• Sonuç bulunamadı

"Dokuz doğurmadım amma bugün dokuz doğurttum!..":Besim Ömer'in bir aile içinde kendisini, kızını, torununu doğurttuğu kimseler vardı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Dokuz doğurmadım amma bugün dokuz doğurttum!..":Besim Ömer'in bir aile içinde kendisini, kızını, torununu doğurttuğu kimseler vardı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TANIMADIĞIMIZ

MEŞHURLAR

; ^ C cv

“Dokuz doğurmadım amma'

bugün dokuz doğurttum!. „

Besim Omerin bir aile içinde kendisini, kızını,

torununu doğurttuğu kimseler vardı

K u p a a ra b a sın a bin in ce..

H e r çocuktan son ra b ir y a p r a k sig a ra sı

B u zlu k a h ve, bu zlu au

T tp ta M ith a t e fe n d i

5 0 0 ç e şit sa la ta

5 0 0

ç e şit y u m u rta

D ü n ya re ç e lle ri a n sik lo p ed isi

V işnenin ç e k ird e ğ in i

çıkaran â le t..

Besim Ömer, devrinde en çok

çocuk doğurtan hekim olarak

tanınm ıştır. H attâ bir kere 48 saat içinde dokuz doğum vaka­ sında bulunm uştu. Bundan bah­ sederken:

— Dokuz doğurmadım am m a dokuz doğurttum !., diye şaka ederdi. Onun doğurttukları a ra­ sında, meselâ aynı ailede üç nes­

le rasgelmek mümkündü. Ken­

disini, kızım, torununu doğurt­ tuğu kadınlar vardı. H attâ şöy­ le derdi:

Eazan sokakta yaşlı başlı bi­ risine raslarım. Elime sarılır.

Kim olduğunu sorarım... O za­ man bana cevap verir: «Paşa hazretleri ben sizin ‘elinize doğ­ madım mı ki?..»

Çocuk doğurtm ak ona büyük bir mânevi zevk verirdi. Derdi ki:

— Muhakkak ki muvaffaki­ yetle yapılan bütün operasyon­ lar zevklidir. Fakat doğlım k a­ dar hiç biri insana heyecan ver­

mez. Doğurtmak!.. Ne mühim

şey!.. İnsanları yarı yarıya meç­ hul bir âlemden alıp, dünyaya çıkarmak... Düşünmeli ki çekip yeryüzüne aldığınız kimse insan olarak ilk defa sizinle temasa geliyor. Bütün ömründe karşı­ laştığı ilk insan, dünyaya çıkar­ ken ilk rehberi siz oluyorsunuz. Ne heyecan verici şey!..

Besim Ömer’in pek çok seneler önce bir kapalı, kupa arabası vardı. Gece yarısı, sabaha

kar-Besim Ömer Paşa «Nevsali afiyet» i çıkardığı senelerde şı demez, çantasını alınca bu kupa ile şehrin her tarafına ko­ şar, yeryüzüne yeni insanlar ge­ tirmeğe giderdi. Her doğumdan, loğusadan yorgun bir halde evi­ ne geldiği zaman banyosu hazır ve sıcak olarak kendisini bek­ lerdi.

Her çocuktan sonra bir ban­ yo yapar ve çıkınca da bir yap­ rak sigarası tüttürürdyü!

— O kadar çok doğurttum ki her çocuktan sonra bir yaprak sigarası içe içe bunun tiryakisi oldum... derdi.

Bir zamanlar hemen bütün İs- tanbuiun çocuklarını doğurttu­ ğuna göre kendisinin m ühim bir servet yaptığını zannedenler pek çoktu. Besim Ömer bu iddialara gülerdi. Kendisini zengin bilme­ lerine hem kızar, hem de bun­ dan hoşlanıldı. O işe başlama­

dan önce memlekette modem

mânasile ebelik, doğum doktor­ luğu yoktu. Bunun için çok fe- dakârane çahşıyordu. Hele ilk gençlik senelerinde geceleri, şa­ fak sökerken doğumdan döndü­ ğü çok olurdu.

Böyle zamanlarda Besim Ömer devrine göre pek alafranga olan kahvaltısını yaptıktan — tabiî banyo da şart — sonra yatardı. Onun delikanlılık çağından ve­ fatına kadar kahvaltısı hiç değiş­ memişti: Bir bardak buzlu ala­ franga kahve, bir bardak buzlu su... Kış yaz bunu isterdi. Tev- fik Fikret gibi en soğuk günler­ de bile buzlu su içerdi. Onun da Fikret gibi şekeri olduğu için h a ­ rareti fazlaca idi.

«T ıp» ta Mithat efendi

Bir yandan çocuklar doğurtur, bir yandan talebe yetiştirir, bir yandan cemiyetler kurar, sağlık teşkilâtlarile uğraşırken bir ta ­ raftan da sıhhat meseleleri üze­ rinde, halkın o zamana kadar bilmediği bir çok. mevzuları, on­ ların anlıyabileceği bir şekilde, hem de cilt cilt mütemadiyen yazıyordu. «Nevsali âfiyet» te ta- mamile ilmî sahifeler olduğu ka­ dar, halkın m alûm atını genişlet­ mek maksadile yazılmış bahisler de pek çoktur. Sağlığında, halk sağlık bilgisini zenginleştirmek maksadile durm adan yazdı. Ve âdeta halka bir sağlık kütüpha­ nesi hediye etti. Bu bakımdan «Ahmet M ithatm basın sahasın­ da yaydığını o âdeta tıp ta yap­ tı» denilebilir. Doktorluktaki ih­ tisas sahasında bir «Hâcei ev­ vel» de o oldu.

Halka sağlık bilgileri vermek için Avrupaya gittikçe ne kitap­ lar. ne mecmualar ve ne akla

gelmez bir takım âletler getirir­ di.

Mecmua ve kitapları büyük

bir dikkatle okur, sıhhî bahisle­ rin etrafını kırmızı kalemle çizer ve bunları okusunlar diye ev halkına ve alâkadar olabilecekle­ re, gönderirdi. Meselâ «dudak boyamanın kadın sıhhati üzerin­ de fena tesirleri»... Bunun etra­

fını çizer, boyanan kimsenin

odasına gönderirdi. »En gıdalı bir tarzda reçel yapmak usulle­ ri»... Altı çizilir, bu kabil ev ve kiler işlerine meraklı olan h anı­ nım odasına gönderilir. «Günün hangi zamanında çalışılan ders dalıa ziyade akla girer?.» Etrafı çizilir, doğru evdeki talebelerin odasına...

Onun sağlık bilgileri etrafın­ daki çalışmalarının ilk okuyucu­ ları ailesiydi.

500 çeşit salata..

Bu büyük ve m eşhur bekâr memlekette ideal ev kadınları, gürbüz çocuklar yetişmesi, halk­ ta sağlık bilgilerinin ilerlemesi

gibi çalışm alanndan m aada

— evlenmediği halde — ev saa­

detinin artm asına yarıyacak

m alûm at toplam asına bayılırdı. Meselâ Avıupadan şu tarzda ki­ taplar getirtti: «500 tü rlü yu­ m urta pişirmek usulü», «500 çe­ şit salata», «dünya reçelleri an­ siklopedisi»... Kendi de meraklı olduğu için bunları evinde ta t­ bik ettirirdi.

Yemeklerinde salataya âzami ehemmiyet verirdi. Akşam sofra­ sında salata, peynir ve meyva- m n bulunması şarttı.

Ev saadetini a rttıran bu nevi kitaplardan maada her seyahat­ ten bir takım son derecede m a­ rifetli âletler getirir ve bunu aile arasındaki ideal zevcelere, ideal ev kadınlarına hediye ederdi. Meselâ vişnenin çekirdeğini ayır­ ma âleti, meyvanm en pratik şe­ kilde suyunu çıkarma âleti ve­ saire gibi...

Besim Ömer’in bütü n çalışma­ sı insan topluluklarına iyi, güzel ve gürbüz yaşama im kânları ver­

mek üzerine toplanıyordu. O

mümkün olsa her eve pencere­ sinden hiç değilse bir lokma sağ­ lık, neşe atm ak İsterdi. İyiliği son derecede sever, hiç hissettir­ meden bir çoklarına yardımda bulunurdu.

1903 yılında Avrupada..

Bazı m eşhur doktorlar h a sta ­ lara bol bol öğüt verirler. F akat kendileri bunu tutm azlar. Besim Ömer böyle değildi. O verdiği öğütlerden kendisi de son dere­ cede istifade ederdi. Ve eğer böy­ le yapmamış olsaydı, hayatı bel­ ki o derecede uzun olmaz ve yer­ yüzünde o kadar hizmet te göre­ mezdi. Şeker hastalığı onu genç bir yaşta yakalamıştı. Yukarıda Tevfik Fikret gibi onun da bu hastalığa tutulm uş olduğundan bahsetmiştik. Bir doktor bana: «Perhize en ziyade yüzü tutm ı- yan hastalar şekerlilerdir.» de­ mişti.

Besim Ömer uzun seneler şe­ kerde mücadele etmiştir. Her za­ m an tahlil yaptırırmış, biraz şe­ ker fazlalaşınca hemen perhiz... Sağlam bir bünyeye sahip öl­ düğü zannedilmekle beraber bir takım hastalıklarla bütün haya­ tında mücadele etmiştir. Meselâ Avrupaya gidince daim a vefakâr dostu doktor Âkil M uhtar’ı gör­ meden edemezdi. Âkil M uhtar o zaman politika yüzünden görü­ şülmesi pek m ahzurlu bir şahsi­ yetti. Herkes kendisine gitmeğe cesaret edemezdi. F ak at Besim Ömer katiyen bunlara aldırış et­ meden bütün Avrupa seyahatle­ rinde m utlaka onu görürdü. İlk görüşmeleri 1903 yılında

olmuş-tu. Besim Ömer o zaman roma­ tizm alarını tedaviye gelmişti. Demek ki 40 sene romatizma ile uğraşmıştı. Kendi kendinin dai­ mî tedavisinden — yarım asır ,bile sürse — bıkmaz, h a ttâ m ü­ badeleden zevk duyardı. Hemen

her sene, yahut iki senede bir Avrupa su şehirlerine seyahat ederdi. B ütün oralarda kendisini tanımışlardı. B unlardan pek is­ tifade etmiş olarak dinç ve elbi­ seleri adam akıllı bollaşmış bir halde dönerdi. Orada alıştığı için o hizla bir m üddet daha burada yürürdü. Sonra yine yavaş yavaş oturm ağa başlar, elbiseler bollu­ ğunu kaybederdi. O zamana ka­ d ar da yeni mevsim gelirdi.

Perhiz şeyleri arasm da yalnız yaprak sigarasına karşı pek za­ yıftı. Kendi sıhhî kontrolü ile meşgul olan doktor Âkil M uhtar içmemesini tavsiye etmişti. Lâ­ kin Besim Ömer bu sarı yaprak dostunu pek severdi.

Bir gün, kendisine menedildi- ği halde. Vichy’de p ark ta onun purosunu tü ttü rd ü ğ ü n ü gören bir gazetecimiz:

— Aman paşam... Yine yaprak sigarası mı içiyorsunuz?., deyin­

ce Besim Ömer gülümsemiş ve

şu cevabı vermişti:

— Birader, bırak dum anı tü t ­ sün!.. Hazır Âkil M uhtar bey bu­ rada yok!.. Bir tane içeyim...

Hikmet Feridun E*

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ortada bir şayia var: «Me safeler»i satın alıyormuş, tabii sonra da bize satacak.İnsan Ticarelten mezun olur­ da ticaretin yolunu bilmez mi?. Havadan para kazanmak

Yeni yönetim şöyle: Şeref Başkanı Rahim Koç, Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Başkan Vekilleri Suna Kıraç ve Temel Atay, Üyeler, Semahat Arsel, Sevgi Gönül,

In present study, we use artificial neural networks (ANN) toolbox of Matlab to predict irradiation dose and fading time using glow curve data from dental glass

Korelasyon analizi sonucunda; yaş grupları ile verim ve önemli kalite kriterleri arasındaki ilişkiler incelenmiş, yaş grubu ile verim, iç ağırlığı, randıman ve yağ arasında

Elde edilen bu değerler, Çok-Girişli- Çok-Çıkışlı (ÇGÇÇ) doğrusal olmayan dinamik bir model ile ifade edilen sistem yardımıyla benzetim yapılarak test

Faili meçhul bir cinayet için, vehmedilen fa­ illere karşı bir protesto söz konusu ise, onun da yeri, herhalde bir cenaze töreni değil, başka yer­ lerdir.. Gidenin kişiliğine

The oldest formations thai belong to the base vvhich form the land in Sille Brook Basin and around it are Paleozoic.. These involve main mixture that are subpaleozoic aged

Terkostan şehre kadar yeni bir yol yapılmak istenmesi bir ihtiyacın eseridir. Yepyeni bir yol yapmak, sonra da eski yolu tam manasile yenileştirmek ile şehir