• Sonuç bulunamadı

Ruhi Su gerçeği: II

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ruhi Su gerçeği: II"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HESAPLAŞMA

BURHAN ARPAD

Ruhi Su Gerçeği: II

4 Haziran 1985 günlü Hesaplaşma’nın başlığı, Ruhi Su Ger- çeği’ydi. Bugünkü yazımın başlığı yine Ruhi Su Gerçeği. “ Tür­ kiye Gerçeği” de diyebilirdik.

Ruhi Su, ameliyattan az önce telefonda: “ Yetmişi aştık, öm­ rümüzün faizini yaşıyoruz. Hem de yüksek banka faiziyle..” de- ~m işti, her zamanki yumuşak, gülümser, ölçülü sesiyle.

Sonra ameliyat oldu. Hastanede ve evinde görüştük. Hiç yal­ nız bırakmayan her çevreden ve her yaştan dostlarıyla, biraz uzun konuşsa yoruluveriyordu. Bir ara Ören’e dinlenmeye git­ ti, amma hemen döndü ve hastaneye yattı. Yetkililer sonunda ‘tek bir kez için’ koşuluyla, Almanya’ya gitmesine izin vermiş­ lerdi. Ameliyat için, hekimler, yurt dışı yolculuğuna dayanır mı, ırdiye gözlem İçin yatırdıklarını söylemişlerdi. Fakat gözlem uzun

sürmedi. Ruhi Su 19 eylül sabahı öldü.

; Büyük ses ustası, ozan, düşünür, ezgiler yaratıcısı ve özgün : yorumcu Ruhi Su ile kırk yıl sürmüş olan yakınlığımızın kimi

bölümlerini anlatmak İstiyorum..

Ankara Devlet Operası’nın ilk İstanbul turnesinde tanışmış­ tık. O Ankara’da, ben İstanbul’da yaşadığımız için uzun ara­ larla görüşüyorduk. 1952 güz aylarında üzücü olaylar duyul­ du. Ruhi Su ve Devlet Tiyatrosu’nun kimi oyuncuları tutuklan­ mıştı, çevrilmekte olan Âşık Veysel konulu bir filmde komünizm propagandası yaptıkları gerekçesiyle. Olaylar duyulduğu sıra­ da, Vatan gazetesinde muhabirdim. Türk Tiyatrosu dergisinin de sekreteriydim. Yazar dostumuz Orhan Hançerlloğlu, İstan­ bul Şehir Tiyatrosu müdürü olmuştu. Emniyet Müdürlüğü, Üçüncü Şube Müdürlüğü’nden geldiği için eski polis şube mü­ dürü arkadaşlarına uğruyordu. Birinci Şube Müdürü olan Ah­ met Topaloğlu’nu o günlerde tanıdım. Ruhi Su aylardır tutuk- luydu ve arkadaşları bu konuda bir şey bilmiyordu. İstanbul Polis Müdürlüğü’nde hücrede tutuklu olduğundan başka. Ruhi Su: nun İstanbul’da hiçbir yakını yoktu. Ahmet Topaloğlu’na baş­ vurup görüşme izni istedim. Topaloğlu, kalemle anlatılması güç, o karanlık gülüşüyle: “ Elbette!” dedi. “ Gelin bana, sizi Ham- di Beye göndereyim.” Gittim ve Topaloğlu beni Hamdi Beye gönderdi. Birinci Şube Müdür Muavini Hamdi Bey, “ Parmak­ sız Hamdi” diye tanınırdı. Düşünür ve sanatçılara sorguda uy­ gulanan işkenceleri onun yönettiği söylenirdi.

Belirli bir Rumeli ağzıyla konuşan Parmaksız Hamdi, zile bas­ tı ve Ruhi Su’yu getirmelerini söyledikten sonra, Ruhi’den ya­ kındı. Dediğine göre hiçbir şey söylememekte direniyordu. Oy­ sa, Ruhi konuşsa kendisi için de, polis için de çok yararlı ola- -caktı. Tam o anda kapı açıldı. Pijama üstüne palto giymiş, saç­ tan karmakarışık, yüzü traşsız, adımları ve bakışları ürkek, ufak tefek bir insan, kısık sesle bir şeyler mırıldandı. Söylediklerini unuttum. Fakat kucaklaştığımızı, sessizce ağladımızı unutama­ dım. Ruhi Su, Parmaksız Hamdi’den izin alıp kirli çamaşırları­ nı getirmeye gitti. Sonra dönüp bir bohça verdi, “ Semiha bun­ ları yıkasın ve sizde kalsın!” diye. Evde bohçayı açtık. Kanlı bir yatak çarşafı vardı. Kanlı çarşafı yıllarca sakladık tavan arasın­ da. Sonunda sobada yaktık. Aradan şöyle bir yedi yıl geçmiş­ ti. Telefonda bir ses: “ Burhan, ben Ruhi Su.” dedi. Yeni çevri­ len Karacaoğlan filminde bir kaç türkü okumak için İstanbul’a gelmişti. Filmden sonra bir süre Taksim Gazinosu’nda çalışır­ ken bizde kaldı. Sevimli, dost, biraz çekingen ve mesafeli bir kişiliği vardı.

Yıllar yılları izledi. Ruhi Su hakettiği sağlam üne kavuştu. Yurt içinde ve yurt dışında konserlere yetişemez oldu. Plakları

(2)

HESAPLAŞMA ı ...•**

yük ilgi topladı. Dostlarının çevresi Duyudu. N e var ki, sağlığı bozulmaya başlamıştı. Doğduğu gün başlayan çileli günler, kı­ sacık mutluluğunda yakasına yapıştı.

Ruhi Su daha yıllarca yaşayabilir, sevgili yurdunun insanla­ rı için türküler söyler, gençleri, orta yaşlıları ve her yaştan in­ sanımızı yüreklendirir ve yüceltirdi.

El Kapıları’nda plağını verirken bana yazdıklarını değerli bir anı olarak saklıyorum:

“ Sevgili Burhan: Seni hatırlıyorum. Sansaryan Hanı’nda, ölümle dirim arasında ve dünyadan kopmuş, insanları yitirmiş gibi duygular içindeyken, beni ziyarete geldiğini, omuzuma yas­ lanıp ağladığını da hatırlıyorum.” ,

Türkiye tuhaf bir ülkedir. Pakmaksız Hamdi öldüğünde, ba­ sında olumlu yazılar çıkmıştı. Ahmet Topaloğlu bir kaç yıl ön­ ce öldüğünde, övgüler yazanlar görüldü. Ruhi için bir şeyler yazmaya kalemleri varacak mı?

BURHAN ARPAD

(Baştarafı 2. Sayfada)

Referanslar

Benzer Belgeler

Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya kar yağışı altında üstü açık, üç hurda oto­ mobille giderler ve AnkaralIlar onlara görkemli bir

Beykoz, Hereke, Bakırköy fabrikaları gibi Fesaneyi de faaliyet çenberi içine alan Sanayi ve Maadin Bankasının meşkûr himmeti ve şirketin idare he­ yetinin

change in cases diagnosed as having LC is macrocytosis (6) and it is determined in a study performed by Maruyama et all that macrocytosis is the most

Lateral medüller sendromun seyri sırasında %12-36 oranında görülebilen bir semptom olan hıçkırık, diafragmanın ve eksternal (inspiratuar) interkostal kasların

Thus, existence of association between development to be of nephrotic syndrome and hypersensitivity can be considered, because it is reported that minimal change nephrotic

Kişiliğinin bütün olgunluğuna rağmen büyük şair ha­ yatı ve gerçekleri tam anlamı ile kavrayamamış; olayların aldığı bi­ çimler karşısında ya

Çünkü aynı yazı­ da, «Ahmet Vefik Paşa’nın dilini o zaman bizlere öğret­ mek söz konusu olduğunda Edebi Heyet’tekl, zamanın bü­ yük edipleri de

[r]