• Sonuç bulunamadı

Medya haberlerinin güven algısı üzerinde etkili olan faktörler: Konya örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Medya haberlerinin güven algısı üzerinde etkili olan faktörler: Konya örneği"

Copied!
219
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZETECİLİK ANABİLİM DALI

GAZETECİLİK BİLİM DALI

MEDYA HABERLERİNİN GÜVEN ALGISI ÜZERİNDE

ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER: KONYA ÖRNEĞİ

Emre Osman OLKUN

DOKTORA TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Şükrü BALCI

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Ö

ğr

enc

ini

n Adı Soyadı Emre Osman OLKUN Numarası 124122002001 Ana Bilim /

Bilim Dalı Gazetecilik/Gazetecilik Danışmanı Prof. Dr. Şükrü BALCI

Tezin Adı Medya Haberlerinin Güven Algısı Üzerinde Etkili Olan Faktörler: Konya Örneği

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)
(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

enc

ini

n Adı Soyadı Emre Osman OLKUN Numarası 124122002001 Ana Bilim /

Bilim Dalı Gazetecilik/Gazetecilik Danışmanı Prof. Dr. Şükrü BALCI

Tezin Adı Medya Haberlerinin Güven Algısı Üzerinde Etkili Olan Faktörler: Konya Örneği

ÖZET

Dünyada ve Türkiye’de özellikle son yıllarda gerçekleşen siyasal ve toplumsal olaylar, toplumun önemli bir kesiminin medya haberlerine olan güvenini zedelemiş ve medyanın halk tarafından sorgulanmasını arttırmıştır. Bu nedenle halkın belli bir kısmı, haber elde etmek için geleneksel medya yerine alternatif medyaya yönelmeye başlamışlardır. Ancak yeni medya ve alternatif medya, güvenilirlik tartışmalarını bitirmemiş, aksine tartışma alanını genişletmiştir. Yeni medyayla beraber haber elde etmek için alternatifler çoğalmış ancak güvenilirlikle ilgili sorunlar bitmemiştir.

Bu çerçevede, iletişim araştırmalarının başlıca araştırma konuları arasında yer alan güvenilirlik araştırmaları kapsamında, halkın medya haberlerine olan güven algısını belirleyen faktörleri belirlemek, halkın medyaya ve habere olan güven algısının oluşmasında hangi faktörlerin etkili olduğunu tespit etmek, halkın medyaya olan güven düzeyini ortaya koymak ve de halkın hangi haber türlerine daha çok güvendiğini anlayabilmek bu çalışmanın temel sorunsallarıdır.

Söz konusu düşünceyle gerçekleştirilen bu çalışmada, toplumun medya haberlerinin güvenilirliği konusundaki düşünceleri, saha araştırmasıyla ortaya konmak amaçlanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, Konya’nın merkez ilçelerinde yaşayan 600 kişiyle yüz yüze görüşmeye dayalı anket tekniği ile toplanmıştır. Çalışma sonucunda katılımcıların medyaya, birçok kurumdan daha az güvendiği, hatta medyanın siyasi partilerden sonra en az güvenilen kurum olduğu

(5)

sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada katılımcılar haber için en çok internet ve televizyonu, en az ise dergi ve radyoyu kullanmaktadır. Ancak çalışmaya katılanlar güven bakımından en çok televizyon ve gazeteye güvenirken, en az sosyal medya, dergi ve internette yayınlanan haberlere güvenmektedirler. Sonuç olarak araştırmaya katılanların haber için medya kullanım düzeyleriyle, haber için en çok güvenilen medya arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Medya, Haber, Haber üretim süreci, Güvenilirlik, Objektiflik

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

enc

ini

n Adı Soyadı Emre Osman OLKUN Numarası 124122002001 Ana Bilim /

Bilim Dalı Gazetecilik/Gazetecilik Danışmanı Prof. Dr. Şükrü BALCI

Tezin Adı Effective Factors the on Reliability Perceptions of Media News: Konya Example

SUMMARY

Political and social events, especially in recent years in the world and in Turkey, have damaged the confidence in media news of an important segment of the society and have increased the public questioning of the media. For this reason, some of the people have started to use alternative media tools instead of traditional ones to get news. However, new media and alternative media tools have not finished the debate on reliability, but rather broadened the scope of the discussion. With new media tools, many alternatives have been added to get news, yet reliability issues are not over.

In this context, in the scope of the reliability researches which are among the main research subjects of communication researches, the main problems of this work are to state the factors that determine the perception of trust of the people in the media news, to specify what factors are influential in the formation of the public's sense of confidence in the media, to reveal the level of public reliance in media tools and to be able to understand which types of news are more confidental for the public. The aim of this study, which is held with the views mentioned above, is to reveal the opinions of the society about the reliability of the media news through field research. The data obtained in the survey were collected by face-to-face interviewing technique with 600 people living in the central districts of Konya. As a result of the study, it was concluded that media is less trustworthy than many institutions for the participants, and media is even the least trusted institution after

(7)

political parties. Participants in the study mostly use internet and television for news, and use magazines and radio merest. However, while the participants are most trusting in television and newspapers in confidence, they are at least reliant on social media, magazines and news on the internet. As a result, for the participants in the study, there are significant differences between the media use levels for the news and the media tools which are most trusted for the news.

(8)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... iii

TEZ KABUL FORMU ... ii

ÖZET ... iii SUMMARY ... v İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ ... xi EKLER LİSTESİ ...xv ÖNSÖZ...xvi GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUMSAL YAŞAMDA MEDYA HABERCİLĞİ 1.1.Toplumsal Yaşamda Medya... 5

1.2.Toplumsal Yaşamda Medyanın Rolü ve İşlevleri ... 7

1.3.Toplumsal Yaşamda Geleneksel Medyadan Yeni Medyaya Geçiş...15

1.4.Haber ve Haber Üretim Süreci ...21

1.4.1.Haber Kavramı ...22

1.4.2.Haber Üretim Sürecine Etki Eden Unsurlar ...25

1.4.3.Haber Üretim Sürecine Alternatif Yaklaşımlar ...29

1.4.3.1.Liberal Çoğulcu Yaklaşımlar ...30

1.4.3.1.1.Gündem Kurma Kuramı ...32

1.4.3.1.2.Eşik Bekçiliği Kuramı ...36

1.4.3.1.3.Haber Değeri Kuramı ...37

1.4.3.1.4.Yanlı Haber Kuramı ...39

1.4.3.2.Eleştirel Yaklaşımlar ...40

1.4.3.2.1.Marksist Yaklaşım ...42

1.4.3.2.2.İngiliz Kültürel Çalışmaları ...43

1.4.3.2.3.Ekonomi Politik Yaklaşım ...45

1.4.4.Haber ve Rıza Üretimi ...48

(9)

1.6.Türkiye'de Medya ve Sahiplik Yapısı...56

İKİNCİ BÖLÜM MEDYA HABERCİLİĞİNİN OBJEKTİFLİĞİ VE GÜVENİLİRLİĞİ 2.1.Haberde Objektiflik ...61

2.1.1.Haber Konularının Seçiminde Objektiflik ...64

2.1.2.Haberin Yazımında Objektiflik ...65

2.1.3.Haberin Yayınlanmasında Objektiflik ...66

2.1.4.Objektifliği Sağlayan Unsurlar ...67

2.1.4.1.Netlik...68

2.1.4.2.Denge ...68

2.1.4.3.Eşit Alan/Eşit Zaman ...69

2.1.5.Haberde Objektifliğin Eleştirisi...70

2.2.Haberde Güvenilirlik ...71

2.3.Haber Güvenilirliğine Etki Eden Unsurlar ...73

2.3.1.Siyasi Otoriteye Yakınlık ...74

2.3.2.Siyasi Nedenler ...75

2.3.3.Ekonomik Nedenler ...75

2.3.4.Mülkiyet/Tekelleşmeden Kaynaklanan Nedenler ...78

2.3.5.Reyting Kaygısı ...80

2.3.6.Doğruluk ...80

2.3.7.Haberde Taraflılık...83

2.3.8.Haberde İdeolojik Yanlılık ...84

2.3.9.Haberde Gizli ya da Açık Reklam Yapılması ...85

2.3.10Haberin Toplanmasındaki Yöntemler ...86

2.3.11.Haberde Yönlendirme Yapılması ...87

2.3.12.Haberde Bilgi Eksikliği ...87

2.3.13.Medyada Özdenetim ...88

2.3.14.Haber ve Yorum Farkı ...89

2.3.15.Özel Hayatın Gizlilik İhlali ...90

2.3.16.Kişilik Haklarının İhlali ...93

(10)

2.3.18.Kaynak Belirtilmeden Yazılan Haberler ...97

2.3.19.Ayrımcılık ...98

2.4.Haberde Güvenilirlik Tartışmalarında Alternatif Habercilik ve Yurttaş Gazetecilik99 2.5.Medya Haberlerinin Güvenilirliği Üzerine Yapılmış Araştırma Bulguları ... 104

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MEDYA HABERLERİNİN GÜVEN ALGISIYLA İLGİLİ SAHA ARAŞTIRMASI BULGULARI 3.1. METODOLOJİ ... .108

3.1.1.Araştırmanın Sorunu……….……….108

3.1.2.Araştırmanın Amacı ve Önemi…….……….108

3.1.3.Araştırmanın Modeli…….……….109

3.1.4.Araştırmanın Evren ve Örneklemi…….………109

3.1.5.Araştırmanın Sınırlılıkları….……….109

3.1.6.Soru Formu ve Ölçüm Araçları……….………110

3.1.7.Verilerin Analizi ve Kullanılan Testler….………112

3.1.7.1.Bağımsız Örneklem T-Testi……….……….112

3.1.7.2.Korelasyon Analizi……….……….. 112

3.1.7.3.Ki-Kare (X2) Testi……….………113

3.1.7.4.İlişkili Örneklemler İçin Tek Faktörlü ANOVA Testi….………. 114

3.1.8.Araştırmanın Hipotezleri………..114

3.2. BULGULAR VE YORUM ... .115

3.2.1.Katılımcıların Demografik Özellikleri………..115

3.2.2.Katılımcıların Haftalık Medya Araçlarını Kullanım Sıklığı……… 117

3.2.3.Katılımcıların Haftalık Televizyon Program Türleri İzleme Sıklıkları…….119

3.2.4.Katılımcıların Gazete Bölümleri Okuma Sıklıkları………...122

3.2.5.Katılımcıların Günlük Yaşamda Haber Alma İhtiyaç Durumları………….124

3.2.6.Katılımcıların Haber Alma İhtiyaçları İçin Medya Araçlarını Kullanım Sıklığı ………125

3.2.7.Katılımcıların Kurumlara Olan Güven Düzeyleri……….127

3.2.8.Katılımcıların Haber Elde Etmek İçin Medya Tercihinde Etkili Olan Faktörler ……….……… .131

(11)

3.2.9.Katılımcıların Haber Edinirken En Çok Güvenilir Buldukları Medya

Araçları………..……….………...….138

3.2.10.Katılımcıların Medya Araçlarında Yayınlanan Haberlere Güven Düzeyleri ………..139

3.2.11.Katılımcıların Haber Türlerine Güven Düzeyleri……….…...141

3.2.12.Katılımcıların Haber Güvenilirliği Üzerinde Etkili Olan Faktörler………144

3.2.13.Katılımcıların Haber Yayınında En Güvenilir Buldukları Medya Türü….154 3.2.14.Katılımcıların Haber Yayınında En Güvenilir Bulduğu Gazeteler ve Televizyonlar……….……….155

3.2.15.Katılımcıların Medya Türüne Göre Medya Haberlerine Güven Düzeyleri ………....………..158

SONUÇ VE TARTIŞMA ... 160

KAYNAKÇA ... 164

EKLER ... 179

(12)

TABLOLAR

Tablo 1. Katılımcıların Cinsiyete Göre Yüzdelik Dağılımı ... 115

Tablo 2. Katılımcıların Yaşının Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 115

Tablo 3. Katılımcıların Ailelerinin Aylık Gelirinin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 116

Tablo 4. Katılımcıların Yaşadıkları İlçelere Göre Yüzdelik Dağılımı ... 116

Tablo 5. Katılımcıların Eğitim Düzeyine Göre Yüzdelik Dağılımı ... 116

Tablo 6. Katılımcıların Medeni Durumuna Göre Yüzdelik Dağılımı ... 117

Tablo 7. Katılımcıların Mesleğine Göre Yüzdelik Dağılımı ... 117

Tablo 8. Katılımcıların Haftalık Medya Araçlarını Kullanım Sıklığının Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 118

Tablo 9. Cinsiyete Göre Haftalık Medya Araçlarını Kullanım Sıklığındaki Farklılık118 Tablo 10. Medya Araçları Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları 119 Tablo 11. Katılımcıların Haftalık Televizyon Program Türleri İzleme Sıklığının Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 120

Tablo 12. Cinsiyete Göre Haftalık Televizyon Program Türleri İzleme Sıklığındaki Farklılık ... 121

Tablo 13. Katılımcıların Gazete Bölümleri Okuma Sıklığının Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 122

Tablo 14. Cinsiyete Göre Gazete Bölümleri Okuma Sıklığındaki Farklılık ... 123

Tablo 15.Katılımcıların Günlük Yaşamda Haber Alma İhtiyaç Durumlarının Yüzdelik Dağılımı ... 124

Tablo 16. Cinsiyete Göre Katılımcıların Günlük Yaşamda Haber Alma İhtiyaç Durumlarındaki Farklılık ... 125

Tablo 17. Katılımcıların Haber Alma İhtiyaçları İçin Medya Araçlarını Kullanımının Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 126

Tablo 18. Cinsiyete Göre Haber Alma İhtiyaçları İçin Medya Araçlarını Kullanım Durumlarındaki Farklılık ... 126

Tablo 19. Haber Alma İhtiyaçlı Medya Araçları Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r) ... 127

Tablo 20. Katılımcıların Kurumlara Olan Güven Düzeyinin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 128

(13)

Tablo 21. Cinsiyete Göre Kurumlara Olan Güven Düzeyi Durumlarındaki Farklılık129 Tablo 22. Kurumlara Güven Düzeyi Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r)... 130 Tablo 23. “Güvenilir Olması” Maddesine Verilen Önemin Yüzdelik Dağılımı ... 131 Tablo 24. “İdeolojik Yakınlık” Maddesine Verilen Önemin Yüzdelik Dağılımı ... 132 Tablo 25. “Daha Fazla Kişi Tarafından Kullanılması” Maddesine Verilen Önemin Yüzdelik Dağılımı ... 132 Tablo 26. “Kullanımının Kolay Olması” Maddesine Verilen Önemin

Yüzdelik Dağılımı ... 133 Tablo 27. “Son Dakika Gelişmelerini Sunması” Maddesine Verilen Önemin Yüzdelik Dağılımı ... 133 Tablo 28. “Bölgesel-Yerel Haberlere Önem Vermesi” Maddesine Verilen Önemin Yüzdelik Dağılımı ... 134 Tablo 29. “Tarafsız Olması” Maddesine Verilen Önemin Yüzdelik Dağılımı ...34 Tablo 30. Katılımcıların Haber Elde Etmek İçin Medya Tercihlerini Belirlemede Etkili Olan Faktörlerin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 135 Tablo 31. Cinsiyete Göre Haber Elde Etmek İçin Medya Tercihlerini Belirlemede Etkili Olan Faktörlerdeki Farklılık ... 136 Tablo 32. Haber Elde Etmek İçin Medya Tercihlerini Belirlemede Etkili Olan Faktörler Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r)137 Tablo 33. Katılımcıların En Çok Güvenilir Bulduğu Haber Edindikleri Medya

Araçlarının Yüzdelik Dağılımı ... 138 Tablo 34. Cinsiyete Göre Katılımcıların En Çok Güvenilir Bulduğu Haber Edindikleri Medya Araçları Arasındaki Farklılık ... 138 Tablo 35. Katılımcıların Medya Araçlarında Yayınlanan Haberlere Olan Güven

Düzeyinin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 139 Tablo 36. Cinsiyete Göre Medya Araçlarında Yayınlanan Haberlere Güven Düzeyi Durumlarındaki Farklılık ... 140 Tablo 37. Medya Araçlarında Yayınlanan Haberlere Olan Güven Düzeyi Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r)... 140 Tablo 38. Katılımcıların Haber Türlerine Olan Güven Düzeyinin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 141

(14)

Tablo 39. Cinsiyete Göre Haber Türlerine Olan Güven Düzeyi Durumlarındaki Farklılık ... 142 Tablo 40. Haber Türlerine Olan Güven Düzeyi Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r) ... 143 Tablo 41. “Yalan Haber” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 144 Tablo 42. “Haber Kaynaklarıyla Yakın İlişkiler/Çıkar İlişkileri” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 145 Tablo 43. “Haberde Taraflılık” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 145 Tablo 44. “Haberde İdeolojik Yanlılık” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 146 Tablo 45. “Medyanın Sahiplik Yapısı/Ticari Bir Yapılanma Olması” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 146 Tablo 46. “Habere Yorum Katılması” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 147 Tablo 47. “Haberde Gizli Ya da Açık Reklam Yapılması” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 147 Tablo 48. “Haberin Toplanmasındaki Yöntemler (Gizli Kamera, Ses Kaydı vb.)” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 148 Tablo 49. “Haberde Çarpıtma ve Bilginin Kasıtlı Olarak Gizlenmesi” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 148 Tablo 50. “Haberde Yönlendirme Yapılması (Manipülasyon)” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 149 Tablo 51. “Haberde Bilgi Eksikliği” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 149 Tablo 52. “Medyada Özdenetim/Kendi Kendini Denetleme Eksikliği” Maddesine Katılımın Yüzdelik Dağılımı ... 150 Tablo 53. Katılımcıların Haber Güvenilirliği Üzerinde Etkili Olan Faktörlerin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 150 Tablo 54. Cinsiyete Göre Haber Güvenilirliği Üzerinde Etkili Olan Faktörler Arasındaki Farklılık... 151 Tablo 55. Haber Güvenilirliği Üzerinde Etkili Olan Faktörler Arasındaki İlişkiye Yönelik Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r) ... 153 Tablo 56. Katılımcıların Haber Yayınında En Güvenilir Bulduğu Medya Türünün Yüzdelik Dağılımı ... 154

(15)

Tablo 57. Cinsiyete Göre Haber Yayınında En Güvenilir Bulunan Medya Türü

Durumlarındaki Farklılık ... 155 Tablo 58. Katılımcıların Haber Yayınında En Güvenilir Bulduğu Gazetelerin Yüzdelik Dağılımı ... 156 Tablo 59. Katılımcıların Haber Yayınında En Güvenilir Bulduğu Televizyon Kanalının Yüzdelik Dağılımı ... 157 Tablo 60. Medya Türüne Göre Medya Haberlerine Güven Düzeyindeki Farklılık (İlişkili Örneklemler İçin Tek Faktörlü ANOVA Testi) ... 158

(16)

EKLER Ek 1 ... 179 Ek 2 ... 181 Ek 3 ... 184 Ek 4 ... 186 Ek 5 ... 188 Ek 6 ... 190 Ek 7 ... 192 Ek 8 ... 194 Ek 9 ... 196 Ek 10 Anket Örneği ... 198

(17)

ÖNSÖZ

Uzun ve yorucu bir sürecin sonucunda ortaya çıkan ‘Medya Haberlerinin Güven Algısı Üzerinde Etkili Olan Faktörler: Konya Örneği’ isimli çalışmam üzerinde çok sayıda ismin önemli katkıları bulunmaktadır.

İlk olarak, uzun bir süredir tanıdığım ve bu süre zarfı içerisinde bilgi birikimiyle beraber, dostluğunu ve iyiliğini hiç eksik etmeyen, her konuda yanımda ve destek olan, aynı zamanda tez konusunun ortaya çıkmasında ve tezin sonuçlanmasında çok büyük katkıları olan, hakkınnı ödeyecemeyeceğim kıymetli Danışmanım, Hocam, Abim Prof. Dr. Şükrü BALCI’ya çok ama çok teşekkürederim. Tez izleme komitesinde yer alan ve bu süreç içerisinde çalışmamın şekillenmesinde ve sonuçlanmasında büyük emekleri olan, aynı zamanda lisans eğitimimden beri bana birçok konuda büyük katkıları ve destekleri olan Doç. Dr. Enderhan KARAKOÇ ve Yrd. Doç. Dr. Enes BAL’a da şükran borçluyum. Ayrıca tez jürimde olan, öneri ve eleştirileriyle çalışmama önemli katkılar sunan Prof. Dr. Ahmet Yalçın KAYA’ya ve Prof. Dr. Mustafa ŞEKER’e teşekkür etmek istiyorum. Yine bu süreç içerisinde her zaman yanımda olan ve desteklerini esirgemeyen Pof. Dr. Başak SOLMAZ’a ve Prof. Dr. Narin Tülay ŞEKER’e de çok teşekkür ediyorum. Tez yazım sürecince gösterdiği sabırla beraber bilgi, birikimiyle ve de tezime verdiği destekten dolayı oda arkadaşım Arş. Gör. Deniz KURTYILMAZ’a ve özellikle tezin uygulama kısmında verdikleri desteklerle beraber emekleri için, buradan isimlerini sayamayacağım ama çalışmanın gizli kahramanları olan değerli arkadaşlarıma, hocalarıma teşekkür borçluyum.

Son olarak tabi ki ailem... Bugünlere gelmem için gecesini gündüzüne katan, bana her konuda destek olan, hakkını ödeyemeyeceğim Annem’e, evliliğimizin ilk günlerinden beri içinde bulunduğum yoğun ve stresli dönemlerde verdiği destekle beraber gösterdiği sabır ve hoşgörü için eşim Meral OLKUN’a ve tez yazım sürecinde elimden geldiği ölçüde vakit ayırsam da bazı oyunlarında yalnız bırakmak zorunda kaldığım ama beni bu süreçte içinde bulunduğum stresli durumlardan uzaklaştıran ve moral veren kızım Eylül’e çok ama çok teşekkürederim.

(18)

GİRİŞ

Teknolojinin hızla geliştiği, iletişim ağının neredeyse her şeyin öğrenilmesini mümkün kıldığı günümüzde medya, McLuhan’ın ifadesiyle dünyayı küçük bir köy haline getirmiştir. Bu özelliklerinin yanında olaylara yön vermek, kamuoyu oluşturmak ve düşünceleri biçimlendirmek gibi büyük güce sahip olan medya, toplum yaşamının vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Bu bakımdan modern bilgi toplumlarında medya, politikacılar, şirket yöneticileri, meslek temsilcileriyle ve akademisyenler gibi diğer seçkin grup ve kurumlarla birlikte -bazen dolaylı olarak- toplumdaki çoğu insanın yaşamları üzerinde büyük etkiye sahiptir. Şirket yöneticilerinin (sermaye sahipleri) gücü kamusal söylem ve kamuoyundan çok, ekonomi, pazar, üretim ve iş(sizlik) üzerinde daha etkiliyken; medyanın gücü öncelikle söylemsel ve semboliktir. Medya söylemi, ister seçkin olsun, isterse de sıradan vatandaş, insanların bilgisi tutum ve ideolojilerinin ana kaynağıdır (van Dijk, 2017: 36).

Bütün bu çeşitliliğin içinde haber ve medyayı daha net açıklayan iki temel yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımlardan bir tanesi ‘liberal çoğulcu yaklaşım’ ya da ‘ana damar yaklaşımı’, diğeri ise ‘eleştirel yaklaşım’dır. Liberal çoğulcu yaklaşımda genel manada medyaya dördüncü güç işlevi atfedilmiştir (İnal, 1994:137). Bu anlamda medyanın demokrasilerde oynadığı rolün önemi büyüktür. Çünkü liberal demokrasilerde medyanın toplum adına denetim ve eleştiri rolü ile düşünce pazarını oluşturma işlevi olduğu kabul edilmektedir. Siyasal iktidarın toplumun bütününe yayıldığı düşüncesinin hakim olduğu liberal çoğulcu yaklaşımlarda, siyasal katılımın yalnızca seçimlere iştirak etmekle değil, bunun yanında baskı gruplarının siyasal iktidar üzerinde denetim kurmalarıyla da mümkün olacağı kabul görmektedir (Işık ve Özer, 2000: 68). İşte bu süreçte medya gündeme gelmekte, medya, halk adına denetim ve eleştiri görevini yerine getirmektedir. Demokratik bir toplumda kurumsal dengelerin sağlıklı işlemesi gerektiği dikkate alınırsa, böyle bir sorgulama aynı zamanda Türk demokrasisinin geleceği için büyük önem taşımaktadır (Alemdar, 1999: 19).

Haber üzerine yapılan diğer yaklaşım olan Eleştirel yaklaşım ise, medyanın belli güvenilir kaynaklar aracılığıyla egemen ideolojinin, dolayısıyla söylemin

(19)

yeniden üreticisi olduğu görüşünü savunmaktadır. İnal’a göre, haberin söylemsel yapısı içinde iktidar/güç sahibi kişi ve kurumların olaylara getirdikleri açıklamalar, haberde nesnellik, tarafsızlık ve dengelilik gibi sunuma ilişkin haber değerlerinin yeniden üretilmesine sebebiyet vermektedir (1994:142). Eleştirel yaklaşımcılara göre haberler, kurumun örgütsel rutinleri ile gazetecilik değerlerinden etkilenmekte ve böylece taraflı olmaktadır (Negrine, 1996: 84). Eleştirel yaklaşıma göre haber de, yapılanmış bir süreç olarak görülmekte, haberin oluşturulması bir bakıma objektif ve tarafsız olarak yansıtılabileceği yanılması üzerine inşa edilmiştir.

Medya, toplumun tutum ve ideolojilerinin kendi isteği doğrultusunda belirlemek için toplumda meydana gelen konu ve olaylardan bazılarını seçerek ağırlık vermekte, bazılarını ise görmezden gelebilmektedir. Bu açıdan medya, topluma ne düşünmesi gerektiğini anlatmak biçiminde değil ama ne hakkında düşünmesi gerektiğini anlatmak şeklinde ortaya çıkmaktadır (Fejes, 2005: 303). Bunu sağlayan unsurlardan biri, belki de en önemlisi olan haberler, toplumun duygu ve düşüncelerini şekillendirmesi bakımından son derece önemli bir konumdadır (Yalçın, 2001:137). Bununla beraber modern demokrasilerde toplumun doğru bir şekilde günlük olay ve gelişmelerden haberdar olması büyük önem taşımaktadır. Çünkü, özgürlükçü hukuk devleti gücünü vatandaşlarının iradesinden almaktadır. Bu bakımdan seçmen, ülkesinde ve ülkesi dışında gelişen olaylar hakkında yetersiz, tek yanlı veya yanlış bilgi edinirse, oyunu gerektiği gibi kullanamayacaktır. Bu durum doğrudan demokrasiye zarar vermekle birlikte, milli iradenin doğru bir şekilde tecelli etmesine engel olacaktır (Demir, 1998: 11). İşte katılımcı demokrasilerde sistemin doğru işleyebilmesi için medya ve onun bir ürünü olan haber olgusu önemli bir konuma sahiptir.

Bilhassa 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılla beraber yaşanan teknolojik gelişmelerle beraber medyada yaşanan gelişim ve dönüşüm, medyanın yaşantımızın önemli bir parçası haline gelmesine neden olmuştur. Medya ve toplum arasında yaşanan bu bağ, siyasal, kültürel ve ekonomik hayatta da birçok değişikliğe yol açmıştır. Toplum artık çevrelerinde ve dünyada yaşanan gelişmeleri anlamada ve anlamlandırmada medya tarafından yayınlanan haberleri kullanmaktadır. Toplum açısından bu denli önemli bir noktaya gelen genelde medyanın, özelde ise haberin

(20)

güvenilirliği günümüzde, geçmişten daha önemli hale gelmiştir. Bu bakımdan, toplumun medya tarafından yayınlanan haberlere olan güven düzeyini ortaya koymak bir gereklilik haline gelmiştir.

Türkiye’de özellikle son dönemde gerçekleşen siyasal ve toplumsal birçok olay ve bunun medyadaki yansımaları, medya kullanıcılarının önemli bir kesiminin zaten düşük olan medyayla beraber onun en önemli ürünü olan habere güven düzeyini daha da azaltmıştır. Dünya’da ve Türkiye’de yapılan birçok araştırmada da, en az güvenilen kurumların başında medyanın geldiğini ortaya konmaktadır. Bu sebeple medya kullanıcılarının belli bir kesimi haber elde etmek amacıyla, teknolojiyle beraber ortaya çıkan yeni medya ve alternatif medya denilen araçlara yönelmeye başlamışlardır. Ancak bu araçlar da haberde güvenilirlik tartışmalarına çare olamamakla beraber, yeni tartışmaların doğmasına neden olmuştur.

Yukarıdaki bilgiler ışığında bu çalışma temel olarak, toplumun medya haberlerinin güvenilirliği ile ilgili fikirlerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu amaçla Konya il merkezinde yaşayıp medyayı kullanan 600 kişi ile saha araştırması yöntemi kullanarak, medyaya duydukları güven düzeyleri ölçülmeye çalışılmıştır. Bu maksatla hazırlanan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Teorik bilgilerin yer aldığı ilk iki bölüm konunun kavramsal çerçevesini çizerken, çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise yapılan saha araştırmasının bulgularına yer verilmiştir.

‘Toplumsal Yaşamda Medya Haberciliği’ başlıklı çalışmanın birinci bölümünde ilk olarak, medyanın toplumsal yaşamdaki işleviyle beraber medyanın, gelenekselden yeni medyaya olan geçiş süreci incelenmektedir. Çalışmanın devamında, haber kavramı ve haber üretim süreci ile ilgili bilgiler yer almaktadır. Bölümün diğer kısmında ise haberi temel alan iki yaklaşım olan, ana akım yaklaşım ve eleştirel yaklaşımlar, altında yer alan alt başlıklarıyla beraber ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Bu anlamda iki farklı gelenek tarafından toplumsal yaşamda haberin nasıl ele alındığı ve ne anlama geldiği açıklanmaya çalışılmıştır. Bölümde yer alan bir diğer başlık olan haber etiğinde ise, çalışmanın temel tartışma konuları olan haberde güvenilirlik ve haberde objektifliğin bir anlamda belirleyicisi ve temeli olan etiğin, kavramsal tanımıyla beraber, tarihsel gelişimi ve medya ile haber etiği

(21)

konuları yer almaktadır. İlk bölümün son başlığını da Türkiye’de medya ve sahiplik yapısı oluşturmaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümü, ‘Medya Haberlerinin Objektifliği ve Güvenilirliği’ başlığını taşımaktadır. Bu bölümde objektiflik kavramı, haber için önemiyle birlikte, haberde objektifliği sağlamanın unsurlarıyla ele alınmaktadır. Haberde objektifliğin doğuşu ve gelişimiyle beraber, haber için önemi de bu başlık altında ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Çalışmanın asıl meselesi olan haberde güvenilirlik konusu, alt başlıklarıyla beraber bu bölümde yer almaktadır. Bölümdeki bir diğer konu, güvenilirlik tartışmaları çerçevesinde ve yeni medyayla birlikte ortaya çıkan alternatif habercilikle beraber yurttaş gazetecilik kavramlarından oluşmaktadır. İkinci bölümünün sonunda ise, haber güvenilirliği ile ilgili dünya ve Türkiye’de yapılmış çok sayıda çalışmanın bulgularına yer verilmiştir.

Son olarak çalışmanın üçüncü bölümünde; çalışmanın sorunu, amacı, önemi, modeli, evren ve örneklemi, sınırlılıkları gibi metodolojik bilgilerin yanı sıra, çalışmada kullanılan soru formunun özellikleri ve verilerin analizinde kullanılan testler hakkında bilgilendirmeler yapılmıştır. Ayrıca araştırma için hazırlanan 12 hipotezin yanı sıra bulgular ve yorum kısmının bulunduğu bu bölümde, çalışmada elde edilen veriler, frekans analiziyle beraber, t testi, korelasyon analizi, ki-kare testi ve ANOVA testleri uygulanarak istatistiki bir şekilde yer almaktadır. Çalışmanın sonuç bölümünde ise, saha araştırması yöntemi sonucunda ulaşılan veriler kapsamında bir değerlendirme yapılmakta ve konuyla ilgili çalışma yapacaklara bazı öneriler sunulmaktadır.

(22)

BİRİNCİ BÖLÜM

TOPLUMSAL YAŞAMDA MEDYA HABERCİLĞİ 1.1. Toplumsal Yaşamda Medya

Türkçede medya olarak kullandığımız, İngilizcedeki media sözcüğü, araç, orta, ortam aracı manalarına gelen medium (Latince medius) sözcüğünün çoğuludur. Diğer taraftan, Türkçe’de ‘media’ sözcüğünü karşılamak üzere, oldukça hantal kaçmakla birlikte, ‘kitle iletişim araçları’ kavramı da kullanılmaktadır. Ancak, kavramın kullanışsızlığı, Türkçe olmasa da, medya sözcüğüne daha yaygın bir kullanım kazandırmasını sağlamıştır (Nalçaoğlu, 2005: 51). Bu sebepten ötürü, bu çalışmada konuyu açıklamak üzere kavram olarak daha çok kitle iletişim araçları yerine medya sözcüğü kullanılacaktır.

Tarihin ilk günlerinden bugüne kadar hangi nedenle olursa olsun bilgi edinme gereksinimi iletişimi zorunlu kılmaktadır. İletişim kuruldukça bilgisi ve gücünün arttığı, gücünün artmasıyla da egemenliğinin sağlamlaştığını fark eden insanoğlu, iletişimin önündeki engelleri kaldırabilmek için olağanüstü çaba harcamıştır. İlk olarak çoğalan nüfus, toplu yaşama geçiş, karmaşıklaşan üretim ilişkileri ve buna bağlı olarak toplumsal ve toplumlar arası eşitliğin yerini güç ve teknolojinin alması, iletişimde yeni araçların oluşmasını zorunlu kılmıştır. Geleneksel iletişim olan yüz yüze ve sınırlı iletişimin yetersiz kalması, insanoğlunu daha yaygın, daha hızlı, daha kolay ve daha etkin iletişim kurmanın yollarını aramaya sevk etmiştir. İşte bu gereksinime yanıt vermek üzere, teknolojinin gelişmesiyle birlikte özel olarak geliştirilmiş araçlar kullanılmaya başlanarak kitle iletişimini sağlayan medya ortaya çıkmıştır (Balcı ve Gergin, 2008: 146-147).

Kavram en geniş anlamı ile kullanıldığında karşımıza, çok kişiye ulaşabilen her türden sözlü, yazılı, basılı, görsel metin ve imgeleri içeren çok geniş bir iletişim araçları yelpazesi çıkmaktadır (Nalçaoğlu, 2005: 52). Medya; tiyatro, gazete, kitap, dergi, broşür gibi yazılı basınla; sinema, film, radyo, televizyon, plak, kaset, CD, bilgisayar gibi iletişim teknolojisindeki gelişmelerin ürünü olan araçlarla, günümüze gelinceye değin hızlı bir gelişim göstermiştir. Günümüzde; posta, telgraf, telefon (özellikle cep telefonu), faks gibi haberleşme araçları; gazete, radyo, televizyon gibi

(23)

kitle iletişim araçları; uydular, bilgisayarlar (internet ve e-mail) birer iletişim aracı olarak iletişimin ayrılmaz parçaları durumuna gelmiştir (Çoban, 2007: 138-139). Çamdereli, kitle iletişimini üreten ve kitle iletişimi üretimini sürdürülebilir hale getiren bu araçların yalnızca elektrik ve elektronik teknolojisiyle sınırlı olmadığını düşünürken, bir köyün ya da bir kasabanın meydanına asılan yazılı bir duyurunun kitleye dönük olduğundan ya da kitlesel yönlendiriciliğinden dolayı bir kitle iletişim aracı kapsamına alınması durumunda ilkel araçlarla da kitle iletişiminin sağlanabileceğini savunmaktadır (2008: 108). Buradan hareketle medya denildiği zaman bugün aklımıza gelen ve milyarlarca insanın kullandığı teknolojik araçlarla beraber, tarihin birçok döneminde birçok insanın herhangi bir konu hakkında bilgilenmesini sağlayan broşür ve ilanlarla beraber, haber akışını sağlayan tarihin ilk gazetelerini de düşünmemiz gerekmektedir.

Modern toplumlarda medyanın günden güne daha önemli bir yer edinmekte olduğu tartışmasız kabul edilen bir gerçektir. Medya, günümüzde toplumsal denetimin sağlanmasından olduğu gibi, toplumsal değişmenin de temel araçlarından olan bir güç-iktidar kaynağı olarak görülmektedir (Demir, 2006: 7). Öyle ki özellikle 20. yüzyılla beraber kullanım oranları ve yayılma hızı artan medyanın günümüze kadar birçok toplumsal olayda başrol oynadığı bilinen bir gerçektir.

Medya, bireylerin duygu, düşünce ve inançları üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Bunun bir sonucu olarak da medya, bünyesinde bireylerin tutum ve davranışlarını değiştirebilecek bir gücü barındırmaktadır. Meydana gelebilecek bu değişiklik olumlu yönde olabileceği gibi, olumsuz yönde de olabilir. Bu durum birçok faktöre bağlı olarak toplumdan topluma, ya da aynı toplum içinde zamana bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir (Çoban, 2007: 139). Bununla beraber medyanın izleyicilerin/kullanıcılarının gündelik bilgi ve duyarlılıklarını şekillendirdiği ve onlar tarafından şekillendirildiği düşüncesi, çağdaş toplumlarda medyanın kültürel önemi üzerine de güncel tartışmaların çoğunu yönlendirmektedir (Bennett, 2013: 126). Medya aynı zamanda kamuoyunun oluşmasındaki en etkili unsurların başında olduğu kabul edilmektedir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler sayesinde medyanın etki alanı giderek genişlemektedir. Yeni medyayla beraber

(24)

haberleşme araçlarının, eski kanaatleri değiştirme ve yeni kanaatler aşılama bakımından önemli bir güce sahip olduğu düşünülmektedir (Giritli, 1988: 39-40).

Demokratik toplumların vazgeçilmez bir unsuru olan medya, bireyi toplumun demokratik çıkarları açısından önce bilgilendirmekte ve bu bilgiler ışığında yönlendirmektedir. Örnek vermek gerekirse; bir toplumsal olay sırasında medyanın amacı, güvenlik güçleri ile mevcut toplanan kitle arasındaki iletişimi, davranış tarzlarını, sorunları, güç kullanımının derecesini ve yasalar çerçevesinde genel davranış durumlarını halka yansıtmaktır. Medya bu yansıtmayı tarafsız ve meslek ilkeleri doğrultusunda yapmalıdır. Haberin içeriğine yorum katar ve kendi düşüncelerini de aktarırsa okuyucunun düşüncesini ve olaya karşı bakış açısını değiştirmiş olur (Balcı ve Gergin, 2008: 148). Bu bilgilerden hareketle, medyanın aynı zamanda sistemin bir parçası olarak demokrasi tartışmalarından ayrılamayacağı düşüncesi artık genel kabul görmektedir. Bu konu için medya, kimi düşünür, uzman veya akademisyenlerce müspet bir katkı olarak değerlendirilirken; kimileri tarafından ise, demokrasinin temeline koyulan bir dinamit olarak ön plana çıkarılmaktadır. Bütün bu yaklaşımlar medyanın, demokrasi tartışmalarındaki önemini göstermektedir (Damlapınar ve Balcı, 2014: 58).

1.2.Toplumsal Yaşamda Medyanın Rolü ve İşlevleri

Yapılan birçok araştırmada insanların, her ne kadar izledikleri, duydukları ya da okudukları şeylerden etkilenip etkilenmedikleri sorulduğunda bunu itiraf etmekten çekiniyor olsalar da, medyanın insanların duygu ve düşünceleri üzerinde etkili olduğuna inanılmaktadır. Birçok olumsuz etkilerine karşılık hemen hemen bütün medya sağlayıcıları, insanlara istedikleri şeyi verdiklerini, kamu yararına hizmet ettiklerini, yaygın beğeni algısının ihtiyaçlarını karşıladıklarını, topluma ayna tuttuklarını belirtmektedirler (Laughey, 2010: 39).

Toplumsal yaşamda medyanın çok sayıda rolü ve işlevi bulunmaktadır. Bunlar arasında medya; günlük olaylar hakkında kamu tartışmalarına bir forum sağlamakla beraber, kamusal tartışmalar sonucu oluşan kamuoyunun kendini ifade edebilmesine yardım etmektedir. İkinci olarak medya, yönetenleri halkın ne düşündüklerini anlamaları ve hesaba katmaları noktasında zorlamaktadır. Bundan

(25)

dolayı medya halk adına devletin ve hükümetin resmi olmayan denetimini yapan bir araç durumundadır. Üçüncü olarak ise medya, halkı eğiterek, seçim zamanlarında bilinçli olarak oy kullanmalarına katkı vermektedir. Bağımsız bir politik iletişim kanalı olarak medya, yürütme gücünün kötüye kullanılması durumunda ise bireyin yanında yer almak durumundadır (Işık, 2007: 17). Balcı ve Gergin’e göre de medyanın işlevleri, diğer bir ifadeyle topluma yönelik etkileri başlıca üç ana başlık altında incelenebilir: Birincisi, kamuoyuna bilgi/haber iletmektir. İkincisi toplumdaki bir takım çatışmalarda taraf olmaktır. Üçüncüsü ise toplumdaki çatışmalar karşısında uzlaştırıcı, yatıştırıcı bir tavır sergilemektir (2008: 147). Gurevitch ve Blumler ise siyasal sistem içerisindeki medyanın görevlerine vurgu yaparak, medyanın demokratik toplumlarda olması gereken ama ulaşılması ve uygulanması kolay olmayan işlevlerini şu başlıklar altında toplamaktadırlar:

1.Siyasal ve toplumsal çevrenin gözetimi, halkın refahını olumlu ya da olumsuz biçimde etkileyecek gelişmelerin haber verilmesi;

2.Anlamlı gündem-koyma, günün öne çıkan sorunlarını ve bu sorunları gündeme getiren ve çözebilecek olan güçleri de içerecek biçimde saptama;

3.Politikacıların ve diğer baskı ve çıkar gruplarının sözcülerinin anlaşılır ve aydınlatıcı görüşlerini aktarmaları için bir platform görevi görme;

4.Hem çeşitli görüş açıları arasında hem de iktidar sahipleri ile (her dönemde) kitleler arasında diyalog sağlama;

5.Resmi görevlilerin sahip oldukları gücü nasıl kullandıklarına ilişkin hesap vermeleri için mekanizmalar sağlama;

6.Halkı, siyasal süreçleri yalnızca izlemek ve hakkında konuşmaktan ziyade, bu süreçleri öğrenmeleri, tercih yapmaları ve katılmaları için teşvik etme;

7.Medya dışındaki güçlerin, kendi bağımsızlıklarını, dürüstlüklerini ve izleyicilere hizmet etme yeteneklerini yok etme çabalarına ilkeli bir şekilde karşı koyma;

8.Okurlara/izleyicilere, kendi siyasal çevrelerini anlamlandırabilen ve potansiyel olarak duyarlı davranan kişiler olarak görme ve onlara saygı gösterme (2014: 194).

(26)

Özetleyecek olursak genel anlamda bakıldığında medyanın, haber ve bilgi verme, eğitme ve eğlendirme, denetleme ve eleştirme, toplumsallaştırma, kamuoyu oluşumuna katkı sağlama ve oluşmuş olan bir kamuoyunun kendisini ifade etmesine imkan sağlama gibi işlevleri bulunmaktadır (Işık, 2007: 18). Tabi burada, medyaya atfedilen işlevlerin ülkeden ülkeye, toplumdan topluma ve toplumun içinde bulunduğu koşul ve gerçeklerine bağlı bir şekilde farklılık gösterebileceği unutulmamalıdır. Aynı şekilde medyanın teknolojik yapısıyla birlikte ulaşılmak istenen hedef kitle, medya işlevlerinin önem sıralamasını da etkileyebilmektedir (Kaya, 2005b: 6). Medyanın bilinen en asli işlevi ise haber ve bilgi vermektir. Yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası arenada gelişen olay ve olguları doğrudan gözlemleme ya da bilgi alma imkanı bulamayan insanlar, medyanın sunduğu şekilde haber ve bilgilere ulaşabilmektedir. Ulusal ve uluslararası haber ajanslarının haber servislerine ulaştırdığı iletiler, burada haber haline dönüştürülerek hedef kitlelere aktarılmaktadır (Işık, 2007: 18).

Medya, olaylar arasında bağlantı kurmak suretiyle ekonomik, sosyal ve siyasalla beraber birçok konudaki aktiviteler hakkında haber ve bilgi sunarken, toplumda birtakım değerlerin de yerleşmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla medya haber ve bilgi verme işlevini gerçekleştirirken bireylerin eğitimine de katkıda bulunmaktadır (Işık, 2007: 18). Bununla beraber medya, önceden duyurduğu bazı olayları o kadar özel bir şekilde sunmaktadır ki, sonuçta toplum içinde geçici gerilimler kadar geçici birlikler de oluşmasına katkıda bulunabilmektedir (Nalçaoğlu, 2005: 61). Medyanın, sadece toplum içinde değil toplumlararası işlevleri de bulunmaktadır. Lasswell’in medyanın gözetleme işlevi olarak açıkladığı bu durumda medya, dünyanın farklı yerlerinde olup bitenleri gözetleyerek insanlara bilgi vermektedir. Bu sayede de dünyanın farklı yerlerinde yaşayan insanlar, toplumlar, kültürler arasında bütünleşme sağlanmaktadır (Güngör, 2011b: 235). Kültürlerarası etkileşimin en önemli faktörü olan medya, bu anlamda kültürlerin farklı toplumlara aktarılmasında çoğu zaman bilinçli, bazen de istem dışı bir görev üstlenmektedir.

Medya bireylerin boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirebilmeleri için de onlara çeşitli alternatifler sunmaktadır. Günlük hayatın rutinliğinden ve monotonluğundan sıkılan ve günlük iş temposu içerisinde yorulan bireyler deşarj

(27)

olmak ve hoşça vakit geçirmek için medyaya, özellikle de televizyon ve internete yönelmektedir (Işık, 2007: 18). Bunda medya ürünlerinin çoğunun hem fiziksel anlamda, hem de bireye maliyetinin oldukça az olması nedeniyle halkın çoğunluğu için kolayca elde edilebilir olmasının büyük bir payı bulunmaktadır (Mutlu, 2004: 178).

Medya topluma haber ve bilgi sunarak olay ve olgular hakkında toplumu haberdar etmekte, ekranlarını halka açmak suretiyle çeşitli görüş ve kanaatlerin kendisini ifade etmesini, bir başka ifadeyle kamuoyunun açıklanmasını sağlamaya çalışılmaktadır (Işık, 2007: 19). Buna paralel olarak medya, haberler ve haber programları aracılığıyla, hem gerçekleşen politikalardan haberdar eder, hem de bu politikaların belirlenmesinde katkıda bulunur. Medyanın etkisi sadece haberlerle de sınırlı değildir. Medya, dizi ve film gibi kurmaca programları aracılığıyla da, en başta kahramanlarla özdeşleşme yaratarak kimlik ve insanlarla kurulan ilişkiler hakkında (örneğin kadın olmak, evlilik, aile ile ilişkiler, özgürlük vs. konularında) insanlara yol göstermekte, model oluşturmaktadır (Bek, 2005: 133-134). Bunlarla birlikte medya, günümüz insanının gerçeklikle bağlantısını güçlü bir şekilde yapılandırmaktadır. Bu sayede kişi, hiç yaşamadığı, deneyimlemediği, bir parçası olmadığı ve asla olamayacağı olaylarla ilgili sadece tanıklık etmekle kalmaz, aynı zamanda bunlarla ilgili anlamlar üreterek, toplumsal gerçekliğin yapılandırılmasına da katkı sunmaktadır (Dursun, 2013: 33).

Demokratik toplumlarda medyanın ana amacı olan denetleme, gözlemleme işlevi İngilizce’de kullanılan ‘monitor’ kavramına denk gelmektedir. Medya tarafından bu görevin yerine getirilmesi medyanın ‘dördüncü güç’ ya da ‘dördüncü kuvvet’ olarak adlandırılmasını sağlamıştır (Kurt Öncel, 2013: 60). Dördüncü güç kavramıyla medyaya, doğruyu ve haklıyı temsil eden, siyasal gücü bir anlamda denetleyen, gözetleyen bir nitelik vererek, toplumun üretim ilişkileri yapısı dışında, bu ilişkilerin belirleyiciliğinden bağımsız, ideal bir görevsellik verilmektedir (Erdoğan, 1999: 34). Başka bir ifadeyle, halkın gören gözü, işiten kulağı ve konuşan ağzı konumuyla birlikte, bir denetim ve eleştiri mekanizması olarak işlev görmesi nedeniyle medyaya ‘dördüncü güç’ nitelemesi yapılmıştır. En iyi olarak nitelenen yönetimlerde bile zamanla birtakım eksiklik ve aksaklıklar ortaya çıkabilmektedir.

(28)

İşte bu aksaklık ve eksikliklerin ortaya konabilmesinde ve halka aktarılmasında özgür ve bağımsız medyaya büyük görevler düşmektedir. Bir anlamda yönetenle yönetilenler arasında köprü işlevi gören medya, halk adına siyasi, ekonomik ve toplumsal denetim ve eleştiri görevlerini de yürütmektedir (Işık, 2007: 18-19). Medyanın bu görevini, halkın demokratik siyasal katılımını sağlaması için de bilgilenmiş bir kitlenin varlığı söz konusu olmalıdır. Bu sebeple medyanın rollerinden bir diğeri de, çeşitli toplumsal ve siyasal sorunlara ilişkin enformasyon, fikir, yorum ve tartışma sağlayarak bu katılım düzeyini arttırmasıdır. Ancak, medyanın bu demokratik işlevini yerine getirebilmesi için özgür olması yeterli değildir. Medyanın aynı zamanda halka sunduğu enformasyonun ve fikirlerin de kaliteli olması gerekmektedir. Burada geçen ‘kaliteli’ kelimesinden maksat, fikirlerin dolaşımı bağlamında ‘çeşitliliğin’ sağlanmasıdır (Belsey ve Chadwick, 2014: 305). Bu çeşitliliğin sağlanmasına imkan veren demokratik özgür düzende, devletin medya araçlarıyla olan ilişkisi, sadece basının özgür bir şekilde çalışabilmesi için gerekli hukuki şartları ve ortamı sağlamasıyla gerçekleşir. Gerekli durumlarda çeşitliliği veya çok sesliliği korumak adına, -eşit bir şekilde ve ideolojik davranmamak şartıyla- ekonomik destek de sağlayabilir. Ancak bu destek neticesinde yayınların içeriği konusunda baskı ve yönlendirmede bulunmamalı, yayınlara da herhangi bir sansür getirmemelidir. Yani devlet, her düşünce ve fikrin halka özgür bir şekilde ulaşmasını sağlamalıdır. Bunların gerçekleşmesi durumunda halkın siyasal yaşama katılımı ve denetleme konusundaki hassasiyeti artacaktır (Demir, 2007: 17).

Medya, toplumda mevcut etkisi açısından beraberinde bazı verimli sonuçlar da getirmektedir. Toplumsal uzlaşmayı sağlamada hayati bir rol oynayan medya, bunun yanında kişilerin bilgi ve tecrübelerinin artması noktasında da oldukça etkili bir araç olarak kullanılabilmektedir. Medya, bilgi sağlamak ve sosyal dünyayı yansıtmakla kalmayıp, elde edilen bilgileri şekillendirerek kitlelerin anlayışına sunmaktadır. Sosyal hayatta cereyan eden tüm olaylar medyanın olaylara bakışıyla değerlendirildikten sonra kitlelere ulaşmaktadır. Medya, belli bir düşünce ve algılama felsefesinin gerçekleştirilmesi için haberlerin ele alınması ve yorumlanmasında seçici davranmaktadır. Farklı fikirleri, toplumun endişe ve

(29)

beklentilerini kitlelere ulaştırmak için, medya özgür toplumların vazgeçilmez kurumlarından biri olarak görülmektedir (Balcı ve Gergin, 2008: 148-149).

Yüksel ve Gürcan ise medyanın toplum adına yaptığı faaliyetleri şu şekilde özetleyerek sıralamaktadırlar:

Medya, çevreyi gözlemleyerek çevrede bulunan ve topluluğu etkileyen tehlike ve imkanları ortaya koyar.

Haberleri, okuyucu kitlesinin davranışlarını eş güdecek biçimde seçer, değerlendirir ve yorumlar.

Toplumsal mirasın sonraki kuşaklara aktarılmasında önemli bir rol üstlenir. Tehlike ve fırsatları haber veren bekçidir.

Önemli toplumsal sorunlar konusunda uzlaşma ve karara varmayı kolaylaştırmak üzere alternatifler sunan danışmanlardır.

Toplumun yeni üyelerine kurulu kültürü ileten öğretmendir. Güldüren, dinlendiren, eğlendirendir.

Ticareti hızlandıran ve genişleten işadamıdır.

Anlamlı bir çerçeve içinde günün olayların doğru, tam ve mantıklı bir biçimde sunar.

Kanaat ve eleştirilerin değiş/tokuş edildiği bir forum oluşturur.

Toplumun içindeki grupların kanaat ve tavırlarını birbirlerine duyurabilecekleri bir ortam oluşturur.

Toplumun amaçlarını ve değerlerini sunar (2005: 6-7).

Günümüzde inanç, tutum ve tecrübe gibi psikolojik faktörlerle; aile, okul, meslek ve iş grupları, kültür, din ve medya gibi sosyolojik etmenler kamuoyunun oluşumunu sağlayan unsurlar arasında sayılmaktadır. Şüphesiz ki psikolojik faktörleri etkilemesi ve yönlendirmesi açısından medya, kamuoyunun oluşturan etmenler arasında en önde geleni olarak karşımıza çıkmaktadır (Işık, 2007: 19). Buradan hareketle medyanın kamuoyu konusundaki görevi iki yönlüdür. Medya hem

(30)

kamuoyundan etkilenerek buna dile getirir, hem de kamuoyunu oluşturur. Bu açıdan medya, yönetenlerle yönetilenler arasında sağlıklı bir diyaloğun da temel aracı olmaktadır (Demir, 2006: 17). Medyanın kamuoyunu oluşturma ve açıklama işlevi bu araçlara belirli görev ve sorumluluklar da yüklemektedir. Bu düşünceden hareketle medya, toplumdaki tüm görüşleri duyuran bir forum olarak ekranlarını makam, mevki, statü ve ideoloji ayrımı yapmaksızın herkese açmalı, böylece kamuoyunun serbestçe oluşumuna ve kendisini ifade etmesine katkı sağlamalıdır (Işık, 2007: 19). Bu örneklerden de görülebileceği gibi medya, basitçe ve sadece teknoloji, araç, kurum ya da kültürel ürün anlamına gelmemekte, bunların hepsini kapsayan ve kullanıcıları/katılımcıları olarak izleyicileri/okurları da içine alan devasa ve karmaşık bir yapıdan ve ilişkiler ağından oluşmaktadır. Bu bakımdan, medya ve toplum karşı karşıya gelen iki ayrı kavram gibi durmasına karşın, zaten bir ilişki/iletişim içindedirler (Kejanlıoğlu, 2005: 84).

Medya, demokratik rejimlerde demokrasinin teminatı ve dördüncü gücü olarak etkinliğini sürdürdüğü gibi, demokrasi geleneğinin tam yerleşmediği ülkelerde de ülkeyi –gizli veya açık- idare edenlerin ayakta kalması, iktidarını devam ettirebilmesi ve birtakım fikirlerinin halka benimsetilmesi için bir manipülasyon ve propaganda aracı olarak kullanılmaktadır. Özellikle basın, tarih boyunca halkın veya devletin elinde bir mücadele aracı olarak kullanılmıştır. Öyle ki basının tarihçesi aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve özgürlük mücadelelerinin de tarihçesi olmuş ve birbirleriyle paralellik göstermiştir. Basın, sadece demokrasilerde değil, antidemokratik rejimlerde de rejimin devam edebilmesi açısından çok önemli bir araç olarak görülmektedir (Demir, 2006: 17-18). Dolayısıyla, teknolojik gelişmeler sayesinde etkinlik alanları olağanüstü ölçüde genişlemiş bulunan medya, bir yandan kanaatlerin oluşumuna veya olgunlaşmasına hizmet ederken, öte yandan usta propagandacıların emellerine de araç olmakta ve kamuoyu oluşumunu yönlendirebilmektedir (Bektaş, 2007: 129). Bunun yanında medyanın toplum üzerinde birçok olumsuz etkisi daha bulunmaktadır. Bu olumsuz etkiler şu şekilde sıralanmaktadır:

(31)

Medyayı kullanarak toplumun bazı kesimleri diğer kesimler üzerinde etki yaratmaya, onları belli tavır alma, tutum oluşturma ve davranış geliştirme biçimlerine yönlendirebilirler.

Medya, sundukları kurmaca dünyayla toplumları gerçek yaşamlarından koparabilir. Bunun sonucunda insanlar kendi gerçek yaşamlarındaki sorunları çözmeye çalışmak, yaşam koşullarını iyileştirmeye çabalamak yerine medyanın kurmaca fantezi dünyasına sığınarak orada oyalanmaya tercih ederler.

Medyanın sundukları bazı yayınlarla toplumda şiddet ve sapkın seksüel eğilimler gibi yönelimleri ekmek gibi bir işlevi olabilmektedir.

Medyanın insanlara düşük düzeyde eğlence, kültür ve sanat ürünleri sunarak halkın estetik beğeni düzeylerini köreltmek, böylece onların kaliteli sanat ve kültür taleplerini yok edebilmektedir.

Gelişmiş kapitalist ülkelerdeki ticari ortamlarda üretilen düşük düzeyli kültür ve sanat ürünlerinin medya yoluyla, gelişmemiş ya da gelişmekte olan toplumlara aktarılması, bunun sonucunda da uzun vadede az gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumların kendine has kültürel ve sanatsal değerlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır (Güngör, 2011b: 235-236).

Yaşadığımız dönemde teknoloji, baş döndürücü bir hızla gelişmekle beraber buna paralel olarak medya da etkinliklerini artırmaktadırlar. Günümüzde gazete, dergi, radyo, televizyonun yanı sıra bilgisayar vasıtasıyla iletişim ağları kurulmakta ve bu alanda bambaşka boyutlar ortaya çıkmaktadır. Medya, 20. yüzyılla beraber özellikle radyo ve televizyonla birlikte dünya çapında hemen hemen her eve girmiş, böylece medya, insan hayatının ayrılmaz parçaları haline gelmiştir (Demir, 2006: 16). İnsanların ayrılmaz parçası haline gelen medyanın bu denli yaygınlaşmasıyla; medya içeriklerinin, bu içerikleri üretenlerin, dağıtıcıların ve medya izleyicisinin niteliği de değişmeye başlamıştır (Gunter, 2003: 1). Buna sebep olan en önemli medya aracı ise internettir. Teknolojik gelişmelerin özellikle hız kazandığı 21. yüzyılın ilk yıllarında yayılmaya başlayan bilgisayar ve internet teknolojisi, bugünün dünyasının vazgeçilmez araçları haline gelmiştir. Özellikle internetin gelişmesiyle ortaya çıkan sosyal medya, milyonlarca insanın aynı platformlarda buluşmasını

(32)

sağlayarak, haber, bilgi, müzik, fotoğraf, video, bulunulan mekan gibi birçok verinin anlık olarak paylaşılmasını ve yayılmasına imkan vermektedir. Bu sayede internet ve sosyal medya, medyanın işlevleri arasında yer alan bilgilendirme, eğlendirme, eğitme, toplumsallaştırma, kamuoyu oluşturma gibi birçok işlevini aynı anda ve aynı platformda yerine getirmesini sağlamıştır. İşte medyanın teknolojik gelişmeler sonrasında ortaya çıkan ve günümüzde de oldukça yoğun bir şekilde kullanılan durumuna ‘yeni medya’ denilmektedir.

1.3.Toplumsal Yaşamda Geleneksel Medyadan Yeni Medyaya Geçiş Teknolojinin hızla gelişimiyle ortaya çıkan yeni medyayla birlikte, iletişim ağının genişlemesi ve yayılması, medyanın ulusal sınırları aşmasını sağlamıştır (Filiz, 2008: 39). Bu durumu en iyi şekilde ortaya koyan Marshall McLuhan’ın 1960 yılında ortaya koyduğu ‘Küresel Köy’ kavramı, üzerinde çokça tartışılan küreselleşme kavramının bugün gelmiş olduğu noktayı vurgulamak açısından önemlidir. ‘Küresel Köy’ kavramından, medyanın gelişmesiyle birlikte dünyanın büyük bir değişim yaşamaya başladığını, dünyada herkesin olup biten her olaydan haberdar olacağını ve insanların giderek birbirlerine daha da benzeyeceği ifade edilmek istenmektedir. Günümüzde, ülkeler arasındaki bütünleşme, ulaşım, haberleşme ve bilgi iletişim teknolojilerindeki yeni gelişmelere bağlı olarak küreselleşme, toplumları ekonomik olduğu kadar siyasal ve kültürel alanda da derinden etkilemiştir. Mekana bağlı uzaklıklar ortadan kalkarken farklılıklar gittikçe azalmış, yeni toplumsal süreçler ve anlayışlar ortaya çıkmıştır (Karakoç, 2009: 87). Medyayla birlikte yaşanan bu küreselleşmeyle birlikte iletişim olanaklarının etki ve hızında önemli artışlar sağlanmıştır (Kesseler ve Bergs: 2003: 79). Medyadaki bu hızlı gelişim, uzun mesafeler arasında anlık fotoğrafların, seslerin ve görüntülerin aktarılmasını sağlamış, bu da zaman ve mekan kısıtlamasını ortadan kaldırmıştır (Harrison, 2006: 9). Olayların bu denli hızlı ya da anında yayınlanması ve yayılması, insanların zaman anlayışını daraltmakla birlikte, dünyayı daha küçük bir yer haline de getirmiştir (Stevenson, 2008: 195). McLuhan’ın ifade ettiği işte bu ‘küresel köy’ün etkileriyle, insanlar medya aracılığıyla bulunduğu yerden dünyadaki farklı coğrafyalarda geçen olaylar hakkında enformasyon almakta ve fikirlerini yine bu bilgiler aracılığıyla inşa etmeye başlamışlardır (Bilik Yıldırım, 2012: 62). McLuhan

(33)

ve Powers’a göre burada karşılaşılabilecek en büyük sorun ise insanoğlunun bu tarz, yani ışık hızında yaşamak üzere tasarlanmamış olmasıdır (2001: 160). ‘Küreselleşme’ veya ‘küresel köy’ kavramlarının ortaya çıkmasında elbette medyanın kısa süre içerisinde gelişerek yaygınlaşmasında ve dünyanın birçok bölgesinden milyonlarca insanın bu araçları kullanır hale gelmesinin büyük payı bulunmaktadır.

Kitle iletişim araçları, dolayısıyla medya, kuşkusuz modern zamanların biçimlendirici araçlarındandır. Modernleşme sürecinin temel tanımlayıcı araçlarından sayılan medya içinde radyo ve televizyon önemli bir yer teşkil etmektedir. İletişim alanındaki teknolojik gelişmelere paralel olarak, radyo ve televizyona bilgisayar ve internet de eklenmiştir (İçin Akçalı, 2009: 1). Medyada yaşanan bu gelişmeye rağmen, yeni medyanın ne olduğu, yani hangi araçların yeni, hangilerinin geleneksel medya olduğu ile ilgili birçok tartışma yaşanmıştır (Gane ve Beer, 2008: 6). Konuyla ilgili tam bir fikir birliği olmamasına rağmen, yeni medyayla ilgili genel kabul olarak, bilgisayarın, internetle birlikte kullanılmasıyla ortaya çıkan yeni araçlar gösterilmektedir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında, 20. yüzyıl sonunda farklı medya teknolojileri ve iletişim biçimlerinin tek bir platformda bütünleşmesi hız kazanarak, bu bütünleşme sonucunda yeni medya olarak adlandırılan yeni bir iletişim ortamı doğduğu söylenebilir (Aydoğan ve Başaran, 2012: 213). Bu yeni iletişim ortamının en önemli aracı olan bilgisayar, Batı’da 1970’li yıllarla birlikte birçok alanda kullanılmaya başlanmasına karşın (Gezgin, 2002: 29), özellikle 1990’lı yıllar, bilgisayar teknolojisinin olağanüstü biçimde geliştiği ve bilgisayar kullanımının iyiden iyiye yaygınlaşmaya başladığı, geniş kitlelerin de yavaş yavaş internet ve ötesindeki dijital teknolojilerle tanışmaya başladığı yıllar olmuştur (Çamdereli, 2008: 122). Gunter da, Gezgin ve Çamdereli’ye benzer şekilde, online iletişimin tarihinin 1970’lere dayanmasına rağmen, gelişiminin 1990’lı yıllar olduğunu vurgulamaktadır (2003: 2). Kökeni ABD’ye dayanan internetin Türkiye’ye geliş yılı ise 1994’tür. 1994’ten itibaren, TÜBİTAK, ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte bilimsel ve akademik kuruluşlar, Türkiye’de interneti halkla buluşturmaya başlamışlardır (Basım, 2002: 15). Ancak internet, 21. yüzyılla beraber dünya çapında hızla yayılmış, hatta

(34)

Abbate’ye göre de dünya üzerinde internet bağlantısı olmayan sadece birkaç ülke kalmıştır (2010: 472). Kısacası 20. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan ve kullanılmaya başlanan internet, 21. yüzyılla beraber hızla dünyaya yayılmış ve neredeyse birçok evde kullanılan bir medya aracı haline gelmiştir.

Günümüzde ise yeni iletişim teknolojileri bilginin hem yayılma hızını hem de bilginin yayılmasını etkileyerek mesafeleri ortadan kaldırmakta, etkileşim olgusuna farklı bir boyut kazandırmıştır. Bunlara ek olarak yeni medya, farklı yöreler ya da bölgeler arasında sadece toplumsal değil, aynı zamanda kültürel değişimlerin yaşanmasına da sebep olmuştur (Dündar, 2012: 230). Bennett de, yeni medyanın gündelik hayatın doğası üzerinde de önemli etkileri olduğunu belirtmektedir. Bennet, yeni medyanın kamusal ve özel alan arasındaki sınırları bulanıklaştırdığını, aynı zamanda farklı bölgelerde ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan insanlar arasında daha hızlı iletişim biçimleri sunduğunu savunmaktadır (2013: 145).

Dijital teknolojilerin gelişimi ile birlikte birçok yeni medya ortaya çıkmış ve bu yeni medya türleri, bir yandan kendi içeriklerini ve tarzlarını oluştururken diğer yandan tümleşik bir medya imkanını da gündeme getirmişlerdir. Bu teknolojiler ışığında ortaya çıkan internet, bütün dünyada hedef kitleye ucuz yollarla yayın yapabilme, aynı zamanda birçok iletişim biçimine imkan sağlamaktadır (Demir, 2006: 15). Giderek daha görsel bir hal alan internet, televizyonla beraber günümüzün egemen medyası haline gelmiştir (Nalçaoğlu, 2007: 46). Bunlara ek olarak internet, uydu bağlantısı ve profesyonel kalitede fotoğraf çeken kameralara sahip cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla beraber toplumsal hayatta birçok değişimin ve yeniliğin yaşanmasını da sağlamıştır. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, iletişim kurmayı kullanıcının istediği zaman ve mekanda mümkün kılan bu araçlar, sosyal medya uygulamalarına izin vermesinden, sosyal etkileşimi arttırmasına kadar çok sayıda konuda hayatımıza yeni boyutlar eklemiştir (Bal, 2014: 26).

Yeni medyayla beraber sadece teknolojik araçlar değil, araçların içeriği ve gönderdiği mesajlar da değişime uğramıştır. Adı geçen bu değişim ve gelişim, toplumsal yapıları etkilemiş, iletişim biçimlerini de belli oranlarda değiştirmiştir. Sözün hakim olduğu toplumsal yapılardan sözün düşüşüne, okur-yazarlığın yükselişinden ise tekrar düşüşüne sebep olan yeni medyayla birlikte el yazı

(35)

tekniğinin de gözden düştüğü, bunun yerine elektronik olarak üretilmiş sözün ön plana çıktığı görülmektedir. Bununla birlikte, haber, bilgi, görüntü ve ses taşıyan araçlar toplumun vazgeçilmezi ve kurumların üzerine inşa edildiği bir omurga haline gelmiştir (Ayhan, 2007: 294). Yeni medya sadece toplumsal hayatta değil, ekonomik, siyasal ve kültürel alanların dönüşmesinde de birtakım önemli etkileri olmuştur. Özellikle internetin hem yeni bir kültürel mekan, özgürlük alanı hem de ekonomik bir pazar olarak ortaya çıkması, birtakım yeni küresel değerlerin, kültürel biçimlerin, kimliklerin, alışkanlıkların hızlı bir şekilde dolaşıma girmesine olanak sağlamıştır. Bundan dolayı bir bakıma internet, küresel sistemin kültürel mecrası halini almıştır. Sınırları aşma konusunda emsalsiz bir araç olan internet, kültürel alanı da hızlı bir şekilde küreselleştirmeyi başarmıştır. İnternetin kültürel alanda oynadığı bu rol, bir yandan yeni toplumsal ve bireysel ilişki biçimlerinin, yeni kimliklerin, yeni kültürel biçimlerin oluşmasını olanaklı kılarken, bir yandan da küresel ölçekte başatlaşmış ve aynı zamanda homojenleşmiş küresel bir kültürün inşasına yol açmıştır (Güzel, 2007: 177).

Yeni medyanın en önemli özelliklerinden biri etkileşimdir ve etkileşim iletişim alanında en çok tartışılan konulardan biri haline gelmiştir. Tam anlamıyla etkileşimi iletişim sürecinde kaynağın alıcı, alıcının da kaynak olabildiği durumla özdeşleştiren araştırmacılar vardır. Ayrıca, yeni medyanın geleneksel medyalarla karşılaştırılmasında medyanın tek yönlü olduğu varsayımı kabul görmektedir (Geray, 2003: 17-18).

Rogers’a göre ise, yeni medyanın üç özelliği vardır: 1.Etkileşim: İletişim sürecinde etkileşimin varlığı gereklidir.

2.Kitlesizleştirme (demassification): Büyük bir kullanıcı grubu içinde her bireyle özel mesaj değişimi yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizleştirici olabilir.

3.Eşzamansız (asenkron) olabilme: Yeni iletişim teknolojileri birey için uygun bir zamanda mesaj gönderme veya alma yeteneklerine sahiptirler. Aynı andalık gerekliliğini ortadan kaldırırlar (Rogers 1995’ten aktaran; Geray, 2003: 18-19).

Son yıllarda medya süreçlerine izleyicilerin katılım potansiyeli ‘yeni medya’ teknolojilerindeki gelişmelerle dikkate değer bir şekilde artmıştır (Bennett, 2013:

(36)

145). Yeni medyanın sağladığı olanaklarla, parasal ve yasal bir yükümlülük olmadan, daha az çabayla, daha kısa zamanda öteki bireylerle etkileşim sağlamak, demokrasinin ve demokratik vatandaşlığın en önemli gereksinimlerinden birisi olan bilgilenme ve katılımcılık ortamını da geliştirmiştir. Bireyler yalnızca iletiyi değil, bu iletiye ilişkin paylaşılan yorumları da okuyabilmekte, kendi yorumlarını yazabilmekte, öteki yorumlara yanıt verebilmekte ya da katılıp katılmadığına ilişkin oylama yapabilmektedir. Bireyler, anaakım medyanın dışında toplumu oluşturan herkesin farklı konulardaki alternatif düşüncelerini izleyebilmektedir (Şimşek, 2012: 163). Geleneksel medyada oluşması pek muhtemel olmayan bu durum, yeni medyayla, özellikle internet ve sosyal medya platformlarının sağladığı imkanlarla beraber kolaylıkla uygulanabilir olmuştur.

Günümüzde yeni iletişim teknolojilerinden internet sadece demokratik sürece katılım aracı olmaktan çıkmakta, aynı zamanda siyasal iletişim sisteminin yaygınlaştırılmasına da önayak olan bir mekanizma konumuna gelmiş bulunmaktadır. İnternet sayesinde çoğulcu bir mekanizmanın oluşumunu gerçekleştirmek doğal bir süreç haline gelmekte, bu da doğal olarak kamusal alana ait görüşlerde farklılaşmaların yaşanması sonucunu doğurmaktadır. Buna bağlı olarak da eskisinden farklı olarak yönetenler ile yönetilenlerin arasındaki uçurum giderek daralmakta, tüm bunlar da doğal olarak yeni fırsatların oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Sonuçta bu süreç, doğrudan demokrasiye uygulama alanı açmaktadır. Bu durum hiç şüphesiz demokrasi olgusunun sanal bir ortamda gerçekleştirilme olanağını getirdiğinden dolayı katılım yüzdesini arttırmakta, fakat kamusal alan olgusunun boyutları da giderek daralmaktadır (Dündar, 2012: 237).

Belirtilen hususların yanında tekelci zihniyetin önünü kesen yeni medya aracılığıyla, kitlesel iletişim olgusunda bireyleri istediklerini yapmaktan alıkoyan denetim olgusunun varlığı giderek azalmaktadır. Çünkü yeni medya günümüz insanına kendi iletişim ortamını yaratabilme ve bunun nimetlerinden de faydalanabilme imkanını sunmaktadır (Dündar, 2012: 239). Özellikle internet, yeni iletişim biçimlerinin gelişmesinde kilit bir rol oynamaktadır. İnternet kullanımı, müzik, film ve spor gibi konular hakkında bilgi alışverişi için fan-sitelerinin kurulmasından küresel olarak yayılmış yeni toplumsal hareketler ve ‘KendinYap’

Şekil

Tablo 13. Katılımcıların Gazete Bölümleri Okuma Sıklığının Merkezi Eğilim  İstatistikleri
Tablo 16. Cinsiyete Göre Katılımcıların Günlük Yaşamda Haber Alma İhtiyaç  Durumlarındaki Farklılık
Tablo 18. Cinsiyete Göre Haber Alma İhtiyaçları İçin Medya Araçlarını Kullanım  Durumlarındaki Farklılık
Tablo 19. Haber Alma İhtiyaçlı Medya Araçları Arasındaki İlişkiye Yönelik  Korelasyon Analizi Bulguları (Pearson r)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Kûndâk es-Sâkî, el-Melik el- Mansûr Kalavun’un memlûku Baybars el-Mansûrî, Sultan Berkûk’un memlûku Baybars ez-Zâhiri tibâka girmeyen ve haremde sultanın

As physical testbeds are expensive and not easy to access, evaluations of objective MRHOF and OF0 have been conducted in simulation environment. For these simulations, Cooja

Gerçek toplumsal ilişkiler alanı içinde eşitsizlik ne kadar güçlü ise, sosyal medya ortamında tam tersine o kadar “eşitleyici” karşılaşma tarzları sunuluyor.. Bir

Sevgili Profesör Seyhan Çelikoğ- lu, Metin'i oyalamak için Albert Schvveitzer'i anlatmaya koyuldu bir

[r]

Araştırmaya göre her bölgenin kendine özgü kültür etkinlikleri olduğu, öğretmenler bulundukları yerlerdeki kültür faaliyetlerinin içinde bulunmaya çalıştıklarını,

Alparslan, Anı şehrini ve kalesini fethettikten kısa süre (1064’te) sonra Şeddadilerin Divin kolunu kuran, Şeddadlı Ebu’l Esvar Şâvur’da Anı şehrinin idaresini

“pointed time” zaman ifadeleri doğrudan fiilin “simple past tense: geçmiş zaman” yani fiilin ikinci hali olan “V2” şeklinde çekimlenmesini gerektirir.. Bu nedenle