• Sonuç bulunamadı

Yem bezelyesinde tohum çimlenmesi üzerine sıcaklığın etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yem bezelyesinde tohum çimlenmesi üzerine sıcaklığın etkisi"

Copied!
67
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

YEM BEZELYESĠNDE TOHUM ÇĠMLENMESĠ ÜZERĠNE SICAKLIĞIN

ETKĠSĠ Cafer TÜRKER YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

Eylül-2019 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)

TEZ KABUL VE ONAYI

Cafer TÜRKER tarafından hazırlanan “Yem Bezelyesinde Tohum Çimlenmesi Üzerine Sıcaklığın Etkisi” adlı tez çalışması 02/09/2019 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Jüri Üyeleri Ġmza

BaĢkan

Prof. Dr. Adnan ORAK ………..

DanıĢman

Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ ………..

Üye

Doç. Dr. Abdullah ÖZKÖSE ………..

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Mustafa YILMAZ FBE Müdürü

(3)

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Cafer TÜRKER Tarih: 02/09/2019

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

YEM BEZELYESĠNDE TOHUM ÇĠMLENMESĠ ÜZERĠNE SICAKLIĞIN ETKĠSĠ

Cafer TÜRKER

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

DanıĢman: Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ 2019, 58 Sayfa

Jüri

DanıĢmanın: Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ Prof. Dr. Adnan ORAK

Doç. Dr. Abdullah ÖZKÖSE

Araştırma, 4 yem bezelyesi çeşidinin (Furkan, Bilgehan, Özkaynak, Taşkent) oda sıcaklığında kese kağıtlarında 7 ve 8 yıl muhafaza edilen tohumlarının, en uygun çimlenme sıcaklıklarının ve çimlendikten sonra sıfırın altındaki sıcaklıklarda bitkilerde oluşabilecek zararların tespiti amacıyla 2016 yılında yapılmıştır. Laboratuvarda, tesadüf parselleri faktöriyel deneme deseninde 4 tekerrürlü kurulan denemede, 5, 15, 25 ve 35°C’de 4., 7. ve 10. gün çimlenen tohum sayıları, 10. günden sonra -5°C’de 3 gün bekletilen bitkilerin don zararı, kök boyu, sap boyu, kök boyu/sap boyu oranı belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre en iyi çimlenme 25°C’de gerçekleşirken, en uygun çimlenme sıcaklığı 15°C ile 25°C arasında belirlenmiştir. 2008 yılında üretimi yapılan tohumların 2016 yılında üretimi yapılanlardan daha fazla çimlendiği görülmüştür. -5°C’de bekletilen bitkiler arasında, 15°C ve 25°C’de çimlendirilen Taşkent ve Özkaynak çeşitlerinin en az zarar gördüğü, toplam boylarının karşılaştırılmasında en yüksek ortalamanın 25°C’de çimlendirilen Taşkent çeşidinde olduğu görülmüştür. Bin tane ağırlıklarının iki guruba ayırılarak iri ve küçük tohumlarla sabit sıcaklıkta (20°C) aynı çeşitlerle yapılan ikinci çalışmada iri tohum grubunun daha iyi çimlendiği tespit edilmiş, -10°C sıcaklık uygulamasında Bilgehan ve Özkaynak çeşidinin en az zarara uğradığı görülmüştür. İkinci çalışmada en iyi toplam boyu Taşkent çeşidinden elde edilmiştir. -10°C’de küçük tohumlu yem bezelyelerinin soğuktan daha çok etkilendiği ve iri tohumlu yem bezelyelerinin bu sıcaklığa daha dayanıklı olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bin tane ağırlığı, çimlenme, kök boyu, sıcaklık, sap boyu, yem bezelyesi

(5)

v

ABSTRACT

MS THESIS

EFFECT OF TEMPERATURE ON SEED GERMINATION OF FIELD PEA

Cafer TÜRKER

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN DEPARTMENT OF FIELD CROPS

Advisor: Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ 2019, 58 Pages

Jury

Advisor: Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ Prof. Dr. Adnan ORAK

Doç. Dr. Abdullah ÖZKÖSE

Four field pea varieties (Furkan, Bilgehan, Özkaynak, Taşkent) storaged in paper bag and room temperature for 7 and 8 years were used as material to determine optimum germination temperature besides damage under 0°C after germination in year 2016. Trial was set up in laboratory conditions according to randomized plots factorial design with 4 replications, number of germination on 4th , 7th . and 10th days under 5, 15, 25 and 35°C, freeze damage on -5°C after 10 days, length of root - shoot and ratio were evaluated. According to results, the best germination was on 25°C, optimum germination was between 15°C and 25°C temperatures. Seeds produced on 2008 were germinated better than 2016 issued seeds. Plant subjected to -5°C showed that Taşkent and Özkaynak varieties germinated on 15°C and 25°C temperatures were more tolerant while the highest total height was found on Taşkent variety. Second research was based on thousand seed weight of the same varieties (i.e. 2 groups as bigger and smaller seeds) by stable temperature (i.e. 20°C) which presented that the bigger seeds were germinated better and, -10°C temperature application showed the lowest damage on Bilgehan and Özkaynak varieties. Consequently, the second research presented that the highest total height was found on Taşkent variety.

Key Words: Thousand seed weight, germination, root length, temperature, shoot length, forage pea.

(6)

vi

ÖNSÖZ

Hayvansal üretimde kaba yem ihtiyacının karşılanması için önemlilik arz eden, yem bitkileri içerisinde, Türkiye şartları için vazgeçilmez olan yem bezelyesinde çalışmama ilham kaynağı olan, memleketin en değerli öğretim üyelerinden olan Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ’a ve aileme teşekkür ederim.

Cafer TÜRKER KONYA-2019

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii SĠMGELER VE KISALTMALAR ... ix 1. GĠRĠġ ... 1 2. KAYNAK ARAġTIRMASI ... 3 3. MATERYAL VE YÖNTEM ... 16 3.1. Materyal ... 16 3.2. Yöntem ... 16 3.3. Gözlem ve Ölçümler ... 19 3.4. Verilerin Değerlendirilmesi ... 19

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA ... 20

4.1. Yem Bezelyesinde Eski ve Yeni Tohumların Çimlenmesi Üzerine Farklı Sıcaklıkların Etkisi ... 20

4.1.1. Dördüncü gün çimlenen tohum sayısı (adet) ... 20

4.1.2. Yedinci gün çimlenen tohum sayısı (adet) ... 21

4.1.3. Onuncu gün çimlenen tohum sayısı (adet) ... 23

4.1.4. -5°C öncesinde çimlenen tohum sayısı (adet) ... 26

4.1.5. Son sıcaklıktan (15°C) sonra çimlenen tohum sayısı (adet) ... 27

4.1.6. -5°C’de zarar durumu (1-9 skalası) ... 28

4.1.7. Sap boyu (cm) ... 30

4.1.8. Kök boyu (cm) ... 31

4.1.9. Toplam boy (cm) ... 32

4.1.10. Kök boyu/sap boyu ... 34

4.2. Yem Bezelyesinde Eski ve Yeni Tohumların Çimlenmesi Üzerine Tohum İriliğinin Etkisi (adet) ... 35

4.2.1. Dördüncü gün çimlenen tohum sayısı (adet) ... 36

4.2.2. Yedinci gün çimlenen tohum sayısı (adet) ... 38

4.2.3. Onuncu gün çimlenen tohum sayısı (adet) ... 39

4.2.4. -10°C öncesinde çimlenen tohum sayısı (adet) ... 40

4.2.5. Son sıcaklıktan (15°C) sonra çimlenen tohum sayısı (adet) ... 41

4.2.6. -10°C’de zarar durumu (1-9 skalası) ... 42

4.2.7. Sap boyu (cm) ... 45

4.2.8. Kök boyu (cm) ... 46

4.2.9. Toplam boy (cm) ... 47

4.2.10. Kök boyu/sap boyu ... 49

(8)

viii

5.1 Sonuçlar ... 50

5.1.1 Yem bezelyesinde eski ve yeni tohumların çimlenmesi üzerine farklı sıcaklıkların etkisinin sonucu ... 50

5.1.2 Yem bezelyesinde eski ve yeni tohumların çimlenmesi üzerine tohum iriliğinin etkisinin sonucu ... 52

5.2 Öneriler ... 53

KAYNAKLAR ... 55

(9)

ix SĠMGELER VE KISALTMALAR Simgeler °C Santigrad Derece % Yüzde cm Santimetre ha Hektar pH Hidrojenin Gücü kg Kilogram m3 Metreküp mm Milimetre ml Mililitre SiO2 Silikon Dioksit Al2O3 Alüminyum Oksit Na2O Sodyum Oksit K2O Potasyum Oksit MgO Magnezyum Oksit CaO Kalsiyum Oksit FeeO3 Ferrik Oksit

Kısaltmalar

SD Serbestlik Derecesi KT Kareler Toplamı KO Kareler Ortalaması

(10)

1. GĠRĠġ

Dünya nüfusunun hızlı bir şekilde artması ile insanların gıda ihtiyacının karşılanmasında büyük önem taşıyan hayvansal ve bitkisel ürünler, ülke ekonomimiz için çok büyük değer arz etmektedir. Beslenmede çok önemli yere sahip olan proteinler, insan canlı ağırlığının kilogram başına yaklaşık 1 gram olarak alınması gerekmektedir. Alınan bu proteinin yaklaşık yarısı bitkisel ve diğer yarısı da hayvansal olarak tüketilebilir. Bu noktada hayvansal proteinin tüketiminde üretim problemlerinin olduğu ve bununla birlikte tüketim sıkıntılarının ortaya çıktığı bilinmektedir. Yaşanan bu sıkıntıların temelinde yatan hayvansal üretim olup bunun birçok kaynağını sıralayabiliriz.

Ülkemizde verilere göre 17.042.506 adet sığır, 35.194.972 adet koyun ve 10.922.427 adet keçi varlığı tespit edilmiştir (TUİK, 2018). Gün geçtikçe küçükbaş hayvancılığından uzaklaşmamız temel et problemimizin kaynağıdır. Gerek sosyolojik yaşam sıkıntılarından ve gerekse köylerden şehirlere göçlerden kaynaklanan küçükbaş sorunu giderek hayvan varlığının azalmasına sebep olmakla birlikte mevcut meralarımızın da küçükbaş hayvanların otlatılmasına uygun olmasından kaynaklı olarak bu alanların atıl şekilde amacından uzaklara terkedilmesine sebep olmaktadır. Her ne kadar 2018 yılı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Mera Yılı ilan edilmişse de ucuz otun ve kaliteli hayvan yetiştirmenin meralara dayalı hayvancılığın desteklenmesi uzun vadede ve sağlam projelerle aşılabileceği öngörülmektedir. Temel olarak hayvansal proteinin üretim sıkıntılarından olan küçükbaşın içerisinde bulunan keçilerin, yanlış politikalarla ormanlardan uzak tutularak sayılarının gün geçtikçe azalmasından kaynaklanmaktadır. Ekolojik sistem içerisinde otlayan hayvan ve otlatılan mera içerisinde bir döngü vardır. Doğru zamanda, doğru parselde, doğru hayvanla meralar otlatıldığı zaman bu canlılık hem hayvanlarda hem de meralarda fark edilecektir. İlerleyen yıllarda Akdeniz ormanlarında otlatılan keçilerin yaşlanmış dal ve sürgünleri yiyerek ormanı sürekli tazelediği gibi otlatılan meralar canlanacak; hem hayvanlarımıza ucuz ot temin etmiş olacağız hem de otlatılan alanlarımızın diriliğini sağlayacağız.

Verilere göre ülkemizde toplam 37.817.000 hektar tarım alanı bulunmaktadır. Toplam bu tarım alanı içerisinden ekilen alan 15.436.000 hektar ve nadasa bırakılan alan ise 3.513.000 hektar olarak belirlenmiştir (TUİK, 2018). Ayrıca toplam alan içerisinde 14.617.000 ha çayır ve mera arazisi mevcuttur. Ülkemiz nüfusuna yetebilecek hayvansal üretimin sağlanabilmesi için mera alanlarımız yetersiz kalmaktadır. Bunun

(11)

yanı sıra yem bitkileri ekiminin hayvansal üretimi desteklemesi gerekmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yem bitkileri ekimine destek vermesi ile birlikte yem bitkileri ekiliş alanı artmıştır fakat bu artış yeterli değildir.

Her yıl ekilen tarım alanları yaklaşık 15,5 milyon hektardır. Bunun ancak 2,7 milyon hektarında yem bitkileri üretilebilmektedir. Dört yılda bir yem bitkisi üretilerek münavebe sistemine uygulamaya konulursa, yem bitkileri ekilen alan miktarını yaklaşık 4 milyon hektara çıkarmak mümkün olacaktır. Yem bitkileri ıslahı ile mera ıslahı ve yöntemiyle de meraların verimi ortalama % 25-50 arttırmak mümkün olabilir. Özellikle terkedilmiş tarım alanları yaklaşık 4 milyon hektar olup yapay mera yoluyla yeniden tarıma kazandırılmalıdır. Ayrıca yapay çayır ve meralar, Bakanlık tarafından teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Sulu tarım yapılan alanlarda ikinci ürün olarak yem bitkileri teşvik edilmelidir. Üretim destekleri, yem bitkileri üreticisine ve yem üreticileri ile sözleşme yapan hayvancılık işletmelerine verilmelidir. Orman alanı sayılan yaklaşık 8 milyon hektar orman içi mera ve çalılık alanlar, çalıları iyi değerlendiren keçi meralarına dönüştürülmelidir. Eğer küçükbaş hayvan varlığımızın artışı bu hızla devam eder ve meralarımız ıslah edilmezse, çok ağır erozyon tahribatı ile karşı karşıya kalacağımız bir gerçektir (Tamkoç, 2017).

Bu çalışma ile yem bitkileri ekiminde yaşanan problemleri en aza indirebilecek verilerle çiftçimizin zarar etmesi önlenecektir. Yapılan çalışmada, farklı sıcaklıklarda çimlendirilen kışlık yem bezelyeleri tohumları ile elde edilen sonuçlarda uygun ekim zamanları ve sıcaklıkları, kıştan en az zararla çıkabilecek uygun sap boyu tespit edilerek yapılan tarımsal uygulamalarda hatalar en aza indirilebilecektir. Ayrıca eski ve yeni tohumların çimlenme durumları göz önünde bulundurularak eski tohumların kullanılabilirliği değerlendirilecek ve tohum israfının önüne geçilecektir.

(12)

2. KAYNAK ARAġTIRMASI

Erzurum koşullarında yapılan çalışmada kışlık yem bezelyesi geliştirmek amacıyla ekilen hatlar ve çeşitler, kışı geçirme oranlarında büyük farklılıklar izlemiştir. Çeşitler dayanıklılık olarak yaklaşık %79 civarında dayanıklılık göstermişken, yazlık olarak geliştirilmiş yem bezelyesi hatları yaklaşık %34 oranında Erzurum şartları altında kıştan çıkabilmişlerdir. Yem bezelyesi çeşitlerinde ve hatlar arasında kışı sağlam çıkma durumu incelendiğinde, en yüksek verileri, Özkaynak çeşidi sağlamıştır. Bitkiler -6°C’de canlılıklarını devam ettirmelerine rağmen -8°C’de donmuş oldukları tespit edilmiştir (Aslan, 2017).

Üç sene planlanmış bir çalışmada, kışları ılıman geçen Akdeniz iklimi hakim bölge olarak söz konusu çalışma İzmir’in Ödemiş ilçesinde yürütülmüş olup, bezelyelerde tane verimi üzerinde iklim şartlarının yani sıcaklığın etkisi olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın yapıldığı ılıman iklimin süregeldiği koşullarda soğukların başladığı döneme 4-5 yaprakla giren bezelyelerin soğuktan en az etkilendiği belirlenmiştir. 4 ile 5 yapraktan daha az veya daha çok yaprakla soğuğa giren bezelye bitkilerinin ise canlılık oranlarının düştüğü gözlemlenmiştir. Çalışmada ekim zamanları 26 Ekim, 9 Kasım, 22 Kasım, 6 Aralık, 25 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilmiştir ve bezelye için bölgede çalışma sonucu en uygun ekim zamanı 22 Kasım olarak tespit edilmiştir (Alan ve Geren, 2012).

Yürütülen diğer bir çalışmada Türkiye’nin birçok bölgesinden 250 adet bezelye populasyonu toplanmıştır ve Sivas koşullarında 21/10/2013 tarihinde ekimi gerçekleştirilmiştir. Kışı geçiren bitkiler 3. ve 4. ayda 1-5 skalasına göre soğuğa karşı dayanıklılıkları incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre İstanbul, Kars, Diyarbakır, Bolu ve Sivas merkezli genotipler, çıkış sonrasında kar örtüsünün olmadığı da göz önünde bulundurularak Aralık ayında -20,5°C’ye, Ocak ayında -26,1°C’ye ve Şubat ayında -17,1°C’ye mukavemet gösterdikleri tespit edilmiştir (Karaköy ve ark., 2016).

İzmir’in Bornova ilçesinde iki sene yürütülen bir çalışmada bazı yem bezelyesi çeşitleri üzerinde bölge sıcaklık ortalamaları etkisi dikkate alınarak sıra çalışmadaki ekimde sıra arası mesafeler incelenerek bölgede tarıma uygun Töre ve Taşkent yem bezelyelerinin etkili olacağı tespit edilmiştir (Kavut ve ark., 2016).

Erzurum koşullarında gerçekleştirilen iki senelik bir araştırmada bazı yem bezelyesi hat ve çeşitlerinin kışı geçirme oranı, tohum verimi ve diğer tarımsal özelliklerini incelemek üzere kışlık ekimler gerçekleştirilmiştir. İncelenen sonuçlara

(13)

göre Erzurum koşullarında bitkilerin performanslarında önemli farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Tohum veriminde en yüksek sonucu Özkaynak çeşidinden elde edildiği görülmüştür. Kışı geçirme oranında da Özkaynak çeşidi liderliği almıştır. Bunun yanı sıra hasat indeksinde Taşkent çeşidinin en yüksek sonucu verdiği tespit edilmiştir (Kadıoğlu ve Tan, 2018).

Uludağ Üniversitesi’nde yapılan ve iki yıl sürdürülen verim denemesi çalışmalarında çeşitli yem bezelyesi tohumları kullanılmıştır ve bölge şartlarında yapılan çalışmalar sonucunda verimi en yüksek olarak Gölyazı yem bezelyesi çeşidinin olduğu tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada denemenin ilk ekimin yapıldığı yılda bitki gelişme döneminde ortalama sıcaklığın 12.1°C ve ikinci ekim yılında bitki gelişme döneminde ortalama sıcaklığın 12.2°C olduğu tespit edilerek çalışma tamamlanmıştır. Çalışmada Kirazlı, Ulubatlı, Gölyazı ve Ürünlü yem bezelyesi çeşitleri kullanılmıştır (Uzun ve ark., 2012).

Konya şartlarında gerçekleştirilen ve kışlık ekim ile yazlık ekimlerin yem bezelyesinde bazı tarımsal özellikler üzerine etkisinin incelendiği çalışmada Ulubatlı, Kirazlı ve Özkaynak yem bezelyesi çeşitleri ile B-8 ve 1121918 yem bezelyesi hatları kullanılmıştır. Yazlık olarak ekimi yapılan yem bezelyesi verimlerinin kışlık olarak ekilen yem bezelyesi verilerine göre daha yüksek çıktığı tespit edilmiş olup bunun sebebinin çalışmada kışlık ekimlerde gerçekleşen aksaklıklardan kışlık ekimlerin daha geç tarihlerde yapıldığı olarak ön görülmüştür. Geç ekimi yapılan kışlık ekimlerde yem bezelyelerinin çimlenmesinden sonra yeterli fide boyuna ve erginliğine ulaşamamasından dolayı kış şartlarından etkilendiği belirtilmiştir (Konuk ve Tamkoç, 2018).

Samsun koşullarında gerçekleştirilen çalışmada, farklı ekolojilerden toplanmış yerli bezelye bitkilerinin tarımsal durumlarını belirlemek için gerçekleştirilmiştir. Özellikle Samsun’da kışları soğuk geçmeyen ve ilkbahar ile sonbaharda yoğun yağıların olduğu, çalışmanın yürütüldüğü yılda sıcaklıkların uzun yıllar süregelen sıcaklık ortalamalarını takip ettiği belirtilmiştir. Bezelyelerin ekim zamanında ve tohum dönemlerinde aşırı yağışların olduğu belirtilmiştir. Elde edilen verilere göre bezelye populasyonlarının yem amacına yönelik ıslah çalışmalarında kullanılabileceği tespit edilmiştir (Karayel ve Bozoğlu, 2008).

Selçuk Üniversitesi’nde laboratuvar şartlarında gerçekleştirilen çalışmada çeşitli bezelye hatları, 25°C’de sabit koşullarda çimlendirilmiştir ve bezelyeler 15 gün süre gelişme göstermişlerdir. Gelişim süresinden sonra bitkiler soğuklama işlemlerine tabii

(14)

tutulmuştur ve kademeli olarak sıcaklıkları düşürülmüştür ve daha sonra sıcaklıkları yükseltilmiştir. Çalışma sonunda bitkilerden enzim soğuk şartlardaki enzim aktivitelerinin belirlenmesi için numuneler alınmıştır, sonrasında soğuk zararı belirlenmesi için derecelendirme ile çalışma tamamlanmıştır. Genotipler içerisinde soğuğa en dayanıklı olarak 3031 x Granger ve 3055 x Melrose genotipleri tespit edilmiştir (Tekin, 2018).

P. Annicchiarico ve A. Lannucci, 2002 yılında 49 yem bezelyesi, 24 bakla ve 11 beyaz acı bakla ile İtalya’da iki farklı lokasyonda söz konusu bitkileri sonbaharda ekmişlerdir. Tohum ağırlıklarından kışa dayanıklılıklarına kadar birçok agronomik özellikleri incelemişlerdir. Ekim yapılan Lodi bölgesinde 54 gün ortalama sıcaklık -7,8°C, Foggia bölgesinde 8 gün -3,4°C sıcaklıklar izlenmiştir. Soğuğa dayanıklılık skoru baklada %91, bezelyede %77, ak acı baklada %110 bulunmuştur. Ekilen tohumların ağırlıkları baklada P<0,01 düzeyinde önemli bulunmuştur (Annicchiarico ve Iannucci, 2007).

Adi fiğ hatlarında bazı sıcaklık derecelerinin çimlenme üzerine olan etkisi belirlenmek amacıyla 5, 10, 15, 20, 25 ve 30°C sıcaklıklarında fiğ hatları çimlendirilmeye konuşmuştur ve 4., 7. ve 10. gün çimlenme durumları sayılmıştır. Çalışmada çeşitli fiğ hatlarından oluşan çimlenen tohumların yanı sıra, kök uzunluğu, sap uzunluğu, kök/sap oranı ve bitkilerin kuru ağırlık verileri üzerinde de çalışmalar yürütülmüştür. Yapılan istatistik analizi sonucu çalışmadan elde edilen verilere göre fiğ tohumlarının çimlenmesinde çeşit, sayım günü ve sıcaklık faktörlerinin interaksiyonu önemli olduğu tespit edilmiştir (Çuhadar, 1997).

Soğuğa dayanıklılığı belirlemek amacıyla laboratuvar şartlarında yürütülmüş bir çalışmada, iki burçak ve bir koca fiğ çeşidinde, değişik fide devrelerinde, kullanılan iki çeşit arasında soğuğa dayanıklılık yönünden belirgin bir farklılık tespit edilmemişken, bezelye ve koca fiğde, erken devredeki fidelerin soğuğa daha dayanıklı olduklarını saptanmıştır (Açıkgöz, 1978).

Gelişimi yavaş olan, kısa boylu ve küçük yaprakçıkları olan fiğ ve bezelye çeşitlerinin soğuk şartlara karşı toleranslarının daha fazla olduğu ve kışı geçirme oranlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (Açıkgöz, 1982).

Her bitki türünün normal büyüme ve gelişmesini sürdürebilmesi için istediği optimum bir sıcaklık derecesi olduğunu, sıcaklığın belirli bir noktaya kadar artmasının fotosentezi olumlu yönde etkileyeceğini, ancak sıcaklığın belirli noktadan sonra bitkilerde zararlı olabileceğini belirlenmiştir. Bazı serin iklim buğdaygil ve baklagil

(15)

yem bitkilerinde minimum çimlenme sıcaklığı 1-4°C olurken optimum çimlenme sıcaklık derecesinin ise 20°C olduğu belirtilirken, en uygun çimlenme sıcaklıklarının 25-30°C olduğunu tespit edilmiştir. Bununla birlikte yüksek sıcaklığın bitkilerde metabolik bozukluklara yol açtığını, enzimlerin çalışma düzenini bozarak, meristik dokularda hücre bölünmesi ve büyümesinin yavaşladığını, solunumun artarak üretilen besin maddelerinin büyük bir bölümünün veya tamamının tüketildiğini belirtmiştir (Açıkgöz, 1991).

Polonya’da yapılan bir araştırmada Pisum sativum cv. Karal, Vicia faba cv. Nadwislanski, Lupinus luteus cv. Topaz ve Lupinus angustifolius cv. Emir bitkilerinin tohumlarının nem muhtevalarının sırasıyla %7-8, 12-13, 15-16, 20-21 olacak şekilde ayarlanmış, bu tohumları 2-3, 6-7, 15-16, 20-21°C sıcaklıklarda filtre kağıdında çimlenmeye bırakılmıştır. Elektriki kondaktivite aracılığıyla tohumların embriyonik canlılık ve bitki boyu uzunluklarını ölçmüştür. Araştırma sonunda düşük sıcaklığın büyük oranda çimlenme yüzdesini düşürdüğü ve çimlenen bitkilerin hayatta kalma şansını, özellikle Vicia faba ve Lupinus angustifolius’ta azalttığı tespit edilmiştir (Gorecki ve ark., 1990).

Amerika’da yapılan bir çalışmada, on beşe varan Vicia türlerinin içinde altısının tohumları (Vicia benghalensis, Vicia lutea, Vicia pannonica, Vicia sativa, Vicia villosa subsp, villosa ve Vicia villosa subsp. Varia.) 5 farklı sıcaklık derecesinde (10, 15, 20, 25 ve 30°C) ve karanlıkta çimlendirilmiştir. Aynı sıcaklıklarda ana kök uzunluğu ve yan köklerin sayısı belirlenmiştir. Tür içinde ve türler arasında toplam çimlenme yüzdesi, çimlenme oranı indeksi ve sert tohum yüzdesi belirlenerek ayrılmıştır. Çimlenme optimum sıcaklık sınırı (18-23°C) erken kök gelişim sıcaklık sınırından (20-25°C) daha aşağı bulunmuştur. Buna rağmen sıcaklık toplam çimlenme yüzdesi ve çimlenme oranı indeksini etkilemiş, varyasyonun karma etkisi toplam çimlenme yüzdesinde çimlenme oranı indeksine göre daha küçük olduğu tespit edilmiştir. Sıcaklık, toplam çimlenme yüzdesine çimlenme oranı indeksine göre daha az etki ettiği görülmüştür (Mosjidis ve Zhang, 1995).

Çin’de yürütülen bir çalışmada dört Vicia sativa L. ve iki Vicia villosa Roth. varyetesi materyal olarak kullanılmıştır ve bu tohumlar çeşitli sıcaklık derecelerinde çimlendirmeye bırakılmıştır. Çalışmada çimlendirme sıcaklıkları -2, 20, 40, 60 ve 80°C olarak sabitlenmiştir. Elde edilen verilere göre Vicia sativa, Vicia villosa’ya göre çimlenme durumunun daha iyi olduğu görülmüştür. Yüksek sıcaklık derecelerinde çimlenme sayılarında azalmalar olduğu tespit edilmiştir (Daihong, 1992).

(16)

Yapılan bir araştırmada, çimlenme faktörlerinden biri olan sıcaklığın önemli olduğu ve çimlenme için optimum sıcaklığın 20°C kadar olduğunu belirtilmiştir. Bitkilerde çimlenme sıcaklık isteklerinin birbirinden farklı olduğu, türlere göre çimlendirme ortamları, sıcaklık dereceleri, ilk ve son sayım günlerinin değiştiği tespit edilmiştir. Araştırmalarda elde ettiği verilere göre sıcaklık, ilk ve son sayım günleri; koca fiğ ve Macar fiğinde 20°C sıcaklık 5. ve 10. gün, adi fiğ ve tüylü fiğde 20°C sıcaklık 5. ve 14. gün sayımlarını önerilmiştir (Şehirali, 1989).

Çimlenme sıcaklığının Dalbergia sissoo tohumlarının çimlenme özelliklerine etkisinin saptanması amacıyla yapılan araştırmada, 4 aylık tohumlara, 10, 15, 20, 25 ve 30ºC çimlenme sıcaklıkları etkisinde 21 günlük çimlenme testleri uygulanmıştır ve çimlenme oranı, çimlenme enerjisi, çimlenme indeksi, ortalama çimlenme süresi, kök uzunluğu, gövde uzunluğu, yaş ağırlığı, kuru ağırlığı ile ilgili gözlem ve ölçümler yapılmıştır. Sonuçlar çimlenme sıcaklığının çimlenme özellikleri üzerinde önemli düzeyde etkili olduğunu göstermiştir ve 10ºC çimlenme sıcaklığı etkisinde Dalbergia sissoo tohumlarında çimlenme gözlenmemiştir. İncelenen çimlenme özelliklerinde en yüksek değerler ve en kısa çimlenme süresi 25ºC’de çimlendirilen tohumlarda saptanmıştır ve bunları 30ºC’de çimlendirilen tohumlar izlemiştir. 15 ºC ve 20ºC’de çimlenme özelliklerine ilişkin değerler düşmüş ve bu sonuçlar Dalbergia sissoo için en uygun çimlenme sıcaklığının 25ºC olduğu şeklinde değerlendirilmiştir (Atik ve ark., 2007).

Kayseri ilinin Develi, Yeşilhisar ve Tomarza ilçelerinden temin edilen ve tohumluk olarak kullanılmak üzere satılan 31 adet kabak tohumlarında; standart çimlendirme testi, metil jasmonat uygulamalarının çimlenme oranı ve süresi üzerine etkileri araştırılmıştır. Üç farklı sıcaklıkta (12, 15 ve 25°C) iki farklı metil jasmonat konsantrasyonu (0.5 ve 1.0 µM) ve üç farklı ozmotik koşullandırma süresi (6, 12 ve 18 saat) kullanılmıştır. Hiçbir uygulamaya tabii tutulmayan 31 grup tohumun standart koşullarda çimlenme oranları %12 ile 90 arasında olduğu (ortalama %44) olduğu görülmüştür. Seçilen bazı tohumlarda ise üç farklı sıcaklık (12, 15 ve 25°C) koşullarında iki farklı metil jasmonat konsantrasyonu (0.5 ve 1.0 µM) ve üç farklı ozmotik koşullandırma süresi (6, 12 ve 18 saat) kullanılmıştır. Kabak tohumlarında 12°C’de en yüksek çimlenme oranını %73 ile 6 saat 1.0 µM metil jasmonat uygulaması vermişken, en düşük çimlenme oranını %62 ile kontrol tohumları vermiştir. 15°C’de ise en yüksek çimlenme oranını %91 ile 12 saat 1.0 µM metil jasmonat uygulaması vermişken en düşük çimlenme oranı %82 ile kontrol grubu tohumları vermiştir. Sonuç

(17)

olarak bölgede tohumluk olarak kullanılan çerezlik kabaklarda çok düşük çimlenme oranına sahip tohumların kullanıldığı ve farklı koşullarda metil jasmonat ve su ile yapılan ön uygulamaların bölgede sınırlayıcı olan düşük sıcaklıklarda çimlenme kapasitelerini olumlu yönde etkileyebileceği kanaatine varılmıştır (Coşkun ve ark., 2016).

Farklı bir araştırmada tohum çimlenmesi üzerinde durulmuş olup, çimlenmenin başlaması ve devam etmesi farklı bitki tür ve çeşitlerin tohumlarının niteliği ve özel isteğine göre değişmesinin yanı sıra önemli çevresel faktörlerden olan su, sıcaklık, oksijen ve ışık faktörlerinin istenilen seviyede çimlenme ortamında sağlanması gerekliliği üzerinde çalışmalar devam ettirilmiştir. Tohum ekimlerinden sonra çeşitli teknik hatalar ve tohum iç ile dış yapısından kaynaklanan çeşitli faktörler nedeniyle çimlenme ve fide çıkışında gecikme veya çimlenmenin oluşmasına engel olabilecek olumsuzluklara karşı yürütülmüş bu çalışmada, tür ve çeşitlere göre değişmekle birlikte tohumların çimlendirilmesi için uygun ortam oluşturmak veya kontrollü şartlarda tohum çimlenmesini ve buna bağlı olarak dolaylı şekilde bitki büyümesini olumlu yönde etkileyen osmo ve hidro priming, düşük ve yüksek sıcaklık uygulamaları, çeşitli bitki büyümesinde etkili hormon uygulamaları, su ile ıslatma ve kurutma uygulamaları, bazı kimyasal maddeler ile uygulama, sıvı ekim uygulaması, bu uygulamaların kombinasyonları ve diğer bazı özel uygulamalar gibi ve bu konuda yapılmış araştırmalarda kullanılan özel teknikler ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir (Karakurt ve ark., 2010).

Yapılan bir araştırmada, üşüme zararının önlenmesi konusu ele alınmıştır. Kültür bitkilerinin çimlenme hızının ve homojenliğinin önemi ve bu konu üzerinde aksamalara sebep verecek soğuğa dayanıklı ve soğuğa hassas bitkilerin genotiplerinden kaynaklı faktörler üzerinde durulmakla birlikte çevresel ve tohuma bağlı faktörler ele alınarak incelendiğinde biyoteknolojik olarak var olan ve yeni geliştirilen yöntemler üzerinde bu makaleye konu olmuştur (Korkmaz ve ark., 2005).

Çimlenme problemi olan kebere tohumları üzerinde yapılmış çalışmada, fiziksel ve kimyasal uygulamalarla çimlenme oranları arttırılmaya çalışılmıştır. Yürütülmüş çalışmada uygun çimlenme koşularını belirlemek için de tespitler yapılmıştır. Kebere tohumlarının dormansi durumlarının ortadan kaldırılması için soğutma işlemi, gibberellik asit ve potasyum nitrat uygulamaları yapılmıştır; tohumların fiziki müdahale ile kabuklarının çatlatılması ile bunların kombinasyonları uygulanmıştır. Uygun çimlenmenin belirlenmesi için tohumlar 15, 20, 20-30℃ gibi farklı sıcaklık

(18)

derecelerinde ve karanlık, aydınlık, periyodik olarak karanlık ile aydınlık ortamlarda çimlendirilmeye bırakılmışlardır. Çimlenme oranları %0 ile %74 arasında farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. En iyi çimlenme oranı 4℃’de soğutma işlemi ile dormansisi kaldırılan GA3+kabuk çatlatma uygulaması yapılmış ve karanlık ile aydınlığın periyodik uygulandığı 20-30℃’lik çimlenme ortamında %74’e ulaştığı çalışma sonucunda tespit edilmiştir (Söyler ve Arslan, 2004).

Fraxinus ornus tohumunda var olan çimlenme engelinin giderilebilmesi amacı ile rutubetli kum içerisinde farklı sürelerde soğuk katlama (4°C) ve sıcak katlama (20°C) işlemini takiben soğuk katlama işlemleri uygulanmıştır. Katlama işlemlerini takiben 30/20 °C sıcaklık altında ve karanlık ortamda yapılmış denemeler sonucu, en yüksek çimlenme yüzdesi (ÇY>%55) ve çimlenme değerinin (ÇD>7), 3 hafta sıcak + 12-16 hafta soğuk katlama işlemi sonucu elde edildiği görülmüştür. Tohumların yalnızca soğuk katlama işlemine tabi tutulmaları durumunda ise çimlenme engellerinin ortadan kalkmadığı belirlenmiştir. Üç hafta sıcak katlama +12 hafta soğuk katlama işlemi sonucu çimlenme engeli giderilmiş tohumların, düşük sıcaklıkta (-5°C) polietilen torba içerisinde 6 ay ve 12 ay saklama süreleri sonunda farklı sıcaklıklardaki çimlenme durumları da tespit edilmiştir. Üç farklı sıcaklık altında (30/20°C, 25/5°C ve 20°C) ve ışıksız ortamda yapılmış çimlendirme testleri sonucu, 6 ve 12 ay saklama süreleri sonucu çimlenme yüzdesinde önemli bir düşüş olmadığı (ÇY>%50) belirlenmiştir. Çimlendirme sıcaklığının çimlenme performansı üzerindeki etkisi incelendiğinde, Uluslar Arası Tohum Test Birliği (ISTA) tarafından tavsiye edilen 30/20°C değişken sıcaklığın çimlenme için en uygun olmadığı görülmüştür ve en yüksek çimlenme yüzdesi ve çimlenme değerinin 25/5°C sıcaklık altında elde edildiği tespit edilmiştir (Tilki, 2005).

Altı adet Vicia türünün (V. benghalensis, V. lutea, V. pannonica, V. sativa, V. villosa ssp. Villosa ve V. villosa ssp. Varia) 15 genotipinin tohumları beş farklı sıcaklıkta çimlendirilmiştir (10℃, 15℃, karanlıkta 20℃, 25 ve 30℃). V. benghalensis ve V. articulata ve V. narbonensis dışındaki yukarıdaki Vicia türlerine ait 19 genotipinin ana kök uzunluğu ve lateral köklerin sayısı da ölçülmüştür. Toplam çimlenme yüzdesi, çimlenme oranı indeksi ve sert tohum yüzdesi türler arasında ve içinde farklılaştığı tespit edilmiştir. Çimlenme için optimum sıcaklık aralığı (18℃ ile 23℃) erken kök büyümesinden (20℃ ile 25℃) daha düşük olduğu görülmüştür. Sıcaklık toplam çimlenme yüzdesi ve çimlenme oranı indeksini etkilemesine rağmen, toplam çimlenme yüzdesinin çimlenme oranı indeksinden daha küçük varyasyon

(19)

katsayıları görülmüştür. Sıcaklık toplam çimlenme yüzdesini çimlenme oranı indeksinden daha az etkilediği tespit edilmiştir. Tohum sertliği hemen hemen tüm türlerde mevcut olmasına karşın; bu nedenle, yüksek çimlenme sağlamak için tohum kabuğunu kazıma işlemi gerekli görülmüştür. Bu sonuçlar, tohumlar standart koşullar altında filizlenmeyeceği için neredeyse kaybedilen germplazmın yeniden kazanılması durumunda yararlı olacağı düşüncesine ulaştırmıştır. Eski tohumlardan kurtarılan embriyo ekseninin kültürü, in vitro büyüme için optimum çevresel koşullara ihtiyaç duyduğu belirlenmiştir. Ayrıca, bu sonuçlar Sıcaklık toplam çimlenme yüzdesini çimlenme oranı indeksinden daha az etkilediği kanaatine ulaştırmıştır. Tohum sertliği hemen hemen tüm türlerde mevcut olması nedeniyle, yüksek çimlenme sağlamak için tohum kabuğu kazıma işlemi gerekli görülmüştür. Bu sonuçlar, tohumlar standart koşullar altında filizlenmeyeceği için neredeyse kaybedilen germplazmın yeniden kazanılması durumunda yararlı olacağı tespit edilmiştir. Eski tohumlardan kurtarılan embriyo ekseninin kültürü, in vitro büyüme için optimum çevresel koşullara ihtiyaç duyduğu ve ayrıca, bu sonuçlar eski tohumlardan kurtarılan embriyo ekseni kültürü, in vitro büyüme için optimum çevresel koşullara ihtiyaç duyduğu belirtilmiştir (Mosjidis ve Zhang, 1995).

Bezelye, bakla, sarı acı bakla ve mavi acı bakla tohumları ile belirli nem içeriğine sahip filtre kâğıtları üzerinde 2-3, 6-7, 15-16 ve 20-21°C sıcaklıklarda çimlenmeleri takip edilmiştir. Tohum gücü, embriyonik eksen FW ve 20℃'de 10. gün çimlenmeden sonra fide uzunluğu ve tohum materyallerinin elektriksel iletkenliği ile değerlendirilmiştir. Sürgün oluşumunda 3℃ ve 10℃'de sıcaklıklar arası farklılıklardaki önem belirlenmiştir. Çimlenmenin sıcaklıklara doğrudan ilişkili olduğu çalışmada net görülmüştür. Düşük sıcaklıkta özellikle bezelye, bakla ve mavi acı baklada, çimlenme ve fidenin hayatta kalma oranını önemli ölçüde azaldığı tespit edilmiştir. Soğuk toprakta yetiştirilen bazı bezelye ve bakla tohumlarının anormal çimlenme gösterdiği ve çoklu sürgünler ürettiği tespit edilmiştir (Gorecki ve ark., 1990).

Yem bezelyesinde farklı sıcaklıklarda çimlenme ve çıkış oranlarının tespit edilmesi için yürütülmüş bu çalışmada on üç yem bezelyesi hattı ve çeşidi kullanılmış olup, denemede 10, 20, 24 ve 30°C olan dört farklı sıcaklık derecesi baz alınmıştır. Karşılaştırmalar; çimlenme oranı, çimlenme hızı, çıkış oranı ve hızı bakımından yapılmıştır. Sonuçta en iyi çimlenme oranı 10, 20, 24°C’de çimlendirilmesi gerçekleştirilen yem bezelyesi tohumlarından elde edilmiştir. 10, 20, 24°C sıcaklıklarında en yüksek çimlenme oranı istatistiksel olarak aynı grupta yer alan

(20)

88P038-4-3-683, Spring pea 3-638, P57B, P101 ve P104 hatları ile Atos ve Özkaynak çeşitlerinden elde edilmiştir. Tüm sıcaklık değerlerinde benzer çıkış oranları elde edilmesine karşın, 88P038-4-3-683, Spring pea 3-638, P57B ve P101 hatları ile Özkaynak, Reyna ve Bolero çeşitlerinin en yüksek değerleri vererek öne çıktıkları tespit edilmiştir. Hem çimlenme oranı hem de çıkış oranı açısından en iyi performans Spring pea 3-638, P101 ve P104 hatlarından elde edilmiştir. Sıcaklık arttıkça çimlenme ve çıkış hızları da doğru orantılı bir şekilde arttığı görülmüştür (Çaçan ve ark., 2016).

Yeryüzünde sıcaklıkların düşmesi ile birlikte tarım arazilerinin soğuğa maruz kalması ve yeterli gıdanın üretilememesi ile birlikte dünyada gerçekleşen hızlı nüfus artışı, soğuğa dayanıklı bitkiler üzerinde çalışmanın gerekli olduğunu ön plana çıkarmıştır (Turan, 2007).

Sudan otu üzerinde yapılmış çalışmalar neticesinde tohumların çimlenme biyolojisi ve tohumların dormansi durumları üzerinde durulmuştur. Sudan otu tohumlarında dormansi durumlarının kırılması için tohumları durgun suda bekletme, suyla yıkama, ön soğutma, ön ısıtma, tohum kabuğunu fiziksel olarak aşındırma ve meyve kabuğunun yok edilmesi gibi birçok yöntem üzerinde çalışmalar yapılmış, tohum kabuğunun fiziksel yani mekanik olarak aşındırılması yöntemi kontrol grubuna oranla daha yüksek sonuç vermiştir. Çalışmada ayrıca sudan otunun tohumlarının çimlenmesi için en düşük sıcaklık derecesi 2°C, optimum 20°C ve en yüksek sıcaklık derecesi olarak 40°C olarak tespit edilmiştir (Obalı, 2009).

Üç silajlık mısır çeşidinde, 24, 28 ve 32°C olan üç farklı sıcaklık derecesinde, sabit %75’lik nem oranında, dokuz farklı tuz dozunda (saf su, 1500, 3000, 5000, 7500, 10000, 15000, 20000, 25000 ppm tuz) yapılan çimlendirme çalışmasında mısır çeşitlerinin bu koşullardaki çimlenme oranları, yaş sap ağırlıkları, yaş kök ağırlıkları, kuru sap ağırlıkları ve kuru kök ağırlıkları incelenmiştir. Tüm çeşitlerde 24°C ve saf su koşullarında en yüksek değerler sağlanmıştır. Denemede kullanılan çeşitlerin 5000 ppm’lik tuz konsantrasyonuna kadar fide gelişimlerini tamamladıkları görülmüştür (Dallar ve Çakmakçı, 2017)

Bu çalışmada öncelikle belirli sıcaklık değerlerinin (5, 10, 15, 20, 25, 30 ve 35°C) Sinapis alba L. Bornova ve Türkmenköy popülasyonlarında tohum çimlenmesine olan etkileri araştırılmıştır. İkinci aşamada ise, bu popülasyonların fenolojileri elek ev koşullarında izlenmiştir. Her iki popülasyonda da 5-30°C arasında belli oranlarda çimlenmeler gerçekleşmiş, 35°C’de ise çimlenme olmamıştır. S. alba (Bornova) tohumlarında en yüksek çimlenme oranı (%62- 79) 15°C ile 30°C arasında

(21)

gerçekleşmiştir. S. alba Türkmenköy popülasyonu tohumlarında ise en yüksek çimlenme oranı (%74- 89), 5, 10 ve 15°C’ de gerçekleşmiştir. Her iki popülasyonda da 5°C’ de çimlenme geç (7. gün), 10, 15, 20, 25 ve 30°C sıcaklıklarda erken (2. gün) başlamıştır. Ayrıca sera denemelerinde bu iki popülasyonda bitki fenolojisi incelenmiştir. İki popülasyonun çiçeklenme dönemi arasında 5 haftalık zaman farkı oluşmuş, Türkmenköy popülasyonu daha erken çiçeklenmeye ulaşmıştır. Gerek bitki fenolojisindeki, gerekse optimum çimlenme sıcaklığı arasındaki farklar bu iki popülasyonun ekotip olduğunu düşündürmektedir. Farklı bitki eksudatlarının (arpa, buğday, çavdar, yulaf, fiğ, kanola, lahana, ayçiçeği) S. alba’nın Bornova ve Türkmenköy popülasyonlarında tohum çimlenmesine etkisi araştırılmıştır. Lahana ve kanola kök eksudatlarında S. Alba tohumlarının çimlenme yüzdeleri daima kontrolün altında çıkmıştır (Dişli, 2013).

Farklı ozon gazı uygulama sürelerinin bazı baklagil yem bitkileri tohumlarının çimlenme ve çıkış performansları üzerine etkileri araştırmak amacıyla çalışma yürütülmüştür. Toplam 6 çeşit baklagil yem bitkileri tohumlarına farklı sürelerde (0-40-80 dakika) ozon gazı uygulanarak tohumların düşük (4ᵒC) ve optimum (20ᵒC) sıcaklıklardaki çimlenme ve çıkış oranları ile kök, sap uzunlukları belirlenmiştir. Çimlenme denemeleri tesadüf parselleri, çıkış denemeleri ise tesadüf blokları deneme desenine göre 50 adet tohum 4 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırma sonuçları, baklagil tohumlarına uygulanan ozon gazının genotiplerin düşük ve optimum sıcaklıklardaki çimlenme ve çıkış performansları üzerine çok önemli etkilerinin olduğunu, ancak bu etkilerin sıcaklık stres şartları ile çalışmada kullanılan bitki tür ve çeşitlere göre değişebileceğini göstermiştir (Güngör, 2013).

Doğu Ladini (Picea orientalis L.) tohumlarının uzun süreli saklanması süreci sonunda çimlenme yüzdeleri ve hızlarındaki değişimlerin tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmada 18 farklı orijine ait tohumlar kullanılmıştır. 0-5ºC’de 9 yıl boyunca saklana tohumlar dört tekrarlı olarak laboratuvar ortamında çimlendirilmiştir. Her bir tekrarda 50 adet tohum kullanılmıştır. Elde edilen çimlenme sonuçları TOGTAG 3232 nolu proje kapsamında elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda Picea orientalis tohumlarının yıllara göre çimlenme yüzdelerindeki ve hızlarındaki oransal azalmalar incelendiğinde uzun süreli saklamaya en uygun orijinlerin Artvin Atila, Şavşat/Veliköy, Ardanuç/Ovacık ve Ardanuç/Tepedüzü orijinleri olduğu tespit edilmiştir (Solhan, 2016).

(22)

Bu çalışmanın amacı, ön çimlendirme ortamına farklı konsantrasyonlarda ilave edilen bazı yeni grup bitki hormonlarının (Epi Brassinosteroid, Melatonin, Serotonin ve Methyl Jasmonate) yonca tohumlarının düşük (4℃) ve yüksek sıcaklık (30℃) stres şartlarındaki çimlenme parametreleri üzerine etkilerini belirlemek üzere gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla yonca tohumları, farklı konsantrasyonlardaki epibrassinosteroid, melatonin, serotonin ve methyl Jasmonate bulunduran %2’lik KNO3 varlığında 15℃’de karanlıkta 24 saat süre ile ön çimlendirme işlemine alınmıştır. Devamında tohumlar düşük ve yüksek sıcaklık stres şartlarında çimlenme testine tabi tutulmuştur. Tesadüf parselleri deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak yürütülen çalışmada tohumlara ait çimlenme oranları ile çimlenme hız ve homojenlik değerleri belirlenmiştir. Çalışma sonuçları, priming ortamına ilave edilen yeni grup bitki hormonlarının yonca tohumlarının çimlenme oranları ile çimlenme hız ve homojenlikleri üzerine etkilerinin çalışmada kullanılan hormon çeşidi ve konsantrasyonuna bağlı olarak değiştiğini, priming ortamına ilave edilen BRs hormononun en düşük konsantrasyonunun çalışmada kullanılan her iki stres şartlarında da kullanılan diğer hormonlara göre daha etkili olduğunu göstermiştir (Taşar, 2013).

Bu çalışma Rumex scutatus L. tohumlarının çimlenmesine ışık, sıcaklık, pH, farklı ortamlar, tohum yaşı ve tohumun ekildiği derinliğin etkileri araştırılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda, R. Scutatus tohumlarının optimum çimlenmeyi 25°C sıcaklıkta gerçekleştirdiği gözlenmiştir. R. Scutatus tohumlarının ışığa karşı seçicilik göstermediği saptanmıştır. Düşük sıcaklık uygulamalarının, stratifikasyon olgusundan dolayı R. Scutatus tohumlarında dormansi durumunu ortadan kaldırdığı gözlenmiştir. Işık ve diğer faktörlerin yeterince ulaşamadığı toprak derinliklerinde tohumların çimlenmesinin engellendiği ve bu nedenle türe ait tohumların en iyi çimlenmeyi toprak yüzeyinde ve 2 cm derinlikte gösterdiği saptanmıştır. Ortam pH’sının tohum çimlenmesine etkisinin incelendiği denemelerden tohumların çimlenmesi için optimum pH’nın 6-7 arasında olduğu tespit edilmiştir. Depolama şartları bazı tohumlarda hızlı bir şekilde canlılığın kaybedilmesine neden olmaktadır. Yapılan denemeler sonucunda R. Scutatus tohumlarında tohum yaşının çimlenme oranını etkilediği, yani eski tohumlarda bu oranın düştüğü belirlenmiştir (Demirezen, 1999).

2014 yılında bezelyenin kışa dayanıklılıklarının saptanması için Ankara Haymana’da ve Sivas Ulaş’ta tarla denemeleri yapılan bir çalışmada TR79404 (%88,6), TR79407 (%88,5) ve TR 80194 (%84,8) hatlarında kışı canlı geçirme oranları tespit edilmiş, bu oranlar Taşkent çeşidinde %90,0 Özkaynak çeşidinde %85,0 ve Melrose

(23)

çeşidinde %94,7 olarak bulunmuştur. Tarla denemelerini takiben laboratuvar şartlarında 12°C ve 16°C sıcaklıklar arasında bitkilerin canlılık faaliyetlerinin olmadığı ancak -8°C sıcaklıkta çeşitler arası kışı geçirme oranında P<0,01 oranında farklılıkların önemli olduğu tespit edilmiştir (Homer ve Groose, 2016).

Kışa dayanıklı yem bezelyelerini değerlendirmek için Amerika’da iki farklı bölgede yapılan çalışmada kıraç ve sulanabilir tarlada denemeler kurulmuştur. Lingle WY ve Laramie WY’de yapılan çalışma 2010-2012 ve 2011-2012 üretim sezonu içerisinde gerçekleştirilmiştir. Verim sonucuna dayalı bu çalışmada yem bezelyesinin çoğunlukla büyüme mevsimine bağlı olarak yem ve tohum verimine sahip olduğu gözlemlenmiştir (Homer ve Groose, 2016).

İlkbahar döneminde yaşanan don, Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde yetiştirilen yem bezelyesi için, savunmasız üreme aşamasında oldukları evrede önemli bir problem teşkil etmiştir. Bezelyede çiçeklenme başlangıcından sonra meydana gelen don olayları, bitkilerde ciddi don zararına neden olabilmiştir ve tane verimlerini olumsuz yönde etkileyebilmiştir. Don zararının çiçeklenme zamanında tane verimi üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada, tek bitkide bulunan sekiz üreme organının don toleransını değerlendirmek için basit ve güvenilir bir tarama yöntemi geliştirmek olmuştur. Bitkileri belirlenmiş bir sıcaklık rejime maruz bırakan, dört saat boyunca minimum -4,8℃ sıcaklığa inebilen kontrollü bir ortamda tarama yöntemi geliştirilmiştir. Her üreme organında don semptomlarını kaydetmek için bir puanlama anahtarı geliştirilmiştir ve tohumlardaki don hasarını değerlendirmek için beş kategori tanımlanmıştır. Bu tarama yöntemini kullanarak, 39 ülkeden yüksek irtifa ve don eğilimli bölgelerden gelen 83 girişimi popülasyonu içeren çeşitli germplazm koleksiyonu taranmıştır. Yerel olarak Güney Avusturalya’ya adapte olmuş en yaygın bezelye çeşidi olan Kapsa da taramaya dahil edilmiştir. Çiçeklenme aşaması, don gelişimine karşı bakla gelişim aşamasına göre daha duyarlı bulunmuştur. Tomurcuklar ve taze bakla, dona en duyarlı üreme organları, olgun bakla ise dona en dayanıklı üreme organları olarak tespit edilmiştir. Çiçeklenme döneminde don toleransı fazla olan bezelyeler içerisinde genetik varyasyonlar bulunmuştur. Sekiz genotipten, her biri farklı ülkeden ATC 104, ATC 377, ATC 947, ATC 968, ATC 1564, ATC 3489, ATC 3992 ve ATC 4204 çiçeklenmede %20’den fazla dona dayanıklılıkları tespit edilmiştir. Kapsa çeşidinin ise üreme döneminde dona karşı oldukça hassas olduğu, hiçbir tomurcuğunun, çiçek ve baklasının don işleminden sonra hayatta kalmadığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak; ilkbahar donlarında meydana gelecek sıcaklıktaki ani düşüşler üreme

(24)

aşamasındaki yani çiçeklenme dönemindeki bezelye bitkileri için öldürücü etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Üreme organlarının dona karşı doğal olarak hassaslığı ve ciddi don hasarı tomurcukların, çiçeklerin ve baklaların düşmesine neden olabileceği ve tohum veriminin düşmesine önemli ölçüde etki edeceği çalışma sonucunda tespit edilmiştir (Shafiq, 2012).

Kuzey Dakota’nın sert kış şartları altında, önemli tarım ve beslenme ürünü olan bezelyenin üzerine kışa dayanıklılıkları açısından yapılmış bir çalışmada, 267 çeşit ve hat kullanılmıştır. Tarla ve serada yürütülen çalışmalarda benzer tepkilerin olduğu gözlemlenmiştir. Bir kış mevsimini öngörmek için iklime alıştırma zamanına ve puanlama yöntemine dayanan optimum kontrollü ortam koşullarına uygun genotipler üzerinde çalışmalar yapılmıştır. On iki genotip bir saat boyunca -8℃ veya -12℃’de dondurulmadan önce 4℃’de bir, iki, üç ve dört hafta boyunca bekletilmiştir. Soğuklama işlemlerinden bir hafta sonra bezelyeler arasındaki canlılık ve puanlama durumuna göre en iyi ayrım sağlanmıştır. Bu araştırma ile Kuzey Dakota’nın sert kış şartlarına dayanıklı en uygun bezelye çeşitlerinin geliştirilmesine yön vermiştir (Fiebelkorn, 2013).

Natal maun ağacı (Trichilia emetica) tohumları üzerinde yapılan bir çalışmada, tohumlara sıcaklık uygulaması ile çimlendirmeleri gerçekleştirilirken sıcaklıklar sürekli yükseltilmiş ve fide canlılıkları üzerinde tespitler yapılmıştır. Çalışmanın amacı küresel ısınmadan dolayı atmosferde meydana gelen sıcaklık artışlarından bitki çeşitliliği ve bitki performanslarının tespit edilmesi olarak belirtilmiş ve natal maun tohumları yükselen sıcaklıklarda su ihtiyacı ve rekabetleri artmış ve su ihtiyaçlarının karşılanmasıyla canlı fide oluşturdukları tespit edilmiştir (Perumal ve ark., 2014).

Vardar ve Ahmed (2018), tohum çimlenmesinde sıcaklığın öneminden bahsetmişler; çimlenme sıcaklığının türler arası ve tür içerisinde dahi değişebileceğini açıklamışlardır. Tür içerisinde değişebilen çimlenme sıcaklıklarının, tohum yaşından, depolama koşullarından ve diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini açıklamışlardır.

(25)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Bu çalışmada bitki materyali olarak, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünden temin edilen yem bezelyesi (Pisum arvense L.) tescilli çeşitlerinden Bilgehan, Furkan, Özkaynak ve Taşkent kullanılmıştır. Yem bezelyesi tohumlarından Furkan, Özkaynak ve Taşkent 2008 (eski) ve 2016 (yeni) yılı ürünü olup, Bilgehan çeşidi ise 2009 (eski) ve 2015 (yeni) yılı ürünüdür. Bu tohumlar kese kağıtları içerisinde ve oda şartlarında muhafaza edilmiştir. Çimlendirme ortamı olarak tarım perliti kullanılmıştır. Kullanılan perlitin yoğunluğu 70-80 kg/m3, tane çapı 0-6 mm, ergime noktası 1200°C, kimyasal bileşimi SiO2 %74, Al2O3 %14, Na2O %3, K2O %5, MgO %0,5, CaO %0,05, Fe2O3 %1 ve pH değeri 6,5-7,5 arasındadır. Dezenfektan olarak %5’lik sodyum hipoklorit (çamaşır suyu, klor bazlı ağartıcı) ve su olarak da pH’sı 7,57 olan ticari ambalajlı su kullanılmıştır.

3.2. Yöntem

Bu çalışma Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü İklim Odalarında 2016 yılında yapılmış olup araştırma iki grup halinde gerçekleştirilmiştir.

Birinci çalışmada materyal olarak kullanılan yem bezelyesi çeşitlerine ait tohumlar, eski ve yeni tohumlar olmak üzere iki guruba ayrılmıştır. Her eski ve yeni tohumlar tekerrürü 25 tohumdan oluşup 4 tekerrürlü olarak düzenlenmiştir. Yem bezelyesi tohumları sağlıklı tohumlar içerisinden tesadüf olarak seçilmiştir. Sonra her bir tekerrürü oluşturacak tohumlar % 5’lik sodyum hipoklorit çözeltisinde 5 dakika bekletilmiştir ve ticari ambalajlı su ile durulanmıştır. Ekim yapılacak yarım litrelik kapaklı cam kavanozların içerisine 100 ml tarım perliti ve 80 ml ticari ambalajlı su eklenmiştir. Dezenfekte edilen tohumlar, içerisi tarım perliti ve su doldurulmuş yetiştirme ortamının üzerine eşit bir şekilde dağıtılarak ekilmiştir. Tarım perlitinin doyurulmasında kullanılan ticari ambalajlı suyun her bir litresine 2 damla % 5’lik sodyum hipoklorit ilave edilmiştir. Ekimi yapılan kavanozların kapakları kapatılarak çimlendirme dolabına yerleştirilmiştir.

Bu çalışmada 5, 15, 25 ve 35°C olmak üzere dört farklı sıcaklık derecesinde çimlendirme testi daha sonra farklı sıra ve sürelerde -5 ve 0°C sıcaklık uygulanmak

(26)

suretiyle don zarar testi uygulanmıştır. 5, 15, 25 ve 35°C sıcaklık derecelerinde çimlenmeye bırakılan tohumların 4., 7. ve 10. günde çimlenenleri sayılmıştır. Çimlendirme çalışmalarında, kağıt ve kum gibi materyaller kullanarak Macar fiğinin 20°C’de 5. ve 10. günlerde, fiğ ve adi fiğin 5. ve 14. günlerde, çimlenen tohumlarının sayılabileceklerini belirtmişlerdir (Elçi ve Açıkgöz, 1993). Radikulası (kökçük) ve plumulası (sapçık) çıkmış olanlar çimlenmiş olarak kabul edilmiştir (Çuhadar, 1997).

Her bir sıcaklık derecesinde çimlenmeye bırakılan tohumlara sırasıyla şu işlemler yapılmıştır:

5°C’de çimlendirme: 4., 7. ve 10. günde çimlenen tohumlar sayılmıştır. 10. günden sonra 0°C’de 2 gün, -5°C’de 3 gün, 0°C’de 2 gün, 5°C’de 3 gün ve 15°C’de 3 gün bekletildikten sonra don zararı görülen fideler sayılmıştır.

15°C’de çimlendirme: 4., 7. ve 10. günde çimlenen tohumlar sayılmıştır. 10. günden sonra 5°C’de 2 gün, 0°C’de 2 gün, -5°C’de 3 gün, 0°C’de 2 gün, 5°C’de 3 gün ve 15°C’de 3 gün bekletildikten sonra don zararı görülen fideler sayılmıştır.

25°C’de çimlendirme: 4., 7. ve 10. günde çimlenen tohumlar sayılmıştır. 10. günden sonra 15°C’de 2 gün, 5°C’de 2 gün, 0°C’de 2 gün, -5°C’de 3 gün, 0°C’de 2 gün, 5°C’de 3 gün ve 15°C’de 3 gün bekletildikten sonra don zararı görülen fideler sayılmıştır.

35°C’de çimlendirme: 4., 7. ve 10. günde çimlenen tohumlar sayılmıştır. 10. günden sonra 25°C’de 2 gün, 15°C’de 2 gün, 5°C’de 2 gün, 0°C’de 2 gün, -5°C’de 3 gün, 0°C’de 2 gün, 5°C’de 3 gün ve 15°C’de 3 gün bekletildikten sonra don zararı görülen fideler sayılmıştır (Şekil 3.1).

Bitkilerin, -5°C’de 3 gün bekletilmesinden oluşacak olan tepkilerinin belirlenmesi için son 15°C’de 2 gün bekletildikten sonra bitkiler kavanozlardan çıkarılarak zarar değerlendirmesi yapılmıştır. Bitkilerin ayrıca kök ve sap boyları ölçülmüştür.

İkinci çalışmada, birinci çalışmada materyal olarak kullanılan yem bezelyesi çeşitlerine ait eski ve yeni tohumlar, iri tohum ve küçük tohum olmak üzere iki guruba ayrılmıştır (Çizelge 3.1.). Her guruba ait tohumlar, her bir tekerrürü 25’ er tohumdan oluşan 4 tekerrürlü olarak çimlendirilmiştir. Ekim işlemleri birinci çalışmadaki gibi gerçekleştirilmiştir.

İkinci çalışmada -10, -5, 0, 5, 10 ve 20°C olmak üzere altı farklı sıcaklık derecesi uygulanmıştır. 20°C sıcaklık derecesinde çimlenmeye bırakılan tohumların 4., 7. ve 10. günde çimlenenleri sayılmıştır. Radikulası ve plumulası çıkmış olanlar

(27)

çimlenmiş olarak kabul edilmiştir. 10. günden sonra 10°C’de 2 gün, 0°C’de 2 gün, -5°C’de 2 gün, -10°C’de 2 gün, --5°C’de 2 gün, 0°C’de 2 gün, -5°C’de 2 gün ve 1-5°C’de 2 gün bekletildikten sonra don zararı görülen fideler sayılmıştır (Şekil 3.1).

Çizelge 3. 1. Çalışmada materyal olarak kullanılan yem bezelyesi tohumlarının bin tane ağırlıkları (gr)

ÇeĢit Tohum YaĢı Büyük Tohum Tohum Ġriliği Küçük Tohum

Furkan 2008 157.1 122.1 2016 140.7 86.0 Bilgehan 2009 172.5 131.6 2015 166.6 109.9 Özkaynak 2008 149.2 109.1 2016 132.4 96.3 Taşkent 2008 166.2 133.2 2016 140.1 106.6

ġekil 3. 1. Farklı sıcaklıkların çimlenmeye etkisi çalışmasında -5°C’de tüm tekerrürlerden görünüm Bitkilerin, -5°C’de 2 gün, -10°C’de 2 gün ve tekrar -5°C’de 2 gün bekletilmesinden oluşacak olan tepkilerinin belirlenmesi için 15°C’de 2 gün bekletildikten sonra bitkiler kavanozlardan çıkarılarak zarar değerlendirmesi yapılmıştır. Bitkilerin ayrıca kök ve sap boyları ölçülmüştür.

Çalışma sonunda toplanan veriler varyans analizinde değerlendirilmiş olup önemli olan varyasyon kaynakları üzerinde LSD testi uygulanmıştır (Yurtsever, 1984).

(28)

3.3. Gözlem ve Ölçümler

Çimlenen tohum sayısı (adet): 4. gün, 7. gün, 10. gün, eksi sıcaklık

uygulamasından önce (0°C’de) ve son sıcaklık uygulamasından sonra (15°C’de) çimlenen tohumlar sayılmıştır. Yapılan sayımlarda, sayım gününde tekerrür içerisinde toplam çimlenen tohum miktarı kayıt altına alınmıştır. Çimlenmiş bitkiler çalışma süresi boyunca kavanoz içerisinde kalmıştır (Çuhadar, 1997).

Don zararı: Don zararı 1, 3, 5, 7, 9 skalası ile değerlendirilmiştir.

1- Hiç zarar görmemiş ve yeni sürgünler var

2- Yaprak uçları zarar görmüş ve ölüm oranı % 5'ten az

5- Zarar oranı % 25'ten fazla, yaprak, dal veya köklerde ölüm var 7- % 50'si ölmüş

9- % 90'dan fazlası ölmüş

Kök boyu (cm): Son sıcaklık uygulamasından sonra 5 fidenin kök boylarının

milimetre cinsinden ölçülüp, ortalamalarının alınmasıyla bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar cm cinsine dönüştürülmüştür.

Sap boyu (cm): Son sıcaklık uygulamasından sonra 5 fidenin sürgün boylarının

milimetre cinsinden ölçülüp, ortalamalarının alınmasıyla bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar cm cinsine dönüştürülmüştür.

Kök boyu/Sap boyu: Uygulamalara bağlı olarak kök ve sap boyundaki

değişimin oransal olarak ifadesidir.

Toplam boy (cm): Kök ve sap boyunun toplanmasıyla hesaplanmıştır.

3.4. Verilerin Değerlendirilmesi

Gözlem ve ölçümlerden alınan veriler, MSTAT-C istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir.

(29)

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA

Bu çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci çalışmada; çimlenmede sıcaklık, tohum yaşı, çeşit, çimlenme gün sayısı kapsamında elde edilen gözlem ve ölçümlere ait veriler ve istatistiki analizleri sunulmuştur. İkinci çalışmada ise sabit sıcaklıkta çimlenme üzerinde etkisi değerlendirilen çeşit, tohum yaşı, bin tane ağırlıklarına ilişkin gözlem ve ölçümlerin verileri ve istatistiki analizleri verilmiştir.

4.1. Yem Bezelyesinde Eski ve Yeni Tohumların Çimlenmesi Üzerine Farklı Sıcaklıkların Etkisi

Farklı sıcaklıkların yem bezelyesi çimlenmesine etkileri sonucunda alınan gözlem ve ölçümlere ait veriler ve bu verilere ait istatistik analiz sonuçları başlıklar halinde verilmiştir.

4.1.1. Dördüncü gün çimlenen tohum sayısı (adet)

Çizelge 4.1’in incelenmesinde anlaşıldığına göre 4. gün sayımında çimlenme üzerine çeşit x tohum üretim yılı x sıcaklık interaksiyonu etkili olmuştur (P<0.01). Diğer bir ifadeyle 4. günde çimlenen tohum sayısı çeşit, tohum üretim yılı ve sıcaklık açısından incelendiğinde (üçlü interaksiyon) değişimler hep aynı yönde olmamıştır. Bilgehan çeşidinde en düşük çimlenme 35°C’de eski tohumlarda olurken, Furkan çeşidinde 25°C’de yeni tohumlarda gerçekleşmiştir (Çizelge 4.2). Çimlenme değerleri göreceli olarak 0°C’den 25°C’ye doğru çıktığında artmakta, 35°C’de ise azalışa geçtiği görülmüştür. 4. gün sayımlarına göre 5°C sıcaklıkta çimlenme gerçekleşmemiştir. Bazı baklagil türleri üzerinde yapılan benzer bir çalışmada üçlü interaksiyon ortaya çıkmıştır (Çuhadar, 1997). 4. gün sayımında 0℃’de çimlenme gerçekleşmemiştir. Bitkilerin uygun çimlenme sıcaklıklarından daha düşük sıcaklıklarda bırakılması, bitkilerde gelişmeyi yavaşlatmaktadır (Açıkgöz, 1991).

(30)

Çizelge 4. 1. Yem bezelyesinde 4. gün çimlenmesine ait varyans analiz tablosu Varyasyon Kaynakları SD KT KO F ÇeĢit 3 207.648 69.216 10.7826 xx Yıl 1 15.820 15.820 2.4645 ˗ ÇeĢit x Yıl 3 280.148 93.383 14.5473 xx Sıcaklık 3 8762.529 2920.843 455.0116 xx ÇeĢit x Sıcaklık 9 411.133 45.681 7.1163 xx Yıl x Sıcaklık 3 47.523 15.841 2.4677 ˗

ÇeĢit x Yıl x Sıcaklık 9 167.133 18.570 2.8929 xx

Hata 96 616.250 6.419

xx: P<0.01

Çizelge 4. 2. Yem bezelyesi tohumlarının 4. gün çimlenmesine ait çeşit x tohum üretim yılı x sıcaklık İnteraksiyonu (adet)

ÇeĢit Yıl Sıcaklık

35℃ 25℃ 15℃ 5℃

Furkan 2008 21.5 ABCD 23.8 AB 19.5 BCDE 0.0 J 2016 15.5 EFGH 16.0 EFGH 12.0 HI 0.0 J Bilgehan 2009 8.8 I 22.8 ABC 11.3 HI 0.0 J 2015 14.5 FGH 23.3 ABC 14.5 FGH 0.0 J Özkaynak 2008 21.3 ABCD 24.0 AB 19.0 CDEF 0.0 J 2016 20.8 ABCD 22.0 ABC 16.8 DEFG 0.0 J Taşkent 2008 13.5 GHI 24.8 A 13.0 GHI 0.0 J 2016 14.0 GH 22.8 ABC 19.8 BCDE 0.0 J LSD(P<0.01) : 4.708; CV (%) : 18.65

Çaçan ve ark. (2016), yapmış oldukları bir çalışmada 13 yem bezelyesi genotipinde (hat ve çeşitler) yeterli çimlenme için 10°C ile 24°C sıcaklığın uygun olduğundan bahsetmektedirler. Bu çalışmadan ve kaynaklardan anlaşıldığına göre, yem bezelyesi tohumlarının çimlenme oranı, çimlenme etkenlerine bağlı olarak farklılıklar göstermektedir.

4.1.2. Yedinci gün çimlenen tohum sayısı (adet)

Yedinci gün yapılan çimlenme sayımlarında, tohumların üretim yıllarının etkisi çimlenmeye P<0.05 önemlilik düzeyinde etkili olmuştur (Çizelge 4. 3). Çizelge 4.4.’te varyans analizi sonucunda önemli bulunan çeşit x sıcaklık interaksiyonuna ait ortalamalar verilmiştir. LSD testi uygulanan ortalamalar sonucu 7. gün çimlenme sayımında, % 67.2 ile en iyi çimlenme eski tohumlardan elde edilmiştir. Bu oran yeni tohumlarda % 62.8 oranında gerçekleşmiştir. Çıkan sonuçlar itibari ile yem bezelyesi

(31)

çimlenmesinde aynı depolama şartları altında bulunan bu tohumlardan eski tohum dahi olsa çimlenme sonuçları iyi çıkmaktadır ve bu geçmiş yıllarda hasat edilen tohumların ekonomik olarak kullanılabileceğini ortaya koymaktadır.

Çizelge 4. 3. Yem bezelyesinde 7. gün çimlenmesine ait varyans analiz tablosu

Varyasyon Kaynakları SD KT KO F ÇeĢit 3 132.937 44.312 7.4697 xx Yıl 1 34.031 34.031 5.7366 x ÇeĢit x Yıl 3 42.531 14.177 2.3898 - Sıcaklık 3 11428.400 3809.467 642.1577 xx ÇeĢit x Sıcaklık 9 192.750 21.417 3.6102 xx Yıl x Sıcaklık 3 22.656 7.552 1.2730 ˗

ÇeĢit x Yıl x Sıcaklık 9 34.031 3.781 0.6374 -

Hata 96 569.500 5.932

x: P<0.05 xx: P<0.01

Çizelge 4. 4. Yem bezelyesi tohumlarının 7. gün çimlenmesine ait çeşit x sıcaklık interaksiyonu

ÇeĢit Sıcaklık

35℃ 25℃ 15℃ 5℃

Furkan 21.1 BCD 21.3 ABCD 20.3 CD 0.0 F

Bilgehan 16.0 E 24.3 AB 19.1 DE 0.0 F

Özkaynak 21.9 ABCD 24.3 AB 23.4 ABC 0.0 F

Taşkent 20.9 CD 24.4 A 22.8 ABC 0.0 F

LSD(P<0.01) : 3.200; CV (%) : 15.02

Çimlenmenin 7. gün sayımları üzerine çeşit x sıcaklık interaksiyonu etkili olmuştur. Çeşitlerin çimlenme sıcaklıklarına tepkileri farklılık göstermiştir. Yani çeşitlerin sıcaklığa olan tepkileri aynı yönde olmamıştır. Bununla birlikte göreceli olarak 5°C’den 25°C’ye doğru sıcaklık arttıkça çimlenmenin arttığı 35°C’de ise çimlenmenin düşük oranda gerçekleştiği görülmüştür (Çizelge 4.4). 5°C’de ise çeşitlerin hiçbirinde çimlenme gerçekleşmemiştir. Fiğ türleri üzerinde yapılan benzer bir çalışmada belli bir noktadan sonraki sıcaklık artışının çimlenmelerde düşüşe sebep olduğu ifade edilmiştir (Daihong, 1992). Bitkilerde çimlenme ve büyüme için optimum bir sıcaklık aralığının olduğu, sıcaklıkların artması belli bir dereceye kadar bitkilerde olumlu yönde reaksiyon göstereceği, optimum sıcaklığın üst sınırının geçilmesiyle birlikte bitkilerde zararlı olabileceği bildirilmiştir (Açıkgöz, 1991).

Tarımı yapılması planlandığında, güzlük ekimi yapılacak olan yem bezelyesi çeşitlerinde, genel itibari ile sıcaklıkların düşmesi çimlenme oranlarının düşmesine neden olarak bitkinin çimlenmeden kışa gireceği ihtimalini ortaya çıkarmaktadır.

(32)

4.1.3. Onuncu gün çimlenen tohum sayısı (adet)

Çimlenme üzerine 10. gün sayımında çeşit x yıl interaksiyonu P<0.05 önemlilik düzeyinde etkili olmuştur (Çizelge 4.5). Çizelge 4.6-7.’te varyans analizi sonucunda önemli bulunan önemli bulunan interaksiyonlara ait ortalamalar verilmiştir. Diğer bir ifade ile çeşitlerin tepkisi tohumların yaşlılığıyla farklılık göstermiştir. Furkan çeşidinin eski tohumları 10. gün çimlenme sayımında yüksek sonuç vermişken, Furkan çeşidinin yeni tohumları düşük sonuç vermiştir ve aralarında oluşan bu fark istatistiki açıdan önemli çıkmıştır (Çizelge 4.6).

LSD testi sonucu çıkan ortalamalar neticesinde 10. gün çimlenmesinde Özkaynak çeşidinin eski tohumları yüksek çimlenme sonuçlarına ulaşmışken, Bilgehan çeşidinin yeni tohumları daha düşük çimlenme ortalaması vermiştir ve aralarındaki fark istatistiki önem göstermektedir. Buna karşılık Özkaynak ve Taşkent çeşitlerinin eski ve yeni tohumlarının çimlenmesi ile Furkan çeşidinin eski tohumlarının çimlenmesi arasındaki farklılıklar önemli görülmemiştir (Çizelge 4.6).

Çizelge 4. 5. Yem bezelyesinde 10. gün çimlenmesine ait varyans analiz tablosu

Varyasyon Kaynakları SD KT KO F ÇeĢit 3 98.531 32.844 5.6229 xx Yıl 1 20.324 20.324 3.4794 - ÇeĢit x Yıl 3 50.269 16.756 2.8687 x Sıcaklık 3 11139.753 3713.251 635.7144 xx ÇeĢit x Sıcaklık 9 262.421 29.158 4.9919 xx Yıl x Sıcaklık 3 32.830 10.943 1.8735 ˗

ÇeĢit x Yıl x Sıcaklık 9 23.445 2.605 0.4460 -

Hata 96 560.743 5.841

x: P<0.05 xx: P<0.01

Çizelge 4. 6. Yem bezelyesi tohumlarının 10. gün çimlenmesine ait çeşit x tohum üretim yılı İnteraksiyonu ÇeĢit Yıl Furkan 2008 17.2 AB 2016 14.6 C Bilgehan 2009 15.2 C 2015 16.1 BC Özkaynak 2008 2016 18.2 17.1 A AB Taşkent 2008 17.6 AB 2016 17.1 AB LSD(P<0.05) : 1.696; CV (%) : 14.52

Referanslar

Benzer Belgeler

Çelik S355JR kalite profillerden çıkarılan numunelere kıyasla % 36 cam fiber içeren kalın kesitli ve % 23 cam fiber katkılı ince kesitli izofitelik polyester reçine matrisli

Karaarslan N, Yilmaz I, Ozbek H, Sirin DY, Kaplan N, Akyuva Y, Gonultas A, Ates O: Are specific gene expressions of extracellular matrix and nucleus pulposus affected by

Seyahat acentalarında çalışan kadın işgörenlerin cam tavan sendromu algılamalarının eğitim durumlarına göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğine

Lise öğrencilerinin öğrenme yaklaşımları (derin ve yüzeysel yaklaşım) ve yetkinlik beklentilerinin (sosyal, duygusal ve akademik yetkinlik) kişiler arası

On the basis of new theoretical principles, the activation paradigm and the theory of transitional labour markets, we will show how the European concept of flexicurity has turned

Afgani, İran seferinden sonra gittiği Londra’da Ziyâ’ül-hâfikayn adlı aylık bir dergi çıkarmıştır. Hüsrev Şahi bunun Afgani’nin anti-sömürgeci ve zülme

Ekstraktlara antioksidan aktivitelerini belirlemek için total antioksidan kapasite (fosfomolibdat testi), β-karoten/linoleik asit test sistemi, serbest radikal süpürme

Eğer iĢ parçası sert, kesici takım yumuĢak, kesme hızı hızlı, ilerleme oranı fazla, talaĢ derinliği fazla ve çalıĢma sıcaklığı yüksek ise aĢınma çok fazla.. Bu