• Sonuç bulunamadı

Ruhi Su gerçeği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ruhi Su gerçeği"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HESAPLAŞMA - 5

4

BURHAN ARPAD -V. Z .

Ruhi Su Gerçeği

Değerli ses sanatçısı Ruhi Su, klasik müzik öğrenimi ve mü­ zikli tiyatro çalışmaları yanı sıra, Türk Halk Müziği’nde ilginç ürünler vermeye başlayalı otuz yıl, hatta daha uzun bir süre geçti. Günümüz Türkiyesi’nde aydın çevreler olduğu kadar uya­ nık halk yığınları da Ruhi Su’nun yorumuyla dinlemek istiyor Türk halk türkülerini.

Ruhi Su ile bundan otuz dört yıl önce yaptığım bir söyleşiyi, aylık “ Filarmoni” dergisinin 28 Mart 1951 günlü sayısından bu­ raya aktarıyorum:

“ Çocukluğumdan beri türküler söyleyen halkın arasında ya­ şadım, bu türküleri söyledim. Sonra da bütün müzik öğreni­ mim boyunca bunları hiçbir gün unutmadım. Hele müzik kül­ türüm güçlendikçe, bu türkülerin üzerinde durmak isteğim de arttı, şiddetlendi ve beni bugünkü çalışmalarıma yöneltti.”

Ruhi Su, sözlerinin burasında bir süre susuyor. Bir şeyler düşündüğü belli. Sonunda, sözlerini iyice tartarak şunları söy­ lüyor:

"H alk türküsü üzerine konuşmak güçleşti. Türkülerden kor­ kulur oldu. Klasik Türk Musikisi diye adlandırılan türün yan­ daşları gibi Batı müziği yandaşlarının bir bölümü de, halk tür­ külerinin yayılmasından ürküyorlar. Sanırım iki tarafı da bu kor­ kularından kurtarmanın pek olanağı yok. Birincilerde anladı­ ğım kadar şöyle bir kanı var: Bu halk türküleri gittikçe yayıla­ cak ve Türk kompozitörleri halk türküsü yoluyla yeni Türk musikisini meydana getirince kendileri ortadan silinecek. Batı müziğiyle uğraşanların bir bölümünün kaygısı ise daha başka onlara göre. Bu halk türküleriyle hiçbir şey yapma olanağı yok­ tur. Halk türküleri yolu çıkmaz bir yoldur. Hatta bizleri Doğuya bağlamak yolunda direnmekten başka bir şey değildir. Bu iki korkunun dışında bir üçüncüsü daha var: Halk türkülerinin top­ lumcu içeriğinden kaygı duyanlar. Bu bakımdan türküleri bir kez gözden geçirince, yaşama koşullarının pek de hoşnutluk verici olmadığı sonucuna varılır. İşte bu sonuç, kimi küçük po­ litikacıları kaygılandırmaktadır. Halk türkülerinin yayılması, ye­ ni bir Türk musikisinin doğmasına yol açacaksa, bunda kaygı­ lanacak bir yan görmemeliyiz. Zira yaşama güçleri varsa, ne halk türküleri, ne de başka zorlayışlar onları ortadan kaldıra­ bilir.

Halk türkülerinin çıkmaz yol olduğu kaygısının yersizliğini de, bugün bütün dünyada gerek halk türküleri ve gerekse yeni mu­ sikilerin doğuşu üzerine yayılmış ve kökleşmiş gerçekler, sa­ nırım yeterince doğrular. Bu konuda klasikler arasında da ye­ terince örnek bulabiliriz. Biz burada Bartok, Dvorak, Smeta- na gibi kimi büyük çağdaş bestecileri saymakla yetineceğiz.”

Ruhi Su'yu asıl coşturan ve halk türküleri üzerine en yerin­ de yargıları söyleten sorun, kimi alaturkacıların arada bir yine­ ledikleri bir sav, onun halk türkülerini olduğundan daha baş­ ka okuduğu, Ruhi Su’nun halk türkülerini bozduğudur. Değerli ses sanatçımız, bu konuda çok duyarlı:

“ Ben onlar gibi düşünmüyorum. İnsan eğer bir amatör de­ ğilse ve sanatı bir amatörlük saymıyorsa, benim gibi yapar ve bana hak verir, kanısındayım. Halk türküleri kendine özgü öl­ çüleri içinde zaten her an bozulup yeniden doğan bir halk sa­ natıdır, yenileşmeye karşı kırılması zor bir bağnazlığı yoktur. Bu en güzel niteliğinden dolayıdır ki, belirli kalıplar içinde donup kalmayan bir kültür devrimine kolayca dönüşebilen bir üstün­ lüğü vardır. Bugün aramızda yaşamakta olan Âşık Veysel’e ka­ dar gelip geçmiş bütün âşıklar da, halkın kendisi de bu türkü­ leri bozup bozup yeni baştan dökmektedirler. İşte ben de aynı yoldan gidiyor ve halk türküsünün bu olanaklarından yararla­ nıyorum. Madem ki, halkın yetişmesi diye bir şey vardır, o hal­ de sanatkârın da yapacağı bir şeyler vardır. Bence korkulacak olan, halk türkülerini bozmak değil, bozup da yeni bir şey ya­ pamamaktır.”

Ruhi Su, 1951’de söylediklerini 1985 Haziran’ında yeniden basılmış görmekle, sanırım mutlu olur. Zira istedikleri, yapmak istedikleri, diledikleri gerçekleşti. Ruhi Su’nun yolunda yürü­ mek isteyenler ortaya çıkıyor. Konserleri sanat olayları yaratı­ yor, kapışılan plakları titizlikle korunuyor, sayıları hızla artan in­ sanlar, onun sesini coşkuyla dinliyorlar.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya kar yağışı altında üstü açık, üç hurda oto­ mobille giderler ve AnkaralIlar onlara görkemli bir

Beykoz, Hereke, Bakırköy fabrikaları gibi Fesaneyi de faaliyet çenberi içine alan Sanayi ve Maadin Bankasının meşkûr himmeti ve şirketin idare he­ yetinin

change in cases diagnosed as having LC is macrocytosis (6) and it is determined in a study performed by Maruyama et all that macrocytosis is the most

Lateral medüller sendromun seyri sırasında %12-36 oranında görülebilen bir semptom olan hıçkırık, diafragmanın ve eksternal (inspiratuar) interkostal kasların

Thus, existence of association between development to be of nephrotic syndrome and hypersensitivity can be considered, because it is reported that minimal change nephrotic

Diğer taraftan bu tarihlerde Sultan Aziz kendisi için Lon- draya yeni bir vapur sipariş - etti.. Taliye ismi verilen bu 1 vapurun kıç tarafındaki salona

Çünkü aynı yazı­ da, «Ahmet Vefik Paşa’nın dilini o zaman bizlere öğret­ mek söz konusu olduğunda Edebi Heyet’tekl, zamanın bü­ yük edipleri de

[r]