ı ■!
I
)
f
Ju
j-s»
*
V*
juvveun gü n Em irgânda tjm at-Utana giderken, Şerifler v yalısı- un artık hemen tamamen yıkıl- nış olduğunu, bu büyült ve hey-^ letli yalıyı kimbilir kaça ele ge tiren ' enkaz tüccarının meramı- ıa hemen hemen ermiş bulun- luğunu gördüm: Demek-ki, ara la bu binaya hürmeten darla nan yol yakında genişletilecek ve boğazın kendisine en çok ya raşan son büyük yalıların birin den daha mahrum kaldığını tak dirden aciz olan (yenilik ve i- ¡nar) taarftarları: «oh, - bu köh-
1e- bina kalktı da yol- genişliye-
.lil/di!» diye memnunluklarını ihzar edecekler..
Halk arasında Şeritler yalısı yahut Arapplar yalısı (Jiye-atıl lan, haddizatmde II Mahmud'un meşhur veziri Ağa Hüseyin Pa sa tarafından yaptırılmış olup -;â VI Murat devrine mal edilen selâmlık kısmı da lehülhamd lıenüz ayakta duran bü yalıdan, bir kere daha bahsetmiş ve ■son sakininin esbak-Mekke Emi1- ri . Şerif Abdi - llak Paşanın dul zevcesi Melek Hanımefendi ol duğunu yazmıştım. Seksenini aş mı£ bulunan bu hanımefendinin vefatından sonra, veresenin ha rap ve cesim yalının külfetleri ne katlanm-ıyacakları ve yıkıcı lara bir kere daha iş çıkacağı belliydi: Heybetli yalının yerin le belki yakın bir günde mahut kübik yapılardan iki, üçü daha yükselir. Fakat, dâva ve hede rimiz, Boğaziçinin kendisine o .¡adar yaraşan o güzel yalılarmf- lan gittikçe daha mahrum kala ak bir takım âdi binalar, tez, ;âh ve depolı- mahallesi olma; ından mütevellit acıyı tekrai tmek değildir ve bu yazı Şerif+
ır yalısının enkazı önünde ha li tarih faraziyeleri kurmak üze- ıe yazılmaktadır.
Bu tarih faraziyelerini de yatı yı Ağa Hüseyin Paşa veresesin den almış olan ve 1908 inkılâ hi nin ilk günleri içinde, galiba bir gece sabaha karşı, kalb sektesin aen ölen Şerif Abdi - İlak Paşa nın şahsiyet ve şöhreti üzerine lundufundan, M^kke Emirliği nın en faziletlisi, en dirayetlisi ve devlete en bağlısı denirdi. Şürefa’nın hem de en yaşlısı bu lunduğundan, Mekke Emrliği kendisinin hakkı imiş de Sultan Hamid ona emniyet etnıi- yerek bu makama yaşça ken disinden küçük olan bir akraba sını tayin etmişmiş. Diğer bir rivayete göre de, Sultan Hamid kendisini tayin etmek istemiş te, Abdi - îlak Paşa, Hicazda va ii ve kumandan olup hiç te iyi bir şöhrete sahip olmıyan Ah met Ratip Paşanın azlini şart koşmuş ve bu şartı Padişah ’:a- bul etmeyip kendisini emir nas petmemişmiş. 10 Temmuz inkılâ bından sonra Ratip Paşa haka retlerle makamından atıldığı gi bi, bundan pek az sonrada Abdi - İlak Paşanın hakkı bulunan ma j
karnı iki, üç yıldanberi işgâl e- den Şerif Ali Paşa azledilmiş ve uzun yıllardan beri şuray-ı- dev let maliye dairesi azası ünvanı ile işsiz bir ,ömür geçiren Abdı-î lah Paşa Mekke Emiri tayin e- dilecek, Mekkeye gitmek üzere şüphesiz ki debdebeli, adetâ hü- kümdarane yolculuğununun ha zırlıklarını görürken fücceten ö- lecek ve yerine hanedanın ken disinden sonra en kıdemlisi olan - gene şuray-ı- devlet azası — Şerif Hüseyin Bey vezaret rütbe si tevçihile,- yani Şerif Hüseyin Paşa olarak, Mekke Emiri tayin edilecekti. Şerif Hüseyin Bey ve ya Paşaya II Abdülhamidin hiç emniyet etmediği için bu tayine itiraz ederek hanedanın diğer bir kolunun reisi olan - gene şuray-ı- devlet azası — Şerif Ali Haydar Beyin tayinini tavsiye ettiğini, fakat bu zat çocukları-
* nın mürebbiyesi bulunan bir İn giliz kadınını nikâhla almış bu lunduğu için keyfiyetin Hicazda İngiliz nüfuzunu tamamen tesis
etmesi ihtimalinden endişe ede rek ittihadçılann buna mâni ol duklarım - yani Hüseyin Pasa isyan edip badü hasabülbasra nefsini Kral ilân ettikten so-ııra - Emir tayin edilerek ancak Medi- ııeye kadar gidebilen müşariley- hin büyük mahdumu damat Ab dülmeciti^îeyden, galiba 1921 de, Pariste duymuştun! .Şerif Hüse yin Paşa Şerif Abdülah. Paşaya nasip olmıyan debdebeli bir se yahatle Mekkeye giderek emir lik makamım işgal etmiş, bu ma kamı dirayetle işgal ederek git tikçe nüfuzunu arttırmış ve Os manlI İmparatorluğunun oraya ancak Abdülaziz devrindenbel'i yollayabildiği valilerin hiç biriy le de geçinememeğe başlamakta da gecikmemişti. Ingilterenin yar dimiyle Hicazın bir Osmanlı vilâyetinden kendi hükmü altın da bir müstakil devlet haline in kılâbı için el . altından teşebbüs iere girişmesi ise - daha sonra ortaya dökülen vesaikten anla şıldı ki - birinci Cihan harbinde .mağlûp olmamızdan çok evvele - daha Balkan harbi mağlûbiyet îerine rast geliyormuş. Bu ma kaleyi yazmak fikrini bana boş
Wr arsa önünde veren, keyfiyet işte budur. Yani, acaba Şerif Ab- di-îlah Paşa anî bir ölümle ha
yata veda etmiyerek Mekk
debilseydi ve birinci Cihan har bi esnasında emirlik mevkiini o işgâl etmiş bulunsaydı, vakayı nasıl bir seyir takip ederdi, pek melek haslet ve Osmanlluk ca miasına şiddetle merbut denilen ba Şerif Hicazı, ve. bütün Arap
vilâyetlerini elimizden almak ü- zere gizli anlaşmalara girer, ba şımıza yeni bir. gaile çıkarır ve Türk ordusunu, arkadan vurma ğa.teşebbüs. eder-miydi?.,.
Ama etmeseydiyde ne olurdu? Vakayı hemen- iıeıııen gene ay m seyri takip etmez, o meşum harp sonunda. Hicaz-gibi İrak ve Suriye de birbirini takiben ge ne elimizden çtkmaz mıydı? Ni tekim Osmanlı : Devleti ile çok geç yaptığı anlaşçnağa mutlak bir sedakat göstererek Cihan har binin sonuna< kadar İmam Yah ya'nın bize» bağlı kalması, Ye men kıt'asını-muhafaza etmemi zi temin etmediıvlşkodradan, A- den ve Sahraydı-: kebire kadar uzanan Osmanlı.'.. İmparatorluğu, " Fransız şairi .Sully Prudlıomme’
■ un terennüm ettiği kırık vazo nun ta- kendisiydi ve onu hoy rat ellerine alan Rumeli politi kacılarının inkâr edemiyeceği- miz vatanseverliklerine rağmen, acemi ve hoyrat ellerinde .derltajl paramparça etmeleri mukadder-- di. .Şerif Abdl-îlah Paşa bu dev lete söylendiği gibi fevkalâde bağlı ise; Emiı-gân yalısında yöl tedariki görürken bir gün saba ha karşı kalp sektesi ile ölmiye- rek Mekkeye gidebilse, ve Emir kalabilseydi, şüphesiz ki Halefi ve pek yakın akrabası. Şerifi Hü seyin Paşanın - veya kral IiHü- . şeyinin - yaptıklarını yapmaz, düşman kuvvetleri ile gizli an laşmalar sonunda bizi bir Hicaz isyâm karşısında bırakmazdı. Ama dediğimiz gibi, geııeı, bun dan pek büyük bir netice .çık mazdı ve Şerif Abdi-îlah ■ Paşa da gene bir gün istiklâlini: dan etmek zorunda kalır, olsa olsa müstakil Hicaz Krallığının yap! bayrağı - dalgalanmadan önce, al beyaz bayrağı, Türk Bayrağım, hürmetle öpüp başına götürdük- ! ten sonra bir mahfaza içine kor her şey de bu sembolik hareket ten ibaret: kalırdı!..
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi