• Sonuç bulunamadı

Hisar'da bir monşer

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hisar'da bir monşer"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

umelihisarı İskelesi’nin tam karşısında yanyana iki

dükkanı var Bay Fedon Ache’nin.. Birinde mantıcılık diğe­

rinde antikacılık yapıyor.. Fransız asılllı Türk vatandaşı..

ma madalyonun bir de öteki yüzü var.. Hisaıiıların

“Mösyö Fedon” diye seslendiği Fedon Ache, aslında

dört dil bilen ve Avrupa’da çok tanınan 40 yıllık bir

gazeteci. Yaptığı en büyük haber ne biliyor musunuz?

Noel Baba]nın mezarının Türkiye’de olduğunu dünyaya

duyurdu.. Ünlü dergilere kapak oldu..

stanbul Boğazı,

R u m e l i h i s a -r ı’ndan bi-r baş­ ka gü zel g ö rü ­ nür.

H ele bir de pırıl pırıl bir gökyüzü olursa seyrine hiç do­ yum olmaz.. Belki bu yü zden olsa gerek Hisar Camii’nin g i­ riş katında bulunan “minik lokantalar” her zaman uğrak ye­ rim olmuştur.. Hani, ö zellikle Rumelihi­ sarı Konserleri sıra­ sında müşteri akını- na uğrayan o sevimli mantıcı dükkanları..

İfla h olm az bir

Noel Baba mezarını araştırıp bulmak için gün lerce deve sırtında yolculuk yaptı, köylülerle konuştu ama sonunda işi başardı. Paris Match, L'ıllustre gibi ünlü dergiler 1956 yılında Bay Fedon'un haberine sayfalarca yer verdi.

(2)

M ösyö F e d o n ’un H isa r’ı

bürosu antik eşyalar ve birbirinden güzel tabl'plarla süslü olduğu olduğu içi n g d lip geçenler burayı antikacı dükkanı sanıyor... Bü yanlış anlam alar sonucu Mösyö Fedon antikacılık da yapm aya

■ w P

m M

* j

i

I

m

mantı düşkünü olduğum için yaz kış giderim bu lokantalara..

Boğaz’ı tüm heybetiyle gö­ ren masalardan birine kurulur sonra da o, naneli ve acılı mantı­ ları keyifle yerim.. Geçenlerde yine bir grup arkadaşla bu man­ tıcı dükkanlarından birine “ke­ y if’ yapmaya gittik.. Bir yandan sohbet edip bir yandan da kamı­ mızı doyururken, garsonlara ta­ limat veren yaşı hayli geçkin bir adam dikkatimi çekti..

Ağzında purosu, papyon kra­ va tı ve A vrup ai yü zü yle bir “monşer” gibiydi..

Katili kan çeker misali, beni de bir gazeteci olarak bu esra­ rengiz yüz, hemen çekti tabii...

Ayağa kalkıp yanına gittim, biraz sohbetten sonra, bu şık gi­ yimli adamın hemen hemen bir yıldır uğradığım bu minik man­ tıcı dükkanının sahibi olduğunu öğrendim..

Ama sohbet uzayınca ortaya neler çıktı neler..

Adı Phedon Ache..

Herkes O’na “Mösyö Fedon” diyor.. Fransız asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı..

İlk çırpıda akla hemen Mös­ yö Fedon’un Türkiye’de ne ara­ dığı ve neden mantıcılık yaptığı gelebilir..

Papyon kravatlı, zarif ve ki­ bar görünüşlü bir adamın, üç masanın ancak sığabileceği bir

mantıcı dükkanında ne işi olabi­ lirdi?

Hele hele Fransız asıllı bir adam ın b ir Anadolu y e m eğ i olan mantıyla ilgisi nereden ge­ liyordu?

İşte bu ve benzeri somlarla kafamız karmakarışık olurken bir çırpıda anlatıverdi “Mösyö Fedon”, o ilginç hayatım..

Bay Fedon, aslında bir gaze­ teci.. 40 yıldan bu yana merkezi P aris’teki, Avrupa H aberler Ajansı’nın Türkiye ve Ortadoğu müdürlüğünü yapıyor..

Bu arada Le Monde, Paris Match gibi ünlü Fransız dergi­ lerin ve birçok İtalyan yayın or­ ganının da yıllarca İstanbul mu­ habirliğini yapmış biri..

Fakat, bunlar bir yana Mös­ yö Fedon’un en büyük özelliği nedir biliyor musunuz?

İşte şimdi sıkı durun.. Antalya Demre’deki “Noel Baba Mezarı”nı dünyaya tanı­ tan, daha doğrusu “Santa Cla- us”un mezarının Türkiye’de

(3)

Üçü bir yerde...

Temsilcisi olduğu Avrupa Haberler Ajansı'nın ofisi, antikacı ve mantıcı dükkanı bir arada Bay Fedon'un.. Yabancı müşteriler olduğu zaman mutfağa girip yemek de pişiriyor bazen.

► ►►

duğunu ilk kez ortaya çıkarıp bu olayı çalıştığı dergiler aracılığıy­ la milyonlarca insana duyuran bir gazeteci..

Gerçi, ansiklopedilere bakıl­ dığında “Noel Baba mezarının” Demre’de olduğu sadece rivayet ediliyor ama Mösyö Fedon’un 1956 yılında yaptığı haberden sonra milyonlarca Hristiyan, bu­ raya akın etmiş ve etmeye de­ vam ediyor.. Hatta Papa bile ha­ berden iki yıl sonra Demre’yi zi­ yaret edip mezarı inceliyor..

Çünkü, kesin olan bir şey var ki, Hristiyan tarihine göre “San­ ta Claus”un yaşadığı ve çocukla­ ra hediye dağıttığı yer Demre bölgesi.. Ya da bir diğer adıyla De Myre..

Sayfalarımızda da gördüğü­ nüz üzere Mösyö Fedon bu ha­ beriyle birçok yabancı dergiye kapak bile olmuş..

Y azısın da D em re’ye nasıl gittiğini, (görüldüğü gibi deve sırtında) mezarı nasıl bulduğunu ve günlerce süren ilginç yolculu­ ğunu ve araştırmasını anlatmış..

Bu yayınlardan sonra Mösyö Fedon’un “gazetecilik ünü” da­ ha da artmış ve birkaç dergiden transfer teklifi dahi almış hatta büyük paralar kazanmış.. Bunla­ rın verdiği avantajla birkaç ünlü derginin temsilciliğini üstlenmiş ve ardından Türkiye’de ne ka­ dar olay varsa hepsini bir bir bağlı bulunduğu yayınlara “te- lekslemiş”..

Evet, şimdi isterseniz burada bir duraklayalım ve Mösyö Fe­ don’un gazetecilik, mantıcılık ve antikacılıkla noktalanan Türki­ ye’deki yaşamının nereden baş­ ladığını anlatalım..

★ ★ ★

Mösyö Fedon, aslında bir te­

sadüf sonucu Türkiye’de doğu­ yor.. Babası, 1920’li yılların so­ nunda Türkiye’de bir Fransız diplomatı olarak görev yapar­ ken İstanbullu bir Rum kızına aşık olup evleniyor.. Sonra dip­ lomat babanın tayini, önce Pa­ ris ’e ardından da, o y ılla rd a F ran sa’nın söm ü rgesi olan Fas’a çıkıyor.. Fedon, daha be­ bekken diplomat baba bir uçak kazasında yaşamım yitiriyor..

Çocuğuyla bir başına kalan anne, Paris’te daha fazla kala- mayıp İstanbul’un yolunu tutu­ yor..

Fedon, İstanbul’da adeta bir Fransız gibi büyütülüyor.. Orta­ öğrenimini Fransız okullarında tamamlıyor, bu arada annesin­ den dolayı Rumca’yı, okulda da hem Fransızca hem İtalyanca

hem de Türkçe’yi öğreniyor... Sık sık da annesiyle birlikte Fransa’ya uçuyor.. Yüzünü gör­ m ediği babasının akrabalarını görmeye..

Genç yaşlarda yazmaya me­ raldi olan Fedon, liseyi bitirince İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydoluyor... Yaz­ maya meraklı olmasına rağmen nedense kendini Psikoloji bölü­ münde buluyor.. Ama o, yine de yılm ıyor ve okulu en iyi dere­ ceyle bitirip doktora bile yapı­ yor..

Bu arada üniversite öğrenci- siyken bazı Fransız gazetelere küçük haber ve öyküler yazan Fedon’un “profesyonel gazete­ ciliği” üniversiteyi tamamladık­ tan sonra başlıyor..

O sırada Avrupa Haberler

Ajansı’nın müdürü bir nedenle istifa edince görev Fedon’a tek­ lif ediliyor ve böylece “Mösyö Fedon” eğitim iyle hiç ilgisi ol­ mayan bir mesleğe gerçek an­ lamda adım atıyor..

Dem okrat P arti T ü rk i­ y e ’ sinde yaşanan birçok olay, Fedon Ache sayesinde Avru­ pa’ya duyuruluyor..

İşte, o yıllarda Turizm Ba- kanlığı’ndaki bir dostu sayesin­ de Demre’deki Noel Baba Me­ zarı’m araştırmaya başlıyor.

Deve sırtında günlerce yol­ culuk yapıyor, köylülerden bilgi alıyor, dağlarda kalıyor ve gün­ ler süren zorlu bir uğraştan son­ ra hedefine varıyor.

Çektiği fotoğraflar ve yazdı­ ğı röportajı Avrupa’daki dergile­ re geçince, bir anda olay adam

Askerliğini yedeksubay olarak Erzurum'da yapan Fedon Ache, karısı Necla Hanım, oğlu Jean Pierre ve gelini ile Yenikö/deki evlerinde görülüyor..

(4)

Nebil ÖZGENTÜRK

haline geliyor. Bu arada farkın­ da olmadan “turizmimize” de katkıda bulunuyor..

Bu sayede gazetecilik yaşa­ mı boyunca bir daha rastlamaya­ cağı ölçüde para kazanan ve bir­ çok d ergid en tran sfer te k lifi alan Mösyö Fedon, bu arada şanssız günler de geçiriyor..

Dünyaya rezil olduğumuz 6- 7 Eylül olayları ile ilgili fotoğraf­ ları bağlı bulunduğu gazete, der­ gi ve ajansa zamanında ve iyi bir şekilde ulaştıramadığı için “fır­ ça” da yiyor..

Gazeteciliğine son hızla de­ vam eden Mösyö Fedon, 1950’li yılların ortalarında “yabancı ba­ sından” olmanın verdiği avan­ tajla birçok üst düzey bakan ve yöneticiyle tanışıyor. Hatta bazı­ larıyla dostluk bile geliştiriyor.

Mesela; D P ’li bakanlardan Samet Ağaoğlu’nun bir çok ki­ tabım Fransızca’ya çevirerek yurt dışında tanınmasını sağlı­ yor.

Bu sıralarda yine Maliye Ba­ kanı Refik Koraltan’m yeğeni Necla Hanım’la tanışıp evleni­ yor.. A ncak, D P

yöneticileri ile ya­ kındığı, Mösyö Fe- don’un 27 Ma- yıs’tan sonra Tür­ kiye’yi terketme- sine neden olu ­ yor.

Fedon Ache, “ne olur ne ol­ maz” düşüncesiy­ le ihtilalden sonra

ken d isin i B e y ru t’a tayin ettiriyor ve ga­ zeteciliğe orada de­ vam ediyor.. Ortalık sakinleşince de tek­ rar Türkiye’ye dönü­ yor..

İstanbul’da gaze­ te c ilik yapm anın m utluluğuna y e n i­ den kavuşan Mösyö Fedon, aradan birkaç yıl geçince de, büro­ sunu şimdi bulundu­ ğu Rumelihisarı böl­ gesine taşıyor..

Ancak Hisar’a ta­ şınm ası hayatında yepyeni bir dönemin açılm asın a neden olu yor Mösyö Fe- don’un.

Fedon Bey’in, an­ tik eşya ve birbirin­ den güzel tablolarla süslü ofisi gelip g e ­ çenlerin dikkatini çe­ kiyor.. Herkes gazete bürosundan çok anti­ kacı dükkanı zanne­ diyor burayı o da hiç bozuntuya vermiyor. Böylece istemeye is­ tem eye antikacılık yapmaya başlıyor..

B irkaç y ıl önce Rumeli Hisarı Kon­ serleri sayesinde böl­ gede yoğunlaşan ka­ labalığı görünce de, bu kez dükkanı ikiye ayırıp diğer yarısını lokanta yapıyor.. M an tıcı dükkanına Türkçe’de “Mağara” anlam ına gelen La Grotte adını veren Fedon Bey, böylece H isar b ö lges in in sembol isimlerinden biri haline geliyor..

★ ★★

Evet, Fedon Ac­ he, psikoloji öğreni­ mi ile başlayan mes­ lek hanesine gazete­ cilik , çev irm e n lik , antikacılıktan sonra böylece “mantıcıhğı” da ekliyor..

Am a Mösyö Fe­ don, mantıcı da olsa, zaman zaman yaban­ cı m ü şteriler için muftağa girip yemek de yapsa, boynundan papyon kravatını, ağ­ zından da purosunu hiç eksik etmiyor..

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Saray Tiyatrosu ufaktı. kon da birkaç locadan; aşağıda da yüz yüz elli k işilik bir salo­ nundan ibaretti. Kenarlarda ha rem i Irümayun için kafesli lo. Sahne

Teze konu olan illerin türetilmiş solar radyasyon değerlerinin (Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları için)

Teknolojinin geliştiği internet ve akıllı telefon kullanımının oldukça arttığı günümüzde mobil uygulamalar oldukça yaygınlaşmış ve hayatımızın önemli bir

Günümüzde rekabetin çok yoğun olduğu gerçeği göz önüne alındığında, Çin ve Uzakdoğu gibi arıtma, işçilik, hammadde ve enerji maliyetleri düşük olan

Abdullah da, “Sizin konuşmadığınızı görünce ben de konuşmayı veya bir şey söylemeyi uygun görmedim.” cevabını verdi bunun üzerine Ömer, “Eğer söylemiş

Akçakoca tarafından Kandıra sonrası Osmanlı Beylik topraklarına katılan bu yer aslında Ermeni Pazarı değil Araman’dır.. yüzyılda "pazar" özelliğini koruyan

Yazar dürüstlüğünü her şeyin üstünde tutarak devrin siyasi olaylarına kalemiyle hiç karışmaz görünen A.Şinasi, Fransız edebiyatında derin bir bilgi sahibi olduğu

Aynı avluda, bir d î Bizans sütun baş- lığı var, kaymakamlık avlusuna bitişik bir e v d ; ds Korentien tipi büyük, beyaz mer- mer sütun başlığını (ters sütun