• Sonuç bulunamadı

Kent merkezlerinin oluşumunda alansal gömülülük: Konya tarihi kent merkezi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kent merkezlerinin oluşumunda alansal gömülülük: Konya tarihi kent merkezi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KENT MERKEZLERİNİN OLUŞUMUNDA ALANSAL

GÖMÜLÜLÜK: KONYA TARİHİ KENT MERKEZİ

Ümmügülsüm TER ve Oğuz ÖZBEK

Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Selçuk Üniversitesi, 42079 Selçuklu, Konya

uter@selcuk.edu.tr; oguzozbek@selcuk.edu.tr

(Geliş/Received: 01.04.2004; Kabul/Accepted: 24.10.2005) ÖZET

Kurumsalcı yaklaşım, sosyo-iktisadi ve sosyo-kültürel mekan oluşum süreçlerinin kavranmasında, zamansallığın ve mekansallığın önemini vurgulamaktadır. Bu bakımdan, kent merkezleri, kurumsalcılığın en önemli mekansal çözümleme alanları olarak değerlendirilebilir. Kurumsalcı bir çerçeve içinde bu merkezlerin gömülülüğü, zamana ve mekana bağımlı fiziki, sosyo-kültürel ve iktisadi etkenlerin karşılıklı etkileşimde bulunduğu bir yapıda oluşum gösterir. Konya tarihi kent merkezinin oluşumu, Türkiye’deki tarihi kentlere ve Konya’ya özgü belirli sosyo-mekansal kalıpların şekillendirdiği bir gelişim süreci içerisinde ele alınabilir. Bu açıdan, kurumsalcı teorik çerçeve içindeki bir mekansal çözümleme, kurumsalcılığın deney alanı Konya tarihi kent merkezinin oluşum sürecinin açıklanmasında temel alınmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kurumsalcılık, alansal gömülülük, biriken nedenleme, tarihi kent merkezleri.

TERRITORIAL EMBEDDEDNESS IN THE FORMATION OF CITY CENTERS:

THE HISTORICAL CITY CENTER OF KONYA

ABSTRACT

In the comprehension of the constitution processes of socio-economic and socio-cultural space, the institutional approach emphasizes the importance of temporality and spatiality. From this viewpoint, city centers can be evaluated as the most important areas of spatial analysis in institutionalism. Within an institutional framework, the embeddedness of these centers appear to constitute in a structure in which there are an interaction between physical, socio-cultural and economic factors dependent on time and space. The formation of the historical city center in Konya can be discussedin a development process shaped by certain socio-spatial patterns specific both to the historical cities in Turkey and to Konya. In that respect, a spatial analysis within an institutional theoretical framework is taken as a basis in the explanation of the formation process of the historical city center in Konya as an experimental area of institutionalism.

Keywords: Institutionalism, territorial embeddedness, cumulative causation, historical city centers. 1. GİRİŞ

Kent merkezleri kurumsalcı yaklaşımın en önemli deney alanlarıdır. Gömülülük, böyle bir deney alanı içerisinde, sosyo-iktisadi ve sosyo-kültürel mekan oluşum süreçleriyle, belirli mekansal elverişliliklerin birikim ve sağlamlaşma süreçlerini açıklamada temel kavramlardan biridir. Bölgelerin olduğu kadar kentsel alanların da “şans, kaza eseri veya davranışsal olmayan olaylar sonucu oluşmuş” işlevsel veya fiziki üstünlüklerinden bahsedilebilir [1]. Bu üstünlüklerin oluşumunda, bilinçli eylemlerin de önemli rolleri vardır ve bu bir anlamda konumsal elverişliliklerin

dayattığı bir sağlamlaşma süreci olarak da görülebilir. Kent merkezlerinin kurumsalcı çözümlemeye konu olmasında, hem bu üstünlüklerin birikim sürecinin merkezinde yer almalarının hem de fiziki sınırlardan bağımsız sosyal ve kültürel yapılarının [2] önemli rolleri vardır.

Kent merkezlerinde fiziki, sosyal ve kültürel altyapı unsurlarının oluşturduğu ana yapı, kurumsal sistemin kendisidir. Jessop [3], kurumsal değişimle ilgili geliştirdiği stratejik-ilişkisel yaklaşımda, kurumsal yapının zaman ve mekan bağımlılığına dikkat çekmektedir:

(2)

“...[B]ütün yapılar (bütün kurumlar) kesin mekan-zamansal uzantılara sahiptir. Onlar özel yerlerde ve özel zamanlarda ortaya çıkarlar, bir yada birden fazla ölçek üzerinde işlev görürler ve eylemin belirli zamansal ufuklarıyla, sosyal ilişkileri uzatan ve mekan-zamandaki olayları sıkıştıran belirli kapasiteler ile kendi özel mekansal ve zamansal ritimlerine sahiptirler... [B]ütün yapılar (bütün kurumlar) eylemin belirli mekansal ve zamansal ufuklarının benimsenmesine ayrıcalık sağlarlar... ya da [eylemin] yapısal seçiciliklerini, dönüştürürler.”

Belirli mekan-zamansal ufukların ortaya çıkmasında ve yapısal seçiciliklerin dönüşümde önemli rol oynayan kurumsal yapı, bir anlamda kimi alanların gömülülüğüne zemin hazırlamaktadır. Mekan-zamansal ufuklar, tarihsel süreçlere paralel, zamana bağlı mekansal değişimler aralığı olarak görülebilir. Bu aralıktaki mekan-zaman eşleşmeleri, kurumsal yapının sunduğu kısıtlayıcı veya sağlamlaştırıcı etkenler sonucu belirleyici olurlar. İşte bu belirleyicilik, alansal gömülülüğün oluşumunu açıklamaktadır. Eylemlerin yapısal seçiciliklerinin dönüşümü, en uygun mekan-zaman eşleşmelerinin sonuçları olarak görülebilirler. Bu da bir bakıma belirli mekanların gömülülüğünü belirleyen etkenlerin, sınırları önceden çizilmiş bir yörünge boyunca şekillenmesi anlamına gelebilir.

Mekan ve zaman ilişkilerine dönük bu kurumsal çözümlemenin kent merkezlerinin alansal gömülülük (territorial embeddedness) süreçleri açısından anlamı; belirli tarihsel dönemlerde kurumsal yapı tarafından belirlenen zamana bağlı mekansal üstünlük veya zayıflıkların birikimsel olduğudur. Kentin bir bölgesinin merkez olarak biçimlenmesi ve bu merkezin yersel kilitlenmesi (locational lock-in), belirli fiziki, sosyal, kültürel veya iktisadi üstünlüklerin birikimine bağlıdır. Bu, biriken nedenleme (cumulative causation) sürecinin bu merkezlerin oluşumundaki rolünü vurgulamak demektir. Bu bağlamda, alansal gömülülük bu birikim sürecinin bir sonucu olarak görülebileceği gibi, aynı zamanda devam eden, zamana ve mekana bağımlı bir sağlamlaşma veya zayıflama süreci olarak da tanımlanabilir. Bu makalede, Konya kent merkezinin kurumsal çözümlemesi bu süreç ve sonuç ayrımı üzerine kurgulanmıştır. Merkezin sosyo-kültürel ve iktisadi ağırlıkları, gömülülük süreci içerisinde değerlendirilirken, bugüne ulaşmış kimi fiziki ve işlevsel kalıcılılıklar da gömülüğün bugünkü resmini vermektedir. Mevcut ulaşım omurgası ve merkezin geleneksel sınırları bu fiziksel kalıcılıkların birer örneğidir. Bu da yersel kilitlenme olgusunun Konya örneğindeki ifadesidir.

2. EKONOMİK VE SOSYO-KÜLTÜREL MEKAN OLUŞUMUNA KURUMSALCI BAKIŞ

Tarihsel açıdan değişen mekansal önceliklerin, kentsel mekanın işlevsel ve sosyo-kültürel örgütlenmesinde, şekillendirici etkisi vardır. İktisadi faaliyetlerin, sosyal davranış biçimlerinin ve kentsel kültür kalıplarının zaman içindeki değişimiyle, bunların mekansal farklılaşması arasında yakın ilişkiler vardır. Kurumsalcı bir çerçeve içinde, kentsel işlevlerin tarihsel ağırlıkları, yığılma ekonomileri (agglomeration economics), yörünge bağımlılığı1

(path dependency), biriken nedenleme (cumulative causation), yersel kilitlenme (locational lock-in), kümelenme (clustering) ve örgütsel rutinler (organizational routines) gibi bir dizi olguyla açıklanabilir. Sonuçta, bu olguların işaret ettiği temel nokta, belirli kentsel işlevlerin şans, kaza veya bilinçli bir şekilde kazandıkları mekansal avantajların, aynı işlevlerin alansal gömülüğüne katkıda bulunduğudur. Kent merkezleri, kurumsalcılığın en önemli deney alanlarıdır, çünkü böyle bir bakış açısının mekana uygulanabilirliğindeki temel süreç ve olguların geçerliliği, kent merkezlerinin işlevsel, fiziksel, ve sosyo-kültürel sınırları içinde sınanabilir. Yine aynı sınırlar, alansal gömülülüğün bir dizi zamana ve mekana bağımlı belirleyicisinin ele alınabileceği sınırlar olarak da tanımlanabilir. Burada özellikle kümelenme ve örgütsel rutinler, gömülülüğün oluşumundaki temel olgulardır. Storper, mekan ve teknoloji arasındaki karşılıklı etkileşimler üzerinde dururken, örgütsel rutinlerin, belirli alanlardaki mekansal ağırlıkların temel belirleyicisi olduğunu ifade etmektedir: “... örgütler, teknolojik bir yörünge boyunca yol almak üzere belirli bir mekan parçasında kümelenmektedirler” [4].

Kent merkezlerinin mekansal-tarihsel ağırlıklarının, kurumsal bir çerçevede incelenmesindeki, en önemli olgulardan biri de teknolojik değişimdir. Yeni teknolojik gelişmeler bazı kentsel mekanların gömülülüğüne katkıda bulunurken, aynı gelişmeler, belirli yerlerin türdeşleşmesine neden olmaktadır. Ulaşım ve iletişimdeki gelişmeler, bazı kentsel işlevlerin, yayılmasına ve mekansal türdeşleşmesine neden olurken, büyük kent merkezleri gibi, özel pazar düğüm noktaları, rutin işlevlerden soyutlanmış “sıkışmış mekanlar” haline geliyorlar [5]. Böyle bir teknolojik bakış açısı, kent merkezlerinin konumsal avantajlarının korunmasında, işlevsel ve örgütsel bir uyum sürecinin varlığına işaret etmektedir. Bu makalede ise gömülülüğün oluşumunda, teknolojik ve işlevsel bir kuramsal çerçeveden çok tarihsel ve sosyo-kültürel rutinleri taban alan bir çerçeve esas alınmıştır. Son dönem kent ve bölgeyle ilgili

1 Bergman ve Feser [1] yörünge bağımlılığını, yerine göre etkisiz, ikinci derece ve uygunsuz olabilen teknolojik tercihlerin, seçenekler üzerinde baskın bir rehberliğe sahip olduğu kabul edilen, genel bir durum olarak açıklamaktadır. Burada kent merkezlerinin gömülülüğü açısından önemli olan nokta; eylemlerin mekanda kümelenmesinde açıklayıcı olan yörünge bağımlılığı yaklaşımının, kentsel-fiziki ve sosyo-kültürel farklılıklarla ilgili kuramsal bir çerçevenin kurgulanmasında temel olmasıdır.

(3)

kurumsalcı çalışmalarda, böyle bir kuramsal ayrımlaştırma, kurumsalcılığın yöntembilimsel yapısı dışında tutulmuştur. Kurumsalcı bakış açısı içinde, teknolojiden bağımsız bir mekansal değişim sürecinin dinamiklerini ortaya koymak, elbette bu makalenin amacı değildir. Ama kurumsal değişimin zamana ve mekana bağımlı doğası içinde, belirli bir tarihsel sürecin ayrımlaştırılması yapılabilir. Bu çalışmada, teknolojik gelişimden bağımsız bir alansal gömülük oluşum sürecinden çok, teknoloji yönelimli olmayan sosyo-kültürel rutinleri ve mekansal örgütlenme biçimlerini temel alan kurumsalcı bir çözümleme üzerinde durulmuştur. Çağdaş kurumsalcı yazın içerisinde, gömülülüğü, sosyo-kültürel yapı unsurlarıyla ilişkilendiren çalışmalar daha çok finans merkezlerini ele almaktadır. Thrift’e göre, “... finans merkezleri yaşamaya devam edeceklerdir, çünkü onlar elektronik iletişim tarafından karşılanamayacak iletişimsel/yorumlayıcı ihtiyaçları gidermektedirler” [2]. Thrift ayrıca sosyal ve kültürel yapıların, bu merkezlerin kentsel ve bölgesel ağırlığında belirleyici bir role sahip olduğunu vurgulamıştır. Yine aynı kurumsalcı yazın içerisinde kent mekanının belirli bir kısmının örneğin tarihi çekirdeğinin, aynı sosyo-kültürel yapı unsurları tarafından desteklenen mekansal ağırlığının oluşum süreciyle ilgili çözümlemeler daha az yer tutmaktadır. Bunun ana nedeni, başta da belirtildiği gibi tarihi kent merkezlerinin doğal gömülülük alanları olarak görülmeleridir. Makalede yine de bu belirgin çözümleme yapılmaktadır, çünkü özellikle Türkiye’deki kent merkezleri açısından sosyo-iktisadi ve sosyo-kültürel mekanların kurumsalcı bir bakış açısıyla incelenmesi ve gömülülük oluşum süreciyle ilgili fiziki, sosyal, kültürel ve iktisadi etkenlerin ortaya konulması önemli bir çözümsel gerekliliktir. Türkiye’deki kent merkezlerinin tarihi oluşum süreci, kurumsalcı bir çözümlemeyi gerektirecek ölçüde, kentsel sosyo-kültürel yapı unsurlarıyla yakından ilgilidir. Örnek olarak seçilen Konya tarihsel kent merkezinin tarihsel süreç içinde belirginleşen mekansal ve sosyo kültürel ağırlıklarının, böyle kurumsalcı bir bakışla ilişkilendirilmelerinde, çalışma sahasının özel niteliğinden kaynaklanan, fiziki ve sosyo-kültürel yapı unsurlarını birlikte ele alan bir sentezin gerekliliği ortaya çıkmıştır.

3. KONYA TARİHİ KENT MERKEZİNDE ALANSAL GÖMÜLÜLÜK

Konya tarihi kent merkezinin oluşum sürecinin, kurumsalcı bir bakış açısıyla çözümlenmesinde, alansal gömülülük ve biriken nedenleme olgularının, kente ve tarihi kent merkezine özgü yeni açıklama biçimlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Burada, tarihsel gelişim süreçlerinin ele alınmasında kronolojik bir bakış açısı yerine periyodik bir bakış açısı tercih edilmiştir.2 Bu bakışın, tarihi merkezin 2Jessop [3] , stratejik-ilişkisel kurumsal yaklaşımında, periodik bir bakışı kronolojik bir bakışı göre daha anlamlı bulmaktadır.

gömülülük belirleyicilerinin kavramsallaştırılma-sındaki yöntembilimsel rolü çok belirgindir.

3.1. Kurumsalcılığın Deney Alanı: Konya

Konya’nın kentsel gelişim süreci incelendiğinde, fiziksel (konum, topoğrafya ve bölgesel ulaşım) ve işlevsel (transit ticaret, siyasi, dini ve kültürel merkez işlevleri) belirli üstünlüklerin, kentin biriken mekansal ağırlıkları açısından uygun bir gömülülük altyapısı hazırladığı görülür.

Kentin fiziksel yapı üstünlüklerinden en önemlisi topoğrafya ile ilgilidir. Kendi içinde hafif engebeler taşıyan Konya kenti, Meram Çayının büyük birikinti konisi üzerinde kurulmuştur. Kent ortalama 1024 m. yüksekliğindedir. En yüksek noktası kent merkezindeki Alaeddin Tepesi (1080 m.), en alçak yeri ise Aslım Bataklığı (975 m.)’dır [6]. Konya’nın konumsal ağırlığı, hem İç Anadolu’daki özel coğrafi niteliğinden hem de bölgesel ulaşım sisteminde düğüm noktası işlevinden kaynaklanmaktadır. Anadolu’nun merkezinde yer alan kent, doğu illerinin batı, güney ve kuzey bağlantısını sağlayan önemli kavşak noktalarından biri üzerinde bulunmaktadır. Kuzeyde Ankara, kuzeybatıda Afyon-İstanbul, doğuda Ereğli-Aksaray, güneyde Adana-Karaman, batıda Isparta-Antalya karayolu bağlantıları ile ülke genelinde güçlü bir ulaşım ilişkisine sahip olan kent, demiryolu hattı ile de Afyon, Eskişehir, İstanbul, Adana gibi önemli merkezlere bağlanmaktadır [7]. Kent, Orta Anadolu topoğrafik şartlarının uygunluğu nedeniyle, en eski yol şebekesinin içinde yer almıştır. Osmanlılar zamanında Bursa’nın iktisadi bir merkez olarak nitelik kazanmasından sonra büyük önem taşıyan bu eski yol, Bursa’dan başlayıp Kütahya-Karahisar-Akşehir-Konya-Adana’dan geçerek Halep ve Şam’a uzanıyor, Konya’yı başta merkez İstanbul’a ve diğer Osmanlı şehirlerine bağlıyordu. Ayrıca Suriye’den Anadolu’ya gelen bir başka ticaret yolu da Kayseri ve Aksaray üzerinden Konya’ya ulaşmaktaydı. Bu önemli ticaret ağı içerisinde Konya, hemen her yönden gelen yolların geçtiği bir transit merkez konumunda idi [8].

Kentin, sosyo-kültürel açıdan önemli bir merkez niteliği kazanmasında, dini, siyasi ve ticari işlevlerin, tarihsel dönemlere göre değişen veya biriken ağırlıklarının önemli bir rolü vardır. Konya, adını binlerce yıl sürdüren Orta Anadolu Bölgesinin en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Son kazılar M.Ö. 2000’lere kadar uzanan yerleşmelerin izlerini ortaya koymuştur. Anadolu’nun doğu ve batıyı birbirine bağlayan konumu, yörede sürekli, değişken ve üstüste gelişen bir kültür süreci hazırlamıştır. Kent merkezinde bulunan ve bir höyük olan Alaeddin Tepesi’nde 1944 yılında yapılan arkeolojik kazılarda

Kronoloji, tarihsel olaylar dizisiyle ilgili hikayeleştirici bir bakış açısı sunarken, periyodikleştirme, tarihsel olaylarla diğer önemli olgu ve olayları –mekansal olgularda bunlardan biridir – ilişkilendirmekte ve eşleştirmektedir.

(4)

çok miktarda Frig seramiklerine rastlanmıştır. Kentte çoğu temel kazıları sırasında ortaya çıkan buluntular, 2700 yıl önce başladığı varsayılan Frig iskanından sonra yerleşmenin boş bırakılmadığını, Konya’nın Anadolu ile birlikte Romalıların eline geçmesiyle, Likonia bölgesinin Iconium adıyla bilinen önemli bir şehir haline geldiğini ortaya çıkarmıştır [9]. İstan-bul’un Bizans’ın merkezi olmasıyla birlikte, M.Ö. 3. yy’dan beri Anadolu ticaretinde görülen canlılık bozulmaya başlamıştır. Batıda, Efesos’a yönelen ve üzerlerindeki şehirleri canlandıran yollar önemini tamamen kaybederek birer köy yolu niteliğini kazanırken, Konya, İstanbul’a giden yolların da üzerinde olması nedeniyle önemini sürdürmüştür [10]. Selçuklu döneminde Konya, bilimsel, kültürel, sanatsal ve idari bakımdan bir başkent kimliği kazanmıştır. Konya’nın gerek sosyal ve siyasi yapısının, gerekse fiziki dokusunun biçimlenmesinde bu dönem, tarihinde yaşadığı en görkemli dönemdir. Kentin bu dönemde belirginleşmeye başlayan ticari ve kültürel merkez kimliği, Osmanlı dönemimde, bu devre özgü sosyo-kültürel, ticari ve yönetsel işlevlerle iyice sağlamlaşmıştır. Klasik çağda daha çok konumsal elverişliliklerin yön verdiği bu yörünge bağımlı kentsel gelişim, Selçuklu-Osmanlı dönemlerinde, kentin gelecekteki mekansal örgütlenmesini biçimlendirecek sosyo-mekansal bir gelişme kalıbı yaratmıştır. Bu açıdan ele alındığında, Konya’nın kentsel gelişim süreci, kurumsalcı çözümleme içerisinde anlamlı hale gelen nedensellikler zincirinin biçimlendirdiği yörünge bağımlı bir gelişme sürecidir.

3.2. Konya Tarihi Kent Merkezinin Oluşum Süreci

Tarihi kent merkezinin gelişim süreci içinde, kentsel ve bölgesel üstünlüklerin tarihsel birikimiyle ilgili alansal gömülülük unsurlarının varlığından bahsedilebilir. Kentin fiziksel yapı üstünlüklerinin zemin hazırladığı bu unsurlar, kent merkezinin ticari, sosyal ve yönetsel örgütlenme biçimlerinin, sosyo-kültürel yaşam alışkanlıklarının ve davranış kalıplarının, mekansal yansımaları olarak da değerlendirilebilir. Tarihi merkezdeki gömülülük alanları bir bakıma, başlangıcı ilk yerleşme döneminde belirlenmiş zaman-mekansal bir yörüngenin, bugüne karşılık gelen gelişme biçimi olarak da değerlendirilebilir.

Bu yörünge bağımlı merkez gelişiminde, bölgesel ve kentsel fiziki yapı üstünlüklerinin sınırlandırıcı ve şekillendirici bir etkisi olmuştur. Kentin topoğrafyası, kent merkezinin oluşumunda şekillendirici bir rol oynamıştır. Konya İli’nin doğu kısmının düzlük alandan oluştuğu ve burada eğimin %10’nun altında olduğu görülür. Kent merkezi daha çok bu alan üzerinde oluşmuştur [11].

Bir Roma koloni kenti olan Konya (İkonion) kentinin ilk yerleşim alanı, Alaeddin Tepesi ve tepenin güneyi

olmuştur. Çarşı kesimi günümüzde halen bu dönemin özelliklerini taşımaktadır [12]. Bizans döneminde ise halk, Roma döneminde de olduğu gibi, özellikle Alaeddin Tepesi ve güneyindeki alanlarda yaşamlarını sürdürmüştür. 13. yüzyıl’da kentin yerleşme dokusu yine Alaeddin Tepesi çevresinde yoğunlaşmıştır. Osmanlı döneminde kentin gelişimi, 15. ve 18. yüzyıllar arasında Alaeddin Tepesi doğusuna, 18. ve 19. yüzyıllar arasında ise Alaeddin Tepesi’nin güney ve güneydoğusuna doğru olmuştur. Sanatsal ve ticari faaliyetler ile sosyal ve dinsel işlevlerin bütünleşmesi sonucunda büyük cemaat toplayan camiler de bu kesimde yer almıştır [8]. İplikçi Camii, Şerafeddin Camii, Kapı Camii ve Aziziye Camii’nin ticaret alanlarının içinde bulunması, alandaki sosyal hareketliliğe katkıda bulunmuştur. Kentin tarihi süreç içerisindeki mekansal gelişimi, Şekil 1’de görülmektedir. Yavuz Sultan Selim tarafından Alaeddin Tepesi’nin doğusuna suyun getirilmesi ve kentte her zaman çok önemli bir yeri olan Mevlevi Dergahı’nın doğuda olması nedeniyle, Osmanlı döneminde kent merkezi bu yönde gelişmiştir. Mevlana Dergahı’nın kuzey ve doğusunda yerleşme bölgeleri oluşmuş ve özellikle son dönemlerde Mevlana soyundan gelen çelebilerin yerleştiği Çelebi mahallesi, kentin en seçkin yerleşim alanı haline gelmiştir [13].

1867’de başlayıp üç gün boyunca devam eden yangın, kentin fiziki yapısını etkileyen önemli olaylardan biri olmuştur. Yangının ardından kentte yavaş fakat sürekli imar faaliyetleri görülmüştür. Bu faaliyetler, 1898-1902 yıllarında hız kazanmış, kent merkezinde birbirini dik kesen cadde ve sokaklar açılmıştır [14]. Bu caddelerden en önemlisi, günümüzde de önemini devam ettiren Alaeddin Tepesi ve Mevlana Külliyesi arasında uzanan Mevlana Caddesi’dir. 19. ve 20 yüz-yıllarda Mevlana Külliyesi ve çevresinin kentin prestij yerleşme alanı olması ile birlikte, kentin zengin tüccar ve memurlarının konutlarının bulunduğu Mevlana Caddesi’nde 2-3 katlı binalar yükselmeye başlamıştır.

(5)

Tarihi kent merkezinin sınırlarının belirginleş-mesinde, gömülü bir kanallar sistemi olarak tanımlanabilecek eski ulaşım omurgasının, sınırlandırıcı bir etkisi olmuştur. Tarihi süreç içerisinde Konya, tek merkezli bir kent olarak gelişme göstermiştir. Kentin merkezi iş alanlarını, Alaeddin Tepesi ve çevresi oluşturmaktadır. Tarihi kent merkezi ise Alaeddin Tepesi ile Mevlana Külliyesi arasında, kentin en önemli ulaşım arteri olan Mevlana Caddesi’nin üzerinde ve ağırlıklı olarak güneyinde yer almaktadır. Alaeddin Tepesi ile Mevlana Külliyesi arasında yer alan tarihi kent merkezi, tarihi kimliğinin yanı sıra, halen merkez işlevlerinin yoğun olarak bir arada bulunduğu, kent içinde ulaşılabilirliği en yüksek olan alandır (Şekil 2).

Osmanlılar zamanında merkezi bir imparatorluğun sağladığı otorite nedeniyle, surlar eski önemini kaybetmiştir. Ancak şehre gelen yolların giriş noktaları, yine sur kapıları olmuştur. Her kapının çevresi birer sanat ve ticaret bölgesi haline gelmiş ve açılan dükkanlar ile buralarda çarşılar oluşmuştur. Şehre gelen yolların bağlandığı bu sur kapıları, şehir içi yol sisteminin oluşumunda ve camii, mescid, zaviye, imaret, bedesten, han, hamam gibi dini ve sosyal nitelikli yapıların inşasında önemli rol oynamıştır.

19. yüzyıl sonlarında, işyerleri ile konut arasındaki mesafenin artması, toplu taşıma araçlarına olan gereksinimi de arttırmıştır. Kentin ulaşım sorunlarını çözmek için toplu taşım aracı olarak atlı tramvay sisteminin kurulması öngörülmüştür. İstasyondan geleneksel çarşının yer aldığı kent merkezine gelmek için kullanılan atlı tramvay sistemi, 20.yüzyılın başlarında Selanik’ten sökülen sistemin kente kurulması ile faaliyete geçmiştir [14].1965 yılı İmar

Planı çalışmaları kapsamında, kent merkezinde yeni ulaşım aksları önemli ölçüde açılmış olmasına rağmen, araç trafiğinin yoğunluğu, Alaeddin Tepesi odaklı, eski ışınsal akslar üzerinde devam etmiştir. Bu ışınsal yapı içerisinde, Alaeddin Tepesi – Mevlana Türbesi aksı (Mevlana Caddesi), kent merkezine taşıtla erişilen en önemli trafik arteri haline gelmiştir. 1965 yılı imar planı ile Mevlana Caddesinin yaya ağırlıklı bir promenad olması öngörülmüş ancak bu plan kararı günümüze kadar uygulanamamıştır. Kent merkezinde, Alaeddin Tepesi’nin çevresinde ring yaparak kentin kuzeyinde Selçuk Üniversitesi Kampüsü’ne ulaşan tramvay hattı, 1992 yılında tamamlanarak faaliyete geçirilmiştir (Şekil 2). Mekansal örgütlenme biçimleri açısından da, tarihi merkez, önemli kalıtsal ticari ve sosyal yapı unsurlarına sahiptir. Konya’da ticari mekan organizasyonunun temeli Selçuklular dönemine dayanmaktadır. Ortaçağın diğer şehirlerinde olduğu gibi, Konya’da da çarşı belirli bir düzende oluşmuştur. Bu çarşıda aynı işi yapan esnaflar “saf”lar halinde yer almışlardır. Kentte, 13. yüzyılın başında varlığı bilinen Yeni ve Eski çarşıdan başka, Buğday Pazarı, Kasaplar Çarşısı, Kavaflar Çarşısı, Kuyumcular Çarşısı, Pamukçular Çarşısı, Şekerciler Çarşısı, Ayakkabıcılar (Haffaflar) Çarşısı ve Garipler Çarşısı oluşmuştur. Aynı yüzyılın sonlarında ise Odun Pazarı, Külahçılar ve Cami Çarşıları ile At Pazarı ve Attarlar Çarşısı da bu çarşılara eklenmiştir [12,15] (Şekil 3). Şehirde dikkati çeken diğer önemli bir unsur da, ticaret yapılan alanların şehrin birçok yerine dağılmış olmasıdır. Ancak ağırlık merkezi, araştırma alanı sınırları içinde kalan Alaeddin Tepesi’nin doğu kısmıdır. Baykara ’nın [15] bildirdiğine göre, Alaeddin Tepesi’nin hemen doğusunda Bezzazistan ve İplik Pazarı, kuzeyinde Buğday Pazarı ve batısındaki İnceminareli Medrese civarında da Kapan ve Odun Pazarı bulunmaktadır. Osmanlı döneminde kentin ticaret alanının şekillenmesinde, Bedesten’in ve Uzun Çarşı’nın büyük rolü olmuştur [8].

Tarihi kent merkezinin ticari potansiyelinin oluşumunda, hanlar büyük önem taşımaktadır. Niteliklerini ve mimari özelliklerini halen korumakta olan Nakıpoğlu Han, Mecidiye Han gibi hanlar, günlük ticaretin ve yoğun olmamakla birlikte toptan ticaretin de yapıldığı alanlardır. Yılanlı Medrese gibi özgün işlevi ticaretten farklı olan yapılar da bugün yine perakende ve toptan ticaret işlevine sahiptir. Şekil 4’de araştırma alanının mevcut alan kullanımı görülmektedir. Mevlana Caddesi’nin güneyinde,

(6)
(7)
(8)

Şe ki l 3 . K on ya ta ri hi k en t m er ke zi a ra şt ır m a al an ı s ın ır la rı

(9)

Ş ek il 4. K on ya ta ri hi k en t m er ke zi a ra şt ır m a ar az i k ul la nı

(10)

İstanbul Caddesi’nin ağırlıklı olarak doğusunda bulunan geleneksel çarşı ve arastalar ise kentin en eski ticaret alanlarıdır. Geleneksel çarşıda satılan malların çok çeşitli olması, her tür gelir grubunun bu mekanı yoğun olarak kullanmasına neden olmaktadır. Tenekeciler, sobacılar, çıkrıkçılar, terziler, sarraflar gibi el emeğine dayalı imalat ve satışın yapıldığı dükkanlar, günümüz çarşısında da bulunmaktadır. Ancak imalat faaliyetleri eskiye nazaran çok azalmış, hatta yok olmuştur [16]. İplikçi Camii, Ziraat Bankası, PTT ve Hükümet Konağının güneyinde yer alan geleneksel çarşı ve arastalar, ağırlıklı olarak giyim, ayakkabı, konfeksiyon ve hediyelik eşya satışı üzerine yoğunlaşmıştır. Kent içerisinde özellikle Tevfikiye Caddesi’nin (hükümet konağı önündeki cadde) her iki cephesinde toplu halde bulunan sarraflar, ise geleneksel çarşının yoğun olarak kullanımına neden olmaktadır. Geleneksel çarşı içerisinde yer alan Kapı Camii ve Aziziye Camii çevresinde, özellikle günlük tüketim mallarının satıldığı küçük dükkanlar bulunmaktadır.

Kentteki sosyo-kültürel örgütlenme biçimlerinin kalıtsal mekan özellikleri, en iyi biçimde yine tarihi merkez içinde ele alınabilir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde sur kapılarının çevrelerinde oluşan çarşılar ve kent meydanları geleneksel merkezin önemli açık alanları olmuştur. Çarşılar, günlük gereksinimlerin karşılandığı yerler olarak işlev görürken, meydanlar, sosyal etkileşimin farklı biçimlerinin ortaya çıktığı alanlar olarak ifade bulmuştur. Meydan, geniş ve yeşil bir alan olduğu için, diğer Anadolu kentlerinde olduğu gibi “Gök Meydan” olarak isimlendirilmiştir. Konya’da devlet hayatının merasimle ilgili hemen hemen bütün faaliyetleri meydanda yapılmış, bu alan başta hükümdar olmak üzere devlet görevlilerinin ve halkın şenlik alanı olmuştur [15]. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yerleşim sınırlarının genişlemesi ile birlikte günümüzde Musalla Mezarlığı olarak anılan yerde bulunan meydan, işlevini yitirmiş ve Hükümet Konağı’nın önü kent meydanı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde, meydanda tahta çıkış ve sene-i devriye (cülus) merasimleri yapılmıştır. 1991 yılında bu meydanın altına Yer Altı Sarraflar Çarşısı yapılmış ve üzeri ise kısa süreli dinlenme amacına yönelik olarak düzenlenmiştir.

Günümüzde, kentin ilk iskan ve ticaret alanı olan geleneksel merkez, günümüzde kentin tarihi ve kültürel mirasını bir arada bulundurma özelliğinin yanı sıra, kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte hizmetler sektörünün yer seçtiği, halkın mal ve hizmet çeşitliliğine kolaylıkla ulaşabildiği çekirdek merkez haline gelmiştir. Valilik binasını ve belediyenin çeşitli kuruluşlarını bünyesinde bulundurması nedeniyle de aynı zamanda yönetsel merkez kimliğine de sahiptir. Kat yüksekliklerinin arttırılması ve küçük parsellerde yeni ve çok katlı yapılaşmaya imkan tanınması, geleneksel merkezi, merkezi iş alanına dönüştürmüştür. Bu mekansal ve işlevsel dönüşüm,

yeni merkezin sosyal, kültürel, idari ve ticari merkez olarak gelişimini engellemiş ve tarihi kent merkezinin birincil merkez niteliğini devam ettirmesine neden olmuştur.

Tarihi kent merkezinin doğusunda, tarihi, kültürel ve dini kimliği ile Mevlana Külliyesi yer almaktadır. Külliye’nin çevresinde, geleneksel nitelikte el sanatlarına (halı, kilim, ahşap oyma, kuyumcu, deri giyim-kuşam vb.) yönelik hediyelik eşyaların satıldığı birimler bulunmaktadır. Ayrıca bölge halkının Mevlana Külliyesi’ni hacca giderken ve hac dönüşünde ziyaret etmeleri, Mevlana Caddesi ve Türbe Caddesi’nde dini hediyelik eşya satan dükkanların yoğunlaşmasına neden olmuştur. Alanın turistik yapısı, bu bölgede pek çok otel, restoran ve pastanenin bulunmasında en büyük etkendir.

Sonuç olarak, tarihi kent merkezinin oluşumunda, sosyo-kültürel, ticari ve yönetsel işlevlerin belirlediği bir mekansal gelişim kalıbının varlığından bahsedebiliriz. Kurumsal yaklaşımın çözümleme gücü de tam bu noktada ortaya çıkmaktadır.

3.3. Alansal Gömülülüğün Belirleyicileri

Önceki bölümlerde açıklanan Konya kentinin ve kent merkezinin, kurumsal bir çözümleme açısından dikkate değer mekansal avantajlarının oluşumunda, fiziki (coğrafi konum, topoğrafya ve ulaşım), iktisadi (geleneksel ve modern merkez işlevleri) ve sosyo-kültürel (mekanın biçimlendirdiği sosyal davranış kalıpları ve örgütsel rutinler) etkenlerin varlığından bahsedebiliriz.

Fiziki yapının sunduğu elverişlilikler, Konya kentinin tarihsel gelişim süreci içerisinde, kimi kentsel mekanların gömülüğü için doğal bir altlık oluşturmuştur. Tarihi kent merkezi, en eski uygarlıklardan günümüze kadar, bu konumsal elverişliliğin değişmez sınırlarını oluşturmuştur. Ulaşım anlamında, kentin bölgesel yol ağının önemli kavşak noktası olma niteliği, her dönemdeki farklı siyasi ve ticari örgütlenme biçimleriyle sağlamlaştırılmıştır. Kurumsal çerçevede, bu sağlamlaşma süreci, biriken nedenleme olgusunun en somut ifadesidir. Her tarihsel dönemin katkıda bulunduğu bu konumsal elverişlilik, kentsel anlamdaki ifadesini en iyi tarihi merkezde bulmaktadır. Tarihi merkezin Alaeddin tepesi odaklı ışınsal ulaşım omurgası, biriken geleneksel ticaret ve sosyo-kültürel merkez avantajları tarafından kalıcılığı tescillenmiş ve merkezin yersel kilitlenmesinde işlev görmüş, gömülü bir kanallar sistemidir.

Tarihi merkezin sosyo-iktisadi ağırlığı, hem fiziksel yapının sunduğu elverişliliklerden hem de her tarihsel dönemin getirdiği farklı kentsel faaliyet biçimlerinin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde geleneksel ticaretin işlevsel ve mekansal örgütlenme biçimini belirleyen saf düzeni,

(11)

bugün Mevlana Caddesi’nin güneyinde ve İstanbul Caddesi’nin ağırlıklı olarak doğusunda konumlanan eski ticaret alanının sınırları içerisinde devam etmektedir. Türkiye’deki Selçuklu ve Osmanlı kentlerinin pek çoğunda gözlemlenen bu ticari örgütlenme biçiminin, Konya tarihi kent merkezindeki ağırlığı, otantik vurguların ötesinde, kentin yavaş yavaş biçimlenmeye başlayan ikili merkez yapısının, geleneksel temelinin oluşumunda önemli bir rolü vardır. Kurumsalcı açıdan bu örgütlenme biçiminin gömülülüğü, fiziksel yapı unsurlarının değişim sürecinde de gözlemlenen, işlevsel ve mekansal bir uyum sürecinin de ifadesidir. Kurumların, kalıcılığın olduğu kadar değişimin de araçları olduğu düşünülürse, bugün Konya geleneksel merkezindeki saf düzeninin yeni bir takım ticari işlevlerle desteklenmesi, hem örgütsel yapının gömülülüğünün hem de kentin yeni biçimlenmeye başlayan modern merkez işlevlerine eklemlenme çabasının bir ifadesi olarak görülebilir. Bu en yalın anlatımıyla, teknolojik bir yörüngeyi izleyen ticari örgütsel yapının, mekansal kümelenme biçimini korumasıdır [4]. Burada yörünge, kurumsal değişimin yönünü belirlerken, kümelenme, kurumsal yapının değişime direnen niteliğinin mekansal ifadesi olarak görülebilir. Kurumsalcı çözümlemenin temelini oluşturan bu ikilem, aslında kurumsal değişime altlık hazırlayan dinamik bir etkileşimdir. Konya tarihi kent merkezinin sosyo-iktisadi işlevleri açısından bu dinamik etkileşimin yansımaları, merkezin yersel kilitlenmesinde ve işlevsel uyum sürecinde gözlemlenebilir. Biriken nedenleme olgusu, bu eş zamanlı sağlamlaşma ve değişim süreçlerinin yine en belirgin ifadesidir.

Sosyo-kültürel açıdan gömülülüğün belirleyicileri, tarihi kent merkezindeki meydanlar ve sur kapılarının tarihsel işlevlerinde incelenebilir. Meydan, Konya tarihi merkezinde, her tarihsel dönemde yeni eklenen sosyal ve kültürel işlevlerle, fiziksel sınırları değişken ama iktisadi ve sosyal eylemlerin mekansal gelişimindeki rolü değişmeyen bir kent öğesi olmuştur. Selçuklu dönemiyle başlayan örgütsel veya sosyo-kültürel ritüellerin biçimlendirdiği biriken nedenleme süreci içerisinde, meydanlar, gömülü kanallar sistemi (ulaşım alt ve üst yapısının fiziki ve işlevsel gömülü unsurları) içerisindeki odak noktalarıdır. Bu alanlar, bir diğer ifadeyle gömülü açık alanlar sisteminin bileşenleri olarak da görülebilir. Hükümet Konağı’nın önündeki ve Sarraflar çarşısının üstündeki meydan, işlevleri ve fiziki sınırları değişken fakat konumsal ağırlığı bugüne kadar ulaşmış bir açık alan olarak, Osmanlı döneminden başlayan sosyo-kültürel sağlamlaşma sürecinin en önemli mekansal ürünüdür. Bugüne ulaşmayan, ama farklı tarihsel dönemler boyunca ticari yoğunlaşma sürecinin biçimlendirdiği toplanma ve dağılma alanları olarak kalan sur kapıları ve çevresi de yine böyle gömülü açık alanlar sistemi içerisinde, kent merkezinin kurumsallaşmasında önemli işlevler görmüşlerdir.

Sonuç olarak, Konya tarihi kent merkezinin alansal gömülülük sürecinin ele alınmasında, kurumsal bir çözümlemenin tam karşılığını bulduğunu ifade edebiliriz. Çağdaş kurumsal yazında daha çok finansal ağırlıkları fazla olan kentler için yapılan böyle bir çözümlemenin, çalışma alanındaki sosyo-iktisadi ve sosyo-kültürel süreçlerin, mekanla olan etkileşimle-rinin kavramsallaştırılmasında getireceği başkaca kuramsal katkılar vardır. Gömülü kanallar ve açık alanlar sistemi böyle bir kavramsallaştırma denemesinin bir ürünü olarak görülebilir. Elbette, Konya ve Türkiye’deki diğer kentlerin merkez oluşum süreçlerinin açıklanması, kurumsalcı teorik çerçevenin içindeki kavramların, bire bir içinin doldurulmasıyla başarılamaz. Burada, Konya örneğinin de vurguladığı nokta; kurumsalcı bir mekansal çözümlemenin alana bağlı, özel fiziksel, sosyal, kültürel ve iktisadi niteliklerle zenginleşen kuramsal bir çerçeve sunduğudur. Mekana ve zamana bağımlılık, kurumsalcı yaklaşımın en belirgin özelliğidir. Yine bu makalede, fiziksel ve sosyo-kültürel gömülülük oluşum süreçlerinin, çözümleme aşamasında bir sentezi gerektirdiği de vurgulanmıştır.

4. SONUÇ

Bu makalenin temel aldığı kurumsal çözümleme, sosyo-kültürel ve sosyo-iktisadi mekan oluşumunda ve bu mekanların yersel kilitlenmesinde, farklı gömülülük süreçlerinin uzlaştığı veya çatıştığı bir kuramsal çerçeveyi temel almaktadır. Fiziki ve sosyo-kültürel açıdan kimi mekansal üstünlüklerin ve elverişliliklerin, sağlamlaşma ve birikim süreçleri, kentsel açıdan belirli sınırların merkez işlevleri kazanmasında, bu işlevleri devam ettirmelerinde veya bir başka alana kaptırmalarında, tarihsel paramet-relerin önemini vurgulamaktadır. Bir bakıma bu, “tarih, sosyo-mekansal yapının oluşum sürecinde ana belirleyicidir” kurumsalcı savının bir başka ifadesidir. Bu aralıktaki kimi mekan-zamansal eşleşmeler, kurumsal yapının sunduğu kısıtlayıcı veya sağlamlaş-tırıcı etkenler sonucu belirleyici olurlar. Bu da bir sonuç olarak alansal gömülülüğün ve bir süreç olarak yörünge bağımlılığının bir başka tanımlamasıdır. Konya tarihi kent merkezinin alansal gömülülük oluşum süreci, yukarıda sınırları çizilen kurumsalcı çözümleme biçimi açısından dikkate değerdir. Her şeyden önce Konya kenti, coğrafi ve iktisadi açıdan tarihten gelen bir sağlamlaşma sürecinin ürünüdür. Bunun tarihsel kent merkezindeki yansımaları ise daha belirgindir. Burada temel bir sorunun varlığından bahsedebiliriz: Birçok kent ve kent merkezi zaten böyle bir sağlamlaşma sürecinin ürünü değil midir? Bu soruya verilecek cevap, kurumsalcı yaklaşımın temel savıdır: Bütün kentler kendi özel oluşum koşullarıyla, kimi elverişliliklerin biriktiği birer yoğunlaşma alanları olarak görülebilir. Konya kentinin, mekan oluşum ve sağlamlaşma süreçlerinin vurguladığı nokta; kentin sosyo-kültürel ve fiziki

(12)

yapısının sunduğu elverişliliklerin aynı zamanda birbirlerini pekiştirici ve belirleyici bir nitelikte olmasıdır. Bu bir bakıma, Konya ve yakın çevresinin konumsal niteliklerinin belirlediği, kimi zaman-mekansal ufukların paralel eşleşmelerinde gözlemle-nebilir. Aynı zaman-mekansal ufuklar, tarihi kent merkezinde, işlevsel ve konumsal üstünlüklerin birikimi için bir zemin hazırlamıştır. Bir diğer anlatımla belirli dönemlerde, zamana bağlı elverişlilikler tarihi kent merkezinde mekansal karşılıklarını da bulmuştur. Örneğin, merkezdeki belirli alanların meydan niteliğinin belirginleşme-sinde, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine özgü siyasi yapı özelliklerinin, geleneklerin, ticari işlevlerin ve sosyal yaşam kalıplarının önemli rolleri olmuştur. Sonuç olarak, Konya kenti ve tarihi kent merkezi, kurumsalcı yaklaşımın test edilebileceği uygun çözüm alanlarıdır. Böyle bir deney alanı içerisinde, alansal gömülülüğün çözümlenmesinde, fiziki ve sosyo-kültürel yapı unsurlarının birlikte ele alınması gereklidir. Bu gereklilik, Türkiye’deki pek çok kentin, kurumsalcı çözümlemesine teorik bir altlık oluşturacaktır. Çünkü mekana ve zamana özgülük, kurumsalcı teorik çerçeveyi zenginleştiren ve farklı kılan temel unsurlardır.

KAYNAKLAR

1. Bergman, E.M. ve Feser, E.J., Industrial and

Regional Clusters: Concepts and Comparative Applications, Regional Research Institute, West

Virginia University,

(http://www.rri.wvu.edu/WebBook/Bergman-Feser/contents.htm), 1999.

2. Thrift, N., “On the Social and Cultural Determinants of International Financial Centres: the Case of the City of London”, Money, Power

and Space, Editör: Corbridge, S., Thrift, N. ve

Martin, R., Blackwell, Oxford ve Cambridge, 327-355, 1994.

3. Jessop, B., “Institutional (Re)turns and the Strategic-Relational Approach”, Paper, The Department of Sociology, Lancaster University (http://www.comp.lancs.ac.uk/sociology/soc046rj. html), 2001.

4. Storper, M., “The Resurgence of Regional Economics, Ten Years Later”, The New

Industrial Geography: Regions, Regulations and Institutions, Editör: Barnes, T.J. ve Gertler,

M.S., Routledge, Londra, 25-53, 1999.

5. Leyshon, A. ve Thrift, N., Money/Space:

Geographies of Monetary Transformation,

Routledge, Londra ve New York, 1997.

6. Anonim, Konya İli Analitik Etüdleri, İller Bankası, Ankara, 1963.

7. Alkan, A., Konya Tarihi Kentin Planlama

Sorunları, Konya, 1994.

8. Ergenç, Ö., XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya, Turan Kitabevi, Ankara Enstitüsü Vakfı Yayını, Ankara, 1995.

9. Önder, M., Gez Dünyayı, Gör Konya’yı, Merhaba Ofset, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Yayın No:29, Konya, 1999. 10. Atçeken, Z., Konya’daki Selçuklu Yapılarının

Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması,

Türk Tarih Kurumu Basımevi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, VI. Dizi, Yayın No: 46, Ankara, 1998.

11. Taşçı, Y., Konya Çevre Düzeni Planı Açıklama

Raporu, Taşçı Mimarlık ve Planlama Stüdyosu,

Ankara, 1981.

12. Tanyeli, U., Anadolu-Türk Kentinde Fiziksel

Yapının Evrim Süreci (11-15. yy.), Doktora

Tezi, İTÜ Mimarlık Fakültesi, 1987.

13. Bildirici, M., Tarihi Su Yapıları-Konya,

Karaman, Niğde, Aksaray, Yalvaç, Side, Mut, Silifke, DSİ Teknoloji Dairesi Başkanlığı Basım

ve Foto-Film Şube Müdürlüğü, T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 40’ıncı Kuruluş Yılı, Ankara, 1994. 14. Anonim, Konya Büyükşehir Alanı Kentiçi ve

Yakın Çevre Ulaşım Master Planı Çalışması, Final Raporu-1, Mevcut ve Yeni Bilgi Toplanması Çalışmaları, Yüksel

Proje-Ulaşım-Art Ortaklığı, Konya, 2001.

15. Baykara, T., Türkiye Selçukluları Devrinde

Konya, Arı Ofset Matbaacılık, Konya Valiliği, İl

Kültür Müdürlüğü Yayını, Konya, 1998.

16. Aydın, S.Ş., Geleneksel Konya Çarşısının

Karakteristik Özellikleri, Yüksek Lisans Tezi,

Referanslar

Benzer Belgeler

“Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde Yer Aldıkları Halde Yalova Ġli Yerli Ağzında Anlamları Farklı Olan Sözler” baĢlığı altında ise;

Daha sonra yine bir sağlık soru­ nunu konu alan “ Nüfus planlaması” ve Maliye Bakan- lığı’nın ilginç vergilerini konu alan “ Allah vergisi” ad­ lı

Kitabın arka kapağıpa alıntılanmış 1962 tarihli bir yazı­ sında şöyle diyor Cansever: “ Şairin amacı, bir şeyi güncel­ liğe getirmek değil, o şeyi

Olur olmaz kitabı almayınca da hangisi iyidir, hangisi kötüdür, nasıl anlayacaksınız. Benim de şu sorduğuma

Bu itibarla “ Cihan Harbi’nin felâketli neticesinin ilk günlerinden başlıyarak hiç sarsılmayan bir iman ile ortaya atılmış olan bu pek kıy­ metli

ÜDS/KPDS GRAMER TİYOLARI RELATIVE CLAUSES.. 38

A new generalization of Os- trowski’s integral inequality for mappings whose derivatives are bounded and applications in numerical integration and for special means.. Some remarks