• Sonuç bulunamadı

H. Ali Yücel'in iddianamesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "H. Ali Yücel'in iddianamesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H. ÂLİ YÜCELİN

İDDİANAMESİ

---

---T 7 S 1 3 2 &

I

Himaye edildikleri iddia olunan B. Pertev

Boratav ve B. Muzaffer Şerif Başoğlu

H a ttâ U lus'un Isp an y a lıâclisa-

tı k arşısındaki vaziyetini dahi bir

A lm an f ırk a organı asabiyetiyle bol-

şevik alâm etleri o larak te fsir eden

bu şahısların, İsp an y a milli bayram ı m ünasebetiyle Cum lıurreisi A zan a’ya te b rik te lg ra fı yeken A ta tü rk 'e dahi kızıl kom ünist dem eleri, kendilerinin benim için y a p tık la rı g arip istidlalle­ re benzer b ir istidlalden her zam an beklenebilir.... T e k ra r ediyorum , ben nasyonalistim , fa k a t T ü rk ' rejim inin kabul edebileceği m ânda nasyonalist. B ana antin asy o n alist ve rejim düş­

m anı dam gasını vu rm ak istiyen'ler

bunda ancak, idraklerinin kıtlığ ın ­

dan, kötü niyetlerinden ve yukarıda söylediğim gibi Alm an faşizm ine k a ­ yıtsız ve şa rtsız tem essüllerinden ö- itirii m azur olabilirler.)

Bu sıra la rd a Talebe M üfettişi Ba ­

kanlığa gönderdiği 7.0937 ta rih

2886 ,37 sayılı yazısında şunları bil­ dirm iştir: (P e rte v h akkında şik â y et­ te bulunm uş olanlardan Fazıl Yinal ile Ziya K aram uk, B akanlık orununa' ve Ispekterliğe başvururken k a n a a t­ lerini tafsil eden b irer m ektup ver­ m işlerdir. Bu m ektupları ve diğer şi­

k âyetleri ve P a rte v hakkında bazı

gençler ta ra fın d an bir şikâyet vuku bulm uş olduğunu bilmeden m üstakil o la ra k gene onun, hakkında ispekter- liğe b aşvuran L ûtfullah A.ksel'in ve. Aksel'in ablası olup A lm anya'da On- asy a dilleri okuyan ve P e rte v ile y a ­ pılan konuşm alarda hazır bulunm uş olan M ebrure A ksel’in P ertev hak- kındaki k a n a a t ve şikâyetlerinin n a­ sıl doğm uş ve neler olduğunu bildi­ ren yazıları İlişik o larak sunuyorum .

Bu tezkerede bildirilen L ûtfullah

Akse! m ektubunda (A lm an y a’da iken b ir gün P ertev B o ratav ’m evine g it­ tiğini, ona R usya'daki T ü rk lerin zu­

lüm gördüğünden bahsettiğini, P e r­

tev B oıatav 'ın bunun rejim e ita a t

etm ediklerinden ileri geldiğini söyle­ diğini) beyan etm iştir. M ebrure Ak- sel ise m ektubunda şunları yazm ış­ tır : (Bugün in sa n la rın m illiyete din­ den fazla y e r verdiğini ve belki bir gün de insanların m illiyetin fevkin­

de b aşk a b ir ideoloji bulabileceğini

izah ediyordu. K ardeşim in R usya

T ürk lerin in tra jik vaziyeti hakkın-

dak i sem patilerine İştirak etnıiyor

ve onun “kardeşim in" bu alâkasını

gençliği icabı bir Turanizııı h ev e sk â r­ lığı o lg ıa k te lâk k i ediyordu l.

Ş ükrü Güllü ise A lm a n y a ’da bir kahvede kendisiyle beraber o tu ru r­ ken P e rte v B o ıa ta v ’ın (bütün dü n ­ y a m illiyetçilik cereyanlarının yık ıl­ m ak ta olan k apitalizm in kendini y ık ­ m aktan k u rtarm ak için y ap tığ ı son b ir ham le, yeni ve m illî k u ru lu şla­ rın ta rih î, zaru ri seyri içinde mez- buhane b ir çırp ın ış dolayısıyla m u­ vakkat b ir hâdiseden ib a re t olduğu­ nu. binaenaleyh son kuvvetlerini ya­ şadığını söylediğim ) yazm ıştır. Ziva

K aram uk ise, P e rte v B oratav 'ın

(T e v fik F ik re t yaşasaydı m uhakkik kom ünist olurdu. K om ünizm den id e ­ al b ir şey yok ki. R usya’daki siyasi v aziy etten sa rfın a z a r v erüeıı inanın

sağlam lığı) ndan b ah settiğ in i y az­

m ıştır. F a z ıl Y inal da P e rte v B ora- ta v ’m (serm ayenin aleyhinde cldu- ğunu, bilhassa M ussolini ve H itle r gibi korkunç d ik ta tö rle rin serm aye­ d a rla r ta ra fın d an ile ri sürülen b ir e r kahram an, daha doğrusu m evcut tr a ­ jed in in kahram anı olduklarım söyle­ diğini, ailenin tabii ih tiy aç ların ceva­ bı olduğunu, ihtiyaç o rtadan k a lk ın ­ ca aile diye b ir şeyin kalm ıyacağı- n ı) söylediğini yazm ıştır.

A lm anya'dan geri çağrılm ası hak­

kında P e rte v B o ratav sorgusunda

(kendisini ihbar ed enlerin dördünün de kendisiyle b e ra b e r B e rlin ’de ta ­ lebe olarak bulunm uş olduğunu, ya­

kın dostlukları olm am akla b era b er

ara sıra g ö rü ştü k lerin i, daha bunlar A lm anya'ya gelm eden evvel kendisi

hakkında kom ünist olduğuna dair

telkinlerle kulakları dolu olan bu şa­ hısların fik rî tem ayülleri bakım ından değeri, m üsam ahasız ve dogm atiouc

oldukları ve H itle r İm anya'rım n

hayranı olm aları hasebiyle ken d i­

sinin dem okratik, an tifaşist, liberal ve um anist h er söz veya fik rin i öte- denberi k endilerine benziyen kim se­ lerin usullerine uyarak te fsir etm iş olduklarını ve kendisini kom ünist d i­ ye ihbar ettik le rin i, bunun b ir âm i­

linin de tah sil h ay atların d a başarı

g österm iyen bu insanların istirk a p

hisleri olduğunu Ziya K aram uk ile

M ecdut M ansuroğlu’nun kendisiyle

aynı sahada ta h sile girm iş olduğunu) b ild irm iştir.

Sayın Y argıç

B urada iki nokta m ühim dir: i — P e rte v B oratav, A lm anya'da iken yapılan şikâyet ve geri dönme em ri üzerine, hakkında ta h k ik at a ç ıl­

m asını M ü fettişlik ten ve B akanlık­

ta n istediği halde niçin buna em ir ve m üsaade v erilm em iştir?

a — B akanlıkta, tahkikata hacet görm iyecek şekilde kesin bjr kanaat hasıl olduysa bunu b e rta ra f edecek

hangi hâdise m eydana çıkm ış ki

m em lekete dönüşünden hem en b irkaç zam an sonra Siyasal B ilg iler O kulu­

na ve oradan da D il ve T a rih -

C oğrafya F ak ü ltesin e doçent taviıı

e d ilm iştir?

Bu suallere cevap verecek, her halde ben değilim . Yalnız, m ahkem e­ niz önünde arza vicdanen m ecburum ki o zaman A lm anya'da T aleb e M ü­ fe ttiş i bulunan sayın M illî E ğ itim B akanı R e şat Ş em settin S irc r, Ba­

kanlığım zam anında ve Ü niversite

m u h ta riy e ti de henüz bulunm adığı

sıra la rd a Ü n iv ersite m ensuplarının

idare ve m urakabesiyle m uvazzaf

Y üksek Ö ğretim Umum M üdürlü­

ğünde iken bana. P e rte v B o ratav

içiıı kanuni takibi m ucip h e r hangi b ir şik â y ette bulunm am ıştır.

Benim vazife zam anım da P e rte v B o ratav hakkında yapılan muamele şu o lm u ştu r:

t945 sonunda L o n d ra E ğ itim B a­

kanları (U nesco) konferansından

dördüğüm zaman gördüğüm G örüş­ le r m ecm uasını te tk ik edince, ismi geçen ö ğ retim u n su rların ın ihtilâl d erg isi çehresi g österen b ir siyasi h are k e t organiyle , görüş b irliğ i y a p ­ tık ların ı düşünerek P e rte v Borafeşv

ile ark ad aşların ı, usulüne riay e tle

D anıştay bu k a ra rı 26. 4. 1946 ta ­ rih ve 46/ 90-725 sayılı k ara rıy la ip­ tal e tti. Bu karard an so n rad ır ki va­ zifesine iade z a ru re ti hasıl o lm u ş­ tu r. (B u iptal k a ra rın d a n ve B akan­ lık em ri m eselesinden ayrıca bahse­ deceğim ),

C) M uzaffer Ş erif Başoğlu:

1929 da İzm ir E rk e k Ö ğ retm en O kulu F else fe sta jiy e rliğ i ile mes-

leke girm iş olan M u zaffer Ş erif

Başoğlu 1932 de Gazi T erb iy e E n s­ titü sü p sikoloji ö ğ retm en liğ in e ta ­

yin edilm iştir. i 933yılı sonunda A-

m e rik a ’ya g önderilm iş ve orada dok­ torasını yaparak 1939 da av d etle yap­

tığı ihtisasa göre D il ve T arih -

C oğrafya F ak ü lte si P sik o lo ji D o­ çentliğine, Gazi T erb iy e 'E nstitüsün­

deki öğretm enliği. ¡lâv t»., ¡ayin o*

lunnıuştur. G örülü; er k> kom ünist­ liği idd’a olunan bu za tın da yüksek b. okula ö ğretm en o larak tayini b e­ nim B akanlığım dan öncedir. F a k ü l­ teye D oçentliği b ir him aye m evzuu olm ayıp A m erika’da, bulunduğu ü n i­ versiteden çok iyi b ir derece ile ih­ tisasın ı yapm ış olm asının n etice sid ir. T ayininde benim en ufak b ir te sirim o lm am ıştır. E sasen siyasi tem ayüle

göre b ir tayin yapılm am ış olduğu

M illî E ğitim B akanlığının 30. V 947 tarih ve 728 No.lu ve m ahkem enizde okunan cevabından an laşılm ak tad ır. D il ve T a rih - C oğrafya F ak ü lte si, h ak ik atte b ir E d eb iy at F ak ü lte si d e­ m ekti. Bu isim, A ta tü rk ’ün b ir yad i­ gârı ve h âtırasın a h ü rm et olarak m u­ hafaza ed ilm iştir. Bu isim de h iç b ir yerde bir F ak ü lte olduğunu b ilm iy o ­ rum. B urası b ir E d eb iy at F a k ü lte si olduğuna göre onda felsefe şubesinin olm am asını b ir eksiklik bildiğim den

1939-1940 senesinde bu rad a da İ s ­

tanbul'daki b enzer F ak ü lte d e olduğu gibi bu şubenin kurulm asını düşün­

m üştüm . tik tayin edilen ö ğretim

un su rları şu n la rd ır:

10.2.1939 S uut K em al Yetkin, E s­ te tik Doçenti.

27.5.1939 Behice B oran, Sosyoloji D oçenti.

30.6.1939 M uzaffer Ş erif, P sikolo­ ji Doçenti.

31.6.1939 N ec ati A k ter, F elsefe

Doçenti.

B ilâhare 8.1.1940 ta rih in d e F r a n ­ sız P rofesör Lacom be geldi ve hu şubeye baş o la ıa k ta y in edildi. D a­ h a so n ra H aindi A tadem ir, N u sret Hızır, Bcdi Ziya E gem en de bu şu ­ benin doçentliklerine ta y in olunm uş­ lardır- B u n lar ta y in edilirken han g i felsefî m ezhebe sa lik olduklarını a* ram a k , so rm a k h atırım d an dahi geç­ m em iştir. Ben, h e r zam an fik re hilal m et duym uş b ir insanım ve bunu b lf politika v a sıta sı o la ra k değil, sarnf* m î b ir k a n a a t o la ıa k daim a ınuha- faz a e ttim ve edeceğim.

M uzaffer Ş e r ifin 1944 yılında Ye- deksubay O kulunda b ir kom ünizm ta h rik i vesilesiyle te v k if edildiği hfttt kındbki A n k a ra V alisinden şu t e » k ere alın m ıştır: T.C . Aııkura V ilâyeti Em niyet Müdürlüğü Şube B ü ro Numara I I I 3877/10678 M aarif Vekâletine

D il ve Tarir - Coğrafya Fakültesi doçentlerinden M uzaffer Ş erif Ba$- oğlu, aynı Fakülte talebelerindeİt Sıddık oğlu Asım Akşar, İsm ail H a il­ ki oğlu Nabi D inçer, Hüsnü oğlu N e ­ zih F ıra tlı ve S efer A y tekin ’in 2 nu­ maralı A sk erî M ahkem ece yapılmak­ ta olan tahkikatla alâkaları bulun­ duğundan M ahkem ece verilen kara­ ra müsteniden kendileri 16. 3, 1944 tarihinde nezarete alınmış ve ev le­ riyle üzerlerinde yapılan aramada elde edilen bazı zararlı kitaplar adı geçen mahkemeye teslim edilm iştiI, B ilg i olarak arzederim,

V ali Tandoğad Aynı m a k am d an b ir ay k a d a r son­ ra su retin i a ş a ğ ıy a koyduğum tezke­ re geliyor:

T.C. Ankara V ilây eti Em niyet Müdürlüğü Şube Büro Numara

I I I 3937/14473 M aarif Vekâletine

2 j . 3. 1944 tarih ve Em niyet t. t,

zgor sayılı yazıya ektir.

2 numaralı A skeri M ahkem ecf tev k if edilerek A sk erî Cezaevine ko­ nuldukları bildirilm iş olan D il V6 Tarik - Coğrafya Fakültesinde S o s­ y olo ji D oçenti M uzaffer Ş erif Bağ- oğlu, aynı Fakülte talebelerindik Nabi D inçer ve S efer A y tekin hak- kmdaki tahkikata veya muhakemele­ rine gayri m evkuf olarak devam e- dilm esi adı geçen mahkemece muva­ fık görülmüş ve kendileri 12. 4. 194 tarihinde serbes bırakılmışlardır

,

B ilg i olarak arzederim.

V a li Ta»doğan

A skeri m ahkem enin kom ünistimi töhm etiyle m evkuf o la ra k takibin^

başladığı M uzaffer Ş e r if i sonunda

ta h liy e etm esi ve ta k ib a tın durm ası d ik k a te değer. Y üksek m ahkem eni^, kom ünistlik suçunu s a b it g ören bftf m ahkem enin böyle b ir sa n ığ ı k anun dışı b ir sebeple se rb e st b ıra k m a s ın / İhtim al v e rir m i? H epim izin arz u e t ­ tiğim iz gibi, k an u n la rın h âk im ot- m asını istediğim iz m em leketim izde m ahkem ece te v k if Olunup suçu t a ­ h a k k u k etm iyen b ir in sa n a n e y a ­ p ılab ilir? Sanık, k ab lî o la ra k kom ü­ n istliğini iddia e ttiğ i ve benim k e n ­ dilerini him aye etm iş olduğum u söy­ lediği kim selerden b iri olan M uzaf­ fer Ş erif’i m ah k û m etm edi, h a t tâ m uhakem e etm edi, diye a d a le t c ih a­ zını k om ünistlik hâm iliği ilâ m i İt­ h am edecektlv? T an ık ların u m u m i­ yetle kom ünist, hele birin in müfico- cel kom ünist dediği b u z a ta Cum ­ h u r i y e t ad a le ti k o m ü n ist dem em iş v ş

ne sanığın, ne de ta n ık la rın ın h ü k ­ m üne iş tira k etm em iştir. Sanık, o r­ ta d a k an u n î b ir k u s u r g ö rü y o rsa hü bana, m ı a it olmak, lâzım g e lir? Bti za t, kom ü n istlik ten şüphe a ltın d a i- diyse, m em lek etten çık acağ ı z a m a n ­ d a b una d a ben m İ p a s a p o rt vermiş vey a verd irm işim ? Cüm lece m alûlü­ d ü r k i Milli E ğ itim B a k a n la n , m

z a b ıta izni, n e de p a s a p o rt veren bff devlet teşek k ü lü n ü n b â |i değildirler,

P

m

R

Referanslar

Benzer Belgeler

(Lac Léman) m etrafını geceleri nura gark eden yine bu beyaz kömür dür. Honoré diyor ki « bir kaç manetle mü­ zeyyen bir mermer levhanın arkasına 10,000 ve

Araflt›rmac›lar, daha önce bir morötesi (dalgaboylar›nda parlayan) halka ve optik (görünür) ›fl›kta parlayan s›cak noktalarla ayn› yerde bir X-›fl›n›

Neyzen çok içki içerdi, ben ağzıma koymam; Neyzen sigarayı yutardı, ben tadını bilmiyorum, ama ikimizin bir müştereği var: İkimiz de dilimizi tutamıyoruz. O

[r]

Asıl, bizzat Celâl Bayar’ın oğlu, Refıi Bayar, Millî Reasürans Genel Müdürü olarak samk sırasındadır. Olay 1939 yazında soruşturma safhasmdayken Refii Bayar doktor

Milyarlarca y›l bo- yunca nötron y›ld›zlar› gibi görece a¤›r ci- simler, ikili y›ld›z sistemleriyle karfl›laflma olas›l›¤›n›n yüksek oldu¤u küme

Çiçekleri neredeyse tamamen kapalı sikonyum’lar içerisinde hap- sedilen dişi incir ağaçlarının tozlaşmasına ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve

Fareler bir süre sonra, patilerine elektrik sinyali uygulanma- yıp sadece asetofenon koklatıldığında dahi elektrik sinyali verilmiş gibi korktular.. Yani asetofenon koku-