• Sonuç bulunamadı

2.3. Haber Güvenilirliğine Etki Eden Unsurlar

2.3.3. Ekonomik Nedenler

Medyanın objektifliğini ve güvenilirliği üzerinde en çok durulan ve tartışılan sebeplerin başında ekonomik nedenler gelmektedir. Bunun en büyük sebebi de

medya sektörünün, teknik alt yapısıyla, istihdam potansiyeliyle, üretim ve tüketim süreçleriyle özünde, bir ticari-sanayi etkinliği olmasıdır (Kaya, 1999: 23). Başta Türkiye’deki medya örgütlerinin ekonomik yönelimleri, yaptıkları gazetecilik yayınları üzerinde güçlü bir etkiye sahip olmaktadır. Medya holdinglerinin ekonomik yönelimleri, gazetecilik alanının özerkliğini, kendi sosyal alanı içinde zayıflatarak, gazetecilik alanının oluşturduğu ilkeleri ve yasaları doğrultusunda haber üretmesini zorlaştırmıştır. Medya holding sahiplerinin ekonomi alanında faaliyet göstermeleri, medyayı, sanayi, finans ve diğer sektörlerle bağlantılı bir şekilde alışverişte bulunan, entegre bir oluşumun parçası haline getirmiştir (Alver, 2011: 496). Bu şekilde oluşan ticari medya kurumlarının en önemli özelliklerinden biri de; medyanın birincil kamusal görevlerinin yerini, ticarileşmenin en önemli unsuru olan ‘kâr’ın almış olmasıdır (Demir, 2006: 55). Medyanın parayla yani kârla olan ilişkisi, haber üretimlerinin de giderek sermaye gerektirmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Oluşan bu ilişki, medya araçlarının dağılımında kendisini göstermiş ve bu ekonomik nedenlerle mekanizmalar, gazeteciliğin yayın kararlarında önemli bir etkiye sahip olmuşlardır (Alver, 2007: 198). Bunun sonucunda da, medyanın ortaya çıkışından itibaren en önemli kurumsal değerleri olan, doğru bilgilendirmeyle birlikte haberdar etme, objektiflik, dürüstlük ve etik ilkeler karşısında, ticari çıkarlar ön plana çıkmaya başlamıştır (Demir, 2006: 55).

Günümüzde medya, kârlılık oranı oldukça yüksek bir etkinlik haline gelmesiyle birlikte, ekonominin en geniş ve dinamik, dolayısıyla da büyük sermayelerin en gözde yatırım alanlarından biri haline gelmiştir (Kaya, 2009b: 234). Haber üreten medya artık, kâr amacına yönelik bir şirket haline gelmişlerdir. Daha çok satışa dayanan reklam gelirleri, medya yayıncılığının temelini oluşturmaktadır. Bundan dolayı habercilik mesleğinin gereklerinin layıkıyla yerine getirilmesi için, bugün çok büyük ekonomik kuruluşlara ve ekonomik gereksinimlere ihtiyaç duyulmaktadır (Bektaş, 2007: 130). Medya kuruluşlarının bu şekilde, yani bir işletme mantığı ile kârlılık esasıyla yönetilmeye başlanması, zamanla bu kuruluşların yayınlarının içerikleri ve gazetecilik anlayışlarının değişmesine neden olmuştur (Dursun ve Alemdar, 1999a: 137-138). Bu medya kuruluşları genel olarak ortaklarına, hissedarlarına karşı özellikle maddi anlamda sorumlu olduklarından

dolayı, zamanla kâr amacının öncelik taşıması kaçınılmaz olmuştur. Sonuç olarak da reklam, medya kuruluşları için büyük bir öneme sahip olmuş ve bu kuruluşlar, ticari faaliyetlerine devam edebilmek için bir anlamda reklama bağımlı bir hale gelmişlerdir (Demir, 2006: 55).

Reklamlar ise 2 önemli özelliği nedeniyle, medyanın ayrılmaz bir parçası durumuna gelmiştir. Bunlardan ilki; reklamlar sayesinde medya, siyasal iktidarın karşısında bir beklenti duymadan yaşayabilme imkânına kavuşmuşlardır. İkinci ama olumsuz işlevinde ise; reklamlar yüzünden medya, bağımsız, objektif habercilik yapma özgürlüğünü yitirme noktasına gelmiştir (Eyüboğlu, 1999: 54). Özel ilan ve reklamların dışında, medyanın kamu ilan ve reklamlardan elde ettiği gelirlerde de benzer sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. Bu gelirlerin özellikle ikramiyeye dönüşmesi durumunda, medya kuruluşlarının yayın politikalarından, habercilik etiğine kadar etkisi olmaktadır. Oradan da bu durum, okur/izleyicilerin yayın kuruluşuna, hatta gazeteciliğin mesleki kimliğine duyduğu güvenin büyük oranda zedelenmesine kadar, etki-tepki zincirinin doğmasına yol açabilmektedir (Dursun ve Alemdar, 1999b: 205). Basın özgürlüğünün de zedelenmesine neden olabilen kamu ilan ve reklamları, böyle bir desteği kabul eden medya kuruluşlarının, siyasal iktidarın hoşuna gitmeyecek ya da yayınlanmasını istemeyecek konuların yayınlanmamasını da kabul edecekleri gerçeğini ortaya koymaktadır (Bektaş, 2007: 131).

Bununla beraber basın ilanlarının dağıtım şekli de bu açıdan önemlidir. Çünkü medyada özgür ve objektif bir şekilde yayınlanması gereken haberler, bu ilanların dağıtım şekli ve oranıyla değişebilmektedir. İlanları dağıtan şirket ve kuruluşlarla birlikte devlet, bu sayede medya kuruluşlarına bir anlamda uygun gördükleri siyaseti dikte ettirme imkânına sahip olabilmektedirler (Bektaş, 2007: 131). Bu sebeplerden dolayı ve özellikle son yıllarda medyanın temel gelir kaynağının reklamlar olduğu düşünüldüğünde, haberlerde ticari amaçlı manipülasyonların yapılma ihtimalinin günden güne arttığı da gözlenmektedir. Medyanın reklama bağımlı kuruluşlar olması nedeniyle, reklam verenler ile yayınlayan medya arasındaki ilişkilerin varlığı, yayınlanan haberlerin de verilmesi gerekenden farklı bir şekilde sunulmasına sebep olmaktadır. Reklam veren

kuruluşların etkisiyle medya, haberde yer alması gereken bazı bilgileri vermemesi, değiştirerek vermesi ya da daha geniş vermesi gibi yollara başvurabilmektedir (Güz, 2005: 89-90).

Medya kuruluşları için vazgeçilmez bir öneme sahip olan reklam verenler, yukarıdaki bilgiler ışığında medya kuruluşları ile sinerjik bir planlama çerçevesinde ilişkilerini sürdürmektedirler. Hatta bazı durumlarda reklam veren ve medya şirketi bir ve aynı anlama gelebilmektedir (Adaklı, 2010: 65). Reklam verenler bu anlamda, medyanın yönlendirilmesi için de mücadele edebilmektedirler. Bu işi de öncelikle medya kuruluşlarında yer alan reklam departmanlarıyla iktidarını kurarak, daha sonra da yavaş yavaş medya kuruluşunun editörlerine ve yöneticilerine ulaşarak yapmaktadırlar (Meens, 2010: 146).

Bütün bunlar, medyanın asli varoluş nedeni olan kendi kurumsal değerlerinin tamamen değişmesine sebep olmaktadır. Medyanın asli işlevi olan, haber ve bilgi vermenin yerini, kâr etme ve reklam verenlerin amaçlarına hizmet almıştır. Demokrasinin ve halkın en önemli aracı olan ve birçok kamusal görevi bulunan medyanın yerine büyük sermayeye ve kapitalist değerlere hizmet eden, okuru ve izleyicileri reklamcılara sunan bir medya düzeni almıştır. Sonuç olarak ticari amaçlar, birçok kurumsal değerde olduğu gibi medyanın değerlerinin de değişime uğramasına neden olmuştur (Demir, 2006: 56).