• Sonuç bulunamadı

1956 yılında Edirne müzesine, bir jan- darma eri tarafından, mermerden yapılmış güzel bir Romalı başı (büstü) getirildi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1956 yılında Edirne müzesine, bir jan- darma eri tarafından, mermerden yapılmış güzel bir Romalı başı (büstü) getirildi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

« E N E Z »

Yazan ve Çizen :

M U Z A F F E R B A T U R Edirne Müzesi eski M ü d ü r ü

1957 yazı Edirne Nafia Müdürlüğünün Enez - Keşan arasına yapılan yol faaliyeti esnasında N a f i a cipleriyle Enez'e bir gezi fırsatı bulabildim.

1956 yılında Edirne müzesine, bir jan-

darma eri tarafından, mermerden yapılmış güzel bir Romalı başı (büstü) getirildi.

Ensz jandarma komutanlığı dairesinin te- mel kazısı sırasında çıkmış. Ayrıca lâtince yazılı bir de kaidesinin bulunduğu söyleni-

yordu; kaide büyük ve ağır olduğu için mü- zeye kadar taşınamamış. O günden beri bu kaide merakımı çektiğinden, Eneze bir tet- kik gezisi için fırsat kolluyordum.

Vali Turgut Başkayanın müsaadeleriyle

Bir Romalı başı. 1956 da bir inşaatın temel kazısında bulunan bu baş Edirne Müzesine nakledilmiştir.

(2)

1 - 2 : Bizanstan kalma eski kilisenin iki görünüşü. 3 - 4 : Camiye çevrildikten sonra yapılan ilâveler

bu fırsat çıktı. Dönüşte de kendi arabasına almak suretiyle gösterdiği nezakete, bir tet- kik gezisine verdiği ilgi ve önemden dolayı kendisine müteşekkirim.

Gezi; Edirneden başlıyarak Havsa, U- zunköprü, Keşan yoluyla oldu. Önce Uzun- köprüde birkaç saat dinlenildi, bu esnada Sultan II. Murad'ın kasabaya adını veren

U z u n k ö p r ü ve kitabesi tetkik edildi, camiden ve bir tarihî çeşmeden kitabelerinin ıstan-

pajla kopyeler'; alındı, akşama doğru Ke- şana varıldı. Buranın da camii ve hazîre- leri gezildi. Gece kalınarak, ertesi sabah Keşandan güneye doğru yol aldık, Msriç nehrinin kıvrımlarına paralel olarak gidi- yorduk, güzel bir gündü, etrafta mis gibi kckan fundalıklar arasında yo! diyemiye- ceğimiz patika veya kayalıklar arasından geçtik.

Enezden Keşan istikametinde 12 km.lik

geniş bir toprak iınlâsv yapılmış. Bütün bir kış boyunca karadan Eneze gitmeye im- kân clmıyan bu yerlere yol bittikten sonra her taşıt işliyebilecekmiş.

E n i z kaymakamı ve bazı ilgililerle gö- rüştükten sonra, yukarıda bahsedilen hey- ksl kaidesini kaymakamlık avlusunda bul- dum. Millî günlerde hitabet kürsüsü ola- rak kullanılıyormuş. Ön yüzündeki lâtinc;

kitabeyi aşırı milliyetçi veya gerici bir ka-

(3)
(4)

rakol kumandanı çimento ile kapattırmış.

O k u m a k veya ıstanpaj usulü ile bir kopya- sını almak için çimento sıvayı kazıttım.

Çimento altından çıkan gayet güzel oyul- muş, lâtince yazıların da, çekiç ile tahrip edildiğini hayretle gördüm. J a n d a r m a ku- mandanının emriyle bu işi yaptığını söyli- yen işçi bu eserin önemini takdirden âcizdi.

Fakat bir aydın kişinin, böyle gerici bir anlayışla, tarihî v ; turistik eserleri tahrip etmesi affedilemez.. Münevver de olsa sa- nat ve tarih kültür anlayışı ve toleransı noksan olan bu gibi yüzlerce kimsî yur- d u m u z d a binlerce essri tahrip ettirmekte devam ediyor ve edecekler de...

Aynı avluda, bir d î Bizans sütun baş- lığı var, kaymakamlık avlusuna bitişik bir e v d ; ds Korentien tipi büyük, beyaz mer- mer sütun başlığını (ters sütun altlığı) ola- rak kullanmışlar. Üzerine de bir ahşap di- rek dikmişler. Biraz ilerde, başka bir evin kapısı ö n ü n d ; kuyu kapağı olarak kulla- nılan sütun başlığı üzerinde Bizans haçı ka- bartması görülüyor.

Kasabanın büyücek bir kahvesinin or- tasında döşeme taşlan arasında ortası kar- tal armalı, işlenmiş çok güzel bir alçak kabartma m e r m e r var. Halk çiğneye çiğ- n ; y e kısmen aşındırmış, belki de görülmi- y;cek bir hal almıştır.

Bütün bu tarihsel kalıntıları görürken, Enezin haşmetli ve azametli devirlerini ya- şar gibi oluyorum. İlk Enez Traklar zama- nında, Meriç nehrinin, Ege denizine dö- küldüğü yerde, kurulmuş bilâhare, etrafı gayet sağlam surlarla çevrilmiştir. Bu sur- ların kara tarafından giriş kapısındayız.

Bu kapının solunda 0,95 X 1,05 m. ölçü- sünde, m e r m e r üzerine yüksek kabartma olarak işlenmiş bir levha ile karşı karşıya- yız. Burada bir ağaç önünde şaha kalkmış bir at üzerinde süvari veya avcı, ön ayak- ları alt boşluğunda da iki hayvan ata hü- cum etmiş, havlar vaziyettedir.

Kale için; girmeden sola kale surları dış dibinden etrafını dolaştım. İnsan boyu büyüklüğündeki diken ve otlardan yol diye bir şey kalmamış.

Duvarlar üzerinde ver yer aplike edil- miş birkaç m : r m e r levha gördüm. Bun- lardan birinde : Levhanın yarısı balık pulıı motifli diğer yarısında kanadını açmış bir kartal üzerindi de lâtin veya Bizans yazı- l a n bulunmaktadır. Bir başka levhada: Ba- lık pulu motifli kabartma üzerinde Bizans kitabesi var.

Bir başka taşta ise : Dört satır kitabe, dikine uzun enine dar ikişer kollu Bizans haçı.

Devamı 186. s:ıhifadp

T N A T O Y H B A A A P I O Y I O O A N O V v K A l M A D Y H A

T O Y A T i m O Y : -

"i.ffATUlt

«ENEZ» de eski eser kalıntıları ,1 6/îTııK

(5)

Baştarafı 176. salıifada Sağda bahçe içinde yerlilerin çan ku- lesi dedikleri bina içine girmek m ü m k ü n olamadı. Altta genişçe yuvarlak kemerli bir kapı üzerinde kareye yakın beyaz mer- mer bir plâka kitabe var, ortasında uçları süslü bir haçın etrafını çevreliyen yazılar ve 1863 tarihini bariz olarak okuyabiliyo- ruz.

Kale duvarlarının bir başka yerinde, dört kollu bir rozas, haç ve İngiliz bayra- ğındaki gibi diğer bir haç var.

Kale içine giriyoruz. İçindeki evler ha- rap ve bakımsız. Bizans kilisesinden çevrilme büyük bir cami karşısındayız. Buraya F a - tih kilise camii deniyor. Yan tarafta cümle kapısı önünde, büyücek bir döşemede bir- birini kesen haçlar halen duruyor. Bina İslâmî ekler müstesna t a m a m e n Bizans stilinde yapılmış, son cemaat yerine teka- bül eden yerdeki sütun başlıkları da tama- men Bizans stilinde..

Camiden sonra surların üzerine çıkıl- dı, b u r a d a bir kuyu ağzı bileziğinde yazı ve işaretlere rastlandı, bir başka büyücek m e r m e r taş ikiye ayrılmış kırık ortasında büyücek bir daire içi oyularak mozayik iş- lenmiş fevkalâde eserlerle karşılaştım.

Bütün bu önemli eserlerden sonra, kü- çük bir müze yapılabilecek diğer eserleri aşağıda sıralıyorum :

1 — Kalaycı Mehmet Demirci'nin ka- pısı önünde Bizans sütun başlığı.

2 — Şehir Kulübü önünde yol orta- sında mahiyetinin ne olduğunu kimsenin bilemediği, yüzü ve gövdesi insan, saçları kartal kanadı şeklinde iki yan gövdeleri memeli bir hayvanı gösteren sfenks köşe taşı.

3 — Yapılmakta olan hastane önünde Voyvoda Mehmet ağanın mezar taşı ve diğer mezar taşları t a m a m e n kadirbilme- mezliğin kurbanı olmuşlar.

4 — Bir avluya açılan helâ çukurunu kapaklık yapan osmanlı mezar sandukası parçaları.

5 - 6 — Sefer Örs adındaki vatandaşta Osmanlı ocak önü taşı ile güzel bir klâsik mermer kabartma.

7 — Otlar içinde kaybolmuş, Y u n u s Baba türbesi ve hazîresindeki mezar taşları yürekler acısı bir d u r u m d a .

8 — Emin Kurt'un bahçesinde yarı toprağa gömülmüş eski fakat sağlam bir top. Muhtemelen Fatihin döktürdüğü top- lardan olacak. N a m l u uzunluğu, 3,27 m . dip kutru 0,55 m. ağız kutru 0,15 met- redir.

D a h a benim göremediğim veya göster- mekten çekindikleri birçok tarihî eserleri de hesaba katarsak Enez'in önemini belirtmiş olacağım.

Enez'in Tarihçesi:

Bütün bu kalıntılar tarihsel beldenin canlı belirtileridir.

Enez'in hangi tarihe ve ne zaman ku- rulduğu kesin olarak bilinmiyor. T a h m i n e n Milâddan önce 3 - 4 . yüzyılda menşei Asya olan Traklar tarafından kurulduğu muhak- kaktır. Çok sonraları Yunan uluslarından

« A O L İ D E S » liler buralara yerleşince karadan Meriç nehri ile içlerle, denizden adalara (Semendirek ve İmroz gibi) yakın- lığı ve mevkiinin önemi, ticarî gelişmeyi, İnoz'un zenginleşmesini ve uygar bir belde olmasını sağlamıştır.

İlk devirlerden bu yana « A E N E A S » ,

«AİNOS», «İNOZ» ve E N E Z isimlerini almıştır.

Meşhur Ege sahilleri şairi «Homer» in İlyada ve Odiss eserlerinde işaret ettiği T r u v a kahramanlarından «AENEAS» bu şehrin ilk kurucusu olduğunu Kritivolos eserinde yazmıştır.

O tarihlerde Enez çok zengin bir belde olduğunu civar adalara ve içerlere Meriç nehri yoluyla Edirne'ye. Sırbistan'a kadar ticaret yaptığı biliniyor. Gölden elde ettiği tuzu veya civarının üzümlerinden yaptığı şarap ve rakıları alıcı bulduğundan ve göl- deki çeşitli balık, kuş avlarından elde et- tiği servetle saadete nail olmuş beldeler- den idi.

Sonraları diğer Y u n a n beldelerinde ol- duğu gibi, buraları da ihmale uğramış, bakımsız kalmış, felâketler birbirini takip etmiştir.

Romalıların büyük gelişmeleri esna- sında, Enezde, yeniden onarılmış eski de- virlerini andıran bir gelişmeye yüz tutmuş- tur.

Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldığı zaman buraları da Doğu R o m a İmparator- luğu hissesine düşmüş. Sonraları Bizansın idaresinde bir Prenslikle idare edilegelmiş- tir. Bu sıralarda Adaların çoğu Ceneviz ve Venedik Cumhuriyetleriyle Rodos Şövalye- lerinin elindedir.

İstanbulun fethine doğru, Bizans İmpa- ratorluğunun elinde yalnız İmroz, Limni, Taşoz adaları kalmıştır. Bu esnada adalar dîhşet içinde kalarak hicret etmeğe başla- mıştır. Bu sırada Bizans tarihçilerinden Kritivolos halkı teskin etmiş, Geliboluda bu- lunan T ü r k d o n a n m a kumandanı Hamza

Beye heyet göndererek bu adaların âni bir taarruzdan masun kalmasını önlemiş. Ay- rıca Fatih S. Mehmet yanına gönderilecek elçilerin padişah tarafından kabulüne delâlet etmesini istemiş.

Kritovulos'un hazırladığı elçiler, Edir- ne Sarayına gittiklerinde, o r a d a bulunan Enez ve Midilli Ceneviz beyleri de Fatihe itaatlerini bildirmişlerdir. Bütün bunların tabiiyetleri kabul edilmiş, böylece İmroz adası Enez beyi Palamidiye, Limni ve T a - şoz adaları da Milli Ceneviz dükası Rodri- go'nun idaresine verilmiştir.

(H. 860 - M. 1456) d a Enez Ceneviz dukası Doria tarafından İpsala ve Firecik Türklerine fena muamele yapılması veya Rumların Türklerden başkalarına tuz sat- malarına ticarî ve iktisadî zararlarından şi- kâyet etmeleri ve siyasî sebep olarak da:

Midilli, Limni, İmroz, Semendirek ve Ta- şoz adalarına bu sırada Gattilisio isminde bir Ceneviz ailesi hâkimdir. Bu aileye (H.

755 - M. 1354) de ayrıca Enez - Midilli bey- liği de verilmiş. O tarihten zaptına «1456»

kadar 102 sene kadar gelirinin üçte ikisini haraç vermek suretiyle hâkimiyetine devam etmiştir.

İstanbulun fethi esnasında bu aileden Palamidi yukarda da yazdığımız gibi Fa- tihi tebrik ve tabiiyetlerini arz için gitmiş- lerdi, buraları Osmanlı tabiiyetinde kalmak şartiyle iade edilmişti. F a k a t kısa bir m ü d - det zarfında Palamidi ölerek yerine oğlu Dorio geçmiştir. Cenevizlilerin teşvikine kapılan Dorio Türklere karşı tahkimat yap- mağa kalkışmış. Evvelce ölen ağabeysinin karısı ve oğlu memleketteki haklarından m a h r u m bırakmıştır. Bu densizlikleri yü- zünden Fatih bunun Enez üzerindeki hak- larına kat'î surette nihayet vermiştir.

Enez'in Türkler tarafından zaptı:

Geliboluda bulunan Y u n u s paşa Fati- hin emri ile on harb gemisiyle yelken aça- rak bir gün içinde Enez önlerine gelir.

İnoz'dan biraz uzakta Semiz yalı denilen bir yerde bekler. Ertesi sabah İnoz'a varır. Bu sırada Fatih Sultan Mehmet de yaya ve iki süvari alayı ile İpsalaya geldiğini du- yan Enezliİer dehşetli bir korku ve hayret ile, kışın bu şiddetli anındr» beklemedikleri bir anda Türklerin hareketini d u r d u r m a k ve ziyana girmemek için bir heyetle, hiç bir tecavüze u ğ r a m a m a k şartiyle şehrin teslim olduğunu bildirdiler. Bu esnada Enez hâ- kimi Dario kışı geçirmek üzere Semendirek adasında idi. Fatih Enezi teslim almak üze- re M a h m u t paşayı heyetle gönderdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Kemer Sırtı, Kilit Taşı, Kemer Açıklığı, Kemer Karnı, Kemer Ayağı, Kemer Gözü, Kemer Alnı, Üzengi Taşı, Üzengi Noktası, Üzengi hattı gibi bölümleri ile; Sivri

Eserde, Balkan Savaşı‟nda Bulgar asıllı bir binbaşının komutasındaki Bulgar komitacılarının Serez‟deki Türklere yaptıkları işkenceler, katliamlar

Bu hususta doktor Rifat Osman bey neşredilmemiş hâtıralarında diyor ki: (Üsküdarda Paşakapısı arazisi sultan Selim Hanı Sani ahdi saltanatına kadar sarayı

Anahtar Kelimeler: Bakır; krom; kompozit; sinterleme; sertlik; SEM Farklı oranlarda Cr partikül takviyesinin Cu matrislikompozitlerin mekanik özelliklerine ve mikroyapısna

Bu kısımda istatistiksel yakınsaklığı kullanarak Korovkin teoremi ve Weierstrass tipi yaklaşım teoremi kanıtlanacaktır. Klasik Korovkin teoremini formüle etmek için

Son bölümde ise İran İslam Devrimi ile “Çifte Sütun” politikasının sona varması, SSCB tehdidine karşı uygulamaya konulan “Carter Doktrini”, Körfez

ve III üncü Dönem için yapılan seçimlerde tekrar Kütahya Millet­ vekili olarak Meclisteki yerini korudu.. 4 Mayıs 1931’de Meclisten ayrılın­ ca yeniden