setlerine rastlar...
Ne buzdan suyuna bir hararet, ne şi falı havasına bir sıcaklık verir,.. Y ük sekten inen sıcak h ava bu d iyara u ğra m adan uzaklaşır..
Sonbaharı, üzüm bağlarının bozul m asına ve çam kokulu yam açların dur- I gunluğuna rastlar... Çim enler solmuş,
çad ırlar bozulmuştur. Y ollardan akın akın altın o vaya sürüler akar...
Çeşme başları ıssızlaşır, güneş son baharın hazin yüzünü okşıyarak, tepe- ■ lerden yu v arlan arak gider...
Kışın b eyazlara bürünmüş bir kad ın dır T oroslar... Bazı y ıllar olur ki insan larla kurtların birer ark ad aş gibi yol kenarlarındaki u ğraklard a bir çatı a l tında yattığ ı görülür...
F akat bu kışta da bir heybet v a r dır.. Esasen Torosların asıl heybeti k arlara büründüğü zam an belli olur... İnsana d ağ lar büyümüş, ağ açlar küçül müş gibi gelir.. P ınarlar bazan taşar bazan donar.. Hırçın çığlar dereleri doldurur ve buna kurt ulum aları da k a rışır. T oroslarda kış böyle b iter!. Gü nün birinde bu b eyazlar giyen gelini, bahar denilen bir yavuklu kucağına b a sar ve alnından ö p er!...
* * *
Kış m evsim inde pek sakin olan T o roslar bahar ve yazd a binlerce insanın h ayat yurdudur.. Bunları iki gruba a- yırm ak mümkündür..
I — Y örükler ve Türkm en aşiret leri..
II — Şehirli yaylacılar.
Yörükler ve Türkm enler Toroslar kad ar eskidirler.. Torosun ilk insanla rı da bunlardır. Onlar develeri, koyun- ları, inek ve keçilerde bu dağların o kad ar kendi m alıdır ki ilk bakışta bes belli olur..
Onlar karlı d ağ lard a doğmuş ve çe tin bir h ayatı alın terile yenm iş oym
ak-Toros yaylalarında davarcılar arasında.. Bürcek yaylasında bağbozumundan sonra sucuk yapılırken..
--- =♦ *
ftl y j
O RO SLAR A kdenizle Or ta A nadolu arasında bir a- na çatıd ır! Ö yle bir çatı ki ne yıkılır, ne aşılır; öyle bir yu v a ki ne uçulur, ne bozulur...
Tarihin yap rakların ı dolduran mace- ralarile ve bugün için her bakım dan yaratacağı değerde Toroslar kad ar hiç bir d ağ silsilesi arsıulusal bir öne me kavuşm am ıştır...
İlk T ürk oym aklarının uğurlu elle rde taşları dikilen buzlu çeşmelerde, sürülerini otlattığı yeşil sırtlarile ve k a vallarım inlettiği kırd ağlarile ününün eskinliğini bugüne kad ar getiren ve y a rına götüren bu bulut yoldaşlarının en gin ve doyulm az bir hayatı vardır.
Dört m evsim de renkten renge giren hepsinde de içimize tatlı ve ılık bir his- le akan bu güzellikler insan oğluna öl mez bir sevgi, bitmez bir zevk veri yo r!..
İlkbaharında gülen m enekşelerde ve oğlak seslerini üzerine çeken yeşil çi m enlerde gülen Toros yaz
mevsimin-Yazan: T A H A TO RO S
de kızgın güneşin alevde istihza eden çapkın bir çocuk gibi ona burun kıvı racak k ad ar m ağrurdur.. «Ç ukurova» da yap rakları bir günde solduran, renkleri bir anda sarartan ve kurutan, hareketleri durduran güneş burada se rin bir rüzgâra ve karlı dağların buzlu
T O R O S L A R D A
ların yad ig ârıd ırlar.. V e bugünkü ha- . yatların ı da d ağların sarp uçurum ların da karların dondurucu buzluklarında kazanırlar... Kırmızı yüzlerde çeviklik leri beliren bu yiğitler okadar m ert in sanlardır ki burasını iftiharla k ayd e t m ek gerektir...
Onların ulusal m eselelerdeki hassa siyeti ve insanlık hususunda ataların dan intikal eden bilgileri ve m isafirleri kabul hususundaki incelikleri Türk ulu sunun engin m eziyetlerinden birer ör- ! nektir.
Onların geçirm ekte olduğu sade ha y a t öyle tatlıd ır ki içlerine katılan lar güç ayrılırlar. Çeşme başına oturtulan çadırları ve bu çadırların yegâne b ek çileri köpekleri bulunur... Sürüler öğle üzeri gelir. N ekadar kadın varsa çadır dan iş başına koşar ve keçileri sağar., Bazan süt sağılırken hazin b ir türkü de söylenir.. Bu iş bittikten sonra bir a ra d a yem ek yen ilir ve sohbet edilir. D a ha sonra çobanlar sürülerini alarak d a ğ a çıkarlar. Geceyi sürüsile ve omuzun daki yegâne arkad aşı silâhile birlikte geçirirler.. O nlar ellerinde k av allarile ard ların d a kurt köpeklerile Toroslar- dan kopmuş bir parça gibi m etindir ler!..
Y edisinden yetm işine k ad ar hergün delik çarıklarile taşları çiğniyerek aşın dıran bu dinç d ağ ad am ları hiç bir gün hayatların d an kim seye şikâyet etm e m işlerdir. Esasen onların özlediği ve sevdiği h ayat budur: Keçilerine b ir has talığın m usallat olm am ası ve çıkacağı ya ylaların bol otlu olması yegân e dü şünceleridir.. İçlerinde öyle müstahsil kadın lar vard ır ki sürüsünü de kendi güder, kendi sağar, yoğurdunu, peyni rini çıkarır ve pazara götürerek satar, vergisini v erir; tuzunu, sabununu, a la rak yuvasına döner..
Bazan sütünü sağarken arkasına bir çocuğu yüklü ayni zam anda d a kuca ğında meme veren an alar d a göze çar par.. V elût ve yekdiğerine perçimden kuvvetli bir sevgile bağlanm ış bu oy m akların oturdukları subaşları Toros- ların en sevim li köşeleridir. İçtikleri su, em dikleri hava onlara başka bir hayat ve sonsuz bir dinçlik verir..
Kış mevsimine doğru Ç ukurovaya göç ederler. Bu göç esnasında her soğuk su başında bir iki gün kalınır ve tatlı günler geçirilir.. Bu göçe ait türküleri ve âdetleri vard ır.. Esasen türkülerin ve sazların envai ve düğün oyunlarının eski Türk oyunlarını hatırlatm ası bilhas sa şayanı hayrettir.. H alkiyat ve harsi- yatı alâk ad ar eden bu gibi kıym etleri de fırsat buldukça yazacağız..
* * *
Şehirli y a y lac ılara gelince:
Bunlar T oroslara h ayatlarını kazan m ak için değil, yorgunluklarını dindir mek için giderler..
Dokuz aylarının dar ve m anzarasız o d alard a eriyip gittiğini gören şehirli ler yazı Torosların içi serinleten ve ru ha genişlik veren m anzaralarına d al m akla geçirirler. Bu hayat onlar için cidden gereklidir.. Sıhhatini biraz dü şünen adam elbette ki güneysel Anado- lunun gölgede kırk derecelik sıcağım hissetm ek istemez. Serin rüzgârların ok- şam asile hışırdıyan çam lar altında ve buzun yegâne su şeklinde aktığı burada görülen yeşil b ayırlard a dokuz aylık yorgunluklarım bir günde dindirirler..
Mühim birkaç y a y lâ d a toplanan bu şehirliler «A d a n a - M ersin - Tarsussun sıcaktan bunalan insanlarıdır. Şehirlile rin her yıl üç ayım bu suretle d ağlard a geçirmesi ve yurt edinmesi gerek kül
tür yayım ı ve gerekse sosyete bakım ın dan çok fayd alı neticeler verebilir.
T oroslarda üç ay lık bir yaz ve isti rahat devresi geçirilirken, yalnız soğuk subaşlarının zevki, koyu gölgelerin uykusu ve m ehtap gezintilerinin mest- liği düşünülm em elidir. T oroslara çıkı lınca her tem as edilen köylü ile iyi gö rüşmeler ve onların yükselm esi için ge rekli gösteriler yapm alıdır. Köylüye eski saltanat devrinin kokusunu unut- turm alıdır. Onların kalblerini kıran ve tarlasına göz diken, orm anına ve sını rına el uzatm ak isteyen kafaların Türk Cüm huriyetinin ileri hareketleri karşı sında parçalandığım ve her zam an da parçalanacağını hatırlatm alıdır.
Toros dağlarının eteklerine giderken gözlerinden zekâ fışkıran bu yiğit kö y lülere halkçılığım ızın da esasını y a y a r sak istirahatim iz esnasında önemli bir iş de yapm ış oluruz.
Taha Toros
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi