Türk pasaportlu
operacı
Diran Lokmagöz- yan. İstanbullu Ermeni. On yıl önce Erivan'a gelmiş. Önceleri yalnız ca Üniversite öğrenimi için. Zaman geçtikçe kendisini Erivan'da da ha huzurlu hissetmiş. Şu anda Erivan Radyo- su'nun kadrolu opera sanatçısı. Yine de Türk pasaportundan taviz vermiyor.
rivarVdaki Urfalı
İngilizce, Doğu Mutfağı yazılı tabelanın asılı olduğu restoranın içi tıka basa dolu. Uyanık bir Ermeni girişimci aynı zamanda kebap meraklısı olan Erivanlılara Güneydoğu mutfağım
sunarak kentin en iyi restoranını açmış. Kepap ustası nereden olacak tabi ki Urfa'dan. Mustafa Usta mönüde Türkçe adlarıyla yazılı kebapları hazırlıyor. Ermeni patronun gözbebeği.
haber
Ernnmı 15ÜPJ1
PAZAR, 2 6 Aralık 1 9 9 9
Türkiye'de yayımlanan Agos Gazetesi'nin editörü rehberimizdi
t
7
-S/CkbÙ
Barm arkasmda kadehlere dut votkası doldururken tamdık. Adı Sergey Şirinyan. Eskiden uzay teknolojisi üreten fabrika kapanınca şimdi barmenlik yapıyor.
Yeni düzene alışamamış. Azericesi oldukça iyi. Türkiye'den geldiğimizi öğrenince seviniyor. Neye sevindiğini biz de
anlamıyoruz. Eskiden
Volkov gibi kozmonotlara uzay aracının nasıl kullanıldığım da o öğretiyormuş.
Yazarkasa tuşlarıyla bize de anlatmaya çalıştı!
izzet, ikram yapılması için baskı yapıyor. İlgisi ve candan evsahipliği bizi de laubali yapıyor, mesafeyi yok edip, "Sarkis Abi"ye dönüyoruz.
B
îrBİZE BİR BURAYA BAK
Erivan'da pasaport işlemleri uzayınca sinirleniyor, Bir anda İstanbullu kimliği bastınyor: 'Yahu bir bizdeki duruma bak bir de buradaki duruma” !
Erivan’a ilk kez 1966 yılında gelmiş, "Sovyetli" yıllarda. O zamanlar Kars'tan trenle geçmiş. "Soydaş toprağı" dediği Ermenistan'a. Ama gezememiş. Başka kentlere gitmek isteyince karşısma izin sorunu çıkmış.
Sarkis abiye takılıyoruz:
- Şimdi de pek birşey değişmemiş diyoruz,
- Yok yok eskiden burada birine nasılsın
diye sorduğumda; iyi olacak inşallah derlerdi. İkinci geldiğimde, böyle kalsa iyidir, diyorlardı. Şimdi bazıları köşeyi dönmüş ama büyük çoğunluk eskiyi arar durumda. Gördünüz mü birşeyler değişmiş!
L
ü f e r d e n b a ş k a t a n im a mErivan Havalimanından kent merkezine doğru hareket ediyoruz. Yolun iki
tarafında işporta tezgahları sıralanmış. Sarkis Abi, "Bunlar da buranın Akmerkez'i, Galeria'sı," diyor.
Akşam yemeği otelde. Organizasyonun yükünü çeken Harutyan Demir, İşhan balığı hazırlatmış. Ama Sarkis abiyi pek mutlu edemiyor. "Boğaz lüferinden başka balık tanımam," diyor. Balık özlemiyle kalsa iyi. Masada zeytinyağlı mezelerin olmadığını, Ermenistanlıların
mutfaklarının İstanbullu Ermeni mutfağından çok farklı olduğunu da anlatıyor: "Bir Ermeni yemeği olan uskumru dolmasını İstanbul'da yaşayan herkes bilir, ama Ermenistanlı Ermeni bilmez".
Sokakta konuştuğu soydaşlarıyla aralarında bir lehçe sorunu da varmış. İstanbullu Ermenilerin Fransız, doğuluların da Rus etkisinde kalması sonucu arada kopukluk oluşmuş: "1915-1940 arası büyük bir kültürel açık yaşandı. Özellikle Sovyet döneminde Ermenistan’da yaşayanların büyük avantajı da oldu. Ermeni
kültürünün daha da yaygınlaşması için enstitüler kuruldu. En küçük yerleşim biriminde yaşayanlar bile opera, tiyatroya gitmeye alıştılar. Biz İstanbullu Ermeniler folklorik yönden doğunun gerisinde kaldık. Buraların şu anda yalnızca
ekonomik sıkıntısı var. Entelektüel birikim
s
arkis Seropyan, Balat'ta doğmuş eski bir İstanbullu. Türkiyeli üç gazeteciyi Erivan'a davet eden Agos Gazetesi'nin Ermenice editörü.Atatürk Havalimanında uçağın kalkmasını beklerken yerinde duramıyor. Birlikte yola çıktığımız Milliyet'ten Nazım Alpman ve Radikalden Celal Başlangıç’a Erivan'dan bahsediyor. "Bizim oranın suyunu için midenizde sorun kalmaz," diyor. Ermenistan'daki akrabalanna aldığı hediyeleri zar zor sığdırmış valizine. Dönüşte de bavulu Türkiye'deki
Ermenilere getirdiği su ve tuzla dolacak. Uçak Erivan'a doğru hareket ettiğinde hosteslerle Ermenice konuşup, bizlere özel
Sibel Çan'a
aşık
Hafta sonları kurulan Versiyaj pazarındaki yağlı boya Sibel Can portresi dikkatimi çekiyor. Resmin bulunduğu sehpanın yanmda da sanatçısı Sarkis Tosunyan. Bir kaset kapağında resmini görünce Sibel Çan’a | aşık olmuş. 75
yaşmdan sonra da Sibel Çan'ın kendisine i bakmayacağını
düşünerek İstanbul'a j gelmemiş. Ama bu aşk.' ona kazandırmış da. Şii ana kadar iki Sibel Cani portresi satmış.
açısından da batılılara inanılmaz bir fark atmış dürümdalar."
İSTANBUL'U SEVİYORUM
Türkiye ile Ermenistan'ı kıyaslarken Ermenistan sevdalısı olduğunu da her fırsatta dile getiriyor.
- Peki, Ermenistan’da sürekli olarak yaşamak ister misin, diye soruyorum.
- Önemli olan insanm doyduğu yerdir. Belki biraz daha genç olsaydım
tereddütsüz evet, derdim. Ama şimdi düşünürüm. İstanbul'u çok seviyorum.
Bir soru daha:
-Hangisiyle daha iyi anlaşırsın, Ermenistanlı biriyle mi yoksa bir İstanbulluyla mı?
- Vallaha doğduğum yerdeki insanlarla daha iyi anlaşıyorum!
■ Sebati KARAKURT
Madam
A licia'nın
Türk Mutfağı
Alicia Melkumyan, Komi tas konservatuarım bitirmiş. Kırk yıllık piyano hocası. 1990’da İstanbul’da piyano dersleri vermiş. İki yıl sonra Erivan’a dönerek bir evin alt katmda restoran açmış. İstanbullu Ermeni mutfağım Erivan'a taşıyarak soydaşlar arasmda mutfak köprüsü olmuş. Şu anda parlamenterlerin ve Türkiyelilerin uğrak mekanı Madam Alicia'nm mutfağı.oy mühendisi
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi