• Sonuç bulunamadı

Tarihi Bağdad'da Ebu Hanife ile ilgili rivayetlerin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihi Bağdad'da Ebu Hanife ile ilgili rivayetlerin değerlendirilmesi"

Copied!
136
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TC

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HADİS BİLİM DALI

TÂRÎHU BAĞDÂD’ DA EBÛ HANÎFE İLE İLGİLİ

RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Mehmet EREN

Hazırlayan

Mustafa ÖZTOPRAK

(2)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ………….... ……….5

KISALTMALAR …………..………..……….8

GİRİŞ EBÛ HANÎFE, HATÎB EL-BAĞDÂDÎ, ve TÂRÎHU BAĞDÂD A.EBÛ HANÎFE...…………...…….……….….9 1.Nesebi...……....….…………...………...9 2.Doğumu …....……...…….…....……….………...9 3.Tahsili……….……...………..……….……….……9 4.Ticari Hayatı……...………….………..……….….………11 5.Cömertliği………...……….………...……….……11 6.Yönetimle İlişkileri………..11 7.Eserleri………..……….……….……...……….……….12 8.Vefatı ……...…….……….……….…...……..13 B.EL-HATÎB EL-BAĞDÂDÎ...…..…...…...……...…….……...13 1.Doğumu.………..………..………... 13 2.Tahsili…...…...……….……...14 3.Yönetimle İlişkileri………...……….……..14 4.Eserleri………...……….….15 5.Vefatı.………...……….…...16 C.TÂRÎHU BAĞDÂD..………...……...….………...16 1.Yazıldığı Dönem………….…..…….……….……16 2.Muhtevası…...…………...……….…….16 3.Üslûbu………….…...…...……….…….17

4. Ebû Hanîfe Maddesi...19

DEĞERLENDİRME …...…….………..………...19

BİRİNCİ BÖLÜM TÂRÎHU BAĞDÂD’DA EBÛ HANÎFE HAKKINDA MÜSPET RİVAYETLER A.DOĞUM VE VEFAT TARİHİ………...……….….……….21

1.Doğum Tarihi……….21

2.Bağdat’a Gelmesi………...24

(3)

B. MEMLEKETİ ………..…. ……..………….………28

C. GÖRÜŞTÜĞÜ SAHABİLER ………...………...……..………..31

D.KADILIK GÖREVİNİ REDDETMESİ………...……….34

E.HAKKINDA RİVAYET EDİLEN ÖVÜCÜ HADİSLER……...………..………36

F.FAKİHLİĞİ……...………...…...……….………...43 G.VERÂSI VE İBADETİ...…….……...…………..………..46 DEĞERLENDİRME………... 50 İKİNCİ BÖLÜM TÂRÎHU BAĞDÂD’DA EBÛ HANÎFE HAKKINDA MENFİ RİVAYETLER A.İTİKADİ KONULAR 1. Cennet ve Cehennemin Fani Olması…………...….……...…….…………52

2. Ebû Hanîfe ve Mürcie……..…………...…..……….…….…………..54

3. İmanda Artma ve Eksilme Olması……… ………...………….56

4. Ebû Hanîfe ve Halkû’l-Kurân…………..………..…..………….60

6. Kâbe’nin ve Rasûlülah’ın Kabri’nin Nerede Olduğu..………...65

7. Ayakkabıya Kulluk Edilmesi………….…...………...….…67

8. Ebû Hanîfe’nin Küfürle Suçlanması………...………...…….…..68

9. “Abdest İman’nın Yarısıdır” Hadisi……….………..…..…....……..….…….69

(4)

B. FIKHİ MESELELER

1. Bir Mesele İçin Beş Ayrı Fetva Vermesi ………..….…....….………..76

2.Rasûlüllah’ın Ebû Hanîfe’nin Fetvalarının Çoğunu Kabul Edeceği İddiası....77

3.İhramlı Kişinin Elbise ve Ayakkabı Giymesi………...……...…..….…….78

4. Namazdaki İntikal Tekbirlerinde Ellerin Kaldırılması………...80

5.Ölünün Kefeninin Çıkartılıp Satılması……….…...…….………….…..82

6.İki Kullelik Suyun Hükmü………….………...………...83

7. Alıcı ile Satıcının Birbirinden Ayrılmadığı Sürece Alış-Verişte Muhayyer Olmaları...84

C. ŞAHSINA VE İLMİNE YÖNELİK TENKİTLER 1. ŞAHSINA YÖNELİK TENKİTLER a. İçkinin Ebû Hanîfe’nin Sözlerinden Hayırlı Olması………...86

b. Mevâli Çocuklarının İslâmı Bozması………...…86

c. Deccâlden Kötü Olması………..………...….……….88

d. Şeytan ed-Dakka İle Konuşması…………..……….….…….……89

. 2. İLMİNE YÖNELİK TENKİTLER a. Nahvi Bilmediği İddiası…………..………...…………..….………...90

b. Fıkhı Bilmemesi…..……..…………..……..….….………93

c. Yaptığının Tersini Yapmak………...…….…………..…….……….94

d. Rasûlüllah’tan Daha İyi Bilmesi……….………….95

D. DÖNEMİNDE EBÛ HANİFE’Yİ TENKİT EDEN ÂLİMLER 1. Malik b. Enes.... ……….…96

2. Süfyan es-Sevrî...……….…...97

(5)

E. EBÛ HANÎFE VE HADİS İLMİ

1. Dört Yüz Hadisi Reddetmesi……… ………...………… 100

2. Rey’e Yönelip Hadislerden Yüz Çevirmesi……….……..….…....….103

3. İlim Meclisinde Hadis Okunmaması………..……..….……...…..104

4. Hadis Yönünün Zayıf Olması………..………...………...………..106

5. Hadisine ve Reyine Tabi Olmamak………...……...109

6. Ezberlemediği Hadisleri Kullanmaması....……..……….………...111

7. İbnü’l-Mübârek’in Ebû Hanîfe’den Aldığı Dört Yüz Hadisi Silmesi ………112

8.Yahya b. Main’in Ebû Hanîfe Hakkında “La Be’se Bih” Demesi …….…...113

9.Ahmed b. Hanbel’in Ebû Hanîfe’yi Yalan Söylemekle İtham Etmesi………114

10. Müslim b. Haccac’ın Ebû Hanîfe’nin Hadis Yönünü Zayıf Bulması…….…115

11. Nesâî’nin Ebû Hanîfe’nin Hadisçiliğini Zayıf Görmesi.………....116

DEĞERLENDİRME Birden Fazla Rivayette Yer Alan Raviler 1. Sahabe Dönemi Ebu Hureyre...117

2. Tâbiîn Dönemi Hammad b. Seleme………...118

3. Etbâu’t-Tâbiîn ve Sonraki Dönemler a.Yakup b. Süfyan……….118

b.Yusuf b. Esbat………...118

c. Ahmed b. ale’l-Ebbâr………...118

d. Ebû Abdillah Muhammed b. Nasr el-Mervezî……….……….119

e. Ubeydullah b. Cafer b. Deresteveyh………....119

f. İbn Selâm ……….…………119

(6)

h. Muhammed b. Hüseyin İbnü’l-Fadl el-Kattan…….……….119

ı. İbn Dûma ……….……….119

i. Nuaym b. Hammad……….………..120

4. Hatîb el-Bağdadî’nin Hocaları a. Ebu’l-‘Alâ el-Vasıtî………...120

b Berkânî………...120

SONUÇ………...……….122

(7)

ÖNSÖZ

İslam kültür tarihi, doğuştan günümüze kadar çok yönlü bir gelişme kaydetmiştir. Bu tarihte bir yanda meydana getirilen eserler, diğer yanda hayatları ve eserleriyle kendilerinden söz ettiren şahsiyetler vardır. Ebû Hanîfe ile Hatîb el-Bağdâdî, hem eserleriyle, hem de şahsiyetleriyle üzerlerinden asırlar geçtiği halde, kendilerinden söz ettiren iki büyük âlimimizdir. Ebû Hanîfe fakîh, Hatîb el-Bağdâdî ise muhaddis kimliğiyle temayüz etmiştir.Hatîb el-Bağdâdî’nin Tarihu Bağdâd’ındaki “Numan b. Sâbit” maddesi, en uzun madde olup yazarın ona verdiği önemi göstermektedir.

“Numan b. Sâbit” maddesinin iki yönü vardır. Onda, önce Ebû Hanîfe hakkında müspet, daha sonra da menfi rivayetler toplanmıştır. Asırlardır üzerinde en fazla durulan kısım ise, hakkında savunma ve red yazılarının kaleme alındığı “Numan b. Sâbit” maddesindeki menfi rivayetlerdir. Tez konusu olarak hocalarımızla istişare sonunda Târîhu Bağdâd’da “Numan b. Sâbit” maddesinde geçen müspet ve menfi rivayetleri seçtik.

‘Târîhu Bağdâd da Ebû Hanîfe İle İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi’ başlıklı bu çalışmamız, bir giriş ile iki bölümden oluşmaktadır.

Girişte, Ebû Hanîfe, Hatîb el-Bağdâdî ve Târîhu Bağdâd hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, Ebû Hanîfe hakkında aktarılan müspet rivayetler, ikinci bölümde ise, menfi rivayetler incelenmiştir. Bölümlerdeki her bir başlıkta; önce iddia senediyle birlikte aktarılmıştır. Bazı başlıklarda, konu ile ilgili birden fazla rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetler, genellikle birbirlerinin tekrarı mahiyetindedir. Onun için, mükerrer rivayetlerden sadece bir tanesini ele alarak, diğerlerinin isnatlarında farklı ravi varsa, onları incelemeye dâhil ettik. Daha sonra konu hakkında bilgi verip, ele aldığımız her bir başlığın sonunda da aktarmış olduğumuz malumat hakkında bir değerlendirme yapmaya çalıştık.

(8)

Târîhu Bağdâd’daki “Ebû Hanîfe’nin Biyoğrafisi” üzerine daha önceden bazı çalışmalar yapılmıştır. Ancak ülkemizde bugüne kadar, Ebû Hanîfe hakkındaki müspet ve menfi rivayetler ile alakalı bir çalışma yapılmamıştır. İsa b. Seyfeddin el-Hanefî “er-Redd alâ Ebî Bekr el-Hatîb el-Bağdâdî” (Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1.Baskı, Beyrut, h.1301) isimli kitabında, daha çok bu rivayetler hakkında kanaatlerini ifade etmektedir. Muhammed Zâhid el-Kevserî’nin “Te’nibu’l- Hatîb alâ mâ Sâkahû fi Tercemeti Ebî Hanîfe mine’l Ekâzib” (Matbaatü’l-Envâr, 5. Baskı, Kahire, h.1410) isimli çalışması, tezimizle aynı mahiyettedir. Ancak el-Kevserî, bazı konularda, iddiayı oluşturan rivayetin senedinden ziyade konuya ağırlık vermiştir. Yine Te’nîbü’l-Hatîb’de, müspet rivayetlerden ziyade, menfi rivayetler üzerinde durulmuştur. Abdurrahman el-Muallimî tarafından hazırlanan “et-Tenkîl limâ verade fi Te’nîbi’l-Kevserî mine’l-Ebâtîl”(Daru’l-Kütübi’s-Selefiyye, Kahire, ty) Zâhid el-Kevserî’nin kitabına reddiye olarak yazılmıştır. Muallimî, bu kitabında sadece Kevserî’ye muhalefet ettiği konulara değinmiştir.

Mustafa Uzunpostalcı’nın “Ebû Hanîfe’nin Hayatı ve İslam Fıkhındaki Yeri” (Basılmamış doktora tezi)ismiyle hazırladığı doktora tezi, İmam Â’zam’ın fıkhî yönüne ağırlık veren bir çalışmadır. İsmail Hakkı Ünal’ın da “İmam Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu”(Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2.Baskı 2001)isimli doktora tezi bulunmaktadır. Bu çalışmada, Ebû Hanîfe’nin hadis anlayışı ve Hanefi mezhebinin hadis metodu incelenmiştir. Ayrıca, kitabın sonunda, Ebû Hanîfe’yi cehreden âlimlerin listesi ve eleştiri noktaları kısaca verilmiştir. İslami Araştırmalar Dergisinin on beşinci sayısı “Ebû Hanîfe” sayısıdır. Bu sayıda, Ebû Hanîfe hakkındaki bir çok makale yer almaktadır. Biz, bunlar arasından özellikle İlyas Çelebi’nin “Risâleleri ve İtikadî Görüşleri ile İmam Â’zam Ebû Hanîfe”(İslami Araştırmalar Dergisi, İstanbul, 2002) isimli makalesinden faydalandık. Diyanet İslam Ansiklopedisinin “Ebû Hanîfe”( IX,131-146, İstanbul, 1994) maddesi vardır. Bu maddeyi, her biri farklı başlıklar altında Mustafa Uzunpostalcı, Yusuf Şevki Yavuz ve Ali Bardakoğlu yazmıştır.

Ebû Hanife hakkında yapılan bu çalışmalardan en fazla Kevserî, Muallimî ve İsa b. Seyfettin el-Hanefî ve İsmail Hakkı Ünal’ın kitaplarından faydalandık.

(9)

Mustafa Uzunpostalcı’nın çalışması Ebû Hanife’nin fıkıh yönüyle alakalıdır. İslami Araştırmalar Dergisinin on beşinci sayısı Ebû Hanîfe özel sayısı olmasına rağmen, içinde imamla ilgili olarak müspet ve menfi iddiaları inceleyen bir makale bulunmamaktadır. Tabi ki bu özel sayı içinden istifade ettiğimiz bazı makaleler olmuştur.

Araştırmamız boyunca, tez danışmanım olarak yardımlarını esirgemeyen hocam Doç. Dr. Mehmet EREN’’e, konuyu seçme noktasında bana yol gösteren hocam Prof. Dr. Zekeriyya GÜLER ve Yrd. Doç. Dr. Mahmut YEŞİL’e şükranlarımı arz etmeyi bir borç bilirim.

Mustafa ÖZTOPRAK 31 Temmuz 2006 Derebucak-KONYA

(10)

KISALTMALAR

age. :Adı geçen eser

AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi b. : İbn

bkz. : Bakınız c. : Cilt çev. : Çeviren

DİA. : Diyanet İslam Ansiklopedisi h. : Hicri

Hz. : Hazreti İA : İslam Ansiklopedisi md. : Madde

nşr. : Neşreden ö. : Ölümü r.a. : Radıyallahu anh s. : Sayfa

s.a.v : Sallallahu aleyhi ve selem sy. : Sayı

thk. : Tahkik eden ty : Basım tarihi yok

(11)

T.D.V. : Türkiye Diyanet Vakfı vd. : Ve diğerleri

vs. : Vesaire

(12)

GİRİŞ A- EBÛ HANÎFE

1-Nesebi

Ebû Hanîfe’nin menşe olarak hangi millete mensup olduğu hakkında farklı rivayetler vardır. Hatîb el-Bağdâdî(463/1070) Târîhû Bağdâd’ında, Ebû Hanîfe’nin Tirmiz, Enbar, Nesa, Babil ve Nabata’lı olduğu yönünde rivayetler aktarmıştır1. Torunu Ömer’in belirttiğine göre, nesebi Numan b. Sâbit b. Zuta b. Mah’tır. Kâbil halkındandır2. Ebû Hanîfe’nin Arap olmadığı kesindir, Fars mı veya Türk mü olduğu ihtilaflıdır. Çoğunluğun tercihi onun Fars kökenli olduğu yöndedir3.

2-Doğumu

Ebû Hanîfe’nin doğum tarihi hakkında h.61 ve 70 yılları ile ilgili bir kaç rivayet4 bulunsa da genel kabul h.80 tarihi yönündedir5. O, Kûfe'de doğması yönüyle “Kûfi” nispetiyle anılmıştır. “Ebû Hanîfe” künyesiyle meşhur olması hakkında, eski kaynaklarda herhangi bir açıklama yoktur. Bu künyenin, İslam’a tam gönül vermiş, abid bir kimse olması veya Iraklılar arasında “Hanîfe” denilen bir divit veya yazı hokkasını devamlı yanında bulundurması sebebiyle verilmiş olduğu söylenmektedir6. Bir başka rivayette ise Ebû Hanîfe’nin Hanîfe adında bir kızı olduğu ve Ebû Hanîfe künyesini ona binaen aldığı aktarılmaktadır7.

3-Tahsili

Ebû Hanîfe’nin ilmi hayatı küçük yaşlarda başlamıştır. Öncelikle Kur’an’ı hıfzetmiş, daha sonra Kıraat ilmini, kıraat’ı seb’a âlimlerinden olan Asım b.

15 Bağdadî, Hatîb, Târîhu Bağdad, XIII, 325.

2 Abdulhâris, Muhammed Kasım, Mekânetü’l-İmam Ebî Hanîfe Beyne’l-Muhaddisin, yy, 1993,

s.37,38.

3 Kevserî, Muhammed Zâhid, Te’nibü’l-Hatib, Kahire, 1410, s.39.

4 Bağdâdî, Hatib, Târîhu Bağdâd, XIII, 330; Zehebî, Menâkıbü’l-İmam Ebî Hanîfe, (thk. Kevseri ve

Afgani), Kahire, ty, s.7.

5 İbn Abdilber, el-İntika, Beyrut, ty, s.123; Kevserî, Muhammed Zâhid, Te’nibü’l-Hatib, Kahire,1410,

s.42.

6 Ünal, İsmail Hakkı, İmam Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu,

Ankara, 2001, s.16.

7 Heytemî, İbn Hacer, el-Hayrâtü’l-Hısân fi Menakıbi’l-İmami’l-‘zam Ebû Halifeti’n-Numân,

(13)

Behdele’den öğrenmiştir8. Kıraat ilminin yanında sarf, nahiv, şiir, edebiyat, felsefe gibi ilimleri de öğrenmiştir. Kûfe, Basra ve Bağdat’ın ileri gelen üstadlarından hadis dinlemiştir9.

Ebû Hanîfe pek çok kimseden ilim almış olmakla beraber, onun en uzun süre hocalığını Hammad b. Ebî Süleyman(120/742) yapmıştır. Kendi ifadesine göre, hocası ölene kadar on sekiz yıl onun ders halkasına devam etmiştir.10 Hammad b. Ebî Süleyman’ın yüz yirmi senesinde vefatından sonra, onun yerine geçmiştir11. Ebû Hanîfe’nin ilim kaynağı aslında önde gelen sahabelere dayanmaktadır. Bu durumu kendisi şöyle anlatıyor. Emirulmü’minin Ebû Cafer’in huzuruna girdim. Bana ilmi nereden aldığımı sordu. Ben Hammad’dan, o İbrahim’den, o da Ömer b. El-Hattab, Ali b.Ebi Talib, Abdullah b.Mes’ud ve Abdullah b. Abbas’tan aldı, dedim. Bunun üzerine Ebû Cafer “çok güzel, çok güzel, kendini iyi kimselerle tevsik ettin ey Ebû Hanîfe dedi”12.İlmi yönleri diğer sahabilere nazaran oldukça üstün olan bu sahabilerden bazıları Ebû Hanîfe’nin yaşadığı muhitte hayatlarının önemli bir kısmını geçirmiş kimselerdir. Bu sahabilerin yanında Ebû Hanîfe’nin hocaları arasında, Mesruk b. el-Ecda(63/685), Alkame b. Kays(62/684) ve Şureyh(80/702)’den ilim alan Şa’bi ve İbrahim en-Nehaî (96/718) de vardır. Bunlardan da Hammad b. Ebî Süleyman vasıtasıyla Ebû Hanîfe ilim almıştır.13

Ebû Hanîfe hocası Hammad b. Ebî Süleyman’ın vefatından sonra otuz yıl onun makamında oturmuştur. Bu süre içinde Hanefî mezhebinin temelini oluşturan çalışmaları yapmıştır. Otuz yıl boyunca yaklaşık atmış bin kadar fıkhi soruyu cevaplandırmıştır14.Harezmî’ye göre, Ebû Hanîfe’nin kendi istinbatı seksen üç bindir. Onlardan, otuz sekiz bin’i ibadet, kalanı muamelat şeklindedir15. Ders vermeye kırk yaşlarında başlamıştır. Ders halkalarında yetişen talebelerinin sayısının dört bin’i aştığı ve bunlardan kırk kadarının ictihad derecesine vardığı nakledilir.16

8 Postalcı, Mustafa, , “Ebû Hanîfe”, DİA, İstanbul, 1994, X, 131.

9 Şerif, Main Muhammed, İslam Düşüncesi Tarihi, İstanbul, 1996, II, 302.

10 Bağdadî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII, 333.

11 Sibay, Halit Salim, “Ebû Hanîfe”, İA, İstanbul, 1964, IV, 21.

12 Bağdadî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII, 334.

13 Ebû Zehra, Muhammed, Ebû Hanîfe, s.68.

14 Şerif, Main Muhammed, İslam Düşüncesi Tarihi, İstanbul, 1996, II, 302.

15 Hamîdullah, Muhammet, İslam Hukuku Etütleri(çev. Kemal Kuşçu), İstanbul, 1984, s.192.

(14)

4-Ticari Hayatı

Ebû Hanîfe, ticaretle uğraşan varlıklı bir ailenin çocuğudur. İlim öğrenmeye başlamadan önce Amr b. Hureys bölgesinde kumaş dükkânlarının bulunduğu ifade edilmektedir17. İlim hayatına atılınca, ticaret işini ortakları aracılığıyla sürdürmüştür. Hayatı maddi sıkıntıdan uzak olarak geçmiştir.18

Ebû Hanîfe’nin ticaret yaptığı dükkân sadece bir alış-veriş yeri olarak görülmemektedir. Bu dükkân aynı zamanda insanların paralarını güvenip bırakabilecekleri bir yerdir. Ebû Hanîfe vefat ettiğinde buradaki paraların yekûnu elli milyon dirhem’e ulaşmıştır19.

5-Cömertliği

Ebû Hanîfe sadece şahsiyetiyle, bilgisiyle ve ticaretiyle temayüz eden bir kişi değildir. O aynı zamanda verasıyla, cömertliğiyle akli melekelerinin güçlülüğüyle ön plana çıkan bir zattır. Önde gelen talebelerinden Ebû Yusuf, Ebû Hanîfe hakkında “İnsanların içinde Ebû Hanîfe’den daha ileri görüşlü, daha akıllı bir kimse görmedim.”20 demiştir. Muhammed b. Abdillah el-Ensarî “Ebû Hanîfe; yaptıklarıyla, yürüyüşüyle, girişiyle, çıkışıyla bulunduğu yerde temayüz eden bir şahsiyettir.”21 demiştir. İmkânı olmayan talebelerine yardımda bulunması22, dükkâna gelen müşterilerden parası az olanlardan az alması, onun cömertliğinin bir yansımasıdır. Abdullah b. Mübârek(181/603)’in Ebû Hanîfe hakkındaki şu sözü oldukça dikkat çekicidir. Kendisine, dünya ve zenginlikleri takdim edildiği halde reddeden, kırbaçlandığı halde sabreden ve insanların peşinden koştuğu makam ve şöhreti kesinlikle kabul etmeyen biri hakkında ne diyebilirsiniz ki?23

6-Yönetimle İlişkileri

Ebû Hanîfe’nin yönetimle ilişkileri genellikle iyi gitmemiştir. Ömrünün elli iki yılı Emeviler, on sekiz yılı da Abbasiler döneminde geçmiştir24. Yönetimle arasının bozulmasının birkaç sebebi vardır. Bunlardan birincisi, yöneticilerin kendisini

17 Bağdâdî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII, 325.

18 Postalcı, Mustafa, “ Ebû Hanîfe”, DİA, İstanbul, 1994, X, 131.

19 Şerif, Main Muhammed, İslam Düşüncesi Tarihi, İstanbul, 1996, II, 303.

20 Saymeri, Hüseyin b. Ali, Ahbâru Ebî Hanîfe ve Ashabih, Beyrut, 1974, s.29.

21 Zehebî, Menâkıbü’l-İmam Ebî Hanîfe, s.26.

22 Postalcı, Mustafa, “ Ebû Hanîfe”, DİA, X, 131.

23 Zehebî, Menâkıbü’l-İmam Ebî Hanife, s.115.

(15)

beytülmal ve kadılık gibi kamu kuruluşlarının başına atama isteklerini reddetmesidir. Yöneticiler isteklerinin reddedilmesi üzerine Ebû Hanîfe’ye hapis, kırbaçla işkence gibi cezalar vermişler. Bazı rivayetlerde bu işkenceler esnasında öldüğü25 belirtilmektedir.

Ebû Hanîfe’nin yönetimle çatışmasının ikinci sebebi, Ehl-i beyt sevgisidir. Çeşitli ayaklanmalar sonucunda, Emevilerin Ehl-i beyt’e karşı tutumunu sertleştirmesi, Ebû Hanîfe’nin onlara cephe almasına sebep olmuştur. Aynı durum, Abbasi yönetimi ile de söz konusudur. İlk zamanlar aralarında mutedil bir ilişki varken, yönetimin Ehl-i beyt üzerindeki baskıyı artırması üzerine bu ilişki bozulmuştur.26

7-Eserleri

Ebû Hanîfe yetmiş yıllık hayatı çerçevesinde geriye birçok eser bırakmıştır. Onun, günümüze gelebilmiş eserleri fazla değildir. Üstelik bunların bir kısmının ona ait olduğu ihtilaflıdır. Bununla beraber talebeleri Ebû Yusuf ve bilhassa İmam Muhammed’in telif ettiği eserler, onun fıkhını ve çeşitli konulardaki görüşlerini zamanımıza kadar ulaştırmıştır. Ebû Hanîfe’nin yaşadığı dönemde imla usulü yaygın olduğu için hocalar genellikle yazmazlar, talebelerine yazdırırlardı27. Başlıca eserler şunlardır.

1-) el-Fıkhu’l-Ekber 2-) el-Fıkhu’l-Ebsat

3-) el-Âlim ve’l-Müteâllim 4-) Risale ila Osman el-Betti

5-) Osman el-Betti’ye diğer bir risalesi 6-) el-Vasıyye

7-) el-Vasıyye(oğlu Hammad’a)

8-) el-Vasıyye(öğrencisi Yusuf b. Halid es-Semti’ye) 9-) el-Vasıyye(öğrencisi Kadı Ebû Yusuf’a)

10-) Müsnedü Ebî Hanîfe(Ebû Yusuf’un rivayetiyle).28

25 Bağdadî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII, 326–27; Taşköprizâde, Tabakâtü’l Fukaha, Musul, 1954,

s.13,14.

26 Postalcı, Mustafa, , “Ebû Hanîfe”, DİA, X,132–133.

27 Sibay, Halil Sabit, “Ebû Hanîfe”,İA, IV,26.

28 Ünal, İsmail Hakkı, İmam Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu,

(16)

8-Vefatı

Hayatını ilme, ilim taliplerine ve insanların meselelerinin çözümüne adayan Ebû Hanîfe, h.150/767 yılında vefat ettiği hususunda âlimler ittifak etmişlerdir29. Ölümünün hangi sebeple olduğu ile ilgili birçok rivayet vardır. Bu rivayetlerde; hapiste, kırbaç altında30, aç ve susuz bırakılarak31, hapisten çıkıp evinde32 ve zehir içirtilerek33 öldürüldüğü aktarılmaktadır. Hatîb el-Bağdâdî (463/1070), “sahih olan görüşe göre, Ebû Hanîfe hapiste ölmüştür34 ”der.

Ebû Hanîfe’nin cenaze namazı altı kere kılınmış, yaklaşık elli bin kişi katılmış ve izdihamdan dolayı ikindi vaktine kadar defnedilememiştir35.

B-HATîB EL-BAĞDÂDÎ 1-Doğumu

Hatîb el-Bağdâdî, h.392/1006 yılında36 Mekke-Medine yolu üzerindeki Vadilmelel’in Guzeyye kasabasında dünyaya geldi. Tam olarak ismi, Ebu Bekir Ahmed b. Ali b.Sabit b. Ahmed el-Bağdadi’dir. Hatîb’in, nerede ve ne zaman doğduğu ile ilgili muhtelif bilgiler vardır. Kevserî(1371/1952), Hatîb’in doğum tarihini h.39237, İbnü’l-Cevzî(597/1117), h.39138olarak ifade etmektedirler. Ama kaynaklarımızın geneli Hatîb’in doğum tarihini h.392 olarak aktarmaktadır. Hatîb el-Bağdâdî’nin doğum yeri olarak ise, Bağdad’ın güneybatısında büyük bir kasaba olan Derzican köyü ile bizim yukarıda zikrettiğimiz Guzeyye kasabası geçmektedir. Babasının yirmi yıl hatipliğini yaptığı Derzican köyü, Hatîb’in doğum yeri olarak görülse de, görev yeri olarak da görülmesi muhtemeldir. Bu açıdan Hatîb’in, Guzeyye veya Derzicanda doğduğunu kesin olarak söylemek oldukça zordur.

29 İbn Sa’d, Tabakat, VI,368,369; İbn Abdilber, el-İntika, s,122,123; ; Bağdâdî, Hatîb, , Târîhu

Bağdad, XIII,330; Saymeri, Hüseyin b. Ali, Ahbâru Ebî Hanîfe ve Ashâbih, s.94; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübela, VI,403

30Bağdâdî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII, 326.327.328.

31Heytemi, İbn Hacer, Hayrâtü’l Hısân, s.67.

32 Ünal, İsmail Hakkı, İmam Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu,

s.25.

33 Heysemi, İbn Hacer, Menâkıbü’l-İmam ‘zam, Ankara,1978,s.178.

34Bağdâdî, Hatîb , Târîhu Bağdad, XIII,328.

35 Gaveci, Vehbi Süleyman, Ebû Hanîfe en-Numân, Dımeşk,1413,s.365; Saymeri, Hüseyin b. Ali,

Ahbâru Ebî Hanîfe ve Ashabih, Beyrut,1974,s.29.

36Bağdâdî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII,266.

37 Kevseri, Muhammed Zâhid, Te’nibü’l-Hatîb, s.22.

(17)

2-Tahsili

Babası Ali b. Sâbit, hem hatîb hem de hâfız39 idi. Kendisinin dini ilimlere vukufiyeti olduğu için Hatîb’i küçük yaşlardan itibaren yetiştirmeye çalışmıştır. On bir yaşındayken ona hadis okutmuştur. 403 senesinde Şeyh Ali b. Talib et-Taberi’den Hadis dinlemeye başlamıştır. Fıkıh ilmini ise, Bağdat’taki ünlü Şafi âlimi olduğu belirtilen Ebû Hâmid el-İsferayânî’den40 almıştır. Hatîb, o zamanın âdeti üzerine ilim almak için farklı memleketlere seyahat etmiştir. Bunlar, Basra, Nişabur, İsfahan, Hemedan, Şam ve Hicaz’dır41. Hicaza gittiğinde orada hem hac vazifesini yerine getirmiş, hem de oraya hac için gelen hadis âlimlerinden istifade etmiştir. Bunların içinde, Ebû Abdillah Muhammed b. Seleme el-Kuzâî ve kendisine beş gün içinde Sahih’i Buhârî’yi okutmuş olan Ahmed el-Mervezî’nin kızı Kerime42 yer almaktadır.

Hac dönüşü Bağdat’a gelmiştir. Hadis ilmindeki otoritesi yanında, yazdığı eserler sayesinde büyük bir şöhrete sahip olduğu için ondan hadis öğrenmek eserlerini bizzat kendisinden rivayet etmek üzere pek çok talebesi olmuştur. Bunların içinde bir zamanlar kendisine hocalık yapmış olan Ebû Bekir el-Berkânî43 de bulunmaktadır.

3-Yönetimle İlişkileri

Abbasi halifesi İbnü’l Müslime, Hatîb’in tahsil arkadaşıydı.Halife, kendi tahsil arkadaşının hadisteki konumunu bilerek onu kendi himayesine almıştır. Halife İbnü’l Müslime, müşkilleri Hatîb’e sorduğu gibi, Bağdaddaki vaizlerin, vaazlarında kullandıkları hadisleri ona götürmelerini emretmiştir44. O sıralarda bir takım Yahudiler, Hz. Peygamberin Hayber Yahudilerini cizyeden muaf tuttuğuna dair Hz. Ali’nin el yazısını ihtiva eden bir belgeye sahip olduklarını ileri sürdüler. Halife İbnü’l Müslime, Hatîb’e bu belge hakkındaki kanaatini sordu. O da belgeyi inceledikten sonra, Hayber’in hicretin yedinci yılında fethedildiğini, bu belgede şahit olarak gösterilen Muâviye’nin Mekke’nin fethinde Müslüman olduğunu, diğer şahit Sad b. Muâz’ın Beni Kureyza seferinde şehid düştüğünü belirterek, belgenin sahte

39 İbn Asâkir, Tarîhu Dımeşk, V,31.

40 İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, XII,101.

41 İbn Kesir, Age, XII,101.

42 Ateş, Ahmet, “Hatîb el-Bağdâdî ve Takyid el-İlim”,AÜİFD, İst, 1952,sy.1, s.92.

43 Kandemir, Yaşar, “Hatîb el-Bağdâdî”,DİA, s,453.

44 W.Marçais, “Hatîb Bağdadî”, İA, V,365; Ateş, Ahmet, “Hatîb Bağdâdî ve Takyid

(18)

olduğunu ispatlamıştır. Bunun üzerine vezir, Hatîb’i hadis konusunda tek otorite olarak görmüştür45.

Hatîb el-Bağdâdî, siyasi otoritenin gücünü de arkasına alarak bir taraftan eserlerini yazmaya, bir taraftan da talebelerine o zamana kadar edindiği bilgileri aktarmaya devam ediyordu. Ama kendisinin bu durumu siyasi dengelerin bozulmasıyla değişti. Bağdadı işgal eden Türk asıllı komutan Ebû’l-Haris Aslan el-Besasîriye karşı halifeye, Selçuklu sultanı Tuğrul Bey’i çağırması telkininde bulunması, Fatımilerin nefretini üzerine çekmesine sebep olmuştur. Tuğrul Bey’in ayrılmasından sonra Besâsîri tekrar geldi. Besasîri ve yandaşları, halife İbnü’l Müslime’yi öldürüp, Hatîb’i de taciz etmeye başlamışlar. Bunun üzerine Hatîb, Şam’a gitmek zorunda kalmıştır46.

4-Eserleri

Hatîb el-Bağdâdî, Şam’da Emevi Caminin doğu cephesindeki minarenin altında bulunan odada ikamet ederek eser yazıp ders okutmaya başladı. Burada elli civarında eser kaleme almıştır Ancak kendisinin kaç eseri olduğu hakkında muhtelif rivayetler vardır. Bu rivayetler arasında 36,5647,10048 gibi rakamlar yer almaktadır. Eserlerinden yirmi üç tanesi günümüze kadar gelmiştir. Bazıları şöyledir.

1-) Târîhu Bağdad

2-) Şerefü Ashâbi’l-Hadîs.

3-) el-Camiu li-Ahlâkı’r-Râvi ve Adâbi’s-Sâmi 4-) Nasihatü ehli’l-hadis.

5-) el-Kifâye fi ilmi’r-rivâye 6-) Takyidü’l-ilm

7-) er-Rıhle fi talebi’l-hadis

8-) Muvazzıhu evhami’l-cem ve’t-tefrik 9-) Kitabü’l-fıkh ve’l-mufakkıh

10-) Kitab el-Buhala

45 Kandemir, Yaşar, “Hatîb el-Bağdâdî”,DİA, s,453.

46 Ateş, Ahmet, “Hatîb el-Bağdâdî ve Takyid el-İlim”, AÜİFD, İst, 1952,sy,1 s.93,94.

47Ateş Ahmet, Age, s.97.

(19)

5-Vefatı

Hatîb el-Bağdâdî, bu kadar verimli bir zaman geçirmesine rağmen, kendisi Şam’daki hayatından memnun değildir. Bağdat’ı özlemekte, ahir ömrünü orada geçirmek istemektedir. 462 yılının Şaban ayında Bağdat’a dönmeye karar verdi. Ticaretle meşgul olan talebesi muhaddis Abdu’l Muhsin eş-Şihi onu Bağdat’a götürme görevini üstlendi. Hatîb el-Bağdâdî, yol üzerindeki Trablus ve Halep’te hadis öğreterek dört ay sonra Bağdat’a ulaştı ve el-Camiu’l-Mansûrî’de tekrar ders okutmaya başladı49. 7 Zilhicce 463/1070 Pazartesi günü50 o hasretine dayanamadığı Bağdat’ta vefat etti. Kendisini Bişr el-Hâfi’nin Babü’l Harb’deki kabrinin yanına defnetmişlerdir.

C-TÂRÎHU BAĞDAD 1- Yazıldığı Dönem

Târîhu Bağdad, Hatîb el-Bağdâdî’nin en büyük ve en fazla emek sarf ettiği eseridir. Kendisine yöneltilen eleştirilerin de ekseriyeti bu kitaptaki yazdıklarıyla alakalıdır. Târîhu Bağdad, hicri beşinci asırda yazılmıştır. Hicri beşinci asır, mezhep tartışmalarının yoğunlaştığı bir zaman dilimidir. Bu asırda, aynı zamanda mezhepler hakkındaki kitaplar yazılmaya başlanmıştır. Kendisi hadisçi yönüyle temayüz eden bir şahsiyetken, eleştiriler hem hadisçilerden, hem fıkıhçılardan hem de diğer alanlardaki kişilerden gelmiştir. Çünkü eserine aldığı şahsiyetler, bir tek alanla ilgili kimseler değildir. Muhaddis biyoğrafilerinin ve rivâyetlerin çokluğundan dolatı bu kitap, sonraki asırlarda telif edilen mahallî tarihlerin hepsine örnek olmuştur. İslâm âleminin hemen her bölgesinde ona benzer Mahallî Tarih’ler yazılmıştır.51

2-Muhteva

Târîhu Bağdad, on dört ciltten oluşmaktadır. Eser, yirmi yıldan fazla bir sürede52 tamamlanabilmiştir. Eserde her bir şahsiyet için ayrı ayrı olmak üzere, 7831 madde yer almaktadır. Bu maddelerin kimisi birkaç satırdan ibaretken kimisi de onlarca

49 Kandemir, Yaşar, “ Hatîb el-Bağdadî” ,s.454.

50 W.Marçais, “Hatib el-Bağdadi”, İA, V,366.

51 Eren, Mehmet, “Hadis İlminde Rical Bilgisi ve Kaynakları”, s. 288.

(20)

sayfa sürmektedir. Mesela Ebû Hanîfe’yi konu alan 7297. madde, eserin en uzun maddesidir. Bu madde bazı nüshalarda yüz sayfa olarak görülürken, bazı nüshalarda yüz otuza kadar çıkmaktadır.

Târîhu Bağdad, en fazla Hadis ricâlini tanıtması yönüyle önemlidir. Biyoğrafilerin neredeyse 2/3’ünü muhaddislerin teşkil etmesi, kitabın Hadis ilmine hizmet için telif edilmiş olduğunu gösterir. Hatib, bu muhaddislerin kimliklerini ve cerh-tâ’dil durumlarını açıklamıştır. Muasırı olmayanlar hakkında önceki imamların hükümlerini nakletmiştir ki, onları sunuş tarzı o râvi hakkında bir hüküm vermeyi kolaylaştırmıştır.53

Kitap, Bağdad’ın kuruluşu, siyasi olarak tarih içinde geçirdiği evreler ve coğrafi olarak hangi durumda olduğunu aktararak başlar. Daha sonra, Bağdadda yaşamış şahsiyetlerin terceme-i hallerini Peygamber(s.a.v)’e hürmeten Muhammed isimli olanlar, baba adlarının alfabetik sırasına göre tertip edilmiştir. Muhammed isminin akabinde alfabetik olarak diğer şahsiyetler yer almıştır. Bunların içinde, hükümdarlar, vezirler, halifeler, şarkıcılar, komutanlar vs. birçok alandan şahsiyetler yer almıştır.

3- Üslûbu

Târîhu Bağdad hakkında, reddiye ve savunmaya yönelik birçok eser yazılmıştır. Reddiyeler genelde eserde yer alan, önde gelen mezheb imamları hakkında yazılanlara yöneliktir. Zehebî(748/1369), ‘Hatîb el-Bağdâdî mezheb imamları hakkındaki maddeleri keşke yazmasaydı’ demiştir.54 Red ve savunma yazıları açısında dikkat çekici bir nokta ise, bu yazıların, Târîhu Bağdad’ın yazılışından iki yüz yıl sonra yazılmaya başlanmış olmasıdır. İki yüz yıl sonra Hatîb aleyhindeki ilk eseri kaleme alan, Eyyübilerin Dımeşk kolu hükümdarı el-Melikü’l-Muazzam Şerifüddin İsa b. el-Melikü’l Âdil(1218/1227)’e kadar eser hakkında herhangi bir reddiye yazılmamış olması, oldukça dikkat çekicidir.55 Bu da bizde, esere daha sonradan bir şeylerin katılmış veya eserden bir şeylerin çıkarılmış olabileceği izlenimi uyandırmaktadır. Ebû Hanîfe’yi konu alan maddenin kimi nüshalarda rivayetler fazla iken, kimi nüshalarda az olması56, bu düşünceyi destekler niteliktedir.

53 Eren, Mehmet, “Hadis İlminde Rical Bilgisi ve Kaynakları”, s.

54 Zehebi, Siyeru A’lâmi’n-Nübela, XVIII,289.

55 Mahmud, et-Tahhan, el-Hafız el-Hatib el-Bağdadi, ,Beyrut,1401, s.105,106.

(21)

Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdad’da ele aldığı kişilerin hem lehinde hem de aleyhindeki rivayetlere yer vermiştir. Bu tür bir metot oldukça objektiftir. Hatîb kendisinin metodunu Târîhu Bağdad’da şöyle açıklamaktadır. Eyyüb Sahtiyânî, Süfyan es-Sevrî(161/782), Süfyan b. Uyeyne, Ebu Bekir b. Ayyaş ve diğer imamlardan Ebû Hanîfe ‘ye takriz, övgü ve sena ihtiva eden birçok rivayet zikrettik. Ancak Hadis nakilcileri yanında Ebû Hanîfe hakkında naklolunanlar bunun hilafınadır. Bir kısmı dini asıllara, bir kısmı da furûata ait olan birçok çirkin işlerden dolayı onun hakkında çok şey söylemişlerdir. Allah’ın izniyle ve bunlara vakıf olup böyle şeyler duymaktan hoşlanmayanlardan özür dileyerek bu nakilleri zikrediyoruz. Ebû Hanîfe, nazarımızda yüksek bir mevkiye sahip olmak ve bu kitapta zikrettiğimiz diğer birçok ulemaya numûne olmakla birlikte, âlimlerin onun hakkındaki farklı sözlerine ve haberlerine yer verdik. Doğruya muvaffak kılan Allah’tır”. 57

İbn Hacer el-Heytemi(973/1594), Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîhu Bağdad’da izlemiş olduğu metodun yanlışlığına dikkat çekmiştir. Ebû Hanîfe aleyhindeki rivayetlerin isnatlarında yer alan ravilerin genellikle mecruh ve meçhul olduğunu belirterek, “bu kabil rivayetlerle, sıradan bir müslümanın bile namus ve şerefine zarar vermek icmaen caiz değilken, nasıl olur da müslümanların imamlarından bir imama tecavüz caiz olur” demektedir58.

Hatîb el-Bağdâdî aslında iyi niyetli olarak hareket etmiştir. Ancak, “ele alınan şahıslar hakkında önüne gelen her rivayeti kitabına alması, bir kişinin hayatı aktarılırken dikkate alınan ravinin, kendi hayatı nakledilirken menfi ifadeler kullanılması”, onun eleştirildiği noktalardandır. Yazar, önüne gelen bütün rivayetleri toplamış görünmektedir. Bunu Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîhu Bağdad’ındaki ifadelerinden anlıyoruz. Orada Hatîb, Ebû Hanife hakkındaki ifadelerin çok çirkin olduğunu ancak imamdan özür diliyerek kitabında o rivayetlere yer vereceğini söylemektedir. Hatîb el-Bağdâdî, rivayetler üzerinde biraz daha fazla mesai harcayıp, kitap içinde ortaya çıkan farklılıkları giderseydi, o zaman kendisi daha az eleştirilmiş olabilirdi.

57 Bağdadî, Hatîb, , Târîhu Bağdad, XIII,369,370.

(22)

4. Ebû Hanîfe Maddesi

Târîhu Bağdad’da Ebû Hanîfe’yi konu alan 7297. madde, eserin en uzun maddesidir. Hatîb el-Bağdâdî, imamı Numan b. Sabit başlığı altında aktarmıştır. Bu, Hatîb el-Bağdâdî’nin imama verdiği önemi göstermektedir. Numan b. Sabit maddesi bazı nüshalarda yüz sayfa olarak görülürken, bazı nüshalarda yüz otuza kadar çıkmaktadır.İmamı ele alan madde, eserin on üçüncü cildinde yer almaktadır. Madde içerisinde geçen iddiaları müspet ve menfi olarak ayırdık. Ancak, kitapta rivayetler karışık zikredilmiştir.

DEĞERLENDİRME

Ebû Hanîfe (150/767), İslam dünyasının önde gelen âlimlerinden biridir. İmamın bu noktaya nasıl geldiğini, neler yaşadığını, aktarmış olduğumuz hayatında görmek mümkündür. O bilhassa fıkıh yönüyle temayüz eden, ancak diğer ilimlerde de yeteri kadar bilgiye sahip olan bir şahsiyettir. Kendisine, diğer âlimlerin de karşılaştığı eleştiriler, itirazlar ve reddiyeler yapılmıştır. Her insanın eksiği, hatası ve yanlışları olabileceği gibi Ebû Hanîfe’nin de olabilir. Ama neticede o, Müslümanların önde gelen âlimlerinden biri olmuştur. Hatîb el-Bağdâdî (463/1070) de, hicri beşinci asrın İslam dünyasında temayüz etmiş âlimlerden birisidir. Abbasiler döneminde yaşamıştır. Devrinin en büyük Hadis otoritesidir. İlim dünyasında muhaddis kimliğiyle tanınmaktadır. Yazmış olduğu elli civarında eseri vardır. Ancak günümüze bunların yirmi üçü ulaşabilmiştir.59 Hatîb el-Bağdâdî’nin yazmış olduğu eserlerden en önde geleni Târîhu Bağdad’dır. Onda 7831 kişinin terceme-i hali verilmektedir. Hatîb el-Bağdadî’ye gelen eleştirilerin büyük çoğunluğu Târîhu Bağdad’dan kaynaklanmaktadır. Bu kitapta, terceme-i hallerini verdiği ravilerden bazıları hakkında birbiriyle uyuşmayan bilgiler vermiştir. Bu da, kitabın kendi içinde tutarlı olmamasına sebep olmuştur. Yine de Târîhu Bağdad, ilim dünyamızda yer alan kıymetli eserlerimizden bir tanesidir.

59 Ateş, Ahmet, “Hatîb el-Bağdâdî ve Takyid el-İlim”, AÜİFD, İst, 1952,sy,1 s.93,94; W.Marçais,

(23)

Hatîb el-Bağdadî, Târîhu Bağdad’da Ebû Hanîfe hakkındaki rivayetleri müspet ve menfi olarak iki başlık altında toplamak mümkündür. Müspet ve menfi rivayetler karşılaştırıldığında, menfi rivayetlerin daha fazla olduğu ortaya

çıkmaktadır Müspet rivayetler, Ebû Hanîfe’nin nesebi, memleketi, doğumu, ilim tahsili, fakihliği cömertliği ve vefat tarihi gibi konular üzerinde durulmaktadır.

(24)

BİRİNCİ BÖLÜM

TÂRÎHU BAĞDÂD’DA

EBÛ HANÎFE HAKKINDA MÜSPET RİVAYETLER

Ebû Hanîfe, ameli olarak kabul edilen dört mezhepten Hanefi mezhebinin lideridir. Böylesine önemli bir kişi hakkında, müspet veya menfi kanaatler oluşacaktır. Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdad’ındaki Numân b. Sâbit maddesinde, müspet ve menfi rivayetlere yer vermiştir. Bu bölümde Numân b. Sâbit maddesinde geçen müspet rivayetleri inceleyeceğiz.

Burada dokuz başlık altında farklı rivayetler mevcuttur. Bunların Ebû Hanîfe açısından geçerli olup olmadığını ortaya koymaya çalışacağız. Şahıslar hakkında söylenen övücü sözlerin içinde doğru olanlar olduğu kadar, taltif mahiyetinde uydurulmuş olanlar da olabilmektedir. Biz, burada “doğru” ile “uydurulmuş” olanları ayırmaya çalışacağız. Bazı başlıklar altında aynı konu ile ilgili birden fazla rivayet bulunmaktadır. Burada, rivayetler arasında birbirlerini teyit etmeyenler vardır. Onun için rivayetler arasındaki farklılıkları gidermek için konu ile ilgili kaynaklara başvuracağız.

Her başlık altında; öncelikle konu ile alakalı giriş cümleleri, sonra Târîhu Bağdad’da geçen rivayetler, daha sonra bu rivayetlerin tahlillerini ve âlimlerin görüşlerini aktarmaya çalışacağız.

A-) DOĞUM VE VEFAT TARİHİ 1-Doğum Tarihi

Ebû Hanîfe’nin doğum yılı hakkında farklı rivayetler mevcuttur. Rivayetlerin büyük çoğunluğu hicri seksen yılında birleşmektedir. İmam Â’zam’ın hangi yılda doğduğu sadece Hanefi mezhebine mensup olanlar değil, ayın zamanda diğer mezhepleri de ilgilendirmektedir. Çünkü Ebû Hanîfe’nin doğum yılı ne kadar geriye doğru giderse, sahabilerle görüşme ihtimali o kadar yüksek olacaktır. Bu da Ebû

(25)

Hanîfe’ye, dolayısıyla Hanefi Mezhebinin kullanmış olduğu kaynaklara karşı güveni artıracaktır. Onun için genellikle, Hanefi mezhebi dışındaki âlimlerin doğum yılı olarak en son tarih olan seksen yılında ısrar ettikleri görülmektedir. Hanefi kaynakları ise, diğer doğum tarihlerini de vererek, onların göz ardı edilmemesini istemektedir. Bu noktada konumuz ile ilgili Târîhu Bağdad’da geçen rivayetleri aktaralım.

a-) Ebû Abdillah es-Saymerî> Ali b. el-Hüseyin b.Harun ed-Dabî>

Ebû’I-Abbas b. Said >Abdullah b. İbrahim b. Kuteybe>Hasan b.el-Hallâl>Muzâhim b. Davud b. Aliyye.

“Ebû Hanîfe, altmış bir senesinde doğdu ve yüz elli senesinde öldü. Bu sözün sahibini kesin olarak bilmiyorum”.60

b-) Ebû Nuaym el-Hâfız > Ebû İshak İbrahim b. Abdillah el-İsbahânî

(Neysabûrî) >Muhammed b.İshak es-Sakafî >Yusuf b. Musa > Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn.

“Ebû Hanîfe seksen senesinde doğdu ve öldüğünde yetmiş yaşındaydı. Yüz elli senesinde öldü. O, Numan b. Sâbit’tir.61

Rivayetimiz senet kısmında geçen Ebû Nuaym’ın tam olarak ismi, el-Fadl b. Dükeyn’dir. Ebû Nuaym ismiyle meşhur olmuştur. Hicri 130 ile 218 yılları arasında yaşamıştır. Sika bir âlimdir.62 Ebu İshak İbrahim b. Abdillah en-Neysaburî. Hicri 277 yılında vefat etmiştir. İbn Hacer, bu ravi hakkında “saduk” ifadesini kullanmaktadır.63 Yusuf b. Musa, hicri 253 yılında vefat etmiştir. Hatîb el-Bağdâdî, kitabında, bu ravi hakkında, “saduk” demektedir.64 Bu rivayetin senedindeki ravilerden Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn, diğer ravilerin yanında temayüz etmektedir. Aktarmış olduğumuz üç ravinin vefat tarihlerine bakıldığında, isnat zincirinde en sonda yer almasına rağmen Ebû Nuaym, kendinden önceki ravilerden önce vefat etmiştir. Ancak vefat tarihleri birbirine yakındır. Bu noktada Ebû Nuaym’ın ravilerin ortasında yer aldığını söyleyebiliriz.

60 Hatîb, age, XIII,330.

61 Hatîb, age, XIII,330.

62 İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübra, II,373;İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, VIII,245.

63 İbn Hacer, Lisânü’l-Mizân, I,74.

(26)

c-) Ebû Bekr Muhammed b. Hamdan b. es-Sabah en-Neysabûrî> Ahmed b.

es-Sılte b. el-Mu’lis el- Hanânî) Ebû Nuaym.

“Ebû Hanîfe, seksen senesinde doğdu ve yüz elli sensinde vefat etti. O, yetmiş yıl yaşadı”.65

Ebû Hanîfe’nin doğumu ile ilgili olarak seksen, yetmiş, altmış bir tarihleri geçmektedir. Bunların içinde seksen yılı üzerinde adeta bir ittifak vardır. Ancak diğer üç tarihle ilgili olarak da, âlimlerimizden gelen rivayetler ve görüşler vardır.

İbn Abdilber(463/1070), Ebû Hanîfe’nin doğumu üzerinde, seksen tarihinde bir ihtilaf yoktur,66 demiştir. Zehebî (748/1365), imamın Abdülmelik b. Mervan’ın hilafeti esnasında Kûfe’de doğduğunu67 ifade ederken, Kevserî, Te’nib’inde68, çoğunluğun seksen tarihinde karar kıldığını aktarmıştır. İbn Hacer (852/1467) de, Ebû Hanîfe’nin yüz elli senesinde yetmiş yaşında iken vefat ettiğini naklederek, seksen yılında doğduğunu kabul etmiştir.69

İmam ‘zam’ın altmış bir, altmış üç 70 ve yetmiş71 yıllarında doğduğu ile ilgili az da olsa rivayet vardır.

Ukaylî, Duafâ’sında şöyle bir olay aktarmaktadır: “İbrahim en-Nehaî, vefat etti. Kûfe ehlinden beş kişi toplandı. Onların arasında Ömer b.Kays el-Masrî ve Ebû Hanîfe de vardı. Aralarında kırk bin dirhem topladılar. Bu parayı, Hakem b.Uteybe’ye götürdüler. Sen bizim ircada reisimizsin. Biz aramızda topladığımız kırk bin dirhemi sana getirdik, dediler. Hakem b. Uteybe bunları kabul etmedi. Bu toplanan parayı Hammad b. Ebî Süleyman’a götürdüler. Hammad ise bu parayı kabul etti. İbrahim en-Nehaî, yetmiş beş senesinde vefat etmiştir.72 Bu rivayete bakarak, Ebû Hanîfe’nin altmış bir doğumlu olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Çünkü bu olayın içinde geçen, sen bizim ircada reisimizsin ifadesi, Ebû Hanîfe ile bir araya gelebilecek bir durum değildir. İmamın zaten Mürcie akımının içinde olmayı

65 Hatîb , Tarih, XIII,330.

66 İbn Abdilberr, el-İntika, s.123,

67 Zehebî, Menâkıbu’l-İmam ‘zam, s.10

68 Kevserî, Muhammed Zâhid, Te’nibü’l-Hatîb, s.42.

69 İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, X,108.

70 Taşköprizâde, et-Tabakâtü’l-fukaha, s.11.

71 Kevserî, Te’nibü’l Hatîb, s.42.

(27)

reddettiği bilinen bir gerçektir.73 Bu açıdan bakıldığında, baş tarafta aktardığımız Ebû Hanife’nin hicri altmış bir yılında doğduğu yönündeki rivayet hale gelmektedir. Zaten bu iddianın ravisinin de kesin olarak bilinmemesi, rivayetin sıhhati üzerinde soru işaretleri oluşturmaktadır.

Rivayetlere bakıldığında, Ebû Hanîfe’nin vefat ettiğinde yaşının yetmiş olduğu geçmektedir. Vefat tarihi ile ilgili olarak da doğum tarihinde olduğu gibi farklı rivayetler74 vardır. Ancak ittifak edilen tarih yüz elli senesidir. İttifak edilen noktayı, yani yüz elli senesini dikkate alsak, İmamın yetmiş sene yaşadığı rivayetiyle, onun doğum tarihinin seksen yılı olduğunu anlarız. Bu noktada imamın doğum ve ölüm yılları hakkında genel kabul gören tarihler, seksen ve yüz ellidir. Bu iki tarihin yanında diğerleri oldukça zayıf kalmaktadır.

Neticede; İmamın doğumunun seksen, vefatının ise yüz elli yılı olduğu ortaya çıkmakta, bu yöndeki rivayetler, hem senet, hem de metin açısından daha sağlam görünmektedir.

2-Bağdat’a Gelmesi

İslam tarihinin bazı zamanlarında mihne dönemleri 75 yaşanmıştır. Mihneler genel olduğu gibi, kişi bazında da olmuştur. Ebû Hanîfe de kişi bazında mihne yaşayanlardandır.

Ebû Hanîfe’nin yaşadığı sıkıntıların en büyüğü yönetimle ilgili olanıdır. Kadılık, beytü’l-mal’den sorumlu görevli gibi teklif edilen kamu görevlerini reddetmesi neticesinde kendisine işkence yapıldığı, hatta bu işkenceler esnasında öldüğü ile ilgili rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlerden bir kaçı şöyledir.

a-) Ebû Ömer el-Hasan b,Osman el-Va‘z>Cafer b.Muhammed b.Ahmed

b.Hakem Vasıtî>Kadı Ebûl-Alâ Vasıtî>Talha b.Muhammed b. Cafer el-Muâddil>Muhammed b. Ahmed b. Ya’kub>Bişr b. El-Velid el-Kindî.

“Emirül-mü’minin Ebû Cafer, Ebû Hanîfe’ye gitti. Ondan kadılığı üstlenmesini istedi. Fakat Ebû Hanîfe bunu reddetti. Ebû Cafer bunun üzerine

73 Doğan, İsa, Ebû Hanîfe ve Mürcie, s.124.

74 Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXIX,444.

75 Bkz.Özafşar, M.Emin, İdeolojik Hadisciliğin Tarihi Arka Planı, Ankara Okulu Yayınları,

(28)

”yapacaksın” diye yemin etti. Ebû Hanîfe de “yapmayacağım” diye yemin etti. Bu bir defa daha böyle oldu. Rebî b. Yunus , Ebû Hanîfe’ye, görmüyor musun, emirü’l-mü’minin yemin ediyor, dedi. Ebû Hanîfe, emirü’l-emirü’l-mü’minin yemin kefaretini yerine getirme hususunda benden daha güçlüdür, dedi. Ebû Cafer el-Mansûr bunun üzerine Ebû Hanîfe’yi hapse attırdı.76

b-) Ömer b.Ahmed Va‘z>Mükrim b. Ahmed b. Muhammed

el-Hımmânî>İsmail b. Ebî Üveys>Rebî b.Yunus.

“Emirü’l-mü’min Mansur’un Ebû Hanîfe’yi kadılığa getirme mücadelesini gördüm. (Mansur). Allah’tan kork ve emaneti Allah’tan korktuğundan dolayı gözet. (Ebû Hanîfe) Vallahi ben senin normal halinden emin değilim kızgın halinden nasıl emin olabilirim. Hâkimin hükmü, senin aleyhinde olursa, beni Fıratta boğmakla tehdit edersin veya boğmaktan başka seçeneği olmayan bir hüküm getirirsin. Senden korkan kimse, sana hürmet göstermeye muhtaçtır. Ben bunu doğru bulmuyorum. (Mansur).Sen yalan söyledin dedi.(Ebû Hanîfe) Sen benim için kendi aleyhinde karar verdin. Benim yalancı olduğum halde senin emanetini kadı olarak üstlenmem nasıl olabilir ki, dedi77

Birinci rivayetinin senedinde yer alan Ebû Ömer Hasan b. Osman el-Va‘z, hicri 347 ile 426 yılları arasında yaşamıştır. Hatîb el-Bağdâdî, bu ravi hakkında zayıf demiştir.78 Cafer b.Muhammed b. Ahmet b.el Vasıtî, hicri 265 yılında vefat etmiştir. Sika bir ravidir.79 Ebûl-Alâ el-Vasıtî, 349 ile 423 yılları arasında yaşamıştır, Mevzu hadisler rivayet eden bir kişidir.80 Muhammed b. Ahmet b. Yakub, hicri 310 ile 383 yılları arasında yaşamıştı. Sika bir ravidir.81 Mutaassıp bir kişiliğe sahiptir.82 Bişr b. el-Velid el-Kindî, hicri 238 yılında, vefat etmiştir. Ebû Yusuf’un arkadaşıdır.83 Münker hadisler nakletmektedir.84

76 Hatîb, age, XII, 327, 328.

77 Hatîb, age, XII, 328, 329.

78 Hatîb, age, VII, 362.

79 Hatîb, age, VII, 179; İbn Hacer, Tehzîbüt-Tehzîb, II,90.

80 Hatîb, age, III, 98.

81 Hatîb, age, IV, 363.

82 Zehebî, Tezkîrâtü’l-Huffâz, III,1017.

83 Hatîb, Tarih, VII, 81.

(29)

İkinci rivayetin senedindeki Ömer b. Ahmed el-Va‘z, hicri 297ile 385 yılları arasında yaşamıştır. Sika bir ravidir. 85 Mükrim b. Ahmed, hicri 345 yılında vefat etmiştir. Hatîb el-Bağdâdî, bu ravinin sika olduğunu söylemektedir. 86 Ahmed b. Muhammed el- Hımmânî, hicri 308 yılında vefat etmiştir. Hadis uyduran bir kişidir. Uydurduğu rivayetler arasında Ebû Hanîfe hakkında olanlar da bulunmaktadır.

Birinci rivayetin başındaki Hasan b.Osman Va‘z, Cafer b. Muhammed el-Vasıtî, Ebul-Alâ el-Muhammed b. Ahmet b. Yakub’un vefat tarihleri birbirlerine oldukça yakındır. Bunlara aynı nesil içindeler demek yanlış olmayacaktır. Bu rivayeti, bir önceki başlıkta da olduğu gibi Ebûl-Alâ el-Vasıtî merkezli düşünmek gerekmektedir.

İkinci rivayetin senedinde ki raviler arasında Ahmed b. Muhammed el-Hımmânî’ye dikkat etmek gerekmektedir. Bu ravi, hicri 308 yılında vefat etmesine rağmen, kendisinden 158 yıl önce vefat eden Ebû Hanîfe’den rivayetlerde bulunmuştur. İmam hakkında da hadis uyduran bir kişi olarak bilinen el-Hamânî, belki de bu rivayeti kendisi üretmiştir. Kendisinin de isnadında yer aldığı rivayete, bu zaviyeden bakmak gerekmektedir. Dolayısıyla bu rivayeti, Ahmed b. Muhammed el-Hımmânî merkezli düşünmek daha isabetli görünmektedir.

Halife Ebû Cafer el-Mansûr, Ebû Hanîfe’nin İslami ilimlerdeki yetkinliğini duyduktan sonra, kendisini kadılık görevine getirmek istemiştir. Bunu ilk başta valisi İbn Hübeyre aracılığıyla, daha sonra da bizzat kendisi teklif etmiştir. Ancak Ebû Hanîfe önce kadılık, sonra baş kadılık, daha sonra da beytülmal’den sorumlu kişi olmayı reddetti. Ebû Hanîfe’nin bu görevleri reddetmesi üzerine, kedisine kırbaçla işkenceye başlandı.

Halife kadılık teklifini daha önce birçok kimselere yapmış, ancak teklifi kabul etmeyenlere Ebû Hanîfe’ye yaptıklarını yapmamıştı. Burada Ebû Hanîfe’ye karşı farklı bir uygulama vardı. Bunun sebebi; halife’ye yanında bulunanların, Ebû Hanife’nin Abbasi saltanatını kabul etmediğini, Hz Ali soyuna yardımlarda bulunduğunu, onları desteklediğini, söylüyorlardı.87 Onun için Halife, Ebû Hanîfe’ye

85 Hatîb, Târîhu Bağdad, XI,267; İbn Hacer, Lisânü’l-Mizân IV,284.

86 Hatîb, age XIII,221.

(30)

daha dikkatli davranıyordu. Ebû Hanîfe’nin görevi kabul etmemesi, halife taraftarlarına göre, onun yönetim karşıtı kabul edilmesi anlamına geliyordu.

Ebû Hanîfe Bağdat’a götürülmüş ve hapse atılmıştı, Her gün kırbaçla işkence yapılıyor ve yapılanlar aynı gün halka anlatılıyordu. İmam ‘zam, hapis hayatında “Allah’ım oların şerrini gücünle def et”88 şeklinde devamlı yaptığı bir dua vardı.

Hapishanedeki işkencelerin beş,89altı90veya on91gün devam ettiği ile ilgili rivayetler mevcuttur.. Ebû Hanîfe’nin hapishanede öldüğü hususunda görüş birliği vardır.92 Ayrıca işkence sonrası zehirlenerek öldüğü93 ile ilgili de ciddi iddialar bulunmaktadır.

Ebû Hanîfe,150/699 senesinde yetmiş yaşında vefat etmiştir. Vefat yılında her hangi bir ihtilaf yoktur. Ancak Ebû Hanîfe’nin o sene içinde hangi ayda öldüğü hususunda ihtilaf vardır. Rivayetlerde, Recep ve Şaban ayları geçmektedir. Bunlar içinde çoğunluğa göre, vefat ettiği ay Recep ayıdır.94 Şaban ve Şevval ayı95 ise azınlıkta kalmaktadır.

Ebû Hanîfe’nin cenaze namazını Bağdat kadısı Hasan b. Umre kıldırmıştır. Cenaze yıkanırken, Bağdat halkının büyük çoğunluğu orada bulunmuştur. Cenazesine rivayetlere göre elli bin kişi katılmıştır. Cenaze namazı altı kere kılınmış, cenaze ancak ikindiden sonra defnedilebilmiştir.96 Cenazesi vasiyeti üzerine Hayzuran mezarlığının doğu tarafına gömülmüştür. Kabrinin üzerine daha sonra Melik Eşref Ebû Said el-Mustavfî tarafından büyükçe bir kubbe yaptırılıp, çevresine de medrese inşa edilmiştir.97

3-Vefat Tarihi

Berkânî > Hamza b. Muhammed b. Ali b.el-Mamdayrî > Muhammed b. İbrahim b. Şuayb el-Gâzî > Muhammed b. İsmail el-Buhârî.

88 Gaveci, Süleyman Vehbi, Ebû Hanife en- Numân, s.364.

89 el-Heytemî, İbn Hacer, Hayrâtü’l-Hısân, s.67.

90 Temimî, et-Tabakâtü’s-Seniyye fi, Tercemeti’l. Hanefiyye, s.106.

91 el-Heytemî, İbn Hacer, Menâkıbu İmam ‘zam, s. 178.

92 Zehebî, Menâkıbu İmam Ebî Hanîfe, s.30; Taşköprizâde, et-Tabakâtü’l-Fukaha, s.14.

93 İbn Abdilberr, el-İntika, s.170

94 Zehebî, Menâkıbu’l-İmam ‘zam, s.30.

95 İbn Abdilberr, el-İntika, s.123.

96 el-Heytemî, İbn Hacer, Hayrâtü’l-Hısân, s.68.69.

(31)

“Ebû Hanîfe en-Numân b. Sâbit, Kûfe’lidir, yüz elli senesinde vefat etmiştir.”98

“Senette geçen Berkânî diye meşhur olan ravi, Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Galip Ebû Bekir el-Haverizmi’dir. Hicri 336 ile 425 yılları arasında yaşamıştır. Hatîb el-Bağdâdî, kitabında bu ravinin sika olduğunu ifade etmiştir99.Berkânî aynı zamanda Hatîb el-Bağdâdî’nin hocasıdır. Muhammed b. İbrahim b. Şuayb el-Gâzî, Zehebî’ye göre sika’dır.100

Ebû Hanîfe’nin vefat tarihi olarak âlimlerimizin ittifak ettiği tarih hicri yüz elli senesidir.101Ancak Hatîb el-Bağdâdî, yüz elli yılını ifade ederken yukarıdaki rivayetin yanında, yüz elli bir, yüz elli üç rakamlarını zikreden iki farklı rivayet daha aktarmaktadır. Bu rivayetlerde, bizzat Hatîb el-Bağdâdî tarafından hadis uyduran biri olarak aktardığı raviler bulunmaktadır. Bu ravilerden ikisi, Ahmed b. Ali b. Ebbâr, ikincisi, Da‘leç b. Ahmed el-Bağdâdî’dir. İmamın vefatının yüz elli yılı olduğunu ifade eden yukarıda aktardığımız rivayetin hem senet, hem de metin açısından sahih olduğu görülmektedir. Buradan hareketle Ebû Hanîfe’nin vefat yılı olarak yüz elli senesini kesin olarak söyleyebiliriz.

B-) MEMLEKETİ

Tarih doğduğu yerden başka yerlere de nispet edilen birçok insan vardır. Ebû Hanîfe de, bunlardan birisidir. Genel olarak doğup büyüdüğü yer Kûfe olarak kabul edilse de; Babil, Nesa, Kabil, Tirmiz, Enbar gibi yerlere de nispet edilir. Bu yerlerle ilgili rivayetler şöyledir.

1.Amr b. Muhammed Ankazî > Huzed b. Halife > Ebû Abdirrahman el-Mûkrî > Abdurrezzak b. Hemmam.

“Ebû Hanîfe, Kûfe ehlindendir, onu Ebû Cafer el-Mansûr Bağdada nakletmiş, ölünceye kadar orada ikamet ettirmiştir. Hayzürân mezarlığının doğu tarafına defnedilmiştir.Oradaki kabri meşhurdur, bilinmektedir.”102

98 Hatîb, Tarih, XIII, 422.

99 Hatîb, Tarih, IV, 374.

100 Zehebi, Tezkirâtü’l-Huffâz, II, 761.

101 İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübra, VI, 368,369; İbn Abdilber, el-İntika, s.122,123; Zehebî, Siyeru

Âlami’n-Nübela, VI, 403; Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe ve Ashâbih, s.94.

(32)

2.Hamza b. Muhammed b. Tâhir > Velid b. Bekir > Ali b. Ahmed b. Zekeriyya el-Hâşimî > Ebû Muslim Salih b. Ahmed b. Abdillah İbn Salih el-Iclî “Ebû Hanîfe en-Numân b. Sâbit, Hamza ez-Ziyad kabilesinden olup Kûfelidir. O, kumaş satan bir kumaş tüccarı idi.”103

3.Hasan b. Muhammed el-Hallâl > Ali b. Amr el-Harirî > Ebûl-Kasım Ali b. Muhammed b. Kase en-Nehaî > Muhammed b. Ali b. Affân > Muhammed b. İshak el-Bukaî > Ömer b. Hammad b. Ebî Hanîfe.

“Ebû Hanîfe en-Numan b. Sâbit, Zûta kabilesindendir. Babası Sâbit, müslümandı. Zûta, Teymullah b. Sâlebeoğullarının kölesidir, daha sonra azad edilmiştir. Onun efendisi, Teymullah b. Sâlebedir. Ebû Hanîfe, Amr b. Hureys bölgesinde dükkânı bulunan bir kumaşçıydı. ”104

Birinci rivayetimizin isnadında yer alan Amr b. Muhammed el-Ankazi, hicri 199 vefat etmiştir. Kendisi hakkında Mizzî sika demektedir.105 Huzed b. Halife, hicri 216 yılında vefat etmiştir. Zehebî, bu ravinin “sadûk” olduğunu beyan etmiştir.106 Ebû Abdirrahman El-Mukrî, hicri 213 yılında vefat etmiştir. El-Mukrî, sika bir ravidir.107

İkinci rivayetimizin senedinde yer alan Hasan b. Muhammed el-Hallâl, hicri 395 ile 439 yılları arasında yaşamıştır. Hatîb el-Bağdâdi, kitabında bu ravinin, Râfizî olduğunu, sahabeyi ve selefi kötülediğini ifade etmiştir108. Ali b. Amr el- Harirî, hicri 380 yılında vefat etmiştir. Hatîb el-Bağdâdî, kitabında bu ravinin sika olduğundan bahsetmektedir109. İbn Hıbban da aynı görüşü paylaşmaktadır.110 Muhammed b. Kâse en-Nehai, hicri 324 yılında vefat etmiştir. En-Nehaî, Ebû Hanîfe’nin ilmini ve ferâiz ilmini anlatan birisidir. Muhammed b. İshak el-Bukaî, hicri 264 yılında vefat etmiştir. Zehebi, el-Bukaî’nin sika olduğunu söylemiştir.111

103 Hatîb, Tarih, XIII, 324.

104 Hatîb, Tarih, XIII,324.

105 Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXII, 222.

106 Zehebî, el-Kâşif, II, 156.

107 Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XVI, 323.

108 Hatîb, Tarih, VII, 425.

109 Hatîb, age, XII, 21.

110 İbn Hıbban, es-Sikat, IX, 141.

(33)

Birinci rivayetteki ravilerin vefat tarihlerinin birbirlerine yakın olması dikkat çekicidir. Raviler, neredeyse hepsi aynı tabakada yer almaktadır. Ancak sıhhat açısından sahih bir rivayettir. Ebû Hanîfe’nin torunu olan Ömer b. Hammad b. Ebî Hanîfe’den gelmektedir. İmamın nesebinin neresi olduğunu açıklaması açısından sahih bir rivayettir.

Ebû Hanîfe, yaygın kanaate göre Kûfe’de doğup büyümüştür. Ancak kendi ailesinin nereli olduğu hakkında birden fazla rivayet vardır. Bir rivayete göre dedesi Sâbit b. Zûta b. Mah, Kabil halkındandır, ya da Enbarlıdır. Zûta buradan Nese şehrine geçmiş, Sabit burada dünyaya gelmiştir. Ayrıca Ebû Hanife’nin dedesi Zûta, Tirmizli olup, babası diğer şehirleri gezmiş, oralarda ikamet edip, daha sonra Kûfe’ye gelmiştir.112 Numân da burada dünyaya gelmiştir.113 Diğer bir rivayete göre, Ebû Hanîfe, İranlıdır. Annesi, Hindistanlıdır.114 Zehebî(748/1365), Ebû Hanîfe’nin babasının Kûfe’de vefat ettiğini, kendisinin de burada doğduğunu ifade etmektedir.115

Rivayetlere bakıldığında, Ebû Hanîfe’nin Kûfe’de doğduğu kanaatinin genel kabul gördüğü karşımıza çıkmaktadır. Babasının ve dedesinin ise Enbâr’da, Nesa’da, Tirmiz’de veya Kabil’de doğup, daha sonra diğer şehirleri gezip, Kûfe’de ikamet ettikleri görülmektedir. Zaten belirttiğimiz şehirler, birbirlerine o kadar uzak değildir. Kabil, bugünkü Afganistan’ın başkenti olan Kabil değildir. Bahsedilen Kabil, şu anda harabe halindedir. Tirmiz, Maveraünnehirde, Ceyhun nehri kuzeyinde kurulu bir şehirdir. Enbar, Irak’ın kuzeydoğusunda kurulu bir şehirdir. Hicri dördüncü asırda harap olmuş, bugün yeri ıssızdır. Nese, Maveraünnehirde, Merv, Nişabur ve Serahs arasında bir şehirdir.116 Kûfe, bugün Irak sınırları içindedir. Rivayetler içerisinde bir de Nabat ismi geçmektedir. Nabata, Irak için kullanılan isimlerden birisidir.117

Ebû Hanîfe’nin nereli olduğu ile ilgili rivayetlere bakarsak, aslında hepsinin kısmen de olsa doğru olduklarını söyleyebiliriz. İsmi geçen yerlerden her biri ile ilgili olarak, Ebû Hanîfe’ye ve onun ailesine isnat edebileceğimiz bir durum söz konusudur.

112 İbn Hacer el-Heytemî, Hayrâtü’l-Hısân, s.21.

113 Sibay, Halit Sabit, “Ebû Hanîfe”, İA, IV, 20, İstanbul, 1964.

114 Hamîdullah, Muhammed, İmam ‘zam ve Eseri, s.25.

115 Zehebî, Menâkıbu’l- İmâm ‘zam Ebî Hanîfe, s.7.

116 İbn Hacer el-Heytemî, Hayrâtü’l-Hısân, s.54,55.

(34)

Netice olarak, Ebû Hanîfe’nin ailesinin nesep olarak Farisî olduğu118, ancak daha sonra diğer şehirlerde belli bir süre de olsa ikamet edip, sonunda Kûfe’ye yerleştikleri, babasının burada vefat ettiği ve kendisinin de burada doğup büyüdüğünü söyleyebiliriz.

C-) GÖRÜŞTÜĞÜ SAHABİLER

Ebû Hanîfe üzerine yapılan tartışmaların en önde gelen konularından birisi, imamın tabiin tabakasından olup olmadığıdır. Bir kimsenin tabiinden sayılması için onun bir sahabi ile görüşmesi gerekmektedir.119

Ebû Hanîfe’nin sahabilerle görüşmesi meselesi, günümüze kadar tartışıla gelen bir konudur. Hanefi mezhebine mensup olanlar genellikle imamın sahabilerle görüştüğü kanaatindeyken,120 diğer mezheplerden büyük bir kesim, buna karşı çıkmaktadır. Ebû Hanîfe’nin sahabilerle görüştüğünü ifade eden rivayet şöyledir:

“Ebû Hanîfe et-Teymî, Rey ashabının imamı, Irak ehlinin fakîhi, Enes b. Malik’i gördü”.121

Rivayetin senet kısmında geçen ravilerden, Muharip b. Dissâr, hicri 116 yılında vefat etmiştir. Tabiinden ve sikadır. Hammad b. Ebî Süleyman, hicri 120 yılında vefat etmiştir. Ebû Hanîfe’nin hocasıdır. İbn Ebî Hatim er-Râzî122 ve İbn Hacer123, onun sika olduğunu söylemektedir. Kays b. Müslim, sika bir ravidir.124 Muhammed b. El-Münkedir, Buhârî (256/877) ve İbn Hacer (852/1472)’e göre sika bir ravidir.125 Hişam b. Urve, hicri 71 ile 145 yılları arasında yaşamıştır. Hatîb el-Bağdâdî (463/1085), kitabında, Hişam b. Urve’den sika olarak bahsetmektedir126. İbn Hıbban da, kitabında bu ravinin sika olduğunu ifade etmektedir.127 Yezid el-Fakîr,

118 Kevseri, age, s.39.

119 İbn Kesir, el-Ba’isu’l-Hasîs fi ihtisar-ı Ulûmi’l- Hadîs, s, 100

120 Abdülhâris, Muhammed Kasım, Mekânetü’l-İmam Ebî Hanîfe Beyne’l-Muhaddisin, s. 43, 1993

121 Hatîb, Tarih, XIII, 323–324.

122 er-Râzî, İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tadîl, III, 147.

123 İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb , I, 253.

124 er-Râzi, İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tadil, VII, 103.

125 Buhârî, et-Tarîhu’l-Kebîr, I, 219; İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, IX, 418.

126 Hatîb , Tarih, XIV, 41.

Referanslar

Benzer Belgeler

Piyer Loti, Fransızların, Türkiye’yi Asya’nın bir parçası, AvrupalI olama­ yacak bir ülke olarak görürken, o ba­ kış açısının Türkiye’nin iklimini de Arap

Bu hadis mütevatir olup, burada konumuz bu hadisin sıhhatini ispatlamak olmadığı için hadisin tariklerini zikretmeyeceğim. Zira sıhhati hakkında bir görüş ayrılığı

nm mavi çığlrğnda bir- leşti. Ancak i0brıs olay- Ian sırasında b<iylesine.. kaynaşabilen

Çeşitli hücre tipine farklılaşabilme özellikleri olan kök hücreler rejeneratif tıp ve doku mühendisliği yaklaşımlarında potansiyel hücre kaynağı olarak

Her ne kadar bu miktar çok az olsa da, evimizde prizlere takılı olan ve aktif olarak kullanılmayan cihaz ve aletleri düşündüğünüzde, toplamda ne kadar çok elektriğin boşa

Birine karşıtlık (tezad), diğerine alt karşıtlık (duhul tahte’t-tezat) denir. Karşıtlık iki tümel arasında, alt karşıtlık iki tikel arasında olur. 19- Hem

Öğrencinin konuları anlayabilmesi için mutlaka bu kitap dışında başka kaynaklardan ders öncesi araştırma yapması ve konuları kavrayıp öncesinde anlamış

Şafiî, yüce Allah‟ın çocuklara acı ve elem çektirmesini, hayvanları da karşılıksız olarak insanın emrine (musahhar) vermesini, O‟ndan sadır olan güzel ve adil