• Sonuç bulunamadı

Çocuk Resminin Şematik Dönem Evresinde Kullanılan Perspektif Uygulamaları İle Minyatür Sanatının Karşılaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk Resminin Şematik Dönem Evresinde Kullanılan Perspektif Uygulamaları İle Minyatür Sanatının Karşılaştırılması"

Copied!
138
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

ÇOCUK RESMİNİN ŞEMATİK DÖNEM EVRESİNDE KULLANILAN PERSPEKTİF UYGULAMALARI İLE MİNYATÜR SANATININ

KARŞILAŞTIRILMASI

Gülleman Erdal

YÜKSEK LİSANS TEZİ

RESİM - İŞ EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(4)
(5)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren yirmi dört (24) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN Adı : Gülleman Soyadı : ERDAL Bölümü : Resim-İş Eğitimi İmza : Teslim tarihi : TEZİN

Türkçe Adı : Çocuk Resminin Şematik Dönem Evresinde Kullanılan Perspektif Uygulamaları ile Minyatür Sanatının Karşılaştırılması

İngilizce Adı : Comparision Of Perspective Applications Used In Children's Drawing In The Schematic Period Stage With Miniature Art

(6)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Gülleman ERDAL

(7)

iii

Jüri Onay Sayfası

Gülleman ERDAL tarafından hazırlanan “Çocuk Resminin Şematik Dönem Evresinde

Kullanılan Perspektif Uygulamaları ile Minyatür Sanatının Karşılaştırılması” adlı tez

çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği/oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Doç. Dr. İsa ELİRİ

Resim Bölümü, Necmettin Erbakan Üniversitesi ………

Başkan: (Unvanı Adı Soyadı)

(Ana Bilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Ana Bilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Ana Bilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Ana Bilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Tez Savunma Tarihi: 11/08/2015

Bu tezin Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(8)

iv

(9)

v

TEŞEKKÜR

Bu araştırmanın geliştirilmesi ve tamamlanmasında, bilimsel fikir ve görüşleri ile katkı sağlayan, desteği, tecrübesi ve akademik önerileri ile bana sürekli yol gösteren danışmanım Sayın Doç. Dr. İsa ELİRİ’ye, çalışmam sırasında uzman görüşleriyle yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Hüseyin GENÇER’e, Yrd. Doç. Dr. Ayşe GÜLER’e, Yrd. Doç. Dr. Hüda SAYIN YÜCEL’e ve Yrd. Doç. Dr. Şuayip YÜCEL’e, araştırmamın başladığı günden bu yana gösterdiği sabır ve yardımları için sevgili eşime, aileme teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

(10)

vi

ÇOCUK RESMİNİN ŞEMATİK DÖNEM EVRESİNDE KULLANILAN

PERSPEKTİF UNSURU İLE MİNYATÜR SANATININ

KARŞILAŞTIRILMASI

(Yüksek Lisans)

Gülleman Erdal

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ağustos 2015

ÖZ

Bu araştırmanın amacı şematik dönem özellikleri bakımından çocuk resimlerindeki perspektif unsuru ile minyatürler arasındaki benzerliklerin tespit edilmesidir. Minyatür sanatı ile çocuk resimleri arasındaki benzerlikler faklı bir bakış açısıyla gözlemlendiğinde göze çarpmaktadır. Çocuk resimlerine has özelliklerin birçoğu minyatür sanatında da yer almaktadır. Örneğin, çocuklar beden parçalarını çizerken aşırı ayrıntıya girmektedir, aynı durum minyatürlerde de gözlenir. Minyatür sanatına bakıldığında metni aydınlatmak için yapıldığı söylenebilir. Metinler ister edebi olsun ister bilimle ilgili ya da tarihi olayları anlatsın, minyatür, anlatılanlara sadık kalınarak, metni tüm ayrıntılarıyla resimlemektir. Bu resimler; ışık, gölge, perspektif gibi ögelere dayanan Batı resim geleneğinin tersine, nesneler gibi canlıları da doğadan soyutlar, onları gerçek görünümlerinden çok farklı birer ögeye dönüştürebilir. Bu noktada da çocuk resimleriyle ilgi kurmak mümkündür. Minyatür sanatıyla paralellik kurulan çocuk resminin şematik dönem evresindeki resimler, bir bakıma çocuğun düşünme sürecinin somut bir kaydıdır. İnsan figürü çizimleri şematiktir, resmi yapan çocuğun temel olarak gördüğü şeye indirgenmiştir. Vücut oranları gerçekçi değildir, önemli sayılan uzuvlar oransız bir biçimde büyük çizilmiştir. Şematik dönem ile minyatür sanatının özellikleri düşünüldüğünde çocuk resimlerinde ve minyatürlerde çizgi ve renk perspektifinden, kaçış noktasından ve valörden söz edilemez.

Araştırmada veriler, nitel veri toplama yöntemlerinden gözlem yolu kullanılarak elde edilmiştir. İlköğretim 1. kademe 3. sınıf öğrencilerine toplam 100 resim yaptırılmıştır. Bu resimler arasından uzman görüşlerine dayanarak 30 resim seçilmiş ve bunlar değerlendirmeye alınmıştır. Seçilen resimler, hazırlanan değerlendirme formu ile uzmanlar tarafından değerlendirilmiştir. Hazırlanan formun içeriğinde öğrencilerin dönem özellikleri

(11)

vii

düşünüldüğünde resimlerinde perspektif algısının oluşup oluşmadığına dair “evet”, “hayır”, “kısmen” şeklinde cevapları olan sorular yer almaktadır. Araştırmanın evrenini şematik dönem çocuk resimleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise; evrenden tabakalı rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen Kırıkkale ili İsmet Aydınlı İlkokulu 1. kademe 3. sınıf öğrencilerinden 30’u tarafından oluşturulmuştur. Uzman değerlendirmelerinden sonra resimler ile minyatür örnekleri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilmiştir. Şematik dönem çocuk resimlerinde de minyatürlerde de gerçekliğin görüntüsünün, bakış açısı ve perspektif unsuru ile resmedilmediği görülmüştür. Aksine şematik dönem çocuk resminin ve minyatürün kendilerine özgü özellikler ile benzer şekilde şematize edilerek resmedildiği görülmüştür.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Şematik dönem, Çocuk resmi, Minyatür, Perspektif Sayfa Adedi : 117

(12)

viii

COMPARISION OF PERSPECTIVE APPLICATIONS USED IN

CHILDREN'S DRAWING IN THE SCHEMATIC PERIOD STAGE

WITH MINIATURE

ART

(M.S Thesis)

Gülleman Erdal

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

August 2015

ABSTRACT

The purpose of this study is to define the similarity between perspective factors used in children's drawing in the schematic period stage between miniatures. When it is observed with a different view, similarities between children drawing and miniatures shown conspicuously. Many of the features typical of children drawing is located in the art of miniature art. For example, while children drawing body parts, they are thinking exremely detail, the same situation is observed in miniatures. Examining art of miniature, it can be said that miniatures done to tell the texts. It is not matter texts are scientific or literary, miniatures illustrate them with thoroughly. These pictures can abstract the livings like objects from the nature and convert them to a very different view from the real elements opposite of Western painting tradition that based on elements such as light, shadow, perspective. At this point it is possible to build interest with children pictures. Similarities between children's drawing in the schematic period stage and miniatures is a tangible record of thinking process of the child in a way. Human figures are schematic drawings, they have been reduced to what the child sees basicly. Body proportions are unrealistic, considered important limbs drawn a disproportionately large. Considering features miniature art with schematic period, it can not mentioned line and color perspective, the vanishing point and valuer in children's drawings and miniatures.

Research data were obtained using the observation path of qualitative data collection methods. Totally 100 pictures have drawn by 3rd grade primary school students. 30 pictures are selected based on expert opinions and evaluated. Selected pictures are evaluaed by the experts with prepared evaluation forms. Prepared forms includes answers “yes”, “no” and “partly” and questions that considering whether the period features perspective perception

(13)

ix

occurs in students drawings. The universe of study consists of schematic childhood drawings. The sample group of the study; selected through stratified random sampling from the universe is Kırıkkale Ismet Aydınlı Ilkokulu 3rd grade primary school’s 30 students. After expert evaluations, drawing and miniatur samples are compared. The findings of the research were evaluated. It is shown that neither children's drawing in the schematic period nor miniatures drawn with the reality of the image, point of view and perspective factors. On the contrary, children's drawing in the schematic period and miniatures are similarly drawn with their unique features.

Science Code :

Key Words : Schematic period, Children drawing, Miniature, Perspective Page Number : 117

(14)

x

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

İTHAF SAYFASI ... iv

TEŞEKKÜR ... v

ÖZ ... vi

ABSTRACT ... viii

TABLOLAR LİSTESİ... xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xv

SİMGELER ve KISALTMALAR LİSTESİ ... xvii

BÖLÜM 1 ... 1

GİRİŞ ... 1

Problem Durumu ... 2 Araştırmanın Amacı ... 4 Araştırmanın Önemi ... 5 Sayıltılar ... 7 Sınırlılıklar ... 7 Tanımlar ... 7

BÖLÜM 2 ... 9

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 9

Çocuk Resmi ... 9

Çocuk Resminin Gelişim Evreleri ... 10

Karalama Dönemi (2-4 Yaş) ... 10

Şema Öncesi Dönemi (4-7 Yaş) ... 11

Şematik Dönem (7-9 Yaş) ... 13

(15)

xi

Doğalcılık Dönemi (12-14 Yaş) ... 15

Perspektif ... 15

Perspektif Çeşitleri ... 16

Çizgi Perspektifi ... 16

Renk (Hava) Perspektifi ... 16

Perspektif ile İlgili Kavramlar ... 17

Üç Boyut ... 17

İzdüşüm ... 17

Bakış Noktası (Göz Çizgisi) ... 17

Bakış Uzaklığı ... 17

Bakış Yüksekliği ... 17

Ufuk Çizgisi ... 17

Kaçma Noktası ... 17

Minyatür ... 18

Türk Minyatür Sanatının Tarihi ... 20

İslamiyet Öncesi Türk Minyatürü ... 20

İslamiyet Sonrası Türk Minyatürü ... 21

BÖLÜM 3 ... 25

YÖNTEM... 25

Şematik Dönem Evresinde Kullanılan Perspektif Unsuru ile Minyatür Sanatı Arasındaki İlişkinin 1. Kademe 3. Sınıf Öğrencileri Üzerinde İncelenmesi ... 25

Uygulama Yapılan Okul Hakkında Bilgi ... 25

Uygulama Hakkında Bilgi ... 25

Uygulama Sırasında Araştırmacının Gözlemi ... 27

Resimlerin Uzmanlar Tarafından Değerlendirilmesi ... 27

Uzman Değerlendirme Formu ... 27

BÖLÜM 4 ... 89

BULGULAR ve YORUMLAR ... 89

Minyatürler ile 1. Kademe 3. Sınıf Öğrenci Çalışmaları Arasından Seçilen Resimlerin Karşılaştırılması ile Elde Edilen Bulgular ... 89

BÖLÜM 5 ... 105

(16)

xii

(17)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Şekil 9 İçin Uzman Görüşleri ... 28

Tablo 2. Şekil 10 İçin Uzman Görüşleri ... 30

Tablo 3. Şekil 11 İçin Uzman Görüşleri ... 32

Tablo 4. Şekil 12 İçin Uzman Görüşleri ... 34

Tablo 5. Şekil 13 İçin Uzman Görüşleri ... 36

Tablo 6. Şekil 14 İçin Uzman Görüşleri ... 38

Tablo 7. Şekil 15 İçin Uzman Görüşleri ... 40

Tablo 8. Şekil 16 İçin Uzman Görüşleri ... 42

Tablo 9. Şekil 17 İçin Uzman Görüşleri ... 44

Tablo 10. Şekil 18 İçin Uzman Görüşleri ... 46

Tablo 11. Şekil 19 İçin Uzman Görüşleri ... 48

Tablo 12. Şekil 20 İçin Uzman Görüşleri ... 50

Tablo 13. Şekil 21 İçin Uzman Görüşleri ... 52

Tablo 14. Şekil 22 İçin Uzman Görüşleri ... 54

Tablo 15. Şekil 23 İçin Uzman Görüşleri ... 56

Tablo 16. Şekil 24 İçin Uzman Görüşleri ... 58

Tablo 17. Şekil 25 İçin Uzman Görüşleri ... 60

Tablo 18. Şekil 26 İçin Uzman Görüşleri ... 62

Tablo 19. Şekil 27 İçin Uzman Görüşleri ... 64

Tablo 20. Şekil 28 İçin Uzman Görüşleri ... 66

Tablo 21. Şekil 29 İçin Uzman Görüşleri ... 68

Tablo 22. Şekil 30 İçin Uzman Görüşleri ... 70

Tablo 23. Şekil 31 İçin Uzman Görüşleri ... 72

Tablo 24. Şekil 32 İçin Uzman Görüşleri ... 74

Tablo 25. Şekil 33 İçin Uzman Görüşleri ... 76

Tablo 26. Şekil 34 İçin Uzman Görüşleri ... 78

Tablo 27. Şekil 35 İçin Uzman Görüşleri ... 80

(18)

xiv

Tablo 29. Şekil 37 İçin Uzman Görüşleri ... 84 Tablo 30. Şekil 38 İçin Uzman Görüşleri ... 86

(19)

xv

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Kellogg’un Karalama Dönemi Aşamaları (Karadeniz, 2012) ... 11

Şekil 2. Saydam (Röntgen) Resim Örnekleri (Abacı, 2010) ... 12

Şekil 3. Şematik Dönemde Kadın Figürü (Resim 25’ten Detay)... 13

Şekil 4. Kaçma Noktaları Aynı Göz Çizgileri Üzerinde Olan Nesneler ... 16

Şekil 5. Uygur Prensleri, Duvar Resmi, 8-9. yy. (Konak, 2013, s. 983) ... 21

Şekil 6. Haliç’te Gösteriler (Levni-1720-Surname) (Türk Tarih Kurumu [TTK], 1995) .... 22

Şekil 7. Mohaç Savaşı (Nakkaş Osman-1588- Hünername) (TTK, 1995) ... 23

Şekil 8. Surname-i Vehbi’den (Levni) (Tansuğ, 1993, s. 30) ... 23

Şekil 9. Resim 1 ... 28 Şekil 10. Resim 2 ... 30 Şekil 11. Resim 3 ... 32 Şekil 12. Resim 4 ... 34 Şekil 13. Resim 5 ... 36 Şekil 14. Resim 6 ... 38 Şekil 15. Resim 7 ... 40 Şekil 16. Resim 8 ... 42 Şekil 17. Resim 9 ... 44 Şekil 18. Resim 10 ... 46 Şekil 19. Resim 11 ... 48 Şekil 20. Resim 12 ... 50 Şekil 21. Resim 13 ... 52 Şekil 22. Resim 14 ... 54 Şekil 23. Resim 15 ... 56 Şekil 24. Resim 16 ... 58 Şekil 25. Resim 17 ... 60 Şekil 26. Resim 18 ... 62 Şekil 27. Resim 19 ... 64

(20)

xvi Şekil 28. Resim 20 ... 66 Şekil 29. Resim 21 ... 68 Şekil 30. Resim 22 ... 70 Şekil 31. Resim 23 ... 72 Şekil 32. Resim 24 ... 74 Şekil 33. Resim 25 ... 76 Şekil 34. Resim 26 ... 78 Şekil 35. Resim 27 ... 80 Şekil 36. Resim 28 ... 82 Şekil 37. Resim 29 ... 84 Şekil 38. Resim 30 ... 86

Şekil 39. Minyatür 1 (Özgül, 2012, s. 188) ile Resim 2 ... 89

Şekil 40. Minyatür 2 (Özgül, 2012, s. 188) ile Resim 3 ... 91

Şekil 41. Minyatür 3 (Tansuğ, 1993, s. 34) ile Resim 5 ... 92

Şekil 42. Minyatür 4 (Özgül, 2012, s. 188) ile Resim 7 ... 94

Şekil 43. Minyatür 5 (Tansuğ, 1993, s. 55) ile Resim 16 ... 95

Şekil 44. Minyatür 6 (Tansuğ, 1993, s. 30) ile Resim 18 ... 97

Şekil 45. Minyatür 7 (And, 2004, s. 220) ile Resim 23 ... 98

Şekil 46. Minyatür 8 (Tansuğ, 1993, s. 38) ile Resim 26 ... 100

Şekil 47. Minyatür 9 (Tansuğ, 1993, s. 46) ile Resim 29 ... 101

(21)

xvii

SİMGELER ve KISALTMALAR LİSTESİ

YÖK Yükseköğretim Kurulu MEB Milli Eğitim Bakanlığı TTK Türk Tarih Kurumu

(22)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Sanat, kesin bir tanımını yapmak zor olsa da insanın yaratıcı yetisini en özgür şekilde ifade ettiği alanların başında gelmektedir. İnsanın eğitim sürecinde, sanat eğitimi yoluyla, bu yetinin geliştirilebileceği kuşku götürmez bir gerçektir. Sanat eğitimi, insanın özgür düşünme yetisiyle gelişmesinde ve yaratıcılıkta geniş bir bakış açısına sahip olmasında önemli rol oynamaktadır.

Sanat eğitiminin sınırı yoktur; okul öncesi dönemden üniversite düzeyine kadar örgün eğitimlerde, bir hobi alanı olarak müzelerde, sanat galerilerinde uygulanabilirliği olan en önemli eğitim alanlarından biridir.

Hiç şüphesiz ki eğitim bir toplumun yeniliklere ve çağdaş uygarlığa ayak uydurmasının en önemli araçlarından biridir. Bireyin yaratıcılık ve yeteneklerinin ortaya çıkarılması ve geliştirilmesinde, kendini ifade etmesinin sağlanmasında eğitimin rolü tartışılmaz (Özsoy, 2007, s. 25).

Çağdaş sanat eğitimi, temelde sanatsal etkinlikler yoluyla bireylerin ve toplumun içinde yasadıkları çevreye duyarlı olmalarını sağlamaya, çevresi ile yararlı bir etkileşim içine girebilmelerine, estetik ihtiyaçlarını karşılamaya, yaratma ve yorumlama güdülerini doyurmaya, yaşantılarını daha anlamlı hale getirebilmelerine imkan vermeye yönelik düşüncededir (Buyurgan ve Buyurgan, 2012, s. 12).

Sanat eğitimi, insanların bilişsel, duyuşsal, devinsel gibi çok yönlü bir gelişimini hedeflemektedir.

Simgeleştirme insanın temel ihtiyacıdır. Simgeleştirme işlevi insanın yemek, bakmak ya da hareket etmek gibi öncelikli etkinliklerinden biridir, insan aklının temel işlemlerindendir ve süreklidir (Özsoy, 2007, s. 44). Bu açıdan değerlendirildiğinde, sanatı, bir iletişim aracı olarak görmek mümkün olmaktadır. Dil ve fen bilimlerinin simgesel ifadeleri gibi aynı zamanda sanatın da simgesel ifadeleri vardır. Sanat sadece günlük yaşantıyı anlatmakla yetinmez ayrıca soyluların hayatlarını, savaşların etkilerini, insanların en mutlu ve en acı günlerini ve hatta tanrıların ihtişamlarını da anlatır. Unutulmaması gereken nokta şudur,

(23)

2

alfabenin gelişiminden önce de insanlar iletişim halindelerdi ve bunun için desenleri kullanmaktaydılar. Öyle ki, sanatın iletişimdeki rolü alfabeden önceye dayanmaktadır. Sanat sadece yetişkinler için değil çocuklar için de önemli bir olgudur. Çocukluk dönemi sanat algısı üzerine çalışmalar, 1850’li yıllarda, Batı’da düşünsel boyutlarda oluşmaya başlamıştır. O günden bu yana çocuk resimleri hem kendi içinde irdelenmiş hem de birçok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur.

Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimine paralel olarak sanat faaliyetlerinde de belirgin bir değişim dikkat çeker. Kağıda yapılan ilk işaret ve çizgi, sonra ilerleyerek birer sanat evresi halini alır ve ergenlik dönemine kadar gelişimini sürdürür (Yavuzer, 1997, s. 31).

Minyatür sanatı ile çocuk resimleri arasındaki benzerlikler, faklı bir bakış açısıyla gözlemlendiğinde göze çarpmaktadır. Çocuk resimlerine has özelliklerin birçoğu minyatür sanatında da yer almaktadır. Örneğin, çocuklar beden parçalarını çizerken aşırı ayrıntıya girmektedir, aynı durum minyatürlerde de gözlenir.

Çocuk çizimlerinde özellikle insan figürlerinin çiziminin, çocuğun zihinsel olgunluk düzeyini yansıttığı görüşü yaygındır (Yavuzer, 1997, s. 20).

Çocuk resmine olan ilgi, çocuk resimlerinin çocukların düşüncelerinin ve duygularının dışa vurumu olarak görülmesinden kaynaklanır.

Minyatür sanatına bakıldığında metni aydınlatmak için yapıldığı söylenebilir. Metinler ister edebi olsun ister bilimle ilgili ya da tarihi olayları anlatsın, minyatür, anlatılanlara sadık kalınarak, metni tüm ayrıntılarıyla resimlemektir. Bu resimler; ışık, gölge, perspektif gibi ögelere dayanan Batı resim geleneğinin tersine, nesneler gibi canlıları da doğadan soyutlar, onları gerçek görünümlerinden çok farklı birer ögeye dönüştürebilir. Bu noktada da çocuk resimleriyle ilgi kurmak mümkündür.

Problem Durumu

Çocuklar, aslında kocaman birer kitaptır. Okumasını bilen için, içerisinde sonsuz ve benzersiz hikayeler barındıran çocuklar, bu hikayelerini davranışlarıyla olduğu kadar çizdikleri resimlerle de anlatırlar. Çocukları okumayı öğrenen eğitimciler için çocuk resimleri geçmişten günümüze merak konusu olmuş ve birçok araştırmaya imkan sunmuştur. Çocuk resmine olan ilgi, 1885-1920 tarihlerinde iyice artmıştır. Buna bağlı olarak birçok sınıflandırmaya gidilmiştir.

(24)

3

Bu ilk sınıflandırmaların en önemlisi Luquet (1913, 1927) tarafından yapılmıştır. Luquet’in 5 gelişim evresinden oluşan sınıflandırmasının önemi, kısmen birleştirici bir kuramı içermesinden, kısmen de Piaget’nin daha sonraki çalışmalarını etkilemesindendir. Luquet, çocuk resminin (Piaget’nin deyimiyle zihinsel imge adı verilen) bir iç zihinsel modele dayandığını varsaymıştır (Yavuzer, 1997, s. 22).

Çocuk resimlerinde belli başlı gelişim basamakları vardır.

Öncelikli olarak Lowenfield’in oluşturduğu beş başlık altında çocuk resimlerinin gelişim basamakları çalışmaya temel oluşturmak amacıyla incelenmiştir. Bu başlıklar şu şekilde sıralanmıştır: 2-4 yaş arası karalama dönemi, 4-7 yaş arası şema öncesi dönem, 7-9 yaş arası şematik dönem, 9-12 yaş arası gerçekçilik dönemi ve 12-14 yaş arası doğalcılık dönemidir (Büyükkarabacak, 2008).

Bununla birlikte gerek Luquet, gerekse daha sonra Piaget, çocuk resimlerinin esas itibariyle gerçekçilik niyetiyle çizildiği savını öne sürerler. Uzmanlara göre çocuklar nesnelerin tanınabilir ve gerçekçi bir temsilini oluşturmaya çalışmaktadır (Yavuzer, 1997, s. 22). Çocuklar kendilerini, hayatlarında yaşadıkları veya yaşamayı hayal ettikleri olayları gerçekçi bir şekilde kağıda aktarmak zorunda hissederler ve çoğu kez de bunu başarırlar. Minyatürlere bakıldığında da, Batı tarzı resim anlayışının birçok kuralının kasten ihmal edildiği görülür. Mesela perspektif, anatomi, ışık-gölge gibi ögeler minyatürlerde kullanılmamıştır. Bütün bu genellemelerin dışına çıkılması, bu ögelerin kullanılmaması, minyatür sanatçısının eksikliğinden değildir. Bilakis, minyatürler, çok geniş bir tuvalin anlatabildiğini, izleyicisine bir sayfada anlatabilmektedir. Örneğin, minyatür sanatçısı, kitap resimlerinde olduğu gibi bir şairin ya da yazarın sayfalarca tasvir ettiği ortamı, bir sayfaya sığdırmaktadır.

Minyatür sanatıyla paralellik kurulan çocuk resminin şematik dönem evresindeki resimler, bir bakıma çocuğun düşünme sürecinin somut bir kaydıdır. İnsan figürü çizimleri şematiktir, resmi yapan çocuğun temel olarak gördüğü şeye indirgenmiştir. Vücut oranları gerçekçi değildir, önemli sayılan uzuvlar oransız biçimde büyük çizilmiştir. Çizgisel perspektif dikkate alınmamıştır (Yavuzer, 1997, s. 41). Figüratif nesnelerin şematik çizimi, oran-orantı kurallarının çiğnenmesi, perspektifin resimde kullanılmaması gibi durumlar minyatürde de karşımıza çıkar. Şematik dönemi gösteren özette 7-9 yaş arası çocuk resimlerinde insan figürü şema denilen, çocuğun kişiliğine ve gözlemlerine dayanan, bir tekrar sonucu elde edilmiştir; insan resminde vücudun önemli sayılan parçaları abartılır, önemsiz parçalar yok sayılır ve simgeler değiştirilir (Kehnemuyi, 2004, s. 26).

(25)

4

Yapılan araştırmalar sonucunda minyatür sanatı ile ilgili daha önce yapılmış olan çeşitli çalışmalara ulaşılmıştır. Bunlardan Elmas (1998) tarafından hazırlanan doktora tezinde çağdaş Türk resmi ve minyatürün etkileri hakkında bilgiler verilmiştir. Yine Bayram’ın (2005) hazırlamış olduğu yüksek lisans tezinde minyatürün sanat eğitiminde bir yöntem olarak kullanılması hakkında bir araştırma yapılmış, konuyla ilgili bilgiler verilmiştir. Bu çalışmalarda genellikle minyatür sanatının günümüzdeki etkileri incelenmiş, çağdaş Türk resmindeki ve eğitim sistemimizdeki yeri tartışılmıştır.

Bu araştırmada ise çocuk resimlerinin şematik dönem evresindeki perspektif unsuru ile minyatür resim sanatının aralarındaki benzerlikler ortaya konacaktır. Yapılan araştırmalar neticesinde çocuk resimlerinin şematik dönemi ile minyatür üzerine yapılan herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Minyatür resminin çağdaş resimdeki yeri ile çocuk resimlerinin psikolojik boyutu ayrı ayrı ele alınmıştır. Türk resim kültürünün zenginliğinin ve sürdürülebilirliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılarak sevdirilmesi açısından bu benzerliklerin çocuklara ulaştırılmamış olması önemli bir eksiklik olarak görülmüştür. Aynı zamanda çocuk resimlerinin şematik dönem evresindeki perspektif unsuru ile minyatür resim sanatının arasındaki benzerliklerin ortaya konması, daha sonra sanat eğitimi üzerine yapılacak çalışmalara örnek teşkil etmesi açısından önemli görülmektedir. Bu çalışmaya yönelmenin sebeplerinden biri de çocuk resimlerinde ve minyatürlerde benzerlikler olduğunun dikkat çekmesidir. Bu benzerlikler hangi başlıklarla sıralanabilir, benzerliklerin tespiti çocuk resimlerine nasıl farklı bir bakış açısı getirebilir gibi sorular, çalışmanın temel problemleri olarak ortaya çıkmaktadır.

Araştırmada çocuk resimlerinde bulunan unsurlar incelendiğinde aslında benzer unsurların farklı şekillerde minyatür sanatında da yer aldığı sorunsalı dikkat çekmiştir ve bu çalışma ile benzerliklerin tespitinin çocuk resimlerine farklı bir bakış açısı getirmesi planlanmıştır.

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, 7-9 yaş (şematik dönem) arasındaki çocukların dönemsel özelliklerine uygun olarak yaptıkları resimlerdeki perspektif unsurunun minyatür sanatı ile benzerliklerinin ortaya çıkarılarak, bu benzerliklerin tespitinin çocuk resimlerine farklı bir bakış açısı getirmesinin sağlanmasıdır.

Ayrıca çocuklara minyatür sanatının tanıtılması da alt amaçlar arasındadır. Sanat yoluyla aynı şekilde, geçmişin sanatını bilmek ve anlamak daha iyi ve kapsamlı gerçekleşir. İnsan

(26)

5

soyunun tarihi ve duyarlılığı görsel sanatlar yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılır (Özsoy, 2007, s. 48). Kültürel zenginlikler, en kısa yoluyla sanat ile yeni nesillere verilir. Türk kültürel mirasına bakıldığı zaman, içerisinde minyatür sanatının yer aldığı görülmektedir. Elbette, Batı tarzı resim anlayışında bir sanat eğitimi verilmelidir ancak bunun yanı sıra Türk kültürüne ait olan sanat dalları da es geçilmemelidir. Kaldı ki bu, eski çağlarda yaşamış insanların anlaşılmasının anahtarıdır (Özsoy, 2007, s. 48).

Okulöncesi dönemdeki çocukların, 4-7 yaş arasındaki resimleri onların düşünme sürecinin kağıda dökülmüş halidir (Yavuzer, 1997, s. 41). Çocuklar, 7-9 yaş dönemine geldiklerinde ise resimlerinde şema değişimi görmek mümkündür. Burada bir aşama, izole figürlere daha az yer verilmesi, buna karşılık büyüklerden ya da küçüklerden meydana gelen insan figürlerinin bol bol çizilmesidir. Çocuklar kendilerine özgü geliştirdikleri insan şemasını tekrarlayacaklardır (San, 1979, s. 147).

İnsanın tarihindeki sanatla hemhal olması, böyle bir deneyim yaşaması, aklı zorlar ve hayal gücünü tetikler. Kültürel miras, kesinlikle tüm öğrenciler tarafından öğrenilmeyi ve hatırlanmayı hak etmektedir.

Araştırma, çocuklara, kültürel miraslarını tanıtırken, çocuklar vasıtasıyla ailelere ve dolayısıyla belli bir topluma minyatür sanatını tanıtmayı hedeflemektedir. Bu da toplum bilincinin artmasına, sanatı ve tarihi ortak değerlendirebilen insanlar yetişmesine zemin hazırlayacaktır.

Araştırmanın Önemi

Erken dönemde sanat eğitimi uygun şekilde hazırlandığında çocukların yaratıcılıklarını geliştiren büyük bir potansiyel olmaktadır. Duygularını dille, müzikle ve programdaki diğer etkinliklerle ifade edemeyen çocuklar, sanat etkinlikleri ile kendilerini ifade imkanı bulup rahatlamakta, kendilerine özgü yeni ürünler oluşturarak sanatsal doyuma ulaşmaktadırlar (Ulutaş ve Ersoy, 2004, s. 2). Çocuklar, yaptıkları resimlere duygularını, hikayelerini, anlatmak istedikleri düşüncelerini sembolleştirerek aktarırlar.

Batı tarzı resim anlayışının birçok kuralı minyatürde kasten ihmal edilir. Perspektif, anatomi, ışık-gölge unsurları kullanılmaz. Bu unsurların kullanılmaması, minyatür sanatçısının eksikliğinden değildir. Aksine, minyatürler, çok geniş bir tuvalin anlatabildiğini, izleyicisine bir sayfada anlatabilmektedir. Örneğin perspektifin kullanılmamasının bir nedeni vardır. Bunun nedeni, perspektifi minyatürün estetik yapısına uygun bulmamalarının haricinde,

(27)

6

ancak uzaktan bakılınca derinlik etkisi veren perspektifin yakından okunan kitap için hazırlanan minyatürlerde gereksiz bulunmasıdır (Bayram, 2005, s. 5).

Çocuk gelişimiyle ilgilenen insanlar için çocuk resimleri büyük ve çözülmeyi bekleyen anlamlar taşımaktadır. Bu konuyla ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Çocukların sanat eğitimlerinin bilinçli bir şekilde kazandırılmaya çalışıldığı ilk yer anaokullarıdır. İngiltere’de ilk anaokulunun kurucusu olan Margaret Macmillan çocukların kendilerini ifade etme yolları ile ilgilenmiş, çocukların sanatsal ifadelerinin onların hayal güçlerinin bir ürünü olduğunu belirtmiştir. Ona göre erken çocukluk eğitiminin en önemli amacı hayal gücünün eğitimidir (Ulutaş ve Ersoy, 2004, s. 1).

Minyatürlerde yapılan renk, çerçeve, çizgi, kompozisyon gibi tasarım elemanları ile insanlar, bitkiler, hayvanlar ve mimari unsurlar gibi figürler sembolik olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle bu sembollerin o dönemlerde ne anlam ifade ettiklerini öğrenmek, çocuk resimleriyle benzerliklerini ortaya koyabilme ve çocuk resimlerinin sembolik unsurlarının ifade ettikleri anlamları derleyip, dönemsel farklılıklarını ve gelişimlerini sunması açısından önemlidir.

Minyatürün en belirgin amacının konuyu betimlemek olduğu bu durumda tasarımın elemanlarının da konuya yoğunlaştığı söylenebilir. Dolayısıyla kompozisyonda hiyerarşik düzen konu merkezine göre şekillenir. Yani elemanların boyutları konudaki etkinlik ve anlam derecelerine göre biçimlenir. Bu nedenle minyatürlerde bazı figürler diğerlerine göre daha büyük tasvir edilir (Konak, 2007, s. 100). Aynı durum çocuk resimlerinde de farklı bir şekilde belirir. Şöyle ki çocuk, hayranlık duyduğu, kendisi için önem arz eden nesneleri diğer nesnelerden abartılı şekilde büyük çizer.

Araştırmanın ana teması minyatür sanatının günümüze yansımalarının yanı sıra çocuk resminin şematik döneminde kullanılan perspektif unsuru ile arasındaki benzerlikleri ortaya koymaktır. Bunun için, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ulusal tez merkezi, kütüphaneler, akademik dergiler ve elektronik kaynaklar taranmıştır. Yapılan araştırmalar neticesinde çocuk resminin şematik dönemi ile minyatür üzerine yapılan herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Minyatür resminin çağdaş resimdeki yeri ve çocuk resimlerinin psikolojik boyutu ayrı ayrı ele alınmıştır. Türk resim kültürünün zenginliği ve sürdürülebilirliği, gelecek kuşaklara doğru aktarılması ve daha önemlisi tanıtılarak sevdirilmesi açısından bu benzerliklerin çocuklara ulaştırılmamış olması önemli bir eksiklik olarak görülmüştür.

(28)

7

Araştırmada çocuk resminin şematik döneminde kullanılan perspektif unsuru ile minyatür resim sanatı arasındaki benzerliklerin ortaya konması, daha sonra sanat eğitimi üzerine yapılacak çalışmalara örnek teşkil etmesi açısından önemli görülmektedir. Minyatür, metnin bütün detaylarını vererek, okuyucuya metni adeta anlatır; çocuk resimleri de çocuğun iç dünyasını, yaşadıklarını, yaşamak istediklerini, anne-babasına ve öğretmenlerine kısacası çocuğu okumakla yükümlü olanlara anlatır. Çocuk resmi ile minyatür sanatı arasındaki benzerliklerin tespiti, ayrıca çocuk resimlerine farklı bir bakış açısı getirmesi açısından da önemlidir.

Sayıltılar

1. Araştırmada seçilen örneklem grubunun, evreni temsil ettiği varsayılmıştır.

2. Araştırmada örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin, ölçekleri içtenlikle ve dürüstçe yanıtladıkları varsayılmıştır.

3. Araştırma kapsamında çocuk resminin şematik dönem evresindeki perspektif unsuru ile minyatür sanatı arasında benzerlikler bulunacağı varsayılmıştır.

Sınırlılıklar

1. Araştırma Kırıkkale ilinde yapılacağından Kırıkkale’deki ilköğretim 1. kademe öğrencileri ile sınırlıdır.

2. Araştırma 2014-2015 eğitim-öğretim dönemi ve 7-9 yaş grubu öğrencileri ile sınırlıdır. 3. Araştırma, örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin ölçeklere verdikleri cevaplarla sınırlıdır.

Tanımlar

Çocuk Resmi: Çocuk resimleri çocuğun duygularının, zekasının, heyecanlarının ve

yaratıcılığının ürünleridir. Bir başka deyişle çocuğun içinde yaşadığı fiziksel çevrenin, sosyal yapının aynı zamanda duygularının ve iç dünyasının yansımasıdır (İskenderoğlu, 2006, s. 11).

Düzleme: En çok 5 ve 7 yaş grupları içinde görülen ve mekan kavramının temelini oluşturan

bu özellikte, çocuk nesneyi, resmini yaptığı yüzeye uydurmaya çalışır. Burada, nesnenin görüldüğü gibi değil, olması gerektiği gibi algılanıp, çizilme çabası söz konusudur (Artut, 2007, s. 53). Çocuk düz bir yüzeye resmi de düz olarak yerleştirir.

(29)

8

Mandala: En basit anlamıyla karalama dönemi çocuk resmindeki çapraz iki çizgiyle

bölünmüş daire şeklidir. Mandala çocuk resimlerindeki güneş ve diğer figürleri oluşturacak temel şekillerin ilkidir. Çocuk resminde soyuttan somuta geçişin de işaretidir (Artut, 2001, s. 197).

Minyatür: Minyatür sözcüğü İtalyanca miniatura’dan Fransızca’ya, oradan Türkçe’ye

girmiştir. Osmanlılar zamanında minyatüre “nakış”, ustasına da “nakkaş” adı verilmiştir. Minyatür geniş anlamla el yazmalarında metni aydınlatmak amacıyla yerleştirilen açıklayıcı kitap resimleridir (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997, s. 1262).

Oran-Orantı (Proporsiyon): Düzenleme elemanlarının birbirleriyle veya bütünle ölçü veya

boyut açısından ilişkisidir (Yılmaz, 2007, s. 39).

Perspektif: Üç boyutlu cisimleri iki boyutlu resim düzlemi üzerine aktararak, üçüncü boyut

yanılsaması yaratma işine yarayan bir resim ya da çizim tekniğidir (Elmas, 2000, s. 32).

Renk ve Leke: Bir eserde duygulara en çok seslenen unsur renktir. Bu nedenle de çizgiden

daha etkilidir (Elmas, 2000, s. 31).

Sembol (Simge): Soyut düşünce veya kavramları betimleyen nesneler, kişiler, biçimler,

sesler veya renklerdir. En temel anlamı ile bir simge, bir kavramın uzlaşımsal betimlemesidir. Ruhbilimsel ve düşün bilimsel açıdan, tüm kavramlar doğaları itibari ile simgesel olup, betimlemeleri simgesel bir anlam taşıyan yapay belirtilerdir (Wikipedia).

Saydamlık: Genellikle 5-7 yaş dönemindeki çocukların, bir şeyin arkasında ya da içinde

bulunan şeyleri de resme dahil etme durumudur. Saydamlık özelliği çoğunlukla ev çizimlerinde görülmektedir. Evin duvarları saydammış gibi içindeki eşyalar, insanlar da ev resminin kontürleri içinde gösterilir. (Yavuzer, 1997, s. 46).

(30)

9

BÖLÜM 2

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Çocuk Resmi

Çocuk resmi, küçük kas gelişimini tamamlayan her çocuğun herhangi bir yüzey üzerinde -bu yüzeyler kağıt parçaları, duvarlar ya da dolap kapakları olabilir- çizgilerle ve lekelerle denemelerde bulunmasıdır. Çocuklar resim yaparken içlerinden gelen, sınırlanmamış hayal gücüne kendilerini bırakırlar. Çocuk resimlerinin başlıca önemi, çocuğun düşünce şeklini ve hayallerini yansıtmasıdır (Yavuzer, 1997, s. 11). Çocuk, aile ortamının ve kültürünün izlerini resimlerinde gösterir. Çocuklar, hayal yoluyla mantık kurallarına bağlı kalmadan çeşitli etkinlik ve buluşlara yönelirler. Dolayısıyla çocuklar, yaptıkları etkinliklerle kendilerini yansıtmakta, olaylar hakkında duygu, düşünce ve görüşlerini ifade etmektedirler (Artut, 2004, s. 224).

Aslında çocuk resmi, çocuğun sözel ifadesini destekleyen görsel bir ifadedir. Genelde çocuklar, söze dökemedikleri duygularını ve düşüncelerini resmederler. Söz gelimi aile içerisinde yaşanan şiddet, küçük kardeşi kıskanma ya da büyük kardeşe benzeme isteği, aile bireylerinden birini ya da her ikisini kaybetme gibi durumlarda çocuk içinde yaşadıklarını resmeder. Örneğin aile bağlarının zayıflığını aile bireylerinin arasına başka cisimler koyarak, onların yönlerini farklı çizerek resmederken bireylerden birini ya da her ikisini de kaybetmişse kaybını resimde diğerlerinden farklı çizerek belirtir. Bu nedenle resim, çocuğu, yaratıcılığı ile kendini ifade etme yoluna yönelttiği için diğer sanat dallarından daha farklıdır. Bu konu üzerine uzmanlar farklı değerlendirmeler yapmışlarsa da birleştikleri nokta, çocuğun resimleriyle kendini ifade ettiğidir. Çeşitli uzmanlar tarafından çocuk resminin gelişim evreleri birtakım farklılıklarla ama ortak bir çatı altında benzer ifadelerle tanımlanmıştır. Çocukları okumayı öğrenen eğitimciler için çocuk resimleri geçmişten günümüze merak konusu olmuş ve birçok araştırmaya da olanak tanımıştır. Çocuk resmine olan ilgi, 1885-1920 tarihlerinde iyice artmış, buna bağlı olarak birçok sınıflandırmaya gidilmiştir.

(31)

10

Çocuk Resminin Gelişim Evreleri

Çocukların resim etkinliğindeki dönemleri üzerinde çalışanların fikir birliğine vardıkları nokta, her çocuğun belli aşamalardan, önce veya sonra, kısa veya uzun sürede, ancak muhakkak geçtiğidir (San, 1979, s. 133). Çocuk resimlerinde belli başlı gelişim evreleri vardır. Bu evreler hakkında ilk kez çalışan sanat tarihçisi Lowenfield’in oluşturduğu beş başlık altında çocuk resimlerinin gelişim evreleri şu şekilde sıralanmıştır:

1- Karalama Dönemi 2-4 Yaş (Scribbling)

2- Şema Öncesi Dönem 4-7 Yaş (Preschematic)

3- Şematik Dönem 7-9 Yaş (Schematic)

4- Gerçekçilik Dönemi 9-12 Yaş (Realism)

5- Doğalcılık Dönemi 12-14 Yaş (Pseudo-Naturalistic) (Büyükkarabacak, 2008, s. 13).

Karalama Dönemi (2-4 Yaş)

Çocukların 2-4 yaş aralığında görülen karalama döneminde çocuk ilk çizme deneyimini yaşar. El-göz uyumunun tam olarak gelişmediği, karalama döneminin başında isimlendirilmeyen karalamalarla başlayan bu süreç her çocukta farklı seyreder. Kimi çocuk kısa sürede bu dönemi geçerken kimi çocuk uzun süre karalama döneminde kalır.

Çocukların karalamalarının bir amacı vardır ve belli bir gelişim sürecini temsil eder (Striker, 2001, s. 40). Yapılan ilk karalamalar rastlantısaldır ancak daha sonra çocuk kol hareketlerinin çizgilere neden olduğunu fark ettiği zaman zihinsel bağlantı kurmayı başarır. Kellogg’un 7500’den fazla 2-6 yaş arasındaki çocukların çizimlerini gösteren araştırması bulunmaktadır (Artut, 2007, s. 39). Uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda Kellogg tarafından ortaya çıkarılan temel karalama şekilleri ile çocukların çizgi ve şekilleri farklı biçimlerde bir araya getirdikleri görülür. 1-2 yaş arasındaki çocuklar gelişigüzel karalamalar yaparlar (Striker, 2001, s. 43). Ancak daha sonra, 3-4 yaşlarına doğru gelişigüzel çizgiler yerlerini farklı nesnelere bırakır.

(32)

11

Şekil 1. Kellogg’un karalama dönemi aşamaları (Karadeniz, 2012)

Şema Öncesi Dönemi (4-7 Yaş)

Bu dönemde çocuğun çevresindekileri çizgisel olarak tasvirinde algısı, hayal kurabilmesi, oran, mekan kavramı ve duygusal özellikleri belirleyicidir. Bu özellikler çocuğun genel gelişimi ile doğru orantılı değişir (Artut, 2004, s. 2). Çocuğun bu genel değişimi 4 yaşından sonra hızlanır ve çevresini, çevresinde oluşan olayları merak etmeye başlamasıyla gelişir. Önce insanları ve diğer nesneleri gösteren resimler yapmaya çalışırlar. Bu çalışmalar yetişkinler tarafından anlaşılabilir (Kalburan, 2011, s. 25). Şema öncesi dönemin

(33)

12

başlangıcını oluşturan 4 yaş çocuğu, çöp adam şeklinde kolları ve bacakları çizgilerden oluşan ve bu çizgilerin kafaya eklendiği resimler yapabilir. Bu dönemde sürekli insan resmi yapan çocuk, insan figürü olarak, baş ve bacakları çizer; bazen buna gövde, kol ve parmakları da ekler (Yavuzer, 2005, s. 205).

Abacı’ya (2005) göre de bu dönemde çocuklar, yapmak istedikleri resim ile düşünceleri arasında ilişki kurmaya ve kendilerine özgü biçimler yaratmaya başlarlar. Bu biçimler, ilk benzetme çabalarıdır (Büyükekiz, 2008, s. 396’daki alıntı).

4-7 yaş arasındaki çocuklar algılayıp kavrayabilecek düzeye gelmişlerdir. Bu dönemde çocukların geometrik şekilleri algılamaya başladıkları görülür. Yavuzer’e (2005) göre 4 yaş sınırındaki çocukları çapraz şekillerin ve çemberlerin örneklerine bakarak aynısını çizebilirler.

Şema öncesi dönem çocuk resimlerinde saydamlık görülmektedir. Saydam (röntgen) resim, bu dönem çocuğunun en tipik davranışıdır. Resimde saydamlık, çocuğun içi görünmeyen bir nesnenin içinde olanları sanki içi görünüyormuşçasına çizmesidir. Bir apartmanın içindeki daireleri, dairelerin içindeki odaları, odalarda oturan insanları bile gösterir. Bir araba resmi yapan çocuk, arabanın içinde oturanları da şeffaf şekilde resmeder. Çünkü bu dönemde gerçekler olduğu gibi değil, düşünüldüğü gibi resmedilir. Hayal ile gerçeklik arasındaki fark henüz netleşmemiştir (Abacı, 2010).

(34)

13

Şematik Dönem (7-9 Yaş)

Kehnemuyi (2004, s. 25)’ye göre “önceki dönemlerden geçen çocuk, denemeleri sonucunda, resimlerinde kendine has insan figürleri çizmeyi başarmıştır. Çocuk, kişisel bir insan şeması yaratmış, öz, vücut ve zihin yapısıyla da sıkı sıkıya bir bağlantı kurmuştur”. Aynı sınıfta farklı insan figürleri ile karşılaşılmasının sebebi budur. Bu dönemde insan figüründe çocuk için önemli olan parçaların detaylandırıldığı, önemsiz olanların ise hiç çizilmediği görülmektedir (Kırışoğlu, 1998, s. 69).

Çocuğun 7 yaşında başlayan bu dönem aynı zamanda çocuğun ilköğretimle tanıştığı dönemdir. Çocuklar, artık çevreleriyle daha yoğun iletişim halindedirler ve çevrelerini gözlemledikleri oranda çevre hakkında belli görüşler edinmeye başlarlar. Çevre ile ilişki kuran çocukta da artık çevre hakkında belirli bir görüş oluşmaya başlar. Kendi görüşüne dayanarak çevresindeki her şeyi çizer. Bu çizimler şema ya da sembol şeklindedir. Bu şemalar, çocuğun tekrarlamayla elde ettiği figürlerden oluşur ve çocuk için güven duygusu oluşturan büyük bir başarıdır. Çocuk, şematik dönemde belirli bir biçim geliştirir.

Piaget’ye göre, kazanımların birikmesi sonucu gelişim oluşmaz. Gelişimde, yeni doğan içgüdülerini kullanır ve basit davranışlar sergiler. Ardından şemalar ile düzenli eylemler başlar, bu somut ve aktif eylemler de zamanla bireyi içe dönük, çevresel farkındalık ve eski haline dönebilme özellikleri ile soyut eylemlere götüren kademeli bir süreçtir (Akarsu, 1984, s. 31).

Piaget’nin de bahsettiği gibi, çocuklar zamanla tecrübe ederek kazandıkları davranışlarını kullanarak soyut düşüncelerini somut eylemlere dönüştürebilmektedir. Kavram gelişimi ile çocuğun özellikle bu dönemde, okuma yazma öğrenmesinin de etkisiyle, çalışmasını yazı ile destekleme ihtiyacı içinde olduğu görülür. Çocuklar bu yaşlarda kendilerine göre önemli olan detayları abartarak çizerler (Büyükekiz, 2008, s. 397).

(35)

14

Çocuklar geometrik formlardan yararlanarak oluşturdukları figürlere, sadece gördüklerini değil düşündüklerini de eklerler. Hayalleri ile gerçekleri bir arada kullanırlar (Abacı, 2006, s. 215). Şematik dönemde çocuk, baş, gövde, kollar ve bacakların yanı sıra göz, burun ve ağız gibi organları da çizer. Figürlerde gövdeyi genelde elbiseler oluşturur. Bu dönemde çocuk, resimde cinsiyeti belli eden kaş, kirpik, ruj gibi ayrıntılara dikkat eder.

İlköğretime başlayan çocuklar çevrelerini gözlemledikleri için artık nesneler arasındaki ilişkiyi gerçeğine yakın vermeye çalışırlar. Bir önceki döneme göre başarı sağlasalar da, yine de bu durum, yakın ve uzak nesneler arasındaki orantıya yansımaz (Abacı, 2010).

7-9 yaş arasında gelişen bir diğer önemli konu çocuğun mekan algısını kavrayabilmesidir. Şematik dönemdeki resimlerde kompozisyon bir zemin üzerinde kurgulanır. Şema öncesi dönemde görülen nesnelerin birbirinden bağımsız yerleştirilmesine bu dönemde artık çok rastlanmaz. Çocuk, kendisi ile çevresi arasındaki ilişkiyi anladığının bir belirtisi olarak ortaya çıkan bir yer çizgisi üzerinde nesneleri yerleştirir (Yavuzer, 1997, s. 58). Kullanılan yer çizgisi yetersiz kaldığında, çocuk kağıdı ikiye katlayıp iki ayrı yüzüne iki ayrı resim de çizebilir (Striker, 2001, s. 76).

Mekan algısının oluşması ile kağıdın alt tarafında yer çizgisi bulunur, üst tarafındaysa gökyüzü şeklinde çizilmiş ayrı bir çizgi yer alır. Mekan daha belirginleşir, netleşmeyen, oturmamış bir çeşit perspektif doğar. 6 yaşın yer çizgisi, 10 yaşında ufuk çizgisi olur (San, 1979, s. 148).

Bu dönemde, şekillerle çocukların çizimleri arasında daha gerçekçi bir benzeyiş var olabilmektedir. Yer çizgisini kullanan çocuk kendisini çevresiyle birlikte algılama dönemine girmiştir ve bu süreç resimlerine de yansır.

Gerçekçilik Dönemi (9-12 Yaş)

Gerçeklik dönemi, çocukların gerçekle ilgilenmeye ve sosyal açıdan özgürleşmeye başladıkları dönemdir. Resimlerinde gerçeği yansıtma kaygısı içinde olan çocuk, anlatımlarını yetersiz kılan geometrik biçimlerle artık ilgilenmez. İlkokul dönemi içinde bir ikinci devre olarak 9-12 yaşlar ele alınır. 6-9 yaşlarındaki gelişmelerin bazılarının hala devam ettiği, bununla beraber fiziksel ve ruhsal gelişimlerin başladığı bu erginlik öncesi dönemde, çocuğun bazı psikolojik özelliklerinin yaratıcı etkinliğine yansıdığı gözlenir (San, 1979, s. 149). Artık çocuklarda belli bir zihinsel gelişim görülmeye başlar ve buna paralel

(36)

15

olarak sorun çözme davranışları artar. Çocuklar, gördüklerini resmederken onların gerçek boyutlarına sadık kalma isteği içindedirler.

9-12 yaşları arasında aidiyet duygusunun oluştuğu görülür. Bu duygu ile çocuk belli bir topluma ait olma hissini resimlerine yansıtır. Çocuk toplumun bir üyesi olmasının farkındalığını çizgilerine yansıtır. Resimlerinde artık daha çok ayrıntı ve daha gerçekçi bir yaklaşım vardır (Tütüncü, 2006, s. 64). 6-8 yaşlarında başlayan cinsiyet ayrımı, bu dönem resimlerinde dikkatlice ve özellikle belirtilir. Çocuklar, artık kız ve erkek giysilerindeki ayrıma dikkat ederler.

Doğalcılık Dönemi (12-14 Yaş)

Mantık dönemi olarak da adlandırılan bu dönemde çocuklar hem zihinsel hem fiziksel anlamda, önceki dönemlere göre daha gelişkindirler. Çocukların el hakimiyetleri oldukça güçlenmiştir. Fakat bu dönem onlar için ergenliğe adım attıkları dönemle çakışır ve hemen her biri duygusal çatışmalar yaşayabilir (Büyükkarabacak, 2008, s. 22).

Gerçekçilik döneminde cesareti kırılan birçok çocuk zamanla resim yapmayı bırakır ve bu evreye geçemez. 12-14 yaşlarındayken resim yapmaya devam eden çocuklar, resimde daha çok ayrıntıya girerlerken; artık perspektifi resimlerinde etkin şekilde kullanmaktadırlar. Ergenliğin başlangıcına rastlayan bu dönemde çocukların giderek çevrelerinin farkına vardıkları görülmektedir. Çocuklar bu dönemde yakın çevrelerinde gördükleri nesnelerin orantılarını, boyutlarını, derinliklerini çizgilerine yansıtmayı denerler (Yavuzer, 1997, s. 67). Bu dönemde çocuklar, perspektifi keşfederler.

Perspektif

Perspektif, bir nesnenin var olan 3 boyutunun, 2 boyutlu herhangi bir düzlemde gösterilmesidir. Daha detaylı bir tanım ile bir nesnenin bir bakışta 3 yüzünü birden görmek ya da 3 boyutlu hacimsel bir nesneyi bir düzlem üzerinde çeşitli çizgisel anlatım yolları ile anlatma yoludur (nedir.org).

Aynı boyut ve renkteki nesnelerden gözden daha uzak olanı, yakın olana göre daha küçük ve daha soluk görünür. Bu da resim düzlemine perspektif sayesinde aktarılır. Bu durum gerçeklik algısına ters düşen bir göz yanılsaması olsa da resim düzleminde perspektif unsuru olmadan aktarılan nesnede derinlik hissi elde edilemez. Perspektif, basit bir kurala sahiptir:

(37)

16

Uzak olan, yakın olandan küçük ve soluk resmedilir. Aslında perspektif, oran-orantı sanatıdır. Şekil 4’te kaçma noktası ve gözün bulunduğu yere göre bir küpün çeşitli görünüşleri yer almaktadır. Tek kaçma noktalı bu şekilde göz 1’in 1, 2, ve 3 numaralı küpleri; göz 2’nin de 4, 5 ve 6 numaralı küpleri aynı kaçma noktası üzerinde nasıl gördükleri gösterilmektedir.

Şekil 4. Kaçma noktaları aynı göz çizgileri üzerinde olan nesneler

Perspektif Çeşitleri

Çizgi Perspektifi

Aslında paralel olan çizgilerin sonsuza giderken bir noktada birleşmesidir. Yani küçülmesidir. Çizgi perspektifinde nesnelerin çiziminde geometrik kurallardan ve orantılardan yararlanılır. Mesela bir nesne gözden uzaklaştıkça, uzaklığının karesinin tersi ile orantılı şekilde küçülür (Çağlarca, 1991, s. 11).

Renk (Hava) Perspektifi

Nesnelerin uzaklaştıkça renklerinin solgun görünmesidir. Nesnenin gerçek renginin solmasının sebebi ise uzaklaştıkça nesne ile göz arasına giren hava katmanının perde perde artması ile nesnenin renginin soluk görünmesidir.

(38)

17

Perspektif ile İlgili Kavramlar

Üç Boyut

Bir nesnenin uzayda kapladığı yere hacim denir. Nesnelerin hacimleri en, boy ve yükseklik ölçüleri üzerinden hesaplanır.

İzdüşüm

Nesnenin bir yüzüne ışık verildiği zaman herhangi bir düzlem üzerine gölgesi düşer. Bir nesnenin şeklinin ışık aracılığıyla düzlem üzerine düşürülmesine izdüşüm denir.

Bakış Noktası (Göz Çizgisi)

Nesneye bakılan, nesnenin izdüşümünü çizecek olan kişinin gözünün bulunduğu sabit noktadır.

Bakış Uzaklığı

Nesnenin izdüşümünü çizecek olan kişinin nesneye olan uzaklığıdır.

Bakış Yüksekliği

Nesnenin izdüşümünü çizecek olan kişinin yerden yüksekliğidir. Kişinin boyuna göre değişir.

Ufuk Çizgisi

Gökyüzü ile yeryüzünün birleştiği noktaya ufuk çizgisi denir. Kapalı bir mekan resmedilirken ufuk çizgisi, kişinin gözlerinden geçtiği varsayılan çizginin resim düzlemini kestiği hattır. Ufuk çizgisinin altında kalan nesnelerin üst kısmı, üstünde kalan nesnelerin ise alt kısmı görülür.

Kaçma Noktası

Birbirine paralel olan çizgilerin gözden uzaklaşırken sonsuzda birleştikleri noktadır. Esas nokta da denir.

(39)

18

Minyatür

Minyatür sözcüğü İtalyanca miniatura’dan Fransızca’ya, oradan da Türkçe’ye girmiştir. Osmanlılarda minyatüre “nakış”, ustasına da “nakkaş” denir. Minyatür geniş anlamla el yazmalarına metni aydınlatmak amacıyla yerleştirilen açıklayıcı resimlerdir (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997, s. 1262).

Minyatür terimi, bazen küçük boyutlu portreleri, manzaraları, figüratif resimleri tanımlamak için de kullanılır. Ancak bu, etimolojik açıdan doğru bir kullanım değildir. Minyatürün Osmanlıca karşılığı nakıştır. Bugünkü “bezeme” ve “resim” kavramlarının her ikisini de içeren anlamlara sahip bir sözcük olan nakış, sonraları, kumaş üzerine renkli ipliklerle yapılan süslemeler için de kullanılmaya başlanmıştır. Çağdaş Türkçe’de artık yalnızca bu son anlamda kullanılmaktadır (Sözen ve Tanyeli, 2005, s. 170).

Minyatür, kağıt, parşömen, fildişi üstüne boya ve yaldızla ışık, gölge, boyut verilmeden yapılan bir sanattır ve çok ince işlenmiş ve küçük boyutlu resimlere ve bu tür resim sanatına verilen addır (Saraç Sözer, 2011, s. 175).

Minyatürlerin genel özelliklerini incelemeden önce şu gerçeğin görülmesi gerekmektedir. İslam dininde resim sanatını yasaklayan bir ayet olmamasına karşın hadislerin yorumlanmasıyla İslam sanatçılarının somutu soyutlaştırdıkları, Batı sanatçılarının gerçekliği, derinliği yakalamaya çalıştıkları resimlerinin aksine, minyatürün derinlikten ve klasik perspektiften uzaklaştırılmış olduğu düşünülmektedir.

Minyatürler, el yazmalarının arasına girmeden önce Müslüman ressamların, gölgeyi, derinliği, hacmi bildikleri gerek tarihi kaynaklardan gerekse eserlerden anlaşılmaktadır. İleriki yılların minyatürleri ise hiçbir benzetiş kaygısı olmadan, yalnız renklerin birbiriyle uyuşması dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir (Yetkin, 1953, s. 33).

Aradan geçen yıllar ile minyatür sanatı da bütün sanat dallarıyla benzer yolu izlemiştir. Minyatür resmi de kendisine özgü kurallar oluşturmuştur. Bu, salt renklerin kullanıldığı, dış hatların belirgin olduğu, gölgesiz, iki boyutun ve yüzeysel süslemenin özellikle tercih edildiği bir anlayış olmuştur. Minyatürü, Batı resminden ayıran bu özellikler, konu, düzen (kompozisyon), çizgi, renk ve leke, son olarak da perspektiftir.

Minyatür, süsleyiciliği yanında kuvvetli bir anlatım gücüne ve kendisine has estetik bir yapıya sahip olarak, asırlar boyu değişik ve çok çeşitli üsluplar altında daima gelişimini sürdürmüştür. Genelde kitap betimlemede, metni açıklayıcı ve destekleyici olarak yapılan minyatürün en önemli özelliği konuyu tam olarak göstermesidir. Bu resim tekniğinin tek boyutlu olması yapılan

(40)

19

eserlerde genellikle derinlik kavramının bulunmaması, minyatür sanatının estetik yapısına uygun olmasındandır (Keskiner’den aktaran Kibar, 2014, s. 2).

Minyatür kompozisyonunu şekillendiren en önemli unsur, resmin biçim özelliklerini betimleyici bir karaktere yönlendiren gerçeklik yaklaşımıdır. Bu açıdan bakıldığında minyatür, konu ve nesnel ortam açısından yararlandığı gerçeklik durumu ile natüralist; tasarlanmış gerçeklik durumu ile de soyut bir resimdir (Konak, 2007, s. 98). Şöyle ki minyatür sanatı, hem natüralist hem de soyut tarzlara değinerek, gözün gördüğü gerçekliği anlaşılabilir bir dille yansıtan resimdir. Minyatürün konusunun çoğunlukla gerçek mekanlarda, gerçek kişiler tarafından ve belli bir zaman diliminde yaşanmış ya da hikaye edilmiş olması ve bu nedenle nakkaşın her koşulda doğal olanı (görünen gerçeği) aktarma kaygısı içerisinde olması natüralist yapıyı koşullandırır (Konak, 2007, s. 98). Bu yaklaşım resmin betimleme özelliğini, gerçeklik yaklaşımını öne çıkarırken ayrıca soyut biçimlerin oluşmasına da neden olur.

Bir şeyin şekli anlamına gelen biçim, plastik sanatlarda derinlikle yakından ilgili olsa da resim sanatında bir tablonun tümünün yapı bakımından kuruluşunu ifade etmektedir (Turani, 2010, s. 24). Biçim natüralist resimde görsel algı ve onun direkt bilgisi ile oluşurken minyatürde modelin görünen değil, bilinen (gerçeklik) yapısını tasarıma katan bir mantık doğrultusunda oluşur (Konak, 2007, s. 99). Böylelikle, görünen gerçekliğin minyatürdeki görüntüsü, Batı tarzı resimdeki gibi bakış açısı ve perspektif olguları ile resmedilmez, gerçeğin anlamı ve bireysel durumu ile ilgili bilinen, tanınan gerçeklik şeklinde resmedilir. Aslında minyatür, Batı resminin İncil’de geçen hikayeleri anlatırken kuşandığı edebi tasvirlere de benzer (Tansuğ, 1993, s. 27).

Minyatür sanatı, yapım tekniği olarak Batı resim sanatından şu açılardan farklıdır. Figürler birbirini kapatmayacak şekilde dizilir, geriye kalan figürler kağıdın üst tarafına çizilir, şahısların büyüklüğü önemlerine göre tespit edilir, manzarada uzaklık renk ve boy yönünden belirtilmez, en ince ayrıntılar bile işlenir, renkler ışık, gölge unsuru olmadan kullanılır (Binark, 1978, s. 272). Yalnız önemli olan kısım minyatür sanatını kuru, soyut bir resim anlayışı olarak görmemek gerekliliğidir. Aksine minyatürlerde, toplumsal ilişkilerin, hayata bakış açısının birer örneği görülmektedir. Minyatür sanatının gerçeklikten uzaklaşmış, toplumsal hayata sırtını dönmüş, donuk kalıpların dünyası olmadığı bir gerçektir (Tansuğ, 1993, s. 27).

(41)

20

Türk Minyatür Sanatının Tarihi

İlk örneklerine eski Mısırlılarda rastlanan minyatürler o dönemlerde papirüs, parşömen ve fildişi gibi malzemeler üzerine çizilmektedir (Saraç Sözer, 2011, s. 176). Türklerde bilinen en eski minyatürlerde ise Maniheizm’in, Budizm’in ve son olarak da İslamiyet’in etkileri görülür. Bu nedenden ötürü, Türklerde resim, bu üç din etrafında şekillenmiştir.

İslamiyet Öncesi Türk Minyatürü

Türklerin tarih sahnesine ilk çıkışları, Çin kaynaklarına göre, Milattan Önce birinci binde kuzeybatı Çin’de görülen Hyungnu adı ile tanınan Asya Hunları ile başlamaktadır (Tekbaş Irlayıcı, 2008, s. 5). Türkler, tarihleri boyunca resim alanında aktif olmuşlar, Orta Asya’dan günümüze kadar, temelini el yazma eserlerinin sayfalarında bulunan minyatürlerin oluşturduğu tasvir sanatında ilerlemişlerdir.

Amerikalı arkeolog Raphael Pumpelly’nin 1908’de Orta Asya’da, Hubert Schmidt’in 1904’te Ön Asya’da Aşkabad civarındaki Anav şehrinde yaptığı arkeolojik kazılar, Orta Asya medeniyetinin Pumpelliy’e göre M.Ö. 9000, Schmidt’e göre ise M.Ö. 4500 yıllarına kadar uzandığını ortaya koymuştur (Binark, 1978, s. 273).

İslamiyet öncesi Türk resim sanatında Uygurlar kadar etkisi görülen başka bir medeniyet olmamıştır. Bunda Uygurların yerleşik hayata geçişlerinin ve bununla birlikte dini inanışları olan Budizm’in de önemli bir etkisi vardır. Görüldüğü üzere, Orta Asya medeniyetinin bu denli ilerlemesinde hiç şüphesiz Uygurların payı büyüktür. Mesela, birer Uygur şehri olan Bezeklik ve Kuça’da bulunan mabet, tapınak ve manastırların duvarlarındaki freskler ve el yazması kitapların sayfalarında karşılaşılan resimler, İslam öncesi Türk resim sanatı örnekleri olmalarına rağmen, biçim özellikleri açısından minyatür kompozisyonları ile benzerlik taşımaktadırlar (Konak, 2007, s. 98).

Aynı bölgelerde Uygurlardan önce faaliyet gösteren ve göçebe bir yaşantıya sahip bulunan diğer Türk Devletlerinin sosyal ve kültürel hayatlarını günümüze aksettiren sanat eserlerinin sayısı oldukça azdır (Yerli, 2006). Bunda Uygurlardan önceki toplumların göçebe hayatının etkisini görmekteyiz. Uygurlar ise, yerleşik düzene geçtikten sonra mensubu oldukları Budizm dininin onları resim, mimari ve heykel gibi alanlara yönlendirmesiyle duvar resimlerinde, mimaride ve heykeltıraşlıkta etkin rol üstlenmişler ve bunun yanı sıra günümüze kalan minyatür örneklerini sergilemişlerdir.

(42)

21

Tarihte bulunan ilk minyatür örnekleri Orta Asya’da Turfan, Kuça, Kızıl gibi eski Türk şehirlerinde yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda bulunmuştur. Bu minyatürlü el yazması kitap ve resimler milattan birkaç asır öncelerine aittir (Tekbaş Irlayıcı, 2008, s. 5). Orta Asya’da Türklerin en eski resimleri hakkında Çin tarihlerinde birçok bilgiye rastlanmış olup, Türklerin büyüklerine ait mezarlar üstüne birer bina inşa ettikleri ve bu binaların duvarlarını ölünün hayatındaki çeşitli hadiselerin resimleri ile süsledikleri ifade edilmektedir (Binark, 1978, s. 273).

Uygurlardan kalan duvar ve kitap resimleri incelendiğinde, zaten minyatür tarzında bir resmin var olduğu görülmektedir (Konak, 2013, s. 982). Uygur resimlerinde de, minyatürde görüldüğü gibi yüzeyci ve şematik çizgiler bulunmaktadır.

Şekil 5. Uygur prensleri, duvar resmi, 8-9. yy. (Konak, 2013, s. 983)

İslamiyet Sonrası Türk Minyatürü

İslamiyet’ten önce Orta Asya’da Uygurların geliştirip üst seviyeye çıkardıkları minyatür sanatı, İslamiyet’in kabulünden sonra çeşitli yollarla Anadolu’ya gelmiştir (Elmas, 2000, s. 4).

İslamiyet’in kabulünün ardından, İslamiyet etkilerinin minyatür sanatında da görüldüğünü söylemek mümkündür. Türk minyatür sanatı ve yazı sanatı, İslamiyet’ten sonra daha da gelişmiştir (Dikici, 2001, s. 256).

Osmanlı dönemi minyatürleri saray hayatı, padişah portreleri, törenler, edebi eserler, dini konular, kent görünümleri, günlük yaşam sahneleri gibi konulardan oluşmaktadır. İnsan figürleri, hayvan

(43)

22

figürleri, çeşitli bitkiler ve mimari yapıların bulunduğu minyatürlerde; yerleri, duvarları, gökyüzünü meydana getiren arka plan unsurları, konuları tamamlayıcı dekoratif elemanlar olarak kullanılmıştır (Özaltın ve Ölmez, 2011, s. 5).

Anadolu’da Türk minyatür sanatının başlangıcına ait, az olmakla beraber bazı karakteristik yazmalar kalmıştır.1271-72 tarihlerinde Aksaray ve Kayseri de hazırlandığı belirtilen ve yazarı ile nakkaşın kendisini Sivaslı olarak gösterdiği 146 yapraklı, nesih yazılı minyatürlü bir yazma ilgi çekicidir (Aslanapa’dan aktaran Kibar, 2014, s. 8).

Karahanlılar ile başlayan Türk-İslam minyatür etkileri, Selçuklular ile ilerleme kat etmiştir. Ama Türk minyatür sanatının kendine has özellikler kazanması, Osmanlılar ile gerçekleşmiştir.

Osmanlılar minyatüre yeni bir anlatım ve konu çeşitliliği getirmişler, diğer İslam çevrelerinde görülen edebi konuların yanında, daha çok Osmanlı Devleti’nin gücünü yüceltici tasvirlerde başarıyla sonuçlanan savaşları, seferleri, görkemli törenleri yansıtırken bir tür tarih belgeciliği yapmışlardır (Kibar, 2014, s. 15). Arık (1988, s. 4)’ın da bahsettiği gibi Osmanlılar, bu sanatın billurlaşmış örneği ve kaynağı sayılan İran kitap sanatındaki Şehname ve Hamse gibi kalıplaşmış edebiyat türlerinden başka, bilimsel eserler, seyahatnameler, ansiklopediler, biyografiler ve kronikler gibi yeni alanlara, hatta dini konulara da yönelmiştir. Dönemin yaşayışına ayna olan gözlemcilik ile toplum belgelerini de oluşturmuştur.

(44)

23

Şekil 7. Mohaç savaşı (Nakkaş Osman-1588- Hünername) (TTK, 1995)

(45)
(46)

25

BÖLÜM 3

YÖNTEM

Şematik Dönem Evresinde Kullanılan Perspektif Unsuru ile Minyatür Sanatı Arasındaki İlişkinin 1. Kademe 3. Sınıf Öğrencileri Üzerinde İncelenmesi

Bu araştırmanın yöntemi, nitel araştırma yöntemlerinden gözlem grubu oluşturarak sağlanmıştır. Araştırmaya başlamadan önce alan araştırması için adı geçen kurumla ön görüşmeler yapılmış ve izinler alınmıştır. Toplam 100 resim arasından uzman görüşlerine dayanarak 30 resim seçilmiş ve bu resimler değerlendirmeye alınmıştır. Uygulamada gönüllülük ilkesine bağlı kalınmıştır, bu nedenle iki öğrenci resim çalışması yapmamıştır.

Uygulama Yapılan Okul Hakkında Bilgi

Sanayi İlkokulu olarak 18 Kasım 1968 tarihinde eğitim-öğretim hayatına başlayan İsmet Aydınlı İlkokulu, Kırıkkale ilinde, Sanayi Mahallesi Kafkas Caddesi üzerinde Samsun yoluna 200 metre mesafede bulunmaktadır. Okul, iki katlı tek bir bina halindedir ve okulun arsası Kırıkkale Belediyesi tarafından verilmiştir. İnşaatına 1967-1968 öğretim yılında müteahhit Ömer Akbaş tarafından başlanmış ve bir salon beş dershaneli iki katlı olarak yapılmıştır.

Sanayi İlkokulu olan okulun adı Ankara’dan görevden dönerken trafik kazasında hayatını kaybeden zamanın ilköğretim müdürü İsmet Aydınlı’ya saygı çerçevesinde İsmet Aydınlı İlkokulu olarak değiştirilmiştir (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2012).

Okulda 17 öğretmen, 346 öğrenci vardır. 16 dersliği, 1 bilgisayar sınıfı, 1 fen laboratuvarı ve kütüphanesi bulunan İsmet Aydınlı İlkokulunda resim atölyesi yoktur.

Uygulama Hakkında Bilgi

Araştırmaya uygun bir konu bulmak için önce minyatürler genel olarak gözden geçirilmiştir. Çocukların kalabalık ve eğlenceli resimler oluşturmaları için araştırma konusu “ailenizin ve

(47)

26

sınıf arkadaşlarınızın katıldığı bir piknik” olarak düşünülmüştür. Araştırma konusunun uygulaması 10 Şubat 2015 tarihinde adı geçen okulun 3/A dersliğinde yapılmıştır. Uygulama için okulun üçüncü sınıflarından 30 öğrenci seçilmiştir. Bu 30 öğrenci 13 kız, 17 erkek öğrenciden oluşmuştur.

Uygulama resim atölyesi olmadığı için derslikte yapılmıştır. 3/A dersliği uygulama için gerekli teknolojik donanıma sahiptir. Sınıfın klasik bir yerleşim planına sahip olduğu gözlemlenmiştir. Sınıfta 16 adet öğrenci sırası, bir öğretmen masası, 2 dolap, bir projeksiyon aleti, yazı tahtası ve projeksiyon perdesi bulunmaktadır.

Uygulama öncesi öğrencilere minyatür sanatı hakkında kısaca bilgilendirme yapılmış, birkaç minyatür uygulaması gösterilmiştir. Uygulama için öğrencilere 40 dakikalık süre verilmiştir. Öğrencilerden verilen konu ile ilgili düşüncelerini resme aktarmaları istenmiştir. Bu noktada gerekçe 1. kademe 3. sınıf öğrencilerinin şematik dönem özelliklerini görsel bir biçimde kağıda aktarmalarını sağlamaktır. Resim kağıdı, kurşun kalem, silgi, boya kullanılmıştır. Gözlem yaparak, soru-cevap şeklinde konuşarak uygulamaya geçilmiştir.

Bütün bunlarda öğrencilerin kazanımları kendi iç dünyalarını, duyguları renkler aracılığıyla dışa vururlar. Verilen konuya bağlı ancak bambaşka kompozisyonlarla yaratıcılık güçlerini, kağıda dökerler.

Öncelikle öğrencilere verilen konu hakkında sorular sorulmuş, onların fikirlerini sınıfla paylaşmaları sağlanarak, konu ile ilgili duygu, düşünce ve birikimlerini kağıt üzerinde ifade etme imkanı sunulmuştur.

Konun belirlenmesi ve öğrencilere kağıt temininin sağlanması dışında araştırmacı, sadece gözlemleyici olarak kalmaya özen göstermiştir. Öğrenciler ara sıra kendi aralarında konuşarak düşüncelerini paylaşmışlar ve araştırmacıya sorular yönelterek resimlerini tasarlamaya başlamışlardır. Öğrencilerin sorularına geri dönüşler yapılmıştır.

Araştırmacı uygulama konusu hakkında oldukça sade bir üslup kullanıp, sade, net kelimelerle konuyu ifade etmiştir. Öğrencilerin büyük bir kısmında tedirginlik gözlenmiştir. Bu çalışmalarının bir sınav olduğu hissine kapılarak, not kaygısına düşmüşlerdir. Ancak araştırmacının tutum ve davranışı sayesinde birçoğu rahatlamıştır. Araştırmacı tarafından “Bir piknikte neler vardır?”, “Piknikte nasıl eğleniriz?” gibi sorular yöneltilerek, öğrencilerin kendilerini konuya ait hissetmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Öğrenciler de sorular hakkında tartıştıktan sonra uygulamaya geçmişlerdir.

Şekil

Tablo 2. Şekil 10 İçin Uzman Görüşleri  Sorular
Tablo 3. Şekil 11 İçin Uzman Görüşleri  Sorular
Şekil 12. Resim 4
Tablo 5. Şekil 13 İçin Uzman Görüşleri  Sorular
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

L’un de ses plus importants ouvrages et celui intitulé «Mo­ numents Turcs d'Anatolie», groupés en trois tomes avec ses «Voyages archéologiques dans la Turquie

Bazen daha çok meyve vermeleri için yani verim- liliklerinin artırılması için, bazen kuraklığa dayanmaları için, bazen de bitki hastalık ve zararlılarına karşı

Küme- nin yo¤un merkezinde nötron y›ld›zlar› ve beyaz cüce içerenlerin d›fl›nda, normal y›ld›zlar›n olufltu8rdu¤u ikili sitemler de var.. Ancak bunlar›n

• Türkiye’nin ilk “ Türk Müziği Doktoru” Un­ vanına sahip olan Karadeniz Üniversitesi, Gü­ zel Sanatlar Bölümü Öğretim Üyelerinden Sabri.. Yener, müzikte

Is›y› elektri¤e çeviren öteki ayg›tlarda genellikle kullan›lan pahal› ve toksik malzeme- nin tersine, Infineon çipleri çok daha ucuz ve sa¤l›kl› bir malzeme olan

«İki Kemal» başlıklı fıkrayı kı­ saca hatırlatayım: 1922 martının birinde malî yıl vesilesile Gazi Mustafa Kemal Paşa çok mühim ve tarihî nutkunu

Karaciğer Sağlıklı portörler Hepatitin kronik şekli Hepatosellüler Kanser %50 persistan infeksi yonlar ı Karaciğer Sağlıklı portörler ı ı 40-45 mn küresel 27 mn kor