• Sonuç bulunamadı

Kafein alımının çift yönlü görev sırasında postural kontrole etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kafein alımının çift yönlü görev sırasında postural kontrole etkisi"

Copied!
50
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

KAFEĠN ALIMININ ÇĠFT YÖNLÜ GÖREV SIRASINDA

POSTURAL KONTROLE ETKĠSĠ

Mehmet KARA

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ANTRENÖRLÜK EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

DanıĢman

Doç. Dr. Süleyman PATLAR

(2)

2

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

KAFEĠN ALIMININ ÇĠFT YÖNLÜ GÖREV SIRASINDA POSTURAL KONTROLE ETKĠSĠ

Mehmet KARA

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ANTRENÖRLÜK EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

DanıĢman

Doç. Dr. Süleyman PATLAR

Bu araĢtırma Selçuk Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından 13202020 proje numarası ile desteklenmiĢtir.

(3)

i ÖNSÖZ

Postural Kontrol (Denge), performansı etkileyen en önemli koordinatif yeteneklerden biridir, bu yüzden son zamanlarda dengenin geliĢimi için yeni yöntemler denenmektedir. Kafein takviyesi de bunlardan biridir. Özellikle üst düzey sporcularda yetenek ve çalıĢma Ģartları hemen hemen aynı düzeydedir. Burada farklılık ortaya koymak sporcuya baĢarılı olması için ekstra bir Ģans vermektedir. Bunun yanında sporcudan iki görevi aynı anda yapması (dual task) istendiğinde ve burada baĢarı sağladığında kafein takviyesi ile oluĢması beklenen etkinin daha da artabileceği düĢünülebilir.

Yüksek lisans eğitimime baĢlamamda ve eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, ölçümlerde ve yazım aĢamasında karĢılaĢtığım problemleri çözmemde bana yardımcı olan kıymetli danıĢman hocam Doç.Dr. Süleyman Patlar‟a, Doç.Dr. Nurtekin Erkmen‟e ve Doç.Dr. Halil TaĢkın‟a desteklerinden dolayı teĢekkür ederim ve her zaman yanımda olan aileme teĢekkür ederim.

(4)

ii ĠÇĠNDEKĠLER SĠMGELER ve KISALTMALAR ... iv 1. GĠRĠġ ... 1 1.1. Denge ... 3 1.1.1. Statik Denge ... 4 1.1.2. Dinamik Denge ... 4 1.1.3. Dengenin Korunması ... 5

1.2. Postural Kontrol Sistemleri ... 5

1.2.1. Ġskelet ve Kas Sistemi ... 5

Merkezi sinir sistemi ... 7

1.2.2. Duyusal Sistemler ... 9

Görsel sistem ... 9

Ġsitsel (Vestibüler) Sistem ... 10

1.3. Çift Yönlü Görev (Dual Task) ... 11

1.4. Kafein ... 12

1.4.1. Kafein‟ in OluĢma Mekanizması ... 14

1.4.2. Kafein‟in Vücuttan UzaklaĢtırılması ... 14

1.4.3. Kafein‟in Toksik Etkisi ... 15

1.4.4. Kafein‟in Kardiovasküler Sistem Üzerine Etkisi... 15

1.4.5. Kafein‟in Solunum Sistemi Üzerine Etkisi ... 16

1.4.6. Kafein‟in Kas Sistemi Üzerine Etkisi ... 16

1.4.7. Kafein‟in Endokrin Sistem Üzerine Etkisi ... 16

1.4.8. Kafein‟in Merkezi Sinir Sistemi Üzerine Etkisi ... 16

1.4.9. Kafein ve Performans ... 17

2. GEREÇ VE YÖNTEM ... 19

2.1. Denekler ... 19

(5)

iii

2.3. Postural Kontrol ... 19

2.4. Çift Yönlü Görev ... 21

2.5. Ġstatistiksel Analizler ... 21

3. BULGULAR ... 22

3.1. Gözler Açık Postural Kontrol Ölçümlerinin Gruplar Arası KarĢılaĢtırılması ... 22

3.2. Gözler Açık Postural Kontrol Ölçümlerinin Grup Ġçi KarĢılaĢtırılması ... 24

3.3. Gözler Kapalı Postural Kontrol Ölçümlerinin Gruplar Arası KarĢılaĢtırılması .. 25

3.4. Gözler Kapalı Postural Kontrol Ölçümlerinin Grup Ġçi KarĢılaĢtırılması ... 27

4. TARTIġMA ... 29 5. SONUÇ ve ÖNERĠLER ... 34 6. ÖZET ... 35 7. SUMMARY ... 36 8. KAYNAKLAR ... 37 9. EKLER ... 42

EK-A : Etik Kurul Kararı ... 42

EK-B : Deneklere Uygulanan Deney Dizaynının ġematik Gösterimi ... 43

(6)

iv SĠMGELER ve KISALTMALAR

WADA : Dünya Doping Federasyonu MSS : Merkezi Sinir Sistemi

CAMP : Siklik Adenozin Mono Fosfat AP : Anteroposterior

ML : Mediolateral MG : Mental Görev GG : Görsel Görev SG : Sözel Görev

(7)

1 1. GĠRĠġ

Denge sportif performansta önemli yer tutmaktadır. Denge yeteneği sporcunun performans seviyesini olumlu ya da olumsuz olarak etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Gerek sağlıklı yaĢam için spor yapanlar, gerekse performans sporcularında denge etkili bir koordinatif yetenektir. Denge performansındaki küçük değiĢiklikler sporcunun performans seviyesini belirlemektedir. Bu yüzden denge yeteneğini geliĢtirmek için yeni yöntemler denenmektedir. Bunlardan bir tanesi olan kafein kullanımının birden fazla nedeni vardır. Bunların en yaygını ve bilinenleri, kafeinin uyarıcı etkisinden kaynaklanan, uyanık kalma, fiziki durgunluğu azaltarak performansı artırma, dikkat artırma vb. gibi, önemli faktörlerdir. Son yıllarda kafein üzerine yapılan çalıĢmalarda, bu maddenin merkezi sinir sisteminin yanında, kalp-dolaĢım sistemi, solunum sistemi ve endokrin sistem üzerine birçok etkileri araĢtırılmıĢtır. Kafeinin özellikle sinir sistemi üzerine olan uyarıcı etkisi ile sporcuların daha uyanık ve zinde kaldıkları bilinmektedir (Hewlett ve Smith 2007). Kardiovasküler sistem üzerine olan etkiler ile de kalp atıĢlarını hızlandırdığı ve kan damarlarını geniĢlettiği (vazodilatasyon) bilinmektedir. Bu Ģekilde hücrelere daha hızlı kan akımının sağlanacağı ve daha hızlı enerji üretileceği öngörülmüĢtür. Bu nedenle kafein, bir süre Dünya Doping Federasyonu (WADA) tarafından, yasaklı maddeler listesinin uyarıcılar bölümünde yer almıĢ, fakat günümüzde doping listesinden çıkarılmıĢtır (Mellion ve ark 2002).

Kafeinin uzun süreli egzersizlerde ergojenik bir etkisinin olduğunu bildiren birçok araĢtırma mevcut iken (Ivy ve ark 2009, Burke 2008) kısa süreli egzersizlerde tartıĢmalı sonuçlar elde edilmiĢtir (Altimari 2006, Beck ve ark 2006). Nitekim Davis ve Green (2010) kafeinin anaerobik performans üzerine az bir etkisinin olduğunu bildirirken, Greer ve ark (2006) ile Pereira ve ark (2010) yaptıkları çalıĢmalarda kısa süreli maksimal egzersizlerde kafeinin kas kuvveti ve yorgunluk üzerine önemli bir etkisinin olmadığını belirtmektedirler. Literatürlere göre bu farklılığın temel nedenlerinin, deney dizayn farklılıkları, sporcuların fiziksel performans düzeyleri, egzersiz süresi ve Ģiddeti ile iliĢkilendirilebileceği belirtilmektedir.

(8)

2

Genel itibariyle, kafein takviyesi ve fiziksel performansı kapsayan araĢtırmaların sonuçları, hem merkezi hem de periferal sistemin üzerinde birleĢtirilmiĢ bir etkisi olduğuna iĢaret etmektedir. Kafein takviyesinin beceri öğrenimi ve kısa süreli hafıza üzerindeki performans arttırıcı etkilerinin, iĢlevsel hafızaya asıl bir etkiye nazaran, yüksek seviyeli odaklanmayı sürdürme yeteneğiyle alakalı olabileceği ifade edilmektedir. Son zamanlarda kafeinin hem biliĢsel hem de dayanıklılık performansını olumlu bir Ģekilde etkileyebildiği ortaya çıkmıĢtır (Hogervorst ve ark 2008). Ancak kafein ilavesinin çift yönlü görev sırasındaki denge performansı ile ilgili yeterince literatüre rastlanılamamıĢ olması, bizi bu çalıĢmaya yönlendirmiĢtir. Dolayısıyla bu çalıĢmanın amacı, kafein ilavesinin çift yönlü görev sırasındaki postural kontrole etkisinin belirlenmesidir.

(9)

3 1.1. Denge

Denge, kiĢinin çeĢitli pozisyonlardayken, vücudunun pozisyonunu koruyabilme yeteneğidir (Lattanzio ve ark 1997). Bireylerin hareketsiz veya çevreyle ilgili değiĢken durumlarda vücut pozisyonunu devam ettirme anlamındadır (Clark 2004). Denge; dinlenme ve aktivite anında, vücudu etkileyen gravite merkezindeki yer değiĢimine gösterilen postüral uyumdur (Muammar 2008). Denge, vücut kitlesinin yere düĢmesini önleyen dinamiği anlatan genel bir terimdir (Aydın ve ark 2002). Ġnsan vücudu için denge, gövdenin yerçekimi, internal ve eksternal kuvvetlerin etkisinde dizilimin korunabilmesi ve gövdeye etkiyen kuvvetler toplamının sıfırlanabilmesidir (Sucan ve ark 2005).

Hinman (2000), Denge veya postural stabiliteyi, destek yüzeyinde vücut kütle merkezini koruma yeteneği olarak tanımlamaktadır (Hinman 2000). Denge, dinlenme ve aktivite anında yer çekimi merkezinin değiĢikliklerine karsı hızlı ve postüral olarak yapılan uyum olarak da tanımlanmaktadır. Bu uyum, vestibüler, propriyoseptif ve görsel verilerin merkezi sinir sisteminde birleĢtirilip, değerlendirilmesi ile sağlanmaktadır (Sandrey 2006).

Davlin (2004) ise; dengenin karmaĢık motor becerileri uygulamak için postürün sürdürülmesinde anahtar element olduğuna inanır (Davlin 2004). Diğer bir deyiĢle postural stabilizasyon, bireylerin günlük yasamda, aktif hareketlerde ve dik duruĢta vücudu dengede tutmadır. Otomatik postural cevaplar, beklenmedik bir anda düĢmeye karsı veya dıĢ etkilere karsı denge için ilk savunma yolu olabilir. Bu nedenle cevaplar etkili, zamanında ve iyi koordine olmalıdır (Aydog ve ark 2006).

Denge; statik ve dinamik, hareket sırasında vücudun istenen pozisyonunu sağlayabilme yeteneğidir. Motor komponentlerden (bileĢen) olan denge; görme, propriyosepsiyon, vestibüler organlar ve motor sistemler arasındaki bağlantı ile gerçekleĢmektedir (Madras ve ark 2003). Görsel uyarıların algılanması ve dengenin sağlanmasını içeren mekanizmadaki herhangi bir bozukluk, hareketlerde uyumsuzluğa neden olmaktadır. Vestibüler sistem, basın pozisyonuna bağlı olarak

(10)

4

görsel uyarıların yardımı ile dengeyi sağlayan özel bir sistemdir. Dengenin sağlanması, bu sistemin kontrolü altında bulunan kas tonusu ve nöromusküler refleksler aracılığı ile gerçekleĢmektedir (Guyton 2006).

Denge yeteneği, değiĢen durumlarda dengenin korunması ya da yeniden sağlanması olarak açıklanmaktadır. Ayrıca bu yeteneğin, özellikle vücudun izdüĢümünün değiĢmesi nedeniyle dengenin bozulması gibi dar dayanma alanlarının olduğu ve dengenin kolaylıkla bozulabileceği koĢullarda ortaya çıkan motorik sorunları çözmeye yaradığı vurgulanmaktadır (Cox ve ark 1997).

Denge yeteneğine etkisi bulunabilecek faktörler genellikle mekanik (ağırlık merkezi, yer çekimi çizgisi, destek noktası) ve fizyolojik (kas sinir sistemi iliĢkisi-görsel algılar, vestibular aparatlar, kinestetik alıcılar) olarak sınıflandırılır. Denge yeteneğine etkisi bulunabilecek diğer faktörler ise; baskın bacak, yorgunluk, antrenman tecrübesi, yas, boy, kilo, ayak ölçüsü, fiziksel aktivite düzeyi ve özelliği ve daha önce geçirdiği alt ekstremite sakatlıkları olarak sıralanabilir (James ve ark 2001). Denge yeteneği, genel koordinatif ve özel koordinatif içinde yer aldığı, motorik uyum, motorik uygulama, motorik öğrenme arasındaki koordinasyon olarak tanımlanmaktadır (Sandrey 2006).

1.1.1. Statik Denge

Yerçekimi çizgisinin ve destek yüzeyi geniĢliğinin ayarlanması ile oluĢturulan değiĢik pozisyonları, sabit bir Ģekilde sürdürebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. (Wilmore 2004). Statik denge, sabit pozisyonda dengeyi sürdürmektir (Davlin 2004).

1.1.2. Dinamik Denge

Hareket halinde iken vücudun dengesini sürdürebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Wilmore ve Costil 2004). Dinamik denge, yerçekimi pozisyonunun merkezinin bozulmasına otomatik postüral cevapları içerir. Postüral

(11)

5

salınım, dengenin sürdürülmesinin bir göstergesi olarak yaygın Ģekilde kullanılır. Normal denge, hem postürü sürdürmek için yerçekimine ait güçlerin hem de dengeyi sürdürmek için ivmelenme güçlerinin kontrolünü gerektirir (Jerosch ve Pryka 1996).

Dinamik denge; hareket boyunca dengeyi koruma, sürdürme veya yeniden dengenin düzenlenmesidir. Dinamik denge aynı zamanda vücudun yeniden uyumu veya düĢtükten sonra dengenin yeniden kazanılması durumudur. KoĢarken veya zıplıyorken destek yüzeyi ile temasın kesilmesine rağmen vücudun uyumu korunur (Travis 1995).

1.1.3. Dengenin Korunması

Görsel, vestibüler ve propriyoseptif sistemler vücudu ayakta dik ve dengede tutmak için bir araya gelir (Alpini ve ark 2008). Ayakta dik duran organizmanın ani hareketler sırasında düĢmesini önlemek amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılması, uzayda vücudun pozisyonu ile basın yaptığı her türlü hareketin yön ve hızının santral sinir sistemine iletilmesi ve birey veya çevredeki nesnelerin hareketi sırasında dıĢ dünyanın görsel netliğinin sağlanması için göz hareketlerinin kontrol edilmesidir (Shumvay ve ark 1992). Cote ve ark (2005), günlük yasam aktivitelerinde ve spor aktivitelerde postüral kontrol ve dinamik dengenin uygun bir performans için gerekli olduğunu belirtmektedir (Cote 2005).

1.2. Postural Kontrol Sistemleri

1.2.1. Ġskelet ve Kas Sistemi

Ġskelet kasları kas hücrelerinin bir araya gelmesiyle ve bağ dokusundan oluĢur. Bir kasta binlerce kas hücresi vardır. Her bir lifin üzeri endomisyum adı verilen bağ doku ile sarılmıĢtır (Günay ve ark 2006). Kas liflerinin bir araya gelerek meydana getirdikleri kas demetlerine fasikül (fasciculus) denir (Solomon 2000). Fasiküllerin etrafı yine derin fasyanın yaygın bir hali olan perimisyum bağ dokusu ile

(12)

6

sarılıdır. Tüm kas fasiküllerini bir arada tutan bağ dokudan yapılmıĢ örtüye epimisyum adı verilir (Guyton 2006).

Resim 1.1. Ġskelet Kasının Yapısı (Guyton 2006).

Kaslar arası bağlantıyı sağlayan bağ dokuları, kasların sonlanmalarında yoğun ve sürekli hale gelerek tendonları oluĢtururlar. Tendonlar kemik zarına (periosta) sıkıca tutunmuĢlardır, böylece iskeletle kasın bağlantısı sağlanmıĢ olur (Mcardle ve ark 2001). Ġskelet kasları sinirler ve kan damarları ile iyi bir düzeyde desteklenir. Bu uyarı ve kanlanma özelliği direkt olarak kasılma ile iliĢkilidir. Ġskelet kası kasılacağı zaman mutlaka sinir uyarıları ile uyarılır. Ġskelet kaslarındaki sinirler motor (efferent) ve duyu (afferent) sinirlerinden oluĢmaktadır. Motor sinirler merkezi sinir sisteminden çıkarlar (Günay ve ark 2006). Uyarılmaları sonucu kasta kasılma meydana gelir. Motor sinirlerin kastaki sonlanmalarına nöromüsküler bağlantı veya motor son plak adı verilir. Bir motor sinirin uyarı verdiği kas lifleriyle oluĢturduğu birime motor ünite adı verilir (Madras ve ark 2003).

(13)

7 Merkezi sinir sistemi

Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilikten oluĢan kontrol merkezidir. Ġç ve dıĢ ortamda oluĢan değiĢiklikler reseptörler aracılığı ile algılanır ve merkezi sinir sistemine iletilir. Merkezi sinir sistemi meydana gelen değiĢikliklere ne gibi tepkinin (cevabın) oluĢturulduğu ve değerlendirmelerin yapıldığı bölümdür. Beyin kafatası içindedir. Omurilik ise omurga (columna vertebralis) içinde bulunur, beyinden bel bölgesine kadar uzanır (Günay ve ark 2006).

Omurilik (Medulla Spinalis): Omurilik, beyinden omurga kanalı (kanalis vertebralis) boyunca uzanan ince uzun bir sinir demetidir. Omurilik segmentten oluĢur. Her segmentten bir çift spinal sinir çıkar. Bu sinirler dallara ayrılır ve vücudun farklı bölümlerine ulaĢır. Böylece bu bölümler ve merkezi sinir sistemi (MSS) ile bağlantısını sağlar (Demirel ve KoĢar 2006).

Beyin: Sinir sisteminin en geniĢ ve karmaĢık bölümüdür. Beyin, duyusal fonksiyonlara iliĢkin sinir merkezlerini içerir; hissetme ve algılama fonksiyonlarından sorumludur. Ġskelet kaslarına motor uyarılar gönderir, hafıza ve sorgulama gibi yüksek zihinsel fonksiyonlar gerçekleĢtirir. Beyin, üç ana bölüme ayrılarak incelenir: serebrum, beyin sapı ve serebellum. Bütün bu yapılar hareketlerimizin düzenlenmesi ve kontrol edilmesinde önemli fonksiyonlara sahiptir (Demirel ve KoĢar 2006).

Serebrum: Beyinin en büyük parçasıdır. His, irade, hafıza, düĢünce, zekâ, muhakeme, yaratıcılık gibi zihinsel ve ruhsal fonksiyonlar, iskelet kaslarının motor aktiviteleri ve duyuların idrak edilmesi beyin ve beyin korteksinde (serebral korteks) gerçekleĢir (Günay ve ark 2006). Serebral korteksin istemli hareketlerle en fazla ilgili olan bölümü motor kortekstir. Motor korteks, subkortikal alanlardan gelen uyarıların yardımı ile motor aktiviteleri kontrol eder. Böylece koordineli hareketlerin gerçekleĢmesi sağlanır (Demirel ve KoĢar 2006).

(14)

8 Beyin Sapı: Beyin sapı ana propriyoseptif ilgileĢim (korelasyon) merkezidir. Propriyoseptörler bilgiyi, omurilikteki internöronlar vasıtasıyla çıkan yollara bağlanıp beyin sapına ileterek hedeflenen pozisyon ve postürün elde edilmesini sağlarlar. Beyin sapı aynı zamanda, gözün görsel (visuel) afferent merkezleri ve kulağın isitsel (vestibuler) afferent merkezleri gibi diğer bölgelerden de bilgiler alarak dengenin elde edilmesine katkıda bulunur (Yılmaz ve Gök 2006).

Beyincik (Serebellum): Beyincik iskelet kaslarının koordinasyonu, postürün ve vücut dengesinin sağlanması ile ilgili görevleri herhangi bir hareketin yapılması sırasında iskelet kaslarının birbiri ile uyumu ve koordineli çalıĢmalarını sağlamaktadır. Beyincik bu fonksiyonları yerine getirirken, beyin sapı, iç kulak, eklem ve kaslardan gelen propriyoseptif duyu bilgilerine bağlı olarak çalıĢır. Duyu organlarından elde edilen bilgi ile birlikte uzaydaki konum ve vücut parçalarının durumu değerlendirilir. Serebellum böylece hareketin baĢlangıcından sonuna kadar düzenleyici bir rol üstlenmektedir (Günay ve ark 2006). Dengenin sağlanabilmesi için duyusal olarak bir bilginin gelmesi, bu bilginin beyinde birleĢmesi ve yeterli motor yanıt oluĢması gereklidir. Duyusal bilesen görsel, iĢitsel ve propriyoseptif sistemleri içerir. Yeterli bir motor yanıt için ise sağlam bir nöromüsküler sistem ve yeterli kas gücü olmalıdır (AydoğmuĢ 2008).

(15)

9

Resim 1.2. Sinir Sisteminin Somatosensörik Ekseni (Guyton 2006).

1.2.2. Duyusal Sistemler

BoĢlukta vücut pozisyonunu kontrol etmek için kuvvet uygulayabilmesi ve yeteneğin olması etkili bir postural kontrol için gereklidir. Ne zaman ve nasıl yeniden kuvvet uygulayacağını bilmesi için, merkezi sinir sisteminin vücudun boĢlukta durağan veya hareketli olup olmadığı hakkında kesin bilgiye sahip olması gerekir. Periferal girdiler görsel, somatosensör ve iĢitsel sistemlerden vücut pozisyonu hakkında bilgi sağlarlar (Nashner ve ark 1982).

Görsel sistem

Vücudun uzayda hareketi hakkında daha çok bilgi görme ile sağlanmaktadır. Vestibüler (iĢitsel) sistemin tamamı devre dıĢı kalsa bile kiĢi görme duyusundan yararlanarak, sabit duruĢta ve hatta yavaĢ hareketlerde denge kurulabilir (Altay

(16)

10

2001). Görme, özellikle destek yüzeyi sabit olmadığı zaman dengede önemli bir rol oynar. Örneğin anteriorposterior salınım doğrultusunda ayak parmaklarının yukarı ve aĢağıya bükülmesi denge için faydalı olan somatosensory girdiyi bozduğu zaman yerçekimi merkezinin salınımı gözler açık durumda, gözler kapalı duruma göre önemli derecede daha azdır (Erkmen 2006).

Görme, destek alanında ortaya çıkabilecek çevresel değiĢimleri önceden algılama ve önlem alma olanağı sağladığından denge için çok önemlidir. Görme fonksiyonunun denge açısından en etkin biçimde kullanılabilmesi için baĢ-boyun diziliminin uygun olması gerekir. Görsel sistem, çevresel unsurlar, zemin özellikleri ve mesafe hakkında bilgi sağlamasının yanı sıra, vücut komponentlerinin fonksiyonu, birbirleri ile iliĢkisi ve gerekli hareket miktarı hakkında da bilgi sağlar. Hareket zorlaĢtıkça ve hareket hızı arttıkça görme fonksiyonunun önemi artar (Sucan ve ark 2005).

Ġsitsel (Vestibüler) Sistem

Denge merkezi sinir sisteminden motor güçlerin faaliyeti ve propriyoseptif sistem, görsel ve vestibüler sistem aracılığı ile çevreden gelen girdileri gerektirir. Vestibüler sistem iç kulakta yer alır. Dik durusu devam ettirmek veya hareketler ile ilgili beyin sapı ve serebelluma hareketin yönü, horizantal (yatay düzlem) veya vertikal (dikey düzlem) uyumu hakkında bilgi gönderir. Görsel veya oculomotor (göz küresinin hareketiyle ilgili) sistem çevreye iliĢkin kinestetik farkındalığa dair afferent bilgi sağlamaya yardım eder (Anderson ve Behm 2004).

Denge mekanizması baĢlıca iĢitme organından (vestibüler aparey) gelen sinyallerle denetlenir. ĠĢitme organı denge ile ilgili durumlara duyarlı bir organ olup, kemik tüp, boĢluklardan oluĢan kemik labirent ile bunların içindeki membranöz yapılardan oluĢan membranöz labirentten ibarettir. Apareyin fonksiyonel bölümünü membranöz yapı oluĢturur. Membranöz labirent, duktus koklearis, üç semisirküler kanal, utrikulus ve sakkulustan oluĢmuĢtur. Duktus koklearis iĢitme organıdır, denge ile iliĢkisi yoktur. Utrikulus, semisirküler kanallar ve sakkulus denge

(17)

11

mekanizmasının birbirini tamamlayan parçalarıdır. Vestibüler, serebellar ve retiküler motor sistemler refleks olarak uygun kasları uyararak, dengeyi korurlar (Guyton 2006). Yarım daire kanalları uzaydaki birbirine dik üç eksene uyacak Ģekilde yer almaktadır. Her bir kanalın uç kısmındaki ampullalarda yerleĢmiĢ krista denilen vestibuler reseptörleri içeren epitel doku bulunur. Aynı epitel utrikulus ve sakkulusları da kaplar. Bu epitel dokuların aralarında harekete duyarlı silialar vardır ve üstleri kupula denilen jelâtinimsi bir tabakanın içine uzanır. Basın herhangi bir yöne hareketinde elastik bir yapı olan kupula endolenf içinde salınım yapar. Kupulanın hareketi ile epitel hücrelerin stereosilia denilen tüycüklerinde eğilme meydana gelir, bu eğilimin yönüne göre bu hücrelerle bağlantılı sinir lifçiklerinde elektrik yükü artar veya azalır. Anatomik yerleĢimleri nedeniyle basın dönüĢ hareketlerinde yarım daire kanalları, yer çekimi doğrultusundaki hareketlerde ise utrikulus daha aktiftir. Bu durum basın pozisyonundaki her değiĢimin algılanmasını ve dengenin düzelmesi için veri oluĢturulmasını sağlar. Basın aldığı postüre göre, bas pozisyon alarak statik denge korunmaya çalıĢılırken, kanallar içindeki sıvı ve kristallerin akıĢ yönleri vücut hareketlerine uyum yapacak Ģekilde ayarlanarak dinamik durumdaki denge sağlanır (Guyton ve Hall 1996).

1.3. Çift Yönlü Görev (Dual Task)

Çift görevlendirme (dual tasking), kiĢinin aynı anda iki görevi birden yerine getirmesini gerektiren deneysel nörofizyolojik bir iĢlemdir. Ġki görev aynı anda yapılırken dikkat kapasitesi etkin Ģekilde kullanılarak, görevlerin zorluğuna ve önceliğine göre dikkat paylaĢtırılmalıdır. Zorluk derecesi arttıkça veya dikkat kapasitesi azaldıkça görevlerden birinin ya da ikisinin de uygulanmasında aksaklıklar ortaya çıkacaktır (Kim ve Brunt 2007). Çift görevlendirmenin farklı yaĢ gruplarında performansa olan etkisi bilinmektedir (Faulkner ve ark 2007).

Kerr ve ark (1985) eĢ zamanla ayakta denge kurma görevinin bir uzamsal bellek görevinin hatırlanmasını engellediğini ortaya koymuĢlardır. Yazarlar bu bulguyu ortak merkezi sinir mekanizmaları üzerinde biliĢsel mekansal iĢlemin ve postüral kontrolün güvenliğine atfetmiĢlerdir. Lajoie ve ark (1995) dikkate iliĢkin

(18)

12

gereksinimlerin postüral görevin denge gereksinimleri ile artıĢ gösterdiğini tespit etmiĢlerdir. ĠĢitsel uyaranlara olan reaksiyon zamanları ayakta durma ve yürüme için oturmadan daha uzun; yürüme için ise ayakta durmaktan daha uzun sürmüĢtür. BiliĢsel bir görev uygulamasının eĢ zamanlı postüral bir görevden etkilendiğini göstermenin yanı sıra, çok sayıda çalıĢma çeĢitli biliĢsel aktivitelerin motor performansı üzerindeki etkisini araĢtırma amacıyla çift görev metodolojisini kullanmıĢtır. Örneğin, Ebersbach ve ark (1995) yürüyüĢteki değiĢikliklerin çoklu görev durumlarına sebep olduğunu belirtmiĢlerdir. Çift destek zamanı, bu görevler yürüme ile birer birer uygulandığında değil; katılımcılar yürürken hem bellek saklama hem de ince motor kontrol görevlerini yerine getirdiklerinde artıĢ göstermiĢtir. YaĢlı yetiĢkinlerde dikkat gereksinimlerini ve motor performansını incelemek amacıyla, araĢtırmacılar aritmetik ve sayısal görevleri (Maki ve ark 1991), Brooks (1996) uzamsal ve uzamsal olmayan görevleri ve ezberlenmesi için çeĢitli sözcük listeleri sunma görevlerini (Tinetti ve Speechley 1989) kapsayan zorlu görevleri kullanmak için çeĢitli biliĢsel aktiviteleri kullanmıĢlardır. Verilen geniĢ yelpazedeki görevlere rağmen, bu çalıĢmalardan hiçbiri biliĢsel görevlerin zorluk miktarının belirlenebildiği bir yöntem ortaya koymamıĢtır. Ancak, çift görev çatıĢması görev gereksinimleri kapasiteyi aĢtığında meydana gelmektedir. ĠĢlem için bilgi seçme mekanizmaları (seçici algı) mevcut kaynakları tahsis etme yolu olarak ortaya çıkmıĢtır (Silsupadol ve ark 2006).

1.4. Kafein

Ġnsanoğlunun kafein vb. ögelerle iliĢkisi paleolitik dönemlerde baĢlamıĢtır. Zamanla çiğ meyvesi, kavrulmuĢ kahve tohumlarıyla kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Kafein, kahve bitkisinin tohumlarında, çay yapraklarında ve kakao ağacının tohumlarında bulunur (Toubro ve ark 1993).

Kafein günümüzde sıkça kullanılan ve hızlı bir Ģekilde kullanım alanları artan bir madde olarak karĢımıza çıkmaktadır. ABD‟deki yetiĢkinlerin %90‟ının günlük olarak tükettiği bir içecektir (Burke 2008). Bilim dilinde ismi trimetilksantin olan bu madde, hızlı ve yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Kafein tüketiminin en yaygın

(19)

13

formu kahvedir ve bir fincan kahve yaklaĢık 100 mg kafein içerir (Brian ve ark 2006).

Kafein pek çok formda yaygın olarak alınan ve vücutta farklı fizyolojik etkiler oluĢturan yararlı bir maddedir. Ancak, uzun süreli kullanımlarda özellikle kan basıncında bazı yan etkileri mevcuttur. ÇalıĢmaların çoğunda kafeinin potansiyel bir ergojenik yardımcı olduğu belirtilmektedir (Brian ve ark 2006).

Kafein kullanımının birden fazla nedeni vardır. Bunların en yaygını ve bilinenleri, kafeinin uyarıcı etkisinden kaynaklanan, uyanık kalma, fiziki durgunluğu azaltarak performansı artırma, dikkat artırma vb. gibi, önemli faktörlerdir. Son yıllarda kafein üzerine yapılan çalıĢmalarda, bu maddenin merkezi sinir sisteminin yanında, kalp-dolaĢım sistemi, solunum sistemi ve endokrin sistem üzerine birçok etkileri araĢtırılmıĢtır. Kafeinin özellikle sinir sistemi üzerine olan uyarıcı etkisi ile sporcuların daha uyanık ve zinde kaldıkları (Hewlett ve Smith 2007); kardiovasküler sistem üzerine olan etkiler ile de kalp atıĢlarını hızlandırdığı ve kan damarlarını geniĢlettiği (vazodilatasyon) bilinmektedir. Bu Ģekilde hücrelere daha hızlı kan akımının sağlanacağı ve daha hızlı enerji üretileceği öngörülmüĢtür. Bu nedenle kafein, bir süre Dünya Doping Federasyonu (WADA) tarafından, yasaklı maddeler listesinin uyarıcılar bölümünde yer almıĢ, fakat günümüzde doping listesinden çıkarılmıĢtır (Mellion ve ark 2002).

Kafeinin uzun süreli egzersizlerde ergojenik bir etkisinin olduğunu bildiren birçok araĢtırma mevcuttur (Ivy ve ark 2009, Burke 2008). Ancak kısa süreli egzersizlerde ise tartıĢmalı sonuçlar elde edilmiĢtir (Altimari 2006, Beck ve ark 2006). Nitekim Davis ve Green (2010) kafeinin anaerobik performans üzerine az bir etkisinin olduğunu bildirirken, Greer ve ark (2006) ile Pereira ve ark (2010) yaptıkları çalıĢmalarda kısa süreli maksimal egzersizlerde kafeinin kas kuvveti ve yorgunluk üzerine önemli bir etkisinin olmadığını belirtmektedirler. Literatürlere göre bu farklılığın temel nedenlerinin, deney dizayn farklılıkları, sporcuların fiziksel performans düzeyleri, egzersiz süresi ve Ģiddeti ile iliĢkilendirilebileceği belirtilmektedir.

(20)

14 1.4.1. Kafeinin OluĢma Mekanizması

Kafein takviyesini tam anlamıyla anlamak için kimyasal doğasını ve bileĢimin vücut tarafından fizyolojik olarak nasıl emildiğini tartıĢmak gerekir. Kafein mide bağırsak yoluyla kolayca emilir ve hücre zarından da bir o kadar kolayca geçip dokuya gönderilir (McArdle ve ark 2007). Karaciğer ve enzimler tarafından sindirilerek paraksantin, teofilin ve teobromin Ģeklinde üç metabolit oluĢturulur (Graham 2001). Kafein seviye artıĢları 15-45 dk içerisinde kan dolaĢımında görülebilir ve uç konsantreler bir saatlik ön sindirmelerde görülür (McArdla ve ark 2007). Yağda kolayca çözülebilirliğinden dolayı kafein, aynı zamanda kan-beyin bariyerini rahatlıkla geçebilmektedir (Fredholm ve ark 1999). Kafein ve onun metabolitleri böbrekler tarafından, yaklaĢık olarak %3-10‟u değiĢmemiĢ olarak vücuttan idrar yoluyla atılır (Magkos ve Kavauras 2005). Doku alımı ve idrar temizliğine dayanarak, dolaĢımda olan deriĢimler tüketildikten 3-6 saat sonra %50-70‟e kadar azalmaktadır (Sokmen ve ark 2008). Böylece, kan dolaĢımından çıkma oranı da emilme ve sindirilme oranına benzerdir.

1.4.2. Kafeinin Vücuttan UzaklaĢtırılması

Kafeinin vücuttan uzaklaĢtırılması sürecinde yarılanma ömrü, yaklaĢık 3-4 saattir (Astorino ve Roberson 2010) ve karaciğerde depolanır. Kafein vücutta üç farklı maddeye dönüĢmektedir. Bunlardan ilk ve en fazla olanı, %84 oranında paraxanthine‟dir. Bu madde, kan plazmasında gliserol ve serbest yağ asitlerini çoğaltarak lipolizise neden olmaktadır. Ayrıca kafein kan damarlarındaki dilatasyon (geniĢleme) ektisi meydana getiren ve %12 orana sahip olan theobromin‟e dönüĢmektedir. Son olarak %4 oranında theophyllin‟e dönüĢen kafein, bu madde ile de göğüs kasları ve akciğerlerde bir rahatlatma meydana getirerek, solunumu kolaylaĢtırmaktadır. Kafein, bu etkisi sebebi ile astım hastalarının tedavisinde de kullanılmakta ve vücuttan idrar yolu ile atılmaktadır (Chapman ve Micklebrough 2009).

(21)

15 1.4.3. Kafeinin Toksik Etkisi

Kafeinin günlük normal doz aralığında (yaklaĢık 50-300 mg) tüketimi kiĢiye uyanıklık hali, enerji ve konsantre olma yeteneği kazandırmakla birlikte, aĢırı tüketimi halinde (300-800 mg ve üstü) kiĢide uyku bozukluğu, uykusuzluk hali, sinirlilik, endiĢe, panik atak ve kaygı hallerine sebep olduğu belirtilmektedir. AĢırı dozlarda istemsiz kasılmalar da görülebilir (Moutaery ve ark 2003). Çok yüksek miktarlarda kafein tüketen insanlarda diĢ hastalıkları, kemik mineralizasyonu, osteoporoz, metal absorbsiyonu ve salınımı, böbrekten ve bağırsaktan geri emilimi ile ilgili problemler, demir eksikliği anemisi geliĢtiğine dair güçlü kanıtlar mevcuttur (Benowitz ve ark 2003).

1.4.4. Kafeinin Kardiovasküler Sistem Üzerine Etkisi

Kafein yüksek dozda alındığında, kalpte belirgin pozitif inotrop ve pozitif kronotrop etki yapar. Kalp debisini, O² tüketimini ve koroner kan akımını arttırır. Yine kafein damarlarda geniĢleme yapar ve periferik damar rezistansını düĢürür. Ayrıca kalp ve damar kaslarının kontraksiyonunu ve sinir ileticilerini (nörotransmitterler) uyararak, kardiyovasküler sistemi etkiler (Kayaalp 1988, O‟Sullivan ve Bell 2000). Kafeinin etkisi, alınan doza ve alım zamanına göre değiĢir. Kafeinin bu etkisi adrenal hormonlarının salgılanmasıyla ilgilidir. Vücuda kafein alındığında, kalp kaslarının kontraksiyonunun arttığı gözlenmiĢtir (Mellion ve ark 2002). Kafein, kalp atım sayısı ve hızını artırır. Ancak kalp hızı üzerindeki etkisinde süreklilik görülmemiĢtir ve bunun daha çok kan basıncını yükseltici etkisinden kaynaklandığı sonucuna varılmıĢtır. Kafeinli içecek alındığında önce kan basıncı yükselmekte, daha sonra nabız artmakta, 2 saatlik süre geçtikten sonra her ikisi de normal düzeye inmektedir (Mellion ve ark 2002).

(22)

16 1.4.5. Kafeinin Solunum Sistemi Üzerine Etkisi

Kafeinin akciğer ventilasyonu fonksiyonları üzerine etkileri genellikle göz ardı edilir. Ancak yapılan çalıĢmalar kafein‟in beyin sapındaki solunum merkezlerini güçlü Ģekilde uyardığını, sedanterlerin periferik kemoreseptörlerinin duyarlılığını ve iyi antrenmanlı atletlerin ise egzersiz sırasındaki ventilasyonunu artıran güçlü bir uyarıcı olduğunu göstermektedir (Chapman ve Mickleborough 2009).

1.4.6. Kafeinin Kas Sistemi Üzerine Etkisi

Kafein ve diğer metilksantinler, fosfodiesterazı inhibe ederek hücre içinde kalsiyum konsantrasyonun artmasına neden olur ve adenozin reseptörlerine antagonist etki gösterir. Bütün bunlar NO üretimini arttırıcı etki yaparak, hücresel siklik adenozin mono fosfat (CAMP) düzeylerini yükseltir (Foukas ve ark 2002).

1.4.7. Kafeinin Endokrin Sistem Üzerine Etkisi

Kafein‟in hormonal mekanizması ile ilgili olarak akla gelen ilk düĢünce adrenalin ve insülin seviyesini artırarak serbest yağ asidi oksidasyonunun artmasını sağlaması ve dolayısıyla glikojen koruyucu görev üstlenmesi olabilir. Buda ergojenik bir yardımcı olduğu görüĢünü desteklemektedir (Davis ve ark 2010).

Kafein, beyne giden kan damarlarının daraltarak beyne giden kan akıĢını azaltır ve beynin bunu bir tehdit olarak algılamasını ve vücudu korumak için atağa geçmesini sağlar. Böylelikle uykunun ertelenmesine, stres hormonlarının ise yükselmesine neden olur. Vücut daha aktif ve daha atak hale gelir (Lane 2011).

1.4.8. Kafeinin Merkezi Sinir Sistemi Üzerine Etkisi

Lokal beyin metabolizması sonucu olarak indüklenen uyku, beyinde adenozin seviyelerinin artıĢıyla iliĢkilidir. Adenozin beyin için endojen bir uyuma faktörüdür, talamus ve kortekste asetilkolin üzerinde güçlü kontrol edici ve artırıcı etkisi vardır.

(23)

17

Uzun süre uyanık kalmak, bazal ön beyin adenozin konsantrasyonlarının artmasıyla iliĢkilidir (Acquas ve ark 2002).

1.4.9. Kafein ve Performans

Kafein içeren enerji içeceklerinin reaksiyon süresini geliĢtirdiği, aerobik ve anaerobik dayanıklılığı artırdığı, sürücülerin uykusuzluğunu azalttığı bildirilmektedir. Ayrıca orta yoğunluktaki egzersiz öncesinde kafein alımının ergojenik etkisi olduğu ile ilgili çalıĢmalar da bulunmaktadır. Orta derecede kafein alımı (~ 75 mg) dikkat, reaksiyon zamanı, görsel ilgi, psikomotor hız, hafıza ve uyanıklık gibi kognitif performansı geliĢtirmektedir (Babu ve ark 2008, Curry ve Stasio 2009).

Nitekim Haskell ve ark (2005)‟a göre bir grup genç erkeğe 64 mg kafein ilavesinin reaksiyon zamanını düĢürdüğü, konsantrasyonu ve sorulan sorulara verilen doğru cevap sayısını artırdığı belirtmiĢtir.

Kafein ve glikozu birlikte içeren enerji içeceklerinin, uzun süreli aktiviteler sonucu oluĢan yorgunluğa etkileri üzerine yapılan bir çalıĢmada, kafein ve glikozun birlikte tüketiminin, biliĢsel performans ve bireysel yorgunlukta iyileĢmeye neden olduğu görülmüĢtür (Kennedy ve Scholey 2004). BaĢka bir çalıĢmada orta seviyeli kafein tüketicileri (yaklaĢık olarak 170 mg/gün) olan antrenmanlı bisikletçilere 45gr karbonhidrat ve 100 mg kafein ilavesi yapılarak yorulana kadar bisiklet egzersizi uygulatılmıĢtır. Uygulama sonunda biliĢsel fonksiyon testlerinde, egzersiz süresinde ve egzersiz Ģiddetinde önemli geliĢmeler sağlanmıĢtır (Hogervorst ve ark 2008).

Foskett ve ark (2009), orta düzeyde kafein dozu ilavesi (6 mg/kg) yapılan bir futbolcunun pas verme inceliğini ve top kontrolü tekniğini incelemiĢlerdir. AraĢtırma sonunda futbolcunun isabetli pas oranının ve top kontrol tekniğinin arttığı görülmüĢtür. Bu da ince motor hareketlerinin gerçekleĢtirilmesinde kafeinin olumlu etkisini göstermektedir.

(24)

18

Hulston ve Jeukendrup (2008), % 6,4‟lük glikoz çözeltisini 5,3 mg/kg kafein miktarıyla birlikte antrenmanlı bisikletçilere ilave ederek performansları değerlendirmiĢtir. Kafein-glikoz çözeltisi, performansı plasebo‟ya oranla % 9 ve glikoza oranla % 4,6 artırmıĢtır.

Yine Woolf ve ark (2008), üst düzey atletlere 5mg/kg kafein ve plasebo ilavesi yapmıĢlar kafein denemesinde atletlerin zirve güç‟lerinde önemli artıĢlar olduğunu belirlemiĢlerdir.

Astarino ve ark (2011)‟a göre kafein içeren enerji içeceklerinin bayan atletlerin sprint performansı üzerine az bir etkisinin olabileceğini belirtmektedir. Bunu da yorgunluğu geciktirerek sağladığı bildirilmektedir.

(25)

19 2. GEREÇ VE YÖNTEM

2.1. Denekler

Bu araĢtırmanın deneklerini rekreasyonel olarak aktif 18-24 yaĢ aralığında 15 erkek oluĢturmaktadır. Sporcuların yaĢ ortalamaları 20,50 ± 0,67 yıl, boy uzunluğu ortalamaları 177 ± 7,40 cm, vücut ağırlığı ortalamaları 65,91 ± 5,71 kg. olarak belirlenmiĢtir. ÇalıĢma öncesinde deneklerin her birine çalıĢma ile ilgili karĢılaĢılabilecek risk ve rahatsızlıkları içeren ayrıntılı bilgi verilmiĢ, gönüllü olur formu deneklere okutturulup imzalatılmıĢtır.

Bu araĢtırma Selçuk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 07.03.2013 tarihli, 135-31 sayılı etik kurulu tarafından onaylanmıĢtır. ÇalıĢmamız „GiriĢimsel Olmayan Klinik AraĢtırmalar Etik Kurul‟ yönergesine uygun olarak gerçekleĢtirilmiĢtir.

2.2. Kafein Alımı

AraĢtırmada uygulanacak tüm testler 2 gün ara ile 3‟Ģer kez uygulanmıĢtır. Bu uygulamaların birisinde deneklere hiçbir ilave yapılmadan teste tabi tutulmuĢlardır. Diğer uygulamada testlerden 1 saat önce (McArdla ve ark 2007) her bir deneğe 6 mg/kg (vücut ağırlığı kg‟ı baĢına 6 mg) kafein 1 bardak suda çözündürülerek takviye yapıldı (Foskett ve ark 2009). Son uygulamada ise yine her bir deneğe testlerden 1 saat önce plasebo etkisi oluĢturacak 1 bardak su verildi.

2.3. Postural Kontrol

Deneklerin postural kontrol ölçümleri Biodex Denge Sistemi (Biodex Balance System, BBS, Biodex Medical Systems Inc, Shirley, NY kullanılarak yapılmıĢtır. Sistem; 360° eklem hareket açıklığında, yüzeyi 20°‟ye kadar eğim (tilt) yapabilen hareketli bir denge platformuna sahiptir. Birden 12‟ye kadar ayarlanabilen stabilite seviyeleri mevcuttur. Level 1 en az stabil, level 12 ise en stabil seviyeye

(26)

20

sahiptir. Platform dengenin objektif olarak değerlendirilmesi için bilgisayar yazılımı ile bağlantılıdır. Bu yazılım sayesinde genel bir postural kontrol skorunun yanı sıra anteroposterior (AP) ve mediolateral (ML) doğrultularında postural skorları da elde edilebilir. Postural kontrol skoru kiĢinin genel olarak denge yeteneğini ifade eder ve yüksek denge skoru denge performansının düĢük olduğunu ifade eder (Arnold ve Schmitz 1998, Hinman 2000).

Postural Kontrol ölçümü yapılmadan önce deneğin dominat ayağının belirlenmesi için bir futbol topuna hangi ayakla vurursun sorusu soruldu ve dominant ayak belirlendikten sonra denekler platform üzerinde dizler hafif fleksiyonda 45º, dominant bacak üzerinde, diğer bacak dizden 90º fleksiyonda ve kollar göğüste çapraz olacak Ģekilde test uygulandı. Test sırasında ekran kapatıldı ve deneklerin yaklaĢık 1 metre uzaklıkta ve göz hizasında bulunan sabit bir noktaya bakmaları istendi. Postural kontrol ölçümü için platform gözler açık koĢulda level 8 ve gözler kapalı koĢulda level 10‟e ayarlandı. Ölçümler gözler açık ve kapalı koĢullarda gerçekleĢtirildi. Denekler teste rastgele yöntemle seçilerek 5‟er kiĢilik gruplar halinde alındı. Testler öncesi denekler, her biri 30 saniye süren üç deneme testinden sonra, yine aynı Ģekilde her biri 30 saniye süren gözler açık ve kapalı olmak üzere sekiz kez denge testine (normal denge, mental görev sırasındaki denge, görsel görev sırasındaki denge ve sözel görev sırasındaki denge) alındı. Her test arasında 5 dk dinlenme periyodu verildi. Denekler 2 gün arayla diğer 2 uygulamayı (Kafein ve Plasebo ilavesi) aynı Ģekilde gerçekleĢtirdi. Ölçümler Resim 1 ve Resim 2 de ki cihazlar kullanılarak gerçekleĢtirilmiĢtir.

(27)

21 2.4. Çift Yönlü Görev

AraĢtırmada gerçekleĢtirilen postural kontrol testleri sırasında eĢ zamanlı olarak 3 tür biliĢsel görev uygulandı.

1) Mental görev (MG); denekten postural kontrol testine baĢladığı anda herhangi bir dıĢsal bilgiye gerek duyulmadan 8‟er 8‟er geriye doğru sayması istendi. Bu görev hızlı bir sayma değil, açık bir ifade ile cevap verilmesi Ģeklinde uygulandı (Jamet ve ark 2007) ve 30 sn içinde postural kontrol ölçümü gerçekleĢtirildi.

2) Görsel görev (GG); deneğe postural kontrol testine baĢlamadan önce üzerinde 20 farklı resim veya simgelerin olduğu bir kart gösterildi. Denge ölçümü baĢladığı anda kartta gördüğü resimleri hatırlaması ve bunu sözel olarak söylemesi istendi ve 30 sn içinde postural kontrol ölçümü gerçekleĢtirildi.

3) Sözel görev (SG); deneğe postural kontrol testine baĢladığı anda önceden hazırlanmıĢ zihni zorlayıcı (Dayının tek kız kardeĢi senin neyin olur?) sorular sorulup buna sözel olarak cevap vermesi istendi ve 30 sn içinde postural kontrol ölçümü gerçekleĢtirildi.

(Not: Deney Dizaynının Ģemetik gösterimi Ek B‟ de gösterilmiĢtir).

2.5. Ġstatistiksel Analizler

Bulguların istatistiksel değerlendirilmesi SPSS 16.0 bilgisayar paket programı ile yapılarak, bütün parametrelerin aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları hesaplandı. Verilerin homojenliğinin belirlenmesi amacıyla “Tek Örnek Kolmogorov-Smirnov” testi yapıldı ve verilerin normal dağılım gösterdiği belirlendi. Gruplararası farklılıkların tespitinde “Tek Yönlü Varyans Analizi” (ANOVA) testi, grupların kendi içindeki ölçüm farklılıklarının tespitinde “Tekrarlı Ölçümlerde Varyans Analizi”, farklılığın hangi zamanlamadan kaynaklandığını belirlemek için ise “Asgari Önem Fark” (Least Significant Difference “LSD”) testi kullanıldı. P<0.05 düzeyindeki farklılıklar anlamlı olarak kabul edildi.

(28)

22 3. BULGULAR

3.1. Gözler Açık Postural Kontrol Ölçümlerinin Gruplar Arası KarĢılaĢtırılması

Çizelge 3.1. Deneklerin gözler açık postural kontrol ölçümlerinin gruplar arası karĢılaĢtırılması.

Gruplar

Gözler Açık Postural Kontrol (Denge-OSI) Ölçümleri (n=15) Normal

Çift Yönlü Görevler

Mental Görsel Sözel

Kontrol 3,90±1,71A 4,22±2,48A 3,76±1,83A 3,50±1,14A

Plasebo 3,51±1,46A 3,80±1,59A 3,25±1,06AB 3,91±1,96A

Kafein 2,30±0,39B 2,72±0,56B 2,84±0,57B 2,69±0,57B

A, B, C: Aynı sütunda farklı harf taĢıyan ortalamalar istatistiksel açıdan önemlidir (P<0,05).

Deneklerin gruplar arası gözler açık normal denge skorları değerlendirildiğinde, kontrol grubunun denge skoru 3,90±1,71, plasebo grubunun 3,51±1,46 iken kafein grubunun denge skoru ise 2,30±0,39 olarak belirlendi. Kontrol ve plasebo gruplarının normal denge skorları birbirinden farksızken (P>0,05, çizelge 1), kafein grubunun denge skorunun diğer iki gruptan önemli düzeyde düĢük olduğu tespit edildi (P<0,05, çizelge 3.1).

ÇalıĢmaya katılan deneklerin gruplar arası gözler açık mental görev sırasındaki denge skorları incelendiğinde, en düĢük ve önemli denge skoru 2,72±0,56 olarak kafein grubunda elde edildi (P<0,05, çizelge 3.1). Kontrol grubu skorunun 4,22±2,48, plasebo grubu skorunun ise 3,80±1,59 olarak istatistiksel açıdan birbirinden farksız olduğu belirlendi(P>0,05, çizelge 3.1).

Deneklerin gruplar arası gözler açık görsel görev sırasındaki denge skorları karĢılaĢtırıldığında, kontrol grubu denge skorunun 3,76±1,83, plasebo grubunun

(29)

23

3,25±1,06, kafein grubunun ise 2,84±0,57 olduğu tespit edildi. Buna göre en düĢük ve önemli görsel görev sırasındaki denge skoru kafein grubunda elde edilirken (P<0,05, çizelge 3.1), kontrol grubunun plasebo grubundan, plasebo grubunun da kafein grubundan farksız olduğu belirlendi (P>0,05, çizelge 3.1).

ÇalıĢmaya katılan deneklerin gruplar arası gözler açık sözel görev sırasındaki denge skorları incelendiğinde, en düĢük ve önemli denge skoru 2,69±0,57 olarak kafein grubunda elde edildi (P<0,05, çizelge 3.1). Kontrol grubu skorları 3,50±1,14, plasebo grubu skorunun ise 3,91±1,96 olduğu ve her iki grubun denge skorunun istatistiksel açıdan birbirinden farksız olduğu belirlendi (P>0,05, çizelge 3.1).

(30)

24 3.2. Gözler Açık Postural Kontrol Ölçümlerinin Grup Ġçi KarĢılaĢtırılması

Çizelge 3.2. Deneklerin gözler açık postural kontrol ölçümlerinin grup içi karĢılaĢtırılması.

Gruplar

Gözler Açık Postural Kontrol (Denge-OSI) Ölçümleri (n=15)

Normal Çift Yönlü Görevler

Mental Görsel Sözel

Kontrol 3,90±1,71a 4,22±2,48a 3,76±1,83a 3,50±1,14a

Plasebo 3,51±1,46a 3,80±1,59a 3,25±1,06a 3,91±1,96a

Kafein 2,30±0,39b 2,72±0,56a 2,84±0,57a 2,69±0,57a

a, b, c: Aynı satırda farklı harf taĢıyan ortalamalar istatistiksel açıdan önemlidir (P<0,05).

Kontrol grubunun gözler açık grup içi denge skorları karĢılaĢtırıldığında, normal denge ölçümünün 3,90±1,71, mental görev sırasındaki denge ölçümünün 4,22±2,48, görsel görev sırasındaki denge ölçümünün 3,76±1,83 ve sözel görev sırasındaki denge ölçümünün ise 3,50±1,14 olduğu tespit edildi. En düĢük denge skorunun sözel görev sırasındaki ölçümünde, en yüksek denge skorunun ise mental görev sırasındaki ölçümünde elde edilmesine karĢın, ölçümler arasında istatistiki açıdan herhangi bir fark bulunmadı (P>0,05, çizelge 2).

Plasebo grubunun gözler açık grup içi denge skorları incelendiğinde, normal denge ölçümünün 3,51±1,46, mental görev sırasındaki denge ölçümünün 3,80±1,59, görsel görev sırasındaki denge ölçümünün 3,25±1,06 ve sözel görev sırasındaki denge ölçümünün ise 3,91±1,96 olduğu belirlendi. En düĢük denge skorunun görsel görev sırasındaki ölçümünde, en yüksek denge skorunun ise sözel görev sırasındaki denge ölçümünde elde edilmesine karĢın, ölçümler arasında istatistiki açıdan herhangi bir fark tespit edilmedi (P>0,05, çizelge 2).

(31)

25

Kafein grubunun gözler açık grup içi denge skorları değerlendirildiğinde, en düĢük ve önemli denge skoru 2,30±0,39 olarak normal denge ölçümünde elde edildi (P<0,05, çizelge 2). En yüksek denge skoru ise 2,84±0,57 değeri ile görsel görev sırasındaki denge ölçümünde elde edilirken, mental görev sırasındaki denge ölçümünde 2,72±0,56, sözel görev sırasındaki denge ölçümünde ise 2,69±0,57 değeri belirlendi. Buna göre bu üç ölçüm arasında istatiksel açıdan önemli bir fark bulunmadı (P>0,05, çizelge 2).

Grafik 3.1. Gözler açık postural kontrol ölçümlerinin grupiçi ortalamaları.

3.3. Gözler Kapalı Postural Kontrol Ölçümlerinin Gruplar Arası

KarĢılaĢtırılması

Çizelge 3. Deneklerin gözler kapalı postural kontrol ölçümlerinin gruplar arası karĢılaĢtırılması.

Gruplar

Gözler Kapalı Postural Kontrol (Denge-OSI) Ölçümleri (n=15)

Normal Çift Yönlü Görevler

Mental Görsel Sözel

Kontrol 4,82±0,66A 4,86±0,97A 4,51±0,79A 4,50±1,14A

(32)

26

Kafein 4,37±0,64A 4,18±0,70B 4,34±0,64A 4,18±0,67A

A, B, C: Aynı sütunda farklı harf taĢıyan ortalamalar istatistiksel açıdan önemlidir (P<0,05).

Deneklerin gruplar arası gözler kapalı normal denge skorları karĢılaĢtırıldığında, kontrol grubunun denge skoru 4,82±0,66, plasebo grubunun 4,45±0,59 iken kafein grubunun denge skoru ise 4,37±0,64 olarak belirlendi. Plasebo grubunun kontrol grubuna göre, kafeinin de plasebo grubuna göre daha düĢük normal denge skorlarına sahip olduğu ancak her üç grubunda istatiksel açıdan birbirinden farksız olduğu tespit edildi (P>0,05, çizelge 3).

ÇalıĢmaya katılan deneklerin gruplar arası gözler kapalı mental denge skorları incelendiğinde, en düĢük ve önemli denge skoru 4,18±0,70 olarak kafein grubunda elde edildi (P<0,05, çizelge 3). Kontrol grubu skorunun 4,86±0,97, plasebo grubu skorunun ise 4,52±0,70 olarak belirlendiği ve istatistiksel açıdan birbirinden farksız olduğu tespit edildi (P>0,05, çizelge 3). Kafein grubu mental denge skorunun kontrol grubuna göre önemli düzeyde düĢük (P<0,05, çizelge 3), plasebo grubuna göre ise önemsiz düzeyde düĢük olduğu belirlendi (P>0,05, çizelge 3).

Deneklerin gruplar arası gözler kapalı görsel denge skorları karĢılaĢtırıldığında, kontrol grubu denge skorunun 4,51±0,79, plasebo grubunun 4,62±0,52, kafein grubunun ise 4,34±0,64 olduğu tespit edildi. Buna göre en düĢük ve önemli görsel denge skoru kafein grubunda elde edilirken (P<0,05, çizelge 3), kontrol grubunun plasebo grubundan, plasebo grubunun da kafein grubundan farksız olduğu belirlendi (P>0,05, çizelge 3).

ÇalıĢmaya katılan deneklerin gruplar arası gözler kapalı sözel denge skorları incelendiğinde, en düĢük fakat önemsiz denge skoru 4,18±0,67 ile kafein grubunda elde edildi (P>0,05, çizelge 3). Kontrol grubu skorunun 4,50±1,14, plasebo grubu skorunun ise 4,30±0,56 olduğu ve her üç grubun denge skorunun istatistiksel açıdan birbirinden farksız olduğu belirlendi (P>0,05, çizelge 3).

(33)

27

Grafik 3.2. Gözler kapalı postural kontrol ölçümlerinin gruplar arası ortalamaları.

3.4. Gözler Kapalı Postural Kontrol Ölçümlerinin Grup Ġçi KarĢılaĢtırılması Çizelge 3.4. Deneklerin gözler kapalı postural kontrol ölçümlerinin grup içi karĢılaĢtırılması.

Gruplar

Gözler Kapalı Postural Kontrol (Denge-OSI) Ölçümleri (n=15)

Normal Çift Yönlü Görevler

Mental Görsel Sözel

Kontrol 4,82±0,66a 4,86±0,97a 4,51±0,79a 4,50±1,14a

Plasebo 4,45±0,59a 4,52±0,70a 4,62±0,52a 4,30±0,56a

Kafein 4,37±0,64a 4,18±0,70a 4,34±0,64a 4,18±0,67a

a, b, c: Aynı satırda farklı harf taĢıyan ortalamalar istatistiksel açıdan önemlidir (P<0,05).

Kontrol grubunun grup içi gözler kapalı denge skorları karĢılaĢtırıldığında, normal denge ölçümünün 4,82±0,66, mental denge ölçümünün 4,86±0,97, görsel denge ölçümünün 4,51±0,79 ve sözel denge ölçümünün ise 4,50±1,14 olduğu tespit edildi. En düĢük denge skorunun sözel ölçümünde, en yüksek denge skorunun ise mental ölçümünde elde edilmesine karĢın, ölçümler arasında istatistiki açıdan herhangi bir fark bulunmadı (P>0,05, çizelge 4).

(34)

28

Plasebo grubunun grup içi gözler kapalı denge skorları incelendiğinde, normal denge skorunun 4,45±0,59, mental denge skorunun 4,52±0,70, görsel denge skorunun 4,62±0,52 ve sözel denge skorunun ise 4,30±0,56 olduğu belirlendi. En düĢük denge skorunun sözel ölçümünde, en yüksek denge skorunun ise görsel ölçümünde elde edilmesine karĢın, ölçümler arasında istatistiki açıdan herhangi bir fark tespit edilmedi (P>0,05, çizelge 4).

Kafein grubunun grup içi gözler kapalı denge skorları değerlendiğinde, sözel görev sırasındaki denge skorunun 4,18±0,67, mental görev sırasındaki denge skorunun 4,18±0,70 değeri ile aynı olduğu belirlendi. Görsel görev sırasındaki denge skorunun 4,34±0,64, normal denge skorunun ise 4,37±0,64 olduğu ve diğer iki ölçümden daha düĢük olmakla birlikte istatiksel açıdan önemli bir fark bulunmadığı tespit edildi (P>0,05, çizelge 4). Buna göre kafein grubundaki tüm ölçümlerin birbirinden farksız olduğu görüldü (P>0,05).

(35)

29 4. TARTIġMA

Postural kontrol veya denge; destek yüzeyi üzerinde vücudun gravite (yer çekimi) merkezini tutabilmek için uyarlamalar yapma veya bu uyarlamaları sürdürme yeteneği olarak tanımlanır (Kean ve ark 2006). Tüm hareketlerin temeli olan ve çesitli faktörlerden etkilenen dengenin korunması görsel, kinestetik ve vestibular uyaranlardan etkilenerek gerçekleĢmektedir. Ayrıca motor becerinin gerçekleĢmesi için denge gereklidir (Gobbo ve ark 2014, Malliou ve ark 2008). Dengenin devam ettirilmesi, duyu organları, motor elementler ve merkezi süreç arasındaki karmaĢık etkileĢimi kapsar. Bu kontrol mekanizmalarının herhangi birinin bozulması postural sistemin tüm faaliyetlerini etkileyebilir (Zemková ve ark 2007). Denge yeteneğine etkisi bulunabilecek faktörler genellikle mekanik (ağırlık merkezi, yer çekimi çizgisi, destek noktası) ve fizyolojik (kas sinir sistemi iliĢkisi-görsel algılar, vestibular aparatlar, kinestetik alıcılar) olarak sınıflandırılır. Bizde bu çalıĢmada fizyolojik faktörleri etkileyebileceğini düĢündüğümüz kafein‟in özellikle çift yönlü görev sırasında denge yeteneğini nasıl etkilediğini belirlemeyi amaçladık.

GerçekleĢtirdiğimiz çalıĢmada deneklerin gruplar arası gözler açık normal denge, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorları değerlendirildiğinde, kontrol grubunun denge skorları, plasebo grubu denge skorlarından yüksek olmakla birlikte istatistiki açıdan önemli değildi. Kafein grubunun denge skorları ise görsel görev sırasındaki denge hariç diğer iki gruptan önemli düzeyde düĢüktü. Böylece kafein grubuna akut olarak uygulanan 6 gr/kg kafein ilavesinin kontrol grubuna göre tüm denge skorlarını önemli ölçüde düĢürdüğü, aynı önemli etkiyi plasebo grubundaki görsel görev sırasındaki denge hariç diğer denge düzeyleri üzerinde gösterdiği tespit edildi. Plasebo ilavesinin ise istatistiki açıdan önemsiz olmakla birlikte bütün denge düzeylerini az da olsa etkilediği belirlendi. Literatür taramalarda kafein‟in denge performansı üzerine etkilerini inceleyen birebir çalıĢmaya rastlayamadık. Ancak kafein‟in daha çok sportif performans, psikomotor zindelik ve dikkat gibi özelliklere etkisinin incelendiği çalıĢmalar görüldü ve tartıĢma bu çalıĢmalar üzerinden gerçekleĢtirildi.

(36)

30

Orta derecede kafein alımı (~ 75 mg) dikkat, reaksiyon zamanı, görsel ilgi, psikomotor hız, hafıza ve uyanıklık gibi kognitif performansı geliĢtirmektedir (Babu ve ark 2008, Curry ve Stasio 2009). Nitekim, Haskell ve ark (2005), bir grup genç erkeğe 64 mg kafein ilavesinin reaksiyon zamanını düĢürdüğünü, konsantrasyonu ve sorulan sorulara verilen doğru cevap sayısını artırdığını belirtmiĢtir. Kafein ve glikozu birlikte içeren enerji içeceklerinin, uzun süreli aktiviteler sonucu oluĢan yorgunluğa etkileri üzerine yapılan bir çalıĢmada, kafein ve glikozun birlikte tüketiminin, biliĢsel performans ve bireysel yorgunlukta iyileĢmeye neden olduğu görülmüĢtür (Kennedy ve Scholey 2004). BaĢka bir çalıĢmada orta seviyeli kafein tüketicileri (yaklaĢık olarak 170 mg/gün) olan antrenmanlı bisikletçilere 45 gr karbonhidrat ve 100 mg kafein ilavesi yapılarak yorulana kadar bisiklet egzersizi uygulatılmıĢtır. Uygulama sonunda biliĢsel fonksiyon testlerinde, egzersiz süresinde ve egzersiz Ģiddetinde önemli geliĢmeler sağlanmıĢtır (Hogervorst ve ark 2008). Foskett ve ark (2009), orta düzeyde kafein dozu ilavesi (6 mg/kg) yapılan bir futbolcunun pas verme inceliğini ve top kontrolü tekniğini incelemiĢlerdir. AraĢtırma sonunda futbolcunun isabetli pas oranının ve top kontrol tekniğinin arttığı görülmüĢtür. Bu da ince motor hareketlerinin gerçekleĢtirilmesinde kafeinin olumlu etkisini göstermektedir.

McLellan ve ark (2005a, 2005b) ve McLellan ve ark (2007) askerler üzerinde gerçekleĢtirdikleri farklı çalıĢmalarında 600-800 mg‟lık kafein ilavesinin askerlerin niĢancılık, gözetleme ve psikomotor zindelik gibi özelliklerini plaseboya göre önemli ölçüde geliĢtirdiğini belirtmiĢlerdir. Kenemans ve Verbaten (1998) gerçekleĢtirdikleri çalıĢmada kafein ilavesinin dikkat, ilgi ve seçiciliği artırdığını, bu artıĢın otomatik olarak ilgisiz bilgi iĢlem süreçlerinde ve dikkat dağınıklığında bir azalmaya neden olmadığını bildirmektedirler. Yine birçok yazar göre (Warburton 1995, Smith ve ark 1992, Koelega 1993) kafein uzun süreli dikkat, uyanıklık ve odaklanma (Kenemans and Verbaten 1998, Anderson 1994) gibi görevlerde bir performans artıĢı sağlamaktadır. Kafein‟in akut olarak 6mg/kg ilavesinin denge, sportif performans, psikomotor zindelik ve dikkat gibi özelliklere olan olumlu etkisinin, merkezi sinir sistemi uyarınca adenozin (A1, A2a ve A2b) reseptörlerine

(37)

31

inhibisyon nedeniyle de uykusuzluk, lokomotor aktivitenin artması, norötransmitter salınım ve iskelet kaslarının daha kuvvetli kasılması gibi etkileri ortaya çıkarabileceği ifade edilmektedir (Lorist ve Tops 2003).

GerçekleĢtirdiğimiz çalıĢmada kontrol ve plasebo gruplarının grup içi gözler açık denge skorları karĢılaĢtırıldığında, normal, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarının birbirine benzer olduğu belirlendi. Kafein grubunda ise kafein ilavesi sadece normal denge skorunu diğer denge skorlarına göre önemli Ģekilde düĢürdü. Buradan 6mg/kg kafein ilavesinin normal denge skoru üzerine gösterdiği önemli etkiyi çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge üzerine göstermediği söylenebilir. Ġki ya da daha fazla görevi eĢ zamanlı uygularken postüral stabiliteyi sürdürme yeteneğinin azaldığı ve bu eksikliklerin denge bozukluğu olan yaĢlı insanlarda daha da arttığı ortaya konmuĢtur (Kerr ve ark 1985, Teasdale ve ark 1993, Shumway ve ark 1997). Son araĢtırmalar çift zamanlı görevleri zorlukla yerine getiren yaĢlı yetiĢkinlerin düĢme risklerinin arttığını göstermektedir (Berg ve ark 1997, Veghese ve ark 2002). AraĢtırmalar eĢ zamanlı yürüme ve konuĢma göreviyle meĢgul olan katılımcıların ya yürümeyi durdurduğunu ya da yürüme görevini tamamlamalarının daha uzun zaman aldığını ortaya koymaktadır. (Lundin ve ark. 1997,Shumway ve ark. 1997). Bu bulgular eĢ zamanlı biliĢsel görevlerin uygulanması sırasında denge performansının olumsuz olarak etkilendiğini doğrulamaktadır. Dolayısıyla bizim çalıĢmamızda da çift yönlü görev sırasında bozulan denge skorlarının, dikkat ve hafıza gibi biliĢsel yetilerin 6m/kg kafein ilavesi ile düzeltilemediği söylenebilir. Nitekim Hindmarch ve ark (1998)‟na göre, düĢük doz kafein alımı hafıza fonksiyonlarını etkilememiĢtir. Yine Herz (1999) vücut ağırlığı kg‟ı baĢına 5 mg kafein ilavesi yaptığı deney grubunun iki gün sonraki hafıza değerlerini kontrol grubu değerlerine benzer bulmuĢtur.

GerçekleĢtirdiğimiz çalıĢmada gruplar arası gözler kapalı normal denge, çift yönlü görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarının her üç grupta da birbirine benzer olarak belirlenmesi, plasebo ve kafein ilavesinden adı geçen denge skorlarının önemli Ģekilde etkilenmediğinin bir göstergesi olabilir. Ancak kafein grubunda çift yönlü mental görev esnasındaki denge skorunun kontrol grubuna göre önemli

(38)

32

düzeyde düĢmesi kafein‟in etkisinden kaynaklanabilir. Literatürlerde görmenin ortadan kalkmasıyla sistematik olarak postür kontrolünün daha iyi değerlendirildiği ve postural kontrolün bozulduğu rapor edilmiĢtir (Madeleine ve ark 2011, Santos ve ark 2008, Blanchard ve ark 2007). ÇalıĢmamızda gözler kapalı durumda elde ettiğimiz artmıĢ denge skorları bu bilgiyi destelemektedir. Abrahamova ve Hlavačka (2008) yaptıkları çalıĢmada genç, orta yaĢlı ve yaĢlılarda görmenin ortadan kalkmasıyla COP (Center of Pressure) parametresi değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir artıĢ tespit etmiĢlerdir. Pozzo ve ark (2006)‟nın 50 geliĢimsel disleksili erkek çocuk ve 42 sağlıklı erkek çocuktan oluĢan kontrol grubunun dahil edildiği bir çalıĢmada, 10 ve 13 yaĢ arası 2 denek grubu, 50 Hz örnekleme frekansında, bir kuvvet platformu üzerinde, sırayla iki ayak üzerinde (25.6 sn) ve tek ayak üzerinde (12.8 sn) hareketsiz durmuĢlardır. Her bir grup için hesaplanan ölçümlerin hepsinde, görmenin ortadan kaldırılmasıyla postur stabilitesinin istatistiksel olarak anlamlı Ģekilde azaldığı rapor edilmiĢtir. Gözler kapalı pozisyonda kontrol grubunun %25‟inin kayıt süresi sonlanmadan önce düĢtüğü bildirilmiĢtir. GerçekleĢtirdiğimiz çalıĢmada gözler kapalı durumda iken bozulan denge performansları vücut ağırlığı kg‟ı baĢına 6mg kafein ilavesi ile düzeltilememiĢtir. Ancak aynı kafein ilavesi sadece çift yönlü mental görev sırasındaki dengeyi önemli Ģekilde etkilemiĢtir. Kafein alımının dikkat dağınıklığı ve hafıza gibi biliĢsel yetilerin geliĢtirilmesinde önemli etkilerinin olduğunu söyleyen literatürler (McLellan ve ark 2007, Hogervorst ve ark 2008, Foskett ve ark 2009) olduğu gibi, bunun tersini söyleyen literatürler (Hindmarch ve ark 1998, Herz 1999) de mevcuttur. Bu farklılığın ise ilave edilen kafein miktarı, deney dizaynı ve deneklerin farklılığından kaynaklandığı söylenebilir. GerçekleĢtirdiğimiz çalıĢmada kontrol, plasebo ve kafein gruplarının grup içi gözler kapalı denge skorları karĢılaĢtırıldığında, normal denge, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarının birbirine benzer olduğu belirlendi. Gözler kapalı durumdaki yüksek normal denge skoru, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorları kafein ve plasebo ilavesinden önemli Ģekilde etkilenmedi. Dolayısıyle plasebo ve vücut ağırlığı kg‟ı baĢına 6mg kafein ilavesinin gözler kapalı durumda yükselen normal denge skorunu, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarını düzeltmede etkili olmadığı söylenebilir. Bu

(39)

33

konuyla ilgili birebir örtüĢen literatürlere rastlayamadık. Ancak bu bulgu kafein alımının dikkat dağınıklığı ve hafıza gibi biliĢsel yetilerin geliĢtirilmesinde önemli etkilerinin olmadığını söyleyen bazı literatürlerle (Hindmarch ve ark 1998, Herz 1999) benzerlik göstermesi bakımından önemli olabilir.

(40)

34 5. SONUÇ ve ÖNERĠLER

GerçekleĢtirdiğimiz çalıĢmada akut olarak uygulanan 6 gr/kg kafein ilavesinin gözler açık normal denge, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarını önemli ölçüde düĢürdüğü, plasebo ilavesinin ise bütün denge skorları üzerine aynı önemli etkiyi göstermediği belirlendi. Kafein ilavesinin gözler açık normal denge skoru üzerine gösterdiği önemli etkiyi çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skoru üzerine göstermediği tespit edildi. ÇalıĢmada plasebo ve kafein ilavesi gözler kapalı normal denge, çift yönlü görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarını önemli ölçüde etkilemezken, kafein ilavesi sadece çift yönlü mental görev sırasındaki dengeyi önemli Ģekilde etkilemiĢtir.

 Kafein ilavesinin dozu normal denge ya da çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge performanslarını ne ölçüde etkilediğinin belirlenmesi gerekir.

 Kronik kafein ilavesinin denge performansları üzerine olumlu yada olumsuz etkilerinin belirlenmesi çalıĢılmalıdır.

 Kafein ilavesin çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki hafıza gibi biliĢsel yetilerin geliĢmesinde olumlu etkilerinin varlığı test edilmelidir.

 Çift yönlü görev sırasında denge performanslarının nasıl değiĢtiğinin belirlenmesi önem arz etmektedir.

 Farklı branĢlardaki sporcuların çift yönlü görev sırasındaki denge performanslarının da değerlendirilmesi literatürlere yeni bir bakıĢ açısı kazandırabilir.

(41)

35 6. ÖZET

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Kafein Alımının Çift Yönlü Görev Sırasında Postural Kontrole Etkisi

Mehmet KARA

Antrenörlük Eğitimi Anabilim Dalı YÜKSEK LĠSANS TEZĠ/KONYA-2014

Bu çalıĢmanın amacı kafein ilavesinin çift yönlü görev sırasındaki postural kontrole etkisinin belirlenmesidir.

Bu araĢtırma, rekreasyonel olarak aktif 18-24 yaĢ aralığında 15 erkek üzerinde gerçekleĢtirildi. Deneklerin yaĢ ortalamaları 20.50 ± 0.67 yıl, boy ortalamaları 177.00 ± 7.40 cm, vücut ağırlığı ortalamaları ise 65.91 ± 5.71 kg olarak belirlendi. Denekler postural kontrol (denge) testine rastgele yöntemle seçilerek 5‟er kiĢilik gruplar halinde alındı. Testler öncesi denekler, her biri 30 saniye süren üç deneme testinden sonra, yine aynı Ģekilde her biri 30 saniye süren gözler açık ve kapalı olmak üzere sekiz kez denge testine (normal denge, mental görev sırasındaki denge, görsel görev sırasındaki denge ve sözel görev sırasındaki denge) alındı. Her test arasında 5 dk dinlenme periyodu verildi. Denekler 2 gün arayla diğer 2 uygulamayı (Kafein ve Plasebo ilaveli olarak) aynı Ģekilde gerçekleĢtirdi. Kafein ve plasebo ilavesinden 1 saat sonra denge testleri gerçekleĢtirildi. Gruplararası farklılıkların tespitinde “Tek Yönlü Varyans Analizi” testi, grupların kendi içindeki ölçüm farklılıklarının tespitinde “Tekrarlı Ölçümlerde Varyans Analizi” testi kullanıldı.

Deneklerin gruplar arası gözler açık denge skorları incelendiğinde, kafein grubunun denge skorları görsel görev sırasındaki denge hariç diğer iki gruptan önemli düzeyde düĢüktü (P<0,05). Grup içi gözler açık denge skorları karĢılaĢtırıldığında, kafein sadece normal denge skorunu diğer denge skorlarına göre önemli Ģekilde düĢürdü (P<0.05). Kafein grubunda çift yönlü mental görev esnasındaki denge skoru kontrol grubuna göre önemli düzeyde düĢtü (P<0.05). Kontrol, plasebo ve kafein gruplarının grup içi gözler kapalı durumdaki yüksek normal denge skoru, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorları kafein ve plasebo ilavesinden önemli Ģekilde etkilenmedi (P>0.05).

ÇalıĢmada sonuç olarak, akut olarak uygulanan 6 gr/kg kafein ilavesinin gözler açık normal denge, çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarını önemli ölçüde düĢürdüğü, plasebo ilavesinin ise bütün denge skorları üzerine aynı önemli etkiyi göstermediği belirlendi. Kafein ilavesinin gözler açık normal denge skoru üzerine gösterdiği önemli etkiyi çift yönlü mental, görsel ve sözel görev sırasındaki denge skoru üzerine göstermediği tespit edildi. ÇalıĢmada plasebo ve kafein ilavesi gözler kapalı normal denge, çift yönlü görsel ve sözel görev sırasındaki denge skorlarını önemli ölçüde etkilemezken, kafein ilavesi sadece çift yönlü mental görev sırasındaki dengeyi önemli Ģekilde etkilemiĢtir.

Şekil

Çizelge  3.1.  Deneklerin  gözler  açık  postural  kontrol  ölçümlerinin  gruplar  arası karĢılaĢtırılması
Grafik 1. Gözler açık postural kontrol ölçümlerinin gruplar arası ortalamaları.
Çizelge  3.2.  Deneklerin  gözler  açık  postural  kontrol  ölçümlerinin  grup  içi  karĢılaĢtırılması
Grafik 3.1. Gözler açık postural kontrol ölçümlerinin grupiçi ortalamaları.
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

bulgusu, hazır yemek yiyen ve şekerli içecek içen çocukların fazla kilolu olma olasılıklarının daha yüksek, mutsuz olma olasılıklarının ise daha düşük

Canlı aşı olup, gebelik ve ağır immünyetmezlik gibi kont- rendike durum yoksa 60 yaş ve üzeri veya kronik sağlık sorunları olan kişilere önerilmektedir [13].. Erişkinlerde

Çin’in Wuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan ve Corona virüs ailesinden yeni bir Corona virüsün sebep olduğu salgın bir hastalık olan Covid-19 (Sars-CoV2) kısa

Bu bağlamda sanayi devrimi ve 1970’lerdeki krize kadar geçen dönemde değişimler esas olarak yalnızca üretim temelliymiş gibi bir görüntü verirken ; son 35-40 yıldır

Şu halde, “ Bir Hanende Boğuldu” nun iki ana karakteri Hüseyin Sait Efendi ve genç Mahmut Celâl, bunlara dolayındı olarak M Celâl’in babası hanende

tisinin İzmir eski kâtibi mes’ulü 1 olduğunu hatırlıyarak iktidara gelir gelmez himmet etti ve Ta­ lât Paşa merhumun kemiklerini vatan topraklarına getirtti»

Efficacy of acute caffeine ingestion for short-term high-intensity exercise performance: a systematic review Journal of strength and conditioning research, 2010; 24(1):

Dünyada ve Türkiye’de Do¤umda Beklenilen Yaflam Ümidi yada Do¤umda Yaflam Beklentisi olarak bilinen, Ortalama Yafl De¤erleri günden güne artmaktad›r.. Çok