• Sonuç bulunamadı

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ ÇALGILARINDAN UDUN MÜZİK DERSLERİNDE KULLANILABİLİRLİĞİ KONUSUNDA ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ ÇALGILARINDAN UDUN MÜZİK DERSLERİNDE KULLANILABİLİRLİĞİ KONUSUNDA ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ"

Copied!
95
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI MÜZİK EĞİTİMİ BİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ ÇALGILARINDAN UDUN MÜZİK DERSLERİNDE KULLANILABİLİRLİĞİ KONUSUNDA ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Leyla DEMİR

(2)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI MÜZİK EĞİTİMİ BİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ ÇALGILARINDAN UDUN MÜZİK DERSLERİNDE KULLANILABİLİRLİĞİ KONUSUNDA ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Leyla DEMİR

Tez Danışmanı

Doç.Dr Gülçin YAHYA KAÇAR

(3)

i

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne:

Leyla DEMİR’in “Geleneksel Türk Sanat Müziği Çalgılarından Udun Müzik Derslerinde Kullanılabilirliği Konusunda Öğretmen Görüşleri” başlıklı tezi, jürimiz tarafından Müzik Öğretmenliği Programı Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı : İmza

Üye (Tez Danışmanı): Doç. Dr. Gülçin Yahya KAÇAR ...

Üye : Doç. Dr. Aytekin ALBUZ ...

(4)

ii

TEŞEKKÜR

Araştırmanın her aşamasında bana destek olan, yol gösteren, bilgi ve birikimlerini benimle paylaşan saygıdeğer danışmanım Sayın Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR’a ve yoğun iş temposunda bana zaman ayırıp yardımını esirgemeyen Sayın Yrd. Doç. Dr. Melek ÇAKMAK’ a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca bütün çalışmalarım boyunca yanımda olan ve sabırla beni destekleyen sevgili hayat arkadaşım Durmuş DEMİR’e, çalışmalarım sırasında manevi ve akademik destekte bulunan canım arkadaşlarım Hande ÖZMEN, Onur ÖZMEN ve Sevilay SAKIZLI’ya, çok kıymetli aileme ve yaptığım araştırmada değerli görüşlerini benden esirgemeyen müzik öğretmeni arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

(5)

iii

ÖZET

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ ÇALGILARINDAN UDUN MÜZİK DERSLERİNDE KULLANILABİLİRLİĞİ KONUSUNDA ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİ Demir, Leyla

Yüksek Lisans, Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR

Ankara-2007

Bu araştırma, Geleneksel Türk Sanat Müziği Çalgılarından Udun Müzik Derslerinde Kullanılabilirliğini ud çalan müzik öğretmenlerinin görüşleriyle betimlemek ve müzik derslerinde ne derece etkili olduğunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma için çeşitli illerdeki okullarda görev yapan ve ud çalan 15 müzik öğretmeniyle görüşülmüştür. Bu görüşmeler sonucunda, udun müzik derslerinde nasıl ve ne ölçüde kullanıldığı tespit edilmiştir. Görüşme yoluyla elde edilen bilgiler doğrultusunda udun çeşitli konuların anlatımında, farklı formlardaki şarkıların öğretiminde ve ders dışı sosyal etkinliklerde kullanmak için yeterli ve etkin bir çalgı olduğu gözlemlenmiştir.

Bilim Kodu : Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı Anahtar Kelimeler : Müzik Dersi, Ud, Geleneksel Çalgılar Sayfa Adedi : 85

(6)

iv

ABSTRACT

OPINIONS OF TEACHERS ON THE APPLICABILITY OF A

TRADITIONAL TURKISH ART MUSIC INSTRUMENT, LUTE IN MUSIC TEACHING

Demir, Leyla

Master of Fine Arts in Musical Education Supervisor: Doç. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR

Ankara-2007

This study aimed to define the applicability of a traditional Turkish art musical instrument, lute and to investigate its effectiveness in music teaching by referring to the opinion of music teachers using lute in teaching. Interviews were conducted with 15 teachers who can play the lute and work in various geographical locations. As a result of these interviews, the extent and the form of its use in music teaching was determined. Based on the information gathered from the data, the effectiveness of lute in teaching various subjects, teaching different songs in different forms and using out-of-school activities was observed.

Science Code : Fine Arts Education Department Music Teaching Department

Key Words : Music Lesson, Lute, Traditional Instruments Number of Pages : 85

(7)

v

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... i 

TEŞEKKÜR ... ii 

ÖZET ... iii 

ABSTRACT ... iv 

İÇİNDEKİLER ... v 

ŞEKİLLER VE TABLOLAR LİSTESİ ... vii 

KISALTMALAR ... viii 

BÖLÜM I ... 1 

GİRİŞ ... 1 

1.1 Türkiye’de Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumların Gelişimine Tarihsel Bir Bakış ... 3 

1. 2 Müzik Eğitimi ... 7 

1.3 Türk Müzik Eğitiminde Geleneksel Müziklerin Yeri ve Önemi ... 8 

1.4 Udun Tarihçesi ... 19 

1.4.1 Udun Teknik Yapısı ve Özellikleri ... 20 

1.5 Problem Durumu ... 24  1.6 Problem Cümlesi ... 25  1.7 Alt problemler: ... 25  1.9 Varsayımlar ... 26  1.10 Sınırlılıklar ... 26  1.11 Araştırmanın Amacı ... 27  1.12 Araştırmanın Önemi ... 27  1.13 Tanımlar ... 28  BÖLÜM II ... 30  İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 30  BÖLÜM III ... 33  YÖNTEM ... 33  3.1 Araştırmanın Modeli ... 33  3.2 Evren ve Örneklem ... 33  3.3 Verilerin Toplanması ... 34 

(8)

vi

3.4 Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumu ... 39 

BÖLÜM IV ... 42 

BULGULAR VE YORUMLAR ... 42 

4.1 Müzik Derslerinde Çalgı Kullanımının Gerekliliği Konusunda Müzik Öğretmenlerinin Görüşlerine İlişkin Bulgular ... 42 

4.2 Ud’un Müzik Derslerinde Kullanımının Etkililiğine İlişkin Bulgular ... 44 

4.3 Udun Müzik Derslerinde Konu Anlatımındaki Yeterliliği Konusunda Müzik Öğretmenlerinin Görüşlerine İlişkin Bulgular ... 47 

4.4 Udun Şarkı Öğretimindeki (GTSM, GTHM, Batı Müziği vs.) Yeterliliği Konusunda Müzik Öğretmenlerinin Görüşlerine İlişkin Bulgular ... 49 

4.5 Udun Ders Dışı Faaliyetlerde Kullanımı Konusunda Müzik Öğretmenlerinin Görüşlerine İlişkin Bulgular ... 52 

4.6 Geleneksel Müziğin Öğrencilere Tanıtılması ve Öğretilmesi Açısından Udun Katkısına İlişkin Bulgular ... 54 

4.7 MÖYK’da Geleneksel Çalgıların Programlarda Yetersiz Olmasına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin Bulguları ... 55 

4.8 Ud ile yapılan müzik derslerinde Öğrenci Yaklaşımına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin Bulguları ... 57  BÖLÜM V ... 60  SONUÇ VE ÖNERİLER ... 60  5.1. Sonuçlar ... 60  5.2 Öneriler ... 62  KAYNAKÇA ... 64  EKLER ... 68 

EK- 1: Görüşme Formu Örneği ... 69 

EK- 2: Öğretmen Bilgileri ... 72 

(9)

vii

ŞEKİLLER VE TABLOLAR LİSTESİ

Şekil 1. 1 Türk müziği akord sisteminde udun ses sınırları ... 15 

Şekil 1. 2 Batı müziği akord sisteminde udun ses sınırları ... 15 

Şekil 1. 3 Batı müziği ton sistemine göre yazılmış marşa ait nota örneği. ... 16 

Şekil 1. 4 Batı müziği ton sisteminde yazılan marşın Türk müziği sistemine göre transpoze edilmiş nota örneği... 17 

Şekil 1. 5 Udun Türk müziğine göre akord düzeni. ... 22 

Şekil 1. 6 Udun Batı müziğine göre akord düzeni. ... 22 

Şekil 1. 7 Udun Bölümleri. ... 23

Tablo 4.1. 1 Çalgı Kullanımının Gerekliliği ... 42 

Tablo 4.1. 2 Çalgı Kullanımının Derslere Etkisi... 43

Tablo 4.2. 1 Ud’un Müzik Derslerinde Kullanımının Etkililiği... 45 

Tablo 4.2. 2 Öğretmenlerin Ud’un Müzik Derslerine Etkililiğine İlişkin Görüşleri . 45 Tablo 4.3. 1 Udun Konu Anlatımında Kullanımının Yeterliliği ... 47

Tablo 4.4. 1 Udun Çeşitli Şarkı Öğretiminde Yeterliliği ... 49 

Tablo 4.4. 2 Ud Kullanımının Şarkı Öğretiminde Yeterlilik Sebepleri ... 50

Tablo 4.5. 1 Udun Ders Dışı Faaliyetlerde Kullanımı ... 52 

Tablo 4.5. 2 Udun Kullanıldığı Ders Dışı Faaliyetler ... 52

Tablo 4.6. 1 Udun Geleneksel Müzik Öğretimine Katkısı... 54

Tablo 4.7. 1 MÖYK’da Geleneksel Çalgıların Programlarda Yetersiz Olması Hakkındaki Öğretmen Görüşleri ... 56

(10)

viii

KISALTMALAR

GTHM : Geleneksel Türk Halk Müziği GTSM : Geleneksel Türk Sanat Müziği MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

MMM : Musiki Muallim Mektebi

MÖYK : Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumlar YÖK : Yükseköğretim Kurulu

(11)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Türkiye’de öğretmenlik mesleği 16 Mart 1848 yılında Darülmuallimin-i Rüşdi’nin kurulmasıyla birlikte okul haline dönüşmüştür. Bu kurumun amacı ortaokullara öğretmen yetiştirmektir. Darülmuallimin-i Rüşdi’nin kurulması, modern bir eğitim anlayışı yolunda atılan ilk adım olarak kabul edilmiştir (Ergün, 2007). Daha sonra ilkokul öğretmenleri yetiştirmek için 1868 yılında ‘‘Darülmuallimin-i Sıbyan’’ okulu kurulmuştur. 1869 tarihli ‘‘Maarif-i Umumiye Nizamesi’’nde (Genel Eğitim Yönetmeliği) 1891 yılındaki yeni oluşumlar ile ilk orta ve yüksek öğretmen okulları, ‘‘İptidaiye, Rüşdiye, Aliye’’ her şube iki yıllık olmak üzere düzenlenmiştir (Akyüz, 1999, s.214).

1924–1925 öğretim yılında bu kurumlar yeniden yapılanmış ve Darülmuallim’in adı Muallim Mektebi ve 1935’lerden itibaren de öğretmen okulu haline dönüşmüştür. 17 Nisan 1940 yılında ise 3803 sayılı Köy Enstitüsü ve Sanat Erbabı Yetiştirme Kanunu çıkarılarak Köy Enstitüleri kurulmuştur (Başer, 1995, s. 16). Akyüz’e göre köy enstitülerinin kuruluş amacı “bilgisizlikle daha etkili mücadele etmek, bunu yaparken köylerin sosyal ve ekonomik yapısında öğretmen ve eğitim yoluyla düzenlemeler, gelişmeler sağlamak; köy kökenli, yalnızca köye yararlı olabilecek, ellerinde kalem ve kitaptan çok kazma, kürek, çapa bulunan öğretmenler yetiştirmektir.’’ (Akt. Başer, 1995, s. 17). Köy enstitülerinin programları 1947 yılında kısmen değiştirilmiştir. Bu değişiklikte kültür derslerine teknik derslere oranla daha fazla zaman ayrılmıştır. Bu değişiklik, Köy Enstitüsü felsefesinden ilk belirgin uzaklaşma olarak yorumlanmıştır. Şubat 1954 yılında yayınlanan 6234 sayılı kanunla Köy Enstitüleri kapatılmış ve ilk öğretmen okullarıyla birleştirilmiştir (Akyüz, 1999, s. 341 – 342).

(12)

2

“1950 yılından itibaren öğretmenlik mesleğinin üçüncü gelişim aşamasında öğretmen yetiştiren kurumlarda lisans düzeyinde eğitimin esas alınması, eğitimde uzmanlık anlayışının geliştirilmesi ve eğitimde meslek insanı yetiştirmenin bilimsel bir süreç olduğu anlayışı gündeme gelmiştir.” (Özen, 1998, s.3).

1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile bütün öğretmen adaylarının yüksek öğretimden geçmesi öngörülmüştür. Bunun üzerine 1974 -1975 öğretim yılından itibaren İlköğretmen okullarının bazıları Öğretmen Lisesi, bazıları da 1. kademeye öğretmen yetiştirmek amacıyla iki yıllık Eğitim Enstitüsüne dönüşmüştür. II. Kademedeki ticaret, iş teknik, ev ekonomisi ve tarım derslerini okutacak öğretmenleri yetiştirmek amacıyla da 1975 yılında Endüstriyel Sanatlar Yüksek Öğretmen Okulu açılmıştır ( Duman, 2005, s. 71 ).

“1982 yılında çıkarılan YÖK yasası ile birlikte, MEB’e bağlı öğretmen yetiştirme sorumluluğu üniversitelere devredilmiştir. Bu aşamada öğretmenlik mesleğinde okul sisteminden fakülte sistemine geçilmiş ve meslekte öğretmen yetiştiren ve istihdam eden kurumların ayırımı esas alınmıştır. Ayrıca lisans üstü düzeyde öğrenimi özendirici önlemlere yer verilmiştir.”(Özen, 1998, s. 4).

Öğretmenlik mesleğinin Cumhuriyet dönemindeki gelişimine bakıldığında eğitimde en önemli unsur öğretmenliktir. Bu dönemde çağdaş, bilgili insanlar yetiştirmek hedeflenmiş ve bu amaçla köy enstitüleri modeli geliştirilmiştir. Daha sonraki gelişim aşamalarında, akademik yönde gelişme kaydetmenin yanı sıra çeşitli meslek insanı yetiştirilmeye başlanmıştır.

(13)

3

1.1 Türkiye’de Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumların Gelişimine Tarihsel Bir Bakış

“Ülkemizde profesyonel anlamda müzikçi yetiştiren kurumların tarihçesi, 13. yy.’da askeri müzik eğitimi veren “Tabılhaneler”den başlatılabilir’’denilebilir. (Say, 1998, s.227)” Tabılhane deyiminin, aynı anlama gelmek üzere Osmanlı İmparatorluğu devrinde XVI. yy “Mehterhane”deyimiyle karşılandığı görülür (Yenal, 1996, s. 2).

1826 yılında Mehterhane kaldırılmış, yerine “Muzıka-i Hümayun’’açılmıştır. Bu kurum padişahın şahsına ve saraya bağlı bir teşkilattı. Bu kurumda Batı ve Türk müziği bölümleri vardı. Her iki müziği de öğrenen ilk Türkler bu kurumdan çıkmıştır (Ak, 2002, s. 28).

Türkiye’de örgün müzik eğitiminin Cumhuriyet öncesinden oldukça gerilere uzanan bir geçmişi vardır. İmparatorluk dönemi eğitim düzeni içerisinde yer alan başlıca örgün sivil eğitim kurumları Sıbyan Okulları, Medreseler ve Enderun Okullarıdır (Uçan, 1997, s. 41).

“Sıbyan Okulları, imparatorluk eğitim düzeni içinde bir bakıma temel eğitim kurumu işlevi gören okullardı. Medreseler ise, İslamiyetle birlikte Türk eğitim sistemine giren, temel eğitimden yüksek öğretime kadar değişen kademelerde öğretim yapılan eğitim kurumlarıydı. Sıbyan Okulları’nda ve Medreseler’de ezan, Kur’an ve ilahilerin makamsal denilebilen bir çerçevede, ezgisel kalıplar içinde güzel sesle ve kuralla okunup söylenmesine önem verildiği bilinmektedir. Bu bakımdan, programlarında ayrı bir ‘müzik’ dersinin yer almadığı bu okullarda, doğrudan olmasa bile dolaylı bir ‘dinsel müzik eğitimi’ yapıldığından söz edilebilir” (Uçan, 1997, s.41-42).

(14)

4

Enderun okullarında ise gerek dini gerekse dindışı müzik eğitimine yer verildiği bilinmektedir. Bu okullarda musiki dersleri “meşkhane” denilen yerde yapılırdı. Musikiye yatkın gençler belirlenip saz ve ses sanatçısı olmaları için bir ustanın yanına çırak olarak verilirdi. Bu öğrenciler musikinin tüm inceliklerini öğrenip ustalaşırdı. Burada yapılan eğitim bir üniversite niteliğindeydi. Bu okul sayesinde çok sayıda ünlü saz ve ses sanatkarları yetişmiştir (Özalp, 2000, s. 30-31).

Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştirme amacıyla, ilk öğretmen okulunun kuruluşundan 76 yıl sonra 1924 yılında MMM (Musiki Muallim Mektebi) kurulmuştur. Bu ilk kurumsal yapılanma ile Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi ve Çağdaşlaşma Programı çerçevesinde lise ve orta mektepler ile muallim mektepleri için musiki muallimi yetiştirmek amaçlanmıştır (Uçan, 2004, s. 6).

“Osmanlı döneminin son evrelerinde genel anlamda Nizam-ı Cedit programından kaynaklanan ‘yeni düzen, yeni eğitim, yeni okul, yeni öğretmen’ ilkesiyle başlayan süreç Cumhuriyet döneminin başlarından itibaren Muasır Medeniyet programından kaynaklanan ‘çağdaş düzen, çağdaş eğitim, çağdaş okul, çağdaş öğretmen’ ilkesine dönüşmüştür. Bu dönüşümün en temel alanlarından biri MMM, en temel öğretmenlik kollarından biri Müzik Öğretmenliği olmuştur” (Uçan, 2004, s. 6-7).

1 Kasım1924 yılında Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurumlarından biri olan MMM’nin kuruluş amacı ortaokul ve liseler ile ilköğretmen okullarına müzik öğretmeni yetiştirmektir (Uçan, 2004, s.14). Ancak MMM’nin işleyişi giderek sanatçı yetiştiren bir kurum haline gelmiştir. Bunun üzerine 1937–1938 eğitim yılında Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü

(15)

5

açılmış, bu mektebin müzik şubesinde müzik öğretmeni yetiştirilmeye başlanmıştır (Çimen, 2004, s.127).

Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü 1969 yılına kadar Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştiren tek kurum olmuştur. 1969 yılında Marmara Üniversitesi İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, 1973 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Buca Eğitim Enstitüsü ve 1981 yılında da Uludağ Üniversitesi Bursa Eğitim Enstitüsü’nün açılmasıyla müzik öğretmeni yetiştiren kurum sayısı dörde yükselmiştir. 1978’de eğitim enstitüleri ‘Yüksek Öğretmen Okulu’ adını almış ve öğretim süresi dört yıla çıkmıştır (Çimen, 2004, s.128) .

“Müzik öğretmeni yetiştirme 1982 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası ile üniversitelerin eğitim fakültelerine devredilmiştir. Böylece müzik öğretmeni yetiştirme yaklaşık atmış yıllık gelenekselleşmiş bir yapıdan, üniversiter bir yapıya dönüşmüş, lisans, yüksek lisans, sanatta yeterlilik ve doktora gibi daha üst düzeylerde eğitim ile araştırma, geliştirme ve akademik olanaklara kavuşmuştur.” (Özen, 1998, s. 14).

Cumhuriyet öncesine bakıldığında doğrudan müzik eğitimi veren kurum olarak Enderun Okulları göze çarpar. Cumhuriyet döneminde ise öğretmen yetiştirmek amacıyla ilk kez 1924 yılında Musiki Muallim Mektebi kurulmuştur. 1982 yılına kadar müzik öğretmeni yetiştirmek için Milli Eğitim Bakanlığında gösterilen çabalar, YÖK yasası ile üniversitelere devredilmiştir. Daha önceleri Yüksek Öğretim Okulları, Müzik Bölümleri olarak müzik öğretmeni yetiştiren kurumlar genelde Eğitim Fakültelerine devredilmiştir.

Türkiye’de Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü, daha sonra İstanbul, İzmir ve Bursa’daki üniversitelerin ardından müzik öğretmeni yetiştiren pek çok kurum daha açılmıştır. Bunlar; Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Konya), Kradeniz Teknik

(16)

6

Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi (Trabzon), İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Malatya), Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (Erzurum), Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Erzincan), Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Burdur), Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Bolu), Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Van), Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Denizli), Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Niğde), Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi (Şanlıurfa), Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi ( Çanakkale), Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Sivas), Ondokuz Mayıs Üniversitesi Samsun Eğitim Fakültesi (Samsun) Gazi Osman Paşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Tokat), Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Muğla), Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi (Balıkesir), Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi (Aydın) Müzik Öğretmenliği bölümleridir .

(http://www.yok.gov.tr/hakkinda/uni_bag_bir_2006.zip). Böylelikle müzik öğret-meni yetiştiren kurumlar tüm Türkiye geneline yayılmıştır. 1998 yılından İtibaren de YÖK’ün Eğitim Fakültelerinde başlatmış olduğu yapılandırma süreci sonucunda Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri Müzik Öğretmenliği Ana bilim / Anasanat Dalına dönüştürülmüştür (Yayla, 2003, s. 3).

YÖK’ün eğitim programlarında 2006–2007 yılında yeniden düzenlemeye gidilmiştir. Düzenleme, mevcut yapılanmayı değiştirmeyi değil, programların güncellenmesi ve modelin aksayan yönlerini düzenlemesini amaçlamıştır. Bu tarihten itibaren müzik bölümlerinin ders içerikleri yeniden düzenlenmiş ve Müzik Öğretmenliği Anabilim Dalı olarak programda yerini almaya devam etmiştir (Kavak, Aydın ve Akbaba Altun, 2007, s. 62).

Müzik öğretmeni yetiştiren kurumlara bakıldığında Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra açılan Musiki Muallim Mektebi, Eğitim Enstitüsü Yüksek Öğretmen Okulu ve Eğitim Fakültesi müzik öğretmeni yetiştiren kurumlar olarak göze çarpar. Bu kurumlar ortaöğretime öğretmen yetiştiren kurumlardır. Bu kurumların amaçları, yapıları her sisteme göre farklılık göstermiş ve artarak günümüze kadar gelmiştir.

(17)

7

1. 2 Müzik Eğitimi

Müzik eğitimi temelde bir müziksel davranış kazandırma, değiştirme ve geliştirme sürecidir. Bu süreç içerisinde eğitim gören bireyin müziksel yaşantısı temel alınır, bu temelden yola çıkılarak planlı, düzenli ve yöntemli bir yol izlenir. Bu yolla da belirli hedeflere erişilir. Müzik eğitimi yoluyla birey ile çevresi, özellikle de müziksel çevresi arasındaki iletişim ve etkileşimin daha sağlıklı, etkili ve verimli olması beklenir (Uçan, 1997, s. 14).

Müzik eğitimi bireylerin ve toplumların sağlıklı, saygın, becerikli, yordamlı, dürüst, çalışkan, üretken, uyumlu ve çağdaş olabilmeleri için bir düşünce ve davranış eğitimidir. Müzik eğitimi yoluyla kazandırılmak istenen her boyut kişiyi ve giderek toplum ya da toplumları maddi ve manevi olarak besler, biçimlendirir ve yüceltir. Maddi ve manevi yönden sağlam yetişmiş bireylerden sağlam yapılı toplumlar oluşur (Ünal, 1989, s. 240).

Müzik eğitimi, genel müzik eğitimi, özengen müzik eğitimi ve mesleki müzik eğitimi olmak üzere üç ana türe ayrılır:

1. ) Genel Müzik Eğitimi: Müzikle ilişkisi ne olursa olsun herkese yönelik olup asgari-ortak genel müzik kültürümüzü kazandırmayı amaçlar. Genel müzik eğitimi, genellikle ilköğretim öncesinde anaokulu, ilkokulda sınıf, ortaokul ve lisede ise müzik öğretmeni tarafından okutulur.

2. ) Özengen Müzik Eğitimi: Müziğe ilgisi, isteği ve yatkınlığı olan kişilere yöneliktir. Çeşitli müzik kursları, özel dersler, bireysel ve toplu çalışmalar, konserler, şölenler vb. etkinlikler özengen müzik eğitiminde ağırlıklı bir yere sahiptir.

(18)

8

3. ) Mesleki Müzik Eğitimi: müziğe belli düzeyde yeteneği olup, müziği kendisine bir iş, bir meslek, sürekli uğraş edinen kişilere yöneliktir (Uçan, 1997,s.31-32).

Müzik öğretmenleri okullarda öncelikle genel müzik eğitimi vermektedir. Bunun yanı sıra okul içi müziksel faaliyetlerde ve şenliklerde müziğe istekli, yatkın olan öğrencilerle birlikte çeşitli müziksel etkinliklerde bulunarak özengen müzik eğitimine de yer verir. Ayrıca okullarda müziği meslek edinmek isteyen ve belli yeteneği olan öğrencilere rehberlik ederek mesleki müzik eğitimine de katkı sağlar.

Müzik dersinin amaçları sesi, kulağı ve zevki eğitmektir. Müzik dersi öğrencilere müziği tanıyacak, sevdirecek ve öğrencilerde müzik dinleme, müzik yapma alışkanlığı ve gereksinimini yaratacaktır. Müzik dersinde müziği sevdirmek amacıyla zevk eğitimine önem verilmelidir. Zevk eğitimi araçları ise okul şarkıları, koro, çok seslilik, öğretmenin çalgısı, sesi, plak ve radyodur (Say, 1998, s. 71).

1.3 Türk Müzik Eğitiminde Geleneksel Müziklerin Yeri ve Önemi

Çocukların müzik zevklerini geliştirmede ve onların kaliteli bir müzik anlayışı kazanmalarında geleneksel müzik eğitiminin önemi büyüktür. Nitelikli bir müzik eğitimi için öğrenciler öncelikli olarak kendi kültürleri olan Türk müziğini tanımalıdır. Eğitimin yakından uzağa, somuttan soyuta, yalından karmaşığa vb. ilkelerinden yola çıkarak, müzik eğitiminde de bilinenden bilinmeyene gidilmesi etkili bir müzik eğitimi için önemlidir. Çünkü çocuklarda yerel ezgilere olan ilgi ve kulak yatkınlığı daha fazla olması nedeniyle eğitime yerel ezgilerden başlanması, evrensel değerdeki müzikleri öğretmek açısından daha etkili olacaktır. Bu da onların evrensel değerdeki müzikleri daha iyi anlamalarını sağlayacak ve böylelikle kendilerini müzik alanında geliştirip kabul ettirebilmeleri daha kolay olacaktır.

(19)

9

Müzik eğitiminde geleneksel müziklere yer verilmesi ulusal eğitimin önemli bir faktörüdür. Bu amaçla eğitsel müziğin sağlam temellere oturtulması ve çağdaş bir müzik eğitiminin sağlanabilmesi için Türk okul müziğinin önemi büyüktür. Sun bu konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir:

"Eğitim açısından müzik sorunumuzun çözümü konusunda temel görüş; çağdaş bir anlayışla Türk okul müziği eserlerinin yaratılması ve eğitimde müzik öğretimine temel alınmasıdır; Türk okul müziği temel olmak üzere eski eserlerin ve evrensel değerdeki müziklerin seçkin örneklerine de eğitsel müzik öğretiminde önemleri oranında yer verilmesidir. Kaynağı yerel müziklerimizde olan, evrensel değerlerden yararlanarak çağdaş bir anlayışla yaratılan okul müziklerine "Türk okul müziği" denir. Bu türlü müziklerin yaratılması, eğitsel müzik öğretimini ulusal bir yörüngeye oturtacaktır. Türk okul müziği yurt içinde ve yurt dışında ancak o zaman var sayılabilecek, gerçek kişiliğini bu yoldan ortaya koyabilecektir. Eski müzik eserlerimize; özellikle çevreden derlenecek (tekerleme, sayışma, türkü vb.) müziklere eğitsel müzik öğretiminde yer verilmesi, öğrencinin, çevresinde duyduğu müzikleri okulda da yaşatması, çevresine ve kendisine yabancılaşmasını önleyecek; çevre müziklerinin gelişmesini, bunlar içinden seçkin değer taşıyanların bütün yurda yayılarak ulusallaşmasını sağlayacak, değişik bölgeler arasında ve bütün Türkiye'de müzik birliğinin kurulmasını hızlandıracaktır. Çevre müzikleri; Türk okul müziğinin mayası olacak ve ikisi birlikte Türk Ulusal Müzik Eğitimi Dağarcığını oluşturacaktır." (Sun, 1988, s. 175).

Türk müziğinin evrensel bir boyuta ulaşması için okullarda geleneksel müzik eğitimine gereken önem verilmelidir. Bu açıdan konuların öğrencilere iyi bir şekilde aktarılması gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için de müzik öğretmenlerinin bu konuların öğretimi için yeterli olan bilgi birikimine sahip olmaları gerekmektedir. Bu bilgi birikiminin oluşabilmesi de mezun oldukları okullardan almış oldukları geleneksel müzik eğitiminin yeterli düzeyde olmasına bağlıdır. Ancak MÖYK’ın (Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumlar) programlarına bakıldığında verilen eğitimin Batı müziği ağırlıklı bir eğitim olduğu görülür. Bu durum yetişen müzik öğretmenlerinin geleneksel müzik eğitimi konularının öğretiminde zorlanmalarına neden olmaktadır. Sadece konu anlatımlarında değil, makamsal şarkıların öğretiminde de zorlandıkları müzik öğretmenleri tarafından belirtilmektedir.

(20)

10

MMM’den bugüne, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği eğitim programlarına bakıldığında geleneksel müziklerle ilgili şu sonuçlar ortaya çıkmıştır:

• 1925 MMM eğitim programına bakıldığında programda geleneksel müziklere yer verilmediği görülmektedir.

• 1931 MMM eğitim programına bakıldığında programda geleneksel müziklere yer verilmediği görülmektedir.

• 1941 Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Şubesi Eğitim Programında geleneksel müziklere yer verilmediği görülmektedir.

• 1970 Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Şubesi Eğitim Programında geleneksel müziklere yer verilmediği görülmektedir.

• 1978 Gazi Yüksek Öğretmen Okulu Müzik Şubesi Eğitim Programında; II. yılda Geleneksel Türk Sanat Müziği I-II adı altında her iki dönemde ikişer saat olarak ve III. yılda da Türk Halk Müziği adı altında II. dönem iki saat olmak üzere geleneksel müziklere ilk defa yer verildiği görülmektedir (Uçan, 1982, s.158-191).

• 1983-1984 Müzik Öğretmenliği Programında geleneksel müzik eğitimine; II. Yılda Türk Halk Müziği II.dönem iki ders saati olarak, III. Yılda Geleneksel

Türk Sanat Müziği adı altında II. Dönem iki ders saati olarak ve IV. Yılda Türk Müzik Tarihi adı altında II. Dönem ve iki ders saati olarak geleneksel

(21)

11

• 1996 Müzik Eğitimi Bölümü programında geleneksel müzik eğitimine; V. Yarıyılda Geleneksel Türk Halk Müziği adı altında haftada üç saat, VI. Yarıyılda Geleneksel Türk Halk Müziği Uygulaması adı altında haftada üç saat, VII. Yarıyılda Geleneksel Türk Sanat Müziği adı altında haftada üç saat, VIII. Yarıyılda Geleneksel Türk Sanat Müziği Uygulaması adı altında haftada üç saat ve Türk Müzik Tarihi adı altında haftada üç saat olarak geleneksel müziklere yer verilmiştir.

• 1998-1999 Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Öğretmenliği Programında geleneksel müzik eğitimine; V. Yarıyılda Türk Halk Müziği adı altında haftada iki saat ve VI. Yarıyılda Türk Sanat Müziği adı altında haftada iki saat olarak yer verilmiştir.

• 2006-2007 Müzik Öğretmenliği Lisans Programında geleneksel müzik eğitimine; III.yarıyılda Geleneksel Türk Halk Müziği adı altında haftada iki saat, Türk Müzik Tarihi adı altında haftada iki saat, IV. Yarıyılda Geleneksel

Türk Halk Müziği Uygulaması adı altında haftada üç saat, V. Yarıyılda Geleneksel Türk Sanat Müziği adı altında haftada iki saat ve VI. Yarıyılda Geleneksel Türk Sanat Müziği Uygulaması adı altında haftada üç saat ve

olarak geleneksel müziklere yer verilmiştir (Kavak, Aydın ve Akbaba Altun, 2007, s.139, 185, 221).

Görüldüğü gibi 1978 yılından bu yana geleneksel müzik eğitimi MÖYK’ın programlarında yer alsa da bu derslere ayrılan sürenin yetersiz olması yetişen müzik öğretmenlerinin bu konuları yeterince öğrenemeden mezun olmalarına neden olmaktadır. Eğitim fakültelerinin bölüm amaçları, müzik öğretmenlerinin geleneksel müziği her yönüyle tanıması gerektiğini belirtirken MÖYK’ın programlarına bakıldığında bunun sağlanması pek mümkün görülmemektedir. Sarı bu konuyla ilgili tespitini şu şekilde belirtmiştir:

(22)

12

“Eğitim fakültelerinin bölüm amaçlarının ikinci maddesinde, Türk müzik öğretmeninin, Türk müziğini tüm yönleriyle yakından tanıması gerektiği belirtilirken, bugün eğitim fakültelerinin müzik bölümlerinde, 34 adet müzik dersinden yalnızca 6 tanesi doğrudan Türk müziği ile ilgilidir. Bu 6 ders için program üzerinde gösterilen 16 saatlik süre ise tüm müzik dersleri için belirtilen toplam 179 saatlik sürenin % 8,9’unu içermektedir. 1941’den 1982’ye değin 70, 80, 82 yıllarında, eğitim fakülteleri müfredat programlarında değişmeler oluyor fakat 1982’ye değin değişim genelde Batı müziği ağırlıklı gösteriyor kendini”(Sarı, 1993, s. 31).

Bu durum bu okullardan mezun olan müzik öğretmenlerinin Türk müziği konularının öğretiminde yetersiz kalmalarına neden olmaktadır. Bunun sağlanabilmesi için uygulanacak en etkili yöntemlerden biri de geleneksel çalgı kullanımıdır. Çünkü geleneksel çalgılardan birini çalabilen müzik öğretmeni, Türk müziğinin inceliklerini, koma seslerini tam olarak ancak Türk müziği çalgılarıyla duyurabilir. Aynı zamanda Türk müziği nazari bilgilerini de yine Türk müziği çalgısı yardımıyla daha etkili ve anlaşılır bir şekilde anlatabilir. Bu bakımdan müzik öğretmenlerinin derslerinde geleneksel çalgılarımızdan birini çalabiliyor olmaları derslerin verimli işlenişi açısından faydalı olacaktır.

Ancak MMM’den bugüne MÖYK’a bakıldığında uzun yıllar geleneksel çalgıların programlarda yer almadığı görülür. 1978 yılına kadar sadece Batı müziği çalgıları programlarda yer almıştır. Bu programlarda bireysel çalgı dersinde keman, viyola, viyolonsel, yan flüt, obua, klarinet, piyano ve şan gibi dallara yer verilmiştir Yardımcı çalgı olarak blok flüt ailesi de programlarda yer almıştır. 1978 yılında ise ilk kez “Ana Çalgı Bağlama” adı altında geleneksel çalgı öğretimine başlanmıştır. Daha sonra 1987 yılında kurulan Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü’nde ud, kanun, ney gibi çalgıların öğretimine başlanmıştır (Yahya, 2007, s. 112).

(23)

13

Müzik öğretmenleri genel olarak Batı müziği eğitim ve öğretimiyle yetiştirilmiş ve uzun yıllar geleneksel müzik ve geleneksel çalgı eğitimi müfredatlarda hiç yer almamıştır. 1978 yılından itibaren geleneksel müzik ve çalgı eğitimine başlanmışsa da verilen eğitim yetersiz kalmıştır. Geleneksel müzikler Batı müziğinin yanında geri planda kalmıştır. Makam usul ve repertuar açısından zengin olan Türk müziği bu okullarda yeterince öğrenilememiştir. Türk müziğinin gelişmesinin, müzik kültürünün evrensel yörüngeye oturtulmasının en önemli şartının geleneksel müziğin iyi bilinmesi gerekliliği göz ardı edilmiştir. Bu durum müzik öğretmenlerinin meslek hayatlarında zorlanmalarına neden olmaktadır. Özellikle ders dışı sosyal etkinliklerde müzik öğretmenlerinden geleneksel müzik eserlerinin seslendirilmesinin istenmesi, müzik öğretmenlerini daha da zor durumda kalmalarına neden olmaktadır. Bu durumda geleneksel müzik bilgisi ve çalgı kullanımı daha da gerekli hale gelmektedir.

Ancak günümüzde MÖYK’a bakıldığında, bu kurumların çoğunda bireysel çalgı dersi olarak geleneksel çalgıların programlarda yeterince yer almadığı gözlenmektedir. Araştırmacının konuyla ilgili yaptığı görüşmelerde araştırmada daha önce belirtilen 22 üniversiteden sadece 12 tanesinde geleneksel çalgıların programlarda yer aldığı belirlenmiştir. Söz konusu 12 üniversitenin ilgili bölümünde en çok bağlama (12), ud (8), kanun (3), tar (2), ney (1) bulunmaktadır. Bu sayısal sonuçlar üniversitelerde geleneksel müziğin öğretilmesi açısından geleneksel çalgılara çok yer verilmediğini göstermektedir. Üniversitelerde geleneksel müzik eğitimine ayrılan sürenin yetersiz olması gibi, geleneksel çalgıların da programlarda yeterince yer almaması geleneksel müziğin öğretilmesi açısından önemli bir eksiklik olarak düşünülebilir.

“Müzik öğretmeni, çalmasını şu ya da bu derecede öğrendiği çalgısını sınıfta çocuklara solfej öğretirken didaktik bir araç; eserler çalar ya da şarkılara eşlik ederken de estetik bir araç olarak kullanır, kullanması gereklidir. Öyleyse çalgının

(24)

14

öğretimde öğretici ve estetik amaçlara göre işlevleri de var demektir.” (Say, 1998, s. 69).

Görülüyor ki müzik öğretmenlerinin derslerini etkili bir şekilde işlemesine yardımcı olacak en önemli araçlardan biri çalgıdır. Çalgı kullanımı derslerin daha etkili, anlaşılır ve kalıcı bir şekilde işlenmesine yardımcı olacağı gibi, çocuklara müziği sevdirmede ve öğretmenlerin kendilerini kabul ettirmelerinde de önemli bir rol oynar.

Okul müzik eğitiminde müzik öğretmenlerinin derslerinde kullanabileceği, Türk müziğinin tanıtılmasına önemli katkılar sağlayabileceği en etkili çalgılardan biri de GTSM (Geleneksel Türk Sanat Müziği) çalgısı olan uddur. Çünkü ud ile GTSM, GTHM (Geleneksel Türk Halk Müziği) eserleri seslendirilebildiği gibi okul şarkıları ve marşların da seslendirilmesi mümkündür. Ayrıca ud sadece müzik eserlerin seslendirilmesinde değil müzikle ilgili teorik bilgilerin öğretilmesinde de rahatlıkla kullanılabilir. Müzik alanında evrenselliğe ulaşmak için geleneksel müzikten yola çıkılması gerektiği düşünülürse ud bu konuda çok fonksiyonel bir çalgıdır. Türk müziği şarkılarının öğretilmesinde, makamları duyuş itibariyle örneklendirebilmede ve nazari bilgilerin öğretilmesinde oldukça etkilidir.

Ud ile sadece geleneksel Türk müziğine değil, her türlü müziğe de eşlik etmek mümkündür. Çünkü udun perdesiz bir çalgı olması ve geniş ses alanına sahip olması farklı müzik türlerine eşlik etmek için yeterli gelmektedir. Bunun yanı sıra ud çok sesli özelliği de olan bir çalgıdır. Bu nedenle Batı müziği eğitiminde de kullanılabilmektedir. Ayrıca udun hem çalıp hem söylemeye elverişli bir çalgı olması da şarkı öğretimi için müzik öğretmenlerine büyük kolaylık sağlar. Ud, müzik derslerinin yanısıra her türlü ders dışı sosyal etkinliklerde de çok rahat kullanılabilecek bir çalgıdır. Udun üç buçuk oktavlık ses alanına sahip olması, her yaş grubundan olan öğrencilerin ses sınırlarına yeterli gelecek düzeydedir.

(25)

15

Çocukların ses sınırları doğuştan ergenlik çağına kadar genişlemeyi sürdürmektedir. Çocuklarda ses değişimi ırksal, ulusal, coğrafi ve kültürel faktörlerin etkisiyle farklılık gösterebilir. Çocukların ses aralıkları onların fiziksel gelişimleri ile de ilgidir. Çocukların ses kapasiteleri 1–2 yaşına kadar 5 yarım ton iken 12 yaşında (bluğ öncesi) 14–19 yarım tona (yaklaşık 1,5 oktav) çıkar. Bu dönemlerde kız ve erkek çocuk seslerinde farklılık yoktur. Çocuk sesleri, gelişmekte olan seslerdir ve henüz gelişimini tamamlamamışlardır. Bu gelişme, ergenlikten sonra kızlarda yaklaşık 17, erkek çocuklarda 19 yaşına kadar sürebilir (Çevik, 1999, s. 31). Bu durumda udun 3,5 oktavlık ses genişliği göz önünde bulundurulduğunda, ilköğretim ve lise dönemindeki çocukların ses aralıklarına fazlasıyla yeterli gelecek düzeyde bir çalgı olduğu görülür.

Udun ses sınırları Geleneksel Türk müziği ve Batı müziği akord sistemine göre şu şekildedir:

Şekil 1. 1 Türk müziği akord

sisteminde udun ses sınırları Şekil 1. 2 Batı müziği akord sisteminde udun ses sınırları

Geleneksel Türk müziğinde notalar sol anahtarına göre yazılır. Ancak çıkan ses Batı müziği notalarından farklı frekanstadır. Batı müziğinde 440 frekanslı ses La notası iken, Türk müziğinde Re (Neva) notasına denk gelir. Bu nedenle udun ses sınırları Türk müziği ve Batı müziğine göre ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu durumda Batı müziğine ait bir eser Türk müziği çalgılarıyla seslendirirken, Batı müziği ile aynı frekansta olabilmesi için transpoze çalınması gerekmektedir.

(26)

16

Aşağıda örnek olarak Batı müziği ton sistemine göre yazılmış “Öğretmen Marşı”, şekil 1.3’de orijinal notası ile, 1.4’de ise marşın Türk müziği çalgılarıyla nasıl seslendirileceği notalar transpoze edilerek gösterilmiştir:

(27)

17

Şekil 1. 4 Batı müziği ton sisteminde yazılan marşın Türk müziği sistemine göre transpoze edilmiş nota örneği.

Aynı zamanda Geleneksel Türk müziği ses sistemi de Batı müziği ses sisteminden farklılık gösterir. Batı müziğinde aralıklar yarım veya tamdır. Ayrıca eksik ve artık aralıklar da mevcuttur. Türk müziğinde de tam aralıklar aynen vardır ancak; yarım, eksik, artık gibi sıfatlar Türk müziğinde daha farklıdır. Türk müziğinde tam aralıklar birbirine eşit dokuz eşit parçaya bölünmüş ve her bir parçasına da koma

(28)

18

adı verilmiştir. Batı müziğinde ise 9 koma olan tam ikili aralık, 4,5 komadan ikiye bölünmüştür. Bir önceki sesin diyezi ile bir sonraki sesin bemolü aynı frekansa denk gelmektedir. Batı müziğinde bir sekizlide (dizi) 12 eşit yarım ses meydana gelen tampere sistemine karşın Türk müziğinde durum daha farklıdır.

Türk müziğinde tam ikili aralık 9 komadan meydana gelmiştir. 9 koma alan tam ikili aralık kalın sesten bir ince sese doğru birinci, dördüncü, beşinci, sekizinci ve dokuzuncu komalardan bölünmüştür. Bu bölünmeler kalın sesten ince sese doğru diyezlerle, ince sesten kalın sese doğru ise bemollerle gösterilmiştir. Bu diyez ve bemollerin kendilerine göre harfleri, işaretleri ve şekilleri vardır. Böylelikle Türk müziğinde tam ikili aralığın bu şekilde bölünmesiyle bir sekizli içerisinde 24 eşit olmayan ses meydana gelmiştir. Ayrıca bu sesler (ikili aralıklar) muhtelif şekilde birleşerek Türk müziğinin esasını teşkil eden tam 4'lü ve tam 5'lileri ve yine tam 4'lü ve tam 5'lilerin birleşimlerinden makam dizilerini ve bu diziler de çeşitli şekiller alarak makamları meydana getirmişlerdir.

Kısacası Batı müziğinde 1 tane diyez, 1 tane bemol çeşidi varken Türk müziğinde 1 koma (koma-fazla), 4 koma (bakıye), 5 koma (küçük mücennep), 8 koma (büyük mücennep), 9 koma(tanini)’lık diyez ve bemol çeşidi vardır. Aynı zamanda Türk müziğinde aralıklar bazen 9 komanın üzerinde de olabilir. Böyle aralıklara da artık ikili aralığı denir. Bu durumda Türk müziği ses sisteminde arlıklar komalarla ifade edilmektedir. Batı müziği sesleri komalarla ifade edilmediğinden Batı müziği çalgılarında da komalı sesler bulunmamaktadır. Dolayısıyla Batı müziği çalgılarıyla Türk müziğine ait komalı sesleri çalmak mümkün değildir. Yalnızca Batı müziğine ait perdesiz çalgılarla bu komalı sesler verilebilir ancak; MÖYK’da bu çalgılar Batı müziği sistemine göre öğretilmektedir. Dolayısıyla bu çalgıları öğrenen müzik öğretmenleri geleneksel müziklere ait makamsal eserleri çalgılarıyla seslendirememektedirler. Bu açıdan müzik öğretmenlerinin geleneksel müziği öğrencilere en iyi şekilde öğretmesi için geleneksel çalgı kullanımı ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

(29)

19

GTSM çalgısı olan ud, müzik öğretmenlerinin derslerini etkili bir şekilde işleyebileceği; sesi, kulağı eğitmede ve zevk eğitiminde de kullanabileceği bir çalgıdır. Ud, öğrencilerin müziğe karşı ilgi ve sevgilerini arttırmada da önemli bir rol oynar. Birçok müzik öğretmeni MÖYK’da görmüş oldukları çalgılarını derslerinde kullanamamaktadırlar. Bunun sebeplerinden bazıları da çalgılarının taşınabilir olmaması, akord zorluğunun bulunmasıdır. Diğer bir açıdan bakıldığında ise; üflemeli çalgı eğitimi almış bir müzik öğretmeni, şarkı öğretimlerinde hem çalıp hem söyleyememesi nedeniyle de derslerinde çalgısını tam olarak etkili kullanamamaktadır. Ud bu açılardan bakılırsa, gerek taşıma ve akord kolaylığının olması, gerekse şarkı öğretiminde hem çalıp hem söyleyebilme olanağının olması nedeniyle de daha etkili bir çalgıdır. Türk müziği eğitiminde Türk müziği çalgı kullanımının gerekliliği de göz önünde bulundurulursa, ud birçok açıdan müzik öğretmenlerinin derslerinde rahat kullanabilecekleri bir çalgıdır. Ayrıca ud, müzik derslerinin yanı sıra okul içi sosyal etkinliklerde de kullanılabilmesi açısından da önemli bir çalgıdır.

1.4 Udun Tarihçesi

Ud dünyada çok geniş bir alanda kullanılmış, Müslüman topluluklarında daha yaygınlık kazanmıştır. Ud kelimesinin aslı Arapçadır ve ağaç-tahta anlamına gelir. Çalgının sarı sabır ya da öd ağacından yapılması sebebiyle ud adının verildiği görüşü yaygınlık kazanmıştır. Udun tarih boyunca çokça çeşidine rastlanmış ve bu çalgı için çeşitli adlar verilmiştir. Çin’de pipa, İranda barbat, çeşitli Arap ülkelerinde el-ud, Doğu Türkistan ve Balkanlarda da kopuz, kobza ve kupuz gibi adlar kullanılmıştır (Can, 1995, s. 8).

Ud ile ilgili en eski belge MÖ. 8. yy. Batı Türkistan’daki küçük heykelciklerde ve elinde bu çalgıyı tutan insan figürlerinde rastlanmaktadır. Daha sonra MS. 1. yy.’da Doğu Türkistan’daki ve 2. yy.’da da Kuzey Hindistan’ da ki sanat eserlerinde de bu çalgıya rastlanmıştır. Ud ilk kez 7. yy.’ın başlarında

(30)

20

Müslümanların İspanya’ya yaptıkları fetihlerle ve Haçlı Seferleri ile Avrupa’da tanınıp yayılmıştır. Bu çalgı Bach ve Haendel zamanına kadar yaygın olarak kullanılmış ve bu dönemde orkestralarda da kullanılmıştır (Can, 1995, s. 8).

Ziryap, İspanya’da İslam müziğinin gelişmesini ve yayılmasını sağlayan en önemli kişilerdendir. 8. yy’ a kadar dört telli bir çalgı olan uda beşinci telini ilave ederek udun ses alanını genişletmiştir. 9. ve 10. yy.’larda ise Farabi ve İbn-i Sina yeni perdeler kullanarak udun gelişmesine katkı sağlamışlardır. Ud Karahanlı ve Selçuklular döneminde de önemli bir çalgı olmuştur. 15. yy.’da Osmanlı müzik hayatının önde gelen çalgılarından biri olmuştur. Ancak 17. ve 18. yy.’larda eskisi kadar kullanılmamış, bu dönemde tanbur ön plana çıkmıştır. Daha sonra 19. yy.’da eski itibarına kavuşmuştur (Can, 1995, s. 10).

Udun yeniden önde gelen çalgılardan biri olmasında Şakir Paşa ve Udi Afet gibi icracıların etkisi büyük olmuştur. Şekerci Cemil Bey, Ali Rıfat Çağatay, Refik Talat Alpman da bilinen ud icracılarındandır. Ayrıca Udi Nevres Bey, Yorgo Bacanos, Şerif Muhittin Targan, Cinuçen Tanrıkorur, Mutlu Torun gibi sanatçılarda ud icrasının gelişmesinde etkili olmuşlardır (Can, 1995, s. 27-28 ).

1.4.1 Udun Teknik Yapısı ve Özellikleri

Ud; gövde, sap ve burguluk olmak üzere üç bölüme ayrılır. Perdesiz ve mızrapla çalınan GTSM çalgılarındandır.

Udun gövde kısmı, çıkan sesin gürlüğünün ve ses renginin oluşmasını sağlar. Udun gövdesindeki yarım armudi ve bombeli kısmına tekne denir. 19 ile 25 dilimden oluşan eğimle uzun ağaç parçalarından meydana gelir ve her dilimin arasında fleto denilen çok ince tahta şeritler bulunmaktadır. Dilimlerin birleşim noktalarını kapatmaya yarayan kısma ayna adı verilir. Dilimlerin sap ile birleştiği noktada yer

(31)

21

alan klavyenin arka kısmında bulunan ince ağaç şerite de bilezik denir. Teknenin ön yüzündeki düz kısma ise göğüs adı verilir. Udun göğüs kısmında bir büyük, iki küçük daire şeklindeki delikler bulunmaktadır. Kafes adı verilen bu deliklere ağaçtan ya da bağdan yapılmış işlemeli parçalar takılır. Gövde içinden gelen titreşim bu bölümden dışarıya çıkar. Göğüs tahtasının üzerinde tellerin bir uçlarının bağlandığı 13 cm uzunluğundaki parçaya büyük eşik adı verilir. Mızrap vuruşunun yapıldığı bölgeyi korumak için büyük eşik ve büyük kafes arasındaki bölgeye yapıştırılan ahşap parçaya da mızraplık adı verilmektedir (Yahya, 2002, s. 9).

Udun sap kısmı, parmakların basıldığı ve seslerin çıkarıldığı bölümdür. Sapın arka tarafına sap sırtı, ön tarafına da klavye adı verilir. Klavye üzerinde bulunan tellere basılarak udun çalınması sağlanır. Sap ile burguluğun birleştiği yerde, tellerin burguluğa geçişini sağlayan 4. cm uzunluğundaki bölüme de küçük eşik adı verilmektedir (Yahya, 2002, s. 9).

Udun burguluk kısmı, tellerin takıldığı ve akordun yapıldığı bölümdür. Burguluk kısmında yer alan burgu, on bir adet telin diğer uçlarının bağlandığı parçalardır. Burguluk tahtasının iki yanında beşi aşağıda altısı da yukarıda duran ve tellerin akord edilmesini sağlayan bölümdür. Burguların elle tutulan kısmına kulak, burguluğun uç noktasındaki içe kıvrımlı bölümüne de gaga adı verilir (Yahya, 2002, s. 9-10).

Udun beşi çift biri de tek olmak üzere on bir adet teli bulunmaktadır. Bu teller alttan itibaren sırasıyla ; gerdaniye, neva, dügah, hüseyniaşiran, kaba buselik ve kaba geveşt (Sol, re, la, mi, si, fa diyez ) olarak adlandırılır. Tel çapları ise gerdaniye telinde 0.60, 0.65, 0.70 mm, neva telinde 0.70, 0.75, 0.80 mm, dügah telinde 0.50 mm, hüseyniaşiran telinde 0.65 mm, kaba buselik telinde 0.75 mm ve kaba geveşt telinde ise 1.10 mm’dir. Gerdaniye ve neva telleri naylon, diğer teller ise ipek sarmadan yapılmaktadır. Udu çalmaya yarayan mızrap ise yaklaşık 15cm uzunlukta,

(32)

22

1 cm genişlikte ve 3 mm kalınlığındadır. Eskiden uzun süre zeytinyağına yatırılan genç ve erkek kartalın kanadından yapılan mızrap, şimdi daha kolay temin edilmesi ve dayanıklı olması sebebiyle plastikten yapılmaktadır (Yahya, 2002, s. 10).

Udun akord düzeni aşağıda gösterilmiştir:

Şekil 1. 5 Udun Türk müziğine göre akord düzeni.

(33)

23

(34)

24

1.5 Problem Durumu

Okul müzik eğitiminde müzik derslerinin daha verimli geçmesini sağlayacak yöntemlerden biri, müzik öğretmeninin derslerinde çalgı kullanmalarıdır. Çalgı kullanımı müzik derslerinin daha etkili, anlaşılır ve kalıcı bir şekilde işlenmesine yardımcı olacağı gibi, öğretmenlerin kendilerini kabul ettirmelerinde de önemli bir rol oynar. Müzik öğretmeni çalgısını şarkı öğretimi, konu anlatımı ve sosyal etkinlik çalışmaları gibi çeşitli alanlarda kullanabilir. Ayrıca müzik derslerinde çalgı kullanımı müziği sevdirmek açısından da etkili olacaktır. Bu nedenle müzik derslerinde çalgı kullanımı derslerin verimliliği açısından faydalı olacaktır.

Müzik öğretmenlerinin mezun oldukları okullarda öğrenmiş oldukları çalgılarının müzik derslerinde kullanılabilir olması önemlidir. Her çalgı müzik derslerinde etkili bir şekilde kullanılamayabilir. Çalgının taşınma zorluğunun olması, akord probleminin olması, hem çalıp hem söylemeye elverişli bir çalgı olmaması, Türk müziği eserlerinin seslendirilmesine uygun olmaması gibi çok çeşitli sebepler, müzik öğretmenlerinin bu tür çalgılarını derslerinde etkin olarak kullanamamalarına neden olmaktadır. Bu açıdan müzik öğretmeni adaylarının MÖYK’da öğrenecekleri çalgılarının meslek hayatlarında kullanılabilir olması, etkili bir müzik eğitimi için gereklidir.

Geleneksel Türk Sanat Müziği çalgısı olan ud ise müzik öğretmenlerinin derslerinde kullanabilecekleri çok yönlü bir çalgıdır. Udun eşlik çalgısı olması, çalarken söyleyebilme kolaylığının bulunması, sosyal ekinliklerde rahatlıkla kullanılabilmesi, geleneksel müziğin öğretilmesinde etkili bir çalgı olması ve tonal müziklerde de kullanılabilir bir çalgı olması, müzik eğitiminde etkin olarak kullanılabileceğini gösterir. Ancak udun müzik eğitimine olan katkısı MÖYK’da göz önünde bulundurulmamıştır.

(35)

25

1.6 Problem Cümlesi

“Geleneksel Türk Sanat Müziği Çalgılarından Udun Müzik Derslerinde Kullanılabilirliğine Yönelik Öğretmen Görüşleri Nelerdir?” sorusu bu araştırmanın temel problem cümlesidir.

1.7 Alt problemler:

1- Müzik derslerinde çalgı kullanımının gerekliliği konusunda müzik öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

2- Udun müzik derslerinde kullanmak için etkili bir çalgı olup olmadığına yönelik müzik öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

3- Udun çeşitli konuların öğretiminde (GTSM, GTHM., Batı Müziği) ne ölçüde kullanılabileceğine yönelik öğretmen görüşleri nelerdir?

4- Udun her türlü şarkı öğretiminde kullanmak için yeterli bir çalgı olup olmadığı yönündeki öğretmen görüşleri nelerdir?

5- Ders dışı sosyal etkinliklerde udun kullanımı ve hangi etkinliklerde kullanıldığına yönelik öğretmen görüşleri nelerdir?

6- Geleneksel müziğin öğrencilere tanıtılması ve öğretilmesi açısından udun katkısının neler olduğu yönündeki öğretmen görüşleri nelerdir?

7- Geleneksel çalgıların Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumların programlarında yeterince yer almaması konusunda müzik öğretmenlerinin değerlendirmeleri nelerdir?

(36)

26

8- Ud eşliğinde yapılan müzik derslerinde öğrenci yaklaşımlarının neler olduğuna yönelik müzik öğretmenlerinin gözlemleri nelerdir?

1.9 Varsayımlar

Bu araştırmada;

1. Araştırma için seçilen örneklemin evreni temsil ettiği,

2. Araştırmaya katılan müzik öğretmenlerinin doğru ve samimi cevaplar verdiği, bu yüzden araştırmada verilerin geçerlik ve güvenirlik derecesinin yüksek olduğu,

3. Veri toplama aracının amaca yönelik olduğu düşünülmektedir

1.10 Sınırlılıklar

Bu araştırma;

1. Eğitim Fakültelerinin Müzik Öğretmenliği Anabilim Dallarından mezun olmuş müzik öğretmenleriyle,

2. MEB’e bağlı resmi/özel ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında çeşitli illerde görev yapan ve ud çalan müzik öğretmenleriyle,

3. Görüşme yapılacak müzik öğretmenlerinin verecekleri cevaplarla,

4. Ulaşılabilen tüm Türkçe kaynaklarla, elektronik iletişim araçlarıyla sınırlıdır.

(37)

27

1.11 Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, Geleneksel Türk Sanat Müziği çalgılarından udun müzik dersinin öğretiminde kullanımının öğretmen görüşlerine göre değerlendirilmesidir.

1.12 Araştırmanın Önemi

Türk kültürünü oluşturan en önemli unsurlardan biri de geleneksel Türk müziğidir. Geleneksel müziğin öğrenciye en iyi şekilde öğretilmesi, gelecek kuşaklara aktarılması ve Türk kültürüne sahip çıkılması bakımından oldukça önemlidir. Müzik alanında evrensel ve çağdaş bir boyuta ulaşmanın en önemli unsuru da geleneksel müziğin iyi bilinmesi ve özümsenmesinden geçer. Kendi müziğini iyi bilmeyen bir birey diğer müzikleri anlamakta ve kendini bu alanda geliştirmekte güçlük çeker. Bu bakımdan müzik öğretiminde geleneksel müzik eğitimine gereken önemin verilmesi gerekmektedir. Ayrıca geleneksel müzik eğitimi manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren bireyler yetiştirmede de önemli bir rol oynar. Bu amaçla müzik öğretmenlerinin bu konuların öğrencilere en iyi şekilde aktarılması için gerekli olan bilgi birikimine sahip olmaları gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesinde geleneksel çalgı kullanımı da önemli bir rol oynar. GTSM çalgısı olan ud, müzik öğretmenliğinde bu konuların en iyi şekilde öğrencilere kavratılması ve geleneksel müziklerden seçkin eserlerin örneklendirilmesi bakımından etkili bir çalgıdır. Ud ile konular öğrencilere uygulamalı olarak anlatılabilir ve öğrencilerin konuyu daha iyi kavraması sağlanabilir. Bu açıdan bakıldığında udun ülke müzik kültürüne etki ve katkıları büyüktür.

Ayrıca ud, müzik derslerinde sadece geleneksel müzik eğitiminde değil, diğer tüm alanlarda da kullanılabilecek çok yönlü bir çalgıdır. Udun perdesiz bir çalgı olması ve geniş ses alanına sahip olması, her türlü müziğin seslendirebilmesine olanak sağlar. Ud, çeşitli şarkıların öğretiminin yanında teorik konuların öğretiminde de kullanılabilecek bir çalgıdır. Ud sadece müzik derslerinde değil, okul içi sosyal

(38)

28

etkinliklere de çok rahat kullanılabilecek bir çalgıdır. Aynı zamanda udun taşıma ve akord kolaylığının olması müzik öğretmenlerine ayrı bir avantaj sağlar. İlköğretim ve lise okul içi sosyal etkinliklerde koro çalışmalarında, ulusal bayramlarda, önemli günlerde, şenliklerde ve diğer etkinliklerde kültürümüz gereği çoğunlukla geleneksel müzikler tercih edilmektedir. Bu müziklerin ve müziklere ait eserlerin öğrencilere öğretiminde en etkili araç geleneksel çalgılardır. Ud da bu ihtiyacı karşılayabilecek ve geniş ses alanı sayesinde de her türlü müziklere eşlik edebilecek nitelikte bir geleneksel çalgıdır.

Bu araştırma, okul müzik eğitiminde udun ne derece etkili kullanıldığını ud çalan müzik öğretmenlerinin görüşleriyle tespit etmek, geleneksel müzik eğitiminde udun katkılarını belirlemek açısından önemlidir. Ayrıca bu araştırma, müzik öğretmenlerinin mezun oldukları okullarda öğrenmiş oldukları çalgılarının derslerinde kullanmaya elverişli çalgılar olmasının gerekliliğini vurgulamak açısından da önemlidir.

1.13 Tanımlar

Eğitim: “Bireyde kendi yaşantıları yoluyla davranış değişikliği meydana getirme sürecidir” ( Erden, 2005).

Ud: “Klasik Türk müziği araçlarından, iri karınlı, kirişli, mızrapla çalınan bir çalgı.”(Türk Dil Kurumu, 1998, s.2288)

Dizi: “Herhangi bir notadan başlayıp inici veya çıkıcı olarak sekiz komşu notanın hiç kopmadan sıralanmasına denir.” ( Özkan, 2000, s. 32).

Aralık: “Birbirlerine olan uzaklıkları ne olursa olsun, iki sesi ayıran uzaklığa denir.” (Baran, 1997, s. 29).

(39)

29

Anahtar: “ Notaların adlarını, dizek üzerinde saptamaya yarayan işaretlerdir. (Baran, 1997, s. 14).

Diyez: “Önüne konulduğu notayı yarım ses incelten işarettir.” (Çalışır, 1999, s. 76) “ Önündeki notayı değeri kadar tizleştiren işarete denir.” ( Özkan, 2000, s.35).

Bemol: “Önüne konulduğu notayı yarım ses kalınlaştıran işarettir.” (Çalışır, 1999, s. 39)

“ Önündeki notayı değeri kadar pestleştiren işarete denir.” ( Özkan, 2000, s. 35).

Makam: “ Bir dizide durak ve güçlünün önemi belirtilmek ve diğer kurallara da bağlı kalmak suretiyle nağmeler meydana getirerek gezinmeye denir.” ( Özkan, 2000, s.77).

Ton( Tonalite) : “Dizilerin kuruluşlarını meydana getiren kuralların tümüdür.” (Baran, 1997, s.39).

Akord: “ Herhangi bir sazın perde veya tellerinin belli bir sese göre düzenlenmesidir.” ( Özkan, 2000, s. 70).

Transpoze: “Bir parçayı yazılı bulunduğu eksenden başka bir eksene aktarmak.” (Çalışır, 1999, s. 218)

(40)

BÖLÜM II

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde, bu araştırmada yararlanılan, konu ile ilgili araştırmalara ilişkin bilgilere yer verilmiştir.

Yahya (2007) “Geleneksel Çalgılardan Udun Müzik Öğretmenliğinde Kullanılması” konulu makalesinde, müzik derslerinin en önemli amacının müzik kültürünü geliştirici bir beğeni eğitimi yapmak olduğunu; müzik derslerinde özünü kendi geleneksel kültüründen alan Türk müziğine ait türkü, şarkı dağarcığının oluşturulması ve öğretilmesinin faydalı olacağını savunmuştur. Geleneksel müziğin ve kültürün en doğru şekilde genç kuşaklara aktarılabilmesi için geleneksel çalgıların müzik eğitiminde mutlaka yer alması gerektiği belirtilmiştir. Geleneksel çalgılardan udun ise bir eşlik çalgısı olarak hem geleneksel müziğin öğretiminde, hem de batı müziğinin öğretiminde kullanılabilen bir çalgı olması sebebiyle MÖYK’da udun bu özelliğini göz ardı edilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Tuğcular (1992) “Türkiye’de Müzik Öğretmenlerinin Müzik Eğitimi Bölümlerinde Aldıkları Çalgı Eğitiminin Müzik öğretmenliklerine yansıması” konulu yüksek lisans tezinde, 1982–1990 yılları arasında dört yıllık yüksek eğitim alarak mezun olan müzik öğretmenlerine uygulanan anketin değerlendirilmesi sonucunda; aldıkları çalgı eğitimin mesleklerine aynen yansımadığı, yansımada farklılıklar gözlendiği, müzik derslerinde bazı çalgıların ya hiç kullanılmadığı, ya da çok az kullanıldığı, eğitimi alınmayan bazı çalgıların kullanıldığı, bu bakımdan verilen çalgı eğitiminin bazı çalgılar dışında yeterince işlevsel olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu durum işlevsel olan çalgıların eğitiminin yeniden gözden geçirilmesi ve daha yeterli eğitim verilir duruma getirilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.

(41)

31

Acartürk (2000) “Türk Halk Müziği Çalgılarından Kavalın Ortaokul ve Liselerdeki Müzik Eğitimi Derslerinde Kullanımı” konulu yüksek lisans tezinde; müzik eğitimindeki çalgı eğitiminin yalnızca blokflüt üzerine yoğunlaştırılmasının dolaylı olarak Türk müziği eserlerinin Batı müziği ses sistemine göre icra edilmesi gibi yanlış bir durumu ortaya çıkardığını; böylelikle Türk müziği eserlerinin çoğunlukla otantik şekline uygun biçimde öğretilmediği vurgulanmıştır. Bu sebeple blok flütün yanında bir Türk Halk Çalgısı olan kavalın da kullanılabileceği belirtilmiştir. Konuyla ilgili yapılan ankette kavalın Türk Halk Müziği eserlerinin kavalla çalınabilmesi konusunda öğretmenlerin olumlu görüş bildirdikleri sonucuna varılmıştır.

Tebiş (2002) “Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumlardaki Keman Öğretiminin Müzik Öğretmenlerinin Görüşlerine Dayalı Olarak Müzik Öğretmenliği Formasyonu Açısından Değerlendirilmesi” konulu doktora tezinde; keman öğretiminde uygulanan öğretim yöntemlerinin meslek yaşamlarında sınıfta keman kullanımı açısından toplam destekleme oranının %45 olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu oranla müzik öğretmenleri, uygulanan öğretim yöntemlerini beklenen düzeyde değerlendiremedikleri ve meslek yaşamlarına aktaramadıkları görüşü ortaya çıkmıştır.

Eldemir (2006) “Müzik Öğretmeni Yetiştiren Kurumlardaki Geleneksel Türk Sanat Müziği Eğitiminin Müzik Öğretmenlerince Kullanılma Durumu” konulu yüksek lisans tezinde; müzik öğretmenlerinin lisans öğreniminde aldıkları GTSM eğitimi sonrasında kazanmış oldukları mesleğe yönelik GTSM dağarcığının % 50 oranında yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca aldıklar bu eğitimin ilköğretim ve ortaöğretim müzik programlarında belirlenmiş konuların işleniş sırasında da hedeflenen ölçüde faydalanamama durumları ortaya çıkmıştır. Bu durumda MÖYK’ın programlarında GTSM eğitimin yeniden oluşturulup geliştirilmesi gerekliliği ortaya konmuştur.

(42)

32

İlgili çalışmalar incelendiğinde, genel olarak müzik eğitiminde çalgı kullanımının önemi ve müzik derslerinde kullanılacak olan çalgıların müzik öğretmenlerinin meslek hayatlarına yansıması üzerinde durulduğu gözlenmiştir. Ayrıca bu çalışmaların çoğunda müzik eğitiminde geleneksel müzik eğitimi ve geleneksel çalgı kullanımının gerekliliği vurgulanmıştır. Bu araştırmada araştırmacı, müzik dersinde geleneksel çalgılardan biri olan udun kullanımı ve geleneksel müzik eğitiminin önemi üzerinde durmuştur. Bu araştırma için ud çalan müzik öğretmenlerinin görüşleri alınmış ve ilgili araştırmalarla benzer sonuçlar elde etmiştir.

(43)

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evreni ve örneklemi, kullanılan veri toplama araçları, verilerin toplanması için izlenen yol ve toplanan verilerin çözümlenmesinde kullanılan yöntem ve teknikler konusunda bilgi verilmiştir.

3.1 Araştırmanın Modeli

Bu araştırma Geleneksel Türk Sanat Müziği çalgılarından udun müzik öğretmenliğinde kullanılabilirliğini öğretmen görüşleriyle belirlemeye yönelik betimsel bir çalışmadır. Bu amaçla, ud çalan müzik öğretmenleriyle görüşme tekniği uygulanmıştır. Müzik öğretmenlerinin görüşleri esas alınmış ve bu görüşler doğrultusunda var olan durum betimlenmeye çalışılmıştır.

3.2 Evren ve Örneklem

Bu araştırmanın evreni MEB’e bağlı resmi/özel ilköğretim ve ortaöğretim okullarında görev yapan ud çalan müzik öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi, 2006–2007 eğitim-öğretim yılında Batman, Yozgat, Ağrı, Samsun, İzmir, Şanlıurfa, Tokat, Konya, Ankara, Van ve Kırıkkale illerinde görev yapan ve ud çalan 25–35 yaşları arasındaki, danışman hocanın rehberliğiyle ulaşılabilen 15 müzik öğretmeni oluşturmaktadır. Bu müzik öğretmenlerinden 9’u erkek, 6’sı bayandır. Erkek ud çalan müzik öğretmenlerinin yaş ortalaması 29,6 olurken bayan ud çalan müzik öğretmenlerinin yaş ortalaması ise 29,8’dir. Araştırmaya katılacak müzik

(44)

34

öğretmenlerini belirlemede Geleneksel Türk Sanat Müziği çalgılarından udu çalma durumları dikkate alınmıştır.

3.3 Verilerin Toplanması

Bu araştırmada verilerin bir kısmı kaynak taraması yoluyla elde edilmiştir. Araştırma için konuyla ilgili kitap, dergi ve konuya ışık tutacak tezlerden faydalanarak kuramsal bilgiler toplanmıştır. Verilerin toplanmasında nitel araştırma tekniği uygulanmış ve araştırmacı tarafından bir görüşme formu oluşturulmuştur. Nitel araştırma; ‘’Gözlem, görüşme ve doküman değerlendirmesi gibi veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma yöntemidir” (Yıldırım ve Şimşek, 2004, s. 35).

“Nitel araştırma, farklı araştırma yöntemleriyle bir sosyal ya da insani problemi anlamayı amaçlayan bir sorgulama ve araştırma sürecidir. Araştırmacı, karmaşık, bütüncül bir resim oluşturur, kelimeleri analiz eder, katılımcıların görüşlerini detaylı olarak rapor eder ve çalışmayı doğal bir ortamda sürdürür” (Cresswell, 1998, s.15).

Nitel araştırma belli bir davranışı, açıklamak, yordamak ya da kontrol etmekten ziyade, sosyal dünyayı bütüncül olarak anlamaya yönelik irdeleme amacındadır. Nitel araştırmanın odak noktası, sosyal dünyadaki karmaşık ilişkileri “ne” ve “nasıl” gibi sorulara odaklanarak anlamaya çalışmaktır. Nitel araştırmacılar, araştırmacının süreci yapılandıran, algı ve yorumlarıyla süreci etkileyen ana unsurlardan biri olduğunu kabul etmektedirler (Finlay, 2006, Akt. Diyarbekirli, 2007, s. 40).

Bu araştırmanın nitel araştırma tekniği kullanılarak yapılmış olmasının nedeni, var olan bir sosyal durumu derinlemesine inceleyerek gözler önüne sunma, araştırma öznelerinin, problemi kendi bakış açılarıyla, kendi anlam dünyalarıyla ortaya koymalarını vurgulama isteğidir. Bu araştırmada, araştırma problemi hakkında

(45)

35

nicel yöntemlerden farklı olarak yüzeysel değil de daha detaylı ve derin bilgiler elde etmek amacıyla uygun olan nitel araştırma tekniği kullanılmıştır (Diyarbekirli, 2007, s. 41).

Araştırmanın problem ve alt problemleri dikkate alındığında öğretmenlerden konuyla ilgili en detaylı biçimde görüşme tekniği kullanılarak bilgi sağlanabileceği düşünülmüştür.

Görüşme tekniği; ‘’Görüşmecinin cevap almak amacıyla soruları, sözlü ve genellikle yüz-yüze olmak koşulu ile deneklere yönelttiği bir şekildir.’’(Kaptan, 1998, s. 143).

Stewart ve Cash’e (1985) göre görüşme, “önceden belirlenmiş ve ciddi bir amaç için yapılan, soru sorma ve yanıtlama tarzına dayalı karşılıklı ve etkileşimli bir iletişim süreci” dir. Görüşme yoluyla deneyimler, tutumlar, düşünceler, niyetler ve yorumlar ve zihinsel algılar ve tepkiler gibi gözlenemeyeni anlamaya çalışırız (Akt. Yıldırım ve Şimşek, 2004, s. 106).

Bailey’e (1982) göre nicel araştırma yöntemlerinden olan anketlerle karşılaştırıldığında, görüşme yönteminin bazı artıları aşağıda sıralanmıştır :

• Esneklik: Araştırmacı ek sorular sorabilir, yanlış anlama halinde tekrar edebilir. Bu teknikte araştırmacı veri toplama sürecinde daha çok kontrole sahiptir.

• Yanıt Oranı: Araştırmacı veri toplama sürecinde bizzat bulunduğu için anketlere göre yanıt oranı yüksek olmaktadır. Okuma ve yazma bilmeyenler, ankette bir dizi soruyu işaretlemek istemeyenler veya konuşmayı sevenler bu tekniği tercih edebilirler.

(46)

36

• Sözel Olmayan Davranış: Araştırmacı, görüşme sürecinde karşı tarafın davranış, yüz ifadesi ve vücut hareketlerini gözleme ve kayıt etme olanağına sahiptir.

• Ortam Üzerindeki Kontrol: Bir anket çalışmasında ortam üzerinde araştırmacının herhangi bir kontrolü yoktur. Oysa bir görüşme sürecinde araştırmacı ortamda bulunarak etkili bir görüşme ortamı hazırlayabilir.

• Soruların Sırası: Bu yöntem, soruların sırasında da araştırmacıya esneklik sağlar, araştırmacı soruları istediği sırayla sorabilir.

• Anlık Tepki: Görüşme sürecinde araştırmacı, karşısındaki bireyin anlık geliştirdiği yanıtları ve tepkileri kaydetme şansına sahiptir.

• Veri Kaynağının Teyit Edilmesi: Görüşmede önceden belirlenen sorular doğrudan bireye yöneltildiği için bu yolla elde edilen verinin anket yoluyla elde edilen veriye göre geçerliği daha yüksektir.

• Tamlık: Görüşme yönteminde sorulara alınan yanıtlar hemen hemen tamdır.

• Derinlemesine Bilgi: Bu yöntemde becerikli ve deneyimli görüşmeciler karmaşık bir konu hakkında bile istedikleri bilgiyi elde edebilirler (Akt. Yıldırım ve Şimşek, 2004, s. 109-110).

Veri toplama aracı olarak görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme formunun hazırlanması aşamasında, dikkate alınması gerekli bir takım ilkeler vardır: Kolay anlaşılabilecek sorular yazma, odaklı sorular hazırlama, açık uçlu sorular sorma, yönlendirmekten kaçınma, çok boyutlu soru sormaktan kaçınma, alternatif sorular ve sondalar hazırlama, farklı türden sorular yazma, soruları mantıklı bir biçimde

(47)

37

organize etme, soruları geliştirme (Bogdan ve Biklen, 1992, Akt. Yıldırım ve Şimşek, 2004, s.113).

Bu araştırmada veri toplamak için kullanılan görüşme formu da araştırmanın problemine yönelik soruları oluşturmak için, bu ilkeler temel alınarak hazırlanmıştır. Görüşme formunun hazırlanması aşamasında literatür araştırması sırasında araştırmanın problemine uygun olabilecek soru ifadeleri kaydedilmiş ve bir havuz oluşturulmuştur. Bunlar arasından araştırma problemine doğrudan yardımcı olabilecek görüşme ifadelerinden oluşan bir ön görüşme formu hazırlanmıştır. Hazırlanmış olan forma ait görüşme soruları aşağıda belirtilmiştir:

Görüşme Soruları:

1) Müzik derslerinde çalgı kullanımının gerekliliği ve derslere ne derece etkili olduğu konusunda ne düşünüyorsunuz?

2) Ud, müzik derslerinde kullanmak için etkili bir çalgı mıdır? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

3) Ud, her türlü konu anlatımında kullanmak için yeterli bir çalgı mıdır? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

4) Ud, her türlü şarkı öğretiminde (GTSM, GTHM, Batı Müziği vs.) kullanmak için yeterli bir çalgı mıdır? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

5) Ders dışı sosyal faaliyetlerde udu kullanıyor musunuz? Kullanıyorsanız hangi etkinliklerde kullanıyorsunuz?

6) Geleneksel Müziğimizin öğrencilere tanıtılması ve öğretilmesi açısından udun katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Şekil

Şekil 1. 3 Batı müziği ton sistemine göre yazılmış marşa ait nota örneği.
Şekil 1. 4 Batı müziği ton sisteminde yazılan marşın Türk müziği sistemine göre  transpoze edilmiş nota örneği
Şekil 1. 5 Udun Türk müziğine göre akord düzeni.
Tablo 4.1. 2 Çalgı Kullanımının Derslere Etkisi
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

“GTM icrası yapan keman sanatçıları hakkında bilgi veririm.” maddesine bağlı olarak olumlu yöndeki dağılımların (İleri düzeyde ve Yeteri düzeyde) ve

Onu (İràvatã) okşayacağım zaman kalbimin başka birisine ait olduğunu bile bile bana nasıl olur da hissettirmez. Bundan dolayı diyorum ki onun hayal

Vesikaları neşretmeden önce şu­ nu söylemek isteriz ki, koyu bir İttihatçı olan ve İngilizler tarafından bu yüzden Maltaya sürülmüş bulunan Abbas

Çanakkale geleneksel halk müziği kültüründe önemli türlerden biri olan zeybek- ler ve zeybek müzikleri yöre kültürünün diğer örneklerinde de açıkça görülebileceği

H2 4 : Liderlik davranışlarını belirlemede takım üyelerinin gelir durumları arasında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.. Tablo 3.14: Liderlik

Group 1 associated trust with economic crisis and fear of loosing jobs. This is due to high unemployment issue in Turkey and also economic concerns that all new graduates have in

olacak ki altın ve mücevher üze­ rine iş yapan küçük hücrelerini; bronz, bakır, gümüş, tahta, cam ve porselen eşyayı alıp satan ser­. gilerini ziyaret

Sultan Abdülmecid’in Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde el yazıları, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde, Türk Vakıf Hat Sanatları, Türk Đslam Eserleri,