Balyan Ailesi
Pars Tuğlacı, 1982’de yayımlanan ve geniş ilgi gören
‘Balyan Ailesi’
adlı kitabının genişletilmiş yeni baskısını İngilizce olarak yayımladı. İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı, Kuleli, Selimiye kışlaları ve Beyazıt Yangın Kulesi gibi birçok yapıt Balyan Ailesi mimarlarının imzasını taşıyor.
A lp ay K a b a c a lt’nın söyleşisi:
28. sayfada
Araştırm acı Pars Tuğlacı cOsmanlı M imarlığında Balyan Ailesinin Rolü \nü anlattı
ALPAY k a ba c a li
Pars Tuğlacı, 1982’de yayımlanan ve geniş ilgi gören Balyan Ailesi ad lı kitabının genişletilmiş yeni bas kısını İngilizce olarak yayımladı. Kitabın Türkçe genişletilmiş ikin ci basımı da yakında çıkacak. Aşa ğıda, Pars Tuğlacı’yla bu kitap dolayısıyla yaptığımız konuşmayı sunuyoruz.
— 1982 yılında yayımlanan Balyan ailesi ve yapıt ları üzerine kitabınızın, gerek yurtiçinde ve gerek se yurtdışında büyük ilgi gördüğünü, kısa sürede tü kendiğini biliyoruz. Sizi böyle bir araştırmaya yö nelten etkenler nelerdir?
TUĞLACI — İstanbullu köklü bir ailenin ferdi ola rak, çocukluğumdan beri Balyanlar’ın anılarıyla yaşa dım durdum hep cadde ve sokaklarda. Ömür boyu tramvaydan, otobüsten, vapurdan seyre daldım o gü zelim zarif minareleri, çan kulelerini... Ezan ve çan ses lerinin uyumlu bir biçimde korodan orkestraya dönüş tüğünü duydum. Kimi zaman “ Ey ölümsüzler, nere desiniz? Çoktandır dalmış olduğunuz derin uykudan uyanın, bana sevgi yolunu gösterin” diyesim geldi. Bu ailenin sevgi dolu, sevilmiş, sayılmış insanlarıydı onlar gerçekten. Günümüzde bile dimdik ayakta duran ve adım başı bize hitap eden görkemli eserleriyle isimleri belleklerden silinmeyecek, anıları yüreklerde sonsuza dek yaşayacaktır. Hayranlık duymaktan kendimi ala madığım bu insanlarımıza duyduğum minnet ve şük ran borcu, bu araştırmayı yazmamdaki başlıca etken lerden biri oldu.
— Balyan ailesi kaç mimar yetiştirdi. Bunların Os- manlı mimarisindeki yerleri ve önemleri nedir?
TUĞLACI — Balyan ailesinin mimar mensupları do kuz kişiden ibarettir. Ataları sayılan Keresteci Bali Usta, 17. yüzyılın başlarında, doğum yeri olan Kayseri’nin Derevenk köyünden İstanbul’a göç ederek hassa mimar lığına atanmıştır. Bali’nin ölümünden sonra yerine oğ lu Kirkor Amira geçmiştir. Bu ailenin imzasını taşıyan cami, saray, kışla gibi ilk anıtsal yapılar, resmi belge lerde “ Ebniye-i Hassa-i Şahane Kalfası” diye anılan Kir kor Amira’nın eserleridir. Siyasi ve ekonomik koşul lar, kişilerin sanatsal formasyonu için önemli etkenler dir. Balyanlar şüphesiz istisna teşkil edemezlerdi. N i tekim 18. yüzyıl başında, İÜ. Ahmed devrinde,Avru pa ile fikri ve idari ilişkiler başlamış, 18. yüzyılın ikin ci yarısında Batı üslup ve tarzlarının Türkiye’ye girdi ği görülmüştür. Bunların başında Fransız ve İtalyan rö- nesansı gelir. Özellikle İtalyan ressamlarının İstanbul’da oturup faaliyette bulunmuş olmaları, yerel mimari, fresk ve resim sanatı üzerine büyük etkide bulunmuş tur. Bu etkiler, II. Mahmud devrinde, gericiliğe karşı Batılılaşma çabalarının hissedilir derecede artmasıyla da ha da göze çarpıcı olmuştur. Devlet yönetimi, adliye ve eğitimde, her bakımdan ülkenin yıkılmasını hızlan dıran hasta, yozlaşmış ve engelleyici geleneklerden sıy rılmak için her türlü çabayı göstermekten geri kalın mamıştır. Özellikle Fransa’da öğrenim görmüş genç
pa-Pars Tuğlacı, İstanbul’da, Aynalıkavak, Beylerbeyi gibi saray ve kasırları; daha birçok yapıtta imzaları olan Balyan Ailesi’ni anlatıyor. (Soldan sağa:
şalar ile devlet ve fikir adamları, Batılı düşüncelerden esinlenerek köhne zihniyeti söküp atmaya uğraşmış lardır.
Her türlü yeniliğe ve Batılılaşmaya yönelik zihniyet ve hareketin egemen olduğu bu çağda Balyanlar, bu doğ rultudaki gayretli ve hummalı çalışmalarıyla haklı bir üne erişmişlerdir. Babadan oğula ve toruna geçen ola ğanüstü yetenek ve ustalıkla, özellikle 18. ve 19. yüz yıl Osmanlı-Türk mimarlığına önemli katkılarda bu lunmuş olan bu ailenin mimar fertleri, genellikle İstan bul ve çevresinde inşa ettikleri saray, kasır, cami, kili se, yalı, köşk, kışla, okul, hastane, kule, çeşme, sebil, bent, tiyatro vb yapıları, Batı’nın planlarıyla birlikte, barok ve ampir üslupları eklektik tarzda uygulamışlar dır. Bu uygulamada, Doğu’nun süsleme motiflerini ya dırgamadan Batı unsurlarına katarak kendine özgü bir üslup meydana getirmişlerdir (Çırağan Sarayı gibi). Bal- yanların zarif yapılarında, çağdaş eğilimin ve Tanzimat ruhunun yansıdığı ve Doğu sanatının Batı rönesansı ile uyumlu bir biçimde kaynaştığı görülür.
— Balyanlar arasında sanatı yönünden en ön plan da gelen hangisi?
TUĞLACI — Bence Nigoğos Balyan’dır. Batılılaş ma döneminin en zarif yapıları onun imzasını taşır. Or- taköy Camii, Çırağan Sarayı, Göksu Kasrı, Ihlamur Kasrı, Dolmabahçe Sarayı’nın Muayede Salonu ve sal tanat kapılan gibi...
— Balyanlann imzasını taşıyan, günümüzde kul lanımda olan veya yıkılmış bulunan başlıca mimari eserleri sayar mısınız?
TUĞLACI — Sayayım efendim: Alemdağı, Aynalı-
kavak, Adile Sultan, Ayazağa, Baltalimanı, Beylerbe yi, Beykoz, Dolmabahçe, İzmit Hünkâr, Kalender, Me cidiye, Göksu, Ihlamur, Validebağı, Yeni Çırağan, Yıl dız ve Zincirlikuyu saray ve kasırları; Davutpaşa,
Gü-Davutpaşa, Kuleli, Selimiye gibi kışlaları; Beyazıt Yangın Kulesi'ni ve Ara Güler, Vera Tulyakova Hikmet ve Pars Tuğlacı. 1976 Moskova)
müşsuyu, Kuleli, Maltepe, Mecidiye (Taşkışla), Rami ve Selimiye kışlaları; Aksaray Pertevniyal Valide Sul tan, Çağlayan (Sadabad), Dolmabahçe Bezmiâlem Va lide Sultan, Çırağan, Hamidiye (Yıldız), Nusretiye ve Ortaköy camileri; Kumkapı Meryemana, Beşiktaş Mer- yemana, Kuruçeşme Surp Haç ve Galatasaray Uç Ho ran Ermeni kiliseleri; Beyazıt Yangın Kulesi; Hamidi ye (Yıldız), Dolmabahçe ve Tophane saat kuleleri; II. Mahmud, Kirazlı, Topuzlu ve Valide bentleri; Gümüş süyü Askeri ve Yedikule Ermeni Hastaneleri; II. Mah mud Türbesi; Maçka Silahhane ve Karakolhanesi, Çı- rağan Karakolhanesi; Bakırköy Basma, Beykoz Köse le, Hereke Dokuma ve Zeytinburnu demir-çelik fabri kaları; Harbiye, Beşiktaş Mahruhyan ve Üsküdar Ce- maran okul binaları. Bunlardan başka zamanla yıkıl mış veya yanmış olan çok sayıda yapının adları ve ta rihçeleri kitabımda mevcuttur.
— Balyanlar’ın hepsi de İstanbul’da mı yaşamışlar? İstanbul dışında da eser veren var mı?
TUĞLACI — Balyanlar genellikle imparatorluğun başkenti İstanbul’da yaşamışlar, faaliyet merkezleri bu şehir olmuştur. Bu arada Dolmabahçe Sarayı’nın ölüm süz mimarı Garabed Balyan, ihtisas elde etmek ve mi marlık alanındaki bilgisini geliştirmek amacıyla Arpa çay’a giderek eski Ani şehri kalıntılarını incelemiştir. Bu arada Bayburt’un Lison köyüne, Bandırma’nın Er meni köyüne birer kilise, Kudüs’te bir marhasalık, İz mit’te Hünkâr Kasrı ve Hereke’de bir dokumahane inşa etmiştir.
— Balyanlann öğrenim durumu nedir? Mimarlık alanının dışında etkili oldukları alanlar var mı?
TUĞLACI — İnce ruhlu ve ıslahatçı Padişah Sultan Abdülmecid’in telkin ve desteğiyle Garabed Balyan, oğulları Nigoğos, Agop ve Sarkis’i zamanın dünya kül tür merkezlerinden biri olan Paris’e göndermeye ve
on-İnce ruhlu mi
The Role of the Balian Family in
Ottoman Architecture
(Osmanlı
Mimarlığında Balyan Ailesinin Rolü) /
Yeni Çığır Kitabeyi / İst. 1990 / 742 s.
ların Batılı öğrenim görmelerine özen göstermiştir. Kar deşlerden üçü de Paris’te Sainte-Barbe Yüksekokulu’- nun Mimarlık Bölümü’nü bitirmişlerdir. İstanbul’a döndükten sonra Tanzimat ruh ve idealinin başlıca des tekleyicilerinden olan bu üç kardeş, Osmanlı toplumun- da etkili rol oynamışlardır. Kalfalıklarının yanı sıra bir çok üstün meziyetlere sahip olan bu kardeşler arasın da, her türlü kültürel faaliyetleri manen ve maddeten destekleyenler ve hatta opera müziği besteleyenler bi le vardı. Nitekim Agop Balyan, yaşamı süresince dev rin edip ve yazarlarını, müzik ustalarını ve tiyatro adamlarını korumuş, hatta bir tiyatronun kurulması na bizzat önayak olmuştur. İçlerinde en yamanı Sar- kis Balyan. Aynı zamanda mühendis-mekanisyen olan ve “ Ser Mimar-ı Devlet” (Devletin Baş Mimarı) paye sine değer görülen Sarkis Bey, mimari uygulamaları nın dışında, ülkede demiryolu yapımı için Şirket-i Nafia-i Osmani adında bir şirket kurmuş, Ereğli çev resinde, Bartın ve Cide kazalarında maden kömürü çı karma ve işletme imtiyazı elde etmiş, Bağdat Demir- yolu’nun bütün yapım işini üstlenmiştir. Fakat bütün bunların dışında türetme (ihtira) yeteneği de varmış Sar kis Bey’in. Nitekim icat ettiği “ Döner Buharlı Makine” İngiltere hükümetince verilen beratla Avrupa’da uzun süre kullanılmıştır. Ayrıca dünyaca ünlü deniz ressa mı Ayvazovski’yi Rusya’dan getirtip Sultan Abdüla- ziz’e takdim eden de odur.
— Bu mimarları ve yapıtlarını başlıca hangi kay naklara başvurarak ne yönlerden incelediniz?
TUĞLACI — Bildiğiniz gibi, 10’u aşkın ülkede tari himizle ilgili araştırma ve incelemelerde bulunan bir kişiyim. Tarihimizin bir parçası sayılması gereken bu konu ile de ilgilendim ve gerekli malzemeyi aradım, buldum. Tarih konulu yapıtlarımda geçen bilgi ya da olayları, göze ve ruha hitap edecek görsel malzemeyle belgelemeye özen göstermeyi severim. Oldukça eski bir geçmişe dayanan bu aile hakkında ilk sağlıklı kaynak lar, 17. yüzyıla aittir. Ancak bu kaynaklardan hiçbiri ne yazık ki Türkçe değildir, Balyanların yüz yıllık sa nat faaliyetleri hakkında başta Ermenice olmak üzere İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca gazete ve der gilerde yayımlanmış yazılara, haberlere, ayrıca gerek Hazine-i Evrak’ta, gerekse aile ve devlet arşivleriyle özel arşivlerde önemli sayıda resmi belgeye rastladım.
— Yapıtınızın ikinci baskısını hazırlarken başlıca ne gibi ekler ve değişiklikler yaptınız?
TUĞLACI — Balyan ailesi mimar mensuplarının ki şiliklerini, sanatsal formasyonlarım ve eserlerini konu alan araştırmanın bu ikinci İngilizce baskısını hazırlar ken İngilizcedeki anlatım özelliğini de göz önünde bu lundurarak kitaba “ Osmanlı Mimarlığında Balyan Ai- lesi’nin Rolü” adını verdim. Ayrıca genişletilmiş bu ikinci baskıda okura daha evrensel bir açı sunmak ama cıyla kitabı yeniden düzenledim.
— Mimarlık tarihiyle ilgili başka çalışmalarınız var mı?
TUĞLACI — Türk sanat tarihiyle ilgili geniş bir ça lışmam var. Mimarlık da onun bir bölümünü oluştur maktadır.
— Bu yapıtınız bir bakıma Ermenilerin, uyrukla rı oldukları Osmanlı Türkiyesi’ne kültür açısından önemli katkılarda bulundukları ilginç bir alanı ser giliyor diyebilir miyiz?
TUĞLACI — Güzel bir noktaya değindiniz. Efen dim bu kitap aslında, tarihi belgelerin de yansıttığı, Türk-Ermeni yakınlığının somut bir kanıtıdır. Oldukça uzak bir geçmişe dayanan ve zamanla vazgeçilmez bir işbirliğine dönüşen bu yakınlığın doğal bir sonucu ola rak, sayısız ortak ürünlerin günümüze gelmiş olduğu gözlemlenmektedir. Bugün bu olguyu inkâra kalkışan lar olabilir. Ben kuvvetle ümit ediyorum ki, bu kitap ta sunulan tanıtlar zinciri, yakın bir geçmişe kadar sü ren mutlu zamanların canlanmasına vesile olacaktır.D
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 4 2
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi