SANAT
Kitap d a‘^
N
n
n
I
a
fCA’ °ı
tdu
Nemika TUĞCU
SAHAFLIK, kitabın tarihi kadar eski bir meslek. Eski kitap alıp satan kimse anlamında kulandan
"sahhaflık” , çok eski yıllara dayanıyor. Tablet, papirüs, tirşe, el yazması, taşbaskı kitapların, kitabın insanlık tarihine girmesiyle birlikte ticareti yapılmaya başlanmış. Ülkemizde, 19. yüzyılda İran Azarbeycanı’ndan gelen kitap tüccarları, ilkin taş baskısı kitaplar alıp satmaya başlamışlar. İstanbul’un fethinden önce Osmanlı sahafları Bursa ve Edime oivannda toplanmışlar. Fetihten sonra ise Fatih Sultan Mehmet İstanbul’da bir yer göstermiş sahaflara. Tarih kitapları, "Direkli Arsa” ve "Kapalıçarşı” civarında mesleklerini icra ettiklerini yazıyor. 1918’den sonra ise Beyazıt’ta mekân tutmuşlar. Günümüzde artık Sahaflar Çarşısı’nda gerçek anlamda bir sahaf dükkânı bulmak, olası değil. Piyasada satılan kimi ikinci el kitaplar ya da baskılan tükenmiş olanlann yanı sıra yeni kitaplar da satılıyor artık sahaflarda.
1974 yılından sonra Beyazıt dışına taşan sahaflar, Kadıköy’deki Akmar Pasajı’nda, Moda Sineması’nın pasajında, Ortaköy’de gözükmeye başladı. Giderek sahaflıkla ilgisi olmayan "kaldınm kitapçılığı’ gelişti.
Günümüze H’ harfini yitirerek
"sahaflık” olarak gelen "sahhaflık” , bir—iki yıl önce ‘can çekişiyordu’, oysa şimdi bir çıkmaz içinde. Çünkü sahaf kitaplan, artık müzayedelere girerek
antika’ ilgisi görüyor. Müzayedelerde şişirilmiş fiyatlar ve yanlış
koşullandırmalar, sahaflığın geleceğini belirsiz hale getiriyor. Antika piyasasındaki ’ taklitçilik meraİdılannı korkuttuğu için bu kez "antika toplayıcıları’, taklit edemeyecekleri bir nesnenin, kitabın peşine düştüler. Bu kitaplar, acaba gerçek meraklılarının eline ulaşıyor mu? Kadıköy’ün en eski sahaflarından Sami Öner,şunları söylüyor: "Gerçekte kitabı okuyan, araştırma yapanlar değil,
cüzdanı şişlan olanlar kültür yaşamımızı olumsuz yönde etkiliyor. Paralı dostlarımız sahaflarda 25 bin liraya satılan bir kitabı müzayedelerde 750 bin liraya, 50 bin liraya satılan bir kitabı da 750 bin liraya alıyor. Artık kimse, elindeki değerli kitabı kültür hizmetine sunmuyor. Güvenemiyorlar. Çok ilginçtir, 450 bin lira açılış fiyatıyla müzayedeye giren Okçuluk tarihini anlatan kitap, 900 bin liraya satıldı. Bu nedenle önemli "sahafıye’ kitaplar; gerçek okurun, kitapseverin eline geçmiyor. Antika müşterisi değer karmaşası yarattı.”
Sami Öner: 'Önemli sahafiye kitaplar, gerçek
okurun eline ulaşamıyor’
Alaaddin Eser: 'Müzayedelerde iki-üç kişinin
vuruşması, suni bir artış sağlıyor’
Alaaddin Eser
Açık artırmaya girecek olan
kitapların çok iyi seçilmesi,1 piyasada, hatta sokak sergilerinde bile kolayca bulunan kitapların listeye girmemesi gerektiğine işaret eden Önal,sabit gelirli bilim adamlarının, araştırmacıların şişirilmiş fiatlar ''nedeniyle artık müzayedelerden kitap
alma şansının olmadığını belirtiyor. TV kanallarının çoğalmasının, dolayısıyla ilginin görüntüye kaymasının okuma alışkanlığımızı olumsuz etkilediğini söyleyen Sami Önal devam ediyor: "A ra yönetimler döneminde kitap, suç unsuru sayıldı. Orta öğretimdeki ödev
yasağı da toplumumuzu kitaptan kopardı.”
Beyoğlu’nda tarihi Krepen
Pasajı’nda (Şimdi Aslıhan’daki) sahaf dükkânını kapatan 40 yıllık bir kitap meraklısı, Hilmi
Yavuz’un "Tozlu Raflar
Şövalyesi” dediği eski bir sahaf
Alaaddin Eser, artık sadece
yılda iki kez müzayedelere giriyor. Eser de şunlan söylüyor: "Eskiden sahaflar, iyi bir kitabı her önüne gelene satmazdı. Kitabın mali cephesinden çok, ilmi değerini bilirdi. Alim kitapçı merhum Raif Yelkenci, bir kitaba siz değerinin on mislini de verseniz satmazdı. İbnülemin
Mahmut Kemal İnal’ın dediği
gibi "elyak” (layık, liyakatli) sahaftı onlar. Kitabı satmak için hele eski harflerle yazılmışsa, içeriğini de bilmek lazım. Müzayedelerde 2-3 kişinin vuruşması, kitapta suni bir artış yaratıyor. Kitaplar da pirim yapıyor şimdi, ama tablolar kadar değil. Türkiye’de daha tam manasıyla kitap okunmuyor. Biz 600 yıl eski harflerle okuyup yazdık. Matbaanın
kuruluşundan 200 yıl sonra Türkiye’ye gelmesi, harf devrimi sonrasında latin harflerine alışma çabası da toplumda bir karmaşa yarattı. lütaba pek
yaklaşamadık. En büyük eksiklerimizden biri de kitapçıyı yönlendirecek bir yayın yok bizde. Bibliyografya kitaplan yok. Bu hem kitapçıya hem de meraklısına gerekiyor.