberleşme ve taşıma akımlarının yön ve yoğunluğunu belirlemektedir. Yerelleşme süreci, şehir büyüklüğü ve şehirsel hiyerarşi ile yakından ilgilidir.

Yatırımlar, kentleşmeye paralel ve kalkınma sürecinin içsel dinamiklerine bağlı olarak ortaya çıkan bir alt süreçtir.31 Kentleşme, sanayileşme ve yerelleşme ekonomilerinin durumu, yeni yatırım kararlarının alınmasını belirlemektedir. Yatırımlar, kâra yönelik yatırımlar ile toplumsal yarara yönelik yatırımlardan oluşurken, birindeki yetersizlik, diğerini sınırlandırdığı için, bu darboğazın giderilmesi yönünde baskı yaratan bir karşılıklı etkileşime sahiptir. Zira bu iki yatırım türü, birbiriyle sıkı tamamlayıcılık ilişkisine sahiptir. Yatırım türlerinin birlikte gelişimi, aynı zamanda şehirleşme, sanayileşme ve yerelleşme ekonomilerinin kümülatif bir süreç olarak gelişmesini sağlayan ana unsurlar olmaktadır. 30 Erkan, a.g.e., ss. 61. 31 Erkan, a.g.e., ss. 62.

(34)

1.3.1. Kent Kavramı

Genel bir tanımlamayla kent, farklı sosyal sınıflardan oluşan bir toplumun, yapay çevreyi doğal çevreye egemen kıldığı bir ortamda yaşamlarını sürdürdükleri bir yerleşme yeridir. Bu yerleşim yerleri, tarihin değişik dönemlerinde farklı sosyo ekonomik işlevleri üstlendiğinden, kent kavramı da bu işlevsel değişime uygun olarak her dönemde farklı bir içeriğe sahip olabilen dinamik bir nitelik taşımaktadır.32 Bu dinamiklik kentin tanımında tam bir kavram birliğine ulaşılmasında bazı güçlükler ortaya çıkarmaktadır.

Tarihsel gelişim içinde kentin kavramsal içeriğindeki değişmeler incelendiğinde, ilk dönemde, uygarlık kavramının bu içeriğin belirlenmesinde etken olduğu görülmektedir. Böylece kent, uygar insanların yaşadığı bir yerleşme birimi olarak tanımlanmaktadır. Gelişen toplumlarda kır-kent arasında, yaşam biçimi, sosyo-ekonomik yapı ve yasal düzenlemeler açısından farklılıklar azaldığından, kenti kavramsal bir tanıma oturtma çabalarından ziyade, kentsel yaşamdaki işlevsel değişmeler ve bu değişimden kaynaklanan sorunlar ele alınmaktadır.33

Kentin tanımlanmasında dikkati çeken ilk ölçüt nüfus büyüklüğüdür. Bu ölçüte göre kent, nüfusu belli bir büyüklüğü aşan yerleşim birimleri şeklinde tanımlanmaktadır. Yönetsel sınır ve yapı ölçütüne göre kent, belirli bir yönetsel sınır içinde kalan ve bu sınır içinde özel bir yönetimsel yapıya sahip olan yerleşim yerleridir.

Ekonomik etkinliğin niteliğine göre kent, ‘‘...pek az kimsenin tarımsal uğraşlarda bulunduğu… yerleşme birimi’’ olarak tanımlanabilir.34 Bu tanımda, kır ve kent arasındaki işlevsel farklılık ortaya konmaktadır. Đki kesim arasındaki işlevsel farklılık, kır ve kentteki ekonomik etkinlik türlerinin kendilerine özgü

32

Fevzi Altuğ, Kent Ekonomisinin Đlkeleri, Bursa: Uludağ Ünv. Güçlendirme Vakfı Yayını, No: 34, 1989, s. 4.

33

Ertürk, a.g.e., s. 45-50.

34

Ruşen Keleş, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, Yayın No: 474, 1980, s. 67-68.

(35)

birleşimlerinden kaynaklanmaktadır. Kırda öne çıkan ekonomik etkinlik tarımsal üretimken, kentte hakim olan unsurun sanayi üretimi olduğu dikkat çekmektedir. Ayrıca, kentlerde sanayinin gelişmesine ve bu kesimin istemlerine paralel bir biçimde toplama, dağıtma, maliye ve yönetsel işlevler de görülmektedir. Böylece kentlerde sanayi üretiminin yanı sıra, tarımsal nitelikli olmayan ticaret ve hizmetlere ilişkin etkinlikler de yer almaktadır.

Geniş anlamda kent; ‘‘… tarımsal olmayan üretimin yapıldığı ve daha da önemlisi hem tarımsal hem de tarım dışı üretimin dağıtımının kontrol fonksiyonlarının toplandığı, belirli teknolojik gelişme seviyelerine göre büyüklük, heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış yerelleşme biçimleridir.’’35

Kentin varoluş nedenleri ve kent kavramının içeriği, kentleşme sürecindeki işleyişin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Ekonomik yapıda, üretimde yaşanan dönüşüm, mekanda da yaşanmakta ve kentler, yaşam alanları ve toplanma merkezleri olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada kentleşme sürecini doğru anlamak önem taşımaktadır.

1.3.2. Kentlerin Oluşum Süreci

Yirminci yüzyılın en önemli sosyo-ekonomik olgularından biri olan kentler, tarih boyunca çeşitli kültür ve uygarlıkların doğduğu, geliştiği ve yayıldığı merkezler olmuşlardır. Kentlerin toplum yapılarını niteleyebilecek bir önem kazanması ve farklı bir yaşam kültürü içermeye başlaması 17. ve 18. yüzyıllarda olmuştur. 19. yüzyılda ise kentler, Sanayi Devriminin etkisi ile büyük sanayi merkezleri haline gelmeye başlamışlardır. Bu gelişme 20. yüzyılda da hızla sürmüştür.

Kentlerin fiziki mekandaki tarihsel gelişimi incelendiğinde, yerleşmelerde ilk aşamada ‘‘yaşamın sürdürülmesi’’ temel etken olarak rol oynarken, ortaçağda fiziki mekanda surlar, şatolar, kaleler, kiliseler ve anıtlar biçiminde dini motiflerin ön plana

35

Mübeccel Kıray, Örgütleşemeyen Kent: Đzmir’de Đş Hayatının Yapısı ve Yerleşme Düzeni, Ankara: Siyasal Bilimler Derneği Yayını, 1972, s. 1

Referanslar

Benzer Belgeler

1.1.Konunun TanımırBu araştınnamn konusu Konya köylerindeki halk mimarisine ait yapıların mimarî özelliklerini belirlemek ve onların mimarlık tarihi ve halk

Bu çalışma, Atatürk Müze Köşkü’nün ‘Giriş Holü’ isimli ve Zemin Kat-02 (ZK-02) numaralı odasının iç mekân analizi ile mobilya ve donatılarının sistematik

Kent ekosistemi bazı bitkilerin yaşamını ve çoğalmasını kolaylaştırırken diğerlerinin yok olmasına neden olmaktadır... Bitkilerin birçoğu kent ortamlarına uyum

Burada kalkınma teorilerinin tamamı ele alınmayıp, sadece gelişmekte olan ekonomilerin kalkınma sorunu ve kalkınmalarının sağlanması açısından önem taşıyan

Bunula birlikte bazı araĢtırmacılar, Aleviliğin inanç temelinde eski Orta Asya ġamanizmi kadar, belki ondan fazla Budizm gibi Uzak Doğu dinlerinin, ZerdüĢtilik,

Bölgesi Yaylalarında Çevresel Değişim, Ankara Üniversitesi Yayın No: 362, Çevre Sorunları Araştırma. ve Uygulama Merkezi Yayın

ağırlıklı olan nüfus kesimi kırsal olandır (pek çok ülkelerin nüfuslarının üçte birini kentsel olarak kabul

Türkiye’de 1970’li yıllarda sazan ve alabalık yetiştiriciliği ile başlayan su ürünleri yetiştiriciliği, 1980’li yılların ortalarından itibaren Ege ve